• Sonuç bulunamadı

Mavi Sürgün beyaz perdede

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mavi Sürgün beyaz perdede"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I'H.

$■

ifiı-T .

- 57 2-¿/£fc

~ £ * ~

‘Mavi Sürgün’ beyazperdede

Avdın A flIC IO Ğ LU Kİ ayn sürgünün öykü­ sü... İlki, 1924'te Zekeriya Sertei’in yönetimindeki

Resimli Hafta gazetesinde çıkan ve 1. Dünya Savaşı yıllarında bazı asker kaçaklarının yargılanma­ dan kurşuna dizilmelerini anlatan yazısı yüzünden Cevat Şakir Ka- baağaçlı’mn yaşadığı... Kabaa- "açlı, İstiklal Mahkemesi’nde

Bo cT

-varalanacagr~ ? ' Viltrgfna----Tlıift da kalebentliğe mahkum edi­

lecektir.

' Diğer öykü, 27 yıl sonra ya­ şanmış. “ İsimsiz” kahramanlan Necil İogay ve eşi Gün Bendfrli...

l ’de, o aö

"1951’de. o aönemde etkin siyasalj

■' ■ " ■ ıı . ı ı - L j ” ' ■ Cevat Şakir’-in öyküsü Erden Kıral yönetiminde filme alını­ yor. Filmde Cevat Şa- kir’i, Togay- BendÜTi çifti­ nin sürgünde doğan oğul­ lan Can Tp- j;a y oynu­ yor. Can To- ~ 7 T

rüzğârldfdân hoşnutsuz, zuiı yâş- TâTfndâ'krJ5 ü lkT genç öğrenci, Üİ- Tceden aynlıp, Fransa'ya gıdıyor- 13f. ATdıridari"İsviçre ye, Kısa bir sflre sonra da zorunlu sürgün ya­ şamının en büyük bölümünün ge­ çeceği Budapeşte’ye...

Bir yüzyılın akışı içinde çok da uzun sayılmayacak aralıklarla ya­ şanan, ikisi de İstanbul’dan başla­ yıp ayn ayn yönlere uzanan bu öyküler, yıllar sonra yine İstan­ bul’da kesişti... Sürgüne gönderil­ diği Bodrum’dan bir daha kopa- mayan “Halikarnas Balıkçısı”

a b . ¿

e

nesi de geçen

2!

ayrıl­ mışlar dun- yâdan. "’“İTa- çîS ? ' olarak çıktıkları Türkiye’yi bir daha hiç

göremeden... Erden Kıral Mavi

Can Togay oyunculuğa 8 yaşı ıdayken gittikleri Doğu Alman- a’da başlamış. Sonra yine Buda sşte’ye dönmüşler. Burada, Ti ıtro Akademisi’nde bir süre öğ

renim görü­ yor, bir “ye­ raltı tiyatro- su”nda da oyunculuk yapıyor. Ti­ yatro Aka- demisi’ni yanda bıra­ kan Togay, bu defa felse­ feye yöneli­ yor, Paris’te Sourbonne Üniversitesi’- nde “ Dilbili­ mi ve Felsefe” başlığıyla doktora tezi­ ni hazırlıyor. 1984’te de Budapeşte Film Akade­ misi m yönet­ men olarak bitiriyor. Bir-

Sürgün“ film setinde kaç kısa met-- rajlı film çektikten sonra, 1992 - Cannes Film Festivali’nin “ Belirli

Bir Bakış” bölümünde yanşan

“Tatildeki Adam” adlı ilk ciddi yönetmenlik deneyimiyle

adı-/ ¿ O * * /

ive

<.*

/ Ll l.

-^ u c 'r u ia

ndan söz ettiriyor. Togay bu ara­ da oyunculuktan da kopmuyor;

Werner Schroeter’in yönettiği

“ M alina” adlı filmde İsabeile Huppert ile birlikte başrol oyun­ cusu olarak kamera karşısına ge­ çiyor.

“Sürgün çocuğu” T ogay’ın yo­ lu, Cevat Şakir’in aym adlı özya- şam öyküsünden uyarlanan “ M a­ vi Sürgün” filmi için şimdi İstan­ bul’a düştü. Anne ve babasının doğup büyüdüğü kent iıe ilk kez yüzyüze geliyor: “ Evet, Halikar­ nas Balıkçısı ve benim hayatımda benzeyen şeyler var. Ama bir rol oynarken bunu düşünmezsiniz. Çünkü bu içinizde, kendinizde, tn- san her zaman kopmak, yeni kök­ ler bulmak ister. Ama büsbütün kopamazsınız...”

“ M avi Sürgün”de Can To- gay’ın rol arkadaşları arasında Avrupa sinemasımn güçlü kadın oyuncularından Hanna Schygulla

da var. Anadolu’yu bucak bucak gezen bir tiyatro topluluğunun le­ vanten kadın oyuncusu rolüyle kamera önüne geçecek olan Schy­ gulla yarın Türkiye’de olacak.

Halikarnas Balıkçısı’nın

“Unuttuğu Türkü” adlı öyküsünü

“ Mavi Sürgün” adlı özyaşam öy­ küsüne “monte” ederek senaryo- laştıran Erden Kıral, Hanna Schy- gulla’nın oynayacağı Mary rolü­ nü, “sadece onun oyun gücünü dü­ şünerek” kendisi eklemiş: “ Benim için Schygulla fetiş bir oyuncu. Bir primadonna, seyirciyi mutluluk ve mutsuzluklar arasında sürükley en bir kişilik, çok uzakta ve ulaşılmaz bir oyuncu. Daha önce, 1985’te Schygulla ile Franco tspanyası’- nda yaşanmış, eski bir Naziyie ya- hudi bir kadın arasındaki aşkı an­ latan bir senaryo üzerinde çalışmıştık. Ancak aramızda an­ laşmazlık çıktı ve filmi çekemedik. Ne var ki, dostluğumuz sürdü...”

“ Filmi çekmeden üzerinde ko­ nuşmak zor...” Ama Erden Kıral,

kimi ipuçları da vermiyor değil.

Cevat Şakir’in İstiklal Mahkeme­ si önüne çıkarılmasıyla başlayıp Bodrum’da “maviye” dönüşecek sürgününün ilk dönemlerini anla­ tan filmin “temel felsefesin d en

söz ediyor Kıral:

“ Baba motifinin araştırılması sırasında kendi kimliğinin de peşi­ ne düşen bir aydının kendini para­ layarak iç hesaplaşması. Ve gide­ rek yalınlaşması, doğayla bütün­ leşmesi, kendisini yeniden gerçek­ leştirmesi... Yani, başkalartna adanmış bir dünya. Artık yaptığı hiç birşey kendisi için değildir, ö z ­ gürlük fedakârlıkla başlar...”

Referanslar

Benzer Belgeler

B ununla beraber Beykoz sarayının inşasının asıl sebebi im ardan ziyade onun istila ve genişleme em ellerine s e l çek­ miş olan H ünkâr İskelesi muahedesine

23 Nisan 1989’da 70 yaşına girecek olan Türk bestecisi Bülent Arel için 15 Aralık 1986 ak­ şamı, bestecinin 1971 yılından bu yana kompo­ zisyon profesörü

Hele enflasyon yüz­ de İki yüze çıksın, yüzde iki yüz ölçü­ sünde kalkınmış olacağız.. Bunun için­ dir ki Özal ile şakşakçıları, fütursuzca enflasyonist

Bu konuda telâşlandığı an taşılan General Allenby İn ­ giltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a yolladığı bir şifre telgrafta, yalnız tahsi­ satın

Bugün geliştirilme aşamasında olan bazı büyük birleşik kuramlar, stan- dart modelden farklı olarak baryon sayısının korunmadığını söylüyor.. Yani bu kuramlara

Öğ­ retmenlerin kurs dersleri dışında köyde ve köylüler arasında yap­ tıkları hayırlı işleri bir araya top- lıyarak bunları zaman zaman bü- tıin

Şair 1917 de yine aruzla millî ve vatanî şiirlerden mü­ rekkep Cenk duyguları isimli bir şiir mecmuası ya­ yınlamış ve bu tarihlerde - aruzla eser

Sana­ tının doruğu olan Han D uvarları'nı gerçekten bi' handa yazıp, yazm adığını ve o şiirde yer alan Ma- raşlı Şeyhoğlu'na âit dörtlüklerin böyle