• Sonuç bulunamadı

399 nolu Çermik Şer'iyye sicili'nin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi (H.1330-1336/ M.1912-1918)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "399 nolu Çermik Şer'iyye sicili'nin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi (H.1330-1336/ M.1912-1918)"

Copied!
450
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı

İslam Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

399 NOLU ÇERMİK ŞER’İYYE SİCİLİ’NİN

TRANSKRİPSİYONU VE DEĞERLENDİRİLMESİ

(H.1330-1336/ M.1912-1918)

Mehmet YANGIN

16916009

Danışman

Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ

(2)

T.C.

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı

İslam Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

399 NOLU ÇERMİK ŞER’İYYE SİCİLİ’NİN

TRANSKRİPSİYONU VE DEĞERLENDİRİLMESİ

(H.1330-1336/ M.1912-1918)

Mehmet YANGIN

16916009

Danışman

Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ

(3)

TAAHHÜTNAME

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Dicle Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliğine göre hazırlamış olduğum “399 Nolu Çermik Şer’iyye Sicili’nin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi (H.1330-1336/M.1912-1918)” adlı tezin tamamının kendi çalışmam olduğunu, her alıntıya kaynak gösterdiğimi ve tez yazım kılavuzuna uygun olarak hazırladığımı taahhüt eder, tezimin kâğıt ve elektronik kopyalarının Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü arşivlerinde aşağıda yer alan hususlar dahilinde saklanmasına izin verdiğimi onaylarım. Lisansüstü Eğitim-Öğretim yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca gereğinin yapılmasını arz ederim.

22/02/2019 Mehmet YANGIN

(4)

T.C

DİCLE UNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ DİYARBAKIR

Mehmet YANGIN tarafından yapılan “399 Nolu Çermik Şer’iyye Sicili’nin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi (H.1330-1336/M.1912-1918)” konulu bu çalışma, jürimiz tarafından İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, İslam Tarihi Bilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS tezi olarak kabul edilmiştir

Jüri Üyesinin

Ünvanı Adı Soyadı Başkan: Prof. Dr. Mehmet YANGIN

Üye: Doç. Dr. Oktay BOZAN Üye: M. Salih ERPOLAT

Tez Savunma Sınavı Tarihi: 22/02/2019

Yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu onaylarım. 20/03/2019

Prof. Dr. Nazım HASIRCI ENSTİTÜ MÜDÜR

(5)

I

ÖNSÖZ

Türkiye'de, tarihin sonraki kuşaklara aktarılma yöntemlerine bakılırsa, bazı dönemlerde farklılıkların olduğu gözlemlenmektedir. Uzun bir süre Türk toplumunun geçmişi ile olan bağı, ya zayıflatılmak istenmiş ya da çarpıtılarak öğretilmeye çalışılmıştır.

Nesiller arası kopukluğun giderilmesi ve yeni neslin kendi değerlerine bağlı bir şekilde yetiştirilmesi, iyi ve doğru bir tarih bilgisine bağlıdır. Bunun için de, tarihi kaynakların en somut ve en güvenilir kaynakları olarak gösterilen yazılı kaynakların, iyi bir şekilde incelenmesi gerekir. Osmanlı Devleti’nin son dönem tarihini; XV. yüzyılın ortalarından başlayıp, XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar kayıt altına alınan arşiv malzemeleri arasında önemli bir yer teşkil eden Şer’iyye Sicilleri üzerinde yapılan çalışmaları inceleyerek, öğrenmek mümkündür

Şer’iyye Sicilleri, Osmanlı Devleti’nde şer'i ve idari yargıdan tek başına sorumlu olan kadılar tarafından tutulmuştur. Dönemin Şer’iyye Sicilleri araştırılarak Osmanlı Devleti’nin siyasî, iktisadî, idarî, sosyal, askeri ve içtimaî tarihini aydınlatacak sağlam bilgilere ulaşmak mümkündür.

Bu çalışmada 399 Nolu Çermik Şer’iyye Sicilleri’nin transkripsiyonu ve değerlendirmesi yapılmıştır. Bu inceleme sonucunda H.1330-1336/M.1912-1918 yılları arasında Çermik’in idarî, sosyal, ekonomik ve dinî durumu ile ilgili önemli bilgilere ulaşılmıştır.

Bu çalışmanın hazırlık aşamasından sonuna kadar bana yardımcı olan danışman hocam; Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ, Arş. Gör. Davut ADLIĞ, Mehmet KARADAĞLI, Macid YANGIN ve tüm eğitim hayatım boyunca benden maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen, her zaman yanımda olan sevgili aileme teşekkürlerimi sunarım.

Mehmet YANGIN Diyarbakır 2019

(6)

II

ÖZET

Tarih, genel olarak rivayetler, destanlar ve geçmiş dönemdeki insanlardan günümüze intikal eden bulguların mantıksal bir çerçevede değerlendirilmesi sonucunda yazılırken, Şer'iyye Sicilleri, tarihi somut verilere dayandırıp, gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan önemli kaynaklardandır.

Çermik, 399 nolu Şer'iyye sicillinden de anlaşılacağı üzere Müslümanların, Hristiyanların ve kısmen de olsa Yahudilerin huzur ve güven içinde yaşadığı bir yerdir. Bir bakıma Osmanlı Devleti'nin sosyal yapısını örnekleyen bir şehir konumundadır. Çermik'te farklı dinlere mensup kişiler farklı mahallelerde yaşamış, sosyal ve ekonomik açıdan da oldukça sıkı ilişkiler içinde olmuşlardır. Müslümanlar genellikle ziraat, askerlik, tarım ve hayvancılık işleriyle uğraşırken; Hıristiyan dinine mensup olanlar ise ticaret ve sanat gibi ekonomik faaliyetler ile uğraşmışlardır.

Bu çalışmamada 1330-1336(1912/1918) yılları arasında Çermik kazasının mahalleleri, köyleri, sosyal yapısı, ekonomik faaliyet alanları, o dönemde yaygın olarak kullanılan şahıs adları, şehir, kaza ve köylerde yaşayan dini gruplar ve bunlar arasındaki sosyal ilişkiler yansıtılmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler

(7)

III

ABSTRACT

History, in general, is written as a result of narrations, epics, and evaluations of the findings from the past in a logical framework. Shari'arecords, on the other hand, areimportantsourcesthatrely on historicaldataand transfer them to future generations.

Çermik, as it is understood from this work, is a city that exemplifies the structure of the Ottoman state, where Muslims, Christians and partly Jews lived together in peace and security. In general, people of different religions lived in different neighborhoods and lived in very close relations in terms of social and economic aspects. While Muslims are mostly engaged in agriculture, animal husbandry and military affairs, Christians have engaged in economic activities such as trade and art.

In this study, it’s been tried to reflect the neighborhoods, villages, social structure, economic activity areas of the city of Çermik in 1330-1336, and also names commonly used in this period, religious groups living in the city and villages and the social relations between them.

Keywords

(8)

IV

İÇİNDEKİLER

Sayfa No. ÖNSÖZ ... I ÖZET ... II ABSTRACT ... III İÇİNDEKİLER ... IV TABLO LİSTESİ ... VII KISALTMALAR ... VIII

GİRİŞ ... 1

ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE BELGE ÇEŞİTLERİ ... 1

2.1 ŞER’İYYE SİCİLLERİ ... 1

2.1.1. Şer’iyye Sicillerindeki Adli Belge Çeşitleri ... 2

2.1.2. Kadı Tarafından Kaleme Alınan Belgeler ... 2

2.1.2.1. Hüccet ... 2

2.1.2.2. İ’lamlar ... 3

2.1.2.3. Ma’ruzlar ... 3

2.1.2.4. Mürâsâleler ... 3

2.2. TRANSKRİPSİYONDA UYGULANAN METOD...3

BİRİNCİ BÖLÜM DİYARBAKIR VE ÇERMİK’İN TARİHÇELERİ 1.1. DİYARBAKIR TARİHİ ... 5

1.2.ÇERMİK'İN TARİHÇESİ ... 6

1.2.1. Osmanlılar Döneminde Çermik'in Yurtluk-Ocaklık durumu...7

(9)

V

İKİNCİ BÖLÜM

399 NUMARALI ÇERMİK ŞER’İYYE SİCİLİ’NİN TRANSKRİPSİYONU

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

399 NUMARALI ÇERMİK ŞER’İYYE SİCİLİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

3.1. İDARİ YAPI ... 391

3.1.1. Adli ve İdari Görevliler ... 392

3.1.1.1. Kadı ... 392 3.1.1.2 Nâib ... 393 3.1.1.3. Şühûdü’l-hâl ... 394 3.1.1.4 Kassam ... 394 3.1.2 İdari Birimler ... 395 3.1.2.1 Kazalar ... 395 3.1.2.2 Mahalleler ... 395 3.1.2.3 Karyeler(Köyler) ... 396 3.1.2.4 Nahiyeler ... 397 3.2. SOSYAL HAYAT ... 397 3.2.1.İsimler ... 397

3.2.1.1 Müslüman Erkek ve Kadın İsimleri ... 398

3.2.1.2. Gayr-i Müslîm Kadın ve Erkek İsimleri... 398

3.2.2. Lakaplar ... 398

3.2.3. Unvanlar ... 399

3.2.4. Evlilik ... 399

3.2.5. Vasî Tayini ... 400

3.2.6. Miras ... 401

3.2.7 Müslim ve Gayrimüslim İlişkileri ... 404

3.2.8 Nafaka ... 406

3.2.9 Vekâlet ... 406

3.3. İKTİSADİ HAYAT ... 407

3.3.1 Çermik’in Ekonomik Yapısı ... 407

(10)

VI 3.3.3. Eytam Sandığı ... 409 3.3.4. Hayvancılık ... 410 3.3.5. Ziraat ... 410 3.3.6 Ticaret ... 410 3.3.7. Örf ve Adetler ... 411 3.3.8. Kullanılan paralar ... 412 3.3.9. Ölçü Birimleri ... 412 3.3.9.1. Ağırlık Ölçü Birimleri ... 412 3.3.9.2. Uzunluk Ölçüleri ... 413

3.4. DEFTERLERDEKİ KAYITLARIN MAHİYETİ ... 413

3.4.1. Alacak-Verecek ... 413 3.4.2. Boşanma ... 414 3.4.3. Hırsızlık ... 414 3.4.4. Gasp ... 415 SONUÇ ... 416 KAYNAKÇA ... 418 İNDEKS ... 422 EKLER ... 434

(11)

VII

TABLO LİSTESİ

Tablo 1:Belgelerde Adı Geçen Kaza İsimleri ... 395

Tablo 2:Belgelerde Adı Geçen Mahalle İsimleri... 396

Tablo 3:Belgelerde Adı Geçen Karye(Köy) İsimleri ... 396

Tablo 4:Belgelerde Adı Geçen Nahiye İsimleri ... 397

Tablo 5:Belgelerde Adı Geçen Mevki İsimleri ... 397

Tablo 6:Belgelerde Adı Geçen Müslüman Erkek Ve Kadın İsimleri ... 398

Tablo 7:Belgelerde Adı Geçen Erkek Ve Kadın İsimleri ... 398

Tablo 8:Belgelerde Adı Geçen Lakaplar ... 399

Tablo 9:Belgelerde Adı Geçen Ünvanlar ... 399

Tablo 10: Belgelerin Konularına Göre Tasnifi...409

Tablo 11:Belgelerde Adı Geçen Eşya İsimleri ... 403

Tablo 12:Belgelerde Adı Geçen Hayvan İsimleri ... 404

(12)

VIII

KISALTMALAR

A.Ü. Ankara Üniversitesi

B.O.A. Başbakanlık Osmanlı Arşivi

C. Cilt

Ç.Ş.S. Çermik Şer'iyye Sicili

DİA Diyanet İslam Ansiklopedisi

H. Hicri

M. Miladî

M.Ö. Milattan Önce

M.S. Milattan Sonra

M.Ş.S. Mardin Şer’iyye Sicili

S. Sayı

s. Sayfa

S.B.E. Sosyal Bilimler Enstitüsü

Ü. Üniversite

Yay. Yayınları

İ.A. İslam Ansiklopedisi

(13)

1

GİRİŞ

ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE BELGE ÇEŞİTLERİ

2.1. ŞER’İYYE SİCİLLERİ

Şer’i mahkemelerde, kadılar tarafından tutulan ve resmi statüsü bulunan kayıtların toplanmış olduğu defterlere genel olarak “Şer’iyye Sicili” denilmektedir. Bu tür defterlere “kadı defterleri”, “mahkeme defterleri”, “defatir-i şer’iyye”, “zabıt defterleri” ya da kısaca “defter” de denilmektedir. Bu defterler 15. yüzyılın ilk yarısından başlayarak 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadarki Osmanlı Devleti'nin sosyal, siyasi ve ekonomik tarihini yansıtan önemli belgelerdir.1

Şer’iyye sicillerindeki belgeler: “Kadı tarafından verilen hükümler, herhangi bir hadiseyi, bir şâhitliği, bir ikrarı, bir hibeyi, resmiyete geçirilmesi istenilen bir konuyu kaydedenler, ya da Devlet merkezinden gönderilen emirler ve tebliğler, kadı tarafından kontrol edilip doğru ve yanlışları tespit edildikten sonra deftere yazılanlar” şeklinde özetlenebilir.2

Devletlerin tarihleri, genel olarak belli başlı savaşlar, büyük vakalar ve Padişahların hayatları üzerinden yüzeysel ve soyut bilgilere dayanarak ele alınırken; Şer’iyye sicilleri, eski adlî ve idarî teşkilatların durumunu somut verilere dayandırıp gün yüzüne çıkarılması açısından oldukça önemli kaynaklardır. Özelikle kaza, sancak ve eyalet taksîmatı ve kadılık, naiblik, subaşılık gibi adli kurumların hem idarî yapısını, hem de ifa ettikleri işlevlerini Şer’iyye Sicillerinde bulmak mümkündür.3

Şer'iyye Sicilleri, bir bölgede, beraber yaşayan farklı dinlere, farklı dillere hatta farklı kabilelere mensup insanların, birbirleriyle olan siyasî, sosyal ve

1 Ahmet Kankal, İbrahim Özcoşar, Hüseyin H. Güneş, Ramazan Günay, 252 Numaralı Mardin

Şer’iyye Sicili Belge Özetleri ve Mardin, İstanbul 2006. s. 7.

2 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt. 2, İstanbul 1983. s. 50 3 Ahmet Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1988, s.16.

(14)

2

ekonomik ilişkileri bilgisine ulaşmak için en önemli kaynak konumundadır. Ayrıca, daima tartışma konusu olan Gayr-ı Müslimlerin Osmanlı Devleti'nde sosyal hayatın içindeki konumları ile ilgili bilgileri de Şer'iyye Sicillerinde bulmak mümkündür.4

2.1.1. Şer’iyye Sicillerindeki Adli Belge Çeşitleri

Şer’iyye Sicili defterlerinde bulunan belgeleri iki kısma ayırabiliriz.

Birincisi; Kadılar'ın verdikleri hüküm ve kararların yazıldığı belgelerdir. Bunlarda kendi aralarında i'lamlar, hüccetler, ma’ruzlar, müraseler ve diğer kayıtlar şeklinde beşe ayrılır.5

İkincisi; Kadıların kendilerinin bizzat yazmadıkları ya da yazdırmadıkları, kendilerine hitaben gönderilip önem arz edildiği için sicile kaydedilen tayin beratları, fermanlar ve diğer hüküm çeşitleridir.6

Bu çalışmanın içerisinde ikinci gruba giren sicil çeşitleri çok az bulunduğundan, aşağıda sadece birinci gruba giren sicil çeşitleri ele alınacaktır.

2.1.2. Kadı Tarafından Kaleme Alınan Belgeler

2.1.2.1. Hüccet

Hâkim huzurunda ikrar, takrir, akit, vasî tayini ve bir konuda izin verilmesi gibi hüküm ihtiva etmeyen durumlar hakkında kullanılan bir tabirdir.7 Osmanlı hukuk terminolojisinde ise hüccet iki tür manaya gelmektedir. Birincisi; şâhitlik, ikrar, yemin veya yeminden nükul gibi bir davayı ispat eden hukuki delillere denir.8

İkincisi; Şer’iyye Sicillerindeki anlamıdır. Kadı'nın hükmünü içermeyen taraflardan birinin kararını ve diğerinin bu karara onayı bulunan ve üst tarafında bunu düzenleyen Kadı'nın mührü ve imzasını taşıyan yazılı belgeye hüccet denir.9

4 Hayri Erten, “Sosyolojik Veri Olarak Şer’iyye Sicillerinin Değerlendirilmesi”, İlahiyat Dergisi,

Sayı:10, Konya 2000, s.533.

5 Ahmet Akgündüz, “İslam Hukukunun Osmanlı Devleti’nde Tatbiki: Şer’iyye Mahkemeleri ve

Şer’iyye Sicilleri”, Türkler, Cilt. 10, Ankara 2002, s.60.

6 Sevim Sağlam, “244 numaralı Mardin Şer'iyye Sicili (Transkripisyon ve Değerlendirilmesi)”

Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yaynlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Batman 2014 s 5.

7 Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, s.55.

8 Sağlam, “244 numaralı Mardin Şer'iyye Sicili(Transkripisyon ve Değerlendirilmesi)” s 5. 9 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s.60.

(15)

3

2.1.2.2. İ’lamlar

Şer'iyye Sicillerinde bulunan diğer belgeler ile çoğu kez karıştırılan ve hâkim kararlarına benzetilen İ'lamat-ı Şer'iyye yani Şer'i İ'lamlar anlamına gelen belgelerdir. İ'lam sözlükte bildirmek anlamında kullanılır10. Terim olarak ise, bir

mahkemede yazılmış olan hüküm ve kararı içeren resmi kâğıt için kullanılır11. Her

i’lam belgesi dava edenin iddiası, delilleri, davalının cevabı ve reddi söz konusu ise reddinin sebeplerini, son kısımda verilen kararın gerekçelerini ve kararların alınış yönteminin kayıtlarıni içerir. İ’lam belgelerini, diğer şer’iyye sicil kayıtlarından ayıran başka bir özellik ise, hâkimin verdiği kararı içinde bulundurmasıdır. Hâkimin kararının bulunduğu bütün belgeler i’lamdır12.

2.1.2.3. Ma’ruzlar

Mar’uz kelimesi arz edilen anlamındadır. Terim olarak ise, kadı tarafından yazıldığı halde Kadı'nın kararını temsil etmeyen ve hüccet gibi hukuki bir konunun tespiti açısından resmi hükmü bulunmayan ve sadece Kadı'nın icra makamlarına idari bir durumu sunmak için icra makamına yahut kadıya hitaben yazdığı şikâyet dilekçelerine denir.13

2.1.2.4. Mürâsâleler

Osmanlı Devleti'nde Anadolu ve Rumeli kazaskerleri tarafından kadı, naip ve onlar tarafından nahiye naiplerine, tayinlerini ve yetkilerini ihtiva eden resmi belge niteliği taşır. Başka bir ifadeyle kadılar tarafından naiplerin tayinleri ve yetkileri hakkında yazılan mektup için kullanılır.14

2.2. TRANSKRİPSİYONDA UYGULANAN METOD

İncelenen belgelerin ana konusunu teşkil eden 399 nolu sicillerin kaleme alındığı dönemde Diyarbakır ve Çermik'in sosyal ve ekonomik yaşamıyla ilgili özet şeklinde bilgiler verilecektir.

10 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s.62.

11 Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, s.51. 12 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s.62.

13 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s.65.

(16)

4

399 Numaralı Sicile konu olan belgelerin tamamı Türkçe olmakla birlikte bazı belgelerde Arapça dili ağırlıkta olup, toplam 186 sayfa ve 237 belgeden oluşmaktadır. Bu çalışmanın transkripsiyonunda bütün kelimeler üzerinde özenle durulduğu, sicillerin bazı kısımlarının yıpranmış olup okunamadığı ve bir takım belgelerin eski Arapça, Kürtçe ve Süryanice kelimelerin teşkil ettiği, okunamayan şahıs veya yer adlarını içerdiği kelimeler de mevcuttur. Bunlar az sayıda olmakla birlikte; okunamayan kelimeler(…) ile gösterilmiştir. Emin olunamayan kişi veya yer adlarının sonunda (?) sembolü kullanılmıştır.

Transkripsiyon esnasında biz varak numaralarını olduğu gibi almakla birlikte belgeleri karışıklığa mahal vermemek amacıyla ilk sayfadan itibaren her sayfada kaç belge varsa 1-1, 1-2, 1-3 şeklinde numaralandırdık.

(17)

5

BİRİNCİ BÖLÜM

DİYARBAKIR VE ÇERMİK’İN TARİHÇELERİ

1.1. DİYARBAKIR KISA TARİHÇESİ

Diyarbakır, geçmişi milattan önceye dayanan, Bitlis ve Van Gölü üzerinden İran'a kadar ulaşan önemli yollar üzerinde olup ayrıca Mezopotamya gibi Orta Doğu'nun önemli stratejik bölgelerinde merkez konumunu muhafaza eden önemli bir yerdir.15 Diyarbakır bölgesinde yapılan arkeolojik çalışmalar neticesinde şehrin geçmişinin yaklaşık 9000 yıl öncesine dayandığı tahmin edilmektedir.

Tarih öncesi dönemlere ait çok fazla yerleşim yerinin bulunduğu Diyarbakır bölgesi16, sırasıyla Akad, Guti17, Hurri-Mittani18ve Asur Devletleri’nin hâkimiyeti

altına girmiştir.

Daha sonra İskit (M.Ö.653-625) , Med (M.Ö. 625-550), Pers (M.Ö. 550-331), Büyük İskender ( M.Ö. 331-323)19 ve Roma'nın hâkimiyetine girmiştir.20 Diyarbakır

Roma ve Bizans'ın hâkimiyeti altındayken birçok defa İranlıların saldırısına uğramış ve Roma, bu şehri İranlıların saldırılarını karşılamada bir karakol olarak kullanmıştır.21 Roma'nın bütün önlemlerine rağmen Diyarbakır, Sasani Devleti'nin

işgalinden kurtulamamıştır.22

15 İbrahim Yılmazçelik, XIX Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır, Türk Tarih Kurumu Yay. Ank

1995, s. 1

16 Veli Sevin, Üçtepe Kazıları, Arkeoloji ve Sanat Yay., İst. 1989, s.3

17 Adil Alpman, Eski Ön Asya Hukukunda Adaption, Gazi Üniversitesi Yay. Ank. 1988, s 36 18 Afif Erzen, Doğu Anadolu ve Urartular, Türk Tarih Kurumu Yay. Ank. 1984

19 Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi Başlangıçtan Akkoyunlular’a

kadar, DBB. Yay., Ankara 2003, s 30-97

20 Arif Müfit Manse, Ege ve Tuna Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yay. Ank. 1971

21 Ernest Honingman, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, Çev. Fikret Işıltan, İstanbul Ünv. Edebiyat Fak.

Yay.İst.1970, s 76

(18)

6

Diyarbakır, Hz.Ömer'in, bölgenin fethi için görevlendirdiği Iyaz b. Ganem komutasındaki ordunun bir kısmını yöneten, Halid b. Velid tarafından fethedilmiş23

ve bu şekilde İslam Devleti’nin hâkimiyeti altına girmiştir.

İslam Devleti'nin hâkimiyetinde iken Emevi ve Abbasi dönemlerini takip eden dönemde sırayla Hamdaniler (930-980), Büveyhoğulları (980-984) ve Mervanilerin (984-1085) hâkimiyeti altına girmiştir. Daha sonra Selçuklular, Eyyubiler, Artuklular ve Akkoyunlular bu şehre hâkimiyet sağlamışlardır. Şehir Akkoyunluların merkezi konumundayken Uzun Hasan'ın Fatih Sultan Mehmet'e yenilmesiyle (1473) bir süre Safevi Devleti'nin hâkimiyetine girmiş. Safevi Devleti'nin Şiilik politikalarına ve zulmüne karşı direniş gösteren, meşhur tarihçi İdris-i Bitlisi öncülüğünde Osmanlı'dan yardım alarak 1515 yılında Osmanlı sınırlarına dâhil olmuştur.24

1.2.ÇERMİK'İN TARİHÇESİ

Çermik’in tarihi, Sinek Çayı çevresinde yapılan keşiflerden elde edilen bulgular neticesinde, yaklaşık 14.000 yıl öncesine dayandırılmaktadır.25

Çermik, Mezopotamya topraklarında bulunduğundan daima önemli bir konuma sahip olan Diyarbakır ile birlikte ortak bir geçmişe sahip olmuştur. Bunlar sırayla Hurri, Mittani, Asur, Urartu, Arsak, Roma, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Artuklu, Safevi ve 1515 yılında Diyarbakır ile birlikte Osmanlı Devleti'ne katılmışlardır.

Çermik, tarih boyunca Diyarbakır'a hâkim olan devletlerin idaresi altına girdiği için26, İslam Devleti’nin hâkimiyeti altına girmesi de Diyarbakır ile aynı

zamanda olduğu düşünülmektedir.27

Çermik ile birlikte Mardin, Meyyafarikin, Erzen ve Amid önce Roma ve Pers İmparatorluklarının mücadele alanı konumunda iken daha sonra Osmanlı ve İran

23 Mükrimin H. Yınanç, ''Diyarbakır'daki Vukuatın Tarihi'', İA C. II, s. 606 24 Göyünç, 16. yy. Mardin Sancağı, s 466.

25 Kaya resimleri ilk olarak; Diyarbakır Çevre Gönüllüleri Derneği ve Dicle Üniversitesi Kuş Gözlem

Topluluğu'ndan bir araştırma ekibinin çalışmaları sırasında bulunmuştur.

26 Fahrettin Kırızoğlu, “ Çermik Kasabası Üzerine Notlar”, Kara Amid Dergisi s. 270.

27 Recep Kaya, “400 ve 401nolu Çermik şer'iyye sicillinin Transkiripsyonu ve

Değerlendirilmesi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Dicle Üniversitesi Eğitim Bilimleri

(19)

7

mücadelesinin alanı haline gelmiştir. Daima önemli ve stratejik bir konuma sahip olmaları nedeniyle bu şehirlerde, çeşitli devletler tarafından yapılan otuza yakın kale bulunmaktadır.28

Çermik, Osmanlı Devleti'nin hâkimiyeti altına girdiğinde Diyarbakır eyaletine bağlı bağımsız sancaklar arasındaydı ve Çermik Kazası, Çüngüş, Hisaran ve Ebu Tahir nahiyeleri Çermik kadılığına bağlıydılar.29

Yakın çevrelerinde olduğu gibi Çermik'te de Artuklu ve Osmanlı Devletlerinden kalma birçok cami, medrese, köprü ve saray bulunmaktadır. Ayrıca şehirde hala bir sinagog ve kilise kalıntısı mevcuttur.

Bu çalışmanın konusunu teşkil eden 399 nolu sicilden de anlaşılacağı üzere Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Çermik Kazası, Diyarbakır vilayetinin Siverek Sancağına bağlı olup, kendisini çevreleyen birçok nahiyenin de merkezi konumunda bulunmaktadır.

1.2.1. Osmanlılar Döneminde Çermik'in Yurtluk-Ocaklık durumu

Osmanlı Devleti, hakimiyeti altına aldığı bölgelerde, idari sistemde bölgelerin özelliklerine göre değişik yönetim tarzları tatbik etmiştir. Bunun bir neticesi olarak, beylerbeyiliklere bağlı olarak, yurtluk-ocaklık ve hükümet diye anılan bir çeşit babadan oğula geçen sancak beylikleri de yer almaktaydı.30

Hükümet ve yurtluk-ocaklık sancaklar, Osmanlı Devleti'nin siyasi yönden kritik önemi olan hudut bölgelerinde bulunmaktaydı. Bunun en önemli sebebi, bu bölgelerdeki yerli beylerin nüfuzundan faydalanmak ve merkezi otoriteyi bir ölçüde bu beyler vasıtasıyla sağlamak ve tesis etmektir31.

28 Sıddık Ünalan, “Mervan Oğulları Döneminde Diyarbakır”, I.Uluslar Arası Oğuzlardan

Osmanlı’ya Diyarbakır Sempozyumu, Diyarbakır, Diyarbakır Valiliği Yay., 20-22 Mayıs 2004,

s. 169

29 Kaplıcalar Diyarı: Çermik, Çermik Kaymakamlığı Yayınları, Diyarbakır 2012, 15.

30 Nejat Göyünç, “Yurtluk-Ocaklık Deyimleri Hakkında”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan

(İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1991), s. 269.

31 Mehmet Ali Ünal, “XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Diyarbekir Eyaletine Tâbi Sancakların İdari

(20)

8

Bu feodal beyler, Güneydoğu Anadolu'nun Osmanlı hâkimiyetine girmesinde önemli yeri olan ve Safevilerle OsmanlIlar arasında meydanaa gelen Eski Koçhisar yakınlarındaki Dede-kargın savaşına katılmışlar ve savaşın kazanılmasında önemli katkıları olmuştur.32 Bu zaferden sonra Idris-i Bitlisi, bölgenin İdarî teşkilatlanması konusunda Yavuz tarafından kendisine verilen yetkilerin en iyi şekilde kullanmıştır. O, bölgenin coğrafî özellikleri ile sosyal ve iktisadi yapısını gözününde bulundurarak "yurtluk-ocaklık" ve "hükümet" adı verilen bazı İdarî imtiyazlara sahip sancakların oluşmasını sağlamıştır.

"Yurtluk-Ocaklık" tabir edilen sancaklar, fetih sırasındaki hizmetlerinden ve sadakatlarından dolayı eski hâkimlerine verilen yerlerdir. Bunlar Tercil, Çermik, Çemişgezek, Sağman vs. gibi sancaklardır. Sancakbeyliği belli bir ailenin elindedir. Beyleri, ihanet veya itaatsizlik halleri dışında azl edilmezler. Azl edilmeleri halinde ise akrabalarından biri sancakbeyi tayin edilir.

1518 yılından itibaren Çermik'e hakim olan kürt Beyleri sırasıyla Şah Ali Bey (1518), bayındır Bey( 1556), Mehmed Bey(1569), Osman Bey(1643), Zülfikar Bey(1661) olarak kayıtlarda yer almaktadır.

1.2.2. Çermik İsminin Kökeni

Çermik yöresinin antik dönemdeki ismine ilişkin sağlam bir bilgi bulunmasa da, genel olarak “Çermik” adının, ilçedeki kükürt oranı yüksek şifalı sıcak su kaynağı için kullanılan “Germik” adından türediği kabul edilir. Diğer yandan Farsça, Tacikçe, Urduca, Kürtçede “Germ” Sanskritçe’de “Gharmah”şeklinde kullanılan ortak kelime, tüm bu dillerde sıcak su anlamını vermektedir. Zazacada ise “Germ” sıcak su anlamındadır. “Germik” ise ılıca, kaplıca anlamındadır.33

Süryani Rahip Mar Yeşua (450-520), Sasani-Bizans savaşlarını anlattığı Vâkâyiname adlı eserinde bu bölgede meydana gelen büyük bir depremden ve depremden sonra ortaya çıkan Fırat ırmağı ile Aberne sıcak su kaynağından söz

32 Göyünç, “XVI. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır”, s. 78

(21)

9

etmiştir.34 VII. asır müellifi Movses’in Coğrafyası’nda, Alanik Eyaleti bölgeleri

anılırken, buradan Cermuk adından da bahsedilmektedir.35

Yukarıda zikredilen isimlerin, muhtelif eserlerde telaffuzları farklı olsa bile hepsinin sıcak su anlamından türemiş olan Cemük, Cemug, Çermük, Çermog, Çermug ve Çermuk adlarından geldiği söylenmektedir.

34 Mar Yeşua, Vakayiname ( Urfa ve Diyarbakır’ın Felaket Çağı), Mualla Yanmaz (Çev.), Şehir

Matbaası, İstanbul 1958, s. 19

(22)

10

İKİNCİ BÖLÜM

399 NUMARALI ÇERMİK ŞER’İYYE SİCİLİ’NİN

TRANSKRİPSİYONU

119/1

Mustafa Fehmi ile Seyyid Mustafa'nın sulh sonucunda mallarının yetim ve fukaraya taksîm-ı ile ilgili i'lamdır.

Makri Naibi İzzet Cemal Efendi

Diyarbekir vilâyeti dâhilinde Çermik kazâsının umûr-ı ahkâm-ı şer’iyyesi encümeni (...)vâkı' olan ifade üzerine Zât-ı sani-i Hazreti fetvahiyenin? rey’(...) ve nezaretnâme-i nazırına bina’en bin üç yüz oltuz senesi şehr-i Rebî'ü’l-evvelin yigirmi birinci gününe 21 Rebîü’l-evvel 1330/(...) bin üç yüz yigirmi sekiz sene-i maliyesi martının üçüncü gününden 3 Mart 1328'den i'tibâren uhde-i kifayetimize i’âde ve tavfîz olunmuş ve kazâ-yı mezkûrede beyne’l-ahâli umûr-ı şer’iyyeye müte’allik vuku’ bulacak da’âvi ve mu’âmelât ahkâm-ı celîle-i şer’-i âliye tevfikan fasl ve hâsm ile mesâlih-i vakı’anın aslını ru’yet ve temşiyeti husûsuna mezid-i i’tinâ ve dikkat ve mûcib-i tahrîr olan terekâtın nizâmât-ı mevzû’a dairesinde tahrîr ve tebeyyün olursa bi-farizeti’ş-şer’iyye tevzi’ ve taksîm-ıyle muhâfaza-i hukuk-ı eytâm ve kasırine bezl-i cell-i himmet eylemeleri matlûbumdur.

El-Fakir Mustafa Fehmi b. Abdullah el-müssemâ el-Kadi ru’ûs-ı Anadolu Es-Seyyid Mustafa Fehmi

120/2

Çermik'in Çukur mahallesinde vefat eden Osman Beg'in terekesinin varisleri arasında paylaşımı ve Osman Beg'in varislerinin babalarının biriken

(23)

11

maʼaşını Çermik müfredat kâtibi Ali Efendi'den istemeleri ve Ali Efendi'nin Osman Beg'in biriken maʼaşını kabûl etmekle birlikte verâset müdde'âsını inkâr etmekle iligili miras hüccetidir.

Siverek sancağına merbût Çermik kasabası mahallâtından Çukur mahallesinde sâkin Abdullah Beg b. Osman Beg Çermik kazâsı mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻi şerîfde kazâ-yı mezkûr Mal Müdürü ve Hazine vekîli Mustafa Efendi tarafından me'zûnen mürsel Çermik Müfredat Kâtibi Ali Rıza Efendi, Emiş Ömer Efendi müvâcehesinde da‘vâ üç yüz yirmi sekiz senesi şehr-i mayısın dördüncü günü (4 Mayıs 328/1910) vefât eden pederim Osman Beg’in verâseti benimle gâib-i ʻani'l-meclis bulunan ebeveyn er karındâşım Mehmed’e li-ebeveyn er karındâşım sağîre Fû'ad’a ve li-li-ebeveyn kız karındâşım sağîre Hadîce ile zevce-i menkûha-i metrûkesi Penbe Hanım ibnete Ali Beg’e münhâsıra olup bizlerden başka vârisi ve terekesine müstehak âheri olmamağla tashîh-i mesele-i mirâsımız sekiz sehmden olup sihâm-ı mezbûreden ikişer sehmden cem’an altı sehmi benim ile er karındâşlarım Mehmed ve Fû'ad’a ve bir sehmi sağîre-i mezbûre Hadîce’ye ve bir sehmi mezbûre Penbe Hanım’a münhasıra olup müteveffâ-yı mezbûr pederim Osman Beg hazine-i celile malından öteden beri yurtluk ve ocaklık nâmıyla mahsûs mâhiye yüz elli guruş otuz para almakda ve maʻaşât-ı müterâkımesi olan iki yüz yirmi yedi guruş otuz parayı kable’l-ahz ve'l-iktiza vefât etmekle meblağ-ı mezbûr verese-i mezbûrdan intikâl eylediği cihetle mûmâileyh Ali Efendi meblağ-ı mezbûre vâzʼ-ı yed eder olduğundan meblağ-ı müdde’a bih hak bizlere edâ ve teslîmiyle Mal Müdürü ve Hazine vekili Mustafa Efendi'ye izâfetle meʼzûn mûmâileyh Ali Efendi’ye tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde müdde-î ‘aleyh merkûm Ali Efendi dahi cevâbında müteveffâ-yı mezbûr Osman Beg’in ciheti mezkûreden iki ay dört günlük maʼaş-ı mecmu’âsı olan iki yüz yirmi yedi guruş otuz para hazineye matlûbatı olduğunu tayi’ân ve katiyen ikrâr ve itiraf edip ancak müdde-î mezbûrun verâset müdde’âsını külliyen inkâr eyledikde müdde-î merkûmun ber-vech-ı meşrûh verâset müdde’asına mutâbık beyyine taleb olundukda isimleri zabt-ı da‘vâ ceridesine kayd ettirdiği şâhitlerden ve Çermik’in Çukûr mahallesinden Ahmed Efendi b. Mehmed Efendi ve Kal’a mahallesinden Zülfîkâr Ağa ibn-i mütevveli Mehmed Ağa nâm kesân li-ecli’ş-şehâde meclis-i şerʻe hâzıran olup

(24)

12

iştişhâd olunduklarında Çermik’in Çukûr mahallesi sâkinlerinden iken bundan mukâddem vefât eden Osman Beg ibni Abdullah Beg’in verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi Penbe Hanım ibnete Ali Beg ile sulb-î kebîr oğulları müdde’â Abdullah Beg ile gâib-i ʻani'l-meclis Mehmed Beg ve sulb-î sağîr oğlu Fû'ad Beg ve sulb-iye-i sağîre kızı Hadîce Hanım’a münhâsıra olup bundan başka vârisi ve terekesine müstehak âheri olduğu malûmumuz değildir deyü her biri müttefikû'l-lafz ve mâna edâ-yı şehâdet-i şerʻiyye eylediklerine usûl-ı mevzûasına tatbiken mensûb oldukları Çermik’in Çukûr mahallesi İmamı Abdurrahman Efendi ibni İbrahim Efendi ve Muhtarı Hasan b. Arab ve Kal’a mahallesi İmamı Mollâ Zülfîkâr Efendi ibni Hasan Efendi ve Muhtarı Abdurrahman ibni Ali ve âzasından Abdullah ibni Mehmed tarafından ba-varakâ-i mestûre sırren ve baʻdehu bi'l-müvâcehe yine Çermik’in Çukûr mahallesinde Şakir Ağa ibni Mollâ Ahmed ve Kal’a mahallesinden Birutlu Mollâ Zülfîkâr ibni Mahmud’un da âlenen lede't-tezkiye ʻadl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri işʻâr ve ihbâr olunmağın mûcebince verese-i mezbûrunun verâsetlerine baʻde’l-hükm meblağ-ı müdde’âye iki yüz yirmi yedi guruş otuz parayı verese-i mezbûruna edâ ve teslîmiyle me'mûr-ı mûmâileyh ve Hazine vekili Mustafa Efendi’ye izâfetle meʼzûn-ı mûmâileyh Ali Efendi’ye tenbîh olunduğu tescil ve ʻilâm olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’s-samin ve’l-ʻişrîn min şehr-i Recebü’ş-şerîf li-sene selasûn ve selâse mi’e ve elf. 28 Receb 1330/1912

Fetvâhâne -329/ 71

İşbu i’lâm mezbûr fetvâhâne-i âliye fî 18 Ramazan 321/1903 târîhinde mührü mutâbık ise de ber-vech-i muharrer meblağ ile mütevâkı’ kılınan selem usulunda olmadığından şâyân-ı kabûl olmadığı ve bu şer’ ve nemâ bulmağla işbu bahse şerh verildi.

121/3

Çermik kazâsının Kalecik karyesinde vefat eden Mehmed b. Hüseyin'in terekesi kızı Zeliha'ya intikal edip Zeliha'nın rüşd çağına kadar malının Terbili

(25)

13

karyesinde ikamet eden dedesi Cemal b. Zülfikar'a emanet olarak verilmesiyle ilgili verâset i'lamıdır.

Çermik kazâsının Kal’acik karyesi sâkinlerinden iken bundan akdem bi-emrillâhi te'âlâ vefât eden Mehmed b. Hüseyn’in verâseti sulb-iye-i sağîre kızı Zeliha’ya münhâsıra olduğu lede'ş-şerʻü’l-enver tahakkuk ettikden sonra sağîre-i mezbûre Zeliha’ya pederi müteveffâ-yı mezbûr Mehmed’den mevrûs ve müntekil umuûlarını hüsn-i ru’yetine ve tesviye-i umuruna vakt-i rüşd ü sedʻadl arına kadar kıbel-i şerʻden bir vasî nasb ve ta‘yin ehem ve elzem olmağın sağîre-i mezbûrenin ceddi Terbili karyesi ahâlîsinden Cemal b. Zülfîkâr emanet ile marûf ve istikâmet ile mevsûf ez her cihet umûr-ı vesâyet uhdesinden gelmeğe kâdir olduğu karyesinden verilen şehâdetnâme ve zeyl-i vesikâda isimleri muharrer müslimûn ihbârlarıyla lede’ş-şerʻ zâhir ve nümâyân olmağla vâsi-i mezbûr vech-i mezkûr üzere sağîr-i mezbûre Zeliha’nın rüşd ü sedâdına değin pederi müteveffâ-yı mezbûr Mehmed’den mevrûs ve müntekil umuûlarını muhâfazaya ve tesviye-i umuûlarını kıbel-i şerʻden vâsi nasb ve ta‘yin olundukda ol dahi vesâyet-i mezkûreyi kabûl ve hidmet-i lazımesini kemâ-yenbeği edâya ta‘yin ve iltizâm etmeğin gıbbe’t-tasdiki’ş-şer’î mâ vaka’a bi’t-taleb ketb ve imlâ olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’l-hâmis min şehr-i Şaʻbanü’l-mu’azzam li-sene selâsîn ve selâse mi’e ve elf. 5 Şaban 1330/1912

Şühûdü’l-hâl

Çermik’in Çukur mahallesinden Mehmed b. Ömer

Çermik’in Kale mahallesinde Kereze Mahmûd b. Zülfîkâr

121/4

Çermik'in Kale mahallesinde ikamet eden Cibo Veli oğlu İbrahim'in Hatice'ye vermesi gereken nafakayı vermemesi üzerine Hatice Hanım'ın bu konuda Yusuf Ağa'yı vekil tayin etmesiyle ilgili nafakaya dair i'lamdır.

(26)

14

Siverek Sancağına merbût Çermik Kasabası’nın Hesto karyesi sâkinlerinden ve şahsı Çermik’in Kal’a mahallesinden Hasib oğlu Osman b. Mustafa ve Sadık ibni Hacı Yûsuf müteveffiyeleriyle Hadîce ibnete Ahmed Polad nâm Hatûn kazâ-yı mezkûr mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻ-i şerîf-imizde kasaba-i mezkûrenin Çukur mahallesi ahâlîsinden Ayvaz oğlu Yûsuf mahzarında takrîr-i kelâm ve ifade-i ʻani'l-merâm edüb zevc ve ehlim bulunan Çermik’in Kal’a mahallesi ahâlîsinden Cibo Veli oğlu İbrahim iki seneden beri bize infâk ve iksa ettiğinden dolayı zevc-i merkûm İbrahim ‘aleyhine ikâme eylediğim nafaka da‘vâsını müdde-î ve müdde’a ‘aleyh sıfatiyle bi’l-cümle muhakeme-i şerʻiyye ve nizâmiye ve devâir-i resmiye sâirelerine kendi imzâsıyla istidʻa ve levâyıh tanzim ve takdim ederek evrâk-ı resmiyenin teblîğ ve tebelluğüyle muhâkeme ve muhâsame ve müdâfa’a ve mücâvebe ve ikame-i şuhûd ve istima’ına ve taleb-i tahlif ve istihsâl-i hükme ve istihsâl eylediği hükmü teblîğ ve tebelluğle tenfîz-i hükm takibine ve icra dairesine mürâca’atla taleb-i hacze ve fekk-i hacze ve husûs-ı mezkûreden dolayı makbûzatını tarafıma irsâl ve isâle ve’l-hâsıl husûs-ı mezkûrun mütevâkıf olduğu umurun kâffesini son dereceye kadar ifâya hâzır-ı bi’l-meclis mezbûr Yûsuf Ağa’yı tarafımdan vekîl ve nâib-i menâb nasb ve ta‘yin eyledim dedikde vekîl-i mezbûr dahi vekâleti mezkûreyi ber-vech-ı muharrer kabz ve hidmet-i lâzımesini ifâya ta‘yin ve iltizâm etmeğin gıbbe’t-tasdiki’ş-şer’î mâ vaka’a bi’t-taleb ketb ve imlâ olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’s-sâlıs min şehr-i Şa’banü’l-mu’azzâm li-seneti selâsûn ve selâsemi’e ve elf. 3 Şaban 1330/1912

Şuhûdü’l-hâl

Kal’a mahallesinden Sat oğlu Osman b. Mustafa. Kal’a mahallesinden Sedik b. Haci Yusuf.

122/5

Çermik kasabasının Tepe mahallesinde vefat eden Hayriye Hanım b. Mustafa Efendi'nin terekesinin varisleri arasında taksîm edilmesi ile ilgili i'lamdır.

(27)

15

Siverek Sancağı’na merbût Çermik Kasabası’nın Tepe mahallesi sâkinelerinden vefât eden Hayriye Hanım bt. Mustafa Efendi’nin verâsetini zevc-i metrûku Ragıb Efendi ibni Mustafa Ağa ile sadr-ı sağîr oğulları Zükifl ve Bedri ibnân-ı İbrahim ve sadrîye-i sağîre kızı Hadîce ibnete mezbûr Ragıb Efendi’ye ve pederi Çüngüşlü Mustafa Efendi b. Hacı Mehmed Efendi’ye ve vâlidesi Dudi Hanım ibnete Hacı Ali Efendi’ye münhasıra olup kable’t-taksîm verese-i mezbûreden bt. mezbûre Hadîce’nin dahi vukuʻ-ıvefâtıyla verâseti pederi mezbûr Ragıb Efendi ile li-üm cedde-i sahîhasi mezbûre Dudi Hanım’a münhâsıra olmağla tashîh-i mesele-i mirâsları bi-hükm-i münâsaha-i şerʻiyye yetmiş iki sehm itibarıyla yirmi üç sehmi mezbûr Ragıb Efendi’ye ve on üç sehmi mezbûre Düdı Hanım’a ve on iki sehmi mezbûr Mustafa Efendi’ye ve on ikişer sehmden cem’an yirmi dört sehmi sağîrân-ı mezbûrân Zülkifl ile Bedri’ye münhâsıra olduğu lede’ş-şerʻü’l-enver zâhir ve nümâyân olduktan sonra verese-i mezbûrenin yetim bulunan Zülkifl ve Bedri’nin dahi ‘amucaları Ragıb Efendi kıbel-i şerʻden vâsi nasb ve ta‘yin olunarak vâsi-i mezbûr maʻrifet ve maʻrifet-ı şerʻle müteveffiye-i mezbûrenin terekesi sûk-i sultânide bi’l-müzâyede fürûht olunan tereke defteridir ki ber-vech-izîr müfredatı beyân olunur.

Tahrîren fî’l-yevmi’s-sânî ‘aşere min şehr-i Şa’banü’l-mu’azzam li-seneti selâsûn ve selâse mi’e ve elf. 12 Şaban 1330/1912

Eşya/Hayvanat Aded Guruş

Kapaklı Sahan 8 131 Üsküre 3 16 Çorba Üsküre 1 9,10 Ayna 1 35 Sandık 2 165 Sini 2 134 Hamam Tası 1 8 Döşek 1 70 Yorgan 1 35 Mak’ad döşeği

(28)

16 3 75 Mittel minderi 2 9

Legen maʻa ibrik 1

11

Yastık yüzü kadife 6 9 Yastık 9 190 Tuç mangal (...) 32 Kebîr hamam legeni 2 9 Namazlık secade 1 7 Çift sahan 2 5 Kafes 1 7 Tesbih 2 7 Çini billur 3 2,30 Köhne çuka 3 Gümüş kaşık 4 100 Gümüş çatal 1 20 Ziynet altunu 2 200

Çifte kühne ğazi 2

90

Altun beşi birlik 1 540 Altun gazi 17 500 Mantin çarşaf 160 Kuzu lengeri 1 30 Abdest leğeni 1 40

(29)

17

Hamam şalı 1

10

Boyun altun sap 30

310

Kol altun sap 1 30 Gümüş terdanet? 1 20 Gümüş küçük kot 1 20 Gümüş üskül 1 20 Gümüş saçbağı 1 20

Halikarı kltun küpe 2 70 İncili küpe 2 60 Hacık? 20 10 Altun yüzük 10 Gümüş maşa 1 10

Müteveffiye-i mezbûreninzevc-i merkûm Ragıb Efendi üzerinde mükarrer mühür mühür? bedeli

Guruş 1800 para

Yekûnü’l-eşya tereke-i mezbûre Guruş 5417 para

Mine’l-İhracat

Bi şehâdeti Tepe mahallesinde Şah oğlu Seyfullah ibni Aziz Efendi ve Ahmed Efendi ibni Hacı Hasan Ağa

Müteveffiye-i mezbûrenin vasîyeti olup sarf edilen Guruş 700 para

(30)

18 Guruş 700 para

Sahhü’l-bâkî Guruş 4717

Mine’l-ihracat: Resm-i kısmet 118 Eytam müdürü aidatı 56 Kaydiye 10,20 Varaka behası 10 Kısm-ı ?pul 3 Hisse-i şerʻiyye 44 Dellâliyye 20 Makbuz pulu 20 Yekûnü'l-ihrâcat Guruş 237

Sahhü’l-bâkî taksîm-ı beyne’l-verese-i fârizetü’ş-şer’ Guruş 4480

Hisse-i zevci’l-mezbûr Ragıb Guruş 1431,10 para

Hisse-i ebü’l-mezbûr Mustafa 746 ,25 Para

Hisse-i Ümmü’l-mezbûre Düdi 808 35 Para

(31)

19 Hisse-i ibni sağîr-imezbûr Zülkifl 746,25 Para

Hisse-i ibni sağîr-imezbûr Bedri 746 25 Para

Sernâme-i defterde muharrer olduğu vech üzere verese-i kibârdan zevci’l-mezbûr Ragıb’in hisse-i ırsiyesi olan bin dört yüz bir guruş on para ve ibnü’l-zevci’l-mezbûr Mustafa’nın hisse-i mucîbesi olan yedi yüz kırk altı guruş yirmi beş para ve ümmü’l-mezbûre Dudi ’nin hisse-i ırsiyesi olan sekiz yüz sekiz guruş otuz beş parayı her biri tamamen ve kâmilen ahz u kabz eylediklerini huzûr-ı şerʻde ikrâr ettiklerinde vasîyân-ı mezbûrân Zülkifl ve Bedri’nin hisse-i ırsıyeleri olan bin dört yüz doksan üçguruş on parayı dahi on sekiz Şa’ban sene bin üçyüz otuz(1912) târîhinden itibaren li-ecl-i idâne eytâm sandığına teslîm olunduğunu beyân-ı şerʻ verildi

124/6

Çermik kazâsının kalecik karyesinden Mehmed'in, Emine bt. Hasan Köroğlu'un kendi nikahı altında olmasına rağmen boyunun kısa olması nedeniyle Abbas'a gönlünün kayması ve onunla nikahlanması; Emine'nin vekili Osman ise söz konusu birinci nikahı inkar etmesiyle ilgili i'lamdır.

Siverek sancağına tâbi' Çermik kazâsına muzaf Kalecik karyesi sâkinlerinden Mehmed b. Receb kazâ-yı mezkûr mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻi şerîf-i enverde ihzâr olunan yine karye-i mezkûreden Abbas b. Mahmûd müvâcehesiyle zâtı ta’rif-i şerʻiyle marûfe‘akıle ve baliğa Emine bt. Hasan köroğlu nâm hatûn hâzır olduğum halde işbu târîhden yirmi gün akdem Çermik kasabasının Göz mevki’inde mezbûrenin pederi hanesinde mezbûre Emine tarafından nikâh pederi Köroğlu Hasan tevkîl edüb ben dahi mezbûreyi bana nikâh etmek üzere Kalecikli Hasan Hacı Osman’ı tevkîl edüb mahzâr-ı şuhûdda mezbûre Emine ile örf ve aşâirimizin âdeti vechle ben mezbûre Emine’yi yedi yüz elli guruş mihriye tesmiyesiyle vükelâ-yı mezbûrânın vekâletleriyle lede’ş-şuhûd baʻde’t-tevkîl akd-i nikâhımız icra olunub mezbûre Emine benim zevce-i menkûha-i gayrı medhûl-ı

(32)

20

biham iken benim biraz boyum küçük olduğu cihetle mezbûre Emine merkûm Abbas’a mütemayil olmasından mezbûr Abbas zevcem sağîre-i mezbûreyi üç gün mukaddem bi’l-iğfâl kaçırıb sağîre-i mezbûreyi bi-gayrîhakk tezevvüc ve duhûl ile bikri izâle eylemiş olup cihet-i cezaiyesini ceza dâiresine da‘vâ eylemiş olduğumdan şimdi şerʻan beynimiz tefrik olunub baʻde’l-inkizasağîre nefsini bana teslîmine zevc-i hâzıra-zevc-i mezbûre Emzevc-ine’ye tembzevc-ih olmak muradımdır deyû da‘vâ ettzevc-ikde müdde’a ‘aleyh merkûm Abbas dahi cevâbında mezbûre Emine geçen şehrinin ibtidâsına nikâh olunmak üzere yekdigerimize vâ’d verüp zâtu’z-zevc olmadıgı halde işbu temmuzun ikinci günü Bistin karyesinde mahzâr-ı şuhûdda örf ve ‘adetimiz vech le mezbûre Emine tarafından nikâh Bistin karyeli Mustafa b. Mollâ Bekir’i tevkîl edüb ben dahi Kalecik karyeli Bekir b. Mustafa’yı tevkîl eylediğimden sonra her ikimizin vekîli tarafından bin beş yüz guruş mihriye tesmiyesiyle lede’ş-şuhûd ‘akdi nikâhımız icra olunûb mezbûreyi tezvîc ve duhûl etmişdim deyû ben hâzıre-i mezbûre Emine dahi merkûm Abbas’ın takrîr-i meşrûhunu hâfiyyen tasdik ve mezbûre Emine ile müdde-î ‘aleyh merkûmdan her birisi müdde-î mezbûrun ber-minvâl-i muharrer nikâh müdde’asını külliyen ba’de’l-inkâr müdde-î merkûm Mehmed’den mukaddem nikâh müdde’asına mütâbık beyine taleb olundukda derûn-ı zabıtta isimleri muharrer Kalecik karyeli Mahmûd Zülkifl Hacı Mahmûd ve Zülfîkâr b. Bekir Köroğlu nâm şahidler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şerʻde hâzıran olup istişhad oldukda fi’l-hakîka müdde-î merkûmun nikâh müdde’asına muvâfık ber-nehci şerʻ edâ-yı şehâdeti şerʻiyye eylediklerini kable’t-tezkiye müdde-î ‘aleyh merkûm Abbas şahidân-ı mezbûrânın kizb ile marûf ve yalancı şâhitliğini âdet ittihâz etmiş edenlerden olduklarını ve def’an ısbat eylemesiyle müdde-î ‘aleyh merkûm Abbas'ın def’-ı mezkûrine muvâfık beyine taleb olundukda isimleri zabt-ı da‘vâ ceridesine mazbût şâhitlerden Kalecik karyeli Abbas b. Ali Ateş ve Bekir b. Ali ve Zülfîkâr b. Hasan ve Hasan b. Ahmed nâm şâhitler âle’t-tekrar meclis-i şerʻde müvâcehe-i hâzırde istişhâd olunduklarına fi’l-hakîka şahidân-ı merkûman Kalecik karyeli Mehmed Zülfive Hacı Mahmûd ve Zülfîkâr b. Bekir Köroğlu Karyemizce (…) kizb ile ma’rûf ve müştehir ve yalancı şâhitliği sıfat ittihâz etmiş (…) yalancı şâhitlik eder olduklarını biliriz bizler bu husûsa bu vech üzere şahidleriz ve şehâdeti şerʻiyye dahi ederiz deyû her biri meclisde müttefikü’l-lafz ve’l-mana edâ-yı şehâdet eylediklerine evvelâ usûl-ı mevzusuna tevfîkan şuhûd-ı mezbûrunun mensûb

(33)

21

oldukları Kalecik karyesi İmamı Mollâ Zülfîkâr Efendi b. Hüseyin b. İbrahim ve MuhtariHasan b. Zülfîkâr b. Mustafa’dan sırren ve baʻdehu Çermik’in Tepe mahallesinde Osman b. Cemal ve Tülük karyeli Bekir b. Hacı Abdullah’tan dahi müvâcehe-i hâzırda alenen lede’t-tezkiye ʻadl ve makbûlü’ş-şehâde oldukları işʻar ve ihbâr olunması üzerine başkaca şahidan esamesinden izhâr-ı âcz ve istihlâf etmeğin evvelâ müdde-î alayh merkûm Abbas adem-i âlemine şer’an tahlif olundukdan sonra baʻdehu hâzıre-i mezbûre Emine Hatûn müdde-î merkûmun mukeddima vech-i muharrer üzere zevce-i menkûhası olmadığına bi’l-müvâcehe ber-nehc-ı şerʻ tahlîf olunmağın mûcebincemüdde-î merkûm Mehmed ber-vech-i muharrer zevciyet da‘vâsıyla müdde’a ‘aleyh merkûm Abbas ile sağîre-i mezbûre Emine’den her biri mu’arazadan menʻ olunduğu bi’t-tamâm tescil ve i’lâm olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’l-ışrîn min şehr-i Şa’banü’l-mu’azzama li-seneti selâsûn ve selâsemi’e ve elf. 20 Şaban 1330/4 Ağustos 1912

126/7

Çermik kazâsının Yeniköy mahallesinden olup Ma’mûratü’l-aziz vilâyetinin Mazgird kazâsında askerlik görevini yürüten Mehmed b. Ali, babası Ali b. Hüseyin'i vekil tayin ederek nikahlandığı Âişe bt. Hacı Mahmûd Efendi’nin müvekkili Osman birinci nikahı yok sayarak Aişe'yi nikahlaması ve mezbûre Aişe'nin birinci nikahı itiraf etmesiyle ilgili i'lamdır.

An asl Siverek sancağına tabıʻ Çermik kazâsına muzaf Yeniköy karyesi ahâlîsinden olup Ma’mûratü’l-aziz vilâyetinin Mazgird kazâsında Asâkir-i Nizamiyede mustâhdem Mehmed b. Ali kazâ-yı mezkûr mahkeme-i şerʻiyyesinde muta? ve nâibYûsuf Ziya Efendi b. Mehmed Efendi mührüyle mütekaddem ve on dokuz Rebi'ü’l-âhir sene bin üç yüz (1330/1883) târîhiyle müverrah bir kıtaʻ vekâlet hücet-i şerʻiyyesiyle vekîl Çermik kazâsının Yeniköy karyesinde sâkin pederi Ali b. Hüseyin zikr-i âti nikâh da‘vâsına muta’allik kâffe-i da‘vâya ait olduğu mahkeme-i şerʻiyye ve cezâiye ve hukukiye müdde’i ve müdde’a ‘aleyh müsteʻnef ve müsteʻnefün ‘aleyh ve mümeyyiz ve mümeyyizün ‘aleyh haklarında bulunarak

(34)

22

muhakeme ve muhâsamaya ve ikâme-i şuhûd ve talebi tahlîf ve âheri tevkîl ve ‘azle ve me’zûn olmak üzere pederi Ali’yi vekîl nasb ve taʻyin eyledikde vekîl-i mezbûr Ali dahi şerâit-i muharrere dâhilinde Çermik mahkeme-i şerʻiyyesine teb’a-i Devlet-i Aliyyenin Ermeni Milletinden Bedros Efendi vekîli Agob ba-hüccet-i şer’iyye müvekkili Mehmed’in nikâh da‘vâsını ru’yet etmek üzere vekîl nasb ve ta‘yin edildikten sonra vekîl-i mezbûr Bedros Efendi dahi Çermik Mahkeme-i şerʻiyyesine ma‘kûd meclis-i şerʻiyyemizde Yeniköy karyesinde Osman b. Hasan’ın ba-hüccet-i şerʻiyye vekîl-i müseccell-i şerʻiyyesi Hacı Abdullah Efendi ibni Ali Ağa muvâcehesinde ve zâtı tarif-i şerʻiyye ma'rûf Yeniköy karyesi sâkinelerinden Âişe bt. Mahmûd hâzıra olduğu halde hâzıre-i mezbûre Âişe müvekkilimin müvekkili Mehmed b. Ali’nin zevce-i menkûha-i gayrı medhûl-ı biham olup geçen sene Ramazanın yigirminci gününe Mehmed Beg ’in babası Ali b. Hüseyin’in hanesinde bin yüz guruş mihriye tesmiyesiyle nefsini müvekkilimin müvekkili Mehmed’e bi’l-asâle mahzar-ı şühûdda tezvic ve ol dahi pederi Ali vekâletiyle lede’ş-şühûd mihr-i mezkûrin ile tevzic ve kabûl etmekle bizim iddi’a eylediğimiz nikâhdan sonra Hacı Efendi’nin müvekili Osman nikâh-ı evvel-i mezkûreyi nazâr-ı dikkate almayarak merkûm Osman mezbûre Âişe’yi bundan üç mah mukaddem tezvic etmiş ise de nikâh-ı saninin feshine müvekkilimin müvekkili Mehmed’in zevcesi Âişe’ye müdahalesinin menʻ ve mezbûr Hacı Efendi’nin müvekkili Osman’a izâfetle vekîl-i mûmâileyh ve mezbûre Âişe dahi müvekkîlimin müvekkîli Mehmed’in hukuk-ı zevciyete riâyet ve itâ’a etmek üzere mezbûre Âişe’ye tenbîh olunmak muradımdır deyû da‘vâ ettikte mezbûre Âişe dahi cevâbında müdde-î Mehmed’in vekîli Bedros Efendi’nin ber-vech-i muharrer nikâh müdde’asını tasdikine mukabil zevcesi olduğunu ikrâr ve itiraf eyleyüb müdde-î ‘aleyhvekîl Hacı Efendi dahi cevâbındaher ne kadar müdde-ivekîl Bedros Efendi bizim ba-i’lâmı şerʻiyye sâbit olan nikâhımızdan mukaddem müvekîlinin müvekkili Mehmed’in zevce-i medhûl-ı bihâsı olduğunu iddia etmiş isede müdde-î Mehmed’in babası olup işbû iddia eylediği nikâhda zeyl bulunan babası Ali sâbit olacak olan hükm-i şerʻi mücîbince nikâh akdine kadar müvekkilim Osman’ın zevcesi Âişe’yi Her bâb? oğlu Mehmed için bir çok defalar mezbûre Âişede hâzır olduğu halde mezbûre Âişe’yi tezvice taleb ve istinkâh etmiş olduğu cihetle müdde-î vekîl Bedros Efendi’nin müdde’asınının reddi ve mezbûre Âişe müvekkilim Osman’ın mesken-i şerʻiyyesine gelûb hukuk-ı

(35)

23

zevciyete ri’ayet ve itâ’at etmesini taleb ederim deyû defʻ etmekle defʻ-i mezkûreye mutâbık beyine taleb oldukda isimleri zabt-ı da‘vâ ceridesine muharrer şâhitlerden ve Sinek karyesinden Ali-i Meyadin b. Zülfîkâr ve Zülfîkâr b. Zülfîkâr ve Mehmed b.Hasan ve Mehmed b. Ali nâm sâkinler huzûr-ı şerʻe gelüb istişhâd olundukalrında fi’l-hakîka işbu Mart’a yedi sekiz gün kalarak ve Genco b. Genco’nun hanesinde olduğumuz bir sırada karye-i mezkûreden Ali b. Hüseyin işbu mezbûre Âişe’yi oğlu Mehmed’e nikâh etmek için mezbûre Âişe’nin âmucası Süleyman’dan taleb edilmek üzere orada hâzır bulunan cemâ’ata söyledi cemâ’atdan bazıları ki keyfiyeti merkûm Süleyman’a söylediklerinde mezbûre Âişe karye-i mezbûreden Osman b.Hasan’ın menkûhası olduğu cihetle cevâb eylediğini söylediler ve merkûm Ali mezbûre Âişe’nin oğlu Mehmed’e nikâh için taleb olduğunu biliriz bizler bû husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet-i şerʻiyye dahi ederiz deyû her biri edâ-yı şehâdet-i şerʻiyye eylemelerinde usûl-ı mevzûsuna tevfiken evvelen mensûb oldukları Sinek karyesi İmamı İbrahim b. (…) b. İbrahim ve Muhtarı Zülfikar (…) b. Mollâ Hasan’dan sırren ve ba’dehû Kuyu karyesinden Cemal Kehya b.Mehmed ve Sinek karyesinde Hamza b.(…) dahi müvâcehe-i hâzırda âlenen lede’t-tezkiye ʻadl ve makbul-ü’ş-şehâde idükleri işʻar ve ihbâr olmağla baʻde’t-tezkiye müdde’a vekîl Bedros Efendi şâhidan-ı hâzırânın tasdiki ile edâ-yı şehâdete geldiklerini deyü ta’ında bulunub ayrı ayrı günlerde sırren ve âlenen ta’n-ı mezkûri ispat etmek üzere şâhid ikâmesiyle isimleri beyân eylecegini der-meyan eylemiş ve kıbel-i şerʻden üç defaʻ mahâl verildiği halde şâhitlerin beyân eylememiş olmasıyla ta’n-ı mezkûrunu ispatdan izhâr-ı acz eylemiş olduğu cihetle mücîbince müdde-î merkûm Mehmed’in vekîli Bedros Efendi zevciyet da‘vâsıyla Hacı Efendi’nin müvekkili Osman ve mezbûre Âişe’ye merkûm Bedros Efendi ber-vech-i şerʻi mu’arazadan menʻ olduğu ve mezbûre Âişe dahi Hacı Efendi’nin müvekkili Osman’ın mesken-i şerʻiyyesine gidüb hukûk-u zevciyete ri’ayet ve ita’at etmek üzere mezbûre Âişe’ye tembih olunduğu tescil ve i’lâm olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’l-ʻişrîn min şehr-i Şa’banü'l-mu’azzam li-seneti selâsin ve selâse mi’e ve elf. 20 Şaban 1330/4 ağustos 1912

Şühûdü’l-hâl

(36)

24 Kal’a mahallesinde Sadık b. Hacı Yûsuf

Hâşiye: İ’lam-ı mezkûrun numrosu Muhzır Mehmed Efendi ta’rifleriyle fî 9 Ramazan 328/1910 târîhinde müdde-î vekîl Bedros Efendi’ye tebliğ ederek i'lâm-ı farîzayı tahrîren ve tasdik müde’a ‘aleyhine mübeyen? Haci Efendi’ye verilerek işbu mahâlde şerh verildi. Fî 9 Ramazan

Baş kâtip Mühür

128/8

Çermik kazâsının Tepe mahallesinde ikamet eden Hüseyin b. Mustafa'nın, Ali Efendi'in borcunu zamanında ödemediği ve Ali Efendi'nin ise borcunun zamanının hala gelmediğini iddia etmesi ile ilgili borç hüccetidir.

Siverek sancağına merbût Çermik kasabasının Tepe mahallesinden Hüseyin b. Mustafa kazâ-yı mezkûr mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻ-i şerîf-imizde kazâ-yı mezkûrun Çukûr mahallesinden Ali Efendi ibni İzzet Efendi müvâcehesinde semeni işbu bin üç yüz otuz 1330/1912sene-i hicriyesi şehri Şa’ban’ın selhinde mü’eccel olmak üzere yedimden ve mâlımdan sağîr-i mûmâileyh Ali Efendi’ye beyʻ etmiş olduğum bir aded gümüş saat esmanından kırk guruş alacak hakk borcum olup tekmil-iselâsîn ile ecel-i mezkûr dahi el-yevm hulûl eylediğinden meblağ-ı mezkûr kırk guruşun hâlen tarafıma edâ ve teslîmini mûmâileyh Ali Efendi’ye tembih olunmak muradımdır deyû da‘vâ ettikde mûmâileyh Ali Efendi dahi cevâbında cihet-i mezkûreden kırk guruş müdde-î merkûm Hüseyin’e medyûn bulunduğunu tayi’an ikrâr etmek ecel-i mezkûrun hulûlunu inkâr eyledikde müdde-î mûmâileyhden el-yevm selh-iŞaban olup ecel-i mezkûrun hulûl eylediğine beyyine taleb olundukda yedimden mevcûd olup ibrâz eylediğim tezvîr ve tazyi’den sâlim Diyarbekir merkez mahkeme-i şerʻiyyesinde sâdırolup dört Şa’ban sene bin üç yüz otuz (4 Şa’ban1330/1912) târîhiyle müverrah ve Naib Hüseyin Hüsni Efendi mührüyle memhur mâzmuniyle amel câiz olacak derecede bir kıt’a ʻilâm-ı şerʻi ile isbat edeceğini beyân edüb bir kıt’a ʻilâm-ı şerʻ ibrâz ettikde ʻilâm-ı mezkûrun ilâfına

(37)

25

ma’an Diyârbekir merkez mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻi şerîf-i enverde hâzır-ı hâsm-ı cahidden şehr-iŞa’banü’l-mu’azzama gurresi pazar günü pazarertesi gecesi Havada necm bulunduğu halde hilâl-i Şa’banın ucları kıbleye müteveccih olduğu halde ru’yet ve müşâhede olunarak sırren ve alenen tezkiyeleri icra ve adâletleri sâbit olan şuhûd-ı müstemidenin şehâdetiyle sâbit ve sübûtuna hükm-ı şerʻilâhik olunduğu müeyyid dört Şa'ban sene üç yüz otuz (4 Şaban 1330/1912) târîhiyle müverrah Naib Hüseyin Hüsnü Efendi’nin mührüyle memhur olduğu tezvîr ve nasbından? sâlim mazmumiyle amel hâiz olacak mevrûsunda tanzim ve zâhiri’lâm vilâyet-i mezkûre istinaf mahkemesi âza ve imza-i? mülazımeleri mühürleriyle memhur olduğu sorulmakla ve da’âvi-î mezkûrenin ve ecel-i mezkûrun hulûl eylediğini sâlif-üz-zikr i’lâm-ı şerʻiyye ispat etmeğin mücîbince meblağ-ı müdde’aya kırk guruşu müdde-î merkûm Hüseyin’e hâlen edâ ve teslîmine hükm olundukdan sonra bu sûretde lede’l-hisâb el-yevm tekmil-i’s-selasin ile şehri Şa’ban-ı mu’azzama tamâm olup pazar ertesi günü hilâl-Şa’ban-ı Ramazan-Şa’ban-ı mağfiret nişan incila bimenn-i ûyun ve subût-yafte olmağla Ramazan-ı mübârek yarınki çarşamba günü ibtidâ olmağla yevm-i mezkûrde ber-mücibi âdet-i sariha yarınki çarşamba günü Ramazan-ı mağfiret nişan olduğunun i’lâmıyla cevâmi’ ve mesâcid ve minârât ikadkenadil ile tenvîr buyurulmak hakkını îcab edenlere havâle buyurulması mahallında huzûr-ı âlilerine i’lâm olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’s-Selh-iŞa’banu’l-muazzam li-sene selâsûn ve selâsemi’e ve elf. 1 Şa’ban 1330/1912

129/9

Çermik'in Çukûr mahallesinde ikamet eden Ragıp Efendi''nin, vefat eden Hacı Mehmed'in kendisine olan borcu şahidler huzurunda ikrar etmesiyle ilgili borç hüccetidir.

(38)

26

Siverek sancağına muzaf Çermik kazâsının Çukûr mahallesi sâkinlerinden Ragıb Efendi b. Mustafa Ağa kazâ-yı mezkûr mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻi şerîf-imizde yine mezbûre kefil olarak hâzır-ı bi’l-meclis olan mahalle-i mezbûre ahâlîsmahalle-inden Abdullah Efendmahalle-i mahalle-ibn-mahalle-i Almahalle-i Ağa ve Nmahalle-işmahalle-inmahalle-ik karyesmahalle-i ahâlîsmahalle-inden Ali Çavuş ibni Zülfîkâr cümlesi müttehîd-i meclis oldukları halde mumâileyh Ragıb Efendi Çermik kazâsı Eytam Müdürü vekîli Rıfat Efendi ibni Mustafa Efendi mahzarında takrîr-i kelâm ve ta’bîr-i ʻani'l-merâm edüb Eytam Müdürü vekîlimûmâileyh Rıfat Efendi yedinden bundan akdem vefât eden Hacı Mehmed ile Çüngüşlü Mustafa Efendi kerimesi Hayriye Hâtûn’un sadr-i sağîr oğulları Zülkifl ve Bedri ibnân-ı İbrahim Efendiemvat-ı eytam mûmâileyhin Çermik Eytam sandığında bulunan emvâlinden bin dört yüz doksan üç guruş otuz parayı târîh-i hücetten iki sene hıtâmına değin mü’eccel olmak üzere yüzde dokûz guruş güzeştesiyle tarafıma idâne olunmasını baʻde’t-taleb vekîl-imûmâileyh Rafet Efendi dahi müddet-i mezkûre ile yüzde dokuz guruş güzeşte ile bin dört yüz doksan üç guruş otuz pare ile güzeşte esmanı olan iki yüz yetmiş iki guruş otuz dört pare mukâbilinde dahi yine sağîran-ı mezbûrân emvâlinden ve bir aded altûn saat behasından iki yüz yetmiş iki guruş otuz dört para ki min-haysü’l-mecmuʻ binyediyüz altmış altı guruş yirmi dört para mûmâileyh Ragıb Efendi’ye teslîm eylediği mûmâileyh Ragıb Efendimüdür-i mûmâileyh yedinden ve ciheteyn-i mezkûreteynden bin yedi yüz altmış altı guruş yirmi dört pare sağîran-ı mezbûrân emvâlinden ahz u kabz ile kaydın ve sağîran-ı mezbûrân vacibü’l-edâ ve lazimü’l-kaza deynimdir dedikden sonra meclis-i mezkûrde küfelâ-yı merkûman dahi medyûn-ı merkûm Ragıb Efendi zimmetinde meblağ-ı mecmuʻ-ı mezbûrenin bin yedi yüz altmış altı guruş yirmi dört parenın edâsına yek digerlerine müteselsilen kefâlet-i mutlakâ-i sahâha-i şerʻiyye ile kefil ve zâminiz deyû tayi’an ve kat’îyyen ikrâr ve itirâf eylemelerine binâ’en gıbb’t-tasdiki’ş-şer’î mâ vaka’a bi’t-taleb ketb ve imlâ olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’s-sâmin ʻişrîn min şehr-i Şa’banü’l-mu’azzama li-sene selâsûn ve selâse mi’e elf. 28 Şa'ban 1330/12 Ağustos 1912

Şühûdü’l-hâl

(39)

27 130/10

Maden'in Kelik mahallesinden Hüseyin’in kaybolan eşeğinin Çermik’de sâkin Receb b. Hasan'da olduğunu iddia ederek kendisinden alınmasını talep ettiği ancak Receb'in eşeği Siverek’te Canbaz Mustafa’dan aldığını ve iddiayı inkâr etmesiyle ilgili hırsızlığa dair i‘lâmdır.

Zâtı ta’rifi şerʻi ile ma’rûf ân asıl Maden sancağının Kelik? karyesi ahâlîsinden sâhib-i arz u hal Zülfîkâr b. Hüseyin İbrahim nâm kimesne Çermik kazâsı mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻi şerîf-i enverde Siverek sancağının Kışla mahallesinden olup li-ecli’t- ticâre Çermik’de sâkin Receb b. Hasan müvâcehesinde üzerine da‘vâ edüb bundan beş sene akdem zayi’ eylediğimde sekiz yaşında olan erkek siyah döşünde yüzü ve gözleri beyaz burnu üzeri sarı karnı altı beyaz üç yüz guruş kıymetlü el-yevm on iki yaşında bir re’s merkebi şimdi hâzır-ı merkûm Receb Ağa’nın yedinde bulunmağla baʻde’s-suâl tarafıma teslîmiyle mûmâileyhe emr olunması matlûbumdur dedikde gibbe’s-suâl müde’a ‘aleyh Recep dahi müdde-î merkûmun mülkiyet müde’asını inkâr ile bundan üç sene mukaddem Siverek’te Canbaz Mustafa’dan üç yüz altmış guruşa iştirâ ettim şu halde vazʻ olup bulunduğum mezkûr merkeb şira’en sağ olmağla böylece şerʻ mu’arefesinin menʻi matlûbumdur dedikde müdde’i Zülfîkâr’dan istihkâk müdde’asına mutâbık beyyine-i şerʻiyye taleb olundukda Kelik karyeli Ali b.Hasan-ıLülü ve yine karye-i mezkûreden Mustafa b. Zülfü'den ma’âda şâhitleri olmadığını beyân ile li-ecli’ş-şehâde şâhidân-ı mekûmân hâzır olduklarını ifade etmekle meclis-i şerʻde ve müvâcehe-i hâzırda istişhâd olduklarında müdde-î merkûm Zülfîkâr’ın istihkâk müdde’asına muvâfık edâ-yı şehâdet-i şerʻiyye ber-mü’ecele-i şerʻi edemediklerinde müdde-î merkûm Zülfîkâr’ın talebiyle müdde-î merkûm Receb baʻdet-tahlif ber-nehc-ı şerʻi mücîbince müdde-î merkûm Zülfîkâr da‘vâ-yı mezkûresiyle böylece şerʻi müdde-î ‘aleyh merkûm Receb mu’arazadan menʻ olduğu tescîl ve i’lâm olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’t-tis’e ve'l-işrin min şehr-i Ramazan-ı mübarek li-sene selâsûn ve selâse mi’e ve elf

(40)

28 130/11

Ma’mûratül Âziz vilayetinin Uslu mahallesinde mukim Ömer oğlu Ahmed'in kaybolan esterinin Batraki Efendi yedinde bulduğunu iddia etmesi ve esterin kendisine iade edilmesini talep etmesi; ancak Batraki 'in iddiayı inkâr etmesiyle ilgili hırsızlığa dair i‘lâmdır.

Ân asıl Ma’mûratü’l-aziz vilayetinin Uslu karyesi ahâlîsinden Ahmed b. Ömer nâm sâhib-i arz u hal Çermik kazâsının mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻi şerîf-imizde zikri-âti iştirâen vâzıʻü’l-yed bulunan kazâ-yı mezkûr Polis memuru Batraki Efendi müvâcehesinde da‘vâ edib bundan beş sene mukaddem Çüngüş Nahiyesi Muhtarı Süleyman b. Halil’den bin yedi yüz altmış guruş bedel-i mevzuʻ mukabilinde iştirâ eyledigim bir re’s gümrasi renkli bacakları siyah beş yaşında erkek ester benim şer’an mâlım iken bundan on iki gün evvel zâyi’olup el-yevm mezkûr esteri mûmâileyh Batraki Efendi yedinde bulmamla bilâ tahkik tarafıma edâ ve teslîmiyle emr olunması matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl ol dahi cevâbında mezkûr estere vazı'ü'l-yedin ikrâr etmek müdde’i merkûmun mülkiyetiyle istihkaken malı olduğunu inkâr eyledikde müdde’i merkûmden ber-vech-ı meşrûh istihkâk ve mülkiyet müdde’asına karşı beyine taleb olundukda sırren ve alenen tezkiyeleri icra kılınan ve isimleri zabt-ı da‘vâ ceridesinde mukayyed şâhidlerden Çüngüş Nahiyesinin Camiʻi Sûk mahallesinden Ali b.Hasan ve Camiʻ-ikebîr mahallesinden Süleyman b. Halil ve Orta Ermeni mahallesinden Agop v. Simon nâm şahidlerin şehâdetleriyle ba’de’t-tenzîl ve’t tezkiye ber-mücib-i şerʻi te’cili ispat etmeğin müdde’a esteri müdde-î merkûm Ahmed âhere satmadığına ve bir kimesneye hibe etmediğine mukabilinde hiçbir kimesnenin rehini olmadığını ve’l-hasıl mülkiyetinden ihrâc eylemediğine baʻde’t-tahlif müdde’a ester müdde-î merkûm Ahmed’in şer’an malı olduğuna baʻde’l-hükm mezkûr esterin müdde-î merkûm Ahmed’e teslîmine müdde-î ‘aleyh merkûm Batraki Efendi’ye lede’t-tenbîh Çermik mahkeme-i şerʻiyyesinden tescil ve ʻilâm olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’s-sâdis ve’l-‘işrin min şehr-i Ramazani’l-mübarek li-sene selâsûn ve selâse mi’e ve elf. 26 Ramazan 1330/1912

(41)

29 13/12

1330 Senesinin Ramazan bayramının tesbiti ile ilgili hilalın görülmesi ve i'lam edilmesiyle ilgili i'lamdır.

Târîh-i Hicret-i Nebeviyye 'ala sâhibiha efdalü’t-tahiyye efendimiz hazretlerinin işbu bin üç yüz otuzuncu senesi Şa’banü’l-mu’azzama gurresi yevm-i pazardan Çermik mahkeme-i şerʻiyyesince mazbût ceride-i hâkâyık olmağın ol vech le gurre-i Ramazan-ı gufrân-nişan mucib-i şerʻil-enver yevm-i çarşambadan mebniolup şehr-i mağfiret-nişanın yirmi yedinci gecesi hayrün min elfi şehr olan leyletü'l-kadr selhi olan hâmis gecesi hilâl-i şevvâl-i mükerrem bir-rü’ye çehre nemâ-yi mücella subût olmadığı takdîrde perşembe günü yevmi arafeolup bu sûretde şehr-i mübarek sıyam tekmîli selâsin tamam olunmağın ve ferdâsı yevmü’l-cum’a îd-i meserret-bedin olmak iktizâ eylediği cihetle ber-mu’tad bi’l-cümle şehirde mevcûd olan cevâmi’ ve minârat ve mesâcid-i şerîfleri ikâd ve kanâdil ile tezyin eylemeleri için bi’l-ûmum cevamiʻ kayyumlarına tenbîh buyurulmak ve mü’min-i müvahhidine ʻilâm ettirilmek üzere makâm-ı vâlâ-yı kaimmakamilerine lede’t-tescilve ʻilâm olundu.

Tahrîren fî’l-yevmi’l-hâmis ve’l-‘işrin min şehr-i Ramazani’l-mübarek li-sene selâsûn ve selâsemi’e elf. 25 Ramazan 1330/1912

131/13

Çermik'in Tepe mahallesinden Kyork'un, yine aynı mahallede ikamet eden Sagır Mehmed kızı Havva'nın vefatından dolayı varislerine intikal eden borcunu şahidler huzurunda ikrar ve i'tifaf etmesine dair borç i'lamıdır.

Siverek sancağıdâhilinde Çermik kazâsının Tepe mahallesi ahâlîsinden ve Ermeni Milletinden ve meclis-i idare âzasından Kiyork oğlu Ohannes nâm-ıdigeri Onco Ağa kazâ-yı mezkûr mahkeme-i şerʻiyyesinde ma‘kûd meclis-i şerʻ-i şerîfimizde yine mahalle-i mezbûre ahâlîsinden Şekzâde Seyfullah Ağa ibni Osman Efendi ve meclis idare âzasından Haco oğlu Kiyork Ağa kefilleri olup cümlesi müttehîd-i meclis oldukları halde mûmâileyh Ohannes Ağa Çermik kazâsı Eytam

Referanslar

Benzer Belgeler

Medine-i Ayıntab‟da Cevizlice Mahallesi ahâlisinden iken bundan „akdem fevt olan Es Seyyid Arab Çelebi ibni Hasan‟ın verâseti zevce-i menkûha-i metrûkeleri Hanım binti

Eğin kazâsı mahallâtından Bağçe mahallesi sâkinlerinden olup bundan akdem vefât iden Mustafa Efendi ibn-i Mehmed bin Abdullah'ın verâseti zevce-i menkûha-i

Oldur ki Kasaba-yı Ayntab Mahallatı’ndan Yahni Mahallesi’nden bundan akdem fevt olan Hacı Ümrȃn’ın Osman ve Mehmed ve Ali nȃm yetimlerine vasȋ nasb olan

Medine-i Ayntab’da Mestancı mahallesi ahâlisinden iken bundan akdem fevt olan Muhsin-zâde Ahmed Ağa el-Hâc Ahmed Ağanın verâseti zevce-i menkuhe-i metrukesi

170 iken senedleĢmiĢ ve kazâ-i mezkûr sicilinde mebaliği-i mezkue ol vakide alunub verilmiĢ madde olduğından ahâlî-i merkûmenin ol vecihle iddi´âları

Medîne-i Ayıntab‟da Tarla-yı Cedîd Mahallesinde sâkin iken bundan akdem fevt olan El Hac Ömer bin Halil ÇavuĢun sülbi kebîr oğulları Ali ve Yasin ve cüssesinin

takımında iken vefât ettiği veresesi tarafından verilen arzuhalde ifade olunan Aşir oğlu Mehmed bin Osman bin Mehmed’in ber-vech-i âtî vârisi olduklarını iddia iden

‘avâtifu’l-melikü’l-âlâ Karaman valisi vezirim paşa -edâme’llâhu teâlâ iclâlühû- ve akzâ kuzâtu’l-müslimîn evlâ vülâtü’l-muvahhidîn ma’denü’l-fazl ve’l-yakîn