• Sonuç bulunamadı

Robinson, Dailey, Hughes ve Cotabish (2014), ilköğretim öğrencilerinin fen yeteneklerini geliştirmek için, öğretmenlerin profesyonel gelişiminin etkinliği ile zenginleştirilmiş probleme dayalı araştırma müfredatının etkinliğini incelemek için bir çalışma yapmışlardır. ABD’de rasgele seçilmiş 70 öğretmenle araştırmaya katılmış, deney ve kontrol grupları oluşturulduktan sonra deney grubu için 120 saatlik bir program hazırlanmıştır. Her iki gruptaki öğretmenler üstün yetenekli öğrencilerin öğretmenliğini yapmaktadır. Dolayısıyla program sonunda araştırmaya katılan öğretmenlerin öğrencileri bazı testlere tabi tutulmuştur. Programın içeriğinde fen bilimleri, araştırma temelli öğretim, teknolojik uygulamalar ve problem temelli müfredata odaklanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, program katılan öğretmenlerin grubundaki üstün yeteneklilerin bilimsel süreç becerileri, fen kavramları ve fen içerik bilgileri, kursa katılmayan öğretmenlerin grubundaki öğrencilere göre olumlu yönde artış göstermiştir. Ayrıca, bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Dixon, Cassady, Cross ve Williams (2005), ABD’de 39 erkek, 60 kız öğrenciden oluşan üstün yetenekli öğrencilerle bir araştırma yapmışlardır. Araştırmada, eleştirel düşünme becerisi iki yazılı metin üzerinden kıyaslanmıştır. Bunun için öğrencilere okula başladıkları gün ve okuldan mezun olacakları gün yaptırdıkları metin yazma çalışmasıyla eleştirel düşünme becerileri kıyaslanmıştır. İlk metinleri tüm öğrenciler eliyle yazmış; ikinci metinler ise, rasgele seçilen bazı öğrenciler bilgisayarda yazarken bazı öğrenciler yine elle yazmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre bilgisayar kullanılarak yazılan yazılarda cinsiyete özgü etkiler tespit edilmiştir. Buna göre, bilgisayarla yazan erkekler elle yazan erkeklere göre daha anlamlı kelimeler, cümleler ve paragraflar yazmışlar ve rubriklerde daha yüksek puan almışlardır. Kızlar ise, her iki durumda (elle ve bilgisayarda) aynı puanları almışlar

ve bu da yaklaşık olarak bilgisayarla yazan erkeklerin puanlarına eşit düzeyde bir puana tekabül etmiştir.

Tyler-Wood, Mortenson, Putney ve Cass (2000), ABD’nin Georgia eyaletinde hazırlanan Ga-GEMS Projesi’nin (Georgi’da Üstün Yetenekli Öğrencilerin Eğitiminde Matematik ve Fen Eğitimi Projesi) etkinliğini incelemiştir. Çalışma için lise öğrencilerinden oluşan deney ve kontrol grupları oluşturulmuş ve her iki grupta 32’şer öğrenci yer almıştır. İki yıl süresince deney grubundaki öğrenciler birbirini pekiştiren matematik ve fen dersleri almışlar, bu derslerde öğrencilere üst düzey düşünme becerileri öğretilmiş ve derslerde gerçek yaşamı daha iyi yansıtan laboratuvar deneyleri yapılmıştır. Öğrencilerin 10. sınıfı bitirdikleri ikinci yılın sonunda öğrencilere ACT’nin (Amerikan Kolej Testi) matematik ve fen bölümleri uygulanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, deney grubundaki öğrenciler testin matematik ve fen bölümlerinde kontrol grubundaki öğrencilerden daha yüksek puan almışlardır. Puanlarda deney grubundaki öğrenciler lehine olan farkın öğrencilerin lise hayatları boyunca devam edip etmediğini incelemek için öğrenciler okulu bitirdiklerinde de öğrencilere testler uygulanmış ve öğrencilerin puanları kıyaslanmıştır. Buna göre, deney grubundaki öğrencilerin lehine olan puan farkı devam etmiştir.

VanTassel-Baska, Bracken, Feng ve Brown (2009), daha yüksek düzeyde kavrama ve daha yüksek düzeyde düşünmeye dayanılarak üstün yetenekli öğrenciler için hazırlanan dil sanatlarına yönelik eğitim programının tüm öğrencilerin öğrenme süreçlerini olumlu etkileyip etkileyemediğini incelemiştir. Çalışmanın sonucuna göre, esas olarak üstün yetenekli öğrenciler için hazırlanan bu program, tüm öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini yükseltmiş ve öğrencilerin dil sanatlarını öğrenmelerini kolaylaştırmıştır.

VanTassel-Baska ve Stambaugh (2006), üstün yetenekli öğrenciler için tasarlanan bir okuduğunu anlama programının üstün yetenekli olarak tanımlanmayan öğrenciler için faydalı olup olmayacağını incelemişlerdir. Çalışmanın bulgularına göre; i) deney grubundaki öğrenciler eleştirel düşünme ve kavrama konularında kontrol grubundaki öğrencilere göre daha başarılı olmuşlardır, ii) öğrencilerin puanlarındaki farklılığı açıklama konusunda cinsiyet etkisi ihmal edilebilecek düzeydedir, iii) program sayesinde tüm yetenek grupları ve etnik gruplar eleştirel düşünme ve kavrama konularında önemli kazanımlar elde etmişlerdir.

Dixon, Prater, Vine, Wark, Williams, Hanchon ve Shobe (2004), üstün yetenekli olan 10 tane 4. sınıf ve 12 tane 5. sınıf öğrencisinin eleştirel düşünme becerisini artırmaya yönelik bir çalışma yapmışlardır. Yazarların kullandıkları yöntem çerçevesinde öğretmenin

öğrencileri daha çok dinlemesi ve öğrencileri yönlendirmesi, öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmesini sağlamış ve öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin artmasına katkıda bulunmuştur.

Alarfaj (2011), Suudi Arabistan’da 6. sınıfta okuyan 220 üstün yetenekli öğrenciye anket yapmıştır. Ankette öğrencilere eleştirel düşünme becerilerini geliştirmesi açısından halihazırda kullandıkları fen bilgisi ders kitabının yeterli olup olmadığı ve yazarın önerdiği ve öğretmenlerce öğrencilere uygulanan müfredatı zenginleştirme programının öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerine olumlu katkı yapıp yapmadığı sorulmuştur. Çalışmanın sonuçlarına göre, öğrenciler ve öğretmenlere göre ders kitapları yeterli olmayıp, kitaplar öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini artıracak şekilde hazırlanmalı ve günlük yaşama daha yakın olmalıdır. Ayrıca çalışmada, üstün yetenekli öğrencilerin tüm potansiyellerini kullanabilmeleri için yazarın önerdiği programda olduğu gibi yüksek düşünme seviyesi gerektiren içerik ve aktivitelerin gerekli olduğu belirtilmiştir.

Camps (2005), çalışmasında üstün yetenekli öğrencileri tanılamak ve üstün yetenekli programına giriş için öğrencileri hazırlamak amacıyla Miami’deki Devlet Okulları tarafından hazırlanmış TEAM (Yetişkin Olmayanlar İçin Öğretimi Zenginleştirme Aktiviteleri - Teaching Enrichment Activities to Minorities) adı verilen bir programın etkinliğini araştırmıştır. TEAM programı, öğrencilerin düşünme becerileri ile eleştirel düşünme becerilerini tüm alanlarda geliştirmek ve öğrencileri üstün yetenekliler için hazırlanan eğitim programı için hazırlamak amacıyla hazırlanmıştır. TEAM programı, öğretimde aktif öğrenme ortamının oluşturulduğu öğretmenin geleneksel yaklaşımlardaki gibi otorite olmadığı, eğitim öğretimi kolaylaştırıcı bir role büründüğü bir programdır. Öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini tüm alanlarda aktif olarak kullanması, başarılı akademik tecrübeler elde etmeleri için gerekli becerileri kazanabilmeleri ve düşünme becerilerinin gelişeceği öğretim ortamlarının kurulması programın temel amaçlarındandır.

2003-2004 eğitim-öğretim döneminde yapılmış çalışmada Miami’nin 6 bölgesindeki 18 okuldan 3 TEAM okulunu seçmek için sistematik örnekleme stratejisinden yararlanılmış ve öğrenciler TEAM programına katılmış olanlar ile TEAM programını uygulamayan okullardan seçilen öğrenciler olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Her iki grupta da 806 öğrenci bulunmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkenleri; etnisite, sınırlı İngilizce yeterliliği, cinsiyet, sınıf düzeyi, okuma başarısı, matematik başarısı ve TEAM’e katılım olarak belirlenirken; bağımlı değişkenler üstün yetenekli programına başvuru ve üstün

düzeyi, TEAM’e katılım, okuma başarısı ve matematik başarısı bir öğrencinin üstün yetenekli programına başvurup başvurmayacağını belirlemede önemli değişkenler olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca sınıf düzeyi, cinsiyet, okuma başarısı ve matematik başarısının da öğrencinin üstün yetenekli programına uygun olup olmadığını belirlemede önemli değişkenler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmanın sonunda; tüm öğrenciler için adil bir eğitim şekli yaratmaya yönelik küçük adımlar olarak nitelenen önerilerde bulunulmuştur. Bunlardan bazıları; TEAM programını ilave sınıf düzeylerini ve okulları kapsayacak şekilde genişletmek, üstün yeteneklilik için daha geniş bir tanım benimsemek, potansiyel olarak üstün yetenekliler için uygulanan seçme ve yerleştirme politikalarını gözden geçirmek, potansiyel olarak üstün yetenekli olan öğrencileri değerlendirmek ve tespit edebilmek için çok kültürlü ve daha geniş tanımları benimsemek ve TEAM gibi daha iyi araçlar ve programlar geliştirmek şeklindedir.

Kettler (2012), çalışmasında üstün yetenekli öğrenciler ile genel eğitim öğrencilerinin eleştirel düşünme becerilerini karşılaştırmış ve bazı bağımsız değişkenler ile eleştirel düşünme becerileri arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur. Çalışma, Kuzey Texas’ta bulunan bir okuldan seçilen 45 tane üstün yetenekli ve 163 tane genel eğitim öğrencisi olmak üzere toplam 208 tane dördüncü sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Öğrencilerin eleştirel düşünme becerileri “Cornell Eleştirel Düşünme Testi (Cornell Critical Thinking Test)” ve “Eleştirel Düşünme Testi (Test of Critical Thinking)” ile ölçülerek sonuçlar kıyaslanmıştır. Araştırmada, eleştirel düşünme, bilişsel beceriler, öğrenci başarısı ve demografik değişkenler arasındaki ilişkiler analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularında, ilk olarak eleştirel düşünme becerilerini ölçmek için kullanılan iki ölçek arasında güçlü ve artan düzeyde (r = .60) bir ilişki tespit edilmiştir. Üstün yetenekli öğrenciler her iki ölçüm aracına göre de genel eğitim öğrencilerinden daha yüksek skorlar elde etmiştir. Ayrıca, bilişsel beceriler ile eleştirel düşünme becerileri ve akademik başarı ile eleştirel düşünme becerileri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Cinsiyet farklılığının eleştirel düşünmeye etkisine bakıldığında bu ilişkinin anlamlı olmadığı, etnisite ve ekonomik dezavantajın eleştirel düşünmeyi düşük düzeyde etkilediği tespit edilmiştir. Çoklu regresyon analizi kullanılarak çözümlenen verilerin sonucunda bilişsel becerinin ve akademik başarının eleştirel düşünme becerilerinin güçlü yordayıcıları olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Hughes (2000), ABD’de 253 ortalama, 67 üstün yetenekli ve 69 öğrenme güçlüğü çeken öğrenci olmak üzere toplam 389 öğrenci ile yaptığı araştırmasında eleştirel düşünmeyi öğretmek üzere hazırlanmış bir öğretim programının etkisini incelemiştir. Çalışma

kapsamında 4 soruya odaklanılmıştır. Birincisi; üstün yetenekli, ortalama ve öğrenme güçlüğü çeken dördüncü ve beşinci sınıf öğrencileri arasında eleştirel düşünme becerisi açısından başlangıçta farklılık olup olmadığını tespit etmek, ikincisi; müfredatın uygulanmasından sonra grupların skorlarını geliştirme durumları, üçüncüsü; gruplar arasında bakış açısı farklılıklarını belirlemek dördüncüsü ise; öğretmenlerin eleştirel düşünce sorularını kullanmalarının öğrencilerin elde ettikleri puanları ne yönde etkilediğini tespit etmektir. Araştırma sonunda, üstün yetenekli öğrencilerin başlangıçtaki puanlarının ortalama öğrencilerden, ortalama öğrencilerin puanlarının da öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerden daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Ayrıca tüm öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade etmeye başladıkları tespit edilmiştir. Üstün yetenekli öğrenciler ayrıntılamada gelişme gösterirken, ortalama öğrenciler tüm alanlarda gelişme göstermiştir. Öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler ise kendilerini daha iyi ifade etmeye başlamışlardır. Çalışma öncesinde grupların pozitif ve negatif düşüncelerini ifade açısından aralarında fark gözlenmemiştir. Ancak çalışmadan sonra, üstün yetenekli öğrenciler şiirsel yazmanın ahlaki ve anlamsal kısmını daha çok kullanırlarken, öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler şiirsel yazmanın tepkisel kısmına atıf yapmışlardır. Öğretmenlerin eleştirel düşünceyi geliştirecek sorular sormasının öğrencilerin eleştirel düşünme puanlarını arttırdığı tespit edilmiştir. Yapılan program öğrencilere ilkinde yoğun biçimde uygulanmış, ikincisinde ise daha az yoğun uygulanmış ve zamana yayılmıştır. Neticede öğrencilerin puanlarını yükseltmesi açısından ilk uygulamanın daha verimli olduğu görülmüştür. Çalışmada, eleştirel düşünme her başarı seviyesindeki öğrencilere yoğun ve odaklanılmış şekilde öğretilmeli ve bunu yaparken öğrencilerin yetişme tarzlarında farklılık olabileceğini dikkate almak gerektiği belirtilmiştir.

McClelland (1989), çalışmasında beklenenden daha az başarılı olan üstün yetenekli öğrencilerin başarısızlığının sebeplerini incelemiştir. Kanada’da iki yıllık bir zaman dilimi içerisinde 6. 7. 8. ve 9. sınıf öğrencilerle yürütülmüştür. Birinci yılda, başarılı üstün yetenekliler ve beklenenden daha az başarılı üstün yetenekli öğrenciler olmak üzere iki grup oluşturulmuştur. Motive edici değişkenler ve stratejik değişkenler bazı ölçeklerle tespit edilmiştir. Motive edici değişkenler, Coopersmith’in Özsaygı Envanteriyle, Harter’ın Yeterlilik Algısı Ölçeğiyle ve Crandall’ın Entelektüel Başarı Anketiyle ölçülürken; stratejik değişkenler için, Cornell Eleştirel Düşünce Testi Düzey X, Paris Okuma Farkındalığı Anketi, ve Hata Tespit Görevi ölçeği kullanılmıştır. Daha sonra öğrencileri 8 homojen gruba ayırmışlardır. İkinci yılda 6 gruptan ikişer (bir kız ve bir erkek) ve iki

gruptan üçer öğrenci seçilmiş ve iki yıllık süren test döneminde beklenenden daha az başarılıyken başarılı olmaya başlayan ya da başarılıyken beklenenden daha az başarılı olan üç öğrenci olmak üzere toplamda 21 öğrenci seçilmiştir. Bu 21 öğrenci ile ikinci yıla geçilerek öğrencilere ilk yıl yapılan testler tekrarlanmıştır. Öğrencilerle yarı yapılandırılmış görüşmeler ve Bigg’in öğrenci yaklaşımları modeli motive edici ve strateji faktörleriyle birleştirilerek uygulandıktan sonra öğrencilerde niteliksel farklar olduğu görülmüştür. Beklenenden az başarılı üstün yetenekli öğrenciler için ortak bir profil elde edilememiştir; ancak çalışmada başarılı ve beklenenden az başarılı üstün yetenekliler için bir model önerilmiş.

Castillo (1997), tanılama yöntemlerine ve bu yöntemlerin Meksikan Amerikan üstün yetenekli bireyleri tanılamada etkinliğine odaklandığı çalışmasında New Mexico’da bulunan iki okulda özel eğitim uzmanlarıyla, okul müdürleriyle, ilköğretim öğretmenleriyle, ailelerle, öğrencilerle görüşmeler yapmıştır. Gönüllü katılımcılardan elde edilen verilere göre, üstün yetenekliler için hazırlanan programlarda öğrencilere sağlanan aktivitelerin iyi olduğu ve diğer öğrencilerin de bu aktivitelere katılımının sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, öğrencilerin tanılanma ve değerlendirilme aşamasında yaratıcılığı, eleştirel düşünme ve problem çözme becerileri gibi çeşitli düşünme becerileri ile zekâ, başarı öğrencinin kültürel, dilsel ve sosyo-ekonomik temelini ve uygun olmayan koşullarını dikkate almak gerektiği ifade edilmiştir. New Mexico’da bir öğrencinin üstün yetenekli sayılabilmesi için öğrencide aranan bazı kriterler arasında eleştirel düşünme becerileri de bulunmaktadır. Ancak, bireylerin üstün olup olmadığını belirlerken eleştirel düşünme becerisini ölçen ölçme araçlarının ve tanılama sürecinde kullanılan diğer araçların çeşitlendirilmesi gerektiği ve kültürel olarak daha adil olan bir test etme yönteminin bulunması gerektiği önemli bulgular arasındadır. Ayrıca okul yöneticilerinin ve öğrencilerinin işbirliği yapmaları ve üstün yetenekli programın uygulanmasına yönelik olarak daha fazla araştırma yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Reger (2006), İndiana-ABD’de beşinci sınıftaki üstün yetenekli öğrencilerden oluşan 19 kişilik bir grup öğrencinin eleştirel düşünme de dâhil olmak üzere üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek adına bir çalışma yapmıştır. 5 kız, 14 erkek öğrenciden oluşan çalışma grubuyla adli araştırma derslerinden oluşan bir seriyi tamamlamış; kanıta dayalı öğretim stratejileri kullanarak (eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, problem çözme, sorgulayıcı araştırma) verilen suçu çözmeye çalışmıştır. Katılımcı öğretmen, beşinci sınıftaki üstün yetenekli öğrencilere son 25 yıldır ders veren, yüksek lisans yapmış ve

Purdue Üniversitesi’nden üstün yetenekli öğrencilerin eğitimine dair bir belge alan nitelikli bir öğretmendir. Araştırma/sorgu temelli öğretimi desteklediğini ve dersler için ekstra çaba sarf edeceğini belirtmiştir. Bu öğrencilerin içinden küçük bir grup seçilmiş ve nitel araştırma tekniklerinin kullanıldığı çalışmada yarı yapılandırılmış görüşmeler ile video kayıtlarıyla veriler toplanmıştır. Öğrencilerin düşünme becerileri Bloom’s Taksonomisi baz alınarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, katılımcı öğrencilerden iki tanesinin üst düzey düşünmesinde önemli artış var görülmüştür. Ayrıca, bazı öğrencilerin sorgulama aktivitelerini kullanarak gelişim gösterdikleri belirlenmiştir. Grubun sosyal dinamiklerinin kimi öğrencilerin bazı aktivitelere katılımını engellediği, sosyal etkileşimlerin bireylerin fikirlerinin değişmesinde ve düşünme becerilerinde olumlu etkilere sahip olduğu ifade edilmiştir. Öğretmenin öğrencilere soru yöneltmesinin yüksek düzeyde ifadenin üretilmesi konusunda büyük etkiye sahip olduğu, öğretmenin soruya soruyla cevap vermesi sayesinde, öğrencilerin daha analitik düşünebildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Connerly (2006) çalışmasında, öğrencilerin bağımsız, doğru, ilişkili, mantıklı ve tarafsız düşünebilmelerini sağlama amacıyla 4. sınıf düzeyindeki 10 tane üstün yetenekli çocuğa 7 hafta boyunca hazırlanan programı uygulamıştır. Öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini kullanabilmeleri için yapılan araştırmanın sonucunda eleştirel düşünme becerisini kullanabilen öğrencilerin bu yetisi diğer düşünme becerilerini kullanmasını kolaylaştırmaktadır.