• Sonuç bulunamadı

Yevmiye, haciz ve vekâletten azil defterleri

Belgede TÜRK EŞYA HUKUKU (sayfa 132-143)

Tapu

3. Yevmiye, haciz ve vekâletten azil defterleri

Fihrist defterleri köy ve mahalle esasına göre düzenlenmiştir.

Malikin isim ve soyadını ve ilgili kayıt defterinin cilt ve sahife nu-marasını gösterir.

Merak saikiyle tapu sicili tetkik edilemeyeceği gibi, ticarî haber alma büroları da şahısların iktisadi durumlarım tesbit amacıyla tapu sici-lini inceleyemezltr2*. Tapu sicil memuru ilgisi bulunmayan şahıslara sicilleri gösterirse, bundan doğacak zarardan hem kendisi (BK. m. 41 vd.) ve hem de devlet (MK. m. 917) sorumlu olur29. Malikin sicilin tet-kikine muvafakat ettiği hallerde, tapu sicil memuru üçüncü şahsın bir ilgisi bulunup bulunmadığını araştırmaz.

Tapu sicilini görmek isteyen veya kayıtların suretlerini talep eden kimse, hukuken korunmaya lâyık bir ilgisi olduğunu isbat etmelidir.

Ancak buradaki isbat keyfiyetini çok sert sınırlar içinde mütalâa et-memek gerekir. Tapu sicil memurunun kanunun anladığı manada bir ilginin mevcudiyetine kanaat getirmesi yeterlidir30.

ilgisini isbat eden kimse, yalnız tapu kütüğünü değil, plânlan, evrakı müsbiteyi (örneğin mevcut kayda esas teşkil eden resmî senedî)31, yevmiye defterini de tetkik edip, birer suretlerinin kendisine verilmesini isteyebilir32. İlgili şahsın tapu sicilini inceleyip, suret isteme hakkı mev-cudiyetine inandırdığı menfaatıyla sınırlıdır. Tapu sicil memuru yal-nızca bu menfaatin icab ettirdiği sahifeyi veya evrakı gösterir ve ica-bında gerekli bilgiyi vermekle yetinip, suret isteğini reddedebilir33. Tapu sicilindeki kayıtların bütün ilgililere açık olmasının önemli sonucu yine 928. maddede düzenlenmiştir: "Kimse, tapu sicilinde kayıtlı olan bir keyfiyetin kendisine meçhul olduğu yolunda bir iddia der-meyan edemez". Diğer, bir deyişle, herkes tapu sicilinde mevcut olan bir kaydı biliyor farzedilir34. Böylece, bir gayrimenkul satın alan kimse, gayrimenkulü kayıtlayan haklara (örneğin rehin hakkına), satın alırken tapu kütüğünü tetkik etmediği bu haklardan haberdar olmadığı iddi-asıyla (gerçek böyle de olsa) itiraz edemez.

28 Bk. Wicland, C. II. m. 970, s. 558; Homberger, m.970 No: 8; Deschenaux, s.88.

29 Bk. Leemann, Wer ist zur Einsicht in das Grundbuch berechtigt, SJZ. 13, s.373.

30 Bk. JT. 1934. 1. 66 = RO. 59. 1. 252.

31 Evrakı müsbite ancak bir hakkın (özellikle irtifak hakkının) kapsamını tesbit bakımından tetkik edilebilir. Yoksa, örneğin gayrimenkulü satın alacak olan kimse, gayri-menkulün daha önce kaça satılmış olduğunu öğrenmek için resmî senede bakamaz.

32 TSN. m.ll2'ye göre "alâkadarların yazılı talebi üzerine tapu kütüğünden veya evrakı müsbiteden çıkarılan suretler, muayyen şekillere uyularak tanzim ve tapu memuru tarafından tasdik olunur. Tapu memuru talep edildiği takdirde, muayyen bir kaydın sicilde mevcut olmadığını gösteren bir tasdikname verir."

33 Bk. Homberger, m. 970, No. 10.

34 Hazine de tapu kütüğünde yazılı kaydı bilmediğini ileri süremez. HGK. 3 / 7 /1963 (Ad. Derg. 1964. sayı 3-4, s.389). ı

§. V. TAPU SİCİLİNE KAYDI GEREKEN GAYRİMENKULLER

1 - GENEL OLARAK

Tapu sicilinin gayrimenkuller üzerindeki aynî haklarla ilgili fonk-siyonunu yerine getirebilmesi için ilk şart, aynî haklara konu teşkil eden gayrimenkullerin tapu siciline kaydedilmesidir.

Medenî Kanunumuzun 632 ve 911 maddelerine ve 23.6.1965 ta-rih ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 13. maddesine göre:

Aşağıdakiler tapu siciline gayrimenkul olarak kaydedilir:

1 — Arazi,

2 — Gayrimenkul üzerinde müstakil ve daimi olarak kurulmuş haklar,

3 — Madenler,

4 — Kat Mülkiyetine konu olan bağımsız bölümler.

1 — Arazi.

Yukarıda zikredilen dört çeşit gayrimenkul içinde, yalnız "ara-zi" niteliği itibariyle (tapu siciline kayıttan evvel de) gayrimenkul-dür ve gayrimenkul mülkiyetine konu teşkil eder.

Tapu Sicili Nizamnamesinin 3. maddesi araziyi "hudutları ayır-maya yeter vasıtalar ile tahdit ve tayin edilmiş yer yüzeyidir" şeklinde tanımlamaktadır. Aynî haklara konu teşkil edecek yerin yatay alanını tayin etmek bakımından arazinin mahiyetinde mevcut olmayan bu sınırlamayı yapmak zarureti vardır. Bu suretle, tapu kütüğünde muay-yen hudutlarla ayrı bir sahife işgal eden her arazi parçası, bir "tapu sicili parseli" dir ve aynî haklara konu olabilme yönünden de bir bütün teşkil eder.

Tapu sicili parselleri sınırları itibariyle dondurulmuş değildir.

Bir parsel taksim yoluyla sınırları tayin edilmiş muhtelif parsellere ayrılabilir. Her yeni parsel tapu kütüğünde ayrı bir sahifeye kaydedi-lir ve o andan itibaren aynî haklara müstakilen konu olabilen ayrı bir gayrimenkul meydana gelir. Aynı şekilde muhtelif parseller birleştiri-lerek tek bir parsel haline de getirilebilir (MK. m. 913). Tapu Sicili Nizamnamesi 93 — 106 maddelerinde "gayrimenkullerin taksimi, birleştirilmesi ve kayıtların nakli" sorununu çeşitli durumları dikkate alarak düzenlemiştir.

Arzın mütemmim cüzüleri (bütünleyici parçalar) (arzın altında veya üstünde yapılan inşaat vs.) arzdan ayrı bir gayrimenkul değildir.

Arza malik olan kimse onun mütemmim cüzülerine de malik olur (MK. m. 619; 644 / 2). Müstakil ve daimi haklar ve kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümlerle ilgili olarak aşağıda belirteceğimiz hu-suslar saklı kalmak şartı ile, bir ev, garaj, vs. üzerinde inşa edildiği arz-dan ayrı olarak bir aynî hakka, özellikle mülkiyet hakkına konu teşkil edemez ve bunlara tapu kütüğünde müstakil bir sahife tahsis edilemez.

2 — Müstakil ve daimi haklar35.

Bunlar nitelikleri itibariyle irtifak hakkı olup, bağımsız ve daimi bir karakter taşıdıkları takdirde irtifak hakkı sahibinin talebi üzerine tapu kütüğünde ayrı bir sahifeye gayrimenkul olarak kaydedilirler.

Bu andan itibaren de ayrı bir gayrimenkul olarak bütün hukuki tasarruf-lara (satış, vs.) konu olabilirler ve mirasçıtasarruf-lara geçebilirler.

Medenî Kanunumuza göre, müstakil ve daimi bir nitelik taşıdık-ları takdirde tapu siciline gayrimenkul olarak kaydedilebilecek olan haklar, üst hakkı ve kaynak hakkıdır.

Üst hakkı (veya inşaat hakkı), başkasına ait bir arzın altında veya üstünde inşaat yapmak veya daha önce yapılmış bir inşaatı yerinde bırakmak hakkıdır (MK. m. 652, 751). Kaynak hakkı ise, başkasının arazisindeki kaynaktan istifade hakkıdır (MK. m. 679, 752).

Gerek üst hakkı ve gerekse kaynak hakkı, bir irtifak hakkı ola-rak bir gayrimenkul veya belli bir şahıs lehine tesis edilebilirler. Bu takdirde, irtifak haklarına ilişkin genel hükümler dairesinde, ilgili gayrimenkulün veya gayrimenkullerin tapu kütüğündeki sahifeleri-ne kayıt düşürülür, fakat ayrı bir sahife açılmaz.

Tesis edilen üst hakkı veya kaynak hakkı müstakil ve daimi bir nitelik taşıyorsa, yükümlü gayrimenkulün sahifesine gerekli tescil yapıldıktan sonra yukarıda işaret edildiği gibi, hak sahibinin yazılı talebi üzerine (yükümlü gayrimenkul malikinin muvafakati aran-maksızın) bu haklar tapu kütüğünün ayrı bir sahifesine gayrimenkul olarak kaydolunurlar36. Bu takdirde üst hakkı söz konusu ise, arzın altında veya üstünde yapılan inşaat, arzdan ayrı olarak üst hakkı sa-hibinin mülkü olur (MK. m. 652)37. Kaynak hakkı tesis edilmişse,

35 Bk. Vollenweider, Etüde sur les droits distincts et permanents en droit civil suisse.

Lausanne, 1923.

36 Bk. Exp des mot. C.III Droits reels, s. 326.

37 MK. m.652/ 2'ye göre: Bir evin muhtelif katları üst hakkına konu olmaz.

durum gene aynıdır. Müstakil ve daimî haklar müessesesi ile Medenî Kanunumuz mütemmim cüz prensibine önemli bir istisna getirmiş olmaktadır.

Hakkın müstakil bir mahiyet taşıması, hakkın bir şahıs lehine tesis edilmiş olması demektir. Hak "bir gayrimenkul lehine veya münhasıran bir şahıs lehine'''' tesis edilmişse, devredilemeyeceği veya ancak lehine tesis edildiği gayrimenkulün devri ile nakledilebileceği için "müstakil-lik" niteliği mevcut değildir TSN. m. 8).

Hakkın "daimî" bir nitelik taşıması için, süresiz olarak tesisi gerekmez. İsviçre Tapu Sicili Nizamnamesinin 7. maddesine göre, asgarî 30 yıl için tesis edilmiş olması "daimilik" niteliği için yeterlidir.

Süreyle ilgili hüküm bizim Tapu Sicili Nizamnamesine alınmamıştır Ayni asgarî sürenin bizde de kabulü müessesenin bünyesine uygun düşecektir. Daha kısa sürelerde ayrı sahife açmak Kanun Koyucunun amacına aykırı olacaktır.

Müstakil ve daimî hakların tesisi sadece özel mülkiyette değil, kamu mallarında da söz konusu olacaktır (TSN. m. 8). Uygulama-da, üst hakkı özellikle kamu mallarından olan gayrimenkullerin üs-tünde veya altında yapılan inşaat için uygulanacaktır.

3 — Madenler.

Medenî Kanunumuz Tapu siciline kaydedilecek gayrimenkuller arasında "madenleri" de saymıştır. Fakat "Maden Hukuku" memle-ketimizde özel kanunlarla düzenlenmiştir.

3 / 3 / 1954 tarih ve 6309 sayılı "Maden Kanunu"nun 4. madde-sine göre, "madenler devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi değildir". Madenlerin işletilmesiyle ilgili hükümler de aynı kanunun 62 ve onu izleyen maddelerinde düzen-lenmiştir38.

Maden Kanunu, madenlerin bulunmuş sayıldığını, üzerinde işletme haklarının tesis edildiğini, bu hakların devir ve intikalini ve rehin edildiğini gösteren bir "maden sicili"nin tutulmasını öngörmek-tedir (m. 102). Bu sicilde, bulunmuş sayılan her maden ayrı bir sahife

38 Maden Kanununun (62. madde de dahil olmak üzere) birçok maddesi 11/7/

1963 tarih ve 271 sayılı kanunla değiştirilmiş ve yeniden tanzim edilmiştir. Bk. RG. 20 / 7 / 1963, sayı 11459.

4.10.1978 tarih ve 2172 sayılı "Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun" ile, belirli bölgelerde belirli cins madenlerin Devletçe aranmasına ve işletilmesine, bu maden-lerle ilgili olarak daha önce gerçek kişimaden-lerle özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş arama ruhsatnameleri ve işletme haklarının geri alınmasına ilişkin özel kurallar yürürlüğe kon-muştur (Bk. RG. 14 Ekim 1978, sayı: 16434).

işgal eder (m. 103). Maden sicili alenidir. Sicildeki kayda iyiniyetle dayanarak, maden üzerinde işletme veya rehin hakkı iktisap eden kim-senin bu iktisabı geçerlidir (m. 106). Madenler üzerinde iktisap edile-cek olan haklar (maden siciline) tescil edilmedikçe gerek idare ve ge-rekse üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez (m. 107).

Maden Kanunu, böylece, madenler için, tapu sicili yerine, Me-denî Kanunim Tapu sicili ile ilgili maddelerine paralel kurallara göre tesis edilmiş bir "maden sicili" kurmuş bulunmaktadır.

Maden Kanununun (11 / 7 / 1963 tarih ve 271 sayılı kanunla ya-pılan değişiklikten evvel) madenler arasında saydığı petrol için ay-rıca 7 / 3 / 1954 tarih ve 6326 sayılı özel bir kanun çıkarılmıştır39. Bu kanunun 1. maddesine göre de "Türkiyedeki petrol kaynaklan Dev-letin hüküm ve tasarrufu altındadır".

Petrol Kanununun 34. maddesi, petrol dairesi tarafından tutu-lacak bir "petrol sicili"ni öngörmekte, 36. madde ise "Arama ve iş-letme ruhsatnameleri ve belgeler ve bunlardan doğan petrol hakla-r ı . . . pethakla-rol siciline kaydedilmekle, satış, hakla-rehin vs. gibi gayhakla-rimenkul- gayrimenkul-ler üzerinde yapılacak akitgayrimenkul-lere, bu kanunda yazılı şartlar dairesinde konu olabilirler" hükmüne yer vermektedir.

4 — Kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümler.

23 / 6 / 1965 tarihinde kabul edilen ve 2 / 1 / 1966 tarihinde yürür-lüğe giren 634 sayılı "Kat Mülkiyeti Kanunu"na40 göre, "tamamlanmış bir yapının kat, daire, iş bürosu, dükkân, depo gibi bölümlerinden ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olanları üzerinde, o gayrimen-kulün maliki veya ortak malikleri tarafından, bağımsız mülkiyet hakları kurulabilir'''' (Kat MK. m. 1). Bağımsız bölümler üzerinde kurulan bu mülkiyet hakkına "kat mülkiyeti" denir.

Bağımsız bölümler (kat, daire, dükkân vs.) üzerinde "müstakil mülkiyet hakkı" tanımak suretiyle, Kanun Koyucu Medenî Kanunu-muzun mütemmim cüz prensibinden ayrılmıştır. Yeni kanuna göre,

"kat mülkiyeti, arsa payı ve ana gayrimenkullerdeki ortak yerlerle bağ-lantılı özel bir mülkiyettir" (Kat. MK. m. 3). Bağımsız bir bölümde müstakil mülkiyet hakkına sahip olan her kat maliki, aynı zamanda, mecburi olarak, ana yapının üzerinde bulunduğu arsanın da müşterek malikidir. Arsa üzerindeki müşterek mülkiyet paylan bağımsız

bölüm-39 5.4.1973 Tarih ve 1702 sayılı "Petrol Reformu Kanunu" ile 6326 sayılı kanunda değişiklikler yapılmıştır. Bk. RG. 1 8 / 4 / 1973.

40 Kat mülkiyeti Kanunu 2 / 7 / 1965 tarih ve 12038 sayılı Resmî Gazetede yayın-lanmış ve kanun metnindeki bazı hatalar 17/7/ 1965 tarih ve 12051 sayılı Resmî Gazetede düzeltilmiştir.

— —

lere bağlıdır. Kat mülkiyetinin başkasına devri halinde ona bağlı arsa payı da birlikte geçer (Kat. m. 5).

Kat mülkiyeti tesis edilirken, ana gayrimenkulün kayıtlı bulun-duğu tapu kütüğü sayfasındaki (mülkiyet) hanesine (Bu gayrimen-kulün mülkiyeti kat mülkiyetine çevrilmiştir) ibaresi yazılarak say-fa kapatılır ve kat mülkiyetine konu her bağımsız bölüm, kat mülkiyeti kütüğünün ayrı bir sayfasına (o bölüme bağlı arsa payı da gösterilmek suretiyle) kaydedilir. Kat mülkiyeti kütüğüne kaydedilen her bağımsız bölüm (Kat, daire, depo vs.) ayrı bir gayrimenkul niteliği kazanır (Kat.

MK. m. 13)41.

II — ÖZEL MÜLKİYETE KONU TEŞKİL ETMEYEN GAYRİMENKULLERİN DURUMU.

Medeni Kanunumuzun 912. maddesine göre, "kimsenin özel mül-kiyetinde bulunmayan ve âmmenin kullanılmasına tahsil edilen gayrimen-kuller onlara ilişkin ve tescili gerekli aynî bir hak olmadıkça'" tapu sici-line kaydedilemezler.

Böylece kimsenin özel mülkiyetinde bulunmayan ve mahiyet-leri icabı veya tahsis suretiyle umumun ist'fade ve kullanmasına arz-edilmiş veya bir kamu hizmetine bağlanmış olan gayrimenkuller (ne-hirler, dağlar, yollar, parklar, hastahaneler, Üniversite binalaıı v.s.) özel hukuka tabi değildirler ve tapu kütüğüne kaydedilmezler42.

*

Sicile kayıtlı bir gayrimenkul, kaydı lâzım gelmeyen bir gayri-menkul niteliğini kazanırsa (örneğin kamulaştırılarak yol haline ge-tirilirse) kaydı sicilden çıkarılır (MK. m. 912 / 2). Bu takdirde sahifenin nasıl kapatılacağı TSN. m. 104. de gösterilmiştir.

Devlete veya diğer bir kamu tüzel kişisine ait olmakla beraber özel hukuk hükümlerine tâbi bulunan gayrimenkuller için 912. maddenin hük-mü uygulanmaz. Devlete miras yoluyla veya özel kanunlar gereğince iıtikal eden veya kamu tüzel kişileri tarafından gelir temin etmek gayesiyle işletilmekte olan gayrimenkuller özel hukuka tâbidir ve tapu

siciline kaydedilir43. /

41 Kat mülkiyeti hakkında geniş bilgi için Bk. Reisoğlu Safa, Uygulamada Kat Mülkiyeti. Dördüncü bası, Ankara 1979. Esmer Galip, s.139 vd.

42 Özel hukuka tabi olmayan gayrimenkuller hakkında ayrıntılı bilgi için, sh. 10-11 de yaptığımız açıklamaya bakmız.

43 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, 2 0 / 9 / 1955 tarih ve 1251 sayılı bir genel-ge ile, teşkilâta, özel kanunlar genel-gereğince hazineye intikal eden, fakat senetsiz olarak tasarruf edilen gayrimenkullerin Hazine namına tescili için 5519 sayılı kanunda istenilen yargıç

ka-Kamu malları ile ilgili olarak, üst hakkı gibi, tapu siciline tescili ge' reken bir aynî hakkın tesisi söz konusu olduğu takdirde, 912 maddenin yukarda zikrettiğimiz 1. fıkrasının açık hükmü gereğince, kamu malı niteliğinde olan gayrimenkuller de tapu siciline kaydedilir. Bu kayıt, tabiatıyla, gayrimenkulün niteliğinde bir değişiklik meydana getirmez.

Buna karşılık, tescille vücut bulan aynî hakka özel hukuk hükümleri uygulanır ve hakkın başkasına devri bu hükümlere göre yapılıı44.

rarının aranmamasını; mal dairelerinin bu konudaki talepnamesine ilişik tutanak ve krokiye dayanılarak doğrudan doğruya Hazine adına kayıt düşürülmesini bildirmişti. Ancak, aynı genelgede Maliyece tescili istenen gayrimenkuller üzerinde herhangi bir şahıs tarafın-dan mülkiyet iddiasında bulunulursa, Maliyenin tescil isteği yerine getirilemez, 5519 sayılı kanun gereğince mahkemeden karar alınması gerekir deniyordu.

Genelgede sözü geçen ve özel kanunlar gereğince Hazineye intikal eden başlıca gay-rimenkuller şunlardı:

1. 431 sayılı kanunla Hazineye intikal eden Padişahlara ait gayrimenkuller;

2. Firari ve mütegayyip şahısların mülkiyetinde iken 13 Eylül 1331 ve 15 Nisan 1339 tarih ve 333 ve 1331 sayılı Tasfiye Kanunları ile hazineye geçmiş olan gayrimenkuller;

3. Mübadeleye tâbi Rumlardan kalmış olup 10 / 6/ 1930 tarihli Ankara andlaşması ve 4796 sayılı kanunla Hazineye intikal etmiş bulunan gayrimenkuller.

4. Çay ve ırmakların mecra ve seviyelerinin değişmesi suretiyle meydana gelen ve Me-denî Kanununun 636. maddesi gereğince hazineye ait olan gayrimenkuller;

5. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da âmme hizmetine tahsis edilmemiş yerlerden, tescili gerekli bir hâl almış bulunan gayrimenkuller.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25 / 5 / 1957 ve 63 sayılı kararında da, "Kanunî şartların tamamlanmamış olması sebebiyle başkaları tarafından iktisap edilmemiş ve tapu kütüğüne kayıtlı bulunmamış olan gayrimenkullerin maliki Hazine olmak lâzım gelir.

Bu durumda gayrimenkulün tapu idaresine bildirilecek idarî bir emirle Hazine adına tescili mümkün olup, Hazinenin ayrıca dâva ikâme etmesine lüzum yoktur. Hakkını, kanundan aldığı iktidar ile tescil ettirecek durumda olan Hazinenin dâva ikamesi yoluna başvurması sebepsiz olarak ihtilâf çıkarmaktan başka netice vermez. Esasen elde bulunan bir hakkın ayrıca dâva açılması suretiyle istihsaline kalkışılması kabul edilemez" (Bk.

Ömerbaş - Çetintaş, Hukuk Genel Kurulu emsâl kararları C. III. s.95-96) denmek suretiyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün yukarıda zikredilen 20 / 9 / 1955 tarihli genelgesin-deki görüş paylaşılmıştı. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 12/2/1964 tarih ve 123 sa-yılı kararıyla görüşünü değiştirmiş bulunmaktadır. Yeni karara göre: 5519 sasa-yılı kanun her türlü tescil için mahkeme kararını şart kıldığından hazinenin hüküm ve tasarrufu altında bulunan gayrimenkullerin tescili de dahil olmak üzere Hazine tapu idaresine başvurarak bir yeri kendi adına idarî yoldan tapuya tescil ettiremez (Bk. Ad. Derg. 1964 s.838-839).

Kanaatımızca, Hukuk Genel Kurulunun bu son içtihadı gerek 25 / 1 / 1950 tarih ve 5519 sayılı kanunla güdülen gayeye gerekse Medenî Kanunumuzun Tapu Siciline kayıt düşürülmesi ile ilgili genel prensiplerine uygundur. Medeni Kanuna veya özel kanunlara göre, hazinenin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında olan bir yerin senetsizden tapu siciline hazine adına kayıt edilebilmesi için, kanunlar gereğince hazineye ait olan yerin tapuya kaydı istenen yer olduğu, sınırları da belirtilmek suretiyle yargıç kararıyla tesbit edilmiş olmalıdır. Bu tesbit idari yolla yapılamaz.

44 Konu ile ilgili olarak Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün Bitlis Valiliğine gönderdiği 28.4.1961 tarih ve 3107 sayılı yazı uygulama alanında durumu aydınlatmaktadır.

Şehrin ortasından geçen Bitlis çayı üzerine Belediyece yaptırılmış ve şahıslara satıl-mış bulunan 33 dükkânın alıcılar adına ne suretle tescil edileceği ilgili makamlar tarafından Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne sorulmuştur.

Kamu malları ile ilgili olarak, özel hukuk hükümlerine göre bir aynî hakkın tesis edilip edilemeyeceğini kamu hukuku tayin eder.

Kamu mallarının tahsis yönü ile bağdaşmayan aynî hakların tesisi mümkün olmaz.

Özel kanunlar, kamu malı niteliğinde olan gayrimenkullerin de tapu siciline geçirilmesini öngörebilir45. Bu takdirde sicile düşülen kayıt sadece bir tesbit mahiyetindedir. Gayrimenkul kamu hukukuna tâbi olmakta devam eder. Kamu mallarına dahil bir gayrimenkulün tapu siciline geçirilmiş olması, o gayrimenkulün ilgili kamu tüzel ki-şiliğinin özel mülkiyetinde bulunduğunun karinesini vermez46.

§. VI. TAPU SİCİLİNE YAPILAN KAYITLAR VE ŞARTLARI Tapu siciline yapılabilecek kayıtlar.

I. Tesciller, II. Şerhler, II l. Beyanlar,

olmak üzere üç grubta toplanır. Farklı amaçlara hizmet eden, farklı hukukî sonuçları olan bu kayıtları ayrı ayrı inceleyeceğiz.

Genel Müdürlük sözü geçen cevabî yazısında görüşünü aşağıdaki şekilde tesbit et-miştir:

"Bitlis çayı üzerine Belediyece 33 adet dükkân yaptırılmakla (MK. 912/ 1 gereğince) tescili gerekli aynî bir hak doğmuş bulunmaktadır. Herbir dükkânın tasarruf sınırları altına tesadüf eden kısımların-dere-vasfı ile 20 / 9 / 1955 tarih ve 1251 sayılı tamim gereğincc (bu tamime yukarda not 8'de değinilmiştir) Hazine adına tescili gerekir. "Bundan sonra yaptırılan 33 adet dükkânın herbirisi için Hazine ve Belediye yetkililerinin taleplerine daya-nılarak Medenî Kanunun 703, 705, 911. ve Tapu Sicili Nizamnamesinin 8-10 maddeleri gereğince daimî ve müstakil mahiyette üst hakkı şeklinde Belediye adına kayıt ve temli-kinden alıcıları adına tescili icap eder.

"Hazine adma tesis edilecek zemin (dere) kaydı ile, önce Belediye ve sonra alıcıları adına tesis olunacak üst hakkı kayıtları arasında irtibatı temin maksadı ile, zemin kaydının irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri, şerhler ve beyanlar -tablosuna (M.Bitlis

Belediyesi lehine üst hakkı: C: . . . Sa sı ya kayıt edilmiştir / . . . / Yev: ) şeklinde kayıt düşürülmekle beraber, herbir dükkân için

tesis olunacak üst hakkı kaydının sıra numarası sütununa ve iş sayısının altına (C:

Sa: Sı ...daki derecede müesses üst hakkı) ibaresi yazılıp, kaydın diğer sütun-larına, gayrimenkul tescillerindeki gibi, üst hakkına konu olan dükkâna ait bütün vasıfların yazılması, iktisabında da tesis sebebinin kısaca açıklanması, gayrimenkul mülkiyetinin temlik, rehin ve takyidinde kayıt defterlerinde uygulanan usulün, üst hakkında da aynen yerine getirilmesi gerekir". (Not: Bitlis merkez ilçesinin kadastrosu yapılmamış olduğun-dan cevabî yazı kayıt defterlerine göre kaleme alınmıştır).

45 Bk. 28 / 6 / 1966 tarih ve 766 sayılı Tapulama Kanunu m. 35-36.

46 Bk. Haab, m.664, No: 14; Homberger, m.944 No: 14.

1 — TESCİLLER.

ı ı. GENEL OLARAK

Tescil bir aynî hakkın tesisi gayesiyle yapılan kayıttır (MK. m. 903).

İstisnaî olarak tescilden evvel vücut bulan aynî haklar dahi, tapu si-ciline tescil edilmedikçe devredilemez (MK. m. 633).

2. TESCİL EDİLECEK HAKLAR.

Tapu Siciline ancak kanunda gösterilmiş olan aşağıdaki aynî hak-lar tescil edilebilir (MK. md. 918):

a — Mülkiyet,

b — İrtifak hakları,

c — Gayrimenkul mükellefiyeti, d — Rehin hakları.

Eski hukuka göre vücut bulmuş olup da, Medenî Kanuna göre artık tesisleri kabil olmayan aynî haklar, daha öncede işaret ettiği-miz üzere, tescil edilmezler; bunlar için beyanlar hanesine işaretle yetinilir (Tat. Kan. m. 39).

3. TESCİLtN ŞARTLARI.

Tapu Siciline yapılacak tescillerin (ve bunların tadil ve terkini-nin) şartlan Medenî Kanunumuzun 922-926. ve Tapu Sicili Nizam-namesinin 12-25. maddelerinde düzenlenmiştir47. Bu maddelere göre tescilin şartları, a — yazılı talep, b — tasarruf hakkının isbatı, c — ge-çerli bir hukukî sebebin mevcudiyeti ve tevsiki (belgelenmesi) olmak üzere üç kısımda toplanabilir.

a — Yazılı talep, aa — Genel olarak.

Medenî Kanunda ve Tapu Sicili Nizamnamesinde aksine bir hü-küm mevcut olmadıkça (Bk. MK. m. 642 / son), tapu siciline tescil yapı-labilmesi için yazılı bir talebe ihtiyaç vardır (MK. m. 922, 923; TSN.

m. 12, 14).

Talepler (mülkiyeti satıcıda muhafaza kaydı da dahil olmak üzere) taliki (erteleyici) veya infisahı (bozucu) hiçbir kayıt ve şarta tabi

47 Tescille ilgili genel hükümler, prensip itibariyle, kat mülkiyeti kütüğüne yapıla-cak tescillerde de uygulanır (Kat. M.K. m. 11).

kılınamaz (BK. md. 214; TSN. m. 13)48, şartlı talepler reddo-lunuı.

TSN. m. 14'e göre, "yazılı talep basılı örneklerin memur veya talep sahibi tarafından doldurularak tarihlenmesi ve talebi derme-yan eden kimse tarafından imza edilmesi suretiyle ifa olunur. Yazı bilmeyenlerle âmalar hakkında Borçlar Kanunun 14 ve 15 maddele-ri uygulanır49. Tapu sicili nizamnamesinin bu hükmüne rağmen, uygu-lamada talep için ayrı basılı örnekler mevcut değildir. Tescile esas teşkil eden resmî sözleşme ve tescil talebi (örnekte görüldüğü üzere) aynı basılı formüllerde yer almaktadır. Veraset ilâmına, noterde dü-zenlenmiş ölünceye kadar bakma akdine, yazılı şekilde yapılmış miras taksim mukavelesine dayanan tescillerde olduğu gibi, tescile esas olmak üzere resmî senet düzenlenmesine ihtiyaç olmayan hallerde ise yazılı bir talepname kullanılmaktadır.

Talepnameler Tapu îdaresine gelince, üzerlerine hemen, alın-dıklarını gösteren bir kayıt düşürülür ve yevmiye defterine kaydo-lunur (TSN. m. 15).

Yazılı talep, "aynî haklar tescil ile doğar" kuralını getiren MK. m.

930 un doğal bir sonucu olarak, Federal Mahkemenin yeni bir kararında da belirtildiği gibi, tescilden yani Tapu Kütüğüne kayıt düşürülmesinden

48 Buna karşılık, tescil talebine esas teşkil eden hukuki sebebin (örneğin satış aktiniıı) erteliyici bir şartı kapsaması mümkündür. Böyle bir şartın mevcudiyeti akdin geçerli olmasına mani değildir. Tapu memuru erteleyici şarta bağlı bir satış akdini resmi şekilde düzenlemek-ten kaçınamaz. Ancak şart gerçekleşmedikçe Tapu Siciline tescil yapılamaz, talepte bulunula-maz (BK. m. 214 / 1).

49 Borçlar Kanunu m. 14'e göre "âmaların imzaları, usulen tasdik olunmadıkça ya-hut imza ettikleri zaman muamelenin metinini bildikleri sabit olmadıkça, onları bağlamaz".

Buradaki usulen tasdikten maksat, talepnamenin (resmî senetin) âmaya okunması ve bun-ların mahiyetini bilerek imza ettiğinin vesikanın altına kaydedilerek, memur ve iki şahit tarafından imzalarıyla tasdik edilmesidir. (Bk. Velidedeoğlu - Esmer, s.634). Âma imza etmesini bilmiyorsa, BK. m. 15 hükmü onlara da uygulanır. Borçlar Kanunu m. 15 e göre

"imza atmaya muktedir olmayan her şahıs, imza yerine usulen tasdik olunmuş ve el ile yapılmış bir alâmet vazetmeye yahut resmî bir şahadetname kullanmaya yetkilidir".

Maddedeki resmî şahadetnameden maksat, imza atmaya muktedir olmayan şahsın talepnamede (ve resmî senette) yer alan hususları kabul ettiğini tapu memuru huzurunda beyan etmesi, memurun da bu beyanı senedin altına kaydedip imza ve tasdik etmesidir.

İmza atmaya muktedir olmayan kimse tarafından talepnameye (ve resmî senede) imza yerine geçmek üzere konan el ile yapılmış işareti (örneğin, parmak izini) ve bu arada mühürü de Tapu memuru ve iki şahit tasdik eder. Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun 297. maddesinde yer alan "imza atmaya muktedir olmayan veya yazı bilmeyen şahsm heyeti ihtiyariye ve mahallince tanınmış iki şahıs tarafından tasdik edilmiş ve el ile yapılmış bir işaret veya mühür kullanması caizdir" şeklindeki hüküm sınırlayıcı nitelikte değildir.

Bk. Noter Kanunu m. 38; Ayrıca. Bk. Postacıoğlu, s. 55-57.

Belgede TÜRK EŞYA HUKUKU (sayfa 132-143)