• Sonuç bulunamadı

A. ZARAR KAVRAMI, ZARAR İNCELEMESİNİN NİTELİĞİ VE KAPSAMI KAPSAMI

3. Zarar İncelemesinin Kapsamı

b) İncelemenin Kapsamını Tayin Eden Unsurlar

ba) Benzer ürün

baa)Tanımı

Benzer ürün (like product) kavramının tanımı, Anlaşma'nın 46 no.lu dipnotunda yapılmıştır. Söz konusu dipnot şu düzenlemeyi içermektedir:

"Bu Anlaşma açısından "benzer ürün" terimi, varsa, incelenmekte olan ürünle aynı niteliklere sahip olan bir ürünü, böyle bir ürünün bulunmaması durumunda ise, tüm özellikleri aynı olmamakla birlikte, incelenmekte olan ürünle büyük benzerlik arz eden bir ürünü ifade eder."

Buna göre, benzer ürünün iki aşamalı bir tanımını yapmak mümkündür.

Öncelikle, sübvansiyonlu olarak ithal edildiği iddia edilen ürünle aynı niteliklere sahip olan (identical) bir ürün varsa bu ürün benzer ürün sayılacaktır. Böyle bir ürünün bulunmadığı hallerde ise, her yönüyle aynı olmamakla birlikte, özellikleri incelenen ürüne yakından benzeyen (closely resembling) bir ürün, Anlaşma çerçevesinde benzer ürün olarak kabul edilebilecektir.

Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse, çimento ithalatı ile ilgili olarak açılan bir soruşturmada benzer ürünün belirlenmesi muhtemelen zorluk arz etmeyecektir. Çünkü, çimento teknik özellikleri çok farklılık arz etmeyen bir ürün olduğundan, aynı nitelikteki benzer ürünü belirlemek kolay olacaktır. Dolayısıyla, bu örnekte benzer ürün tanımının ilk aşamasındaki koşul yerine getirilmiş olacak ve ikinci aşamaya geçmeye gerek kalmayacaktır.

Ancak, benzer ürünün tespiti her soruşturmada bu kadar kolay olmayabilir.

İşte, bu gibi durumlarda, yani sübvansiyonlu olarak ithal edildiği iddia edilen soruşturma konusu ürünle aynı nitelikleri taşıyan bir yerli ürünün bulunamaması halinde, benzer ürün tanımının ikinci aşamasına bakılacak ve her yönüyle aynı olmamakla birlikte, özellikleri incelenen ürüne yakından benzeyen (closely resembling) bir ürünün söz konusu olup olmadığı araştırılacaktır. Örneğin, aşağıda yer verilen faktörler çerçevesinde yapılacak bir değerlendirmenin sonucunda, iki kapılı bazı otomobil modellerinin, beş kapılı olan bazı modellerle benzer ürün teşkil ettiği sonucuna varmak mümkün olabilir. Bu iki ürün aynı niteliklere sahip olmamakla beraber, birbirlerine yakından benzedikleri ileri sürülebilir.

bab) Benzer Ürünün Tespitinde Dikkate Alınacak Faktörler

Anlaşma, benzer ürünü tanımlamakla birlikte, benzer ürünün tayininde hangi faktörlerin dikkate alınması gerektiğine değinmemiştir. Yapılan tanımın ilk aşamasında bir belirlemede bulunulması daha kolaydır. Çünkü, bu aşamada, ithal edilen ürünle aynı nitelikte bir ürün mevcuttur. Ancak, benzer ürünün bu şekilde belirlenemediği hallerde, özellikleri incelenen ürünle yakın benzerlik arz eden ürünün tespit edilmesinin daha zor olması yanında, yakın benzerlikten neyin kastedildiğini önceden kestirmek de güçtür.

Benzer ürün tanımının yerli üretim dalı tanımını da belirlediği göz önüne alındığında280, soruşturmanın kapsamının belirlenmesi açısından benzer ürün tanımının önemi daha da belirginleşmektedir281.

Benzer ürünün tespitinde dikkate alınacak faktörlere ilişkin tam bir liste yapmak mümkün değildir. Yürütülmekte olan soruşturmanın özellikleri çerçevesinde, birtakım faktörler kullanılarak bir tespitte bulunulacaktır. Temyiz Organı da, benzer ürün konusundaki tespitin her olayın kendi somut koşulları çerçevesinde yapılması gerektiğini belirtmiştir282. Böyle bir tespitte göz önüne alınabilecek faktörlerden herhangi birisinin, tek başına, benzer ürünün tayininde yeterli olacağı kanısında değiliz. Bu tespite etki edebilecek tüm muhtemel faktörler göz önüne alınarak bir sonuca varılmalıdır283. Bu araştırmada soruşturma makamını yönlendirebilecek bir etken, soruşturmanın ilgili taraflarının bu konuda ileri sürecekleri görüş ve önerilerdir.

Benzer ürünün tespitinde dikkate alınacak faktörlerden birisi, ithal ürünle yerli ürün arasındaki fizikî benzerliktir. Tek başına belirleyici olmamakla birlikte, fizikî benzerlik, soruşturma makamı için bir hareket noktası teşkil edebilir. Çoğu

280 Bael/Bellis'e göre, benzer ürün tanımının geniş tutulması durumunda zararın tespit edilmesi güçleşirken, dar tutulması durumunda, yerli üreticilerin kendi ürünleriyle rekabet halinde olan ürünlerin ithalatı ile ilgili olarak bir soruşturma başlatılmasını talep etme şansları azalmaktadır (s. 145-146).

281 STEEN: s. 1472.

282 Japan – Alcoholic Beverages II, WT/DS8/ApB/R, WT/DS10/ApB/R, WT/DS11/ApB/R, s. 22. Temyiz Organı'nın kararı GATT 1994'ün III.2. maddesi çerçevesinde verilmiş olmakla birlikte, Indonesia – Autos davasına bakan panelin de belirttiği üzere, Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması açısından da dikkate alınmalıdır. Çünkü, her ne kadar benzer ürün kavramı GATT 1994'te ve Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması'nda aynı şekilde tanımlanmamış ise de, her ikisinin de temeli aynıdır (WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.174).

283 Türk soruşturma makamının son derece ayrıntılı benzer ürün tespitlerine örnek olarak bkz.

İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (2002/2), md. 8 (RG, 13.2.2000, S. 24670). Türk hukukunun benzer ürüne ilişkin hükümleri hakkındaki açıklamalarımız için bkz. aşa. s. 320 vd.

zaman ithal ürünle yerli benzer ürünün fizikî özellikleri aynı olacaktır. Ancak bazı hallerde, fizikî özellikleri farklı olan iki ürünün de benzer ürün teşkil etmesi mümkün olabilir. Örneğin, sıvılaştırılmış doğal gazla, gaz halindeki doğal gazın fizikî özellikleri tamamen farklı olmasına rağmen, kullanım amaçları, tüketicilerin algılamaları gibi faktörlerin de göz önüne alınması suretiyle bu iki ürünün benzer ürün teşkil ettiklerine karar vermek mümkündür.

Bir diğer faktör, her iki ürünün üretim süreçleri arasındaki benzerlik olabilir.

Bazı durumlarda, fizikî olarak birbirine çok benzeyen bazı ürünlerin üretim süreçlerine bakıldığında, aslında aralarında önemli farkların bulunduğu görülebilir.

Örneğin, kumaşlarla ilgili olarak açılan bir soruşturmada, kumaşın hammaddesi ve üretim süreci benzer ürün tespitinde önemli rol oynayabilecektir. Bazı hallerde, fizikî özellikleri benzer olmasına rağmen, değişik kumaşların hammaddeleri ve üretim süreçleri arasındaki fark, bu ikisinin Anlaşma açısından benzer ürün teşkil etmelerini engelleyebilecektir. Örneğin, hammaddesi sentetik iplik olan kumaşlarla sun'i iplik olan kumaşlar, hem hammadde hem de üretim süreci ve hattâ kullanım alanı bakımından birbirlerinden önemli ölçüde ayrılacaklarından, sun'i iplikten imal edilmiş olan kumaş ithalatı hakkında açılan bir soruşturmada, iç piyasada sentetik iplikten üretilen kumaşların benzer ürün olarak alınması mümkün değildir. Aksi halde, zarara ilişkin olarak yapılan tespitler Anlaşma'ya aykırılık teşkil edecektir.

Piyasadaki tüketicilerin her iki ürünü algılama tarzları (consumer perception) da dikkate alınacak bir faktördür. Bu husus, aynı zamanda, her iki ürünün ikame edilebilirliği ile de ilgilidir. Bazı hallerde, soruşturma makamının her iki ürünün fizikî özellikleri ve üretim süreçlerine dayanarak yaptığı tespit, piyasa

tarafından paylaşılmayabilir. Diğer bir ifadeyle, tüketiciler, soruşturma makamı tarafından benzer ürün olarak addedilen iki ürünü biri diğerini ikame edecek şekilde kullanmıyor olabilirler. Bunun tersi de söz konusu olabilir. Bu nedenle, tüketici algılamasının da bir faktör olarak göz önüne alınmasında fayda vardır.

Bu konuda üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise, iki ürün arasındaki kalite, dolayısıyla da fiyatlandırma konusundaki farklılıkların benzer ürün tespiti açısından taşıdığı önemdir. Bu duruma soruşturmalarda sık sık rastlamak mümkündür. İddia, çoğunlukla soruşturmaya muhatap olan yabancı ihracatçılardan gelmekte ve ithal edilen ürünle yerli ürün arasındaki önemli boyuta varan kalite farklılığı nedeniyle, bu ikisinin benzer ürün teşkil etmediği ileri sürülmektedir.

Örneğin, A ülkesinden B ülkesine yönelik otomobil lastiği ithalatı ile ilgili olarak açılan bir soruşturmada, ihracatçı firmalar, kendi ürünlerinin kalitesinin B ülkesinde üretilenlere nazaran çok düşük olması nedeniyle, bu ikisinin benzer ürün olarak değerlendirilemeyeceğini iddia edebilirler.

Soruşturma makamının her iki ürün arasında belirgin bir kalite farkının mevcut olduğunu tespit etmesi halinde, çeşitli olasılıklar söz konusu olabilir. İlk olarak, iki ürün arasında bir kalite farkı bulunmakla beraber, bu fark, ilgili ürünleri benzer ürün olmaktan çıkaracak büyüklükte değilse, yani ortada dikkate değer bir kalite farkı bulunmamakta ise, bunların benzer ürün sayılması mümkündür. Aksi halde, kalite ile ilgili basit bir iddianın soruşturmanın açılmasını engellemesi söz konusu olabilecektir. Ancak, zarar değerlendirmeleri yapılırken, iki ürün arasındaki kalite farkı göz önüne alınmalı ve bu farkın gerekli kıldığı ayarlamalar yapılmalıdır.

Örneğin, fiyat kırılması284 hesabı yapılırken, kaliteleri farklı olan ürünlerin fiyatları karşılaştırılarak, gerçekte mevcut olandan çok daha yüksek bir fiyat kırılması tespiti yapılmamalıdır.

Bazı hallerde ise, aradaki kalite farkının büyüklüğü iki ürünün benzer ürün olarak değerlendirilmesini tamamen imkânsız kılabilir. Örneğin, özel siparişle çalışan ve yılda 100 adet otomobil üreten bir yerli sanayinin ürettiği otomobillerin, orta gelir grubuna yönelik, lüks nitelikleri olmayan ucuz fiyatlı otomobillerle benzer ürün teşkil ettiğini ileri sürmek ve bu kapsamda bir soruşturma açmak mümkün olmayabilir. Bu kadar önemli bir fark söz konusu olduğunda, aradaki kalite farkını giderecek düzeltmelerin yapılması dahi kâfi gelmeyecektir. Bu nedenle, bu gibi durumlarda, benzer ürün söz konusu olmadığından, bir soruşturma açılarak telafi edici tedbir uygulanamayacağını ileri sürmek mümkündür.

Benzer ürünün tespitinde dikkate alınabilecek bazı faktörlere değindikten sonra, Indonesia – Autos paneli tarafından görülen davada, panelin, davanın somut koşulları çerçevesinde yaptığı benzer ürün analizine değinmek, konunun daha anlaşılır hale gelmesine yardımcı olacaktır.

Indonesia – Autos davasının konusu, Endonezya'nın belirli otomobil tipleri ile ilgili olarak sağladığı vergi teşviklerinin, Anlaşma çerçevesinde ciddî etkiye sebep olup olmadığı ve dolayısıyla da önlem alınabilir sübvansiyon teşkil edip etmediği idi285. Daha önce de değindiğimiz üzere, ciddî etki teşkil edebilecek hallerden birisi de

284 Fiyat kırılması hakkında bkz. aşa. s. 187 vd.

285 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 8.1.

sübvansiyonun fiyat etkisi ile ilgili olup, bu çerçevede gerçekleştirilecek olan fiyat karşılaştırmasında Anlaşma'nın 46 no.lu dipnotunda yer alan benzer ürün tanımı geçerli olacaktır286. Aynı tanım telafi edici tedbir soruşturmaları açısından da geçerli olduğundan, panelin bu davada yaptığı benzer ürün tespiti, telafi edici tedbir soruşturmalarına da ışık tutmaktadır.

Bu davada benzer ürün karşılaştırmasına konu olan ürün, binek otomobilleri idi287. Endonezya'da üretilen bir otomobil tipi ile davacı ülkelerden ithal edilen otomobillerin benzer ürün teşkil edip etmediğine karar vermek durumunda olan panel, bu konudaki tespitini aşağıdaki yöntem çerçevesinde yapmıştır.

Davacılardan AB, binek otomobili (passenger car) kategorisine giren her otomobilin benzer ürün kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, aksi halde, muhtelif binek otomobilleri arasında sonsuz sayıda farklılık bulunması mümkün olduğundan, bu farklılıklar dikkate alınarak yapılacak bir benzer ürün tespitinin keyfî sonuçlar doğuracağını iddia etmiştir. Buna göre, binek otomobillerinin temel özellikleri ve kullanım amaçları aynı olduğuna göre, bu kategori içerisindeki her otomobilin diğerleri açısından benzer ürün teşkil ettiğini kabul etmek gereklidir288.

Diğer davacı ABD ise, daha dar kapsamlı bir tanım yapmıştır. ABD'ye göre, ABD'den Endonezya'ya ihraç edilen binek otomobillerden yalnızca bazıları Endonezya'da üretilen binek otomobilleri ile benzer ürün teşkil etmektedir. ABD, bu

286 "Ciddî etki" hakkındaki açıklamalarımız için bkz. yuk. s. 114 vd.

287 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.165.

288 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.166.

sınırlandırmayı yaparken, otomobillerin fizikî özellikleri ile kullanım şekillerine bakarak, sadece bu iki grubun birbirine yakından benzeyen (closely resembling) özelliklere sahip olduğunu iddia etmiştir289.

Panel, öncelikle, davacıların dava konusu soruşturmaya konu olan otomobillerin birbirlerinin aynısı olduğunu (identical) değil, birbirlerine yakından benzediklerini (closely resembling) iddia ettikleri tespitinde bulunmuştur290.

Panel, daha sonra dipnot 46'da iki ürünün özellikleri arasındaki herhangi bir benzerliğe değil, yakın benzerliğe işaret edildiği hususunu vurgulamıştır291. Dolayısıyla, benzer ürün analizinde iki ürün arasında aranacak olan benzerlik, yakın bir benzerlik olmak durumundadır.

Panel, dava konusu olayda benzer ürün analizinin iki otomobil grubunun fizikî özelliklerinin karşılaştırılması ile başlamasını gerekli görmüştür. Çünkü, taraflarca ileri sürülen faktörlerin büyük bir kısmı otomobillerin fizikî özellikleri ile ilgilidir292. Ancak, panel, benzer ürün tespitinde fizikî özellikler dışındaki faktörlerin de dikkate alınmasını engelleyen bir hükmün Anlaşma'da bulunmadığını, dolayısıyla

289 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.167.

290 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.172.

291 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.172.

292 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.173.

iki ürün arasında yakın benzerlik arz eden özelliklerin, fizikî özelliklerle sınırlı olamayacağını da belirtmiştir293.

Bunlardan başka, panel, Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması çerçevesinde yürütülecek bir benzer ürün tespitinde, aynı konuda diğer DTÖ anlaşmaları çerçevesinde dikkate alınmış olan faktörlerin de yol gösterici olabileceğini ifade etmiştir294. Panele göre, Japan – Alcoholic Beverages davasında Temyiz Organı tarafından da belirtildiği üzere, benzer ürün tespitinin her davanın kendi somut koşulları ışığında gerçekleştirilmesi gereklidir295.

Bu genel açıklamalardan sonra panel, bakmakta olduğu dava konusu benzer ürün analizine dönmüş ve öncelikle AB'nin ileri sürdüğü yaklaşımı çok geniş kapsamlı bularak reddetmiştir. Panele göre, tüm binek otomobillerini aynı kategoriye sokmak mümkün değildir, çünkü muhtelif binek otomobili grupları arasında önemli farklar bulunmaktadır296. Yine, panele göre, muhtelif binek otomobillerinin marka ve modelleri arasındaki büyük fiyat farkları da bu hususu doğrulamaktadır.

Bunlardan sonra, panel, otomobil sektörüyle ilgili uluslararası bir yayında yer alan ve otomobillerin büyüklüğü ile fiyatlarını ölçüt olarak alan yaklaşımı esas alarak bir değerlendirme yapmış297 ve buradan elde ettiği sonucu, davanın taraflarının ileri

293 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.173.

294 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.174.

295 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.174.

296 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.175.

297 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.177-14.181.

sürdükleri delillerle teyit etmiştir298. Nihayet panel, Endonezya'nın, yerli otomobillerin fizikî olmayan özellikleri ve düşük fiyatlarıyla ilgili olarak ileri sürdüğü iddiaları da dikkate almış, ancak bunların panelin vardığı sonucu değiştirmeyeceğine karar vermiştir299.

bb) Yerli Üretim Dalı

bba) Genel Kural

Benzer ürün kavramından sonra, zarar incelemesinin kapsamını belirleyen ikinci faktör, "yerli üretim dalı”dır (domestic industry). Zira, zarar incelemesi, ithalatçı DTÖ üyesi ülkede benzer ürünü üreten yerli üretim dalı üzerinde gerçekleştirilir. Zarar incelemesi, soruşturmaya konu olan ürünü üreten yerli üretim dalını kapsaması kaydıyla bir anlam ifade edebilir. Bu amaç doğrultusunda, Anlaşma’nın 16. maddesi, yerli üretim dalının tanımına ayrılmıştır. Maddenin birinci paragrafında yerli üretim dalı şu şekilde tanımlanmaktadır:

"Bu Anlaşma açısından "yerli üretim dalı" terimi, 2.

paragraf hükümleri saklı kalmak kaydıyla, benzer ürünün üreticilerinin tamamını veya toplam üretimleri benzer ürünün toplam üretiminin önemli bir oranını teşkil eden yerli üreticileri ifade edecek şekilde yorumlanır."

Görüldüğü üzere, madde 16.1'deki genel kurala göre, yerli üretim dalı, kural olarak soruşturmayı yürüten DTÖ üyesi ülkedeki benzer ürünün üreticilerinin tamamını veya o ülkedeki toplam benzer ürün üretiminin önemli bir oranını

298 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.182-14.190.

299 Indonesia – Autos, WT/DS54/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS55/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS59/R and Corr.1,2,3,4, WT/DS64/R and Corr.1,2,3,4, para. 14.191-14.193.

gerçekleştiren üreticileri ifade eder. Böylece Anlaşma, bazı hallerde, yerli üreticilerin tamamını içermeyen bir üretici grubunun da yerli üretim dalı olarak kabul edilmesine imkân sağlamıştır.

Bu anlamda toplam üretimin önemli bir oranının (major proportion) neyi ifade ettiği Anlaşma'da açıklanmamıştır. Bu nedenle, bu kavramı bir rakama dayandırmak mümkün değildir. Kanaatimizce, bu konuda her soruşturmanın somut koşulları çerçevesinde bir belirleme yapılması yerinde olur. Dikkat edilirse, Anlaşma'yı hazırlayanlar, toplam üretimin önemli bir kısmından (major portion) değil, önemli bir oranından (major proportion) bahsetmişlerdir. Anlaşma'da "önemli bir oran" ifadesinin kullanılmış olması önemlidir, çünkü önemli bir oranın mutlaka toplam üretimin yarıdan fazlasını ifade ettiğini ileri sürmek mümkün değildir. Bazı hallerde yarıdan fazlayı aramak gerekebilir; ancak, soruşturmanın koşullarına bağlı olarak, bazen % 50'nin altında bir oranın da bu koşulu karşılaması mümkündür300. Oysa, önemli bir oran yerine önemli bir kısımdan bahsedilmiş olsaydı, bunun toplam üretimin en az yarısını ifade ettiği ileri sürülebilirdi.

Örneğin, bir sektörde beş üreticinin bulunduğunu ve bu üreticilerin benzer ürünün toplam üretimindeki paylarının sırasıyla % 30, % 20, % 20, % 20 ve % 10 olduğunu farz edelim. Üretimdeki payların bu şekilde dağıldığı bir sektörde, % 30'u üreten üreticinin tek başına yerli üretimin önemli bir oranını karşıladığını ileri sürmek zor olacaktır. Çünkü, yerli üretim dalı dağınık bir durumda değildir, toplam

300 Bael/Bellis'e göre ise, burada "önemli oran" (the major proportion) değil, "önemli bir oran" (a major proportion) dendiği için, %50'nin altındaki bir oranın da yerli üretim dalını temsil etmesi mümkündür (s. 153).

beş üreticiden oluşmaktadır. O nedenle, zarar incelemesinin, daha büyük bir oranı karşılayan bir üretici grubunu kapsaması gerektiği ileri sürülebilir. Ancak, aynı örnekte, üreticilerin birisi toplam üretimin % 30'unu karşılamakla birlikte, geriye kalan % 70'lik üretimin yüzlerce küçük üretici tarafından gerçekleştirildiği ve bu küçük üreticilerin hiç birisinin toplam üretimdeki payının % 1'i geçmediği bir durumda, % 30'u karşılayan üreticinin tek başına yerli üretim dalını temsil etmesi mümkün olabilir. Bu durumda dağınık bir yerli üretim dalı vardır; bu nedenle de yerli üretimin en az yarısını teşkil eden üreticiler bir araya gelmedikçe soruşturma açılmasının mümkün olmadığını ileri sürmek, Anlaşma'nın amaçlarıyla da bağdaşmayacaktır. Anlaşma'nın amacı, sübvansiyonların ve telafi edici tedbirlerin kullanılmasını belirli kurallara bağlayarak, bu konudaki GATT disiplinlerini geliştirmektir301. Her soruşturmada yerli üretim dalı tanımının karşılanmasını yerli üretimin yarıdan fazlasını gerçekleştiren üreticilerin bir araya gelmeleri koşuluna bağlayan görüş, telafi edici tedbirlerin uygulanmasını disipline etmek amacının ötesine geçerek, bu tedbirlere başvurulmasını imkânsız hale getirebilecektir. O nedenle, bu konunun her soruşturmanın somut koşulları çerçevesinde, özellikle de yerli üretim dalının dağınık olup olmadığı hususu göz önüne alınarak kararlaştırılmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz.

bbb) İstisnaî Haller

Madde 16'da, yerli üretim dalının genel tanımının yapılmasını müteakip, bu konuda üç istisnaî düzenlemeye de yer verilmiştir.

301 Temyiz Organı kararı, US – Carbon Steel, WT/DS213/ApB/R and Corr.1, para. 73.

bbba) İthalatla Bağlantılı Yerli Üreticiler

Bu konudaki ilk istisna, madde 16.1'in ikinci cümlesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

"Üreticilerin sübvansiyonlu olduğu iddia edilen ürünün veya diğer ülkelerden gelen benzer ürünün ihracatçıları veya ithalatçılarıyla bağlantılı oldukları veya kendilerinin bizzat bu ürünün ithalatçısı oldukları hallerde, "yerli üretim dalı"

terimi bunların dışındaki üreticileri ifade edecek şekilde yorumlanabilir."

Buna göre, bazı yerli üreticilerin benzer ürünün ihracatçı veya ithalatçılarıyla bağlantılı olmaları veya kendilerinin bizzat benzer ürünün ithalatçısı olmaları durumunda, bu üreticiler yerli üretim dalı tanımının kapsamı dışında mütalâa edilebilir. Bu gibi durumlarda, telafi edici tedbir soruşturmasında, geriye kalan üreticilerden oluşan yerli üretim dalı esas alınır.

Burada iki husus düzenlenmektedir. İlk olarak, yerli üreticilerle benzer ürünü soruşturmayı yürüten DTÖ üyesi ülkeye ihraç eden yabancı ihracatçılar veya soruşturmacı ülkedeki ithalatçılar arasında bir bağlantı bulunması durumunda, bu üreticilerin yerli üretim dalı kapsamından çıkarılmaları mümkün bulunmaktadır.

Örneğin, çok uluslu bir şirket, hem bir DTÖ üyesi ülkede üretim tesisi kurup hem de çeşitli nedenlerle o ülkeye aynı ürünü ihraç etmeye devam edebilir. Böyle bir durumda soruşturmacı ülkede bulunan ve esasen yabancı ihracatçı firmaya bağlı olan yerli üreticinin, açılacak bir telafi edici tedbir soruşturmasında diğer yerli üreticilerle birlikte hareket etmesi zaten mümkün değildir. Çünkü, bu yerli üretici, benzer ürünün soruşturmacı DTÖ üyesi ülkeye ihracatında ticarî menfaati olan bir gruba bağlıdır.