• Sonuç bulunamadı

2.4. Avrupa Borç Krizinin Yayılması

2.4.1. Yunanistan Borç Krizi

Yunanistan’ın 1990’lı yıllarda Euro’yu ulusal para birimi olarak kabul etmeye hazırlanması, 10 yıllık Yunan devlet tahvillerine uygulanan faiz oranlarının keskin bir şekilde düşmesine yol açarak, borçlanma maliyetlerinin önemli ölçüde azalmasını sağlamıştır. Euro bölgesinde para politikasının tek bir elden yürütülecek olması ve mali istikrarı sağlamaya yönelik belirlenen kriterler, yatırımcıların Yunanistan ekonomisine yönelik güvenini artırmış ve bu durum yabancı sermayenin ülkeye girişini hızlandırmıştır. Ancak sermaye girişlerinden elde edilen kaynaklar, ekonomik büyümeyi hızlandıracak ve ülkenin rekabet gücünü artıracak yatırımlar yerine, hükümet harcamalarını karşılamak ve düşük vergi gelirlerini dengelemek amacıyla kullanılmıştır. Üstelik 1999-2008 döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranı giderek düşerken; cari işlemler açığı/GSYH oranı yaklaşık 5 kat artış göstererek %15,1’e yükselmiştir. Söz konusu dönemde bütçe açığı/GSYH oranı %15,5 olarak gerçekleşmiş, dolayısıyla Yunanistan giderek şiddetlenen ikiz açık

probleminin34 çözümü için iç ve dış borçlanma yöntemine başvurmak zorunda kalmıştır. Ödünç alınan fonların ağırlıklı olarak tüketim harcamalarını finanse etmek amacıyla kullanılması, ekonomideki kırılganlığı artırmıştır. Küresel krizin yaratmış olduğu ekonomik durgunluk ortamında vergi gelirlerinin azalması ise kamu maliyesindeki sorunları şiddetlendirmiş, mali disiplinin kaybolmasıyla birlikte Yunanistan’da kamu borcu/GSYH oranı 2009 yılında %126,7’ye çıkmıştır. Diğer taraftan 2009 yılının sonlarında yeni seçilen Başbakan Yorgo Papandreu’nun daha önce açıklanmış olan bütçe açığı rakamını iki kat artırarak (%12,7) revize etmesi, ülkeyi borç krizine sürüklemiştir. Nitekim ülkeye duyulan güvenin kaybolması sonucunda faiz oranlarının yükselmeye başlaması, borçların ödenemeyeceğine ilişkin beklentileri güçlendirmiştir (Nelson vd., 2011: 3-5; IMF, 2018).

Yunanistan'daki ekonomik sorunların Avrupa'nın geri kalanına yayılarak yeni bir borç krizine yol açabileceği kaygısı, IMF ve AB gibi kurumları harekete geçirmiştir. Söz konusu kurumlar, 2 Mayıs 2010’da temerrüde düşme riskiyle karşı karşıya kalan Yunanistan’a üç yıl içinde 110 milyar Euro’luk kredi vermeyi kabul etmişlerdir. Diğer taraftan Avrupa Merkez Bankası, piyasa güvencesini artırmak ve Euro bölgesinde devlet borçlanmasının önüne geçmek amacıyla 10 Mayıs 2010’da açıklamış olduğu “Menkul Kıymetler Piyasası Programı” kapsamında Yunanistan başta olmak üzere ülkelerin devlet tahvillerini ikincil piyasalardan satın almaya başlamıştır. Üstelik AB üyesi ülkelerin maliye bakanları, ekonomik açıdan zor durumda bulunan üye ülkelere yönelik yaklaşık 750 milyar Euro tutarındaki kurtarma paketi konusunda anlaşmışlardır. 21 Şubat 2012’de AB-IMF işbirliğinde, 2020 yılında borç/GSYH oranını %120,5’e indirmesi karşılığında Yunanistan’a ikinci kurtarma paketi (130 milyar Euro) onaylanmıştır. 9 Mart 2012’de borçların yeniden yapılandırılmasına gidilmiştir. Ancak söz konusu oran, 27 Kasım 2012’de %124 olarak revize edilmiş, borçlanma faiz oranları ise düşürülmüştür. Yunan hükümetinin IMF’ye olan 1,6 milyar Euro tutarındaki borcu ödeyememesi, 30 Haziran 2015’te kurtarma paketinin sona ermesiyle sonuçlanmıştır. Ülkeden sermaye çıkışını önlemek amacıyla

34

Bütçe ve cari işlemler açıklarının aynı dönemde yüksek düzeyde seyretmesi ikiz açıklar olarak nitelendirilmektedir. İkiz açıklar hipotezi çerçevesinde, bütçe ve cari işlemler açıkları arasında doğru yönlü bir ilişkinin bulunduğu belirtilirken; ayrıca bütçe açıklarının cari işlemler açıklarını artırdığı ortaya konmaktadır (Mucuk, 2008: 3).

bankalardan nakit çekimi günlük 60 Euro ile sınırlandırılmış ve banka tatili çağrısı yapılmıştır. Başbakan Tsipras, 20 Ağustos 2018’de alınacak 86 milyar Euro’luk üçüncü kurtarma paketi karşılığında geniş çaplı kemer sıkma şartlarını 5 Temmuz 2015’te yapılan referandumundaki sonuca rağmen onaylamıştır. 2018 yılı itibariyle Yunanistan’ın AB ve IMF’ye toplam borcu 290 milyar Euro’ya ulaşmış iken; Yunanistan söz konusu borcu finanse edebilmek için 2060’a kadar bütçe fazlası vermeyi, AB mali denetimini sürdürmeyi ve ilave tasarruf tedbirlerini uygulamayı kabul etmiştir. Ancak kemer sıkma politikası, ülke çapında grev ve protestoların artmasına neden olmuştur. Bu ve benzeri tedbirlerin ardından büyüme oranlarının yükselmesi ve işsizlik oranlarının düşmesi bir başarı olarak değerlendirilse bile; borç krizinin ardından yaklaşık %25 küçülen Yunanistan’da borçların azaltılmasına yönelik ilave tedbirlerin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır (McBride vd., 2017).

Yunanistan’ın temel makroekonomik göstergelerindeki değişim Tablo 12’de yer almaktadır.

Tablo 12: Temel Makroekonomik Göstergeler (Yunanistan) Değişkenler 1990 1995 2000 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 GSYH (Sabit Fiyatlarla) (Milyar Euro) 149 159 190 230 243 251 250 239 226 205 190 184 185 185 184 187 191 KBGSYH (Sabit Fiyatlarla) (Bin Euro) 14.7 15.0 17.6 20.9 22.0 22.7 22.5 21.5 20.3 18.4 17.1 16.7 16.9 17.0 17.1 17.3 17.7 Büyüme Oranı (%) 0,0* 2,1 3,9 0,5 5,6 3,2 -0,3 -4,3 -5,4 -9,1 -7,3 -3,2 0,7 -0,2 -0,2 1,3 2,0 Enflasyon Oranı (Ortalama Tüketici Fiyatları) (%) 20,3 8,8 2,8 3,4 3,3 2,9 4,2 1,3 4,7 3,1 1,0 -0,8 -1,3 -1,0 0,0 1,1 0,6 İşsizlik Oranı (%) 7,0 10,0 11,3 10,0 9,0 8,4 7,7 9,6 12,7 17,8 24,4 27,4 26,5 24,9 23,5 21,4 19,8 Kamu Harcamaları/GSYH 37,9 46,0 46,4 45,5 45,1 47,0 50,8 54,0 52,4 54,0 52,4 51,4 50,1 50,9 49,7 48,8 48,8 Bütçe Dengesi/GSYH -13,1 -9,7 -4,0 -6,1 -5,9 -6,7 -10,1 -15,1 -11,1 -10,2 -6,5 -3,6 -3,9 -2,8 0,5 0,0 -0,0 Toplam Borç Büyüklüğü/GSYH 73,1 98,9 104,9 107,3 103,5 103,1 109,4 126,7 146,2 172,0 159,5 177,9 180,2 178,7 183,4 181,9 191,2 İhracat (Milyon Euro) (Nominal) 19.7* 13.4 33.5 42.4 46.1 52.4 56.5 45.0 49.9 52.8 54.8 54.8 57.8 55.9 53.0 59.4 65.1* İthalat (Milyon Euro) (Nominal) 81.0* 21.1 49.0 58.9 69.0 81.4 87.0 68.3 69.4 66.8 63.3 59.9 62.1 55.8 54.3 61.2 39.4* Cari Denge/GSYH -3.6 -2.3 -5.9 -8.8 -11.4 -15.1 -15.1 -12.3 -11.3 -10.0 -3.8 -2.0 -1.6 -0.2 -1.0 -0.8 -0.7 Kaynak: IMF, 2018.

Tablo 12’den de görüldüğü üzere, Yunanistan’ın 1990 yılında 149.2 milyar Euro olan GSYH değeri, 2007’de 250.7 milyar Euro seviyesine kadar yükselmiştir. ABD’de başlayan krizin 2008 yılında küresel nitelik kazanmasıyla birlikte Yunanistan’da büyüme oranları negatife dönmüşken, borç krizinin de etkisiyle Yunan ekonomisi 2011’de %9,1 küçülmüştür. Böylece ekonomideki durgunluk, 2010-2018 döneminde işsizlik oranlarının genellikle %20’nin üzerinde seyretmesine neden olmuştur. Küresel kriz öncesinde kamu borcu ve bütçe açığı kriterlerini birçok kez ihlal eden Yunanistan’da, bütçe açığı/GSYH oranı 2009’da %15,1’e yükselmiştir. 2009’dan sonra her ne kadar bütçe açığı azaltılmış olsa bile, ülkenin borç stoku giderek artmaya devam etmiştir. İhracat ve ithalattaki gelişmeler sonucunda 1990-2008 döneminde Yunanistan’da cari işlemler açığı ciddi ölçüde artış göstermişken; küresel krizin ilk yıllarında ithalatın ihracattan daha yüksek oranda düşüş göstermesiyle beraber cari işlemler açığında azalma görülmüştür. Diğer taraftan düşük büyüme performansı ve kemer sıkma politikaları Yunanistan’da negatif enflasyon sorununu gündeme getirmiştir.