• Sonuç bulunamadı

2.12 İlgili Araştırmalar

2.12.2 Yurtdışında Yapılmış Araştırmalar

Stanchfield (1976)’in araştırması, yüksek derecede okuma başarısına ulaşan öğrencilerin bulunduğu okulların liderlerinin eğitim programına çok önem verdiklerini göstermiştir. Bu yöneticilerin, öğretimin gelişmesi için okullarında duygusal bir hava yaratabildikleri, öğretmen ve öğrencileri program etkinlikleri konusunda bilinçlendirdikleri, sonunda da öğrenci başarısında etkili oldukları saptanmıştır.

Gretchko ve Demont (1980) tarafından yapılan araştırma, öğrenci başarısı ile yönetici davranışı arasında anlamlı ilişkiler olduğunu ortaya koymuştur. Bu

araştırmanın bulgularına göre, öğrenci başarısı yükselen okulda okul yöneticisi, 1) Düzenli biçimde zamanını sınıflarda harcamakta, 2) Program ve öğretim konularına çok ilgi göstermekte, 3) Personeli ile birlikte kendisini öğretimi geliştirmeye adamakta, 4) Okulda disiplini etkin şekilde sürdürmekte, 5) Öğretmen performansını amaçlarını değerlendirici bir sistem geliştirebilmektedir. Araştırma göstermiştir ki, etkili yönetici, öğrenci ilişkilerinden zevk almakta, okulu herkesin öğrenebileceği inancı ile yönetmekte ve açık bir görev ve amaç duygusu taşımaktadır. Bu yöneticiler pozitif benlik imajı taşımakta ve yönetici olmaktan gurur duymaktadırlar.

Benjamin (1981), etkili yöneticinin davranışlarına ilişkin şu özellikleri bulmuştur: 1) Öğrenci başarısına çok önem verme, 2) İşlerini politikalar yolu ile yaptırabilme, 3) Öğretmenleri karar sürecine katma ve onlarla yoğun iletişime geçme, 4) Okulun eğitim programını anlama, 5) Zamanının yarısını okul koridor ve dersliklerinde geçirme, 6) Okulda insan ilişkilerinden çok akademik programa önem verme, 7) Öğrenci ve personelden yüksek beklentileri olma.

Howard ve Arnez (1982)’in yapmış oldukları bir araştırmada, etkili okulların etkili liderlerinin bulunduğu, okul yöneticisinin asıl işinin etki etme ve kontrol etme gücü içinde öğrenci başarısının artırılması olduğu saptanmıştır. Araştırma etkili okul yöneticisinin önemli etkinliklerinin şunlar olduğunu göstermiştir: 1) İletişim etkinlik ve araçları ile öğrenci başarısının vurgulanması, 2) Öğretime ilişkin karar alma ve problem çözme etkinliklerine aktif katılım sağlayıcı öğretim stratejileri geliştirme, 3) Okulda yapıcı bir hava yaratma, 4) Öğrenci gelişiminin sıkça değerlendirilmesini sağlama, 5) Okulda olup bitenlerin personele duyurulması.

Klopf ve diğerleri (1982)’ne göre, etkili yöneticinin işlev ve yeterlikleri: 1) Öğrenme çevresinin yaratılması, 2) Çocukların öğrenme ihtiyaçlarının saptanması, 3) Uygun bir öğretim programının geliştirilmesi, 4) Personelin geliştirilmesi, 5) Öğrenme çevresinin yaratılması için toplum kaynakları ile işbirliği etme, 6) Bina yönetimi ve 7) Finansman yönetimidir. Yazarlar bu 7 başlık altında 93 yeterlik belirlemişlerdir. Bu bulgulardan, temel yönetici özelliklerinin, etkili yöneticinin okulda uygun bir öğrenme çevresi yaratabilmesi için nasıl bir yapı kurması gerektiğini, etkili yönetici yeterliklerinin ise doğrudan doğruya bir öğrenme ortamının nasıl sağlanacağını gösterdiği ileri sürülebilir.

Rutherford ve diğerleri (1984), etkili yöneticilik üzerinde yapılmış 27 araştırmayı incelemiş ve etkili yönetici davranışlarının şunlar olduğunu bulmuşlardır: 1) Sık sık sınıf öğretimini izleme ve ona katılma, 2) Öğretim programı kolaylaştırıcısı olarak personelden beklentilerini açıkça ifade etme, 3) Öğretim programını koordine etme, 4) Öğretim programının planlama ve değerlendirilmesine aktif olarak katılma, 5) Öğretim programı için yüksek standartlara sahip olma ve bunları ilgililere iletme. Araştırma ayrıca etkili yöneticinin amaç ve beklentilerini açık ve ulaşılabilir olarak geliştirip personele ulaştırmakla kalmadığını, bunların başarılması için de alternatif yollar geliştirip uygulamaya koyduğunu ortaya koymuştur.

Snyder ve Johnson (1985), okul yöneticileri için gerekli becerileri saptayarak onları etkili öğretim liderleri olarak yetiştirme amacıyla yaptıkları çalışmada, yöneticilerin öğretim liderliğini önemli bir görev olarak algıladıklarını ancak bu konuda kendilerini yeterli görmediklerini saptamışlardır. Araştırma sonucunda okulun verimi açısından yöneticilerin sahip olması gereken yeterlik alanları dört grupta toplanmıştır: 1) Amaç saptama, grup performansı ve bireysel performansı içeren örgütsel planlama, 2) Personelin gelişmesini, klinik denetimi, grup gelişimini ve kalite kontrolünü içeren personel yönetimi, 3) Öğretimsel programlama ve kaynak geliştirmeyi kapsayan program yönetimi, 4) Verimliliğin ölçülmesini ve değerlendirmesini içeren değerlendirme süreci.

Walker (1985)’ın yaptığı “Özel Eğitim Yöneticilerinin Yeterlikleri” konulu araştırmanın amacı, Teksas’taki bir grup özel eğitim yöneticisinin yeterliklerini saptamaktır. Araştırma sonucunda müdürlerin, finansman, müfredat, planlama ve teknoloji alanlarında daha fazla yeterliğe sahip olmasının gerektiği saptanmıştır.

Bice (1988)’ın yaptığı araştırma, “Müfettiş ve Lise Müdürlerinin Okul Müdürlerinin Yeterliklerine İlişkin Algılamaları” konusunda olup amacı, lise müdürlerinin belirli yeterliklere aynı değeri verip vermediklerini saptamaktır. Araştırma sonucunda, öğrencilerle ilgili ilişkiler kurma, tutarlı ve etkili bir disiplin politikası uygulama yeterlik alanlarında deneklerin algılamaları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur.

Kennedy (1990)’nin yapmış olduğu “Yerel Özel Eğitim Okulu Müdürlerinin Yeterlikleri ve Tercih Ettikleri Eğitim Süresi” konulu araştırmanın amacı, müdürlerin bireysel özelliklerini, yeterliklerini ve tercih ettikleri yetiştirme eğitimi sürelerini saptamaktır. Bu araştırmanın sonucunda, küçük yerleşim yerlerindeki okullarda çalışan müdürlerin daha fazla yeterliğe sahip olması gerektiği, hizmet öncesi eğitim yerine hizmet içi eğitimin tercih edildiği saptanmıştır.

Henderson (1991)’un öğretmenlerin kişilik özellikleri ile yöneticilerin direktiflerine uymaları arasındaki ilişkiyi incelediği araştırmasında Missisipi Eyaleti’ndeki 200 ilkokul öğretmenine postaladığı anketlerden 158’i geri dönmüştür. Anket bulgularına göre, yöneticilerin direktiflerine uyanların uysal, istekli, açıkgöz oldukları; dengeli, temkinli, dürüst, dikkatli olanların birlikte karar verme eğilimi gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Araştırmacı, yöneticilerin öğretmenlerdeki kişilik farklılıklarını dikkate alarak politika saptamalarının daha etkili olacağını belirtmiştir.

Wentworth (1991), öğretmenlerin morali ile öğrencilerin başarıları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırma bulgularına göre, öğretmenlerdeki düşük moralin sonuçları kaygı, değişiklikte başarısızlık ve amaçlara erişememektir. Araştırmada yüksek moral sağlamada etkili olan öğeler ise şöyle sıralanmıştır: 1) Personeli önemli kararlara katma, 2) Öğretmen ve öğrencilerin başarılarına duyarlı olma ve takdir etme, 3) Okulda birlik, dayanışma, işbirliği, gurur, güven, farklılıkları kabul edici duyguları yansıtan bir hava yaratma, 4) Mesleki gelişme fırsatları sağlama, 5) Olumlu iletişim kurma, 6) Açıkça paylaşılan amaçlar saptama, 7) Kuvvetli, destekleyici liderlik yapma, 8) Etkileşimde bulunma, 9) İnsan ilişkilerini geliştirme, 10) Fiziksel etkinlikleri sürdürme, 11) Risk alma girişimini güdüleme ve ödüllendirme, 12) Mesleki ve kişisel ihtiyaçlara duyarlı olma. Sonuç olarak, yöneticilerin bu soruları kendilerine sormaları ve bu konularda öğretmen ve öğrenci görüşlerini saptamaya yönelik araştırma yapılması önerilmiştir.

King ve Taylor (1992), tarafından yapılan araştırmada, öğretmen yetkileri alanında yöneticinin liderliği tanımlanmaya çalışılmıştır. Pittsburg, Rochester, Jefferson, Cincinnati ve Miami’yi içeren araştırmada, yöneticilerin görevleri değiştiği ve belirsizlikler arttığı için yöneticilerle ilgili çalışmalar yapılması, yöneticilerin reform çalışmalarına katılma yönünde güdülenmeleri, yöneticiler için yeni iş tanımları yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca yöneticileri rahatsız eden öğelerin, rollerin

açık olmayışı, öğretmen derneklerinden çekinme, eyaletteki karışık ve çelişkili kararlar, yeni roller açısından yetiştirilmeme olduğu, öğretmen verimliliğini etkileyen niteliğin de güç kullanma değil, liderlik ve yetki olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.

Fleming (1993), ilkokul öğretmenleri için karar verme sürecine katılma ve iş tatmini arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Bu çalışmada Ohio Üniversitesi mezun öğrencilerinin araştırmalarından ve literatürden tanımlanan 14 karar verme alanında katılım arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu konuda denekler, Ohio’daki 135 ilkokuldan random yöntemle 314 öğretmen seçilmiştir. İlgili araştırmada öğretmenler öğretme uzmanlığı ile ilgili karar alanlarında yüksek düzeyde katılım belirtmiştir. Ancak yönetimle ilgili kararlarda düşük düzeyde katılım gösterilmiştir. Katılımdan sağlanan iş doyumu, karar alanlarına göre dağılan bir artış göstermiştir. Sonuç olarak, öğretmenlerin karara katılmasıyla iş doyumu arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca araştırmada, öğretmenlerin bazı yönetimsel karar alanlarına katılımı için imkân sağlanması önerilmiştir.

Rouss (1993)’un yaptığı “Okul Liderlerinin Temel Yeterlikleri” konulu araştırma sonuna göre, bireysel değerlerin, insan ilişkilerindeki becerilerin ve vizyonun okul yöneticileri için büyük önem taşıdığı saptanmıştır.

Hale ve Moorman (2003), “Okul Müdürlerini Hazırlama: Politika ve Program Değişiklikleri Üzerine Milli Bir Bakış Açısı” adlı çalışmasında şu ifadeler yer almaktadır: 2001 yılında yürürlüğe giren Hiçbir Çocuk Geride Kalmasın Yasası (No Child Left Behind Act (NCLB)) bizleri hali hazırdaki okul müdürlerinin zayıf yönleri üzerinde değişiklik yapmaya ve daha kaliteli okul müdürlerinin ve öğrenci başarısını geliştirebilecek eğitimsel özelliklere sahip bireylerin gerekliliğini anlamaya zorlamaktadır.

Goldring ve arkadaşları (2006)’nın “Okul Müdürlerinin Eğitimsel Liderlik Rollerinin Ölçülmesi” adlı çalışma sonuçlarına göre; okul müdürünün güçlü bir örgüt iklimi ve eğitimsel organizasyon kurmadaki rolü okul başarısını tamamıyla etkilemektedir, okul müdürlerinin ne yaptığı ve nasıl yaptığı ne bildiklerine bağlıdır.

Ramezan (2010), “Eğitim Yöneticilerinin Gereken Yeterlikleri” adlı çalışmasının sonuçları eğitim yöneticilerinin sahip olması gereken en önemli yeterliliklerin; yönetim, liderlik, sosyal, teknolojik, bireysel, ekonomik, ruhsal, ahlak, din, bilişsel, duyuşsal, araştırma, çevresel, küresel, uluslararası, politik ve kültürel yeterliliklerin olduğunu göstermiştir. Bundan dolayı, sözü edilen yeterlikleri yetiştirme kurslarında eğitim yöneticilerine kazandıracak şekilde eğitim sisteminin planlanması gerekmektedir.