• Sonuç bulunamadı

Abbasî devleti, kuruluşundan yaklaşık bir asır sonrasına kadar merkezî otoritenin, ülkeye tam anlamıyla hâkim olduğu bir dönem geçirmiştir. Ancak doğal sınırların aşılmasının getirdiği ağır yükler ile başta Türk ve İranlılar olmak devlet kurma ve bağımsız yaşamaya düşkün milletlerin faaliyetleri, IX. yüzyılın ortalarından itibaren merkezden uzak bölgelerde otoritenin giderek zayıflamasına, siyasî karışıklıklara ve

374 Durî, Abdülaziz – Muttalibî, Abdulcebbâr, Ahbâru’d-Devleti’l-Abbâsiyye, Beyrut, 1971, s.299-301.

375 Belâzurî, Buldân, s.418.

376 İbnü’l-Esîr, V, 395 vd; Mes’ûdî, Murûc, III, 258 vd; Barthold, Türkistan, s.209 vd; Doğuşundan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, II, 421.

377 Bozkurt, Nâhide, Oluşum Sürecinde Abbasî İhtilâli, Ankara, 2000, s.94.

378 Aycan-Sarıçam, Emevîler, s.94 vd.

nihayetinde de bağımsız ve yarı bağımsız hükümdarlıkların oluşmasına yol açmıştır. IX ve X. yüzyıllarda kurulan Zeydî, Saffarî, Tahirî, Samanî ve Büveyhî hanedanlıkları buna örnek teşkil eder. İslâmiyet’in Türkler arasında içtenlikle kabul edilmesi de bu ikinci döneme rastlar.379 Abbasîler tarih sahnesine çıktığında; doğuda Uygurlar, Karluklar ve Oğuzlar, batıda ise Hazarlar gibi Türk devletleri mevcuttu. Bu nedenle Türklere karşı doğuda Şâş, batıda ise İsficâb’da savunma tedbirlerini arttırarak Mâverâünnehr’i onların saldırılarından korumaya çalışmışlardır.380

Tarihin, Fergana ile olan her kesiti araştırmanın konusudur. Fergana ihşidinin, Talas savaşı figüranlardan biri olması, çalışmayı bu yönde yoğunlaştırmayı gerekli kılmıştır. Abbasîlerin ilk yıllarında, Türgiş devleti ve Batı Türkistan’daki mahallî Türk hükümdarlarının zayıf olmaları, İli Vadisi ile Isık Göl civarının Çin hâkimiyetine girmesine yol açmıştı.381 Yine bu hassas dönemde Şâş meliki, Fergana ihşidi ve Çin imparatoru arasında cereyan eden hadiseler, Talas savaşına neden oldu. Savaşla ilgili kaynaklar, Çin ve İslâm kaynakları şeklinde iki grupta toplanabilir. “Tse tche t’ong kien” adlı Çin tarihine göre; Tibet’te istikrarı sağlayan Çin’in Kuça valisi Kao Sien-tche, 133/751’de Şâş seferine çıktı ve buranın tudunu olan Bagatur’u hile ile esir alarak öldürdü.382 Diğer bir rivayete göre Kao, Şâş melikini esir alarak Çin imparatoruna gönderdi. Bagatur, imparator tarafından öldürüldü. Bunun üzerine melikin oğlu, komşu devletlere yardım çağrısı yaptı. Bu çağrı, olumlu karşılandı. Ayrıca dönemin önemli Çin kentlerine sefer hazırlığında olan Araplarla da anlaşıldı. Durumdan haberdar olan Kao Sien-tche büyük bir ordu harekete geçti. İki taraf Talas civarında karşılaştı. Beş gün süren kanlı bir savaştan sonra, Karlukların ihaneti yüzünden Çin ordusu iki cephede çarpışmak zorunda kalınca ağır bir yenilgiye uğradı (133 Zilhicce/751 Temmuz).383 Çin, bundan sonra iç sorunlarına ağırlık vermek zorunda kaldı ve uzun yüzyıllar

379 Günay, Ünver – Güngör, Harun, Başlangıçlarından Günümüze Türklerin Dinî Tarihi, İstanbul, 2003, s.280; Kurt, Hasan, Türk-İslâm Dönemine Geçişte Tahiroğulları, Ankara, 2002, s.95.

380 İbn Havkal, a.g.e., s.507; İstahrî, a.g.e., s.290; Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, s.217.

381 Jusubaliev, a.g.tz., s.43.

382 Gibb, Orta Asya, s.80; Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, s.216; Ünlü, İslâm Tarihi, s.354;

Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s.13.

383 Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, s.34 vd.

bölgeye müdahalede edemedi.384 Mâverâünnehr, savaş sonrasında artık dönüşü olmayan bir İslâmlaşma sürecine ve İslâm medeniyeti dairesine girdi.385 Çünkü yüzyıllardır bu coğrafyaya egemen olan Fergana, Uşrusana ve Şâş hükümdarları ile Göktürk hanedanı temsilcileri olan Türgişler, bölgede nüfuzunu attırmaya çalışan Çin imparatorluğunun savaşın ardından çekilmesiyle, genç ve güçlü Abbasî devleti karşısında seleflerinin başlattığı mücadeleyi sürdürme inanç ve isteğini artık kaybetmişlerdi.

Fergana ihşidinin, bu savaşta Çin safında yer aldığı yönünde bazı görüşler varsa da; bu dönemde Fergana’nın Karlukların yaşadığı yerlerden birisi386 olması nedeniyle Ferganalıların da Karluklarla beraber hareket ettikleri söylenebilir. Ayrıca Çin’in öteden beri Fergana’ya hâkim olmak için çaba sarf ettiği bilinmektedir.387 Bu arada Karlukların, Çin’in yerine, Emevîlerin bölgedeki 50 yılı aşkın bilgi ve birikimine sahip olan genç ve dinamik Abbasî devletinin yanında yer alarak savaş sonrası konjonktürde iyi bir yer edinmek istemeleri de akıldan çıkarılmamalıdır.

İslâm tarihçilerinin, Talas savaşıyla ilgili rivayetleri ise şöyledir: İbn Tayfur;

Ebû Müslim’in, Ziyad b. Sâlih’i, Çin seferine gönderdiğini kaydetmekle yetinir.388 Mukaddesî; Ebû Müslim’in, Ziyad b. Sâlih’i Mâverâünnehr’de fetihlerde bulunmak üzere görevlendirdiğini, bu bağlamda Ziyad’ın bazı fetihlerde bulunarak Taraz/Talas ve Atlah’a kadar ulaştığını, bunun üzerine Çinlilerin, sayısı yüz bini geçen bir ordu ile harekete geçtiklerini kaydeder. Devamla, Taraz valisi Sa’îd b. Humeyd’in önce şehir savunması yapıp, sonrasında gelen yardımcı kuvvetlerle Çin ordusuna taarruzda bulunarak karargâhlarını ele geçirdiğini, daha sonra da Buhara’ya döndüğünü belirtir.389 İbnü’l-Esîr’e göre; Fergana ihşidi ile Şâş melikinin arası açılınca ihşid, Çin imparatorundan yardım istedi. İmparatorun gönderdiği yüz bin kişilik ordu Şâş melikinin üzerine yürüyünce, o da Çin hâkimiyetini kabul etmek zorunda kaldı.

Gelişmeleri takip eden Ebû Müslim, Ziyad b. Sâlih’i Çinlilerle savaşması için gönderdi.

384 Gibb, a.g.e., s.80; Turan, a.g.e., s.216; Yıldız, a.g.e., s.33; Ünlü, a.g.e., s.354; Köprülü, a.g.e., s.13.

385 Köprülü, a.g.e., s.13.

386 Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s.136.

387 Jusubaliev, a.g.tz., s.44.

388 Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, s.33.

389 Mukaddesî, Kitâbü’l-Bed’, II, 276 vd.

Yapılan savaşı Abbasî ordusu kazandı.390 Görüldüğü gibi rivayetler uyuşmamaktadır.

Bu dönem ve bölge hakkında ayrıntılı malumat veren Taberî, Yakubî ve Belazurî ise eserlerinde Talas savaşından bahsetmezler. İslâm devletindeki hanedan değişikliği sebebiyle çok hareketli günlerin yaşanması, belki de tarihçilerin ülkenin en doğusunda gerçekleşen bu savaşa ya odaklanmalarını engellemiş ya da savaş hakkında gerçekten bilgi sahibi olmalarının önüne geçmiştir.391

Fergana ile siyasî anlamda ilişkiye giren ilk Abbasî halifesi Mansur’dur (136-158/754-775). Şöyle ki; Talas sonrasında Mâverâünnehr’in doğusunda iki yeni devlet kuruldu. Bunlardan ilki Türgiş başkenti Suyâb’ı ele geçirerek 148/766’da bu devlete son vermiş olan Karluklardır. Karluklar, Yedisu’yun tamamı ve Sir-Deryâ’nın doğusunda (Fergana) hüküm sürdüler. İkincisi ise Sir-Deryâ’nın aşağı taraflarında kurulan Oğuz devletidir. Abbasî idaresi, Karluk ve Oğuzların Mâverâünnehr akınlarına karşı Râşt’ta, Buhara yakınında ve Şâş’ta surlar inşa ettirdi.392 Ziyad b. Sâlih’in Talas zaferine rağmen Arapların, Çirçik vadisinin kuzeyindeki vilayetleri terk etmeleri belki de bu akınlar sebebiyledir. Halife Mansûr393, ilişkileri yumuşatma gayesi ile mevâliden Leys’i Fergana’ya elçi olarak gönderdi. Fergana ihşidi, bu sırada Abbasî baskısından dolayı Kaşgar’a sığınmıştı. Bu nedenle asilzadelerinden Bâticûr (yahut Bâyçûr)’u görüşmeler için görevlendirdi. İhşid, varılan anlaşma uyarınca halifeye ağır bir vergi ödemeye razı oldu. Bâticûr, İslâmiyet’e davet edildiyse de o, bu teklifi “Elçisi olduğum melike ihanet etmem” diyerek reddettiğinden Mehdî’nin halife olmasına kadar hapsedildi.394

Bölge tarihinde adı geçen bir diğer Abbasî halifesi ise Mehdî’dir (158-169/775-785). O, Yusuf el-Berm’in isyanı için Fergana’ya Ahmed b. Esed komutasında bir ordu gönderdi. Ahmed de başkent Kâsân’ı ele geçirdi.395 Mehdî, bir süre sonra aralarında

390 İbnü’l-Esîr, V, 449. Çin ordusundaki asker sayısı Çin kaynaklarında 30 bin olarak geçer. Bkz.

Barthold, Türkistan, s.212.

391 Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, s.33 vd.

392 Barthold, Türkistan, s.73-75, 118, 187 vd; Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s.13 vd.

393 Mansûr, Abbasî döneminde Türkleri devlet hizmetine alan ilk halifedir. Oğlu Mehdî’ye; mevaliye iyi davranmasını tavsiye etmiştir. Bkz. Günay-Güngör, Türklerin Dinî Tarihi, s.272.

394 Ya‘kubî, Târîh, II, 387 vd; Barthold, Türkistan, s.218; Kennedy, Hugh, The Early Abbasid Caliphate, Australia, 1986, s.187; Yazıcı, Tahsin, a.g.md., DİA, XII, 376; Barthold, “Fergana”, İA, IV, s.560.

395 Ya‘kubî, II, 397; Barthold, a.g.e., s.218; Yazıcı, Tahsin, a.g.md., DİA, XII, 376.

Soğd meliki, Uşrûsana afşîni, Fergana ihşîdi, Karluk yabgusu, Dokuz-oğuz hakanı, Türk tarhânı, Tibet kralı ve Çin imparatorunun da bulunduğu pek çok hükümdara elçiler göndererek itaatlerini istedi. Çoğu, itaatini bildirdi.396 Yine bu dönemde, Avasım ve Suğûr bölgelerine yerleştirilen milletler arasında Ferganalılar da vardı.397

Harun Reşid dönemi (170-193/786-809) Fergana ilişkileri, daha çok isyanlar üzerine kuruludur. Vaktiyle Batı Türkistan’a sığınan Emevî karşıtı unsurlar, bu topraklarda Şiîliğin propagandasını yapmışlardı. Abbasî hareketi için Horasan ve Mâverâünnehr’den büyük bir taraftar kitlesi toplayan Ebû Müslim el-Horasanî’nin takdir ve övgü için geldiği Bağdat’ta boğularak idam edilmesi (137/13 Şubat 755) ve cesedinin Dicle’ye atılması, bölgede hem Abbasî karşıtı halk hareketlerinin doğmasına hem de Şiîliğin daha da güçlenmesine yol açtı. Ebû Müslim taraftarları “Mübeyyize” ya da “Sepîd-câmegân” adı verilen bir hareket başlattılar (137/755).398 Baş gösteren diğer isyanlar ise eski inanç ve fikirlerinde ısrarcı olan bir kitle tarafından, Ebû Müslim’in idamı gerekçe gösterilerek, aslında bölgede kaybolmaya yüz tutan Zerdüşt ve Mani dinleri ile Mazdak’ın fikirlerini ihya etmek için çıkartıldı. Bunlardan Türk İshak’ın, Zerdüştlüğü yeniden canlandırma sloganıyla başlattığı isyan diğerlerine göre kısa sürdü (137-139/755-757). İbn Mukanna ise Budist ve Hıristiyan inanç sisteminden hareketle Allah’ın, Hz. İsa, Hz. Muhammed, Ebû Müslim ve en sonunda da kendisine hulûl ettiğini iddia etti (148/766). Mâverâünnehr’i oldukça karıştıran bu isyan, İbn Mukannâ’nın, Keş (Şehr-i Sebz) dağlarında sıkıştırılıp da yakın arkadaşlarıyla birlikte ateşe atlayarak intihar ettiği 166/783 tarihine kadar sürdü.399 O dönemde isyanı bastırmak üzere görevlendirilen Rafi b. Leys, bir kadın meselesinden dolayı görevinden alınınca ayrı bir isyan çıkartmakta gecikmedi. Semerkant, Buhara, Taşkent, Harezm ve Huttal halkları ve yerel Türk idarecileri de kendisini desteklediler (191/807).400 Ya‘kubî, bu isyana Hocend, Uşrusana ve Fergana ahalisinin de katıldığını kaydeder.

396 Ya‘kubî, II, 397 vd; Barthold, a.g.e., s.218; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 560; Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, s.216; Ünlü, İslâm Tarihi, s.354; Günay-Güngör, Türklerin Dinî Tarihi, s.272.

397 Algül, IV, 265; Çetin, Osman, Anadolu’da İslâmiyet’in Yayılışı, İstanbul, 1990, s.32 vd.

398 Roux, Orta Asya, s.192; Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s.347.

399 Narşahî, Târîhu Buhârâ, s.109 vd; Roux, Orta Asya, s.193.

400 Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, s.216 vd; Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s.347.

Horasan valisi Herseme b. A’yün, Buhara’ya bir sefer düzenleyerek Rafî isyanını bastırdı (193/809). Bu büyük kargaşa ve kaos ortamından yararlanmak isteyen Karluk ve Oğuzlar ise Harun Reşid döneminde Mâverâünnehr’e doğru ilerleyerek Fergana’ya girdiler. Böylece Fergana, Karlukların hâkimiyetine girmiş oldu.401 Bunun üzerine Harun’un Kaşgar valisi Gıtrîf b. ‘Atâ (176/793), Amr b. Cemil komutasındaki bir orduyu Fergana ve civarını elinde bulunduran Karluk yabgusunun üzerine yolladı.402 Neticede Amr, yabguyu mağlup ederek onu Fergana’dan uzaklaştırdı.403

Harun Reşid’in ölümü (193/809) üzerine oğulları Emin ile Me’mûn arasında baş gösteren iktidar mücadelesi, Mâverâünnehr’de birtakım isyanların çıkmasına neden oldu. Me’mûn’un (198-218/813-833), Horasan’da hilafetini ilan ettiği esnada Soğd, Uşrusana ve Fergana ahalisi isyan etmiş, o da asiler üzerine bir ordu göndermişti (193/809). Sonrasında onlarla savaştı ve baskınlar düzenledi. Nihayetinde elçiler göndererek hükümdarlarını İslâmiyet’i kabule ve kendisine itaate davet etti.404 Turan’a göre; Me’mûn’un Fergana’ya gönderdiği bir ordu, Kulan/Evliya-ata şehrine kadar ilerlemiştir.405 Yine bu dönemde vali Gassan b. ‘Abbâd (203-205/819-821), Me’mûn’un talimatıyla, aralarında Fergana’nın da bulunduğu Mâverâünnehr’in bazı bölgelerinin idaresini Samanî ailesine verdi. Fergana halkı, Samanî valisi Nuh b. Esed (ö.227/842) zamanında dinden döndü. Bunun üzerine Nuh, merkezden aldığı emirle başkent Kâsân’ı ve Ûrest’i ele geçirdi.406 Böylece Abbasî hâkimiyeti Fergana’da ancak IX. yüzyılın ortalarında kesin olarak sağlanabildi. Aynı şey İslâmiyet için de söylenebilir.

401 Barthold, Türkistan, s.216 vd; Roux, Orta Asya, s.194; V.F. Büchner, “Samanîler”, İA, X, 140; Kurt, Buhara Örneği, s.210; Jusubaliev, a.g.tz., s.46.

402 Barthold, “Fergana”, İA, IV, s.560; Barthold, Türkistan, s.218.

403 Jusubaliev, a.g.tz., s. 46. Yazıcı’ya göre Amr başarılı olamamış, bölgenin istikrarı Me’mun’un gönderdiği ikinci bir ordu tarafından sağlanmıştır. Bkz. Yazıcı, Tahsin, a.g.md., DİA, XII, 376.

404 İbnü’l-Esîr, VI, 222-235; Belâzurî, Buldân, s.418; İbn Tayfur, Ebû’l-Fazl Ahmed, Bağdat fî Târîhi’l-Hilâfeti’l-Me’mûn, Beyrut, 1986, 1; Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, s.121; Barthold, Türkistan, s.218.

405 Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, s.217.

406 Barthold, Türkistan, s.228; Belâzurî, Kâsân ve Ûrest’in ele geçirilerek Fergana’nın hâkimiyet altına alınmasını Nuh b. Esed ve halife Muntasır dönemiyle (861-862) irtibatlandırır. Hâlbuki bu tarihte Nuh çoktan ölmüştü. Belâzurî, Buldân, s.409.

Fergana’nın yerli hanedanının akıbeti ise belli değildir.407 Dönemin önemli olaylarından birisi de Uygurların 192-204/808-820 arasında Fergana’ya düzenledikleri akınlardır.408

Mu’tasım (218-227/833-842), Fergana ile farklı boyutlarda ilgilenmiştir.

Kardeşinin İranlılarca katledilmesi sebebiyle aynı akıbete uğramaktan çekinmesi ve Arap unsura yeterince güvenmemesi onu Türklere yaklaştırmıştı.409 Muhaliflerine karşı Türkleri önemli vazifelere atayan ve onlara ikta veren ilk halife odur. Türk nüfuzunun gün geçtikçe artması, Arap ve İranlıların tepkisini çekse de410, bu dönemde Irak halkı savaşçı vasfını kaybetmiş ve ekseriya bir bilginler ve tâcirler toplumuna dönüşmüştü.411 Bu da savaşçı, cesur ve itaatkâr412 olan Türk unsurun önemini artırıyordu. Fakat Mu’tasım’ın bu stratejisi zamanla tersine döndü ve hilafetin ilkelerini etkileyen, halifenin otoritesini zayıflatan ve sonunda da onu tamamen ortadan kaldıran bir devrim niteliğine büründü.413

Mu’tasım, ağabeyi Me’mûn döneminden itibaren Semerkant, Fergana ve civarına Türk köle satın almak için adam gönderirdi. Halife olduğunda da bu icraatını sürdürdü. Bunların her biri için 100 ila 200 bin dirhem414 ödüyordu. Türklerden özel muhafız birlikleri oluşturan ilk halife Me’mûn olmasına karşın, tamamen Türklerden oluşan ilk hassa ordusunu o kurmuştur. Yine Mu’tasım, asker alımında bilhassa Fergana ve Uşrusana kökenlileri tercih ediyordu. Başlangınçta sayıları dört bin kadar olan ve Ferganalılar anlamına gelen “Ferâğine” adındaki özel birlik zamanla büyük bir ordu halini aldı. Öyle ki Mâverâünnehr ordusu, onun döneminde tamamıyla Soğd, Fergana, Şâş ve Uşrusana Türklerinden oluşmaktaydı.415 Mu’tasım, sosyal hayata uyum

407 Yazıcı, Tahsin, a.g.md., DİA, XII, 376; Barthold, “Fergana”, İA, IV, s.560; Belâzurî, Buldân, s.419 vd.

408 Musagulova, a.g.tz., s.10.

409 Zeydân, Corcî, Medeniyet-i İslâmiye Tarihi (çev. Zeki Megâmiz), Dersaâdet, 1914, IV, 294 vd.

410 Hasan, III, 334; Doğuşundan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VI, 194; Özkuyumcu, Nadir,

“İhşidîler”, Türkler, V, 42.

411 Günay-Güngör, Türklerin Dinî Tarihi, s.267.

412 Zeydân, IV, 294-300.

413 Stanley, Lane-Poole, A History of Egypt in The Middle Ages, London, 1901, s.29; Hasan, III, 334.

414 Dirhem; gümüş para. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, s.6.

415 Taberî, IX, 17 vd; Mes’ûdî, Murûc, IV, 53; Zeydân, I, 85 vd; Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, s.347; Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, s.223; Zeydân, Corcî, Târîhu’t-Temeddüni’l-İslâmiyye (thk. Hüseyin Müennis), Kâhire, 1927, IV, 177 vd; Kitapçı, a.g.m., TDAV, S.29, s.61 vd. Ferganalı savaşçılardan Bizans da yararlanmıştır. Meselâ; 946 Arap-Bizans savaşında sonrası

sağlayamayan Türkleri, henüz ahlak ve seciyeleri değişmeden Bağdat’tan çıkarmayı düşündü. Bu iş için Bağdat’ın kuzeyinde, Dicle kıyısında yer alan Samarra şehrini inşa ettirdi416 ve buraya hassa ordusunu da götürdü (221/836). Şehrin bina, saray ve diğer yapılarında Türk yapı, süs ve resim sanatının tezahürleri görülmekteydi.417 O, Türklerin karakteristik özelliklerini korumak istiyordu. Bu amaçla müvelledlerden418 hiç bir grupla ilişki kurmalarına müsaade etmezken, onlara sadece Ferganalıların komşuluğunu uygun gördü. Yine Türk askerlerin, Türk cariyelerle evlenmelerine önem verildi.419 Türkler ve Arapça bilmeyen Ferganalıların iktaları, çarşı ve kalabalıktan uzak yerlerde verilmiş, geniş cadde ve uzun mahallelerle de diğerlerinden ayrılmıştı.420 Türklerle Ferganalıların iktalarının olduğu dördüncü cadde, Bergamış et-Türkî adını taşıyordu.

Türkler güneydeki, Ferganalılar ise onların hizasında yer alan kuzeydeki mahallelerde otururlardı. Adı Sâlih el-Abbasî olan beşinci caddede de Türklerin ve Ferganalıların iktaları vardı. Burada da Türkler ve Ferganalılar komşu mahallelerde otururlardı.421 İslâm dünyasındaki Hint, Slav, Ermeni, Yunan ve Afrika kökenli köleler zamanla asimile olurken, buradaki Türkler bu sayede kimliklerini koruyabilmişlerdir.422

Ferganalılar, bu dönemde, yirmi yıldır süren Ba’bek isyanının bastırılmasında etkin rol oynamışlardır. Şöyle ki; Ermeniye ve Azerbaycan genel valisi Afşin (ö.226/841)423, isyanın merkezi olan Bazz kentini ele geçirmesi için Beşîr et-Türkî’ye talimat verdi. Ferganalı askerlere komuta eden Beşîr, yaşanan şiddetli çatışmaların

Tarsus’a gelen Abbasî elçileri, burada Bizansın en az ücret alan askerleri olan Fergana ve Hazarlıların varlığına şahit olmuşlardı. Ferganalılar, XI ve XII. yy.larda bile Bizans ordusunda yer almıştır. Bkz.

Anzerlioğlu, Yonca, “Bizans İmparatorluğunda Türk Varlığı”, Türkler, VI, 221.

416 Mes’ûdî, IV, 54.

417 Ya’kûbî, Kitâbu’l-Buldân, s.255-257; Mes’ûdî, Murûc, IV, 53-55; Mukaddesî, Kitâbü’l-Bed’, II, 298;

Barthold, “Fergana”, İA, IV, s.560; Hasan, III, 334; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.187; Barthold, Türkistan, s.229; Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, s.76; Kafesoğlu, “Türkler”, İA, XII, 261; Günay-Güngör, Türklerin Dinî Tarihi, s.267; İslâm Tarihi Kültür ve Medeniyeti, İstanbul 1997, I, 403; Köseoğlu, Nevzat, Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine, İstanbul, 1997, s.44.

418 Arap-Acem melezi olanlar için kullanılan kavram.

419 Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s.347; Zeydân, IV, 302.

420 Ya’kûbî, Kitâbu’l-Buldân, s.258-263; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.187 vd.

421 Ya’kûbî, Kitâbu’l-Buldân, s.262; Şeşen, a.g.e., s.187 vd.

422 Frye, Buhara, s.138.

423 Afşîn hakkında bkz. Taberî, IX, 111-114; Belâzurî, 419 vd; Cahen, Claude, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler (çev. Yıldız Moran), E Yay., İstanbul, 1979, s.26, Barthold, Türkistan, s.228;

Togan, Türk Tarihine Giriş, s.176.

ardından kente girmeyi başardı. Ba’bek’in sarayları neftle yakıldıysa da kendisi karışıklıklardan faydalanarak kaçmağa muvaffak oldu. Kent, üç gün boyunca yağmalandı.424 Ba’bek, uzun süre sonra yakalanmış ve idam edilmiştir (3 Safer 223/4 Ocak 838).425 Afşin, Güney Mugan’da Berzend kasabasını imar ederek, idaresini aslen Ferganalı olan Menkecur ismindeki bir beye verdi. Yine o, Arasta’da çıkan isyanı bastırınca Afşin tarafından Arran’ı idareye memur edildi.426

Mu’tasım’ın 223/838 tarihli Anadolu seferinde, hemen hepsi Tarsus’ta görev yapan Türk bey ve reisleri de görev almışlardı. Ferganalı Halef Ömer, bunlardandır.427 Bu ordu, Bizans’ın meşhur Amorion (Amûriyye) şehrini ele geçirdi.428 Ancak aralarında Ferganalıların da bulunduğu Türk unsur, güç-iktidar ilişkisine paralel olarak zamanla çıkarlarına ters düşen devlet adamlarının aleyhine bulunmaktan çekinmemişlerdir. Bu bağlamda Mu’tasım, hayatının sonuna doğru bir yakınına, Türklere güvenmekle hata ettiğini itiraf etmiştir.429 Mu’tasım’a bağlı Tahirî hanedânı döneminde, Horasan ve Fergana’da büyük bir yıkıma neden olan şiddetli bir deprem oldu (224/839).430

Mansur tarafından orduya alınmaya başlanan Türk ve Fergana asıllı askerlerin iktidar ve nüfûz mücadelesi Mütevekkil döneminde (232-247/847-861) artarak devam etti. Öyle ki; onun zamanında ordunun büyük bölümü Türklerden oluşuyordu.431 Bunu engellemek isteyen Mütevekkil, ordudaki Türklerle kıyasıya mücadele etmiştir.432

424 Taberî, IX, 11 vd, 52 vd; İbnü’l-Esîr, VI, 447; Ya‘kubî, Tarih, II, 473 vd; Mes’ûdî, Murûc, IV, 55 vd;

Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, s.146 vd; Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, s.221; Kitapçı, Zekeriya, İlk Müslüman Türk Hükümdar ve Hâkanları, Konya, 2004, s.284 vd.

425 Taberî, IX, 53; İbnü’l-Esîr, VI, 478; Mukaddesî, Kitâbü’l-Bed’, II, 298-300; Yıldız, Hakkı Dursun,

“Ba’bek”, DİA, IV, 376.

426 Togan, Türk Tarihine Giriş, s.176. Gence yakınındaki Menkeçur kasabası ve Sovyet döneminde inşa edilen Menkıçur Kanalı, IX. yüzyılda yaşayan Menkecur Bey’in adını taşımaktadır. Bkz. Togan, a.y.

427 Belâzurî, Buldân, s.419; Yınanç, M. Halil, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri Anadolu’nun Fethi, İstanbul, 1944, I, 20; Günay-Güngör, Türklerin Dinî Tarihi, s.267; Turan, a.g.e., s.221; Yazıcı, Nesimi, İlk Türk İslâm Devletleri, s.266.

428 Turan, a.g.e., s.221. Amorion Afyon’un kuzeyindeki en büyük şehirdi.

429 Hasan, III, 335.

430 Depremden sonra bir komisyonca “Kitâbü’l-Kuniy” (Kanallar Kitabı) isimli bir eser kaleme alınmış, eserden Selçuklular devrinde de faydalanılmıştır. Bkz. Gerdîzî, Abdülhay b. Dahhak b. Mahmud, Zeynü’l-Ahbâr (Târîh-i Gerdîzî), y.y., 1948, s.3; Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s.248.

431 Yazıcı, Nesimi, İlk Türk İslâm Devletleri, s.266.

432 Yıldız, a.g.e., s.77.

Müsta’în’in halifelik yılları (248-252/862-866) da isyanlarla geçti. Bu dönemde Türk ve Ferganalı askerler, Şia tarafından çıkarılan bir isyanı bastırmışlardır. Müsta’în, Samarra’da çıkan karışıklıklar nedeniyle Bağdat’a çekildi ve Mu’tezz ile mücadelesini buradan sürdürdü. Bu sırada Hz. Hüseyin’in torunlarından Hüseyin b. Muhammed,

Müsta’în’in halifelik yılları (248-252/862-866) da isyanlarla geçti. Bu dönemde Türk ve Ferganalı askerler, Şia tarafından çıkarılan bir isyanı bastırmışlardır. Müsta’în, Samarra’da çıkan karışıklıklar nedeniyle Bağdat’a çekildi ve Mu’tezz ile mücadelesini buradan sürdürdü. Bu sırada Hz. Hüseyin’in torunlarından Hüseyin b. Muhammed,