• Sonuç bulunamadı

Zorunluluk Halinin ġartları

2.4. ZORUNLULUK HALĠ

2.4.2. Zorunluluk Halinin ġartları

Zorunluluk halinin koĢullarını, tehlikeye iliĢkin koĢullar ve korunmaya iliĢkin koĢullar olmak üzere iki grupta toplayabiliriz.

Tehlikeye iliĢkin koĢullar; ağır ve muhakkak bir tehlikenin bulunması, tehlikenin failin kendisine veya baĢkasına ait bir hakka yönelik olması, tehlikenin meydana gelmesine bilerek sebebiyet verilmemiĢ olması, failin tehlikeye katlanma yükümlülüğünün bulunmamasından ibarettir.

Korunmaya iliĢkin koĢullar ise; baĢka türlü korunma imkânının bulunmaması ve tehlike ile korunma hareketi arasında orantı bulunması olarak belirtilebilir302

.

2.4.2.1.Tehlikeye ĠliĢkin ġartlar

Zorunlulukhalinden söz edilebilmesi için öncelikle bir tehlikenin bulunması gerekir. Tehlike; bir kimsenin varlığını, güvenliğini, haklarını zarara uğratma tehdidi yaratan bir durumu ifade eder. Diğer bir söyleyiĢle tehlike, zarar ihtimali yaratan bir olayı ifade eder303.Ġnsan yaĢamının kaybına veya vücut tamlığının bozulmasına ya da

diğer hakların önemli Ģekilde azalmasına yol açan tehlike, ağır tehlikedir. Tehlikenin ağırlığına, somut olayın özellikleri çerçevesinde hakim ve mahkeme tarafından karar verilecektir. Kesin tehlikeden anlaĢılması gereken ise derhal korunma hareketi yapılmazsa, hukuken korunan menfaate bir zarar verebilme ihtimali büyük olan tehlikedir. Tehlike, heyelan sel baskını gibi doğal olaylardan kaynaklanabileceği gibi kuduz bir insan ve hayvan saldırısında olduğu gibi insan ve hayvandan da kaynaklanabilir. Kanun koyucu 25/2. maddede ağır ve muhakkak bir tehlikenin bulunması koĢulunu koymak suretiyle, ağırlık taĢıyan herhangi bir tehlikenin, özellikle büyük bir zarar ve acı doğurmayacak nitelikte bir durumun zorunluluk haline yol açmayacağını belirlemiĢ bulunmaktadır. Bu nedenle kurtarılmak istenen hak ve karĢılaĢılan tehlikenin belirli bir önem taĢımadığı durumlarda zorunluluk halinin

302 PARLAR - HATĠPOĞLU, Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler, s. 60. 303 ZAFER, s. 316.

110

varlığından söz edilemez. Bu nedenle açlıktan ölmemek için ekmek çalmak veya soğuktan donmamak için baĢkasının konutuna girmek zorunluluk haline girebilirse de, keyif verici bir madde (örneğin sigara) çalmak zorunluluk haline girmez304

.

“Tehlikenin kişinin kendisine veya bir başkasına denilerek”765 sayılı TCK‘dan ayrılınmıĢ ve bir baĢkasına iliĢkin hak da korunmuĢtur. 765 sayılı TCK‘da zorunluluk hali sadece nefse yönelik tehlike bakımından öngörülmekteydi. 5237 sayılı TCK‘da ise tehlikenin kendisine veya baĢkasına ait bir hakka yönelik olması koĢulunu getirmiĢ ve bu kurumun uygulama alanını geniĢletmiĢtir. Bu itibarla kiĢi hürriyetine, hayata, vücut bütünlüğüne, sağlığa, cinsel bütünlüğe, iffet ve Ģerefe, hürriyet hakkına, malvarlığı haklarına karĢı bir tehlike ağır ve muhakkak olması koĢuluyla zorunluluk haline yol açabilir. Bu itibarla gebelik ananın hayatı için tehlikeli bir nitelik gösterdiği takdirde, anne çocuğun doğmasını ve kendi hayatının feda edilmesini istese dahi, bunu yapmayıp çocuğu düĢürten ve anayı kurtaran doktor zorunluluk halinde bulunmuĢ sayılır305

.

Failin tehlikeye bilerek neden olmaması gerektiği madde metninde belirtilmiĢtir. Bu duruma göre, tehlike failin kendi kusurlu davranıĢından ileri gelmemiĢ olmalıdır. Yani failin kasten (doğrudan veya olası) hareket etmemiĢ olması aranmaktadır. Taksirli hareketle sebebiyet verilmede zorunluluk halinin varlığının devam ettiği kabul edilmelidir. Fakat failin tehlikeyi bilerek ve isteyerek geleceğini öngörmesine ve neticeyi istememesine rağmen hareketinden çekinmemesi, yani bilinçli taksir durumunda zorunluluk halinin kabul edilmemesi gerekir306. Örneğin, sigortadan para almak için evinde yangın çıkartan kiĢinin, yangından kaçarken komĢusunu yaralaması halinde bu kiĢi, yaralama suçundan sorumlu olur. Buna karĢılık kiĢi hareketinin tehlike yaratacağını öngörmemiĢ, diğer bir deyiĢle kiĢi taksirli hareketi ile tehlikeye neden olmuĢ ise neden olduğu bu tehlikeden kurtulmak için iĢlediği fiiller zorunluluk halinde iĢlenmiĢ kabul edilir307

. 304 KOCA-ÜZÜLMEZ, s. 256. 305 KOCA-ÜZÜLMEZ, s. 257. 306PARLAR - HATĠPOĞLU, s. 60. 307 ZAFER, s. 318.

111

“Failin tehlikeye katlanma yükümlülüğünün bulunmaması” hususunun TCK‘nın 25/2 madde metninde yer almamasına rağmen, baĢka bir kanun hükmü faile tehlike anında onu karĢılamak ve etkisiz kılmakla, konumu ve görevi gereği yükümlü kılmıĢ ise, bu durumda failin tehlikeden kurtulmak için suç iĢlemesi durumunda ceza sorumluluğu mevcuttur. Yani tehlikeye katlanma yükümlülüğü olan kimsenin zorunluluk halinden söz edilemez. Örneğin bir itfaiye görevlisi yangın sırasında olay yerinden uzaklaĢmayıp yangını söndürmek ve etrafa yayılmasını önlemekle yükümlüdür. Yine batmakta olan geminin kaptanının tüm yolcuları tahliye ettikten sonra gemiyi terk etme yükümlülüğüne uymadan gemiyi terk ederken suç iĢlemesi halinde de zaruret halinden yararlanılamaz. Örneklerde olduğu gibi tehlikeye katlanma yükümlülüğü, kanundan, görevin niteliğinden ya da sözleĢmeden kaynaklanabilir308

.

2.4.2.2. Korunmaya ĠliĢkin ġartlar

Zaruret halinden bahsedilebilmesi için tehlikeden kurtulmaya iliĢkin koĢullardan biri de “tehlikeden başka türlü kurtulma olanağının bulunmaması” hususudur. Tehlikeden kurtulmak için baĢka bir çare varken suç olan bir hareketi yapan fail sorumsuzluk isteyemez. Bu konuda ki kararı somut olayın özellikleri ve failin psikolojik halini dikkate alarak hâkim veya mahkeme verecektir. Olayda gizlenmek, kaçmak suretiyle kurtulma olanağı mevcutsa zorunluluk halinden bahsedilemeyecektir. MeĢru savunmadakinden farklı olarak zorunluluk halinde, tehlikeden kaçarak kurtulması mümkün olan fail, kaçmayıp suç iĢlemiĢ ise ceza görür. Hatta tehlikeden farklı ağırlıktaki suçlardan birini iĢleyerek korunmasının mümkün olduğu bir olayda, ağır suçu seçen kimse zaruret halinden yararlanamaz.

Zorunluluk halinde korunan hak ile zarara uğratılan hak arasında “orantılılık” olmalıdır. Zorunluluk halinde karĢılaĢılan tehlikenin ağırlığı karĢısında, feda edilen hak ile korunmak istenilen hakkın sosyal değerleri göz önünde tutularak karar verilmesi, olayın objektif ve sübjektif bakımdan bütün olarak değerlendirerek sonuca varması gerekmektedir. Yapılan değerlendirmede, feda edilen hak veya yararın korunmak

112

istenen hak ve yarardan üstün olduğu veya hiç değilse eĢit olmadığı takdirde zorunluluk halinden bahsedilemez309. Sıradan bir hakka yönelik tehlikeyi bertaraf etmek için masum üçüncü kiĢinin daha üstün bir hakkına zarar verilmesi halinde orantıdan söz edilemez. Tehlikeden daha hafif bir hakka zarar vererek kurtulma imkânı var ise korunmada sınırın aĢılmasından söz edilebilir (TCK m. 27/1). Ayrıca orantısızlık kullanılan araçtan da kaynaklanabilir. Tehlikenin bertaraf edilmesi için seçilen aracın, tehlikeyi bertaraf etmeye uygun olmaması nedeniyle üçüncü kiĢilere zarar verilmiĢ ise yine sınırın aĢılmasından söz edilir. O aracı kullanmadan tehlikeyi bertaraf etme imkânı yoksa araç korunmaya uygundur 310

. Zorunluluk halinde masum üçüncü kiĢiler zarar gördüğü için, bu kiĢilerin uğradığı zararların hakkaniyete uygun bir Ģekilde tanzim edilmesi gerekir.

2.5.MEġRU SAVUNMADA SINIRIN HEYECAN, KORKU VE TELAġ