• Sonuç bulunamadı

2.8 Eğitim-Öğretim Süreci

2.8.1 Eğitim Sürecinin Temel Ögeleri

Eğitim sürecini, birbirini izleyen ve birbiri üzerine biriken öğrenme ve öğretme olayları oluşturur. Öğrenmenin oluşmasını sağlayan her türlü etki eğitim sürecinin bir parçasıdır. Birbirini izleyen öğrenmelerin oluşturduğu sürece eğitim diyebilmek için bu öğrenmelerin belli bir hedefe ya da hedefler dizisine ulaşmak için yapılması gerekir. Eğitim sürecinin üç temel öğesi vardır. Bunlar: 1-Hedef, 2-

Öğretme ve öğrenme etkinlikleri, 3-Değerlendirme. Eğitim hedefle başlar, öğretme- öğrenme etkinlikleriyle devam eder ve değerlendirme ile son bulur (Fidan, 1996, s.9). Bu üç temel öğe aşağıdaki gibi açıklanmıştır.

2.8.1.1 Hedef

Hedef, varılmak istenen nokta olarak tanımlanabilir. Bir toplum, kendisini meydana getiren insanlara istendik özellikleri kazandırdığı ölçüde istendik düzeye çıkacaktır. Geniş anlamda hedefler, bir toplumun kendi insanında bulunmasını öngördüğü özelliklerdir (Peker, 1994, s.35).

Her hedef, hangi toplumda, hangi birey ve konu alanı için saptanıyorsa, o toplumun gerçeklerinden, bireylerin hazır bulunuşluk düzeylerinden ve konu alanındaki çağdaş bilgi birikimlerinden hareket etmek zorundadır. Toplumsal gerçeği, bireyi ve konu alanını temel almadan saptanan bir hedef, boşlukta kalır ve gerçekleşmez (Sönmez, 1981, s.3).

Hedefler, eğitim sürecine giren kişinin davranışlarında, dolayısıyla kişiliğinde meydana gelmesi istenen farklılaşmaları belirler. Eğitilecek kişinin kazanması gerekli davranış ölçütlerini ortaya koyar. Eğitimin hedefleri, ne öğrenileceğini ve nasıl öğrenileceğini ilham eder. Hedeflerin gerçekleştirilmesi, toplumun istediği insan tipinin yetişmesi demektir. Eğitim sürecine giren kişinin kişiliğinin bazı yönlerinin, amaçların gösterdiği doğrultuda değişmesi ve gelişmesi beklenir. İnsan kişiliğini etkilemeyen ve kalıcı olmayan değişmeler eğitim değeri taşımaz. Bu anlamda, eğitim, insanın kişiliğinde istenilen yönde ve nitelikte değişme oluşturan bir süreçtir (Fidan, 1996, s.9).

Her düzey için saptanan eğitim hedeflerinin herkesçe aynı biçimde anlaşılmasına yarayan açıklıkta ifade edilmesi ve gözlenebilir öğrenci davranışlarına dönüştürülmesi eğitme işine girişenlere uygulama kolaylığı getirecektir. Eğitimde uzak hedef, bir toplumun politik felsefesini yansıtır. Doğal olarak anayasadan ayrı düşünülemez. Eğitimin uzak hedefinin işgörü esası düşünülerek, yorumu bir bakıma dökümü yapılarak elde edilen hedefler eğitimin genel hedeflerini oluşturur (Peker, 1994, s.36).

Eğitimin genel hedefleri çerçevesinde, her okul düzeyinde yetiştirilecek insanın özelliklerini ya da faaliyet alanını belirleyen özel hedefler oluşturulur. Özel hedefler, öğrenciye kazandırılması uygun görülen özellikler olup bir disiplin ya da bir çalışma alanı için hazırlanırlar (Ertürk, 1984, s.15).

2.8.1.2 Öğrenme ve Öğretme Etkinlikleri (Eğitim Durumları)

Hedefler, gözlenebilir öğrenci davranışı türünden ifade edildikten sonra, sıra bu hedeflere ulaşmak için neler, nasıl öğretilecek sorusunun yanıtlanmasına gelir. Bu aşamada, hedefe ulaştırıcı, konu içeriği, ders araç-gereçleri, öğretim yöntem ve tekniklerinin belirlenmesi gerekir. Program açısından hedefin gerçekleşmesi, öğrenci açısından öğrenme ürünü davranış değişmelerinin ortaya çıkması beklenir (Peker, 1994, s.41).

Okulun varlık gerekçesi olan öğrencinin yetişmesi tamamen öğrenme-öğretme sürecine bağlıdır. Öğrenme, sözel ve mantıksal zekâ yanında sosyal, duygusal, benlik ve görsel gibi çok yönlü zekâ yeteneklerini gerçekleştirmeye yönelik olarak düzenlenir. Öğrenme, ansiklopedik bilgi yerine derinliğine bilgilendirmeyi hedefler (Özden, 1998b, s.8-10).

Eğitimin hedefleri öğrenme yoluyla gerçekleştirilir. Öğrenmenin içeriğini hedefler belirler. İçerik kültürden kültüre değişebilir. Fakat öğrenme olayı evrenseldir. Eğitim süreci de öğrenme-öğretme yoluyla gerçekleşir. Öğretme ve öğrenme birbiriyle iç içe iki etkinliktir. Öğrenme, yaşantı ürünü kalıcı izli davranış değişmesidir. Öğrenme, bilinçli ve amaçlı bir etkinliktir. Öğretme ise en geniş anlamıyla, öğrenmeyi sağlama etkinlikleridir. Öğretme etkinlikleri, kişide davranış değişikliği meydana getirmek amacıyla bir kişi ya da grup tarafından düzenlenebileceği gibi, bilgisayar, televizyon, film, kitap gibi çeşitli materyallerde yer alan görsel ve yazılı sembollerle de sağlanabilir (Fidan, 1996, s.11).

Düzenlenecek eğitim durumlarının niteliğini öğrenciye kazandırılması düşünülen davranışlar belirler. Farklı davranışların kazanılması farklı öğrenme yaşantıları ve koşulları gerektirir. Öğrenme yaşantıları, bireylerin kazanmaları istenilen davranışın türüne ve düzeyine göre ayarlanmalıdır (Peker, 1994, s.46). Bu

konuda öğretmen ve yöneticilerin durumları çok önemlidir. O halde, öğretmen ve yöneticiler eğitim ortamının etkisini en iyi gösterecek şekilde düzenlenmesini sağlamalıdırlar.

Bir dersle ilgili öğretme-öğrenme sürecinden istenen ürünlerin tam olarak alınabilmesi için hem bu dersin öğretim programının iyi hazırlanmış olması, hem de bu programın tüm öğrenciler için etkili bir öğretim hizmetiyle işletilmesi gerekir. Öğretim hizmeti, öğrencilere, öğretme-öğrenme sürecinde neleri, niçin ve nasıl yapacaklarını bildirme; öğrencileri, öğretme-öğrenme sürecindeki etkileşimlere katılmaya özendirme; öğrencilerin gösterdikleri denemelik davranışlardan beklenene yakın olan veya duruma göre ona yakın olanları pekiştirme; denemelik davranışlardan beklenene yakın olmayan veya duruma göre ondan uzaklaşanları düzeltme adları altında toplanabilecek önlemlerden oluşmaktadır (Özçelik, 1998, s.5).

2.8.1.3 Değerlendirme

Eğitim sürecinin sonunda değerlendirme işlemi yapılır. Öğretme-öğrenme sürecinin sonucunda alınan ürünün eğitimin hedeflerine uygun olması gerekir. Bu nedenle değerlendirme, eğitim sürecini tamamlayan ve onun ayrılmaz bir parçasıdır. İzlenemeyen bir süreç denetim altına alınamaz (Özçelik, 1982, s.6).

Değerlendirme faaliyetleri genellikle öğrencilere ve öğrenme faaliyetlerine yöneliktir. Öğrencilerin değerlendirilmesinin temel amacı, öğrencilerin öğrenme eksikliklerinin saptanması ve başarı düzeyine göre sınıflandırılmasıdır. Öğretim faaliyetlerinin değerlendirilmesinin temel amacı ise, öğretim faaliyetlerindeki aksaklıkların saptanarak bunları düzeltecek önlemler alınması ve öğretimin gerçekleştirilmesidir (Erden, 1991, s.197).

Eğitimle kazandırılabilir davranışların ne derece kazanıldığının saptanması, hem programın değerlendirilmesi, hem de öğrenci başarılarının belirlenmesine yardım edici niteliktedir (Peker, 1994, s.53). Her değerlendirme işlemi bir ölçme ile başlar. Yani değerlendirme, ölçülebilen şeyler üzerinde yapılan bir işlemdir (Arıcı, 1972, s.12). Ölçme, bir varlığın belli bir özelliğinin sayı değerini, belli bir birim

cinsinden bulup açıklama işlemidir (Çilenti, 1984, s.42). O halde değerlendirme, ölçme sonucunda elde edilen verilerin önceden saptanmış ölçütlere ne dereceye kadar uyduğu hakkında bir değer yargısına varma olarak tanımlanabilir (Turgut, 1973, s.40).

Değerlendirme işleminde kullanılacak ölçütleri eğitim sürecinin başında yer alan hedefler belirler. Bu nedenle bu iki öğe birbiriyle yakından ilişkilidir. Değerlendirme sonuçlarına göre, hem sürecin çalışması hem de ürünün kalitesi kontrol edilir. Süreçteki değişme ve yenileşmeler değerlendirme sonucuna göre yapılır (Fidan, 1996, s.12).

Birey, kültürel ve toplumsal çevresiyle etkileşimi sonunda yeni davranışlar kazanır. Birey açısından sosyalleşme-kültürlenme, toplum açısından ise sosyalleştirme-kültürleme olarak adlandırılan bu süreç bir öğrenme ye da öğretme sürecidir (Tekin, 1979, s.4). Dolayısıyla eğitim süreçlerinin niteliği, bireyin davranışları yoluyla toplum dokusunu etkilemektedir (Varış, 1973, s.43). Buradan da anlaşılacağı gibi, eğitim ve öğretim, öğrenciler vasıtasıyla aslında toplumu etkilemektedir. O halde okullarda eğitim ve öğretim faaliyetlerinin başında bulunan okul müdürleri toplumu bu yolla etkilemektedirler. Okul müdürlerinin konumu bundan dolayı çok önemlidir. Dolayısıyla bir okul müdürünün her yönden yeterli olma durumu, toplumun dokusunda meydana gelen değişme ve yenileşmeleri de etkileyecektir. Bu değişme ve yenileşmelerin istenilen yönde meydana gelmesi için okul müdürlerinin her yönden bilgili, becerikli ve yeterli olmaları gerekecektir.

Eğitim sisteminin, belirlenen hedef davranışlar için harcanan çabaların etkili olup olmadıkları ve bu çabaların ne düzeyde olduğunu bilmek zorunluluğu vardır. Bir öğretim devresi sonunda, belirtilen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığına bakılarak öğrencilerin durumları hakkında yorumlar yapılır. Varsa sapma nedenleri, programdan, öğretmenden, öğretme durumlarından veya ölçme durumlarından olup olmadığı saptanır ve gerekli düzeltme önlemleri alınır. Olması gerekenle olanın karşılaştırılması ile program, öğrenci ve öğretici hakkında daha rasyonel kararlar alınabilir. Dolayısıyla eğitim yöneticilerinin hedef belirleme, ölçme ve değerlendirme konularında yetişmiş olmaları eğitim sistemini olumlu yönde etkileyecektir.