• Sonuç bulunamadı

Tünel Giriş Yapılarında Şev Stabilite Analizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tünel Giriş Yapılarında Şev Stabilite Analizi"

Copied!
121
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TÜNEL GİRİŞ YAPILARINDA ŞEV STABİLİTE ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ İnşaat Müh. Erdem İLYASOĞLU

Anabilim Dalı : İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ

Programı : ZEMİN MEKANİĞİ VE GEOTEKNİK MÜHENDİSLİĞİ

(2)

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TÜNEL GİRİŞ YAPILARINDA ŞEV STABİLİTE ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ İnşaat Müh. Erdem İLYASOĞLU

501041327

Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 24 Aralık 2007 Tezin Savunulduğu Tarih : 28 Ocak 2008

TEZ DANIŞMANI : Y.Doç.Dr. Aykut ŞENOL

Diğer Jüri Üyeleri : Prof.Dr. Mahir VARDAR (İTÜ)

Prof.Dr. Mete İNCECİK (İTÜ)

(3)

ÖNSÖZ

Tez çalışmam boyunca bana her türlü desteği veren, yardımlarını esirgemeyen ve birlikte çalışmaktan keyif aldığım sevgili hocam Sayın Y.Doç.Dr. Aykut ŞENOL’a çok teşekkür ederim.

Bana her türlü konuda yol gösteren, deneyimlerini paylaşan ve hayata bakış açısıyla bana çok şey katan, her zaman örnek aldığım değerli aile büyüğüm ve sevgili hocam Sayın Prof.Dr. Mahir VARDAR’a bana harcadığı emek için teşekkür ederim.

Tüm yaşamım boyunca bana doğru yolu gösteren, beni bu günlere getiren, bana güvenen ve desteklerini her zaman üzerimde hissettiğim babam Dr. Hüseyin İLYASOĞLU, annem Gülşah İLYASOĞLU, ablam Didem EGELİ ve tüm aileme minnettarım.

Çalışmam boyunca bana her türlü desteği sağlayan, bana çok yardımcı olan ve sorunları kendi sorunuymuş gibi çözmek için çaba sarf eden en başta sevgili ağabeyim Dr.Müh. Bülent KOÇAK olmak üzere tüm EMAY Uluslararası Mühendislik Müşavirlik ve Ticaret Ltd. Şti. yönetici ve çalışanlarına ve ismini burada sayamadığım çalışmamda emeği geçen dostlarıma teşekkürlerimi sunarım.

(4)

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR V TABLO LİSTESİ ŞEKİL LİSTESİ Vİİ SEMBOL LİSTESİ İX ÖZET X SUMMARY Xİ 1. GİRİŞ 1 2. PORTAL YAKLAŞIM KAZILARININ STABİLİTE ANALİZİ VE

PROJELENDİRME İLKELERİ 2 2.1 Tünellerde Portal Kesimi 2

2.2 Kaya Şevi ve Stabilitesi 3

2.3 Kaya Şevlerinde Kayma Türü Stabilite Bozulmaları 4 2.4 Kayalarda Şev Stabilite Analizi 5

2.5 Kaya Şev Stabilitesini Etkileyen Faktorler 10

2.6 Kaya Şevleri Projelendirme İlkeleri 13 3. KAĞITHANE PORTALİ TASARIMI VE PROJELENDİRMESİ 18

4. KAĞITHANE PORTALİ YAKLAŞIM KAZILARI JEOLOJİK, GEOMEKANİK VE MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ MODEL

ÇALIŞMALARI 24 4.1 Bölgenin Genel Jeolojisi 24

4.1.1 Stratigrafi 26

4.1.2 Yapısal Jeoloji 29

4.1.3 Depremsellik 30

4.2 Saha Jeolojisi Çalışmaları 31

4.2.1 Mekanik Sondaj Çalışmaları ve Karot Alımı 35

4.3 Laboratuvar Çalışmaları 40

4.3.1 Fiziksel Deneyler 40 4.3.2 Mekanik Deneyler 43 4.4 Arazi ve Laboratuvardan Elde Edilen Verilerin Değerlendirilmesi 52

5. GEOTEKNİK MODEL OLUŞTURULMASI 55 5.1 Şevlerin Boyutlandırılması ve Stabilite Analizi İlkeleri 57

5.2 GeoSlope ile Şev Stabilite Analizi 61 5.2.1 B-B’ Boykesiti Desteksiz Olarak Statik ve Depremli Durum Analizi 63 5.2.2 B-B’ Boykesiti Destekli Olarak Statik ve Depremli Durum Analizi 64 5.2.3 A-A’ Enkesiti Desteksiz Olarak Statik ve Depremli Durum Analizi 67 5.2.4 A-A’ Enkesiti Destekli Olarak Statik ve Depremli Durum Analizi 68 5.3 Plaxis ile Şev Stabilite Analizi 70 5.3.1 B-B’ Boykesiti Desteksiz ve Statik Durumda Sonlu Elemanlar Analizi 70

(5)

5.3.2 B-B’ Boykesiti Destekli ve Statik Durumda Sonlu Elemanlar Analizi 72 5.3.3 A-A’ Enkesiti Desteksiz ve Statik Durumda Sonlu Elemanlar Analizi 75 5.3.4 A-A’ Enkesiti Destekli ve Statik Durumda Sonlu Elemanlar Analizi 78

5.4 Analiz Sonuçlarının Değerlendirilmesi 82 6. SONUÇ VE DEĞERLENDİRMELER 83 KAYNAKLAR 87 EK-A 90 EK-B 99 EK-C 104 EK-D 108 ÖZGEÇMİŞ 109

(6)

KISALTMALAR

MJKM : Mühendislik Jeolojisi Kaya Mekaniği FEM : Finite Element Method

SK : Sondaj Kuyusu

ISRM : International Society of Rock Mechanics Gs : Güvenlik Sayısı

(7)

TABLO LİSTESİ

Tablo 4.1: Kağıthane Portali SK-8 ve SK-9 Sondajlarından Elde Edilen

Numunelerin Ortalama İndeks Özellikleri ... 43

Tablo 4.2: Tek Eksenli Basınç Deneyi Sonuçları ... 47

Tablo 4.3: Üç Eksenli Basınç Deneyi Sonuçları... 49

Tablo 4.4: Nokta YüklemeDeneyi Sonuçları ... 50

Tablo 4.5: Endirek Çekme Deneyi Sonuçları... 52

Tablo 4.6: Kağıthane Portali SK-8 ve SK-9 Numunelerinin Laboratuvar Deney Sonuçlarına Dayanarak Yapılan RocLab Analizi Sonuçları... 54

Tablo 5.1: Hesaplamalarda Kullanılan Yerinde Jeomekanik Parametreler ... 57

Tablo 5.2: GeoSlope Analiz Sonuçları Özeti... 69

Tablo 5.3: Plaxis Analiz Sonuçları Özeti... 80 Sayfa No

(8)

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil 2.1: Tünellerde Portal Kesimi... 2

Şekil 2.2: Şevlerde Yaygın Olarak Gözlenen Kaya Bloğu (a) ve Kama Kayması (b) 5 Şekil 2.3: Ülkemizde Bir Otoyol Yarmasında Meydana Gelmiş Kama Tipi Kayma (Alaşehir-Manisa) ... 7

Şekil 2.4: Süreksizlik Konumlarına Bağlı Olarak Şev Stabilitesi ... 7

Şekil 2.5: Düzlemsel Kaymada Kuvvetler Poligonu ... 8

Şekil 2.6: Arazide Kamanın Geometrisini Belirleyen Aktif Süreksizlik... 9

Şekil 2.7: Kaya Şevlerinde Suyun Etkisiyle İçsel Parametrelerin (c, φ) Değişimi.... 12

Şekil 2.8: i) Çekme Çatlağı Su ile Dolu Blok, ii) Tıkanmış Çatlaklı Blok iii) Şev Aynasından ve Şev Topuğundan Su Boşalımlı Blok ... 12

Şekil 3.1: Kağıthane-Piyalepaşa Tüneli Yerbulduru Haritası... 19

Şekil 3.2: Kağıthane – Piyalepaşa Tüneli Giriş Portali Uydu Fotoğrafı... 20

Şekil 3.3: Kağıthane – Piyalepaşa Tüneli Giriş Portali Güzargah Planı... 20

Şekil 3.4: Kağıthane Portali Kazıya Başlamadan Önce... 21

Şekil 3.5: Kağıthane Portali Yaklaşım Kazısı ... 21

Şekil 3.6: Kağıthane Portali Şev Kazıları ... 22

Şekil 3.7: Portal Kazıları Sırasında İlk Şevin Oluşturulması ... 22

Şekil 3.8: Portal Kazı Aşaması ve Tüneller... 23

Şekil 3.9: Kazının Tamamlanmasının Ardından Tünel Üzerinde Kalan Şevler... 23

Şekil 4.1: İstanbul İli Deprem Bölgeleri Haritası ... 31

Şekil 4.2: Kağıthane Portali Lokasyon 10 ... 32

Şekil 4.3: Kağıthane Portali Lokasyon 11 ... 32

Şekil 4.4: Kağıthane Portali Lokasyon 12 ... 33

Şekil 4.5: Km 0+300.00’da Ezilme Zonu ve Aşırı Ayrışma ... 33

Şekil 4.6: Km 0+300.00’da Kuvarsit Damarı... 34

Şekil 4.7: Kağıthane Portali Lokasyon 13 ... 34

Şekil 4.8: Kağıthane Portali Lokasyon 14 ... 35

Şekil 4.9: Kağıthane Portali SK-8 Görünümü ... 35

Şekil 4.10: Kağıthane Portali SK-8 3.00-10.00 m Karotları... 36

Şekil 4.11: Kağıthane Portali SK-8 18.10-23.50 m Karotları... 36

Şekil 4.12: Kağıthane Portali SK-8 43.00-47.10 m Karotları... 37

Şekil 4.13: Kağıthane Portali SK-8 59.80-64.60 m Karotları... 37

Şekil 4.14: Kağıthane Portali SK-9 Görünümü ... 38

Şekil 4.15: Kağıthane Portali SK-9 6.40-11.00 m Karotları... 39

Şekil 4.16: Kağıthane Portali SK-9 21.50-27.00 m Karotları... 39

Şekil 4.17: Kağıthane Portali SK-9 27.00-32.00 m Karotları... 40

Şekil 4.18: Laboratuvar Deney Numunelerinin Etüve Yerleştirilmesi... 41

Şekil 4.19: Laboratuvar Deneyleri İçin Saf Suda Bekletilen Numuneler... 42

Şekil 4.20: Deneylerde Kullanılabilecek Karotların Uzunluklarının Saptanması ... 44

Şekil 4.21: Laboratuvar Deneylerinde Kullanılacak Numunelerin Uygun Uzunluklarda Kesilmesi ... 44

Şekil 4.22: Laboratuvarda Karot İçinden Karot Alma İşlemi (başlangıç)... 45 Sayfa No

(9)

Şekil 4.23: Laboratuvarda Karot İçinden Karot Alma İşlemi (bitiş) ... 45

Şekil 4.24: Deney Numunelerinin Baş Kısımlarının Pürüzlerinin Giderilmesi ... 46

Şekil 4.25: Laboratuvar Deneylerinde Kullanılmak Üzere Hazırlanmış SK-8 53.60 – 55.80 m Derinliğe Ait Numune Grubu ... 46

Şekil 4.26: Tek Eksenli Basınç Deneyi Düzeneği... 47

Şekil 4.27: Üç Eksenli Basınç Deneyi Düzeneği... 48

Şekil 4.28: Nokta Yükleme Deneyi Düzeneği... 50

Şekil 4.29: Endirek Çekme Deneyi Düzeneği ... 51

Şekil 4.30: Kağıthane Portali SK-8 53.60-55.80 m Derinliğine Ait Numunelerin Laboratuvar Deney Sonuçlarının RocLab Analizi ... 53

Şekil 5.1: Janbu Yönteminde Gelişigüzel Seçilebilen Kayma Yüzeyi ve Kullanılan Geometrik ve Mekanik Parametreler ... 59

Şekil 5.2: Janbu Yönteminde Kullanılan Abaklar - fo... 60

Şekil 5.3: Janbu Yönteminde Kullanılan Abaklar - nα ... 61

Şekil 5.4: Kağıthane Portal Planı ve Analizlerde Kullanılan A-A' Enkesiti ile B-B' Boykesiti ... 62

Şekil 5.5: B-B’ Kesiti, Desteksiz - Statik Durum İçin GeoSlope Analizi ... 63

Şekil 5.6: B-B’ Kesiti, Desteksiz - Depremli Durum İçin GeoSlope Analizi ... 64

Şekil 5.7: B-B’ Kesiti Desteklenmesi İçin Belirlenen Bulon Paterni... 65

Şekil 5.8: B-B’ Kesiti Bulon Destekli - Statik Durum İçin GeoSlope Analizi... 66

Şekil 5.9: B-B’ Kesiti Bulon Destekli - Depremli Durum İçin GeoSlope Analizi.... 66

Şekil 5.10: A-A’ Kesiti, Desteksiz - Statik Durum İçin GeoSlope Analizi... 67

Şekil 5.11: A-A’ Kesiti, Desteksiz - Depremli Durum İçin GeoSlope Analizi... 68

Şekil 5.12: A-A’ Kesiti Desteklenmesi İçin Belirlenen Bulon Paterni ... 68

Şekil 5.13: A-A’ Kesiti Bulon Destekli - Depremli Durum İçin GeoSlope Analizi . 69 Şekil 5.14: B-B’ Kesiti Desteksiz Durum Plaxis Modeli ... 70

Şekil 5.15: B-B’ Kesiti Desteksiz Durum Oluşan Deplasmanlar... 71

Şekil 5.16: B-B’ Kesiti Desteksiz Durum Oluşan Gerilmeler... 71

Şekil 5.17: B-B’ Kesiti Bulon Destekli Durum Plaxis Modeli... 72

Şekil 5.18: Kesiti Bulon Destekli Durum Plaxis Modeli - Sonlu Elemanlar Ağı ... 73

Şekil 5.19: B-B’ Kesiti Bulon Destekli Durum Deplasman Vektörlerinin Yönelimi 73 Şekil 5.20: B-B’ Kesiti Bulon Destekli Durum Oluşan Gerilmeler ... 74

Şekil 5.21: B-B’ Kesiti Bulon Destekli Durum En Kritik Kama Kayması Sınırı ... 74

Şekil 5.22: A-A’ Kesiti Desteksiz Durum Plaxis Modeli... 75

Şekil 5.23: A-A’ Kesiti Desteksiz Durum Oluşan Deplasmanlar ... 75

Şekil 5.24: A-A’ Kesiti Desteksiz Durum Oluşan Deplasman Vektörleri Yönelimi 76 Şekil 5.25: A-A’ Kesiti Desteksiz Durum Oluşan Gerilmeler ... 76

Şekil 5.26: A-A’ Kesiti Desteksiz Durum Oluşan En Kritik Kama Kayması Yüzeyi77 Şekil 5.27: A-A’ Kesiti Desteksiz Durum Güvenlik Sayısı Grafiği... 77

Şekil 5.28: A-A’ Kesiti Bulon Destekli Plaxis Modeli ... 78

Şekil 5.29: A-A’ Kesiti Bulon Destekli Plaxis Modeli - Sonlu Elemanlar Ağı ... 78

Şekil 5.30: A-A’ Kesiti Bulon Destekli Durum Deplasmanlar ... 79

Şekil 5.31: A-A’ Kesiti Bulon Destekli Durum Oluşan Deplasman Vektörlerinin Yönelimi... 79

Şekil 5.32: A-A’ Kesiti Bulon Destekli Durum Oluşan Gerilmeler... 80

Şekil 5.33: A-A’ Kesiti Bulon Destekli Durum Oluşan En Kritik Kama Kayması Yüzeyi ... 81

(10)

SEMBOL LİSTESİ

c : Kohezyon φ : İçsel sürtünme açısı

αs, βs, βşev : Süreksizlik ve şev eğim açıları A : Kayan bloğun taban alanı

N : Blok ağırlığından kaynaklanan normal kuvvet γk, γd : Kuru, suya doygun birim hacim ağırlığı Sa : Ağırlıkça su emme oranı

n : Porozite

σç : Çekme direnci

p : Kırılma anında ölçülen yük d, l : Numune çapı, boyu

S : Tutucu sürtünme kuvveti Gs : Güvenlik sayısı

f0 : Düzeltme faktörü

: Geometrik ilişkilendirme sayısı pu : Dilim tabanında ortalama su basıncı G, h, x : Dilim ağırlığı, yüksekliği genişliği QH2O : Çatlak suyu itkisi

(11)

TÜNEL GİRİŞ YAPILARINDA ŞEV STABİLİTE ANALİZİ

ÖZET

Kaya yapıları mühendisliği, özellikle son yıllarda kaya mekaniğinde yapılan önemli araştırmaların geoteknik mühendisliği uygulamalarında kullanımı ile büyük gelişme göstermiştir. Geoteknik mühendisliği projelerinde, şev tasarımları sıkça karşılaşılan teknik girişimlerdir. Bu tez çalışmasının amacı tünel yaklaşım kazıları sırasında oluşturulan portal şevlerinin planlama ve projelendirme yöntemlerinin ilke ve temellerinin açıklanması ve bu yöntemlerin güncel bir uygulama olan İstanbul Kağıthane - Piyalepaşa Tünelleri’nde Kağıthane Portali kazıları üzerinde uygulanmasıdır.

Portal bölgesinin kazı planın hazırlanması ve oluşturulacak şevlerde kullanılacak olan destekleme elemanlarının tespiti için saha çalışmaları yapılmıştır. Sondaj kuyularından alınan karotlar üzerinde İTÜ Maden Fakültesi Mühendislik Jeolojisi Kaya Mekaniği Laboratuvarı’nda çeşitli deneyler yapılmış ve deney sonuçları yerinde kaya büyüklüklerine indirgenmiştir.

Sahada ve laboratuarda yapılan detaylı araştırmalar neticesinde portal şevlerinin “herhangi bir önlem almadan stabilitelerini karşılayabilir” olma durumları ile “ancak destekleme önlemleri ile stabilitesini sağlayabilir” seçeneklerinin değerlendirilmesine karar verilmiştir. Bu seçeneklerin değerlendirilmesi için sayısal analiz yöntemlerinin kullanılmıştır. Analizlerin gerçekçi sonuç vermesi için değerlendirmeler iki farklı program ile yapılmıştır. Bunlardan ilki kuvvetler dengesi esasına göre şev yüzeyinde oluşabilecek kama tipi kaymaları değerlendirebilen GeoSlope programıdır. Desteklemenin yapılmadığı ve yapıldığı durumlarda, statik ve deprem koşulları altında şevlerin güvenlik sayıları hesaplanmıştır. Tek bir yöntemle elde edilen sonuca bağlı kalınmaması için analizler sonlu elemanlar yöntemi ile gerilme - deplasman hesabı yapan Plaxis adlı yazılım ile tekrarlanmıştır. Buradan elde edilen sonuçlar GeoSlope sonuçları ile karşılaştırılmış, şevler için olması gereken minimum tasarım kriterleri belirlenmiştir.

Araştırma aşamasında yapılan geoteknik ölçüm ve gözlemlerle oluşturulan proje, yapım aşamasında ve işletim aşamasında yapılan ölçümlerle desteklendiğinde hedef olan “risksizlik” kanıtlanmış olacaktır. Bu değerlendirme ile Kağıthane portali şevleri boyutlandırılmış ve şevlerde belirlenen bulon destekleme paterni ile istenilen güvenlik sınırına erişilebileceği görülmüştür.

Sonuç olarak; bu tez çalışması kaya şevlerinin tasarımı ve projelendirilmesi için izlenecek olan yolun seçilmesinde önemli bir kaynak niteliğindedir. Benzer bir çalışmanın zemin şevleri için de yapılması, şev stabilitesi için planlama ve

(12)

SLOPE STABILITY ANALYSIS ON A TUNNEL PORTAL

SUMMARY

Rock engineering is developed especially in last years by important researches in rock mechanics and their applications on geotechnical engineering areas. Slope designs are technical structures commonly used in geotechnical engineering projects. The aim of this thesis study is to explain the design principles of portal slopes constructed during tunnel face excavation and application of these procedures on a recent case study; Kağıthane portal of İstanbul Piyalepaşa – Kağıthane Tunnel. Field applications were performed to design excavation phases and to determine the support elements applied on the portal slopes. Laboratory tests were performed on the samples taken from drilling holes at ITU MJKM Laboratory and results were reduced to the in-situ values.

According to the detailed researches performed both in field and in laboratories, it has been decided to evaluate two alternatives: “stability can be achieved without any precautions to be taken” and “stability can be achieved only by supporting”. Numerical analyses have been done to determine the alternatives. The analyses have been performed by using two different programs to have realistic results. GeoSlope determines wedge failures according to force equilibrium method. Factor of safeties have been calculated for static and dynamic conditions for supported and non-supported slopes. Not to be limited with one method, the re-calculations have also been done by Plaxis, using Finite Elements Method to calculate stress-strain relations. Both of the analysis results have been compared and minimum design criteria have been decided for a safe slope construction.

The design, formed according to the geotechnical measurements and investigations during surveying and engineering phases, will be the proof of the aim; safety, when the project is supported by measurement during construction phases. Kağıthane portal slopes have been designed and the aimed safety limits are obtained by the decided supporting elements after this evaluation.

As a result, this study is a valuable source, defining the methodology for rock slope design. A similar study for soil slopes would complete the lack of researches in the field of project design.

(13)

1. GİRİŞ

Kaya yapıları mühendisliği, özellikle son yıllarda kaya mekaniğinde (sürekli ortamlar ve süreksiz ortamlar mekaniği ile birlikte) yapılan önemli araştırmaların geoteknik mühendisliği uygulamalarında kullanımı ile büyük gelişme göstermiştir. Baraj gibi büyük mühendislik yapılarında, tünel ve metro mühendisliği uygulamalarında, yol mühendisliğinde ve madencilik uygulamalarında kullanılan bu mühendislik disiplini geoteknik mühendisliği ile mühendislik jeolojisi birikimlerini bir arada değerlendirmektedir.

Geoteknik mühendisliği projelerinde, şev tasarımları sıkça karşılaşılan teknik girişimlerdir. Bu tez çalışmasının amacı tünel yaklaşım kazıları sırasında oluşturulan portal şevlerinin planlama ve projelendirme yöntemlerinin ilke ve temellerinin açıklanması ve bu yöntemlerin güncel bir uygulama olan İstanbul Kağıthane - Piyalepaşa Tünelleri’nde Kağıthane Portali kazıları üzerinde uygulanmasıdır.

Çalışma kapsamında detaylı bir literatür araştırması yapılmış, kaya şevleri için projelendirme ilkeleri incelenmiştir. Açıklanan yöntemlere sadık kalınarak Kağıthane - Piyalepaşa Tüneli Kağıthane Portali için saha çalışmaları yapılmış, portal kesiminde ayrıntılı jeolojik ve mühendislik jeolojisi incelemesi gerçekleştirilmiştir. Sahada yapılan mekanik sondaj örneklerinden alınan karotlar üzerinde İTÜ MJKM Laboratuvarı’nda çeşitli deneyler yapılmıştır. Taş örnekleri için bulunan jeomekanik büyüklükler arazide kayacın sahip olduğu mekanik büyüklüklere indirgenmiş ve analizlerde kullanılmak üzere yorumlanmıştır.

Çalışmanın son aşamasında ise sayısal analizler yapılmış, şevlerin stabiliteleri incelenmiştir. Stabilite analizleri; limit denge eşitliklerine dayanan GeoSlope adlı yazılım ve sonlu elemanlar yöntemiyle gerilme - deplasman analizlerine dayanan Plaxis adlı yazılım vasıtasıyla yapılmıştır. Hesaplamalar, şevlerin statik ve deprem koşulları altında sahip oldukları stabilitenin destekleme elemanlarının olmaması ve

(14)

2. PORTAL YAKLAŞIM KAZILARININ STABİLİTE ANALİZİ VE PROJELENDİRME İLKELERİ

2.1 Tünellerde Portal Kesimi

Portaller tünel mühendisliğinde tüm tünel kazısından ayrı olarak incelenmek ve değerlendirilmek zorunda olan kesimlerdir. Tünellerde portal, tünel girişinin oluşturulabilmesi için yapılan açık kazı alanı ile tünel girişinden itibaren tünel üzerinde yaklaşık iki tünel çapı kadar mesafe kalıncaya kadar olan tünelli kesimi kapsamaktadır. Şekil 2.1’de görüleceği gibi portal kesimi, uygulamalarda genellikle tünel girişindeki ilk 50-100 metrelik kazı dilimi olarak kabul edilebilmektedir.

Şekil 2.1: Tünellerde Portal Kesimi

İmalatın ilk başlangıç noktasını olması nedeniyle portallerin oluşturulması sırasında birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Şantiyenin yeni kurulumu, çalışma ortamına ve koşullara yeni uyum sağlanması, jeolojik birimlerin davranışlarının öğreniliyor olunması, bazı tünellerde oluşturulması zorunlu olan yüksek yarma şevlerinin uzun dönem stabilite koşullarının sağlanmasının zorunluluğu ve kazı-destekleme sırasında karşılaşılan göçükler portal kesimlerini problemli olarak görülmesine neden olmaktadır. Öte yandan yamaçlarda inşa edilen tünellerde, dik bir aynadan oluşan tünel ağzı, jeolojik birimlerin tabaka doğrultu ve eğimlerinin neden olduğu

(15)

olumsuzluklar, büyük süreksizlik düzlemleri ve düşük örtü kalınlığı nedeni ile tünel üzerinde oluşan büyük gerilmeler portal kesimlerinde daha fazla destekleme, sağlamlaştırma ve/veya iyileştirme önlemlerinin alınmasını gerekli kılmaktadır.

Tünel mühendisliği açısından tünel üzerinde en az iki çaplık “2D” bir örtü kalınlığının kalması arzu edilmektedir. Aksi halde tünel üzerinde kemerlenme zonu istenilen şekilde oluşamamakta, yeraltı yapısı tüm arazi basıncını taşımak zorunda kalmaktadır. Sığ tüneller olarak da adlandırılan bu tünellerde yapım maliyeti artan destekleme ihtiyacı nedeni ile artmakta, ilerleme mesafelerinin kısaltılması nedeniyle de zaman kayıpları oluşmaktadır. Metro tünellerinin diğer tünellerden daha fazla maliyet gerektirmesinin nedenlerinden biri de budur. Öte yandan 4D’lik bir derinlik, jeolojik birimlerin mühendislik özelliklerine de bağlı olarak, tünel mühendisliği açısından en uygun derinlik olarak kabul edilebilmektedir. Yeraltı kaya yapısının çevresindeki gerilmeleri karşılayabiliyor olması, tüneldeki deplasmanların azalması anlamına gelmekte ve böylece ekonomi sağlanmaktadır.

2.2 Kaya Şevi ve Stabilitesi

Yeryüzünün engebeli oluşu; yüksek noktalardaki kayaçların, değişik kuvvetlerin ve özellikle yerçekiminin etkisi ile alçak noktalara doğru yavaş, hızlı veya birdenbire harekete geçmesine neden olur. Zemin (yerinde oluşmuş ve/veya taşınmış malzeme), geçiş kayacı veya çok kırıklı kaya ortamlarda bir kayma yüzeyi boyunca oluşan, değişik hızlı ve ani kütlesel hareketlere “heyelan” adı verilir. Bu harekette kütlenin ağırlık merkezi aşağı ve dışarı doğru hareket eder.

Doğal oluşum ve şekilleriyle eğimli yüzeylere “yamaç”, teknik girişim sonucu yeryüzünde oluşturulan, genelde eğimli yüzeylere de “şev” adı verilir. Mühendislik amaçlı birçok teknik girişim projesinde kaya ortamda şevlendirme çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. İnşaat mühendisliği projeleri kapsamında inşa edilen otoyol, demiryolu, tünel ve baraj inşaatlarında, endüstriyel veya şehircilik amaçlı kazılarda şev tasarımları kullanılmaktadır. Oluşturulan bu şevler kötü kaya koşullarında 30 derecelik şev açılarından neredeyse dik kesilmiş kayalara kadar değişebilmektedir. Şevler bir kazı veya dolgu işlemi sırası ve/veya sonrasında meydana getirilmiş

(16)

görüldüğü ve incelendiği alanlardır. Burada; yamaç veya şev yüzeyinin arkasında bulunan kütlede, değişik koşullar altında göçme, kayma ve yıkılma olasılığının bulunup bulunmadığı araştırılır.

Belirli özellik, nitelik ve davranıştaki kayaçlarda, bilinen veya olası iç ve dış etmen ve koşullara uygun ancak belirli bir eğim ve yükseklikte şev yapılabilir. Bu kritik yükseklik ve/veya eğim aşılacak olursa; şev gerisindeki kayacın bir bölümü stabilitesini kaybederek ana kayaçtan ayrılır ve çoğunlukla düzlem olmayan bir yüzey boyunca kayar. Kayalarda stabilite bozulmaları genel olarak;

• Kaya düşmesi, • Kaya kayması, • Kaya akması, • Kaya devrilmesi

şeklinde meydana gelmektedir. Düzlemsel kaya kaymaları da kendi içinde blok kaymaları ve kama kaymaları olarak sınıflandırılabilir [1].

2.3 Kaya Şevlerinde Kayma Türü Stabilite Bozulmaları

Kaya şevlerinde doğal yollarla ve / veya insanoğlu tarafından gerçekleştirilen teknik girişimler sonucunda ortaya çıkan ve genellikle bir kayma yüzeyi üzerinde gelişen kütle hareketlerine “kaya kaymaları” denilmektedir. Kaya şevlerinde kayma türü kütle hareketleri fay, çatlak, tabakalanma yüzeyleri gibi süreksizlik düzlemleri üzerinde gelişebildiği gibi yoğun kırıklı ortamlarda dairesel yüzeyler üzerinde de gerçekleşebilmekte ve bu kez “kaya heyelanları” adını almaktadır. Kaya heyelanları denildiğinde ana malzemesi kaya olduğu halde gerilmelerin büyüklüğü ve süreksizliklerin parçalama etkisiyle, zemindekine benzer şekilde, yer yer kaşıksı yüzeyler üzerinde oluşan ve basamaklı kırılmalar ve doku gevşemesiyle gelişen yer kaymaları anlaşılmaktadır.

Rijit olduğu ve bir eğik süreksizlik düzlemi üzerinde hareket edeceği varsayılan bir kaya bloğunun birbirine paralel olan veya şev dışına doğru açılan iki düşey süreksizlik düzlemi ile kesilerek ana kayadan koparılmış olduğu durumlarda; iki

(17)

boyutlu (düzlemsel) analizler kullanılabilmektedir. Bu şekilde genelde üstte doğal topoğrafik yüzey ve cephede kazı yüzeyi (şev yüzeyi) ile sınırlanan bu kaya cisimlerine “kaya blokları” adı verilmektedir.

Benzer şekilde, birbirleriyle şev yüzeyi içinde, şev dışına eğimli bir arakesit verecek şekilde kesişen düzlemler arasındaki rijit ve tek parça olarak hareket eden kaya cisimleri de “kaya kamaları” olarak adlandırılmaktadır. Şevlerde yaygın olarak gözlenen kaya bloğu ve kama kayması Şekil 2.2’de gösterilmiştir [2].

Şekil 2.2: Şevlerde Yaygın Olarak Gözlenen Kaya Bloğu (a) ve Kama Kayması (b)

2.4 Kayalarda Şev Stabilite Analizi

Kaya şevlerinin stabilite analizlerinde, üzerinde kaymanın gerçekleştiği düzlemin kohezyonu (c) ve içsel sürtünme açısının (φ) bilinmesi gerekmektedir. Bu değerler arazi kesme deneyleri ile saptanabileceği gibi, laboratuvar örnekleri üzerinde

(18)

Yöntem uygulanırken; duran ve kayan blokların rijit cisimler olduğu, bunların deforme olmadıkları ve parçalanmaksızın bir arada hareket edebilen birim kaya elemanlarından meydana geldikleri (kırıklı, parçalı tek cisim), hareketin düzlemler üzerinde olduğu ve yüzeylerin basamaklar içermedikleri, etkiyen tüm kuvvetlerin, hareket eden bloğun ağırlık merkezinden geçtiği varsayımları yapılmaktadır.

Stabilitenin araştırılmasında, sistem basit mekanik modellere indirgenerek kuvvetler poligonunun çizilmesi sayesinde tutucu ve kaydırıcı kuvvetler karşılıklı etkileşimleri ile ayrı ayrı incelenebilmektedir. Kesişen iki süreksizlik düzlemi arasında kalan kaya kamalarının stabilite analizlerinde ise, blok kaymalarındakine benzer şekilde iki düzlemsel yüzey üzerindeki kaymanın analizi yapılmaktadır. Basitleştirilmiş varsayımlarda her iki süreksizliğe ait mekanik parametrelerin (c ve φ) aynı olduğu düşünülmektedir.

Kaya şevlerinde stabilite analizleri, stereografik izdüşüm yöntemiyle 3-boyutlu olarak incelenebilmektedir. Bu yolla şev stabilitesinde etkili olan kayaların içerdiği süreksizlik düzlemleri küresel projeksiyonlarda gösterilebilmekte, birbirinden farklı doğrultulu ve eğimlerdeki düzlemlerinin birbirleriyle ve şev düzlemi ile olan geometrik ilişkileri ortaya konulabilmekte böylece ayrıntılı analizlerinin yapılması gereken kritik şevler belirlenebilmektedir [3]. Aşağıda Şekil 2.3’de bir otoyol yarmasında süreksizlikler nedeniyle kayada oluşmuş kama kayması örneği gösterilmiştir [4].

Kaya bloğunun büyük bir süreksizlik yüzeyi üzerinde kayma olasılığının bulunabilmesi için, süreksizliğin eğim açısının, şevin eğim açısından daha küçük olması gerekir. Süreksizliğin arakesit doğrultusu boyunca uzanan eğim vektörünün, “şev büyük dairesi”nin dışına çıkması gerekir (Geometrik koşul). Bu koşul Şekil 2.4’de gösterilmektedir [5]. Eğer bu koşul sağlanmışsa, her düzlem üzerindeki sürtünme açıları ve kohezyon dikkate alınarak, kuvvetler dengesi (Fellenius koşulu) irdelenir.

Blok kaymalarında; iki boyutlu (düzlemsel) kayma durumu daha basit mekanik modellere indirgenerek kuvvetler poligonundan yararlanılır ve tutucu kuvvetler ile kaydırıcı kuvvetler ayrı ayrı incelenir.

(19)

Şekil 2.3: Ülkemizde Bir Otoyol Yarmasında Meydana Gelmiş Kama Tipi Kayma (Alaşehir-Manisa)

Şekil 2.4: Süreksizlik Konumlarına Bağlı Olarak Şev Stabilitesi

Kaydırıcı kuvvetlerin, istenen güvenlik sayısına göre ifade edilmiş olan (∑ tutucu kuvvetler / υ) tutucu kuvvetlerden daha büyük olması halinde, dengeyi sağlayacak

(20)

olan kuvvetlerin bileşkesi olan “R” kuvvetinin yönünün ve şiddetinin bilinmesi gerekir. Düzlemsel kayma durumunda kuvvetler poligonu Şekil 2.5’de gösterilmiştir. Dengeleme kuvvetinin yönü, projeyi yapan tarafından farklı uygulama açılarına göre yapılan hesaplar sonucunda optimize edilir. Dengeleyici kuvvet bir kaya ankrajı ile iletilmek istendiğinde, süreksizlik düzlemi ile ankraj yönü arasındaki açının 30 dereceden daha büyük olması genel ilke olarak benimsenmiştir. Böylelikle delgi sırasında tijlerin süreksizlik içine sapması önlenmekte ve ankraj ucunun ana kaya içinde daha güvenli olarak bağlanması sağlanmaktadır [5].

Şekil 2.5: Düzlemsel Kaymada Kuvvetler Poligonu

Blok kaymalarında; süreksizlik yüzeyinin {Qs, βs, φs, cs} (Arazide gözlemlenen

süreksizlik) doğrultu ve eğim açıları (αs ve βs) veya eğim yönü vektörü {ψs / βs}ile

tanımlanan düzlemsel süreksizlik yüzeyinin, mekanik parametreleri olan sürtünme açısı (φs) ve teknik kohezyonu (cs) da bilinmelidir.

Arazi incelemeleri sırasında saptanan bu süreksizlik topoğrafik eğimin (βtop)

süreksizliğin eğiminden daha küçük olması nedeniyle çoğu kazı ve yarma işlemleri öncesinde yamaçta izlenemez. Ancak, kazı sırasında oluşturulan şev açısının (βşev),

süreksizliğin eğiminden (βs) daha büyük olduğu durumlarda şevin yüzeyinde

görünür.

şev s

β >β (2.1)

Kaymanın gerçekleşebilmesi için ise;

φ tan ⋅ + ⋅ =c A N S (2.2)

(21)

bağıntısında verilen “Mekanik Koşul”un da sağlanması zorunludur. Mühendislik amaçlı değerlendirmelerde bunlara ek olarak “Güvenlik Koşulu”;

⋅ + ⋅ = K N A c Gs tanφ (2.3)

güvenlik sayısı bağıntısı ile kontrol edilir.

Yukarıdaki bağıntılarda c ve φ; kayma yüzeyini oluşturan süreksizlik düzleminin mekanik parametreleri;

c: Kohezyon

φ: İçsel sürtünme açısı

A: Kayan bloğun taban alanı

N: Blok ağırlığından kaynaklanan normal kuvvettir [6, 7].

Arazide kamanın geometrisini belirleyen süreksizlik Şekil 2.6’da gösterilmiştir [5].

Şekil 2.6: Arazide Kamanın Geometrisini Belirleyen Aktif Süreksizlik

Kaya şevlerinin stabilite analizlerinde genelde zorlayıcı kuvvetlerin ya da bunların oluşturduğu momentlerin veya gerilmelerin dikkate alındığı değişik denge ve taşıma hipotezlerinden yararlanılmaktadır. Bunların bir bölümü Galilei (1600), Navier (1826), Lamé (1831), Tresca (1865), Rankine (1888), Mohr (1900), Léon (1933) ve Coulomb tarafından ortaya konan klasik dayanım ve taşıma hipotezleridir. Diğer bir bölümü ise Fellenius (1939) ve Brovicka (1959)’nın tanımladığı kuvvetler dengesine bağlı güvenlik sayısı kabulüdür. Ayrıca çok daha iyi geliştirilmiş reolojik davranış

(22)

bulunmaktadır. Analizlerde Talobre (1957)’nin sürtünme konisi ve stereografik izdüşüm gibi grafik veya sonlu elemanlar (FEM) gibi nümerik analiz yöntemleriyle sonuca gitmek mümkündür. Ayrıca Muller (1963), Jennings (1969), John (1968), Taylor (1970), Goodman ve Bray (1976), Hoek (1974), Kovari (1976) ve Zanbak (1978) tarafından yapılan değerlendirilmeler ve çözümler şevlerin projelendirilmesinde önemli yer teşkil etmektedir. Hızlı ve yüksek kapasiteli bilgisayarların devreye girmesiyle büyük bir hızla yeni hesaplama teknikleri ortaya çıkmaktadır [8-15].

2.5 Kaya Şev Stabilitesini Etkileyen Faktorler

Heyelanları, tür, hız, oluşum, gelişim ve sonuçlarıyla değerlendirebilmek için kayaçların dengesine etki eden, başlıca faktörlerin en önemlileri; ortamın geometrisi, yapısı, bileşimi, yeraltı suyu, gerilme durumu ve dış kuvvetlerdir. Dış kuvvetler ve gerilme durumu doğrudan doğruya, bileşim, dane çapı, biçimi, dizilişi, yeraltı suyu, geometrik durum ve yapı ise dolayısıyla etki eder. Bunların herhangi birindeki olumsuz değişme, dengenin bozulmasına neden olur.

Katı haldeki kayaçların davranışına doğrudan doğruya etki eden faktörlerin hepsine birden “davranış belirleyici özelikler” adı verilir. Bunlar; ayrık kayaç (zemin) niteliğindeki ortamlarda danelerin mineralojisi, boyutu, biçimi, dizilimi ve dağılımıdır. Benzer şekilde, kayalarda maddesel özellikler, süreksizlikler arasında kalan parçaların yani birim kaya elemanlarının boyutu, biçimi, dizilimi ve dağılımı da ortamın davranışını doğrudan yönlendirir. Maddesel (substanz) özellikler dışında kalan etmenler, “doku” adı altında toplanır [16].

Kayaçlarda, katmanların; gerek oluşumlarına bağlı, kökensel (jenetik) özellik ve nitelikleri (istiflenme, kalınlık, biçimlenme, yayılım ve yerleşim şekli ve miktarları) ile iç yapıları (dokuları), gerekse tektonik geçmişleri ve durumları (kıvrımlanma, kırılma, psödoplastikleşmeye bağlı gevşeme, faylanma ve bindirme gibi ötelenme) sonucu kazandıkları konum ve süreksizlikler, ortamın stabilitesini, mekanik ve kinematik açıdan doğrudan yönlendirir. Eğimli tabakalar ve/veya kırık, çatlak ve fay düzlemleri üzerindeki kaymalar, bunlara en iyi örnektir.

(23)

Yatay konumlu ve değişik litolojideki katmanlardan oluşmuş yamaç ve şevlerde, dış etkilerle, zayıf dirençli düzeyler aşınmakta, daha sert ve dirençli katmanlar ise konsol şeklindeki çıkıntılar oluşturarak askıda kalmakta ve belirli bir süre sonrasında da koparak düşmektedir. Genelde kil ve silt boyutundaki danelerden oluşan bir kayaç içinde kum-çakıl düzeyleri gibi geçirimli ara katmanların veya merceksi yapıların bulunması, dokanak yüzeylerinin yıkanmasına veya yeraltı suyunun durumuna göre, buralarda önemli hidrostatik basınçların oluşmasına neden olur. Sonuçta, ortam heyelana yatkın özellik ve nitelikler gösterir [17].

Kayaçların içinde çoğu zaman değişik büyüklükte ve şekilde süreksizlikler bulunur. Bunlar fissür, çatlak, kırık fay, şastiyet, foliasyon, tabakalaşma ve aykırı tabakalaşma yüzeyleridir. Bunların sıklığı, uzanış yönelimleri, genişlikleri kesme direncine ve şevlerin stabilitesine etki etmektedir.

Yamaç ve şev içerisinden aktif bir fayın veya fay zonunun geçmesi, ortamın kısa mesafeler içinde çok sık nitelik değiştirmesi, katmanların ve öteki süreksizlik öğelerinin sayıca ve konum olarak birdenbire büyük farklılıklar göstermesi, yine stabil olmayışın ve belirsizliklerin başlıca nedenleri arasında sayılmalıdır.

Doğada süreksizlik yüzleri bazen dolgusuz ve temiz, bazen de çeşitli maddelerle dolmuş olarak bulunmaktadır. Dolgu maddeleri ya sonradan çökelmiş ya da faylarda olduğu gibi oluşma sonucu meydana gelmiştir. Şevlerin stabilitesine her birinin etkisi farklı olmaktadır. Dolgu kalınlığının pürüzlü şev yüzlerinin stabilitesine etki yaptığı, dolgu malzemesi direncinin önemli olduğu ve süreksizliklerin kesme direncinin, dolgu malzemesinin kesme direnci ile bağlantılı olduğu bilinmekte, ayrıca yapılan deneysel çalışmalar; dolgu malzemesi bileşiminin, tane büyüklüğünün ve su içeriğinin de şev stabilitesine etki yaptığını göstermiştir [1].

Yeraltı suyunun blok kaymalarında başlıca iki olumsuz etkisi vardır.

i. Çatlak suyu basıncı oluşturarak, tanımlanan serbest dolaşım yüzeylerinde istenmeyen kuvvetler oluşturur.

ii. Süreksizlik dolgusunun mekanik (içsel) parametre değerlerinin azalmasına neden olur.

(24)

Böylece, süreksizliklerle ilgili olarak; cs → cs1 ve φs → φs1 gibi daha düşük kesme

dirençleri veren mekanik davranış modellerinin kullanılması zorunlu olur. Kaya şevlerinde suyun etkisiyle içsel parametrelerin değişimi Şekil 2.7’dedir [5].

Şekil 2.7: Kaya Şevlerinde Suyun Etkisiyle İçsel Parametrelerin (c, φ) Değişimi Suyun itkisini, yön ve şiddetleriyle belirleyebilmek için hesaplanacak olan kesitin geometrisi ve hidrojeolojik koşulları bulunmalıdır. Bu koşullar;

i. Çekme çatlağı su ile dolu blok, ii. Tıkanmış çatlaklı blok,

iii. Şev aynasından ve şev topuğundan su boşalımlı blok

olarak verilebilir. Problemin çözümü için; kuvvetler poligonundan yararlanılması ve su itkisinin destekleme doğrultusundaki bileşkesinin bulunması (Ur) hızlı ve pratik

bir yoldur. Bu koşullar Şekil 2.8’de gösterilmektedir [5].

Şekil 2.8: i) Çekme Çatlağı Su ile Dolu Blok, ii) Tıkanmış Çatlaklı Blok iii) Şev Aynasından ve Şev Topuğundan Su Boşalımlı Blok

(25)

2.6 Kaya Şevleri Projelendirme İlkeleri

Yerüstü kaya yapılarının büyük çoğunluğu kalıcı karayolu-demiryolu şevleri, baraj dayanakları, yerleşim nişleri ve daha azı geçici temel kazıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kısmı ise, özellikle baraj mühendisliğinde, ileride göl alanı içinde kalmaktadır. Bu açıdan bakıldığında; işlevsel ve güvenli çözümlerin yanı sıra, estetik ve doğal görünümü koruma veya en azından çirkinleştirmeme gibi kavramların da projede üst düzeyde ele alınması kaçınılmaz olmaktadır.

Terk edilen taşocağı, mermer ocağı ve maden açık işletme sahaları ne yazıktır ki, bu güne değin ülkemizde bir kaya yapısı olarak düşünülmemekte olduğundan, göze hoş gelmeyen ve tehlikeli görünümleriyle giderek yaygınlaşmaktadırlar. Bu nedenle en azından, bunların kalıcı şevlerinin ayrıca projelendirilmesinde büyük yarar vardır. Kalıcı kazı şevlerinde; kaya yapıları mekaniğinin başta gelen "İlk Sağlamlığın Korunması İlkesi" kazı ve imalat projelerini de yönlendirmelidir. Bunun sonucu olarak;

• Her kazı işleminde olabildiğince küçük bir alan etkilenmeli, • Yeni çatlak, fisür, kırıklar oluşturulmamalı,

• Kaya gevşetilmemeli,

• Kazı geometrisi gerilme durumuna uygun seçilmelidir.

Yukarıdan aşağıya doğru anolar halinde yapılan kazı ve sağlamlaştırma imalatı bu amaca en iyi hizmet eden şekildir. Yamaca tabandan giderek ilerlemek ve belirli bir yükseklikten sonra basamaklar oluşturmak, pek çok koşullarda gevşemelere neden olacağından inşaat mühendisliği alanında olabildiğince az tercih edilmelidir. Oysa aynı yöntemin taşocağı ve maden işletmelerinde, kayacın kazılabilirliğini artırıcı bir etmen olarak seçilmesi yararlıdır.

Sağlamlaştırma ve bazı koruma yöntemlerinin uygulanması yukarıdan aşağıya doğru yapılan kazılarda daha kolay, hızlı ve emniyetlidir. Buna karşın destekleme duvarlarının imalatında aşağıdan yukarıya doğru veya yamaca paralel olarak ilerleyen bir kazı yöntemi daha uygun düşmektedir. Projelerde bu nedenle bölgesel

(26)

çalışma koşullarını ve uygulayıcının teknolojik birikim ve olanaklarını da dikkate alan gerçekçi yaklaşımlarda bulunulmalıdır.

Kaya şevlerinin projelendirilmesi; çoğu zaman algılandığı gibi, yalnızca bir stabilite analizi hesabı değildir. Her kaya şevi yeni bir "Kaya Yapısı" olup, aynı diğer yapı projelerinde olduğu gibi, mimari ve fonksiyonel özellikler taşır. Kolay uygulanabilir, ekonomik, güvenli ve denetlenebilir olmalıdırlar. Bu yapıların ana malzemesini, doğal koşullardaki kaya oluşturur. Bu malzeme tarafımızdan seçilemez; ancak tanınabilir ve anlaşılabilir. Bu nedenle bir kaya yapısı ancak doğal koşulların en iyi korunduğu durumlarda en ucuz, en güzel ve en güvenilir olur. Kaya yapıları ile uğraşanların yapacağı en büyük hata çalışmalarında "Dağın Ürkütülmesi" ne yol açacak işlem ve önlemlere yer vermeleridir [18].

Sayfa 14, 15 ve 16’da bir şev için planlama ve projelendirme çalışmalarında izlenmesi gereken yönteme ait algoritma verilmiştir.

(27)

Proje Kriterlerinin Belirlenmesi

ƒ Standartlar, Şartnameler, Normlar

ƒ Sözleşme Kriterleri

ƒ Yapım Kriterleri / Sınırlamalar (teknik ve teknolojik yeterlilik, personel ve ekipman yeterliliği gibi

Proje Verilerinin Temini ve Proje Altlıklarının Oluşturulması

ƒ Sayısal Haritalar

ƒ Enkesitler, Boykesitler

ƒ Altyapı Tesislerinin Konumları

Literatür Araştırmaları Mühendislik Jeolojisi Çalışmaları Jeolojik Çalışmalar

ƒ Daha önce yapılmış çalışmalar

ƒ Mekanik sondaj, jeofizik verileri

ƒ Yapısal jeoloji, stratigrafi

ƒ Depremsellik

ƒ Su kaynakları

ƒ Saha jeolojisi

ƒ Jeolojik haritalama

ƒ Mekanik sondajlar, karot alımı

ƒ Jeofizik

ƒ Hidrojeoloji

ƒ Kayaçlar için süreksizlik ölçümleri

ƒ Kaya kalite sınıflamaları

ƒ Mühendislik jeolojisi haritaları

ƒ Zemin sınıflamaları Laboratuvar Deneyleri

ƒ Fiziksel deneyler

ƒ Mekanik deneyler

(28)

ƒ Topoğrafik değişimlerin belirlenmesi

ƒ Morfolojiye bağlı olarak olası kırıklı fay sistemlerinin tayini

Jeomorfolojik Model Oluşturulması

ƒ Dokanak sınırlarının tespiti

ƒ Jeolojik haritalama

ƒ Çatlak – kırık düzlemlerinin tayini

ƒ Tabakaların doğrultu eğimlerinin tayini

Jeolojik Model Oluşturulması

ƒ Kayaçların jeomekanik özelliklerinin ve dayanımlarının belirlenmesi

ƒ Yerinde kaya dayanım tespiti

ƒ Kritik kesimlerin belirlenmesi

ƒ Jeomekanik model

Mühendislik Jeolojisi Modeli Oluşturulması Verilerden Bilgi Üretimi

(29)

ƒ Kazılabilirliğin değerlendirilmesi

ƒ Risk değerlendirmeleri

ƒ Yapım yöntemi tayini

ƒ Çevre – Teknik girişim ilişkisi değerlendirmeleri

ƒ Portal tipi seçimi

ƒ Kısa – uzun dönem için Geoteknik sayısal Analizler (Portal şevleri stabilitesi)

ƒ Betonarme yapılar sayısal analizler

ƒ Tünel destek tiplerinin tayini

ƒ Destekleme, sağlamlaştırma ve iyileştirme gereksinimi

ƒ Drenaj sistemlerinin tayini

ƒ Geoteknik ölçüm planlamaları

Geoteknik Model Oluşturulması Mimari ve Teknik Resim

Çalışmaları ƒ Portal mimarisi

ƒ Detay paftalar

Yapım Kontrolü

ƒ Geoteknik ölçüm değerlendirmesi ile yapım yönetimi

ƒ Yapım sırasında stabilite sorunları ortaya çıkmadan önce gerekli önlemler alınması

ƒ Yapım sonrası peyzaj çalışmaları

ƒ As-Built proje oluşturulması ve arşivleme

(30)

3. KAĞITHANE PORTALİ TASARIMI VE PROJELENDİRMESİ

Kağıthane Portali İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Kiska – Makyol Adi Ortaklığı’na (KİSMAK) inşa ettirilen, proje ve mühendislik hizmetleri EMAY Uluslararası Mühendislik Müşavirlik ve Ticaret Ltd. Şirketi tarafından sağlanan Kağıthane - Piyalepaşa Tüneli’nin Haliç tarafında yer almaktadır.

Çift tüplü karayolu tüneli olarak inşa edilen tünelde sağ tüp (1+744.563) gidiş, sol tüp (1+730.756) geliş yönü olmak üzere toplam tünel uzunluğu 3475.30 m’dir. Tüneller Kağıthane ilçesinden başlayarak Piyalepaşa Feriköy spor tesislerinde son bulmaktadır [19].

Tünellerin derinliği Okmeydanı Kavşağı’nda (KM 1+000–1+060) 67.00 m ile en derin, Öztoprak Mahallesi’nde (KM 1+580–1+600) ise 14.00 m ile projenin en sığ olmakta ve iki tüp arası mesafe 15.50 m’yi bulmaktadır. Tüneller, İstanbul geneline bakıldığında, en yoğun yerleşim yerlerinden olan Kağıthane İlçesi ve Şişli Okmeydanı mevkiinin altından geçmektedirler. Tünellerin giriş portali Kağıthane Örnektepe Mevkii’nde Kağıthane Viyadüğünün 250.00 m güneybatısında Çamlık Sokak’ta bulunmaktadır. Çıkış Portali ise Piyalepaşa Bulvarı üzerinde Feriköy Spor tesislerinin 5.00 m kuzeybatısındadır [19]. Aşağıda Şekil 3.1’de proje yer bulduru haritası gösterilmiştir [20, 21].

Kağıthane portaline ait Google Earth yazılımından sağlanan uydu fotoğrafı Şekil 3.2’de ve bu fotoğrafın ait olduğu, tünel güzergahının da üzerinde işlendiği plan Şekil 3.3’de gösterilmiştir [19, 20].

Kağıthane portalinde tünel kazısına başlayabilmek için portallerin yer alacağı kesimde tünel yaklaşım kazıları yapılmıştır. Çalışmalar saha çalışmaları, laboratuvar çalışmaları ve ofis çalışmaları olmak üzere üç bölümde gerçekleştirilmiştir. Saha ve laboratuvar çalışmaları kapsamında çalışma alanında ayrıntılı jeolojik-mühendislik jeolojisi araştırmaları yapılmıştır. Elde edilen veriler ofis ortamında değerlendirilerek portal kazıları için en güvenli ve en hesaplı kazı-destekleme yöntemi belirlenmiş,

(31)

portal kazıları sırasında oluşturulan şevlerin güvenlikleri ise çeşitli nümerik yöntemlerle denenmiştir.

(32)

Şekil 3.2: Kağıthane – Piyalepaşa Tüneli Giriş Portali Uydu Fotoğrafı

Şekil 3.3: Kağıthane – Piyalepaşa Tüneli Giriş Portali Güzargah Planı

Yapılan bu ayrıntılı çalışmalar neticesinde Kağıthane – Piyalepaşa Tüneli portal kazılarına başlanmış ve yapım herhangi bir stabilite sorunu ile karşılaşılmadan tamamlanmıştır. Kağıthane portalinin bu aşamalarına ait fotoğrafları Şekil 3.4, 3.5, 3.6, 3.7, 3.8 ve 3.9’da gösterilmiştir.

(33)

Şekil 3.4: Kağıthane Portali Kazıya Başlamadan Önce

(34)

Şekil 3.6: Kağıthane Portali Şev Kazıları

(35)

Şekil 3.8: Portal Kazı Aşaması ve Tüneller

(36)

4. KAĞITHANE PORTALİ YAKLAŞIM KAZILARI JEOLOJİK, GEOMEKANİK VE MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ MODEL ÇALIŞMALARI

Kağıthane – Piyalepaşa Tüneli’nin Haliç-Kağıthane tarafında yer alan ve projede öncelikli olarak inşaatına başlanacak olan portal bölgesinin kazı planın hazırlanması ve oluşturulacak şevlerde kullanılacak olan destekleme elemanlarının tespiti için arazi üzerinde yüzey jeolojisi çalışmaları yapılmış ve hesaplamalarda kullanılacak parametrelerin belirlenmesi için arazide iki noktada yapılan mekanik sondajlardan elde edilen karot numuneleri üzerinde laboratuvar deneyleri uygulanmıştır. Deneylerden elde edilen sonuçlar yorumlanarak hesaplamalarda kullanılmak üzere mekanik parametrelere ulaşılmıştır.

Aşağıdaki bölümlerde sırasıyla bölgenin genel jeolojisi, stratigrafisi, depremselliği ile arazideki genel jeoloji çalışmaları anlatılmıştır. Saptanan lokasyonlardaki yüzey jeolojisi ve hidrojeoloji hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra mekanik sondaj çalışmaları anlatılmış ve alınan karotlardan elde edilen numuneler ile İTÜ Maden Fakültesi, Mühendislik Jeolojisi Kaya Mekaniği Laboratuvarı’nda yapılan deneylere yer verilmiştir. Bu deney sonuçları yorumlanarak hesaplamalarda kullanılacak arazi değerlerine RocLab 1.0 bilgisayar yazılımı vasıtasıyla ulaşılmıştır.

4.1 Bölgenin Genel Jeolojisi

İstanbul bölgesinde altta yer alan birimler Paleozoik yaşlıdır. Bu birimler Silüryen’den Alt Karbonifer’e kadar uyumlu bir istif oluştururlar. Genellikle kırıntılı ve karbonatça zengin bu birimler, tektonizmayla karışık bir yapı kazanmışlardır. İnceleme alanındaki Paleozoik yaşlı birimler Dolayoba, Kartal, Tuzla, Baltalimanı ve Trakya formasyonudur. En altta yer alan Silüryen yaşlı Dolayoba formasyonu, sıkı tutturulmuş kireçtaşlarından, kuvars kırıntılı kumtaşlarından ve yumrulu – bantlı kireçtaşlarından oluşur. Kireçtaşları genellikle resifal özelliktedir. Dolayoba formasyonu üzerine, Devoniyen yaşlı Kartal ve Tuzla formasyonları gelir. Kartal

(37)

formasyonu; iri taneli kireçtaşı merceklerinden, yer yer karbonatlı şeyllerden, grovaklardan ve bol fosilli killi kireçtaşlarından meydana gelmiştir. Tuzla formasyonu ise; yumrulu kireçtaşı, kalkerli şeyl ve tabakalı çörtlerden oluşmuştur. Alt Karbonifer yaşlı Baltalimanı formasyonu, Tuzla formasyonu üzerine gelir ve çok sınırlı yüzlekler halindedir. Bu birim siyah renkli laminalı çörtlerden ibarettir. Trakya formasyonu ise; başlıca kahverenkli kumtaşı (grovak), şeyl ve kireçtaşı merceklerinden oluşur.

Alt Karbonifer birimleri üzerine açısal uyumsuzlukla Eosen istifi gelir. Killi kireçtaşı ve kireçtaşından oluşan Soğucak formasyonu, beyaz, sarımsı, beyaz veya grimsi, ince–orta katmanlı, sert, killi kireçtaşlarınca zengindir. Ara tabakalar halinde yumuşak marn katmanlarına da rastlanılır. Formasyon içinde sert, kalın katmanlı, masif kireçtaşı düzeyleri de yer alır. Bu düzeyler resifal özellik gösterirler. Soğucak kireçtaşları üzerine geçişli ve aşmalı olarak Ceylan formasyonu gelir. Marn ve kil ardışımı şeklinde çökelmiş olan Ceylan formasyonu üzerinde ise Oligosen’e ait bir istif yer alır.

İstanbul Yarımadasında Büyükçekmece – Hadımköy - Küçükçekmece arasındaki alanda karasal koşullarda gelişmiş, kırıntılı ve acısu karbonatlarından yapılmış bir istif izlenir. Gürpınar formasyonu olarak tanımlanan bu birim genellikle killerden, volkanik materyalden, kömürlü seviyelerden oluşur. Gürpınar formasyonu üzerine ise Çamurluhan formasyonu gelir. Bu birim; genellikle çakıltaşı, kumtaşı ve sarı, kahverenkli kumtaşı ara tabakalarını içeren, yeşil renkli kil ve marn ardışımından oluşur. Örgülü akarsu ürünü olan Çukurçeşme, gevşek tutturulmuş, blok, çakıl, kum ve siltten meydana gelir.

Üst Miyosen döneminde gelişen geçici göllerde kil çökelimleri olmuştur. Hakim olarak yeşil renkli, ince laminalı, plastik killerden meydan gelen birim Güngören formasyonu olarak tanımlanmıştır. Bu formasyon ayrıca kireçtaşı ara katkılı olup tedrici olarak, Bakırköy formasyonuna geçer. Genelde acı su koşullarının egemen olduğu bu denizel ortam içinde kireçtaşı-marn ardalanması çökelmiş ve Bakırköy formasyonu olarak adlanmıştır [22].

(38)

4.1.1 Stratigrafi

4.1.1.1 Dolayoba Formasyonu

Gri, mavi bazen açık kahverenkli ve sıkı tutturulmuş kireçtaşlarından ve grimsi, mavimsi ile bazen de pembe renkli, değişik oranda kuvars kırıntılarını kapsayan kumtaşı ve bozumsu kahve, mavimsi gri renkli, yumrulu ve bantlı kireçtaşından oluşur. Kireçtaşları bol fosillidir.

Dolayoba formasyonu, Gözdağ formasyonu ile geçişli yerlerde; mercan fosilleri, kronoid sapları ve brakyopod kavkı ve parçalarından oluşan taneli yüzlekleri ile başlar. Bu seviye gri, pembe renkli olup kalınlığı birkaç metre arasında değişir. Bu kesim üzerine tablalı mercanlardan oluşan ve kalınlığı bölgesel olarak farklılıklar gösteren resifler gelir. Organik resifler ile resif önü çökellerini içeren bu fasiyeste; mercan, bryozoa, kronoid sapları bulunur. Resifal bölgeler resif önü ve set resifi türündedir. Resif çekirdekleri masiftir. Resifal kireçtaşları üzerinde ince şeyl ara tabakalı koyu mavimsi, gri, pembemsi gri renklerde balıksırtı çapraz laminalı, dalgalı merceksi, flaser tabakalı kireçtaşı tabakaları gelir. Gelgit etkisindeki bir karbonat platform koşullarını yansıtan bu fasiyes içinde yoğunluklu olarak çeşitli organizma parçalarının karbonat çimento ile çimentolanmasından oluşmuş ara tabakalar da yaygındır.

Resifal kireçtaşları üzerine ince paralel laminalı, koyu mavimsi, gri mikrit ve ince pembemsi renkli laminalı çamurtaşı ardışımından oluşan, dalga taban altı ve düşük enerjili platform içi derin çukurluk koşullarını yansıtan bir fasiyes gelir. Bu fasiyes, Dolayoba formasyonu içinde mercekler halinde yer alır. Dolayoba Formasyonu litolojik olarak değişik kireçtaşlarından oluşur. İleri derecede diyajenez bu kireçtaşlarının yer yer tümüyle yeniden kristalleşmesine sebep olmuştur. Bu nedenle birincil dokusal özellikleri kaybolmuştur. Tekrar kristalleşme nedeniyle kayaçlarda basınç erimeleri sonucunda yaygın bir şekilde stilolitleşme ve ikincil dolamitleşme daha sonra da didolomitleşme meydana gelmiştir. Son evre karstlaşma nedeniyle formasyon içindeki yüzleklerde büyük boşluklar oluşmuştur.

Formasyonun sınırı alt ve üst birimlerle uyumludur. Alttaki Gözdağ formasyonu ile girik, üstteki Kartal formasyonu ile dikey geçişlidir [23].

(39)

4.1.1.2 Baltalimanı Formasyonu

Baltalimanı formasyonu yüzleklerinde gravite kaymalarının neden olduğu sık kayma kıvrımlı bir zon şeklinde izlenir. Siyah renkli, çok ince taneli, ince tabakalı, paralel laminalanmalı çörtlerden veya liditlerden oluşur. Bol radiolaria fosilleri içeren çok ince kristalli silis agregatları şeklindedir. Bunlar içinde yaygın olarak elipsoidal şekilli fosfat yumruları gözlenir. Diyajenez sonrasında yoğun bir şekilde kırıklandıkları hemen hemen her mostrada görülen bir özelliktir. Yumruların içi yoğun bir şekilde radiolaria kavkılarıyla kaplıdır.

Ayrışmış yüzeylerde laminalanma belirgindir. Lidit çökelme birimleri içinde veya arasında daha koyu, organik maddece zengin, yüzeyde beyaz ayrışma renkli, yassı ince mercekler yer alır. Fosfatlı açık gri ile beyaz renkte ayrışan, küresel, diyajenetik orijinli siyah çört modülleri birim için ayırtmandır. Genel olarak çekirdeklerinde bir fosil (gastrapod, lamellibranş, orthoceras) bulunan modüller, çevreleyen lidit tabakalarına göre çok iyi korunmuş, radyolarya kavkı ve kalıntılarını kapsar. Çörtler, fosfatça yerel zenginlik gösterir. Silisli şeyller; açık gri ayrışma renklidir. Şeyllerde genellikle tabakalanmaya paralel açık renkli çört mercekleri ve az miktarda bitkisel materyal bulunur. Silisli şeyller lidit seviyeleri ile değişik ölçekte ara tabakalanma gösterir.

Baltalimanı formasyonunda yoğun izlenen kayma kıvrımları bu birimin eğimli bir yüzey üzerinde ve olasılıkla karbonat duyarlılık sınırını (yaklaşık 4000 m) altındaki düzlüklerde çökeldiğini vurgulamaktadır. Çok uzun mesafelerde değişmeden izlenen ince paralel laminasyon çökelme ortamı enerjinin son derece düşük olduğunu belgelemektedir. Fosfat yumruları çökelmenin son derece yavaş geliştiğini ve deniz tabanının zaman zaman çökelmezlik yüzeyi haline dönüştüğünü ve bu yüzey üzerinde yumrular şeklinde fosfat gelişimini belgeler. Formasyonun yaygın olarak kayma kıvrımlanması, çökelmeyi hemen izleyen evrede olasılıkla kara bölgesini de kapsayan şiddetli sismik aktivite ile okyanusun kapanma evresinin başladığını ifade eder [23].

4.1.1.3 Trakya Formasyonu

Trakya formasyonu, büyük kısmıyla şeyl ve az olarakta polijenik konglomera, kalkerli şeyl, kireçtaşı, kuvars konglomera ve kuvarslı kumtaşından yapılmıştır.

(40)

Formasyonun büyük kısmını oluşturan şeyller genellikle koyu gri ve yeşilimsi gri, sarımsı gri, yersel olarak soluk kırmızı pembe ayrışma renklidir. Şeyller içinde çok ince laminalı silttaşından çok kaba konglomeralara kadar türbidit oluşukları bulunur. Birim içinde orta-iyi arası boylanmış ve çok kötü boylanmış iki grovak çeşidi yer alır. En çok görülen birinci tip grovaklar; yeşilimsi gri, sıkı, yarı yuvarlaklaşmış kuvars, koyu renkli çört, taş kırıntıları, mika ve feldspattan yapılıdır.

Taneler ikincil büyüme, silis çimento ve kil hamuru ile bağlanmıştır. Ayrışmış örnekleri grimsi sarı ile soluk kahve arasında gözenekli, demirle boyanmış, bol mikalı ve dirençsizdir. Grovaklar devamlı dereceli ve laminalı tabakalanma gösterirler. Şeyl ile nöbetleşmelerindeki grovaklar yatay ve düşey tane derecelenmesi, keskin alt sınır, taban yapıları, oluşuk arası şeyl parçaları, tane yönelimi, buruşma yapısı, yarılma lineasyonu, küçük ölçekte çapraz ve stratigrafik özellikleriyle türbidit akıntı çökelleridir. Alttan üste doğru laminalı tabaklanma gösteren grovaklar, akıntı içyapılar bakımından fakirdir. Çok kötü boylanmış, grovaklar koyu yeşilimsi gri, zeytini yeşil, gri, sarımsı gri, ayrışma renkli ve düşük dokusal olgunluktadır: Bileşen taneler çoğunlukla kaya parçası, kuvars, mika, feldspat kırıntısıdır. Bu tip kayaçlar genellikle masif iç yapısız, 16 - 64 cm tabaka kalınlığı sınırları içinde ince şeyllerle ara katkılı olabilir. Litik grovaklar ve bunlarla ardışıklı şeyller iyi korunmuş bitki kalıntıları ve bitkisel yığışımları kapsarlar.

Konglomeralar kısmen kılavuz seviye özelliğindedir. Bunlar genellikle açık yeşilimsi, gri ve grimsi sarı ile soluk kahverengi arasında ayrışma renkli, polijenik çok kötü ile orta arası boylanmalıdır. Bileşen taneler çok ince çakılcıkla ufak blok arasında yarı yuvarlanmış, beyaz kuvarslı damarlar, koyu renkli çörtler, lidit, iyi yuvarlaklaşmış mikaşist, oluşuk arası şeyl, grovak ve kireçtaşıdır. Türbiditler morfolojik olarak kumtaşı, kesitlerinin altında ve içinde merceksel, kalın şeyl kesitlerinde çizgisel kanal dolgusu oluşuklar, bolluk ve kalınlıkları üste doğru azalıp kaba kumtaşı, laminalı kumtaşı ve silttaşı yoluyla şeyle geçer [23].

4.1.1.4 Çamurluhan Formasyonu

Genellikle merceksel çakıltaşı-çakıllı kumtaşı ve sarı-kahverenkli kum ara tabakalı yeşil-gri renkli, kil-marn ardışımından ibarettir. Bayrampaşa kuzeyinde, Atışalanköyü güneyinde ve Gaziosmanpaşa güneybatısında yüzlekleri bulunur. Trakya formasyonu üzerine uyumsuz olarak gelen birimin görülebilen tabanında açık

(41)

kahverenkli karbonat konkresyonlu killer yer alır. Bu kesimin üzerine marn-kil ardışımlı bir seviye gelir. Üste doğru sarı, bej renkli, kum tabakaları bulunur. Genellikle kumlu seviyeler merceksel halinde olup kalınlıkları değişir. Bu kumun üst kesimlerinde ise killi seviyeler görülür [23].

4.1.1.5 Güngören Formasyonu

Genellikle yeşil-mavi renkli üst seviyelerinde kirli beyaz renkli maktralı kireçtaşı ara seviyeli, kum cepli kil ve marnlardan oluşur. Güngören Formasyonu, Yedikule Kazlıçeşme Osmaniye, Rami, Atışalanı-Esenler arası ve Güngören doğusunda görülür. Ayrıca Şirinevler-Yenibosna-Kocasinan-Mahmutbey sırtının doğu ve batı yamaçlarında Şenlikköy-Sefaköy-Halkalı sırtının doğu ve batı yamaçlarında yüzeyler.

Sarımsı esmer-yeşil renkli kil, beyaz renkli marnlar ile bunlar arasında ince düzensiz tabakalı maktralı kalker, beyaz tebeşirimsi kalker seviyelerinden oluşur. Killer içinde marnlı kalker topakları vardır. Killer içinde ayrıca bitki sap ve yaprak izleri, silt ve kum mercekleri gözlenir. Killi kireçtaşı-kil ardalanımı Bakırköy kireçtaşına geçişte çoğalır. Killer ince tabakalı olup laminalıdır. Ayrıca içlerinde kum mercekleri bulunur. Yüzeye yakın yerlerde organik madde zenginleşmesiyle kahverengiye dönüşmektedir [23].

4.1.1.6 Kuşdili Formasyonu

Birimin taban kesimi çakıllı ve yanal devamlılıkları değişen kumlar ile gri siyah renkli kil ve çamurlardan oluşur. Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri, Haliç civarı, Ayamama, Veliefendi, Aksaray vadilerinde tabanda çakıllı seviye ile başlayan birim üste doğru yanal devamlılığı fazla olmayan kum ve siltlere geçer. Üste doğru siyah renkli bol kavkılı kil ve çamurtaşları yer alır. Bu birimler arasındaki geçişler düzensiz olup sıklıkla değişir [23].

4.1.2 Yapısal Jeoloji

İstanbul’da jeolojik yapı oldukça karmaşıktır. Bunun başlıca sebebi stratigrafik istifte birbirine çok benzeyen birimlerin tekrarlanması, kılavuz düzeylerinin seyrek ve kolay tanınır olmaması, üstlenen orojenik hareketler, interferans kıvrımları, çok

(42)

Ayrıca yerleşim bölgelerindeki örtü veya dolgular da yapısal unsurların izlenmesini güçleştirir. Farklı doğrultulardaki kıvrımlar veya interferans kıvranlanmayla yatay ve düşey kesitte oluşan geometri oldukça karmaşıktır.

Konkordan bir istif oluşturan İstanbul Paleozoik çökelleri Hersiniyen orojenezi ile birlikte kıvrımlanmıştır. Hersiniyen kıvrımları esas itibariyle sıkışık, kapalı, asimetrik ve konsantrik tipte görülürler. Yerel olarak diapirik olanları da vardır. İstanbul Paleozoik istifleri içerisinde relatif olarak daha dayanımlı birimlerin bulunduğu yerlerdeki kıvrımlar ise daha geniş ve konsantrik olarak görülmektedir. Tersine daha az dayanımlı düzeylerinde ise sıkışık kıvrımlar görülmektedir.

Bölge üzerinde etkili olan Alpin orojenezinde tüm yaşlı birimler Üst Kretase-Paleosen ve Alt Eosen yaşlı birimler üzerine itilmişlerdir. Bu hareketlerle Paleozoyik yaşlı birimler yeniden, Mesozoyik-Alt Tersiyer yaşlı birimler ise ilk kez kıvrımlanmışlardır. Alt Eosen sonrasında günümüze kadar gelişen sedimentler alttaki temelin kırılmalarına bağlı olarak açık kıvrımlar oluşturmuşlardır.

Paleozoik birimlerini açısal diskordansla örten Eosen, Oligosen ve Miyosen çökelleri, çoğu yerde az eğik veya yataya yakındır. Soğucak, Ceylan, Karaburun, Gürpınar, Çukurçeşme, Güngören ve Bakırköy formasyonları olarak ayırtlanan bu istiflerde genellikle epirojenik hareketler etkili olmuştur. Eosen, Oligosen ve Miyosen çökelleri önemli ölçüde tabandaki Trakya formasyonunun paleojeolojik konumundan etkilenmiştir. Paleo yükselimden dolayı havza yönünde, 10-15 derecelik ilksel eğimler ve çökel istifinde kalınlaşma görülmektedir. Pliyosen’den itibaren bölgede izlenen sıyrılma tektoniğine bağlı olarak gelişen Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun neden olduğu deformasyonlarla İstanbul Yarımadası güneyindeki Neojen istifinde açık kıvrımlanmalar ve faylanmalar meydana gelmiştir [22].

4.1.3 Depremsellik

Çalışma alanı 1. dereceden deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Türkiye deprem bölgeleri haritasına göre 1. derece deprem bölgesi için öngörülen etkin deprem ivme katsayısı 0,4g’dir. Bölge İstanbul ili içinde 2. bölgede yer almaktadır. Şekil 4.1’de İstanbul deprem bölgeleri haritası gösterilmektedir [19].

(43)

Şekil 4.1: İstanbul İli Deprem Bölgeleri Haritası

4.2 Saha Jeolojisi Çalışmaları

Kağıthane Tüneli güzergahı boyunca jeoloji çalışmaları için toplam 26 lokasyon saptanmıştır. Projedeki numaralandırmaya göre; Lokasyon 10-11-12-13 ve 14 Kağıthane Giriş Portali bölgesinde yer almaktadır.

Lokasyon 10; Örnektepe Mahallesi’nde, Kağıthane Viyadüğü’nün sağ omzunda yer alan yol yarmalarında yer almakta ve burada yeşilimsi gri renkli silttaşı birimi gözlenmektedir. Birim kırıklı ve çatlaklı bir yapı sergilemektedir. Tabaka doğrultu ve eğimi K54D, 53KB dır. Şekil 4.2’de gösterilen lokasyonda gözlenen iki ana çatlak sisteminin doğrultu ve eğimi K55B, 41GB ve K20B 68KD dur.

Lokasyon 11; Lokasyon 10 a yakın olup burada ince taneli, altere rengi yeşilimsi gri, çok çatlaklı ve kırıklı, silttaşı birimi gözlenmektedir. Yapılan ölçümlerde tabakaların doğrultu ve eğimlerinin K50D, 68KB yöneliminde olduğu belirlenmiştir. Lokasyon 11 Şekil 4.3’de gösterilmiştir.

(44)

Şekil 4.2: Kağıthane Portali Lokasyon 10

Şekil 4.3: Kağıthane Portali Lokasyon 11

Lokasyon 12; Örnektepe Spor tesislerinde bulunmakta ve burada masif, altere rengi yeşilimsi-kahverengi, grovak birimi gözlenmektedir. Tabakaların doğrultu ve eğimleri K48D, 77KB’dır. Şekil 4.4’de gösterilen lokasyonda gözlenen çatlak sistemlerinin doğrultu ve eğimleri K29B, 21KD ve K30D, 37KB dır.

(45)

Şekil 4.4: Kağıthane Portali Lokasyon 12

Lokasyon 12 Km 0+300.00’de Örnektepe Spor tesisleri ile Çamlık Sokak arasında bulunan ve yol şevi aynasında yüzeylenen grovaklar ezilmiş ve ayrışmıştır (Şekil 4.5). Şekil 4.6’da görünen ezilme zonu, doğuya doğru devam etmekte, ezilme zonu içerisinde kuvarsit damarı mostra vermektedir.

(46)

Şekil 4.6: Km 0+300.00’da Kuvarsit Damarı

Lokasyon 13; Kağıthane portal sahası içinde bulunmakta ve burada kahve renkli kumtaşı-silttaşı ardalanması gözlenmektedir. Bu birim K30D 45KB doğrultu ve eğimi ile kırıklı ve çatlaklı bir yapı sergilemektedir. Çatlak Sistemlerinin doğrultu ve eğimleri K25D, 66GD ve K60B, 70KD’dur (Şekil 4.7).

Şekil 4.7: Kağıthane Portali Lokasyon 13

Lokasyon 14; tünel güzergahının dışında, Kasımpaşa yolunun sağ yol yarmasında yer almakta ve burada çok altere olmuş, yeşilimsi kahve renkli, grovak birimi

(47)

bulunmaktadır. Birim K20B 65GB doğrultu ve eğim ile gözlenmiştir. Çatlak sisteminin doğrultu ve eğimi K83B, 45KD’dur (Şekil 4.8).

Şekil 4.8: Kağıthane Portali Lokasyon 14

4.2.1 Mekanik Sondaj Çalışmaları ve Karot Alımı

Kağıthane Tüneli giriş portali civarında iki sondaj kuyusu açılması uygun görülmüş, bunlar projeye uygun olarak SK-8 ve SK-9 numaraları ile adlandırılmıştır.

SK-8; Örnektepe Spor tesislerinin yanında, Km 0+307’de sağ tüp ekseni üzerinde yapılmıştır. Şekil 4.9’da SK-8 ve sondaj düzeneği gösterilmiştir.

(48)

Ağız kotu 72.85 m olan sondajda ilk 3.00 m bitksel toprak ve dolguyu takiben 29.50 m’ye kadar kahverengimsi gri renkli, çok kırık ve çatlaklı, ayrışmış grovak birimi kesilmiştir. Çatlak dolgusu kalsit olan bu metreler arasında kalsit dolgusunun yer yer erimiş olduğu gözlemlenmiştir. Çatlak aralığı 0.5 – 1.0 cm arasında değişmekle birlikte çatlak yüzeyleri düz-lekeli-düzlemseldir. Çatlak sistemleri karot eksenine paralel yer yer karot ekseni ile 30o - 45o açılar yapmaktadır (Şekil 4.10 ve Şekil 4.11).

Şekil 4.10: Kağıthane Portali SK-8 3.00-10.00 m Karotları

(49)

SK-8’de 29.50 – 70.20 m arası siyahımsı gri renkli, az kırıklı ve çatlaklı, ayrışmamış silttaşı birimine rastlanmıştır. Silttaşı birimi, masif görünümlü ve dayanımlıdır. Çatlak dolgusu kalsit olan 29.50 – 70.20m.’leri arası süreksizlikler 0.5 – 1.0 cm arasındadır. Çatlak yüzeyleri düz, yer yer kaygan, sondaj genelinde düzlemseldir. Karot eksenine paralel olan çatlaklar yanı sıra karot ekseni ile 30o - 45o açılar yapan çatlak sistemleri Şekil 4.12 ve Şekil 4.13’de gösterilmiştir. SK-8’e ait tüm karot sandıkları EK-A’da verilmiştir.

Şekil 4.12: Kağıthane Portali SK-8 43.00-47.10 m Karotları

(50)

SK- 9, Km 0+177’de, sol tüpün 16.00 m kuzeyinde açılmıştır. SK-9 noktası ve sondaj düzeneği Şekil 4.14’de gösterilmiştir.

Şekil 4.14: Kağıthane Portali SK-9 Görünümü

Ağız kotu 35.00 m olan sondajda ilk 1.50 m tamamen ayrışmış bitkisel toprağa rastlanmış, 1.50 - 18.00 m leri arası kahverengimsi yeşilimsi gri renkli, çok çatlaklı ve kırıklı, orta derecede ayrışmış grovak kesilmiştir.

Çatlak dolgusu sondaj genelinde kalsit olmasına rağmen yer yer killi çatlak dolguları gözlenmiştir. Çatlak aralıkları 1 – 3 mm, çatlak yüzeyleri ise düzlemseldir. Şekil 4.15’ de gösterilen karot eksenine paralel olan çatlaklar yer yer karot ekseni ile 45o - 50o açılar yapmaktadırlar.

18.00 – 30.00 m’leri arasında, yeşilimsi gri renkli, çok çatlaklı ve kırıklı, az ayrışmış, kumtaşı-silttaşı ardalanması kesilmiştir. Bu derinliğe ait karot sandığı Şekil 4.16’da gösterilmiştir.

30.00 – 32.00 m’leri arası siyahımsı gri renkli çatlaklı ve kırıklı, az ayrışmış, silttaşı birimi kesilmiştir. Bu aralıklara ait karotlar Şekil 4.17’de gösterilmiştir. Çatlak aralıkları 6 mm’den küçük, çatlak yüzeyleri kaygan ve düzlemsel, karot ekseni ile 35o - 40o yapan çatlak sistemleri gözlenmiştir. SK-9’a ait tüm karot sandıkları EK-A’da gösterilmiştir.

(51)

Şekil 4.15: Kağıthane Portali SK-9 6.40-11.00 m Karotları

Şekil 4.16: Kağıthane Portali SK-9 21.50-27.00 m Karotları

Referanslar

Benzer Belgeler

ABCD karesinin alanının KLMN dikdörtgeninin alanına oranı kaçtır. 625 3 kg’lık elma 125 kg’lık çuvallara doldurulup çuvalı 25

Har aktie övergått till person, som inte förut är aktieägare i bolaget, skall aktien genom skriftlig anmälan hos bolagets styrelse ofördröjligen hembjudas

Örnek: Matematik veya Türkçe dersinden başarılı olan öğrencilerin bulunduğu bir grupta, öğrencilerin %50 ’si matematikten, %70 ’i Türkçe’ den

Yeni planlanan te- sisler 200 yataklı bir otel, ve moteller ile banyo, tedavi tesisleri, sauna, yüzme havuzu ve eğlence tesisleridir.. Banyo üni- tesi tamamlanmış olup 74

Çevresi 2 11 br olan eş kareler aşağıdaki gibi birer kenarlarından yapıştırılarak dikdörtgensel bir bölge elde ediliyor.. Elde edilen dikdörtgensel bölgenin çevresi

Bir kübün hacmi 64 cm 3 iken hacminin değişim hızı 2 cm 3 /sn olduğuna göre, bu andaki kübün yüzey alanının değişim hızı kaç cm 2 /sn

[r]

Kareköklü Sayılarla Çarpma ve Bölme İşlemi Testi. işleminin