• Sonuç bulunamadı

CEZA İNFAZ KURUMLARINDA İNSAN HAKLARI DERSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "CEZA İNFAZ KURUMLARINDA İNSAN HAKLARI DERSİ"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CEZA İNFAZ KURUMLARINDA İNSAN

HAKLARI DERSİ

(2)

Madde 5

Bireylere Tanınan Haklar

Yakalanan veya tutuklanan kişi hemen yargıç önüne çıkarılmalıdır.

Ne ile suçlandıkları, kişilere en kısa zamanda ve anladıkları dilde bildirilecektir.

Yargılamanın makul sürede yapılması gerekmektedir.

Kişi, kendisi hakkındaki özgürlük kısıtlamasının

hukuka uygunluğu konusunda kısa bir süre içinde

karar vermesi ve yasaya aykırı görülmesi halinde

serbest bırakılması için mahkemeye başvurma hakkına

(3)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Bu madde dolayısıyla ihlal tespit edilen olaylarda genellikle gözaltı ve tutukluluk süresinin Sözleşmeye uygunluğu konusuna uyulmadığı görülmektedir.

Pek çok dava arasından, Yağcı ve Sargın/Türkiye davasında tutuklama ve yargı sürelerinde makul sürenin aşılması nedeniyle maddenin ihlal edildiği saptanmıştır. Somut olayda gözaltı süresi 2,5 yıl sürmüştür. Sakık ve Diğerleri/Türkiye davasında ise 12 ila 14 günlük gözaltı süreleri uzun bulunmuştur.

Brogan ve diğerleri davasında ise 4 gün 6 saatlik

gözaltı süresi uzun bulunmuştu. Makul süre, azami

4 gündür.

(4)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

 Bir başka ihlal grubu, hukuka uygun olmayan gözaltı durumlarıdır.

Çakıcı / Türkiye davasında kişinin gözaltına

alınmasının kayıtlara geçirilmemiş olması ve

gözaltına alındığının reddedilmesi, dolayısıyla

yakınlarına haber verilmemesi, yakınlarını

aramasına izin verilmemesi ve gözaltına alınmasına

yasal yoldan izin verilmemesi nedenleriyle pek çok

bakımdan 5. maddenin ihlal edildiği tespit

edilmiştir.

(5)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Tutukluluk için «Makul Şüphe»den ne anlaşılmalıdır???

Makul şüphenin varlığı, elde edilen deliller, somut olayın kendine özgü koşulları da dikkate alındığında, olaylara dışarıdan bakan ve tamamen objektif bir gözlemciyi ikna edecek yeterlilikte olmalıdır.

Toplanan deliller objektif bir gözlemciye sunulduğunda, şüpheli ya da sanığın atılı suçu işlemiş olabileceği yönünde gözlemcide kanaat oluşturmaya yeterli ise, somut olayda makul şüphe vardır.

Kısaca inandırıcı neden ya da makul şüphe, “suçlanan kişinin üzerine atılı suçu işlemiş olabileceğine dair objektif bir gözlemciyi ikna etmeye yeterli olay, olgu veya bilginin varlığını gerektirmektedir [Fox, Campbell ve Hartley / Birleşik Krallık, no. 12244/86 12245/86 12383/86, 30 Ağustos 1990, paragraf 32; O’Hara / Birleşik Krallık, no: 37555/97, par. 34).

(6)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

 Makul Şüphe:

 AİHM kararlarına göre, bir kişinin Sözleşme’nin 5/1-c

hükmü kapsamında özgürlüğünden yoksun bırakılabilmesi

için, başlangıçta “makul şüphenin varlığı” yeterli olup,

tutukluluğun devam ettirilmesi açısından “makul şüphenin

varlığını sürdürmesi” gerekmektedir. Ancak, belirli bir

sürenin ötesinde tutukluluğun devamı açısından makul

şüphenin varlığı tek başına yeterli olmayıp, özgürlükten

yoksun bırakmayı meşru kılacak gerçek bir kamu yararı

gerekliliğinin varlığı aranmaktadır.

(7)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Önemli bir sorun, kişilerin tutuklu kalma sürelerinin makul ölçüde olma zorunluluğuna ilişkindir.

 3. fıkraya göre, maddenin 1.c fıkrasında öngörülen koşullara uyarınca yakalanan veya tutulu durumda bulunan herkes hemen bir yargıç veya adli görev yapmaya yasayla yetkili kılınmış diğer bir görevli önüne çıkarılır;

kendisinin makul bir süre içinde

yargılanmaya veya adli kovuşturma

sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır.

(8)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

 Tutukluluk süresinin makul olup olmadığı her somut olayın özellikleri bağlamında belirlenir.

 Bu belirleme yapılırken, suçsuzluk karinesi de göz önüne alınarak, özgürlükten uzun süre mahrum bırakmayı meşru kılan bir kamu yararının varlığını kabul veya redde gerekçe teşkil eden tüm koşulların araştırılıp incelenmesi, kişinin salıverilmesinin reddedilmesi halinde de reddin gerekçesinin açıkça belirtilmesi zorunludur.

 AİHM, bu gerekçelerden ikna olmadığı

durumda ihlal kararı vermektedir.

(9)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Mahkemeye göre makul sürenin belirlenmesinde, sanığın suç işlediğine dair kuvvetli emarelerin bulunması, her ne kadar tutuklama önleminin olmazsa olmaz (sine qua non) şartı ise de, uzun süreli tutuklamalarda artık tek başına yeterli bir gerekçe değildir.

Mahkeme, bu tür durumlarda

tutuklamanın diğer koşulları olan delilleri karartma tehlikesi ile kaçma tehlikesi, ya da kamu düzeninin korunması gibi gerekçelerin hala geçerli olup olmadığını da göz önüne almakta;

bu nedenlerin yerinde ve yeterli olduklarını saptasa bile bu kez ulusal yargı yerlerinin yargılama işlemlerini yaparken durumun gerektirdiği hızla hareket edip etmediklerini de araştırmaktadır.

Yani; tutuklama tümüyle meşru ve gerekli olsa da, eğer yargılama işi sürüncemede bırakılmış ve böylece kişinin tutukluluk süresi uzamışsa, makul süre aşılmış sayılmaktadır.

(10)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Suç için öngörülen cezanın fazlalığı, uzun tutulma için tek başına yeterli değildir.

Ağır bir ceza beklentisinin tek başına alıkoyma halinin devamını haklı çıkarmayacağı pek çok davada açıklanmıştır (Ör. Muller/Fransa ve Yağcı ve Sargın/Türkiye ).

Sanığın gerçekten kaçma tehlikesinin olup olmadığı,

teminat karşılığında duruşmalara katılmasının sağlanıp

sağlanmayacağı, tahliye olması halinde kamu düzeninin

ciddi biçimde tehlikeye girip girmeyeceği, tanıkları veya

delilleri etkileme olasılığının ne kadar yüksek olduğu gibi

hususların ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir

(Sağlam bir gerekçenin varlığı ve bunun net olarak

ifade edilmesi).

(11)

Tutukluluğun devamı için aranan kriterler şöyle özetlenebilir:

Masumiyet karinesinin göz önünde bulundurulması gerekir.

 Makul kuşkunun sürmesi, belirli bir zaman geçtikten sonra tutukluluğu devam ettirmek için tek başına yeterli değildir. Sanık hakkında suç işlendiğine dair ciddi belirtilerin bulunması ilgili faktör olmasına rağmen, tek başına, uzun bir süre devam eden tutukluluğu haklı göstermez.

 Cezanın ağır olma ihtimali tutukluğun devamı için yeterli değildir. Tutukluluk uzadıkça kaçma tehlikesinin düşeceği akılda tutulmalıdır. Çünkü;

tutukluluk süresinin verilebilecek cezadan düşülmesi ihtimali, sanığın mahkumiyetine daha az korku ile bakmasına yol açar ve kaçma isteğini zayıflatır.

 İstisnai durumlarda kamu düzeninin bozulması tutuklama için yeterli sebep olmasına rağmen, bu tutuklama sebebi sanığın salıverilmesi durumunda kamu düzeninin fiilen bozulacağını gösteren olayların bulunması halinde haklı görülebilir ve bu sebebe dayanan tutuklama sadece kamu düzeninin gerçekten tehdit altında bulunduğu sürece devam edebilir.

 Tanıklara veya şerik sanıklara baskı yapma tehlikesi, tutuklamayı haklı gösterebileceği halde bu sebebe dayanan tutuklama sadece bu riskin gerçekten var olduğunu göstermesi halinde haklı görülebilir.

 Tutukluluğun devamına karar verilmesi, sadece sanığın kaçması ve bu suretle duruşmaya gelmemesi kaygısına dayanıyorsa, salıverilen sanığın duruşmaya gelmesi teminata bağlanabilir.

(12)

Madde 5

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Askerlerin bir disiplin cezası bağlamında konutlarında ya da askeri tesislerde tecrit edilmesini maddeye aykırı bulmamıştır. (Engels ve diğerleri – Hollanda) Ancak bu durum tüm disiplin cezalarını kapsamaz.

İade işlemi için alıkoyma: m. 5-1 (f) ‘ye göre iade edilecek kişi özgürlüğünden mahrum bırakılabilir. Ancak, yalnızca iade işlemlerinin yürütülmesi sırasındaki özgürlükten alıkoyma Sözleşmeye uygundur. Bu işlemler gerekli titizlikle yürütülmemişse ihlal söz konusu olacaktır.

Yine de devlet, hakkında iade işlemi yapılan kişinin tutumundan kaynaklanan gecikmelerden sorumlu tutulamaz.

Aynı açıklamalar, sınırdışı işlemleri için de geçerlidir.

(13)

Uygulamada karşılaşılan sorunlar: md. 5/2

 “Yakalanan her kişiye, yakalama nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlama en kısa zamanda ve anladığı bir dille bildirilir.”

En kısa zamanda ifadesinden, bilginin “yakalama anında verilmesi gerektiği” sonucu her zaman çıkarılamaz.

Verilen bilginin içeriğinin yeterli olup olmadığı ve en kısa süre içinde bu bilginin verilip verilmediği her davanın özelliklerine göre değerlendirilir. Bir davada AİHM, yakalandıktan birkaç saat sonra ifadelerinin alınması sırasında başvuranların suçlamadan haberdar edilmiş olmalarının Sözleşmeye uygun olduğuna karar vermiştir. (Fox, Campbell ve Hartley / Birleşik Krallık).

(14)

Pratik: Aksoy /Türkiye (1996)

 DGM’nin görev alanına giren suçlar nedeniyle OHAL bölgesinde yakalanan başvurucunun, diğer iddialar yanında Sözleşme’nin 5. md. 3 fıkrasındaki “gecikmeden hakim önüne çıkarılma” hakkının ihlali, Türkiye’nin OHAL uygulaması nedeniyle 5. maddeye aykırı tedbirler alma hakkı inceleme konusu yapılmıştır.

 Komisyon ve Mahkeme başvurucunun en az 14

gün hakim önüne çıkarılmadan gözaltında

(15)

Pratik: Aksoy /Türkiye (1996)

 AİHM, başvurucu Aksoy’un 14 gün ve daha fazla hakim önüne çıkarılmadan gözaltında tutulmasını, Brogan ve diğerleri/İngiltere Kararı’ndaki 4 gün 6 saatlik süreyi hatırlatarak, 5. maddenin 3. fıkrasındaki gecikmezlik kuralını ihlal edici nitelikte bulmuştur.

 Hükümetin, bölgede uygulanan OHAL nedeniyle

Sözleşme’nin 15. maddesi uyarınca hakları askıya

alarak (yükümlülük azaltarak) 5. maddeye aykırı

tedbirler aldığını ileri sürmesi üzerine AİHM,

Türkiye’nin aldığı bu tedbirlerinin Sözleşme ile

bağdaşıp bağdaşmadığını da incelemiştir.

(16)

Pratik: Aksoy /Türkiye (1996)

 Mahkeme kararında, Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’ndeki terör olaylarını Sözleşme’nin 15. maddesi anlamında ulusun yaşamını tehdit eden olağanüstü bir durum olarak kabul etmekle birlikte, başvurucunun 14 gün süreyle hakim önüne çıkarılmaksızın gözaltında tutulmasına imkan veren tedbirlerin “durumun zorunluluklarının kesin olarak gerektirdiği tedbirler olmadığı”

sonucuna varmıştır.

(17)

Pratik: Aksoy /Türkiye (1996)

AİHM gerekçe olarak da önce, Brannigan ve McBride/İngiltere Kararı’na atıfta bulunarak, terör suçlarından sanık olan kişilerin yargı denetimine tabi olmadan 7 güne kadar gözaltında tutulmasının 15. md. ile hükümetlere tanınan takdir yetkisinin aşılmadığını hatırlattıktan sonra, Aksoy’un hakim önüne çıkarılmadan en az 14 gün gözaltında tutulmasının, terör suçlarının soruşturmasında yetkililerin karşılaştığı özel problemler dikkate alınsa bile, çok uzun olduğunu ve başvurucuyu sadece kişi özgürlüğünün keyfi olarak ihlaline karşı değil, işkenceye karşı da aciz durumda bıraktığını belirtmiştir.

Mahkeme’nin belirttiği ikinci gerekçe ise, gözaltı süresinde sanığa yeterli güvencelerin sağlanmamış olmasıdır. Mahkeme burada yine aynı karara atıfta bulunarak, keyfi davranışlara ve tecrit halinde gözaltında tutmaya karşı önemli koruma tedbirlerini kapsayan güvencelerin Kuzey İrlanda’da işler durumdayken, uzun süre gözaltında tutulan başvurucu için bu tür güvencelerin Türkiye’de mevcut olmadığı sonucuna varmıştır. Çünkü, başvurucuya gözaltında iken bir avukata, doktora, akrabaya veya arkadaşa ulaşma hakkı verilmemiş olması ve gözaltında tutulmasının hukukilik denetimini yapabilecek bir mahkeme önüne çıkarılmak için gerçekçi bir imkanın bulunmaması, onu kendisini tutanların insafına bırakmıştır

Referanslar

Benzer Belgeler

 Hak taleplerin “insan hakları” adı altında ilk kez sistematik bir yapı kazanmaları, tarihsel açıdan 18. yüzyıldaki burjuva devrimlerine rastlar.  Bu tarih

 Maddeye göre sözleşmeci devletler kendi yetki alanları içinde bulunan herkese Sözleşmede tanınan özgürlükleri tanımakla yükümlüdürler... Herkesin yaşam

 Bir ceza /muamelenin insanlık dışı ya da aşağılayıcı sayılması için, bunların yol açtığı ıstırap ve aşağılanma duygusunun, herhangi bir meşru

bir teminata bağlanabilir.».. Yakalama veya tutuklu durumda bulunma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlamasının yasaya uygunluğu

 leh veya aleyhine açılmış davası olan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu hükümlülerle yabancı uyruklu avukatları,.  bu soruşturma ve kovuşturma,

 Bu çocuklar gündüzleri ceza infaz kurumu bünyesindeki veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu veya diğer kurum ve kuruluşlara ait kreş ve gündüz

Bir hukuka uygunluk nedeni olan meşru müdafaa durumunda, hukuk düzeninin verdiği izin sınırlarının aşılması, ölçülülük şartı çerçevesinde değerlendirilmekte

Özellikle inşaat sektörünün son yıllarda ekonomik ve siyasi anlamda gündemde olması, ekonomik büyüme açısından inşaat sektörüne doğru olan yönelim,