EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI
2-6 YAŞLARI ARASINDA ÇOCUKLARI OLAN CEZA İNFAZ
KURUMLARINDA KALAN ANNELERİN BENLİK SAYGISI VE ÇOCUK
YETİŞTİRME TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN CEZA İNFAZ
KURUMUNDA KALMAYAN ANNELER İLE KARŞILAŞTIRMALI
OLARAK İNCELENMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
K. Büşra KAYNAK
Ankara Eylül, 2013
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI
2-6 YAŞLARI ARASINDA ÇOCUKLARI OLAN CEZA İNFAZ
KURUMLARINDA KALAN ANNELERİN BENLİK SAYGISI VE ÇOCUK
YETİŞTİRME TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN CEZA İNFAZ
KURUMUNDA KALMAYAN ANNELER İLE KARŞILAŞTIRMALI
OLARAK İNCELENMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
K. Büşra KAYNAK
Danışman: Prof. Dr. Z. Fulya TEMEL
Ankara Eylül, 2013
‘‘Adım Dilan
Yaşımı henüz doldurdum
…
Burada doğmuşum
Kimileri Diloş diyor kadınların, annemse Diloşum
Ben bir bebeğim sizin bebekleriniz gibi
Tek farkım: Tutuklu oluşum
…’’
ÖN SÖZ
Okul öncesi eğitimin varlığının sebebi olan çocuklar yaşamlarında onlara yol gösterci, birer usta olan ebeveynleri aracılığı ile dünyayı tanımaya ve anlamlandırmaya başlarlar. Bu bağlamda okul öncesi dönem çocuğunun hayatında kritik önem arz eden ebevyenlerinin onları yetiştirirken benimsedikleri tutumlar da daha fazla anlam kazanmaktadır. İlgili literatür incelendiğinde okul öncesi dönemde çocuğu bulunan anneler hakkında yapılan bir çok çalışma olmasına karşın ceza infaz kurumlarındaki anneler ile ilgili çalışmaların oldukça sınırlı olduğu görülmüştür. Madalyonun diğer yüzünde yer alan bu kadınların bilinmeyen ve çoğu zaman da göz ardı edilen dünyasına bir nebzede olsa ışık tutabilmek, onların benlik saygılarını ve çocuklarını yetiştirirken benimsedikleri tutumları ortaya koymak amacı ile çıkılan bu uzun ve yorucu yolun en başından sonuna dek yanımda olan, akademik yaşantının vazgeçilmezi bilimsel etik ve ilkeler ışığında bana yol gösteren, araştırmaya ilişkin önerilerini cömertçe ortaya koyan değerli hocam, danışmanım sayın Prof. Dr. Z. Fulya TEMEL’e çok teşekkür ederim.
Bu uzun yolun ilk aşamasında ceza infaz kurumlarının kapılarının araştırmamıza açılması amacı ile bana fikirleriyle destek veren ve beni ceza infaz kurumlarının ortamlarına hazırlayan Adalet Bakanlığı nezdinde, sayın Vehbi Kadri KAMER’e teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Ayrıca veri toplama sürecinde günlerce kapılarını çaldığım Ankara Kadın Kapalı, Aksaray Kapalı ve Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları’nın kapılarındaki jandarmadan, girişlerindeki memurlardan, verileri toplamak için beni yetkili uzmanlara yönlendiren müdürlerinden, birlikte çalışma planı yaptığımız kurum psikologları ve sosyal hizmet uzmanlarından, mahkum annelerle görüşme yapmak amacı ile onları yanıma getiren gardiyanlara kadar bütün Adalet Bakanlığı çalışanlarına çok teşekkür ederim.
Araştırmamın örneklemini oluşturan nerede olursa olsun bir çocuğun kalbinin heyacanla atmasına vesile olan, sıcacık kolların ve çocuğunun ismi anılınca dolan gözleri ile verileri toplarken görüşme yaptığım mahkum ya da mahkum olmayan bütün annelere bana gösterdikleri sabır ve anlayış için ayrıca teşekkür ederim.
Çalıştığım kurum olan Necmettin Erbakan Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı sayın Prof. Dr. Nurhan ÜNÜSAN’a araştırmanın verilerinin toplanmasında izin verme konusunda sağladığı kolaylıklar ve anlayışı için teşekkür ederim.
Ayrıca burada isimlerini tek tek sayamayacağım bu alanda yetişmek amacı ile akademik hayata başlamama vesile olan tüm hocalarıma teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Bu süreçte her daim yanımda olan sıkıntılarımı bıkmadan dinleyen can dostum Zeynep ÖZ’e, en umutsuzluğa kapıldığım anlarda bana ‘hadi az kaldı’ diyerek destek olan iş arkadaşlarım/dostlarım Arş. Gör. Büşra ERGİN, Arş. Gör. Didem TÜRKOĞLU ve Arş. Gör. Sevilay KALAY’a, araştırmanın analizlerinde yardımlarını esirgemeyen Yard. Doç.Dr. Erhan ALABAY’a ve Selçuk Üniversitesi İstatistik Bölümü öğretim görevlisi Dr. Ahmet PEKGÖR’e ayrıca teşekkür ederim.
Ve son olarak yıllardır her konuda en büyük destekçim olan aileme, en sevdiklerim anneciğim ve babacığıma, acil çevirilerimin uzmanı ablam Gülcihan’a ve akademik süreçte olduğu gibi yaşamın her alanında ilham perim olan abim Dr. Mustafa Nazmi KAYNAK’a en kalbi duygularımla sonsuz teşekkürler, hepiniz iyi ki varsınız.
ÖZET
2-6 YAŞLARI ARASINDA ÇOCUKLARI OLAN CEZA İNFAZ KURUMLARINDA KALAN ANNELERİN BENLİK SAYGISI VE ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMLARI
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN CEZA İNFAZ KURUMUNDA KALMAYAN ANNELER İLE KARŞILAŞTIRMALI OLARAK İNCELENMESİ
KAYNAK, Keziban Büşra
Yüksek Lisans, Okul Öncesi Eğitimi Bilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. Z. Fulya TEMEL
Eylül-2013, 259 sayfa
Bu araştırmanın temel amacı, 2-6 yaşları arasında çocukları olan ceza infaz kurumlarında kalan annelerin benlik saygıları ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin ceza infaz kurumlarında kalmayan annelerin benlik saygıları ve çocuk yetiştirme tutumları ile karşılaştırmalı olarak incelenmesidir.
Araştırmada var olan durum olduğu gibi betimlenmek istenildiğinden ve değişkenler arasında anlamlı ilişkinin olup olmadığı sınandığından genel tarama modellerinden biri olan ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Ankara Kadın Kapalı, Aksaray Kapalı ve Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında kalmakta olan 2-6 yaşları arasında çocuğu olan 95 anne ile ceza infaz kurumlarında kalmayan Konya İli merkez Karatay, Meram ve Selçuklu ilçelerinde ikamet eden 206 anne olmak üzere, toplamda 301 anne oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Şubat 2013-Nisan 2013 tarihleri arasında toplanmıştır.
Araştırmada annelerin benlik saygılarını ölçmek amacı ile Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği kullanılırken, 2-6 yaşları arasındaki çocuklarını yetiştirirken benimsedikleri tutumlarını ölçmek amacı ile Karabulut Demir ve Şendil (2008) tarafından geliştirilen Ebeveyn Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Ayrıca araştırmaya katılan annelere ait demografik bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formları yardımı ile toplanmıştır.
Yapılan istatistiksel işlemler neticesinde elde edilen araştırmanın bulguları, ceza infaz kurumlarında kalan annelerin benlik saygıları ile demokratik tutumları arasında düşük düzeyde pozitif, otoriter tutumları arasında orta düzeyde negatif, izin verici tutumları arasında düşük düzeyde negatif anlamlı bir ilişki olduğuna işaret ederken, aşırı koruyucu tutumları arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığını ortaya koymaktadır. Karşılaştırma grubundaki annelerin benlik saygıları ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkilere bakıldığında ise ceza infaz kurumlarındaki annelerin benlik saygıları ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkilerden oldukça farklılık gösterdiği bulunmuş olup, karşılaştırma grubundaki annelerin benlik saygıları ile sadece otoriter tutumları arasında düşük düzeyde negatif anlamlı bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Karşılaştırma grubundaki annelerin benlik saygıları ile demokratik, aşırı koruyucu ve izin verici tutumları arasında varlığından bahsedebilecek anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmüştür. Ayrıca her iki gruptaki annelerin benlik saygıları ile çocuk yetiştirme tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıkların olduğu bulunmuş, bu farklılığın yerine göre ceza infaz kurumlarındaki anneler lehine olduğu yerine göre de karşılaştırma grubundaki annelerin lehine olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ceza İnfaz Kurumlarındaki Anneler, Benlik Saygısı, Çocuk
ABSTRACT
COMPARATIVE ANALYSIS OF THE SELF-ESTEEM AND CHILD REARING ATTITUDES OF INCARCERATED AND NON-INCARCERATED MOTHERS WHO
HAVE 2-6 YEARS OLD CHILDREN
KAYNAK, Keziban Busra
MA Thesis, Discipline of Early Childhood Education
Supervisor: Prof. Dr. Z. Fulya TEMEL September-2013, 259s pages
The main goal of this study is to comparatively analyze the self-esteem and child rearing attitudes between incarcerated and non-incarcerated mothers who have 2 to 6 years old kids.
In order to describe the situation that existed during this study and to evaluate any correlation that may exist between variables, relational screening model which is one of the general screening models has been used. The sample set of 301 mothers used for this study consists of 95 incarcerated mothers with 2-6 years old kids staying in Ankara Women, Aksaray and Konya E-type Prisons and 206 non-incarcerated mothers living in Karatay, Selcuklu and Meram municipalities of the city of Konya. The data of this research was collected between February 2013 and April 2013.
In this research, to measure the self-esteem of the mothers Rosenberg Self-Esteem Scale is used. To evaluate the child rearing attitudes of mothers while raising their 2-6 years old kids, Parental Attitude Scale developed by Karabulut Demir and Sendil (2008) is used. In addition, the demographic information about the mothers who participated in this study is collected by the researcher using a personal information form developed by the author.
For incarcerated mothers, the results of this study obtained after statistical analysis have shown weak positive correlation of self-esteem with authoritative behavior, medium negative correlation with authoritarian behavior, weak negative correlation with permissive behavior and no correlation with over-protective behavior. Analyzing the relationship between self-esteem and child rearing attitudes of the mothers who are not incarcerated and
used for comparison, we observed significant differences in the same relationship for incarcerated mothers. For the mothers used for comparison, there exists a weak negative correlation of self-esteem with authoritarian behavior and no significant correlation with authoritative, over-protective and permissive behavior. Furthermore, meaningful statistical differences were found between self-esteem and child rearing attitudes of both groups of mothers. These differences sometimes are more favorable for incarcerated mothers and at other times more favorable for non-incarcerated mothers.
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI………..………..i
ÖNSÖZ...iii ÖZET………..………....v ABSTRACT………..…vi İÇİNDEKİLER SAYFASI…..………...ix TABLOLAR LİSTESİ………..………...xv ŞEKİLLER LİSTESİ……….xxi GRAFİKLER LİSTESİ………xxii KISALTMALAR LİSTESİ………...xxiii 1. GİRİŞ………...………...………...1 1.1. Problem Durumu………….………...………...1 1.2. Araştırmanın Amacı………...………...………...…...……...6 1.3. Araştırmanın Önemi………..……...…………...8 1.4. Varsayımlar…………..………..………...………..…...10 1.5. Sınırlılıklar ………….………...…….………..………..11 1.6. Tanımlar………..………...……..……..….……...11 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE...……….……...………...13
2.1. BENLİK SAYGISINA İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...……….……...…..….13
2.1.1. Benlik Tanımları………...…13
Sayfa No
2.1.2.1. Benlik Saygısı ile İlgili Kavramlar…….…………..………21
2.1.2.1.1. Global Benlik Saygısı ve Özel Benlik Saygısı……..…...21
2.1.2.1.2. Yüksek ve Düşük Benlik Saygısı……….….23
2.1.3. Benlik ile İlgili Çalışmaların Kuramsal Temelleri…..…………..…………..27
2.1.3.1. Carl Rogers ve Fenomenolojik Kuram……..……….………..28
2.1.3.2. Abraham Maslow……….………...32
2.1.3.3. Sigmund Freud ve Psikoanalitik Kuram………..35
2.1.3.3.1. Topografik Kuram……….35
2.1.3.3.2. Yapısal Kişilik Kuramı………..37
2.1.3.4. Erik Erikson ve Psikososyal Kuram………...….…………..……...38
2.1.3.5. Alfred Adler……….42
2.1.3.6. Erik Fromm ve Harry Stack Sullivan………...43
2.1.3.7. Morris Rosenberg ve Stanley Coopersmith……….45
2.1.4. Benlik Kavramının Gelişimi……….……..46
2.1.5. Benlik Saygısının Gelişimi...………...52
2.1.6. Benlik Saygısı ile İlgili Araştırmalar………..55
2.2. EBEVEYN TUTUMLARINA İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE……….…...63
2.2.1. Ekolojik Teori……….……….……...63
2.2.1.1. Mikrosistem………...………..65
Sayfa No
2.2.1.3. Ekzosistem……….………..66
2.2.1.4. Makrosistem……….…………66
2.2.1.5. Kronosistem……….………66
2.2.2. Çocuğun Gelişiminde Ebeveyn Tutumlarının Önemi………..…...67
2.2.3. Ebeveyn Tutumları………..68
2.2.3.1. Baumrind’in 1966 Yılındaki Sınıflandırmasına Göre Ebeveyn Tutumları……….……...70
2.2.3.1.1. Demokratik Tutum……….…...71
2.2.3.1.2. Otoriter Tutum………...72
2.2.3.1.3. İzin Verici Tutum………..73
2.2.3.2. Maccoby ve Martin’in 1983 Yılındaki Sınıflamasına Göre Ebeveyn Tutumları………...73
2.2.3.3. Karabulut Demir ve Şendil’in 2008 Yılında Geliştirdikleri ETÖ’de Yer Alan Bir Diğer Tutum: Aşırı Koruyuculuk……..……….75
2.2.4. Ebeveyn Tutumlarını Etkileyen Faktörler………...76
2.2.4.1. Toplumların Kültürel Değerleri………...76
2.2.4.2. Ailenin Sosyodemografik Özellikleri………...78
2.2.4.3. Ebeveynlerin Kendi Yetiştiriliş Tarzları………..80
2.2.5. Ebeveyn Tutumları ile İlgili Araştırmalar………..……….80
2.3. SUÇ ve KADIN SUÇLULUĞUNA İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE……….…93
Sayfa No
2.3.2. Kadın Suçluluğu………..……96
2.3.2.1. Dünya’da ve Türkiye’de Kadın Suçluluğu………...97
2.3.3. Kadın Suçluluğu ile İlgili Çalışmaların Kuramsal Temelleri………109
2.3.3.1. Biyolojik Cinsiyet Bağlamında Kadın Suçluluğunu Açıklayan Görüşler………..109
2.3.3.2. Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Kadın Suçluluğunu Açıklayan Görüşler………..113
2.3.4. Kavramsal Olarak Ceza İnfaz Kurumu ve Ceza İnfaz Kurumlarının Anneler Üzerindeki Etkileri……..….………...117
2.3.5. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Anneler ile İlgili Araştırmalar………..128
3. YÖNTEM………..………...………...136 3.1. Araştırmanın Modeli……..……...………...137 3.2. Evren ve Örneklem………..…..………...…...137 3.2.1. Evren……….………137 3.2.2. Örneklem………...137 3.2.3. Örneklemin Özellikleri………..…………138 3.3. Araştırmanın Süreci.………..….………...142 3.4. Verilerin Toplanması………..……..143
3.4.1. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği………..143
3.4.1.1. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği’nin Geçerlik ve Güvenilirliği………...144
3.4.1.2. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği’nin Puanlanması ve Yorumlanması………...145
Sayfa No
3.4.2. Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ)………...145
3.4.2.1. ETÖ’nün Geçerlik ve Güvenilirliği...………….…………145
3.4.2.2. ETÖ’nün Puanlanması ve Yorumlanması………….…….146
3.4.3. Kişisel Bilgi Formları………....146
3.4.3.1. Karşılaştırma Grubundaki Anneler İçin Geliştirilen Bilgi Formu……….………147
3.4.3.2. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Anneler İçin Geliştirilen Bilgi Formu…….………...147
3.4.3.3. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Anneler Hakkında Uzman Bilgi Formu………..………..147
3.5. Verilerin Analizi………..………..………...…..…………..148
4. BULGULAR VE YORUM.……...…………..……..…...………..…………...151
4.1. Annelerin Çocuklarına İlişkin Bulgular………...….…...151
4.2. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Suçlarına İlişkin Bulgular……..…...157
4.3. Annelerin Benlik Saygıları ve Çocuk Yetiştirme Tutumlarına İlişkin Bulgular………...161
5. SONUÇ VE ÖNERİLER…………...………...217
5.1 Sonuçlar………..……….………..217
5.1.1. Annelerin Çocuklarına İlişkin Sonuçlar….………...217
5.1.2. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Suçlarına İlişkin Sonuçlar…218 5.1.3. Annelerin Benlik Saygıları ve Çocuk Yetiştirme Tutumlarına İlişkin Sonuçlar………...219
5.2 Öneriler………..225
5.2.1. Araştırmacılara ve Eğitimcilere Yönelik Öneriler……...………….225
Sayfa No
KAYNAKÇA………...228
EKLER……...…...……...………..………...………...……..251
EK 1 Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği Madde Örnekleri ………..……..252
EK 2 Ebeveyn Tutum Ölçeği Madde Örnekleri ....………...………….253
EK 3 Cezaevindeki Anneler İçin Kişisel Bilgi Formu………...254
EK 4 Ceza İnfaz Kurumunda Kalan Anneler Hakkında Uzman Bilgi Formu……256
EK 5 Karşılaştırma Grubundaki Anneler İçin Kişisel Bilgi Formu.….…………..257
EK 6 Adalet Bakanlığı İzin Yazısı..………..……….259
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa No
Tablo 1. 1931’den Günümüze Bazı Ebeveynlik Şemaları ve Özellikleri………...………..69 Tablo 2. Baumrind (1966)’in Çocuk Yetiştirme Tutumları………..………...71 Tablo 3. Maccoby ve Martin (1983)’in Ebeveyn Tutumları…………..………..74 Tablo 4. 2011 Verilerine Göre İngiltere’deki Kadın ve Erkek Mahkumların İşledikleri
Suçlar………...101
Tablo 5. Türkiye’de 2001-2005 Yılları Arasında Cinsiyete Göre Ceza İnfaz Kurumlarına
Giren Hükümlülerin Sayıları………...103
Tablo 6. 14.06.2013 İtibariyle Cinsiyete Göre Türkiye’deki Tutuklu ve Hükümlü
Sayıları………104
Tablo 7. 14.06.2013 İtibariyle Öğrenim Durumlarına Göre Türkiye’deki Ceza İnfaz
Kurumlarında Bulunan Kadınların Sayıları………104
Tablo 8. 14.06.2013 İtibariyle Yaş Gruplarına Göre Türkiye’deki Ceza İnfaz Kurumlarında
Bulunan Tutuklu ve Hükümlü Kadınların Sayıları……….105
Tablo 9. Türkiye’de 2008 Yılında Medeni Durumuna Göre Ceza İnfaz Kurumlarına Giren
Kadın Hükümlülerin Sayıları………..106
Tablo 10. Türkiye’de 2008 Yılında Suç Türüne Göre Ceza İnfaz Kurumlarına Giren Kadın
Hükümlülerin Sayıları……….106
Tablo 11. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Kaldıkları Kurumlara Göre
Dağılımı………...138
Tablo 12. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin İkamet Ettikleri İlçelere Göre
Sayfa No
Tablo 13. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Anneler ile Karşılaştırma Grubundaki Annelerin
Demografik Bilgilerin Dağılımı………..139
Tablo 14. ETÖ’nün Boyutlarına Giren Madde Sayıları ve Madde Numaraları…..……...146 Tablo 15. Karşılaştırma Grubundaki ve CİK’teki Annelerin Kolmogorov-Smirnov Testi
Analizi Sonuçları……….149
Tablo 16. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin 2-6 Yaşları Arasındaki Çocukları ile
İlgili Bilgilerinin Dağılımı………..151
Tablo 17. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin 2-6 Yaşları Arasındaki Çocukları ile İlgili
Bilgilerinin Dağılımı………...156
Tablo 18. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Suç ve Cezalarına İlişkin Bilgilerin
Dağılımı………...158
Tablo 19. CİK’teki Annelerin Benlik Saygıları ve Çocuk Yetiştirme Tutumları ile İlgili
Sperman Brown Korelasyon Katsayısı Sonuçları……….……..161
Tablo 20. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Benlik Saygıları ve Çocuk Yetiştirme
Tutumları ile İlgili Sperman Brown Korelasyon Katsayısı Sonuçları.………...164
Tablo 21. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalmakta Olan Anneler ile Karşılaştırma Grubundaki
Annelerin Ebeveyn Tutum Ölçeğinden Aldıkları Puanların Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri….……….166
Tablo 22. Karşılaştırma Grubundaki ve Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Çocuk
Yetiştirme Tutumlarının Mann-Whitney U Testi Sonuçları….………..169
Tablo 23. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Yaşları
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları ………173
Tablo 24. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Öğrenim
Sayfa No
Tablo 25. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Çocuk
Sayıları Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları ……….178
Tablo 26. 2-6 Yaşları Arasında Kız ve Erkek Çocuğu Olup CİK’te Kalan Annelerin Çocuk
Yetiştirme Tutumlarının Mann-Whitney U Testi Sonuçları………...180
Tablo 27. CİK’teki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve CİK’te Kalma Süreleri ile
İlgili Sperman Brown Korelasyon Katsayısı Sonuçları………..182
Tablo 28. CİK’teki Annelerin Suçlarına Göre Çocuk Yetiştirme Tutumu Puanlarının
Aritmetik Ortalamaları ve Standart Sapmaları ………...183
Tablo 29. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Suçları
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları……….186
Tablo 30. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Yaşları
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları……….190
Tablo 31. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Öğrenim
Düzeyleri Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları………192
Tablo 32. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Çocuk
Sayıları Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları………...194
Tablo 33. 2-6 Yaşları Arasında Kız ve Erkek Çocuğu Olan Karşılaştırma Grubundaki
Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Mann-Whitney U Testi Sonuçları…………...196
Tablo 34. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Aynı Evde
Yaşayan Kişi Sayısı ile İlgili Sperman Brown Korelasyon Katsayısı Sonuçları…………197
Tablo 35. Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Benlik Saygısı Değer Aralıkları, Aritmetik
Sayfa No
Tablo 36. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Benlik Saygısı Değer Aralıkları, Aritmetik
Ortalama Puanları ve Standart Sapma Değerleri……….199
Tablo 37. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalmakta Olan Anneler ile Karşılaştırma Grubundaki
Annelerin Benlik Saygısı Aritmetik Ortalama Puanları ve Standart Sapma Değerleri………..199
Tablo 38. Karşılaştırma Grubundaki ve Ceza İnfaz Kurumlarındaki Annelerin Benlik
Saygısı Puanlarına Göre Mann-Whitney U Testi Sonuçları………...200
Tablo 39. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin Benlik Saygıları ve Yaşları
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları…..………...203
Tablo 40. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin Benlik Saygıları ve Öğrenim
Düzeyleri Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları…...……….204
Tablo 41. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin Benlik Saygıları ve Çocuk Sayıları
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları……….205
Tablo 42. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin Benlik Saygılarının 2-6 Yaşları
Arasındaki Çocuklarının Cinsiyetine Göre Mann-Whitney U Testi Sonuçları…………...206
Tablo 43. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin Benlik Saygıları ve Annelerin CİK’te
Kalma Süreleri ile İlgili Sperman Brown Korelasyon Katsayısı Sonuçları………....207
Tablo 44. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin Suçlarına Göre Benlik Saygısı
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri………..208
Tablo 45. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan Annelerin Benlik Saygıları ve Annelerin Suçları
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları……….210
Tablo 46. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Benlik Saygıları ve Yaşları Arasındaki
Sayfa No
Tablo 47. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Benlik Saygıları ve Öğrenim Düzeyleri
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları……….212
Tablo 48. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Benlik Saygıları ve Çocuk Sayıları
Arasındaki İlişki ile İlgili Kruskall Wallis Testi Sonuçları……….213
Tablo 49. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Benlik Saygılarının 2-6 Yaşları Arasındaki
Çocuklarının Cinsiyetine Göre Mann-Whitney U Testi Sonuçları……….…214
Tablo 50. Karşılaştırma Grubundaki Annelerin Benlik Saygıları ve Aynı Evde Yaşayan
ŞEKİLLER LİSTESİ
Sayfa No
Şekil 1. Benlik Kavramının Şemsiye Modeli ile İfadesi………...16
Şekil 2. Benlik Kavramının Yapısı………..………17 Şekil 3. Benlik Saygısının Hiyerarşisi………..………22
Şekil 4. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi………..………..33
Şekil 5. Bilincin Düzeyleri………...……….36
Şekil 6. Okul Öncesi Dönemde Benlik Algısının Gelişimi…………..………51 Şekil 7. Bronfenbrenner’in Ekolojik Gelişim Teorisi’nin 3 Boyutlu Görünüşü...………....64
GRAFİKLER LİSTESİ
Sayfa No
Grafik 1. Kanada’da 1 Temmuz 2005 Tarihi İtibariyle 12 Yaş ve Üzerindeki Her 100.000
Bireyden Herhangi Bir Suçtan Ötürü Yargılananların (Sanık) Cinsiyetlerine Göre Sayıları………..99
Grafik 2. Ceza İnfaz Kurumlarında Kalmakta Olan Anneler ile Karşılaştırma Grubundaki
Annelerin Ebeveyn Tutum Ölçeği’nden Aldıkları Puanların Aritmetik Ortalamaları……….168
Grafik 3. CİK’teki Annelerin Suçlarına Göre Çocuk Yetiştirme Tutumu Puanlarının
Aritmetik Ortalamaları………185
Grafik 4. CİK’teki Annelerin Suçlarına Göre Benlik Saygısı Puanlarının Aritmetik
KISALTMALAR LİSTESİ Akt: Aktaran
bkz: Bakınız
CİK: Ceza İnfaz Kurumu çev: Çeviren
diğ: Diğerleri
ETÖ: Ebeveyn Tutum Ölçeği K. Grubu: Karşılaştırma Grubu MEB: Milli Eğitim Bakanlığı TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu
I. GİRİŞ 1.1. Problem Durumu
Topluma zarar verdiği ya da tehlikeli olduğuna kanun koyucu tarafından karar verilen, hukuka aykırı olarak onunla çatışan, hukuk düzeninin cezai nitelikte bir kuralının ihlali olarak tanımlanması mümkün olabilen suç ve suça karışma Türkiye’nin de içinde bulunduğu günümüz dünyası için oldukça önemli olan problemlerden biridir.
İçinde bulunulan sosyal grubun üyelerince doğru, iyi ve yararlı kabul edilen inançlara, normlara, geleneklere dayanan belli kurallara aykırı davranıp, bunlara karşı işlenen bir davranış suçluluk olarak tanımlanabilinmektedir. Suçluluk, kişiyi toplumda birlikte yaşadığı bireylerin karşısına çıkarmakta ve onlarla arasında çatışmalara neden olabilmektedir. Suçluluk kavramının altında, 1980’li yıllardan itibaren içinde bulunduğu biyolojik, fizyolojik açıklamalardan yavaş yavaş sıyrılarak toplumsal bir içerik kazanan kadın suçluluğu denilen kavram yer almaktadır (Balcıoğlu, 2001: 49). Genelde suç ve suçlu kavramları erkeğe özgü nitelikler gibi görülmekte, suç işleme özelliğinin getirdiği atıflar maskülenite ile eşdeğer tutulmaktadır. Oysaki küreselleşen dünyada, son yıllarda kadın ve çocuk suçluluğunun da hızlı bir ivme kazanarak arttığı gözlemlenmektedir (İçli ve Öğün, 1988: 20). Kadın şuçluluğu incelendiğinde kadınların özellikle kendilerini koruma amacı ile büyük oranda adam öldürme ve adam yaralama gibi suçları işlediği görülmektedir. Bu tür suçları işleyen kadınlara bakıldığında çoğunun suçları işlemeyi önceden planlamadıkları da dikkat çeken bir diğer unsurdur (Balcıoğlu, 2001: 49).
Ceza ve tutukevlerinde yaşamın cinsiyetine bakılmaksızın bütün bireyler için güç olduğu bilinmektedir. Mahkum olan bireyin anne olması ve çocuğunun da onunla kalması durumunda ise daha da güçleşeceği tahmin edilmektedir. Bir yetişkin için bile yaşamın oldukça güç olduğu ceza ve tutukevlerinde doğan, onlara bakacak başka kimsesi kalmadığı için annesi ile birlikte yaşamak zorunda kalan çocukların varlığının göz ardı etdilmemesi gerektiği düşünülmektedir (Giray ve Haznedaroğlu, 2012: 5-6).
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesinde ‘daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır’ şeklinde tanımlanan çocuk kavramından yola çıkarak risk grubunda olan çocuklar olarak da değerlendirilebilinen ceza infaz kurumlarında yaşamak zorunda kalan bu çocuklara onlar için kritik yıllar olan erken çocukluk döneminde eğitim vermek ve onların annelerine de çocuklarının eğitiminde kendilerinin önemini hatırlatmak, onlara yol göstermek, çocuklarının geleceklerini biraz da olsa aydınlatabilmek için mahkum annelerle ilgili araştırmaların yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren çocuğun topluma uyumunu sağlamada ona yol gösterici olan ailesidir. Çocuklar okul öncesi dönemde okula başlayana kadar en çok aileleri ile birliktedirler. Ancak cezaevi ortamına gözlerini açan ve erken çocukluk dönemini bu ortamda geçirmek zorunda olan bu çocuklarla ve onların aileleri ile ilgili literatürde çok sayıda araştırmanın olmadığı bir gerçektir. Bu noktada yapılacak araştırmanın önemini ve gerekliliğini daha iyi kavramak için erken çocukluk dönemine ve bu dönemden itibaren çocukların kişiliklerini kazanmalarında oldukça etkili olan çocuk yetiştirme tutumlarına değinmek gerekmektedir.
Erken çocukluk dönemi denilen 0-8 yaş arasını kapsayan dönem bir çocuk için oldukça önemli olan bilişsel, psiko-motor, sosyal-duygusal, dil gelişimi alanlarında önemli gelişmelerin olduğu, özbakım becerilerinin kazanılmaya başlandığı dönemdir (Özmert, 2006: 256; The Scottish Government, 2008: 3). Bu dönemin amacı tüm çocukların, fiziksel, zihinsel, sosyal-duygusal potansiyellerini geliştirmelerini sağlamaktır. Erken çocukluk eğitimi programları değişik yaş dönemlerini hedef olarak seçse bile sıklıkla tartışılan okul öncesi eğitim mi erken çocukluk eğitimi mi olarak sorulan soruya açıklık getirmek adına erken çocukluk döneminin (0-8 yaş) içerisinde okul öncesi dönem olarak bilinen 0-6 yaş arasını kapsayan dönemin de yer aldığını ve dolayısı ile bu iki eğitimin amaçları benzer olsa bile hedef olarak seçtiği yaş grubu itibari ile birbirinden farklı olduğunu söylemek mümkündür (Gülaçtı, 2010: 2-3).
Erken çocukluk dönemi bir çocuğun hayatında oldukça kritik bir yer kaplamakta ve onun geri kalan yaşamı için gerekli bütün becerilerin temeli bu dönemde atılmaktadır. Ayrıca bu dönemde çocuğun kişiliği ve diğer gelişim alanlarındaki (bilişsel, sosyal, dil, psikomotor) ilerlemeler en hızlı şekilde gerçekleşmektedir. Bu dönem aynı zamanda
çocukların dış etkilere en açık olduğu olduğu ve korunmaya, doğru bir şekilde desteklenmeye de en çok ihtiyaç duyduğu dönemdir. Dengeli, istikrarlı, hassas, çocuğun gelişimini destekleyen ilişkiler ve erken çocukluk dönemindeki zengin yaşam deneyimleri hayat boyu sürecek olan öğrenme fırsatları, sağlıklı bir fiziksel ve mental gelişim için temel oluşturmaktadır (Shonkoff, 2009: 1). Bu noktada erken çocukluk dönemini en verimli şekilde geçirmek için okul öncesi eğitimin varlığı ve gerekliliği gündeme gelmektedir.
Anne-babalar çocuklarının bilişsel, psiko-motor, sosyal-duygusal, dil alanlarında gelişmeleri ve özbakım becerilerini kazanmaları açısından olduğu gibi birçok bilgiyi kazandırma açısından da çocukların ilk eğitimcileridir. Aileler bir çocuğu dünyaya getirirken oynadıkları rol kadar o çocuğun geleceğinde de ona verdikleri güven, sevgi ile onun yaşamında belirleyici faktör olacaklardır.
Çocuğun annesi ile kuracağı iletişim; annesi tarafından güvenlik ihtiyacının doğru bir biçimde karşılanması, anne-bebek arasındaki olumlu etkileşim, bireylerin bütün yaşamı boyunca kuracağı iletişimin temelini oluşturmaktadır (Özyürek ve Tezel Şahin, 2010: 37).
Günümüz dünyasında bütün meslekler belli bir eğitimden sonra kazanılmakta, bütün bu eğitimler için belli bir enerji, zaman ve para harcanmaktadır. Ancak bugün toplumda oldukça önemli bir yeri olan çocukların nasıl eğitileceği, kendileri ve topluma nasıl faydalı bir birey olacağı konusunda anne-babalara bir eğitim verilmemektedir (Çağdaş ve Seçer, 2007: 11). Böyle bir eğitim almadıkları için de zaman zaman doğru olmayan çocuk yetiştirme tutumlarını benimsedikleri görülebilmektedir.
Genel olarak insanın herhangi bir olay ya da durum karşısında olası bir tavır ya da davranış biçimini oluşturma eğilimi olarak tanımlanabilinmesi mümkün olan tutum, davranış bilimlerinin temel kavramlarından biri olup insanların her tür davranışının kaynağında yer almaktadır (İnceoğlu, 2010: 13). Anne baba tutumları ise ebeveynlerin çocuk yetiştirmeye ilişkin inanç, davranış ve beklentileri olarak tanımlanmakta ve her kültürde çocukların sosyalleşme süreçlerini açıklayan temel dinamik olarak kabul edilmektedir (Kılıç, 2007: 42).
Her ailenin çocuk yetiştirme konusunda farklı tutumları benimsediklerini söyleyebilmek mümkündür. Bazı ebeveynler çocuklarını daha çok koruma altına almayı benimserken bazı
ebeveynler çocuklarına karşı itici davranabilmektedirler. Bazıları çocuklarına karşı aşırı hoşgörülü bir tutum benimserken, bazıları ise çocuklarına karşı baskıcı bir tutum benimseyebilmektedirler.
Anne babaların hangi çocuk yetiştirme tutumunu benimseyecekleri konusunda da kültürel değerler, anne babanın kendi ebeveynleri tarafından yetiştirilme biçimi, anne baba arasındaki ilişkilerin niteliği, ailenin sosyoekonomik durumu, çocuğun yaşı ve cinsiyeti etkili olabilmektedir (Çağdaş ve Seçer, 2004: 234).
Anne babaların tercih ettikleri çocuk yetiştirme tutumu çocuklarının bir çok becerisini ve gelişim alanlarını etkilemektedir. Bu alanlardan biri de çocuğun kişilik gelişimidir. Reddedici, karşı koyan, aşırı koruyucu ve çocuğa bebek gibi davranılan aile ortamında yetiştirilen çocuklar, pasif ve yönetilmeye hazır, inatçı, uyum güçlükleri çeken bireyler olabilirken, baskıcı-otoriter tutumu benimsemiş aile ortamında yetiştirilen çocuklar gergin, kavgacı, sosyal açıdan yetersiz bireyler olabilmektediler. Bunların tam tersi olarak uyumlu, sakin, çocuğu kabul eden, ona sorumluluk veren, mantıklı ve tutarlı aile ortamında yetişen çocuklar ise uyumlu, bağımsız, işbirliğine yatkın, kendi kendine yetebilen, kendine güvenen, sorumlu bir kişilik geliştirmektedirler (Özyürek ve Tezel Şahin, 2010: 47).
Daha çok kendilik algısı ile ilişkili bir kavram olan benlik saygısı, bireylerin kendilerine bir birey olarak yüklediği değeri ifade etmektedir. Benliğin duygusal öznesi olarak da tanımlanabilen benlik saygısı, her bireyin kişi olarak kendi kişisel değeri hakkındaki öznel duygusuna vurgu yapmaktadır (Koç, 2010: 35). Anne babaların kendi kendilerine yükledikleri kişisel değeri yani benlik saygısı ile benimsedikleri çocuk yetiştirme tutumu arasında ilişki olabileceği düşünülmektedir.
Yapılan bazı araştırmalar çocukların ebeveynlerinin benimsedikleri anne baba tutumuna göre benlik saygılarının, davranış sorunlarının etkilenebileceğini göstermektedir. Akça (2012) yaptığı araştırmasında farklı tepkisellik, davranış beklentileri, davranış yönlendirmesi, psikolojik kontrol ve özerklik desteği gibi farklı etkileşim örüntü örneği sergileyen ailelerde yetişen bireylerin benlik saygılarının psikolojik dayanıklılıklarıyla (resilience) ilişkisini ortaya koymayı amaçlamış, bu amaçla 2011 yılında İstanbul’da ikamet eden 20-40 yaşları arasındaki 95 kadın 105 erkek olmak üzere 200 kişi ile çalışmıştır.
Araştırmanın sonucunda ise davranışları anneleri tarafından yönlendirilen bireylerin benlik saygısı düzeylerinin daha düşük olduğu ifade edilmiştir.
Diğer bir araştırmada ise çocukluktaki davranış bozuklukları üzerinde kalıtım, zeka, doğuş sırası, kötü arkadaşlar ve radyo televizyonun etkisi incelenmiştir. Ancak çocukların davranış problemlerinde hiç bir değişkenin anne baba tutumu ve bu tutuma göre şekillenen ebeveyn çocuk ilişkisi kadar etkili olmadığı bulunmuştur (Akt. Çağdaş ve Seçer, 2004: 233).
Benlik saygısı ve çocuk yetiştirme tutumlarının her ikisinin de içinde bulunulan sosyokültürel çevreden etkilendiği ifade edilmektedir (Çağdaş ve Seçer, 2004: 237-238; Koç, 2010: 35; Özyürek ve Tezel Şahin, 2010: 42). Bu bağlamda ebeveynlerin yaşadıkları olayların da benlik saygısını ve çocuk yetiştirme tutumlarını etkilediğini söyleyebilmek mümkün olmaktadır. Ceza ve tevkifevlerinde kalmakta olan, suça karışmış mahkum annelerin benlik saygısı ve çocuk yetiştirme tutumları üzerinde bu olayların da etkisi olduğu düşünülmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 1993 yılı verilerine göre yaklaşık 90.000 kadının ceza ve tutukevlerinde kaldığı ve bu kadınların da %75’inin yani 67.500’ünün de anne olduğu ve çocuklarından ayrı kaldığı bilinmektedir. Verileri bir araya getirince yaklaşık 160.000 çocuğun annesinin hapishanede kalmak durumunda olduğu ortaya çıkmaktadır. Artan uyuşturucu kullanımından ve zorunlu cezalardan dolayı bugün bu sayıların ikiye katladığı öngörülmektedir (Myers, Smarsh, Amlund Hagen ve Kennon, 1999: 12). 2013 Haziran ayı verilerine göre ise Türkiye’deki tüm cezaevlerinde toplam 4.755 kadın kalmaktadır (Adalet Bakanlığı, 2013a).
Ceza ve tutukevlerinde kalmakta olan bu kadınların çoğunluğunun yoksul, bekar, düşük eğitimli, toplumun en alt statüsünde yaşamakta olan bireyler oldukları ve buradaki annelerin çoğunluğunun uyuşturucu, alkol kullandıkları ifade edilmektedir. Öyle ki Amerika Birleşik Devletleri’nde 1991 yılında eyalet cezaevlerinde kalan kadınların %65’i düzenli olarak uyuşturucu kullandıklarını ifade ederken yaklaşık %25’i de uyuşturucu için gerekli parayı bulmak amacıyla yaygın olarak saldırılarda bulunduklarını ifade etmiş ve bu veriyi doğrulamışlardır (Myers ve diğ., 1999: 13). Bu kadınların bir kısmının anne olduğu
ve çocuklarının da risk grubunda olan çocuklar olduğu düşülünce annelerin benlik saygılarının ve çocuk yetiştirme tutumlarının tespit edilmesinin gerekliliği bir kez daha gündeme gelmektedir.
1.2.Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın temel amacı Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan Aksaray Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Ankara Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalmakta olan 2-6 yaş arasında çocuğu olan mahkum anneler ile Konya İli merkez Karatay, Meram ve Selçuklu ilçelerinde ikamet eden 2-6 yaş arasında çocuğu olan annelerin benlik saygısı ve çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkiyi incelemektir.
Bu amaçla araştırma kapsamında şu sorulara cevap aranmaktadır:
1) 2-6 yaş arası çocuğu olup ceza infaz kurumlarında kalan annelerin benlik saygısı ile çocuk yetiştirme tutumlarından
a. Demokratik tutum b. Otoriter tutum c. Aşırı koruyucu tutum
d. İzin verici tutum arasında anlamlı bir ilişki görülmekte midir?
2) 2-6 yaş arası çocuğu olan karşılaştırma grubundaki annelerin benlik saygısı ile çocuk yetiştirme tutumlarından
a. Demokratik tutum b. Otoriter tutum c. Aşırı koruyucu tutum
d. İzin verici tutum arasında anlamlı bir ilişki görülmekte midir? 3) 2-6 yaş arası çocuğu olup
a. Ceza infaz kurumlarında kalan anneler ile karşılaştırma grubundaki annelerin çocuk yetiştirme tutumları nasıldır?
b. Ceza infaz kurumlarında kalan annelerin çocuk yetiştirme tutumları ile karşılaştırma grubundaki annelerin çocuk yetiştirme tutumları arasında fark var mıdır?
4) 2-6 yaş arası çocuğu olup ceza infaz kurumlarında kalan annelerin çocuk yetiştirme tutumları
a. Annelerin yaşlarına
b. Annelerin öğrenim düzeylerine c. Çocuklarının sayısına
d. 2-6 yaşları arasındaki çocuklarının cinsiyetine e. Cezaevinde kalma süresine
f. İşledikleri suçun niteliğine göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir? 5) 2-6 yaş arası çocuğu olan karşılaştırma grubundaki annelerin çocuk
yetiştirme tutumları a. Annelerin yaşlarına
b. Annelerin öğrenim düzeylerine c. Çocuklarının sayısına
d. 2-6 yaşları arasındaki çocuklarının cinsiyetine
e. Aynı evde ikamet ettikleri birey sayısına göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?
6) 2-6 yaş arası çocuğu olup
a. Ceza infaz kurumlarında kalan anneler ile karşılaştırma grubundaki benlik saygıları nasıldır?
b. Ceza infaz kurumlarında kalmakta olan annelerin benlik saygısı ile karşılaştırma grubundaki annelerin benlik saygısı arasında fark var mıdır?
7) 2-6 yaş arası çocuğu olup ceza infaz kurumlarında kalan annelerin benlik saygısı
a. Annelerin yaşlarına
b. Annelerin öğrenim düzeylerine c. Çocuklarının sayısına
e. Cezaevinde kalma süresine
f. İşledikleri suçun niteliğine göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir? 8) 2-6 yaş arası çocuğu olan karşılaştırma grubundaki annelerin benlik saygısı
a. Annelerin yaşlarına
b. Annelerin öğrenim düzeylerine c. Çocuklarının sayısına
d. 2-6 yaşları arasındaki çocuklarının cinsiyetine
e. Aynı evde ikamet ettikleri birey sayısına göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?
1.3.Araştırmanın Önemi
Yaşamın erken yılları, birçok araştırmacı tarafından zeka, kişilik ve sosyal davranış şekillenmesi açılarından son derece önemli bulunmaktadır. Bloom tarafından yapılan araştırmaya göre 17 yaşına kadar olan zihinsel gelişmenin %50’si 4 yaşına, %30’u 4 yaşından 8 yaşına, %20’si ise 17 yaşına kadar oluşmaktadır. Ayrıca, çocukların 18 yaşına kadar gösterdikleri okul başarısının % 33’ü 0-6 yaş arasındaki başarı ile açıklanabilinmektedir (Akt. Gülaçtı, 2010: 4).
Bütün bu nedenler erken çocukluk döneminin önemini bir kere daha ortaya koymaktadır. Bir bebeğin henüz dünyaya gözlerini açmadan önce annesi ile iletişime geçtiği, dünyaya geldiği andan itibaren de ailesinin onu yetiştirme tutumundan etkilendiği bilinmektedir. Ebeveynlerinin benimsemiş olduğu çocuk yetiştirme tutumları, çocuklarının gelişimlerinde oldukça kritik bir rol oynamakta, kişilik gelişimi başta olmak üzere bütün gelişim alanlarını etkilemektedir. Yapılan araştırmalar çocuk yetiştirme tutumlarının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Karakoç Demirkaya ve Abalı (2012) araştırmalarında yaşları 24 ay ile 72 ay arasında olan 200 çocuk ve onların anneleri ile çalışmışlardır. Araştırmanın sonucunda da PARI alt boyutları karşılaştırıldığında aşırı koruyuculuk, katı disiplin, karı-koca geçimsizliği ve ev kadınlığı rolünün reddi alt boyutları ile çocuk psikiyatri servisine başvuran annelerin ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık olduğu, psikiyatri servisine başvuran annelerin bu
alt boyutlarda ortalamalarının yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca araştırma sonucunda lise altı eğitim düzeyine sahip annelerin lise ve üzeri eğitimli annelere göre daha olumsuz tutum sergiledikleri de kaydedilirken buna ek olarak da çocuklardaki psikopatoloji varlığı ile annelerin olumsuz tutumları arasında doğru orantılı bir ilişkinin var olduğu da belirlenmiştir.
Dursun (2010) çalışmasında okul öncesi dönemdeki çocukların davranış problemleri ile anne baba tutumları arasındaki ilişkinin belirlenmesini ve aileye ait değişkenler açısından çocuklardaki davranış problemlerinin ve anne baba tutumlarının incelenmesini amaçlamıştır. Bu amaçla 5-6 yaşlarında 233 çocuk ve anne babaları ile çalışmıştır. Araştırmanın sonucunda genç anne ve babaların aşırı koruyucu ve sıkı disiplinli tutumlarının yüksek olduğu, anne babaların eğitim düzeyleri yükseldikçe aşırı kontrol, sıkı disiplin tutumlarının ve aile içi geçimsizliğin azaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca anne babalardan çalışmayanların çalışanlara göre daha koruyucu ve disiplinli olduğu saptanmış buna ek olarak da babaların annelere göre daha koruyucu, sıkı disiplinli ve daha demokratik oldukları ortaya çıkmıştır. Araştırmada son olarak da okul öncesi dönemdeki çocukların davranış problemleri ile anne baba tutumları arasında düşük düzeyde de olsa bir ilişki olduğu kaydedilen veriler arasında yerini almıştır.
Günalp (2007) çalışmasında farklı anne baba tutumlarının, okul öncesi eğitim çağındaki 5-6 yaş grubu çocukların özgüven duygularının gelişimine olan etkisini tespit etmeyi amaçlamıştır. Bu amaçla Aksaray İl merkezindeki üç ilköğretim okuluna devam eden 5-6 yaşları arasında toplamda 100 çocuk ve onların velileri ile çalışan araştırmacı demokratik ana baba tutumunun okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş grubu çocukların özgüven duygularının gelişimine anlamlı ve pozitif yönde etkisi olduğunu tespit etmiş, diğer tutumlarının ise çocukların özgüven duygularının gelişimine anlamlı ve negatif yönde etkisi olduğunu saptamıştır.
Kılıç (2007) ise çalışmasında madde bağımlısı bireylerin anne babalarının tutumları ve anne baba bağlılıkları ilişkisinin farklı demografik degişkenlere göre ilişkisini incelemeyi amaçlamış bu amaçla evreni temsil eden uyuşturucu kullananların arasından uygun örnekleme yöntemi ile 157 erkek ve 19 bayan olmak üzere toplam 176 kişi seçmiştir. Araştırmanın sonucunda madde kullanan bireylerin yaşlarına ve eğitim durumlarına göre
anne baba bağlılık düzeyleri arasında anlamlı bir fark olmadığı bulunurken, madde kullanan bireylerin anne baba tutumları ile anne baba bağlılığı düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur.
Araştırma sonuçlarının da gösterdiği gibi erken çocukluk döneminde çocuğu olan ebeveynlerin benimsedikleri çocuk yetiştirme tutumu çocuklarının yaşamları boyunca kritik bir rol oynamaktadır. İlgili literatür tarandığında anne-babaların çocuk yetiştirme tutumlarının çocukların benlik saygısı üzerindeki etkilerine dair araştırmalar bulunmasına karşın anne-babaların benimsedikleri çocuk yetiştirme tutumlarının kendilerinin benlik saygıları ile ilişkisine dair alan yazınında yeterli sayıda ve nitelikte araştırmanın olmadığı saptanmıştır.
Mahkum kadınlar ile ilgili olarak Vold, Bernard ve Snipes’ın (2002) görüşlerine bakacak olursak alan yazınında fuhuş gibi bazı istisna suçlar haricinde suç işlemenin erkeklere has bir fenomen olduğu düşüncesine sahip olunduğunu belirttikleri görülmektedir (Akt. Mese, 2009: 16). Bu düşüncenin ceza infaz kurumlarında kalmakta olan anneler üzerinde az sayıda araştırmanın yapılmasını açıklayabileceği düşünülmektedir. Bu noktada yapılan olan araştırmanın oldukça hassas bir grup olan mahkum annelerle yapılmış olması da araştırmanın önemini güçlendirmektedir.
1.4.Varsayımlar
Araştırmanın gerçekleştirilmesinde göz önünde bulundurulan varsayımlar aşağıda belirtilmiştir:
-Kullanılan testler 2-6 yaş arasında çocukları olan annelerin benlik saygılarını, çocuk yetiştirme tutumlarını ölçmektedir.
-Araştırmada kullanılan ölçüm araçları geçerli ve güvenilirdir.
-Araştırmaya katılan anneler benlik saygısı ve anne baba tutum ölçeklerini dürüstlükle cevaplamışlardır.
1.5.Sınırlılıklar
Bu araştırma Aksaray Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Ankara Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları’nda kalmakta olan 2-6 yaş arası çocuğu olan anneler ve Konya İli merkez ilçelerinde (Karatay, Meram, Selçuklu) ikamet eden 2-6 yaş arası çocuğu olan annelerle sınırlıdır. Ayrıca araştırmaya ceza infaz kurumlarından katılan annelerin ceza infaz kurumlarında kaldığı süreye dair bilgi toplanırken annenin o esnada içerisinde bulunduğu cezaevinde kaldığı süre temel alınmış olup annenin başka ceza infaz kurumundan sevk ile gelmesi durumu görmezden gelinmiştir. Araştırma 2012-2013 eğitim-öğretim yılında yapılmıştır.
1.6. Tanımlar
Bu bölümde araştırma ile ilgili olan tanımlar alfabetik sıra göz önüne alınarak verilmiştir.
Aile: Birincil grup denilen en yakın insan ilişkilerinin yaşandığı etkileşim örüntüsüne
ait bir kurumdur (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2011: 28).
Benlik Saygısı: Bireyin kendisine atfedilen tutumların bir dizgesi ya da bireyin kendi
değeri hakkındaki algılamalarıdır (Akt: Harputlu, 2005: 21).
Erken Çocukluk Eğitimi: Erken çocukluk döneminde (0-8 yaş) olan çocukların bütün
gelişim alanlarında gelişimlerini sağlamaya yönelik olarak yapılan planlı, sitemli ve organize eğitim etkinliklerinin tümüdür (Gülaçtı, 2010: 3; Güven ve Efe Azkeskin, 2010: 2-3).
Gelişimi Risk Altında Olan Çocuklar: Büyüme ve gelişimleri biyolojik, bakım,
sosyal-çevresel faktörlerden kaynaklanan dezavantajlar nedeni ile gelişimsel açıdan yaşıtlarından geride olan çocuklardır (Atay, 2009: 143).
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu: İç ve dış güvenlik görevlileri bulununan, firara karşı
teknik, mekanik, elektronik veya fiziki engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hallerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış
çevre ile temasın olanaklı bulunduğu, yeterli düzeyde güvenlik sağlanmış ve hükümlünün gereksinimine göre bireysel, grup halinde veya toplu olarak iyileştirme yöntemlerinin uygulanabileceği tesislerdir (Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu, 2004).
Okul Öncesi Eğitim: 0-6 yaş arası olarak ifade edilen okul öncesi dönemi kapsayan,
çocukların gelişim özellikleri, bireysel farklılıkları ve yeteneklerini göz önüne alarak, şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir ortam yaratan, onların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını, ilköğretime hazır olmalarını, beden, zihin ve duygu gelişmesini, iyi alışkanlıklar kazanmasını amaçlayan, ebeveynler ve eğitimcilerin etkin olduğu sistemli bir eğitimdir (MEB, 2006: 7).
Tutum: Bireyin bir durum, olay ya da olgu karşısında ortaya koyması beklenen olası
davranış biçimi, çevresindeki herhangi bir olgu veya nesneye ilişkin sahip olduğu tepki eğilimi olarak ifade edilebilir (İnceoğlu, 2010: 13).
II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1.BENLİK SAYGISINA İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Bu bölümde benlik ve benlik saygısı kavramları, benlik ile ilgili çalışmaların kuramsal temelleri, benlik kavramının ve benlik saygısının gelişimine ilişkin kavramsal çerçeveye yer verilmektedir.
2.1.1.Benlik Tanımları
Ostrow (1982) benliğin, çok çeşitli disiplinler arasında köprü olarak kullanılan ve binlerce çalışmaya mevzu olmuş bir kavram olduğunu ifade etmektedir (Akt. Rosenberg, Schooler ve Schoenbach, 1989: 1004). Benlik kavramı doğasının karmaşıklığı ile yüzyıllardır filozofların dikkatini çekmiş ve üzerinde düşünmelerini sağlamıştır ancak James’e kadar hiç kimse benlik kavramının psikolojinin çalışması için uygun bir konu olacağını düşünememiştir (Lawrance, 2006: 2). Benlik kavramıyla ilgili fikirlerini belirten William James, benlik ile ilgili yapılan çalışmalarda geçen ilk isimler arasında yerini almış ve benlik kavramı ile ilgili araştırmaları canlandırmıştır (Lawrance, 2006: 2; Demir, 2010: 23). Kendi döneminin filozofları ile birlikte benliğin öznel ve nesnel doğası ile ilgili olarak uğraşmış ve sonunda benliği, üzerinde çalışmak isteyen psikologlar için öznel bir fenomen olarak ifade etmiştir (Lawrance, 2006: 2).
James, ayrıca benliği üç yönü ile almış ve bunları maddesel benlik, sosyal benlik ve ruhsal benlik olarak ifade etmiştir. Bunlardan ilki olan maddesel benlik, bireyin kendine ait olan gövdesi ya da kıyafetine benzetilmiş, bireyin diğer kişiler ve maddesel şeylerle özdeşleşmiş olması şeklinde tanımlanmıştır. Maddesel benliğe iflas etmiş bir iş adamının intihara teşebbüs etmesi örnek olarak verilebilinmektedir. Sosyal benlik ise bireyin yaşam içinde kendi tarafından benimsediği bir çok maddeye uygun olarak davranması, roller üstlenmesi şeklinde ifade edilmektedir. Bireyin sevmediği bir bireye karşı sevecenlik
maskesi takması sosyal benliğe örnek olarak verilebilinmektedir. Son olarak üçüncü olan ruhsal benliğin ise çok öznel, subjektif olduğu, bireyin kendini nasıl değerlendirdiğini ve nasıl algıladığını belirlediği ve kapsamına yetenekler, ilgiler, tutumlar ve bireyin bunları kendince nasıl değerlendirdiğinin girdiği belirtilmektedir (Yıldız, 2006: 502; Demir, 2010: 23).
Baymur (1985: 268), benlik ya da öz kavramını bireyin kendi kişiliğine ilişkin değerler ve kendi görüş tarzı olarak adlandırmakta ve kişilik gelişim sürecinde oluşan bir kişilik boyutu olarak ifade etmektedir. Bacanlı (2001: 122) ise benliğin kişinin kendini tanıması, içsel durumların farkında olması, kendisi ile ilgili düşündüklerini nasıl düşündüğünü fark etmesini içerdiğini, bunu yapabilen kişilerin de kendilerinin ne olduğunun, ne yaptığının, ne yapması gerektiğinin farkında olan bireyler olduklarını ifade etmiştir.
Yörükoğlu (1986: 389) benlik kavramını en genel olarak insanın kendini anlayış ve kavrayış biçimi olarak tanımlamakta olup kişinin kendisini nasıl görüp ne değer biçtiğini anlatırken Yavuzer (1994: 40), benlik kavramını çocuğun dünyayı seyrettiği bir gözlük olarak tanımlamaktadır.
Bir bireyin kendi kimliğini fark etmesi ile oluşan benlik, bireyin kendisi ile ilgili tüm görüşlerini, görünüşünü, yetenek ve tutumlarını içermekte olup kendi kişiliğine ilişkin kanılarının toplamı, kendini tanıma ve değerlendirme biçimi olarak da ifade edilmektedir (Plumber, 2005: 13; Lawrence, 2006: 2). Diğer bir söylem ile bireylerin kendi kimliklerine ilişkin kanılardan, düşünüş tarzlarından oluşan benliği ‘kişiliğin öznel yanı’ olarak tanımlayabilmek mümkün olmaktadır (Baymur, 1985: 267).
Rogers’a göre benlik, bireyin bazı özellikleri kendine atfetmesidir ve bir kimsenin benlik kavramı kendinden daha çok başkalarının onun hakkındaki görüşlerini yansıtmaktadır. Diğer bir ifade ile bireyin organizmik ‘ben’i ile uyuşabilecek şekilde kendini algılamasıdır (Gürşen Otacıoğlu, 2009: 142). Rogers’ın benlik kavramı, kişinin kendini algılamasından oluşan gerçek benliği (real-self) ve olmak istediği, olması gerektiğine inandığı nitelikleri temsil eden ideal benliği (ideal-self) içermektedir (Yenidünya, 2005: 27).
Super, insanların bebeklikten itibaren kendilerine ilişkin bir benlik kavramı oluşturmaya başladıklarını söylemiş, benliğin de bir kimsenin kendini nasıl gördüğü ile ilintili bir kavram olduğunu ifade etmiştir. Super, bireyin benlik oluşturma sürecinin yaşam boyu devam ettiğini ve bu süreçte oldukça kritik olan ‘benlik tasarımı’nın da bireyin kendisi hakkındaki doğrudan edindiği algıların birbirleri ile anlamlı bir bütün oluşturması ile meydana geldiğini ifade ederken bu kritik dönemde bireyin amacının da kendi benlik tasarımını korumak ve bütün davranışlarını oluşturduğu benlik tasarımına göre biçimlendirmek olduğunu açıklamıştır. Benlik kavramının oluşması sürecinde insanların kullandığı yollardan birinin keşfetmek olduğunu belirten Super bu keşfin, çeşitli etkinlikler esnasında bireyin yapabildiklerini, özelliklerini keşfetmesi ile başladığını daha sonra bu yaptıklarının başkaları tarafından değerlendirilmesi sonucunda da kendilik algısının oluşmaya başladığını ifade etmiştir. Kendilik algısının gelişimine özellikle ailedeki ve çevredeki diğer bireylerle özdeşleşmenin katkısı olduğu, bu özdeşleşme sonucunda bireyin farklı roller içinde kendini görüp, sınadığı ve böylece bir ileri basamağa geçtiği de Super tarafından ifade edilenler arasında yer almaktadır (Yeşilyaprak, 2005: 198-199; Yenidünya, 2005: 28).
Alan yazını tarandığında Rosenberg (1979)’ in benlik kavramının sıklıkla ego kavramı ile birbirlerinin yerine kullanıldığını ve bunun birbirlerinden farklı kavramlar olmaları nedeni ile doğru olmadığını ifade ettiği görülmektedir (Akt. Yenidünya, 2005: 26). Çuhadaroğlu (1986: 2) benliğin, id, ego ve süper egoyu kapsadığını belirmiş ve benlik yani ‘self’ kavramının ego anlamında kullanılması durumunda anlam daralmasına maruz kaldığını ifade etmiştir. Ego kavramı, id ile süperego arasında dengeyi sağlamakla görevli olup, gerçeklerle başetmesini sağlayan entellektüel ve bilişsel süreçleri içermekte ve benlik kavramını korumayı hedeflemektedir (San Bayhan ve Artan, 2007: 196).
Jambunathan ve Burts (2003: 651) araştımacıların benlik ya da literatürdeki diğer bir ifade ile kendilik algısının tek boyutluluğu ya da çok boyutluluğu konusunda ikiye bölündüklerini belirterek, Rogers (1950) ve Coopersmith (1967)’in bir bireyin belli işler karşısındaki performanslarının toplam bir değerlendirmesi şeklinde tanımladıkları benliği tek boyutlu olarak düşündüklerini ifade etmektedirler. Bu konuda Yıldız (2006: 502) ve Lawrence (2006: 2)’ın görüşlerine bakıldığında ise Yıldız (2006: 502)’ın benliğin; benlik
saygısı, benlik imgesi, benlik tasarımı, benlik farkındalığı, benlik bilinci, benlik kurgusu, benlik yeterliği, benlik ayarlaması, kendini gerçekleştirme gibi birçok ögeden oluştuğunu belirttiği görülürken Lawrance (2006: 2)’ın ise benliği; benlik saygısı (self esteem), benlik imajı (self image) ve ideal benliği (ideal self) altına alan bir şemsiye olarak ifade ettiği görülmektedir.
Şekil 1. Benlik Kavramının Şemsiye Modeli ile İfadesi (Lawrance, 2006: 3)
Benliğin şemsiye modelinde kapsamına dahil ettiği kavramlardan birincisi olan benlik imajı (self image) bireyin kim olduğunu, ideal benlik (ideal self) bireyin aslında kim olmak istediğini, benlik saygısı (self esteem) ise bireyin kim olduğu ve kim olmak istediği arasındaki farklılıklardan dolayı hissettiklerini ifade etmektedir. Yukarıda bahsedilen benliği oluşturan bir çok ögeden biri olan benlik imgesini bir bireyin kendi zihinsel, fiziksel özelliklerinin farkında olması ve yaşamının ilk dönemlerinden başlayarak kim olduğu, ne olduğu ve taşıdığı değerle ilgili bir fikir sahibi olması şeklinde tanımlayabilmek mümküdür. Birçok zihinsel ve fiziksel özelliklerin okul yaşamının çeşitliliği ve zenginliği ile şekillendiğinden hareketle bireylerin benlik imgesinin de yaşanılan deneyimlerin fazlalığı ile daha zengin bir hal aldığı da bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Benlik imajına dair ilk izlenimler genellikle beden algısının yansımaları olsalar da çocuğun kendi bedeninin, etrafını saran çevreden ayrı bir varlık olduğunu öğrenmesi ile gelişmeye başlayan benliğinin daha sonra çocuğun olgunluğunun da artması ile birlikte sadece bedenlerine bağlı değil bunun yanısıra akranları arasındaki ilişkilerine de bağlı olmasını öğrenmesi ile daha keskin ve katı bir hal aldığı belirtilmektedir (Lawrence, 2006: 2-3). Bir diğer ifade şekli ile de benlik kavramı ve benlik imgesi terimleri hepimizin sahip olduğu ve
kendimiz hakkında doğru olduğunu düşündüğümüz bir inançlar ve imgeler dizisidir (Stanford ve Donovan, 1999: 32).
Benlik imgesinin aksine ideal benlik, bireyin gerçekte olduğu kişi değil, ne olmak istediği kendi kendine ‘keşke olsaydım’ şeklinde ifade ettiği durum olarak tanımlanmaktadır. Benlik imajının gelişimi ile birlikte çocuk kendinin sahip olması gereken bazı ideal özellikler olduğunu öğrenir. Evde benlik imajının gelişimi ile başlayan bu süreç okulda da devam eder ve çocuklar okula gittikleri zaman aileleri gibi öğretmenlerinin de bazı davranışlara değer verdiklerini görürler. Bu değer verilen davranışlara sahip olan çocukların öğretmenleri tarafından övüldüklerini ve hatta ödüllendirildiklerini gören çocuklar için toplumda değerli olarak görülen bu standarlara uymak ve başarmak bir amaç olur ve övülme durumu da ciddi bir motivasyon kaynağı olur. Çocuğun ideal benliğinin oluşmasında özellikle ergenlik döneminde akranlar ve medyada aile ve okul dışındaki faktörler olarak devreye girer. Zamanla daha realist bir bakış açısı ile bireyler toplum, medya, akranlar ve aile tarafından belirlenen standartlar doğrultusunda kendi ideal benliklerini şekillendiriler (Lawrence, 2006: 4-5).
Benlik kavramı ile ilgili olarak diğer bir sınıflama da Marsh ve Shavelson (1985) tarafından yapılamaktadır. Bu sınıflamada benlik kavramının içerisinde akademik ve akademik olmayan benlik kavramlarına ve bu kavramların birbirleri ile ilişkisine yer verilmektedir (Woolfolk, 1998: 74):
Şekil 2’de görüldüğü gibi genel benlik kavramı, akademik olmayan benlik kavramı, akademik ingilizce benlik kavramı, akademik matematik benlik kavramı gibi daha özel benlik kavramlarıdan oluşmaktadır. Ayrıca son araştırmaların da sanatsal beceriler için benlik kavramında özel bir alan olduğunu belirttiği de bilinmektedir (Vispoel, 1995; akt. Woolfolk, 1998: 74). Bu benlik kavramlarının ikinci basamakta bulunan fiziksel yetenek, görünüş, akranlarla ilişkiler ve aile ile özellikle de ebeveynlerle ilişkiler gibi çok daha özel kavramlardan meydana geldiği bilinmektedir. Şekil 2’de görülen benliğin hiyerarşik yapısı ergenlik çağının henüz başında olan ergenler için en güçlüdür. Ergenlik çağının sonunda olanlar ve yetişkinlerin ise ayrı ve kişiye özel benlikleri olduğu görülmektedir ancak bu özel benliklerin bireylerin genel benliğinde entegre olması zorunlu değildir. Ergenlik döneminin henüz başında olan ergenlerin okullarındaki derslerinde (akademik zorluklarla) karşılaştıkları zorluklar nedeni ile bir yaşam vazifesi olarak böyle bir kimlik oluşturdukları düşünülmektedir. Bunun yanısıra yetişkinler ise akademik ortamlarda aktif olarak bulunmamaktadırlar. Yetişkinler kendilerini şimdiki ilgi alanlarına ve yaptıkları etkinliklere göre tanımlayabilmektedirler. Sonuç olarak; yetişkinlerin benliklerinin daha çok karşılaştıkları durumlara özgü olduğunu söyleyebilmek mümkündür (Byrne & Worth Gavin, 1996; Pintrich & Schunk, 1996; akt. Woolfolk, 1998: 74-75).
Benlik kavramı ile ilgili olarak yapılan tanımlar değerlendirildiği takdirde benlik kavramını tek bir şekilde ifade etmenin mümkün olmadığı görülmektedir. Bu noktada benlik kavramında önemli bir yer teşkil eden benlik saygısı kavramı tanımlanmaya çalışılacaktır.
2.1.2.Benlik Saygısına İlişkin Tanımlar
Benlik ve benlik saygısı kavramları arasındaki ayrım literatürde kesin olarak yapılmasına rağmen, benlik saygısının benlik kavramının birleşeni olduğuna dair zaman zaman tartışmalar yapılmaktadır. Bu tartışmalar kapsamında araştırmacılar öz yeterlilik, benlik saygısı ve benlik kavramları arasında önemli örtüşmeler olduğunu ifade etmektedirler (Carroll, Houghton, Wood, Perkins ve Bower, 2007: 238). Rosenberg ve diğerleri (1989: 1004), benlik hakkında yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğunun ana