• Sonuç bulunamadı

1. İlgili Devletin Mevzuatında Yer Alıp Almamasına Göre

a) De jure Özgüllük

Sübvansiyonu veren devletin veya sübvansiyonun verilmesine dayanak teşkil eden mevzuatın sübvansiyonu açıkça belirli firmaların tekeline bıraktığı hallerde de jure özgüllük söz konusudur [md. 2.1 (a)]93. Bunlar, bir DTÖ üyesi devletin kendi mevzuatı çerçevesinde açıkça belirli firma veya sektörlere tahsis edildiği anlaşılan sübvansiyonlardır. Esasen bu tür özgüllük hallerinin tespiti kolaydır. Çünkü bizzat sübvansiyonu veren devlet, bu sübvansiyonun özgül olduğunu mevzuatı aracılığıyla beyan etmektedir94.

b) De facto Özgüllük

Bazı hallerde ise, Anlaşma’nın yukarıda izah edilen hükümleri çerçevesinde özgül olduğu kanıtlanamamakla birlikte, uygulanma biçiminden hareketle, belirli bir

92 BENITAH: s. 89.

93 Her ne kadar Anlaşma’nın 2.1. maddesinin (a) ve (c) bentlerinde sübvansiyonun belirli firmalara verilmesi halinden bahsediliyor ise de, bunu, belirli firmaların yanı sıra belirli sektörlere yönelik sübvansiyonları da kapsayacak şekilde anlamak gerekir. Çünkü, madde 2.1’in giriş bölümünde, “belirli firmalara yönelik sübvansiyon” kavramının belirli firma veya firma grupları ile belirli sektör veya sektör gruplarına yönelik sübvansiyonlar için bir kısaltma olarak kullanıldığı belirtilmektedir.

94 Horlick/Clarke’e göre, madde 2’de yer alan özgüllük tanımı Amerikan hukukundaki tanımı yansıtmaktadır (s. 43).

sübvansiyonun özgül olduğu sonucuna varılması mümkün olabilir. Bu haller de facto özgüllük olarak adlandırılmaktadır. Anlaşma’nın 2.1(c) maddesi hükmüne göre, de facto özgül bir sübvansiyonun mevcut olup olmadığının tespitinde aşağıdaki faktörler dikkate alınacaktır:

a) Sübvansiyonun sınırlı sayıda belirli firmalar tarafından kullanılıyor olması,

b) Sübvansiyonun ağırlıklı olarak belirli firmalar tarafından kullanılıyor olması,

c) Belirli firmalara diğerlerine nazaran orantısız şekilde yüksek miktarlarda sübvansiyon verilmesi,

d) İlgili mevzuatta sübvansiyonun verilmesi konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin idare tarafından kullanılış şekli.

Anlaşma’ya göre, de facto özgüllüğe ilişkin bu hükümlerin uygulanmasında, sübvansiyonu veren devlet sınırları içerisindeki ekonomik faaliyetlerin ne ölçüde çeşitlilik arz ettiği ve sübvansiyon programının ne kadar süre ile uygulamada kaldığı hususlarının da dikkate alınması gerekmektedir [md. 2.1(c)]95.

Ancak, Anlaşma’nın 2.1(b) maddesi uyarınca, belirli koşulların varlığı halinde objektif ölçütlere dayanan sübvansiyonlar özgül sayılmamaktadır. Bu hükme

95 Bu durumun gelişmekte olan ülkeler lehine sonuçlar doğurması mümkündür. Çünkü, ekonomisinde çok sayıda sektör bulunmayan gelişmekte olan bir ülkenin uyguladığı sübvansiyon programının bu nedenle özgül sayılmaması ve dolayısıyla da Anlaşma çerçevesinde bir karşı önleme maruz kalmaması mümkündür. Aynı şekilde, kısa bir süredir uygulanmakta olan bir sübvansiyon programı da henüz yeteri sayıda firma tarafından kullanılmamış olması nedeniyle özgül sayılmayabilecektir (ANDERSON/HUSISIAN: s. 308).

göre, aşağıdaki koşulların mevcut olduğu hallerde bir sübvansiyonun özgüllüğünden bahsetmek mümkün olmayacaktır:

a) Sübvansiyonu veren kamu kuruluşu veya sübvansiyona dayanak teşkil eden mevzuat, sübvansiyona hak kazanılması ve sübvansiyonun miktarı konusunda objektif ölçütler koymalıdır,

b) Söz konusu objektif ölçütleri yerine getiren firmalar otomatik olarak sübvansiyona hak kazanmalıdır,

c) Devlet bu objektif ölçütlere kesin bir şekilde riayet etmelidir.

Anlaşma’ya göre objektif ölçüt, tarafsız, belirli firmaları diğerlerine kıyasla gözetmeyen, ekonomik nitelikte olan ve çalıştırılan işçi sayısı ya da işletmenin büyüklüğü gibi yatay nitelikteki ölçüttür (dn. 2). Ayrıca, söz konusu objektif ölçütlere uyulup uyulmadığının doğrulanabilmesi için, bu ölçütlere ilgili devlet mevzuatında açıkça yer verilmesi de gerekmektedir [md. 2.1(b)]. Dolayısıyla, bu ölçütlerin neler olduğunu kendi mevzuatına dayanarak ispat edemeyen bir DTÖ üyesi devletin, verdiği sübvansiyonun objektif ölçütlere dayandığı iddiasını kanıtlaması da mümkün olamayacaktır.

2. Sübvansiyonun Amacına Göre

a) Firma Özgül

Anlaşma’nın 2.1. maddesine göre, belirli bir firma veya firma grubuna yönelik sübvansiyonlar firma özgül sübvansiyonlardır. Örneğin, A firmasının veya A

holdingine bağlı firmaların yararlanması için hazırlanan bir sübvansiyon programı firma özgül niteliktedir.

b) Endüstri Özgül

Anlaşma’nın 2.1. maddesine göre, belirli bir ekonomik sektör veya sektörler grubuna yönelik sübvansiyonlar endüstri özgül sübvansiyonlardır. Örneğin, tekstil ya da demir-çelik sektörü için hazırlanan bir sübvansiyon programı endüstri özgül sübvansiyon teşkil eder.

c) Bölge Özgül

Anlaşma’nın 2.2. maddesine göre, sübvansiyonu veren makamın coğrafî yönden yetki alanının yalnızca bir bölgesinde yerleşik firmalara yönelik sübvansiyonlar bölge özgül sübvansiyonlardır. Örneğin, Türk Devleti’nin kendi sınırları içerisindeki belirli bir bölgede yerleşik firmalara veya sektörlere yönelik bir sübvansiyonu bölge özgül sübvansiyon teşkil edecektir. Çünkü, sübvansiyonu veren makam olan Türk Devleti, üniter yapısı nedeniyle Türkiye'nin tamamı üzerinde yetkili olduğundan, belirli bir bölgeye yönelik olan sübvansiyon programı bölge özgül niteliktedir.

Ancak belirtmek gerekir ki, Anlaşma metninde yer alan bu ölçüte göre, örneğin, DTÖ üyesi bir devletin topraklarının belli bir bölgesi üzerinde idarî yetkisi olan yerel bir otorite tarafından sadece o bölgedeki firmalara yönelik olarak verilen

sübvansiyonlar bölge özgül sayılmamaktadır96. Örneğin, ABD'nin Louisiana Eyaleti'nin Louisiana sınırları içerisinde faaliyet gösteren firmalara veya sektörlere yönelik sübvansiyonu bölge özgül sayılmayacaktır. Çünkü, bu örnekteki sübvansiyon DTÖ üyesi olan ABD’nin bir eyaleti tarafından verilmekte ve sübvansiyondan o eyalet sınırları içerisindeki tüm firma veya sektörler yararlanabilmektedir. Benzer şekilde, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin kendi yetki alanı içerisindeki tüm firmalara açık olan bir sübvansiyon programı, bölge özgül değildir. Çünkü, sübvansiyonu veren makam olan Ankara Büyükşehir Belediyesi, kendi yetki alanındaki firmalar arasında coğrafî yönden herhangi bir ayrıma gitmemektedir.

Ancak örneğin, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin yalnızca Yeni Mahalle ilçesindeki firmalarla sınırlandırdığı bir sübvansiyon programı, bölge özgül sayılacaktır. Bu son örnekte, Ankara Büyükşehir Belediyesi, coğrafî yönden kendi yetki alanındaki firmalar arasında bir ayrıma gitmektedir.

Diğer taraftan, belirtmek gerekir ki, eğer söz konusu bölgede ağırlıklı olarak belirli sektörler ekonomik faaliyet göstermekte ise, yerel idare tarafından o bölge ile sınırlı olarak uygulanan sübvansiyonun bölge özgül olmasa da endüstri özgül sayılması mümkün bulunmaktadır97. Çünkü bu durumda, Anlaşma'nın endüstri özgül sübvansiyonlara ilişkin hükümleri devreye girecektir. Örneğin, ABD’nin tüm sentetik kumaş üretimi Louisiana Eyaleti sınırları içerisinde gerçekleştiriliyor ise, Louisiana Eyaleti tarafından sentetik kumaş üretimi sektörüne yönelik olarak

96 Anlaşma’nın nihaî halini almasından önceki Dunkel Metni olarak bilinen metne göre, sübvansiyonu veren otoritenin ulusal veya bölgesel otorite olup olmadığına bakılmaksızın, belirli bir bölgede yerleşik olan firmalara yönelik sübvansiyonların özgül sayılması öngörülmekte idi. Ancak, sonradan yapılan değişiklikle hüküm bugünkü halini almıştır. Bu haliyle Anlaşma’da yer alan düzenleme Amerikan uygulaması ile paralellik arz etmektedir (DIDIER: s. 235). Aynı yönde bkz.

HORLICK/CLARKE: s. 44.

97 DIDIER: s. 235.

uygulamaya konulan bir sübvansiyon programının endüstri özgül sayılması mümkün bulunmaktadır.

Ayrıca, belirli bir sübvansiyon programının bu özgüllük türlerinden birden fazlasına örnek oluşturması da mümkün bulunmaktadır. Örneğin, Maliye Bakanlığı'nın Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde faaliyet gösteren çelik üreticilerine yönelik bir sübvansiyon programı, hem endüstri özgül hem de bölge özgül sayılabilecektir. Çünkü bu sübvansiyon hem coğrafî yönden hem de sektörel yönden sınırlamalar içermektedir.

3. Yasak Sübvansiyonlar

Anlaşma’ya göre yasak sübvansiyonlar kendiliğinden özgül sayılmaktadır (md. 2.3). Bu gruba dahil olan sübvansiyonların özgül olduklarının kanıtlanabilmesi için yasak sübvansiyon teşkil ettiklerinin kanıtlanması yeterlidir98.