• Sonuç bulunamadı

2.7. Öz yeterlik

2.7.3. Öz yeterlik Çeşitleri

Öz yeterlik genellenebilmekle beraber alt dallara ilişkin çalışmalar da yapılmaktadır. Yapılan çalışmalarda dört ana başlık dikkat çekmektedir. Bunlar:

 Genel Öz yeterlik,  Akademik Öz yeterlik,  Duygusal Öz yeterlik,  Sosyal Öz yeterliktir.

Genel öz yeterlik: Bandura (1977), öz yeterlik kuramını ele aldığı makalesinde, her ne kadar öz yeterliği kişinin belirli bir alandaki (bağlamdaki) kendi yeteneğine yönelik algılarının bir değerlendirmesi olarak açıklıyorsa da, aynı makalesinde, bu algıların genellenebilirliğine de işaret etmektedir. Bandura’ya göre, bir bağlamdaki yetenek algısı değerlendirmesi benzer bağlamlardaki yetenek değerlendirmelerine genellenebilir.

Öz yeterliğin genellenebilirliğine yönelik düşünceler (Bandura, 1977, 1982) genel öz yeterlik adı verilen ve öz yeterlikten türetilen yeni bir kavramın gelişimine ilham kaynağı olmuştur (Scherbaum, Cohen-Charash ve Kern, 2006; akt: Aypay, 2010)

Öz yeterlik ve genel öz yeterlik kavramları birçok araştırmacı tarafından farklı kavramlar olarak görülmektedir. Bazı araştırmacılar, öz yeterliğin daha çok bir kişisel özellik gibi kabul edilebilecek olan genellik boyutu ile yani genel öz yeterlik ile ilgilenmişlerdir.

Genel öz yeterlik, araştırmacılar tarafından bir kişinin birden fazla alanda yapacağı davranışlarını yordamaya yarayan, ölçülebilir bir özellik olarak tanımlanmaktadır. Genel öz yeterlik kavramı üzerinde çalışan araştırmacılara göre, genel öz yeterlik inancı bir kişinin geçmiş basarı ve başarısızlık deneyimleri yoluyla şekillenmektedir ve bu özellik, durumlar karşısında nispeten süreğendir (Chen, Gully ve Eden, 2004).

Genel öz yeterlik, kişinin stresli ve zorlu yaşam olaylarıyla başa çıkmadaki yeterlik inancı olarak tanımlanmaktadır (Scholz ve Schwarzer, 2005). Genel öz yeterlik aynı zamanda, bir kişinin yaşamının pek çok alanında karşılaştığı ve başa çıkılması zor

olan ya da alışık olmadığı yeni durumlar karşısındaki genel güveni olarak da açıklanmaktadır (Scholz, Gutierrez-Dona, Sud ve Schwarzer, 2002).

Genel öz yeterlik algısının farklı değişkenlerle ilişkisinin incelendiği araştırmalar, öz yeterlik algısının davranışlar üzerindeki etkisinin, genel öz yeterlik algısı için de büyük ölçüde geçerli olduğunu ortaya koymaktadır (Desivilya ve Eizen, 2005; Erez ve Judge, 2001).

Akademik öz yeterlik: Özellikle yurt içindeki akademik çalışmalarda, farklı alanlarda ölçekler geliştirilerek araştırmalara en çok konu olan öz yeterlik çeşididir. Pek çok davranışa ait öz yeterlik algıları vardır. Bunların en önemlilerinden biri de akademik öz yeterliktir (Ekici, 2009b). Özellikle öğrenme etkinlikleri düşünüldüğünde akademik öz yeterlik algısı daha çok dikkat çekmektedir. Akademik öz yeterliği, öz yeterlik teorisine dayandıran Bandura’ya göre; akademik öz yeterlik, “bireyin akademik bir konu alanında başarılı olabileceğine ilişkin inancı”dır (Bandura, 1997). Bong’un (2004) tanımına göre de, akademik öz yeterlik, bir kişinin verilen akademik görevleri belirlenmiş seviyede başarılı bir şekilde yerine getireceğine olan inancıdır.

Akademik öz yeterliğin temel özelliklerini Zimmerman (1995) şöyle sıralamaktadır:

1. Öz yeterlik bireylerin fiziksel ya da psikolojik özelliklerini değil, belirli bir işi gerçekleştirme yeteneği konusundaki yargılarını içermektedir.

2. Öz yeterlik inancı, çok boyutlu olup farkı alanlarla bağlantılıdır. Örneğin, matematik öz yeterlik inancı İngilizce öz yeterlik inancından farklıdır.

3. Öz yeterlik duruma bağlı bir özellik sergiler. Örneğin bir öğrencinin öğrenme konusundaki yeterliliğine ilişkin inancı, yarışmacılığın ya da işbirliğinin öne çıkarıldığı sınıflarda farklılıklar gösterebilir.

4. Öz yeterlik ölçümleri performans için belirlenen ölçütler temel alınarak ölçülür.

Sosyal Bilişsel kuramcılar, öğrencilerin öz yeterlik inancını, belirli akademik görevleri yerine getirme kapasitelerine ilişkin yargılarının, akademik performanslarını önemli ölçüde belirlediğini vurgulamışlardır. Öz yeterlik inancının, öğrencilerin akademik görevlerde yaşadıkları kaygı, çaba ve ısrarı yönlendirdiği iddia edilmiştir

(Pajares ve Miller, 1997). Araştırmalar, yüksek akademik öz yeterliğe sahip öğrencilerin zor bir işi yaparken daha sakin ve huzurlu olduklarını gösterirken; düşük öz yeterliğe sahip öğrencilerin kaygı ve streslerinin yüksek olduğunu, ayrıca bir problem ya da etkinlikle uğraşırken daha sınırlı düşüncelere sahip olduklarını göstermiştir (Wigfield ve Eccles, 2002).

Akademik öz yeterlik inançları, öğrencilerin hangi aktivitelere girişeceklerini, hangi aktivitelerden kaçacaklarını, ne kadar çaba harcayacaklarını belirlemede yardımcı olmaktadır. Öğrenciler yeteneklerine güvendiklerinde görevlere girişmektedirler. Öte yandan görevin, sahip oldukları yetenekten daha fazlasını gerektirdiğine inandıklarında ise, öğrenciler o görevden kaçınma eğilimi göstermektedirler (Bandura, 1997).

Yüksek zekâya sahip üniversite öğrencileriyle yapılan çalışmada, öz yeterlik inancının sınav performansına anlamlı düzeyde etkili olduğu görülmüştür (Vrugt, Langereis ve Hoogstraten, 1997). Gore (2006) çalışmasında, öz yeterlik inancının üniversite öğrencilerinin akademik performanslarının önemli bir yordayıcısı olduğu bulmuştur. Bouffard-Bouchard, Parent ve Parivee (1991) yüksek öz yeterlik inancına sahip lise öğrencilerinin problem çözme davranışlarında, öz yeterlikleri düşük lise öğrencilerinden daha ısrarcı davrandıkları sonucuna ulaşmışlardır.

Sonuç olarak akademik öz yeterlik, öğrencilerin öğrenme görevlerini başarıyla tamamlayıp tamamlayamayacaklarına dair kendilerine ilişkin inançlarıdır. Yüksek akademik öz yeterlik, öğrencilerin öğrenme sürecinde ısrarcı davranmalarını, mücadele etmelerini ve yeteneklerine uygun güçlükte görevler seçmelerini sağladığı için öğrencilerde akademik başarıyı da arttırmaktadır.

Öğrencilerin akademik öz yeterlik inançları, onların öğrendikleri bilgi ve becerilerle neler yapabileceklerini belirlemelerine yardımcı olmaktadır. Bu durum aynı yetenek alanı ve düzeydeki öğrencilerin neden farklı akademik performans gösterdiklerinin açıklanmasında yardımcı olacaktır (Bıkmaz, 2004).

Duygusal Öz yeterlik: Öz yeterlik ve duygusal zekâ kavramlarını bütünleştiren Petrides ve Furnham (2000, 2001, 2003), iki temel duygusal zekâ kavramı olduğunu ve aralarında temel ayırımları olduğunu vurgulamaktadır. Biri kişisel özellik olarak duygusal zekâdır. Bu yeti, duygusal öz yeterlik olarak kavramsallaştırılmaktadır. Diğeri ise bilgiyi işleme süreci yeteneği olarak duygusal zekâdır. Bu yeti, duyguların düşünce gelişimini desteklemesi için kullanıldığı bilişsel-duygusal bir yetenek olarak kavramsallaştırılmaktadır. Duygusal öz yeterlik kavramı, duyguyla ilişkili öze yönelik algılanan yetenekler, bunların değerlendirilmesi ve bağlantılı bir inancın gelişmesi olarak tanımlanırken diğeri duyguyla ilişkili bilişsel yeteneklere sahip olmayı ifade etmektedir (Petrides, Sangareasu, Furnham & Fredrickson, 2006; akt: Totan, İkiz ve Karaca, 2010).

Sosyal Öz yeterlik : Öz yeterlik inançlarının en önemli boyutlarından biridir. Bireylerin toplumsal davranışlarının önemli ölçüde belirleyicisi olan sosyal öz yeterlik, Bandura (1997) tarafından “ bireylerin kişilerarası etkileşim durumlarında kendi yetenekleri ile ilgili benlik inancı” olarak tanımlanmıştır. Bilgin (1996) ise, sosyal öz yeterlik tanımını “bireyin kişilerarası ilişkilerde kendini yeterli tepkiler gösterebilecek birisi olarak algılamasıdır” şeklinde yapmıştır.

Sosyal öz yeterlik inancı, büyük oranda, bireyin çevresindekilerle olan deneyimlerine, özellikle duygusal açıdan yakın olduğu kişilerle yaşantılarına bağlı olarak oluşmaktadır (Colleman, 2003). Bireyin, iletişim sürecinde gerekli sosyal davranışlarla ilgili bilgi sahibi olması, davranışlarını kontrol edebileceğine dair kendine güvenmesi ve herhangi bir performansı sergilerken, sosyal çevresinin kendine destek olacağına inanması, sosyal öz yeterliğini geliştirmede etkilidir (Bandura, 1986).

Schunk’a (1983) göre, sosyal öz yeterlik inancının gelişiminde sosyal karşılaştırmalar ve dolaylı yaşantılar iki önemli belirleyicidir. Sosyal karşılaştırmalar, bireyin yeteneklerine ilişkin bireysel algısının gelişmesini etkilerken; kişinin ailesi, arkadaşları ve öğretmenlerinden gördüğü dolaylı yaşantılar da kendine ait sosyal öz yeterlik inancı geliştirmesinde yardımcı olur.

Sosyal öz yeterlik algısı yüksek bireyler, sosyal atılganlık, çevresiyle ilişkilerinde yüksek performans gösterme, bir gruba ya da sosyal faaliyetlere katılma, arkadaşça tavır sergileme ve yardımlaşma gibi eylemleri sergileyebilmektedir (Connoly, 1989).