• Sonuç bulunamadı

2.7. Öz yeterlik

2.7.1. Öz yeterlik İnancının Kaynakları

Bandura, öz yeterlik inançlarının dört temel kaynağı olduğunu belirtmektedir. Bunlar:

1. Benzer bir davranışı ilk elden tecrübe etme (tamamlanmış başarılı deneyimler) 2. Başkalarının aynı tür davranışlarını izleyerek dolaylı yaşantılar (model alma), 3. Bir otorite tarafından inandırılma (sözel ikna)

4. Fizyolojik ve psikolojik durum (duygu durumu) (Bandura, 1997; Askar ve Umay, 2001)

Bıkmaz (2004)’a göre öz yeterlik inançları oluşumunda tamamlanmış başarılı deneyimler, tercihlere/seçimlere; dolaylı yaşantılar, çaba düzeyine; sözel ikna, azim ve sebata; duygu durumu ise esnekliğe etki eder.

1. Tamamlanmış Başarılı Deneyimler: Öz yeterlik inancını en çok etkileyen kaynaklardan birisi, bireyin geçmiş yaşantılarından edindiği tamamlanmış başarılı performans deneyimleridir (Schunk, 1982). Bireyler gerçekleştirdikleri eylemlerin sonuçlarını değerlendirirler. Değerlendirdikleri sonuçları, benzer eylemleri

gerçekleştirme konusunda bir öz yeterlik algısı oluşturmada kullanırlar. Bireyin gerçekleştirdiği işlerde elde ettiği başarı, bireyi gelecekte de benzer davranışlara yönlendirmektedir.

Geçmişte yaşanan başarılı performanslar, öz yeterlik inancını arttırırken, üst üste yaşanan başarısızlıklar ise kişinin öz yeterlik inancını azaltabilmektedir Üst üste yaşanan başarısızlıklar, özellikle ilk denemelerde gerçekleşirse ve yeterince çabalamamaktan ya da olumsuz dış koşullardan kaynaklanmıyorsa, kişinin öz yeterlik algısını olumsuz etkiler. Kişi, öz yeterlik algısını tam kazanmadan, tüm çabasını sergilediği halde gerçekleştirdiği eylemde başarısız olursa, öz yeterlik algısının düşük olma ihtimali daha fazla olacaktır. Bu nedenle öz yeterlik algısının oluşumunda, yaşanan deneyimlerin zamanlaması önemlidir Tamamlanmış başarılı deneyimler, kişisel deneyim ve yaşantıya bağlı olduğu için öz yeterlik inancında önemli bir yere sahiptir. Tekrarlanan başarılı deneyimlerle gelişen kuvvetli öz yeterlik algısı, daha sonra ara sıra yaşanan başarısızlıklardan çok fazla olumsuz etkilenmeyecektir. Genel olarak, güçlü bir öz yeterlik algısının oluşturulmasında yaşanan başarılı deneyimler olumlu etkiye, başarısız deneyimler ise olumsuz etkiye sahiptir (Bandura, 1997).

2. Dolaylı Yaşantılar (Model Alma): İnsanlar, kendi eylemlerinin sonuçlarını değerlendirmenin yanı sıra, başkalarını gözleyerek, yani başkalarının deneyimlerinden yola çıkarak da öz yeterlik inancı geliştirirler (Kurbanoglu, 2004). Bireyin kendisine benzer özellikleri olan kişilerin performanslarını gözlemlemesi, öz yeterlik inançlarının oluşumunda etkilidir. Başka insanların benzer olaylardaki başarılı davranışları, gözlemcinin öz yeterlik düzeyini artırabilmektedir. Gözlemlenen alanda kişilerin deneyimleri yok veya sınırlıysa kişi, başkalarının deneyimlerinden daha fazla etkilenirler. Model alınan kişinin bireye ne derece benzediği, hem model olarak seçilmesini hem de modelin kişi üzerindeki etki derecesini belirlemektedir (Bandura, 1997). İnsanlar, arzuladıkları yeteneklere sahip, becerikli modeller aramaktadırlar. Yetenekli modeller, davranışları ve düşüncelerini ifade etme şekilleriyle gözlemcilere, çevresel koşulları yönetme konusunda etkili stratejiler ve beceriler öğretmektedirler. Sonuçta, daha iyi stratejiler geliştirebilmek, kişinin öz yeterlik algısını yükseltmektedir (Bandura, 1994; Yürekli, 2008).

Gözlemcinin, kendine benzer olan bireylerin, çabalarını sürdürerek başarılı olduklarını görmesi, benzer bir başarıyı kendisinin de gösterebileceğine olan inancını arttırır. Aynı şekilde, benzer bir modelin yoğun çabalarına rağmen başarısız olduğunu görmek, gözlemcinin kendi öz yeterliği hakkındaki algısını ve çabasını düşürür. Buradan hareketle, gözlenen deneyimin öz yeterlik algısına etkisi, gözlenen model ile bireyin benzerliğine bağlıdır. Benzerlik ne kadar büyükse, modelin başarı ya da başarısızlığının bireyde yaratacağı etki o kadar fazla olmaktadır. Gözlenen modelin bireyden oldukça farklı olması durumunda, birey modelin davranışlarından ya da deneyimlerinden pek fazla etkilenmez (Bandura, 1994). Genel olarak, model alınan kişinin başarılı olduğunu görmek gözlemcinin öz yeterlik algısını yükseltirken, başarısız olduğunu görmek öz yeterlik algısını düşürmektedir (Bandura, 1997).

3. Sözel ikna: Kişinin öz yeterlik algısı, diğer insanlar tarafından verilen mesajlardan da etkilenir. Sözel ikna, bireylerin başarıya ulaşmak için ihtiyaç duydukları inançları güçlendirmede üçüncü yoldur. Sözel iknanın kalıcı öz yeterlik algısı üzerindeki etkileri sınırlı da olsa belirli koşullar altında diğer insanların, kişinin başarılı olacağına ya da başaramayacağına ilişkin destekleyici ya da cesaret kırıcı ifadeleri, kişinin öz yeterlik algısını güçlendirir veya zayıflatabilir (Bandura, 1994).

Bireyler, başarmaları için gereken yeteneğe sahip olduklarına ikna edildiklerinde veya başaracağına inandırıldıklarında, daha fazla çaba göstermekte ve herhangi bir problem ortaya çıksa bile kendi yeterliklerinden şüphe duymadan çabalarını sürdürmektedirler (Bandura, 1997). Ancak bu şekilde elde edilen öz yeterlik, bireyin kendi başarılı deneyimleri sonucunda elde ettiği öz yeterlik algısından daha zayıftır ve olumsuz yaşantılardan kolayca etkilenebilir. Çevresi tarafından, üstesinden gelmesi gereken bir görevi başarıyla tamamlayabilmek için gereken kapasiteye sahip olduğuna ikna edilen bir kimse, kendi yetersizliği konusunda düşünüp durmaktan vazgeçip, o işi başarmak için daha fazla çaba harcayacaktır. Ancak, bu sözel iknanın gerçekçi sınırlar içinde olması önem taşımaktadır. Gereğinden fazla cesaretlendirilen birey, gerçekçi olmayan bir öz yeterlik algısı geliştirebilir ve küçük bir başarısızlık sonucunda bile sahip olduğu öz yeterlik algısını çabucak yitirebilir. Sözel ikna, ancak gerçekçi boyutlarda olduğunda olumlu etkileri olacaktır. Bir görevi başarabileceği konusunda ikna edilen kişi herhangi bir sorunla karşılaştığında, yetersiz olduğuna inanan kişiden daha kararlı, ısrarlı ve neticesinde de çok daha başarılı olacaktır. Ancak gerçekçi

olmayan sözel ikna, kişinin başarısızlık yaşaması durumunda ikna eden kişiye ve kişinin kendi yetkinliğine olan güvenini ciddi anlamda sarsabilir (Bandura, 1986, 1977b).

Sözel ikna, özellikle çocuklarda öz yeterlik inancı oluşumunda etkili olmaktadır. Aile, akran grubu, öğretmenler gibi yakın çevresindeki kişiler çocuğun öz yeterlik inancını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilmektedir (Schunk, 1987).

Olumsuz tepkilerin, öz yeterlik üzerinde zayıflatıcı etkisi olduğu bilinmektedir (Pajares, 2002). Bandura (1986), olumsuz değerlendirmelerle kişinin öz yeterlik inancını zayıflatmanın, pozitif yüreklendirmelerle öz yeterlik algısını güçlendirmekten daha kolay olduğunu belirtir (Bandura, 1986; Pajares, 2002; Kurbanoğlu, 2004).

4. Duygu durumu: Fizyolojik ve duygusal durumlar da kişinin öz yeterlik

algısını etkileyebilmektedir. İnsanlar yoğun korku, kaygı ya da yüksek düzeyde stres yaşadıklarında öz yeterlik algısı düşebilmektedir. Stresli durumlarda kişiler, bedenlerindeki tepkileri yetersizlik belirtisi olarak değerlendirebilmektedir. Kişi stresli bir durumda yaşadığı bedensel tepkileri kaygı olarak yorumladığında, yapacağı işin üstesinden gelemeyecek kadar gergin olduğunu düşünebilir. Gerilimli ve yorucu durumlar kişinin uyarılmışlık düzeyini artırır. Yüksek uyarılmışlık düzeyi, performansı olumsuz yönde etkilediği için uyarılmışlık düzeyinin artmış olması, tehdit edici durumlarla başa çıkmada algılanan öz yeterliği olumsuz yönde etkileyecektir. Ancak orta düzeyde kaygının performansı olumlu yönde etkilediği de unutulmamalıdır. Birey çok fazla kaygılı ve huzursuz değilse, daha başarılı olur. Aşırı kaygının azaltılmasının ve gevşemenin performansı olumlu yönde etkilediği bilinmektedir (Bandura, 1986, 1977b; İnanç ve Yerlikaya, 2012 ).

Duman’ın (2007), Bandura’dan (1997) aktardığı üzere, bireyin, gerçekleştirmekte olduğu eyleme karşı hissettiği heyecan, stres, korku gibi güçlü duygusal etkiler, sonucun başarılı veya başarısız olacağı konusunda ipuçları sağlar. Öz yeterlik algısını arttırmanın dördüncü temel yolu; fiziksel durumu geliştirmek, stres seviyesini ve olumsuz duygu eğilimini azaltmaktır. Genel olarak, olumlu duygular öz yeterlik algısını güçlendirirken, olumsuz duygular öz yeterlik algısını zayıflatır.

Şekil 2.7.1.1 Öz yeterlik İnançlarının Kaynakları (Alderman, 2004)