• Sonuç bulunamadı

2.1. BENLİK SAYGISINA İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1.1. Benlik Tanımları

Ostrow (1982) benliğin, çok çeşitli disiplinler arasında köprü olarak kullanılan ve binlerce çalışmaya mevzu olmuş bir kavram olduğunu ifade etmektedir (Akt. Rosenberg, Schooler ve Schoenbach, 1989: 1004). Benlik kavramı doğasının karmaşıklığı ile yüzyıllardır filozofların dikkatini çekmiş ve üzerinde düşünmelerini sağlamıştır ancak James’e kadar hiç kimse benlik kavramının psikolojinin çalışması için uygun bir konu olacağını düşünememiştir (Lawrance, 2006: 2). Benlik kavramıyla ilgili fikirlerini belirten William James, benlik ile ilgili yapılan çalışmalarda geçen ilk isimler arasında yerini almış ve benlik kavramı ile ilgili araştırmaları canlandırmıştır (Lawrance, 2006: 2; Demir, 2010: 23). Kendi döneminin filozofları ile birlikte benliğin öznel ve nesnel doğası ile ilgili olarak uğraşmış ve sonunda benliği, üzerinde çalışmak isteyen psikologlar için öznel bir fenomen olarak ifade etmiştir (Lawrance, 2006: 2).

James, ayrıca benliği üç yönü ile almış ve bunları maddesel benlik, sosyal benlik ve ruhsal benlik olarak ifade etmiştir. Bunlardan ilki olan maddesel benlik, bireyin kendine ait olan gövdesi ya da kıyafetine benzetilmiş, bireyin diğer kişiler ve maddesel şeylerle özdeşleşmiş olması şeklinde tanımlanmıştır. Maddesel benliğe iflas etmiş bir iş adamının intihara teşebbüs etmesi örnek olarak verilebilinmektedir. Sosyal benlik ise bireyin yaşam içinde kendi tarafından benimsediği bir çok maddeye uygun olarak davranması, roller üstlenmesi şeklinde ifade edilmektedir. Bireyin sevmediği bir bireye karşı sevecenlik

maskesi takması sosyal benliğe örnek olarak verilebilinmektedir. Son olarak üçüncü olan ruhsal benliğin ise çok öznel, subjektif olduğu, bireyin kendini nasıl değerlendirdiğini ve nasıl algıladığını belirlediği ve kapsamına yetenekler, ilgiler, tutumlar ve bireyin bunları kendince nasıl değerlendirdiğinin girdiği belirtilmektedir (Yıldız, 2006: 502; Demir, 2010: 23).

Baymur (1985: 268), benlik ya da öz kavramını bireyin kendi kişiliğine ilişkin değerler ve kendi görüş tarzı olarak adlandırmakta ve kişilik gelişim sürecinde oluşan bir kişilik boyutu olarak ifade etmektedir. Bacanlı (2001: 122) ise benliğin kişinin kendini tanıması, içsel durumların farkında olması, kendisi ile ilgili düşündüklerini nasıl düşündüğünü fark etmesini içerdiğini, bunu yapabilen kişilerin de kendilerinin ne olduğunun, ne yaptığının, ne yapması gerektiğinin farkında olan bireyler olduklarını ifade etmiştir.

Yörükoğlu (1986: 389) benlik kavramını en genel olarak insanın kendini anlayış ve kavrayış biçimi olarak tanımlamakta olup kişinin kendisini nasıl görüp ne değer biçtiğini anlatırken Yavuzer (1994: 40), benlik kavramını çocuğun dünyayı seyrettiği bir gözlük olarak tanımlamaktadır.

Bir bireyin kendi kimliğini fark etmesi ile oluşan benlik, bireyin kendisi ile ilgili tüm görüşlerini, görünüşünü, yetenek ve tutumlarını içermekte olup kendi kişiliğine ilişkin kanılarının toplamı, kendini tanıma ve değerlendirme biçimi olarak da ifade edilmektedir (Plumber, 2005: 13; Lawrence, 2006: 2). Diğer bir söylem ile bireylerin kendi kimliklerine ilişkin kanılardan, düşünüş tarzlarından oluşan benliği ‘kişiliğin öznel yanı’ olarak tanımlayabilmek mümkün olmaktadır (Baymur, 1985: 267).

Rogers’a göre benlik, bireyin bazı özellikleri kendine atfetmesidir ve bir kimsenin benlik kavramı kendinden daha çok başkalarının onun hakkındaki görüşlerini yansıtmaktadır. Diğer bir ifade ile bireyin organizmik ‘ben’i ile uyuşabilecek şekilde kendini algılamasıdır (Gürşen Otacıoğlu, 2009: 142). Rogers’ın benlik kavramı, kişinin kendini algılamasından oluşan gerçek benliği (real-self) ve olmak istediği, olması gerektiğine inandığı nitelikleri temsil eden ideal benliği (ideal-self) içermektedir (Yenidünya, 2005: 27).

Super, insanların bebeklikten itibaren kendilerine ilişkin bir benlik kavramı oluşturmaya başladıklarını söylemiş, benliğin de bir kimsenin kendini nasıl gördüğü ile ilintili bir kavram olduğunu ifade etmiştir. Super, bireyin benlik oluşturma sürecinin yaşam boyu devam ettiğini ve bu süreçte oldukça kritik olan ‘benlik tasarımı’nın da bireyin kendisi hakkındaki doğrudan edindiği algıların birbirleri ile anlamlı bir bütün oluşturması ile meydana geldiğini ifade ederken bu kritik dönemde bireyin amacının da kendi benlik tasarımını korumak ve bütün davranışlarını oluşturduğu benlik tasarımına göre biçimlendirmek olduğunu açıklamıştır. Benlik kavramının oluşması sürecinde insanların kullandığı yollardan birinin keşfetmek olduğunu belirten Super bu keşfin, çeşitli etkinlikler esnasında bireyin yapabildiklerini, özelliklerini keşfetmesi ile başladığını daha sonra bu yaptıklarının başkaları tarafından değerlendirilmesi sonucunda da kendilik algısının oluşmaya başladığını ifade etmiştir. Kendilik algısının gelişimine özellikle ailedeki ve çevredeki diğer bireylerle özdeşleşmenin katkısı olduğu, bu özdeşleşme sonucunda bireyin farklı roller içinde kendini görüp, sınadığı ve böylece bir ileri basamağa geçtiği de Super tarafından ifade edilenler arasında yer almaktadır (Yeşilyaprak, 2005: 198-199; Yenidünya, 2005: 28).

Alan yazını tarandığında Rosenberg (1979)’ in benlik kavramının sıklıkla ego kavramı ile birbirlerinin yerine kullanıldığını ve bunun birbirlerinden farklı kavramlar olmaları nedeni ile doğru olmadığını ifade ettiği görülmektedir (Akt. Yenidünya, 2005: 26). Çuhadaroğlu (1986: 2) benliğin, id, ego ve süper egoyu kapsadığını belirmiş ve benlik yani ‘self’ kavramının ego anlamında kullanılması durumunda anlam daralmasına maruz kaldığını ifade etmiştir. Ego kavramı, id ile süperego arasında dengeyi sağlamakla görevli olup, gerçeklerle başetmesini sağlayan entellektüel ve bilişsel süreçleri içermekte ve benlik kavramını korumayı hedeflemektedir (San Bayhan ve Artan, 2007: 196).

Jambunathan ve Burts (2003: 651) araştımacıların benlik ya da literatürdeki diğer bir ifade ile kendilik algısının tek boyutluluğu ya da çok boyutluluğu konusunda ikiye bölündüklerini belirterek, Rogers (1950) ve Coopersmith (1967)’in bir bireyin belli işler karşısındaki performanslarının toplam bir değerlendirmesi şeklinde tanımladıkları benliği tek boyutlu olarak düşündüklerini ifade etmektedirler. Bu konuda Yıldız (2006: 502) ve Lawrence (2006: 2)’ın görüşlerine bakıldığında ise Yıldız (2006: 502)’ın benliğin; benlik

saygısı, benlik imgesi, benlik tasarımı, benlik farkındalığı, benlik bilinci, benlik kurgusu, benlik yeterliği, benlik ayarlaması, kendini gerçekleştirme gibi birçok ögeden oluştuğunu belirttiği görülürken Lawrance (2006: 2)’ın ise benliği; benlik saygısı (self esteem), benlik imajı (self image) ve ideal benliği (ideal self) altına alan bir şemsiye olarak ifade ettiği görülmektedir.

Şekil 1. Benlik Kavramının Şemsiye Modeli ile İfadesi (Lawrance, 2006: 3)

Benliğin şemsiye modelinde kapsamına dahil ettiği kavramlardan birincisi olan benlik imajı (self image) bireyin kim olduğunu, ideal benlik (ideal self) bireyin aslında kim olmak istediğini, benlik saygısı (self esteem) ise bireyin kim olduğu ve kim olmak istediği arasındaki farklılıklardan dolayı hissettiklerini ifade etmektedir. Yukarıda bahsedilen benliği oluşturan bir çok ögeden biri olan benlik imgesini bir bireyin kendi zihinsel, fiziksel özelliklerinin farkında olması ve yaşamının ilk dönemlerinden başlayarak kim olduğu, ne olduğu ve taşıdığı değerle ilgili bir fikir sahibi olması şeklinde tanımlayabilmek mümküdür. Birçok zihinsel ve fiziksel özelliklerin okul yaşamının çeşitliliği ve zenginliği ile şekillendiğinden hareketle bireylerin benlik imgesinin de yaşanılan deneyimlerin fazlalığı ile daha zengin bir hal aldığı da bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Benlik imajına dair ilk izlenimler genellikle beden algısının yansımaları olsalar da çocuğun kendi bedeninin, etrafını saran çevreden ayrı bir varlık olduğunu öğrenmesi ile gelişmeye başlayan benliğinin daha sonra çocuğun olgunluğunun da artması ile birlikte sadece bedenlerine bağlı değil bunun yanısıra akranları arasındaki ilişkilerine de bağlı olmasını öğrenmesi ile daha keskin ve katı bir hal aldığı belirtilmektedir (Lawrence, 2006: 2-3). Bir diğer ifade şekli ile de benlik kavramı ve benlik imgesi terimleri hepimizin sahip olduğu ve

kendimiz hakkında doğru olduğunu düşündüğümüz bir inançlar ve imgeler dizisidir (Stanford ve Donovan, 1999: 32).

Benlik imgesinin aksine ideal benlik, bireyin gerçekte olduğu kişi değil, ne olmak istediği kendi kendine ‘keşke olsaydım’ şeklinde ifade ettiği durum olarak tanımlanmaktadır. Benlik imajının gelişimi ile birlikte çocuk kendinin sahip olması gereken bazı ideal özellikler olduğunu öğrenir. Evde benlik imajının gelişimi ile başlayan bu süreç okulda da devam eder ve çocuklar okula gittikleri zaman aileleri gibi öğretmenlerinin de bazı davranışlara değer verdiklerini görürler. Bu değer verilen davranışlara sahip olan çocukların öğretmenleri tarafından övüldüklerini ve hatta ödüllendirildiklerini gören çocuklar için toplumda değerli olarak görülen bu standarlara uymak ve başarmak bir amaç olur ve övülme durumu da ciddi bir motivasyon kaynağı olur. Çocuğun ideal benliğinin oluşmasında özellikle ergenlik döneminde akranlar ve medyada aile ve okul dışındaki faktörler olarak devreye girer. Zamanla daha realist bir bakış açısı ile bireyler toplum, medya, akranlar ve aile tarafından belirlenen standartlar doğrultusunda kendi ideal benliklerini şekillendiriler (Lawrence, 2006: 4-5).

Benlik kavramı ile ilgili olarak diğer bir sınıflama da Marsh ve Shavelson (1985) tarafından yapılamaktadır. Bu sınıflamada benlik kavramının içerisinde akademik ve akademik olmayan benlik kavramlarına ve bu kavramların birbirleri ile ilişkisine yer verilmektedir (Woolfolk, 1998: 74):

Şekil 2’de görüldüğü gibi genel benlik kavramı, akademik olmayan benlik kavramı, akademik ingilizce benlik kavramı, akademik matematik benlik kavramı gibi daha özel benlik kavramlarıdan oluşmaktadır. Ayrıca son araştırmaların da sanatsal beceriler için benlik kavramında özel bir alan olduğunu belirttiği de bilinmektedir (Vispoel, 1995; akt. Woolfolk, 1998: 74). Bu benlik kavramlarının ikinci basamakta bulunan fiziksel yetenek, görünüş, akranlarla ilişkiler ve aile ile özellikle de ebeveynlerle ilişkiler gibi çok daha özel kavramlardan meydana geldiği bilinmektedir. Şekil 2’de görülen benliğin hiyerarşik yapısı ergenlik çağının henüz başında olan ergenler için en güçlüdür. Ergenlik çağının sonunda olanlar ve yetişkinlerin ise ayrı ve kişiye özel benlikleri olduğu görülmektedir ancak bu özel benliklerin bireylerin genel benliğinde entegre olması zorunlu değildir. Ergenlik döneminin henüz başında olan ergenlerin okullarındaki derslerinde (akademik zorluklarla) karşılaştıkları zorluklar nedeni ile bir yaşam vazifesi olarak böyle bir kimlik oluşturdukları düşünülmektedir. Bunun yanısıra yetişkinler ise akademik ortamlarda aktif olarak bulunmamaktadırlar. Yetişkinler kendilerini şimdiki ilgi alanlarına ve yaptıkları etkinliklere göre tanımlayabilmektedirler. Sonuç olarak; yetişkinlerin benliklerinin daha çok karşılaştıkları durumlara özgü olduğunu söyleyebilmek mümkündür (Byrne & Worth Gavin, 1996; Pintrich & Schunk, 1996; akt. Woolfolk, 1998: 74-75).

Benlik kavramı ile ilgili olarak yapılan tanımlar değerlendirildiği takdirde benlik kavramını tek bir şekilde ifade etmenin mümkün olmadığı görülmektedir. Bu noktada benlik kavramında önemli bir yer teşkil eden benlik saygısı kavramı tanımlanmaya çalışılacaktır.

Benzer Belgeler