• Sonuç bulunamadı

C- Kusurluluk

4. Zorunluluk Hali

Zorunluluk hali TCK m.25 f.2’de düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

Zorunluluk halinin hukuki niteliği hakkında doktrinde bir görüş birliği bulunmamakta, bir kısım görüşe göre kusurluluğu ortadan kaldıran bir hal olarak kabul edilirken340 bir diğer görüşe göre de hukuka uygunluk nedeni341 olarak kabul edilmektedir. Kanaatimizce CMK m.223 f.3 b.b uyarınca açıkça “Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi” halinde fail hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği hüküm altına alınmış olup bu surette zorunluluk halinin kusurluğu kaldıran bir neden olduğunu düşünmekteyiz342.

Zorunluluk halinin mevcudiyeti için gerekli olan şartlar doktrinde korunmaya ilişkin şartlar ve tehlikeye ilişkin şartlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır343. Failin zorunluluk hali dolayısıyla kusurluluktan kurtulabilmesi için bu şartların

340 Özgenç, Genel Hükümler, s. 407 v.d, Artuk/Gökçen/Yenidünya , a.g.e, s. 491 vd., Koca/Üzülmez, Genel Hükümler, s. 333-334, Hakeri, Genel Hükümler, s. 407 vd, E. Bekar, Türk ve Amerikan Ceza Hukukunda Zorunluluk Hali, Ankara 2013, s.86.

341 Centel/Zafer/Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş, s. 313 vd, Öztürk/Erdem, a.g.e, s. 230 vd. 342 Ayrıntılı görüş için bkz: Zafer, Genel Hükümler, s. 299 vd, Özgenç, Genel Hükümler, s. 407 vd. 343 Zafer, Genel Hükümler, s. 303 vd., Artuk/Gökçen/Yenidünya, a.g.e, s. 494, Öztürk/Erdem, a.g.e, s. 231 vd.

hepsinin mevcut olayda oluşmuş olması gerekmektedir. Nitekim zorunluluk halinden bahsedebilmek için öncelikle bir tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin de ağır olması gerekmektedir. Söz konusu ağır tehlike failin kendisine yahut üçüncü bir kişiye yönelmiş olabilir344. Tehlikenin kaynağı önemli olmayıp, doğal olaylardan, insandan ya da hayvandan olması önem arz etmez345. Diğer yandan ağır tehlikenin aynı zamanda muhakkak olması şarttır. Kanun’un gerekçesinde ağır ve muhakkak bir tehlikenin ne olduğu tarif edilmiş olmamakla birlikte her somut olayda ağır ve muhakkak tehlike olaya göre değerlendirilecektir. Fakat genel olarak ağır tehlike zarara uğrama ihtimali olan hakkın önemli bir hak olmasını ifade etmektedir346. Bu bağlamda kişinin vücut bütünlüğüne yahut yaşam hakkına yönelik tehlikeler ağır tehlikeler olarak kabul edilmektedir347. Bu kapsamda örneğin bir kimsenin organlarından birinin kaybı yahut artık çalışmaması vücut bütünlüğüne yönelik olduğundan ağır bir tehlike olarak kabul edilebilir. Muhakkak tehlikeden anlaşılması gereken ise tehlikenin önlenmesi için bir şey yapılmadığı ve olayın akışına bırakılması durumunda yakın zamanda bir zarara yol açması halidir348. Bir başka değişle muhakkak tehlike o an var olan yahut o an var olmasa dahi yakında gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel olan tehlikedir349. Bu anlamda örneğin siroz hastalığı olan bir kimsenin o an hayati tehlikesi bulunmasa da süreç içerisinde hastalığın ilerlemesi ve yaşam riskinin ortaya çıkması kuvvetle muhtemel olduğundan söz konusu olayda muhakkak bir tehlikeden bahsetmek mümkün olacaktır. Zorunluluk halinden bahsedebilmek için ağır ve muhakkak tehlikenin kişinin kendisine yahut üçüncü bir kişiye yönelmiş olması gerekmektedir. Tehlikenin üçüncü bir kişiye yönelmesi durumunda üçüncü kişinin failin yakını olması gerekmediği gibi şahsın kurtarılmaya razı olup olmaması da bir önem arz etmemektedir350. Örneğin hekimin böbrek yetmezliğinden mustarip hastasını

344 Zafer, Genel Hükümler, s. 303.

345 Özgenç, Genel Hükümler, s. 408, Zafer, Genel Hükümler, s. 303, Bekar, a.g.e, s.90. 346 Zafer, Genel Hükümler, s. 304, Artuk/Gökçen/Yenidünya, a.g.e, s. 495.

347 Artuk/Gökçen/Yenidünya, a.g.e, s. 495. 348 Öztürk/Erdem, a.g.e, s. 232.

349 Zafer, Genel Hükümler, s.304.

350K. İçel/F. Sokullu Akıncı/İ. Özgenç/A. Sözüer/F.S. Mahmutoğlu/Y. Ünver, Suç Teorisi, İstanbul 2004, s. 166, Artuk/Gökçen/Yenidünya, a.g.e, s. 497, Bekar, a.g.e, s.100.

kurtarmak amacıyla bir başkasından organ alması durumunda kendi vücut bütünlüğüne yönelik bir tehlike mevcut olmasa dahi başkasının hakkına yönelmiş bir tehlike mevcuttur. Diğer yandan hakka yönelik ağır ve muhakkak tehlikeye bilerek sebebiyet verilmemesi gerekir. Tehlikeye bilerek sebebiyet verilmemesinden anlaşılması gereken tehlikeye kasten ya da olası kastla sebebiyet olunmamasıdır, bilinçli taksir yahut taksirle sebebiyet verilmesi halinde ise zorunluluk halinden söz edilebilecektir351. Korunmaya ilişkin şartlardan bahsetmemiz gerekirse öncelikle açıkladığımız şartlara uyan tehlikeden korunmak için başkaca bir korunma ihtimalinin olmaması gerekmektedir. Örneğin organ yetmezliği olan bir kimsenin organ nakli gerekmeksizin ilaçla tedavisi mümkün olduğu halde TCK m.91 f.1 kapsamında artık zorunluluk halinden bahsedilemeyecektir. Diğer yandan tehlikeyle karşı karşıya kalan kişinin tehlikeyi bertaraf etmekle yükümlü olmaması diğer bir değişle tehlikeye karşı koyma yükümlülüğünün bulunmaması gerekir. Son olarak zorunluluk halinin kusuru ortadan kaldırabilmesi için kurtarma eyleminin sonucu ile fail ya da üçüncü kişinin hakkına yönelen tehlike sonucu uğranması muhtemel zarar arasında bir orantı olmalıdır352. Bu anlamda bir hakka yönelen bir zararı kovuşturmak için masum üçüncü kişinin daha üstün bir hakkının ihlal edilmesi durumunda failin zorunluluk hali nedeniyle kusurunun ortadan kalkması mümkün değildir353. Örneğin böbrek yetmezliği rahatsızlığından mustarip bir hastanın yaşamını devam ettirebilmek için başka birinden bir böbreğini alması durumunda mağdur yaşamına devam edebiliyorken vücut bütünlüğü hakkı ihlal edilmiştir. Fakat somut hadisede yaşam hakkı vücut bütünlüğü hakkından daha üstün bir hak olarak kabul edilebileceğinden diğer şartların gerçekleşmesi halinde fail zorunluluk halinden yararlanabilir. Bir başka örnekte ise kalp hastası olan kişinin bir başkasının kalbini alması durumunda bu kişilerin yaşam hakları yarışacağından ve bir orantı olmamasından ötürü fail zorunluluk halinden yararlanamayacaktır.

351 Artuk/Gökçen/Yenidünya, a.g.e, s. 497, Öztürk/Erdem, a.g.e, s. 233, Bekar, a.g.e, s.101. 352 Z.T. Kangal, Ceza Hukukunda Zorunluluk Durumu, Ankara 2010, s. 470.