• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: AZİZ NESİN’İN DRAMATİK OYUNLARI

2.3. Zaman

dönüşümündeki katkısı oldukça önemlidir. Bu isimlerin ortak noktaları tavizsiz bir şekilde ideallerinin peşinden gitmiş olmalarıdır.

Biraz Gelir Misiniz oyununda Mateh Usta’nın okul arkadaşı Effer kendi tabiriyle alım satımla uğraşan zengin bir adamdır. Bu zenginliğin bir ifadesi olarak parmaklarına pırıl pırıl yüzükler takmakta ve her fırsatta mübalağa ederek içtiği işkembe çorbalarından bahsetmektedir. Effer okul yıllarından itibaren kurnazlığıyla tanınmıştır. Aşağıdaki alıntı Effer’in bu özelliğini örneklemektedir:

EFFER: Kutu alırım beş kuruşa. Sonra onları da on kuruşa satarım. Sattığım kutuları onbeş kuruşa geri alırım, yirmibeş kuruşa satarım. Sonra otuz kuruşa geri alırım, elli kuruşa satarım. Tekrardan altmış kuruşa toplarım, yüz kuruşa satarım.

(Nesin, 2016, s. 27)

Effer, Mateh Usta’nın Supiler’ini alıp yeni aldığı evin bahçe duvarına parmaklık yapmak istemektedir. Zamanla bu isteği değişse de bir türlü Supiler’in maiyetini anlayamamış ve onların sesini duyamamıştır. Bu yüzden de bütün Supiler’i yakmak isteyen ilkesiz ve kıskanç bir insan olarak oyunda yer almıştır.

Dramatik oyunların merkezinde bulunan erkeklerden Mateh Usta ile Met ve Adam ile Rovni birbirlerine yakınsamaktadırlar. Mateh ve Met’te topluma yönelik fayda unsuru ön plandayken, Adam ve Rovni kendi bireysel dünyalarıyla sınırlandırılmışlardır. Adam bu kişiler arasındaki en içine kapanık ve insansızlaşmış kişileri temsil ederken, Rovni bireysel arzuların içerisinde kendini yalnızlayan insanı ortaya koymuştur.

MİSA: Günlerin daha uzun, haftaların daha uzun, ayların, yılların daha uzun olduğu biyere gideceğiz. Gidelim anne… Başka yerlere gidelim. (Nesin, 2016, s.44)

ZANİ: Nereye? Günlerin daha uzun olduğu yere… Sen çıldırmışsın Mateh.

Dünyanın heryerinde günler yirmi dört saattir. (Nesin, 2016, s. 44)

MATEH: Ben gitmeliyim. Kendim için yaşamıyorum, sizin için de değil… Zani, senin için de değil. Ben herkes için yaşıyorum, supi için… İşim çok, zor da…

Pazartesiden salıya bir hafta süren biyer bulmalıyım. (Nesin, 2016, s. 45)

Zani dünyada zamanın farklı aktığı başka bir yer olmadığının bilincinde olsa da Mateh’in gerçek dışılığına müdahalesi sınırlıdır. Son tahlilde tüm aile böyle bir yerin var olduğu konusunda ortaklaşmıştır. Üçüncü tablonun başında aile yeni bir kasabaya taşınmıştır ve vakit öğlendir. Bu yerde ölümün habercisi insanların adını okuyan bir sestir ve adı okunan herkes sese doğru giderek hayata veda etmektedir. Bu olağanüstülük karşısında aile üyeleri şaşkınlık göstermemekte ve Mateh Usta çağırıldığında gitmeyeceğini düşünerek zamanla olan sorununu kendince çözmüş görünmektedir. Dördüncü tablo aynı günün akşamüzeri başlamış, tablo bitiminde gece yarısı olmuş ve Zani ses tarafından çağırılmıştır. Beşinci tablo ertesi günün akşamında başlamış ve sabahın ilk ışıklarına kadar devam ederek, Mateh Usta’nın çağrılmasıyla son bulmuştur. Oyun üç günlük bir sürede gerçekleşmekte ve başladığı gibi yine sabahın ilk saatlerinde bitmektedir. Ancak olayların günü, ayı, yılı ve saati belirsiz haldedir.

1959 yılında yayımlanan Bişey Yap Met oyunu bir bahar akşamı başlamıştır. Ev halkının beklediği Doktor o akşam gelmiştir. Sabaha karşı Doktor, Met’i yargılamaya başlamış ve yaşamak için bir şey yapması için ona yirmi dört saatlik bir zaman vermiştir. Tam yirmi dört saat sonra Met yargılanmaya başlanmıştır. Oyun biterken gökyüzü ağarmış ve pembeleşmiştir. Oyun zamanı iki günlük bir süreyi kapsamaktadır.

Oyunun başından sonuna duvardaki saat Met’e sürekli olarak zamanının azaldığını göstermekte ve saat sesiyle oyun içi aksiyon arttırılmaktadır. Süre unsurunun çok belirgin bir şekilde verildiği bu oyunda Met kısa süre içerisinde yaşamasını sağlayacak bir şeyler yapmaya çalışmaktadır. Oyunda tarih belirsizdir. Met’in yargılanma saati yaklaştıkça saatin sesine bağlı olarak gerilim de artmakta ve oyun biterken de saat sesi duyulmaktadır. Hem bu oyunda hem de Biraz Gelir misiniz oyununda günler bölümler üzerinden gösterilmiş gün, ay, yıl ve saate dair kesin bir bilgi verilmemiştir.

Aziz Nesin tarafından 1950’de tasarlanan, 1963’te tamamlanan ve 1969 yılında basılan Çiçu oyununda zamana dair Biraz Gelir misiniz ve Bişey Yap Met oyunlarına göre daha fazla ayrıntı verilse de oyunun tarihin hangi bölümüne işaret ettiği hususu belirsizliğini korumaktadır. Bu oyunda Nirey adındaki müzikli saat kişileştirilerek zaman kavramına gizil bir anlam yüklenmiştir. Oyun fırtınalı bir kış akşamında belirsiz bir saatte başlamıştır. Yemek yemek üzere Adam’ın saate bakmasıyla saatin on olduğu belirtilmiştir. Adam müzikli saatin sesiyle uyandığında sabah olmuştur. O gün mektuplaştığı kadınla evlenmeye karar veren Adam her şeyi bırakarak evden çıkıp gitmiştir. Bir sonraki tabloda aradan üç yıl geçmiş ve Adam bir akşam vakti eve gelmiştir. Daha önce kişileştirdiği her şey ve hayvanları onun yokluğunda geçen zamanın bir sonucu olarak yaşlanmaya, solmaya ve eskimeye başlamıştır. Metinde geçen süre zarfında yaşananlar anlatılmasa da bu evdeki her şeyin yaşamaya devam etmiş ve deforme olmaya başlamış olduğu görülmektedir. Aşağıdaki alıntıda Nirey isimli saatin durması ironik bir biçimde verilmiştir:

ADAM: Nirey, hiç olmazsa seni yanıma alabilirdim. Ne çıkardı sanki… Ne olurdu karım izin verseydi… Aaa, Nirey ne oldu sana durmuşsun. (Nirey’i eline alır, onu avutmaya çalışarak) Beni içlendirme Nirey… Senin yüreğin herzaman çarpmalı…

(Nesin, 2016, s. 227)

Eve gelen Adam kendiyle ve karısıyla bir hesaplaşma içerisine girmiştir. Adam ve Kadın’ın günlüklerinden bölümler verilmiş ancak burada da günlüklerin yazıldığı gün ve ay82 verildiği halde yıl belirsizliğini korumaya devam etmiştir. Bir sonraki tabloda aradan on yıl geçmiş ve Adam tekrar eski evine gelmiştir. Geçen zamanda ne olduğuna dair bir bilgi verilmemiş olsa da aşağıdaki bölümde Adam’ın yalnızlığını bölüştüğü her şeyin ölmüş ve kendi zamanlarını doldurmuş olduğu anlaşılmaktadır:

ADAM: Nirey, Piki öleli çok mu oldu?.. Sen de çoktan durmuşsun… (Nirey’i kurmak ister, kurgu elinde kalır.) Sen susalı yıllar olmuş Nirey… Paslanıp dökülmüşsün, artık hiç türküler söylemeyeceksin yalnızlığıma… (Nesin, 2016, s.

233)

Adam yalnızlığın paylaşılması gerektiğini anladığında kapıya doğru yürürken Nirey yeniden çalmaya başlamıştır. Böylece Adam için durmuş olan zaman yeniden ilerlemeye başlamış ve Adam’ın hayatıyla bütünleşen Nirey bir umut olarak oyunun sonunda kendini göstermiştir.

82 21 Mayıs, 11 Temmuz, 4 Eylül, 1 Kasım, 13 Aralık, 18 Mart, 22 Nisan tarihleri metinde geçer.

Tut Elimden Rovni oyununun ilk basımı 1970 yılında yapılmıştır. Rovni ve Melâ’nın ikinci bölümde yaşayacakları olayın sonucu yapılan ters kurgulamayla giriş bölümünde verilmiştir. Birinci bölüm aşağıdaki alıntıdan anlaşıldığı üzere soğuk bir 18 Şubat gecesinin ilk saatlerinde başlamıştır. O gece Rovni ve Melâ’nın on beşinci evlilik yıldönümleridir:

MELÂ: Hangi aydayız?

ROVNİ: Şubat…

MELÂ: Şubatın kaçı?

ROVNİ: Onsekizi.

MELÂ: Saat kaç?

ROVNİ (kolsaatine bakarak): Dokuzbuçuk…

MELÂ: Şubatın onsekizi… Hem de saat dokuzbuçuk… (Nesin, 2016, s. 266)

Rovni ve Melâ cambazlık gösterileri için gece saat on birde sahneye çıkacaklardır. Her ikisinin de bu gösteriden sonra hayatları değişmiştir. Üçüncü bölümde bilinmeyen bir zaman geçmiştir ve vakit gece yarısıdır. Bu bölümde ilk bölümün aksine tarihi soran kişinin Rovni olduğu görülmektedir. Birinci bölümde Rovni ve Melâ arasındaki mevzuların konuşulmaya başlanması ve ayrılık kararı Melâ’nın sorduğu bir tarih üzerinden ortaya dökülürken, bu kez Rovni’nin zaman vurgusuyla çift hayatlarında yeni bir yola girmiş ve ayrılık kararlarından vazgeçmişlerdir:

ROVNİ: Hangi aydayız?

MELÂ: Bilmem… Nisan galiba…

ROVNİ: Ayın kaçı?

MELÂ: Yirmiikisi olacak herhalde…

ROVNİ: Yirmiiki, yirmiüç… Beki de yirmibeş… Saat kaç?

MELÂ (kol saatine bakarak): Onbuçuk… Ama geri kalıyor saatim.

ROVNİ (gülümseyerek Melâ’ya yaklaşır): Nisanın yirmiikisi yada otuzbeşi, saat de onbuçuk yada onbir… (Nesin, 2016, s. 323-324)

Aziz Nesin’in dramatik oyunlarında zaman öğesi genellikle belirsiz bir haldedir. Bazı oyunlar birkaç günlük bir zamanda gerçekleşirken, bazıları daha uzun bir süreyi kapsayarak çeşitlilik göstermektedir. Aziz Nesin’in dramatik oyunları doğrudan tarihin

herhangi bir kesitiyle ilişki kurmamakta, olayların tarihin hangi kesitinde gerçekleştikleri bilinmemekte ve olaylar üzerinden doğrudan tarihi bir döneme atıfta bulunulmamaktadır. Oyunlar toplumsal eleştiri taşısa da bu eleştiriler soyutlama yoluyla tarihin belirli bir dönemine değil, toplumsal sorunların geneline yönelik olarak verilmiştir. Bu sebeple eserlerin yazıldığı dönemle olayların zamanı arasında göze çarpan bir bağ bulmamaktadır. Nesin toplumda bir farkındalık yaratacak zamansız ve evrensel nitelikte eserler ortaya koymuştur.

Belgede AZİZ NESİN TİYATROSU (sayfa 83-87)