• Sonuç bulunamadı

2.8 Eğitim-Öğretim Süreci

2.8.3 Eğitim

Eğitimle ilgili çağcıl söylem ve tanımlara bakıldığında, eğitimin tanım ve işlevlerine ilişkin yeni tanım ve bakış açıları bulunmaktadır. Bu tanımlar ve yeni kavramlaştırmalar, eğitimi daha çok çocuğun potansiyelini ortaya çıkaran ve topluma kazandıran çift yönlü diyaloğa dayalı bir etkileşim süreci olarak ifade etmektedir (Şişman ve Turan, 2005, s.113).

Eğitim, insanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir. Bu süreçten geçen insanın kişiliği farklılaşır. Bu farklılaşma, eğitim sürecinde kazanılan bilgi, beceri, tutum ve değerler yoluyla gerçekleşir (Fidan, 1996, s.4). Eğitimin en genel amacı bireyi topluma faydalı hale getirmektir (Küçükahmet, 2006, s.2). Fromm (1993)’a göre eğitimin temel amacı, çocukları, kendi yeteneklerinin bilincine vardırmaktır.

En genel anlamda eğitim, insanı, insanlığın mukadderatına göre yetiştiren bir süreçtir. İnsanlığın mukadderatı, insanlığın geleceği, insanlığın geleceğinin ulaşacağı genel iyilik hali, insanın mükemmelliği halidir (Hesapçıoğlu, 1988, s.16). Adem (1981, s.2)’e göre eğitim, çocuklara, ergenlere ve yetişkinlere kazandırılacak zihinsel ve bedensel yeteneklerin tümünü kapsayan her çeşit yetiştirmedir.

Gerçek eğitim, sadece çocuğun kendini içinde bulduğu sosyal durumun istekleri tarafından çocuğun güçlerinin ortaya çıkarılmasıyla gerçekleşir. Bu istekler aracılığıyla çocuk, bir birliğin üyesi olarak hareket etmeye, kendi özgün eylem ve duygularının darlığından kurtulmaya, çalışmaya ve ait olduğu grubun zenginliğinin bakış açısıyla kendini anlamaya teşvik edilir. Diğer insanların kendi aktivitelerine verdiği cevaplar aracılığıyla, bunların sosyal açıdan ne anlama geldiğini öğrenir. Sahip olduğu değerler ona geri yansıtılır. Örneğin, çocuğun içgüdüsel cıvıldamalar yapmasına tepki gösterilmesi yoluyla, çocuk bu cıvıldamaların ne anlama geldiğini öğrenmeye başlar; konuşma diline dönüştürür ve böylece halen dilde özetlenmekte olan duygu ve düşüncelerin birleştirilmiş zenginliği ile tanışır (Dewey, 2010, s.1).

Eğitim, bireyin yaşamaktan mutluluk duymasını sağlar. Eğitim sayesinde bireyin dış çevre ile iletişim kanalları açılır. Birey, düşünmeyi, konuşmayı, tartışmayı ve sorgulamayı eğitim sayesinde öğrenir. Bunların sonucunda manevi olarak doyum noktasına ulaşır. Eğitim sayesinde davranışlarına yön veren birey çevresi ile olan ilişkilerinde uzmanlaşır. Eğitim sayesinde insanlar üretmeyi ve tüketmeyi öğrenirler. Bireylerin toplum içindeki görevlerini yerine getirmesinde, görev ve sorumluluklarının bilincinde olmasında eğitimin rolü çok büyüktür (Kılıç, 2006, s.2). Eğitimin bu önemli durumundan dolayı eğitim rastlantılara bırakılmamalıdır. Tamamen bilimsel yöntemler takip edilerek etkili politikalar üretilmeli, uygulanmalı ve gerekli takip yapılmalıdır. Bunu yaparken de eğitim sisteminin iyi yetişmiş eğitim yöneticilerinin ellerine emanet edilmesine dikkat edilmelidir.

Eğitim programı, okulun, okul içi ve dışındaki bütün durumlarda arzu edilen sonuçlara ulaşmak için giriştiği çabaların tümüdür (Çilenti, 1984, s.13; Saylor ve Alexander, 1968, s.9). Bir eğitim yerinde öğrencilerin önceden belirlenmiş eğitim amaçlarını gerçekleştirebilmeleri için planlı yapılan eğitsel etkinliklerin tümüne eğitim programı denir (Başaran, 1994, s.83). Bir eğitim programı, gidilecek yol ve hareket

yöntemini gösterir (Peker, 1994, s.31). Diğer bir tanıma göre, eğitim programı, öğrencilerde beklenen öğrenmeyi meydana getirebilmek için planlanmış faaliyetlerin tamamıdır (Doğan, 1974, s.361). Bir eğitim kurumunun veya sosyal çevrenin, bireylerin yaşantılarını düzenlemek ve zenginleştirmek için yürüttüğü tüm etkinlikler eğitim programı kapsamına girmektedir (Varış, 1996, s.13).

Eğitimin yapılacağı yer ve bu yerin donanımı eğitim programlarının etkili bir şekilde uygulanmasının önemli ve vazgeçilmez koşullarındandır (Çilenti, 1984, s.32). Kişilerin çalıştıkları yerler, onların örgüt içinde başarılarında etkili olmaktadır. Okul binasının öğretmen ve öğrenciler okul gelmeden temizlik yönünden hazırlanması gerekir. Sınıfların rahat ve havadar olması ve her branştaki dersler için araç-gereç temininin sağlanması önem arz etmektedir. Öğretmenlerin çalışma ortamlarındaki isteklendirilmeleri, dinamik tutulmaları gelecekteki önemli başarıların temeli sayılabilir. Dolayısıyla, öğretmenlerin ders aralarında bir araya geldikleri öğretmenler odasının düzenlenmesine de dikkat edilmesi gerekmektedir (Cafoğlu, 1992, s.57).

En geniş anlamda eğitim programı, bir eğitim kurumunda çocuklar, gençler ve yetişkinler için sağlanan, milli eğitimin ve kurumun amaçlarının gerçekleşmesine dönük tüm faaliyetleri kapsar. Daha açık bir ifadeyle, eğitim programı, öğretim- öğrenme süreçlerini kapsayan öğretim programı ve öğretim programı dışındaki faaliyetlerinin programlarının tümüdür. Bu faaliyetlerin başlıcaları, eğitsel kol faaliyetleri, özel günlerin kutlanması, rehberlik hizmetleri, sağlık hizmetleri, sanatsal faaliyetler, özel kurslar, gezi, gözlem incelemeleri, kültürel faaliyetlerdir. Ancak hepsinin eğitim programı çerçevesinde programlanması ve birer programlarının ya da planlarının olması gerekmektedir. Bunların hepsi eğitim programlarında da yer alır (Küçükahmet, 2006, s.9).

Toplumların hayatında önemli bir role sahip olan eğitim, gelişi güzel yapılan bir etkinlik olamaz. Bu bakımdan eğitim kurumlarının en önemli işlevlerinden birisi verilecek eğitimin niteliğini artırmak olmalıdır. Örgün ve yaygın eğitim kurumlarında tüm eğitim etkinlikleri önceden hazırlanan bir program çerçevesinde yürütülür. Kurumda bireye hangi davranışların nasıl kazandırılacağı eğitim programında yer alır. Bu nedenle eğitimin niteliği daha çok uygulanan programa bağlıdır. Uygulanan programın aksaklık ve eksiklikleri giderildikçe, toplum ve bilim alanındaki

değişmelere göre yeniden düzenlendikçe, diğer bir deyişle programlar geliştirildikçe eğitimin de niteliği artar (Erden, 1993, s.1).

Toplumların gelişmeleri, pedagojik ve psikolojik alanlardaki yeni bulgular, yeni denemeler, program ve yöntemlerin değişmesine de etkide bulunmaktadır. Bu nedenle sık sık olmamak koşuluyla günün bilimsel, teknolojik ve sosyal gereksinimlerine yanıt verebilecek yeni programlar düzenlenmelidir; yeni yöntemler uygulanmalıdır. İşlevsel olması gereken bu programların bütünü bozmamasına dikkat edilmelidir (Cicioğlu, 1985, s.129). Geliştirilen eğitim programlarının hedefi, her çocuğa çevre, görgü, eğitim ve özrüne bakılmaksızın, değişen yaşam koşullarında başarılı olmasını sağlayacak bilgi ve becerileri kazandırmaktır. Kendine özgü bir varlık olan çocuk bir küçük yetişkin değildir. O, ruhi yapısı yönünden olduğu gibi, fiziki gelişim kademesi yönünden de yetişkin insandan farklıdır (Aytaç, 2000, s.25).

Türkiye’de eğitim politikaları, üst yönetimce hazırlanmaktadır. Okul müdürü daha önce üst yönetimce açıklanan politika ve yürütme ilkelerine göre okulun eğitim politikasını çizmek ve uygulamak zorundadır. (Bursalıoğlu, 1987, s.196). Yönetimin amacı, öğrencinin var olan ve ileride doğacak gereksinmesini karşılayacak nitelikte eğitim üretmek için, okulu bütünüyle nitelikli bir düzeye çıkarmaktır. Okulu nitelikli kılmanın aracı eğitim programıdır. Eğitim programının etkili uygulanmasında son sorumluluk eğitim yönetmeninindir. Eğitim yönetmeni, eğitsel amaçları eğitim iş görenlerine ve ana babalara açıklamakla; eğitim programının uygulanmasını engelleyen sorunları çözmekle; öğrenmeye elverişli bir ortam hazırlamakla; eğitim sürecini denetlemekle ve değerlendirmekle görevlidir (Başaran, 2008, s.346).

Toplumun eğitimden beklentisi üç grupta toplanır (Bursalıoğlu, 1987, s.3-14):

1. Eğitimin sosyal işlevi, topluma sağlıklı bir şekilde uyum yapabilmesi için bireylere toplumun kültürünü benimsetme ve kültürünü geliştirme, aktarma, sosyo-kültürel değişimleri gerçekleştirme ve kişileri toplumun, çağdaş dünyanın uyumlu bir üyesi durumuna getirme,

2. Eğitimin siyasal işlevi, toplumun temel yasalarla belirlenmiş siyasi sisteme bağlı, kanunlara saygılı olma ve sistemi geliştirmesi için liderlik yapacak insan yetiştirme,

3. Eğitimin ekonomik işlevi, bireyin kendi yeteneklerini ve kapasitesini en akılcı şekilde değerlendirerek kendini geliştirmesi, ülke kalkınmasında gerekli olan yeterli sayı ve nitelikte insan gücünü yetiştirme, vatandaşların iyi bir üretici ve tüketici olmalarını sağlamaktır.