• Sonuç bulunamadı

B. Çağatay Hanlığı

I. ZİRAAT ve HAYVANCILIK

Mâverâünnehr bölgesi; bereketli toprakları, temiz havası, tatlı suyu, ehli hayvanların bolluğu, altın başaklı ekinleri, lezzetli ve hoş meyveleri ile dünyanın en güzel yerlerinden birisiydi. Bu sebeple tarihte açlık, sefalet ve ölümün kol gezdiği zor dönemlerde bile bölge halkı bu sıkıntılara düçar olmamıştır.4 Arpa, buğday, her cins üzüm, incir, nar, elma, armut, ayva, kayısı, şeftali, dut, karpuz, kavun, en iyi cins salatalıklar, leblebi, pirinç ve tütün yetiştirilen ürünler arasında yer almaktaydı.5

Mâverâünnehr’in doğu ve kuzeydoğusunu teşkil eden Fergana ise -orta kesimleri çöl olsa da- Orta Asya’nın en verimli topraklarından birisine sahipti.6 Etrafı yüksek rakımlı olmasına karşın yerleşim birimlerinin deniz seviyesine yakın oluşu7 ve Sir-Deryâ’nın kolları tarafından sürekli beslenen verimli vadi toprağı8 Fergana’da üzüm, ceviz, elma, gül, menekşe, güzel kokulu yabani bitkiler ve yaban fıstığı gibi çok çeşitli mahsullerin yetişmesine imkan tanımış9, bu durum ekonomik hayatta tarım ve hayvancılığı ilk sıralara taşımıştır. Öyle ki bölgede, M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren ziraî faaliyetler yapıldığı tahmin edilmektedir.10 Chang-Chien, seyahatnamesinde Fergana ahalisinin M.Ö. 128’li yıllarda ziraatla uğraştığını kaydeder.11 Yine Çin kaynaklarına göre Parslar döneminde Fergana halkı, ziraat ve ticaretle uğraşan bir sekene idi.12

İleri ziraat ve sulama teknikleri kullanılan Fergana’da, birçok nokta mamur köy ve kasabalarla birbirine bağlanmıştı.13 İbn Havkal, burada pek çok köy olduğunu, tarım

4 Yâkût, Buldân, IV, 253 vd; Sâmî, VI, 4140; Barthold, “Mâverâü’n-Nehr”, İA, VII, 408 vd; Barthold, a.g.e., s.67; İstahrî, a.g.e., s.287.

5 Kalkaşendî, Ahmed b. Ali, Subhu’l-A’şâ fî Sınâ’ati’l-İnşâ, Beyrut, 1987, IV, 431.

6 XX. yüzyıl Fergana’sında yetiştirilen ziraî ürünler için Bkz. TA, XVI, 250, Ankara 1968.

7 Özellikle Sir-Deryâ’nın güneyine düşen vadinin rakımı ortamala 200 m.dir.

8 Alpargu, a.g.md., Türkler, VIII, 572. Nehrin kolları sulama açısından ondan daha önemli rol oynarlar.

Amu-Deryâ’nın aksine, deltasında geniş bir münbit arazi yoktur. Bkz. Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 567.

9 Yâkût, Buldân, IV, 253.

10 Jusubaliev, a.g.tz., s.13.

11 Barthold, “Fergana”, İA, IV, 558; Jusubaliev, a.g.tz., s.14.

12 Ögel, Bahaeddin, İslâmiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara, 1991, s.79, 177; Durmuş, İlhami, İskitler (Sakalar), Ankara, 1993, s.79.

13 Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s.357.

arazilerinin ise geniş bir alana yayıldığını kaydeder.14 Vahşi doğada, kendiliğinden yetişen ağaçlar vardı. Meselâ, VIII ila X. yüzyıllar arasında vadinin kuzey uçlarına değin uzanan ormanlarda ceviz, kayısı, yaban elması ve akça ağaçları görülmekteydi.15

Mâverâünnehr’in Soğd, Uşrûsana, Fergana ve Şâş kûrelerinin iç kesimlerinde, Horasan, Toharistan ve Harezm bölgelerine yetecek miktarda meyve üretilirdi. Öyle ki, ihtiyaç fazlası hayvanlara yem olarak verilirdi.16 Fergana’da hububat, özellikle de buğday, arpa ve pirinç X. yüzyılda rekoltenin ilk sıralarında yer alırken bunu pamuk ve ham ipek17 takip ediyordu. Bölge, üzüm şarabıyla da ünlüydü. On altı cins üzüm yetiştiriliyordu. Ovalarında ve düz yerlerinde kavak, çınar ve karaağaç gibi ağaçların yanı sıra elma, armut, şeftali, kayısı, fıstık, badem, incir ve nar gibi meyve ağaçları da mevcuttu. Yöreye has olup, tatlı ve gıdalı taneler veren bir cins süpürge otu, içinde bir süvari saklanacak kadar uzardı.18

Sir-Deryâ’yı besleyen çoğu ırmağın suyu sadece kışın Sir-Deryâ’ya ulaşırdı.

Bunlar, halk tarafından ıslah edilerek kumluk araziler tarla, bağ ve bahçeye dönüştürülmüştü. Sir-Deryâ ile Kara-Deryâ arasında “iki su arası” diye isimlendirilen alan, baştan başa bir bahçeyi andırırdı. İsfârâ ile Sûh nehirlerinin arası “iki su arası”

kadar güzel değilse de havası daha mülayim olup, ziraat ve hayvancılığa elverişliydi.19 Hocend’in çevresinde çok sayıda tarla, bağ ve bostan mevcuttu. Nar ağaçları pek çoktu.20 Burası, narının tadı ve iriliği ile ün yapmıştı. Semerkant elması (sîb-i Semerkant) denildiği gibi, Hocend narı (enâr-ı Hocend) da denilirdi. Ancak Merginân narı ondan daha güzeldi. Hocend bahçelerinde yetişen diğer meyveler de olağanüstü lezzetliydi.21 Buraya bağlı Kend-Badem şehrine, bademi bol ve leziz olduğu için bu ad

14 İbn Havkal, a.g.e., s.513.

15 İbn Havkal, a.g.e., s.474; Agacanov, a.g.e., s.92.

16 Kazvînî, Âsâr, s.224; İbn Havkal, a.g.e., s.465; Bâbur, I, 1; Yazıcı, a.g.md., DİA, XII, 375.

17 Jusubaliev, a.g.tz., s.68. Fergana’da, 1930’a kadar pamuk ve ipek üretimi hakkında bkz. Barthold,

“Fergana”, İA, IV, 564.

18 Yazıcı, Tahsin, a.g.md., DİA, XII, 375; Jusubaliev, a.g.tz., s.14; Ekber-Ahmet, Hazar Ötesi Türkmenleri, s.77; Bâbur, I, 1; Sâmî, V, 3394; İbn Havkal, a.g.e., s.474.

19 Sâmî, V, 3393.

20 İbn Havkal, a.g.e., s.511; Minorsky, Hudûd, s.115 (23b).

21 Bâbur, I, 3.

verilmişti. Kabuğu elle dahi kırılabilen22 bu badem, Hindistan ve Hürmüz’e ihraç edilirdi.23 Özkend’in bağları, bostanları ve akarsuları mevcuttu.24 İsfara’da akarsular ve çok sayıda meyve bahçesi bulunur, bahçelerinde şeftali ve özellikle de badem ağacı yetiştirilirdi.25 Merginân’ın mahsulü boldu, nar ve eriği olağanüstüydü. Burada dâne-kelân denilen ve tatlılık ile mayhoşlukta Semnan narına tercih edilen bir cins nar yetiştirilirdi. Merginân’ın seyhânî/sübhânî denilen eriği de çok lezzetliydi. Bu eriğin çekirdeği çıkarıldıktan sonra içine badem konulup kurutulurdu. Endican ırmağı, Ûş mahallelerinden geçerek Endincan’a ulaşırdı. Bu ırmağın iki yakasında pek çok bağ bulunurdu.26 Endican’ın hububat ve meyvesi boldu, kavun ve üzümü güzeldi. Kavun zamanında tarladan kavun satmak adet değildi. Ayrıca yörede Endican naşpatisinden daha kaliteli bir naşpati yoktu.27 Sîket, büyük bir yerleşim birimi olup ceviz üretimiyle meşhurdu. Burada çok sayıda ceviz ağacı vardı. Çarşılarında bazen 1000 ceviz, bir dirheme satın alınabilirdi.28 Ahsîkes kavunu, meşhur Buhara kavunundan bile lezzetliydi.29 Bahçeleri, şehrin etrafında iki fersahlık bir alana yayılmıştı. Ahsîkes’in güneyinde, Sir-Deryâ’nın karşı sahilinde bir merhale boyunca çayır ve meralar uzanırdı.

Arka planda ise bir günlük mesafeye kadar kumluk bir alan bulunurdu. Kubâ’nın bahçe, tarla ve suları, Ahsîkes’inkinden çoktu.30 Anlaşılan Sir-Deryâ ve ona bağlı ırmaklar yakın çevrelerine doğal bir güzellik ve canlılık kazandırırken, havzanın dışında kalan saha Orta Asya’nın step, bozkır ve çöl karışımı karasal iklimine teslim olmuştur.

Fergana dağları gül, menekşe ve çeşitli çiçeklerle kaplıydı.31 Ûş arazisi çok verimliydi ve sulak idi.32 Ûş menekşesi çok güzeldi. Şehrin bahçelerinde çok sayıda lale

22 Yâkût, Buldân, IV, 482.

23 Bâbur, I, 3 vd.

24 İstahrî, a.g.e., s.333; İbn Havkal, a.g.e., s.513. Özkend çevresinde; birisi Tibet Dağları’ndan doğan Yabaku, diğeri ise Karluk (Halluk) bölgesinden doğan Barshan nehirleri akardı. Bkz. Minorsky, Hudûd, s.116 (24a); Sâmî, II, 1085.

25 Bâbur, I, 3.

26 Bâbur, I, 2 vd.

27 Bâbur, I, 1 vd.

28 Bâbur, I, 2.

29 Bâbur, I, 4.

30 İbn Havkal, a.g.e., s.512 vd.

31 İbn Havkal, a.g.e., s.474.

32 İbn Havkal, a.g.e., s.513; Yâkût, Buldân, I, 281; Kudâme, a.g.e., s.208; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 560.; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272; İstahrî, a.g.e., s.333; Minorsky, Hudûd, s.116 (24a).

ve gül yetiştirilirdi.33 Şikit köyünün fındığı meşhur olup, bazen bin tanesi bir dirheme satın alınırdı. Orta büyüklükte bir şehir olan Zârkân’da pirinç tarlaları çoktu ve pirinç üretimi için sulama tesisleri kurulmuştu.34 Kend şehrinde hoş ve güzel meyveler yetiştirilirdi. Meyveciliğin ileri seviyede olmasına karşın kaldırılan mahsul şehir halkına yetmediğinden gereken zahire, Fergana’nın diğer kesimlerinden ve Uşrûşana’dan ithal edilirdi.35 Tishân’da pirinç rekoltesi hayli yüksekti. Renced, geniş ziraat alanlarına sahipti.36 Huvakand/Hokand, Vankent, Zenderâmş ve Riştân şehirleri yoğun nüfuslu olup, çok sayıda ekili alana sahipti.37 Ûş gibi Kâsân’ın da birçok köyü ve tarlaları vardı.38 Hocend’in ekili-dikili alanları, yoğun nüfusundan ötürü yetersiz kalıyordu. Bu sebeple Fergana’nın sair yerleri ve Uşrûsana’dan, buraya tahıl ithal edilirdi.39

Özetle; Fergana’nın verimli ve nitelikli tarımsal arazisi, buradaki uygun iklim ve tabiî şartlarla doğru orantılıydı. Öyle ki, coğrafyanın sahip olduğu mülâyim hava, temiz su ve verimli toprak, tarımsal faaliyetler için fazla bir çaba göstermeye mahal bırakmıyordu. Tarımsal faaliyetler göz önünde bulundurulduğunda bölgenin, geçmişteki doğal özelliklerini günümüzde de koruduğu söylenebilir.

Bölge, tarımsal alanda olduğu gibi hayvancılık alanında da uygun koşullara sahipti. Kaynaklardan anlaşıldığına göre, Fergana vadisi ile üç yandan kendisini kuşatan sıra dağlar arasında olağanüstü güzellikte zümrüt yeşili otlak ve meralar mevcuttu.

Hayvancılık için elverişli olan bu alanlarda büyük ve küçükbaş hayvancılık yapılmaktaydı. Dağlık kesimde ise başta alageyik olmak üzere çok sayıda sülün, tavşan, kuş ve keklik gibi çeşitli av hayvanları mevcuttu. Vahşi hayvanlar, daha çok yüksek kesimlerde barınma imkânı buluyorlardı. Zengin su kaynaklarına sahip olan yöre, türlü su kuşlarını barındırıyordu. Fergana’nın koyun, keçi ve inekleri iri olup sütleri kokulu ve de lezzetliydi. Koyunları iri kuyrukluydu. “Kara beygir” denilen iri yapılı beygirler

33 Bâbur, I, 2.

34 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, 271vd.

35 İbn Havkal, a.g.e., s.511.

36 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.271.

37 Minorsky, Hudûd, s.116 (24a).

38 İbn Havkal, a.g.e., s.514; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.97.

39 İstahrî, a.g.e., s.333 vd; İbn Havkal, a.g.e., s.511; Kurtuluş, a.g.md., DİA, XVIII, 272; Özdemir,

“Moğol İstilasının Sebepleri”, Türkler, VIII, 299.

ovaya, ufak cüsseli olan “Kırgız beygirleri” ise dağa elverişliydi. Dağlarında türlü keklikler vardı.40 Ûş ve Kâsânlıların çok sayıda sürüsü mevcuttu.41 Ahsîkes’in av hayvanları, kuşları ve ak geyiği pek çoktu. Özellikle geyik, sülün ve tavşanı çok semizdi.42 Hocend kurganıyla Sir-Deryâ’nın kuzeyinde yer alan Mutugıl dağında çok sayıda yılan bulunurdu. Hocend avcılık, özellikle de kuş avcılığı için iyi bir yerdi.

Burada bol miktarda ak geyik, geyik, sülün ve tavşan mevcuttu. Merginân av hayvanları ve av kuşları bakımından bol ve çeşidin bulunduğu av sahalarına sahipti. Şehrin yakınlarında ak geyik bulunurdu.43 Endican’ın av hayvanları ve kuşları pek çoktu.

Sülünü oldukça semizdi. Öyle ki tek bir sülünün budunu dört kişi yese bile bitiremediği kaydedilir.44 Cidgil’de at ve pek çok koyun yetiştirilirdi.45

Göçebelerin tamamı hayvancılıkla uğraşıyordu. Şehirliler, göçebelerden çok sayıda kesimlik ve yük hayvanının yanı sıra deriler, kürkler ve köleler satın alırlardı.

Göçebeler de bunun karşılığında onlardan giyecek ve hububat temin ederlerdi.46

Tarımsal faaliyetlerinin yeterli ve kaliteli düzeyde yapıldığı Fergana, bu anlamda kendi kendine yetebilen ender coğrafî bölgelerden birisiydi. Üstelik tarımsal ürünler hem bölge içinde değerlendirilmekte hem de dışarıya ihraç edilmekteydi ki bunun ekonomi için yeri ve değeri elbette büyüktür. Kuzey ve doğu komşularından canlı hayvan ithalatı47 yapılsa da kayıtlara bakıldığında bölgenin bu anlamda yeterliliği ortadadır. Belki de bu ithalatın gerçek nedeni, kuzeyde yaşayan ve geçimini tamamıyla hayvancılıktan sağlayan göçebe Türk boylarının ticarî faaliyette bulunma adına piyasaya çok ucuz mal sürmelerinden kaynaklanır.

40 Sâmî, V, 3394.

41 İbn Havkal, a.g.e., s.514; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.97.

42 Bâbur, I, 4.

43 Bâbur, I, 3.

44 Bâbur, I, 2.

45 Minorsky, Hudûd, s.116 (23b-24b).

46 Barthold, Türkistan, s.255. Frye, Buhara, s.103.

47 Roux, Orta Asya, s.235.