• Sonuç bulunamadı

1.2.1. GENEL EKONOMİ POLİTİKASI

1.2.1.2. Ekonomi Politikası Karar Birimleri Seçmenler ve Davranış Motifler

1.2.1.2.5. Yerel Karar Birimleri ve Davranış Motifleri

Günümüzde devletler tek yapılı (üniter) devletler ve karma yapılı devletler olmak üzere iki grupta toplanmaktadır. Birinci sistemde, ülkede tek bir politik ve hukuksal örgüt vardır, devlet bir bütündür. İkinci devlet türünün en önemli örneği ise, federal devletlerdir. Yerinden yönetim uygulamasının en belirgin örneğini oluşturan federal devlet yapısında politik ve hukuksal yönden devlet örgütü, federal devlet ve federe devletler olmak üzere üst üste yerleşmiş iki ayrı düzeyde bölünmüştür. Buna bağlı olarak devlet organları da bu iki düzeyde ayrı ayrı oluşmakta ve devlet yetkilerini de paylaşmaktadırlar. Bu nedenle bu tür yapılanma "politik bakımdan yerinden yönetim" olarak nitelenmektedir. En yaygın devlet biçimi olan üniter devlet ise, birlik ve merkeziyet ilkelerine göre örgütlenmeyi ve kararların alınmasının ve yürütülmesinin tek bir merkez tarafından üstlenilmesini içerir. Merkezi yönetim, kamu otoritesini oluşturan yasama, yürütme ve yargı erklerinin merkezde toplanması, devletin merkez ya da merkez hiyerarşisi içinde yer alan örgütlerce yürütülmesidir. Ancak üniter devlet, zorunlu olarak "mutlak merkeziyetçi devlet" anlamına gelmemekte, üniter devletler de ülke düzeyinde örgütlenmekte ve merkezden yönetimin sakıncalarını gidermeyi amaçlayan "yetki genişliği" ilkesi çerçevesinde yerel örgütlere belirli düzeylerde yetki devri yapmaktadırlar. Kamusal hizmetlerin yürütülmesinde giderek önem kazanan temel ilke, bu hizmetlerin ölçek ekonomisi ve etkin kaynak kullanımı amacıyla halka en yakın yönetim birimlerince yerine getirilmesidir. Bu nedenle günümüzde merkezi yönetimle birlikte yerinden yönetim sistemi de devlet yönetiminde önemli bir yer tutmaktadır2. Hatta yerinden yönetim ilkesi daha önemli hale gelmektedir.

Devlet yapısının federal biçimde örgütlenmiş olduğu ülkelerde federe devletlere ekonomi politikası alanında karar yetkisi tanınmıştır. Federe devletlerinde aynı merkezi devlet gibi parlamentosu, hükümeti, bakanlıkları ve idaresi bulunmakta

1 Vittorio Grilli, Donato Masciandaro, Guido Tabellini, “Political and Monetary Istituions and Public

Financial Policies in the Industrial Countries”, Monetary end Fiscal Policy, Volume 2: Politics, Edt: Torsten Persson and Guido Tabellini, MIT Pres, England, 1995, ss. 204-206.

2 H. Ömer Köse, “Yerel Yönetim Olgusu ve Küreselleşme Sürecindeki Yükselişi”, Sayıştay Dergisi,

ve yerel düzeyde en önemli karar birimi olmaktadırlar. Devlet yapısı bu şekilde belirlenmiş ülkelerde ekonomi makro ekonomik alandaki ekonomi politikası sorunları merkezi devlete bırakılırken yerel ve bölgesel alana ilişkin ekonomi politik sorunları federe devletlere bırakılmıştır1. Ancak federe devletler ile merkezi yönetim arasında alınan kararlarda koordinasyonun sağlanması gerekmektedir.

Merkezi devlet yapısı içinde ekonomi politikası alanında yerel yetkileri olan bir diğer kamusal birim belediyelerdir. Belediyelerin söz konusu yetkileri yasalarda ve anayasada belirlenmiş olup, en önemli ekonomi politikası kararları yerleşim yerine, şehir planlamasına ve yerel potansiyellerin öne çıkarılmasına ilişkindir.

Küreselleşme süreci, geleneksel yönetim yaklaşımlarını, ulusal egemenlik ve demokrasi anlayışını kökten değiştirmiş; ulus-devletin yapısını dönüştürürken, yerel yönetimler için de önemli açılımlar sağlamıştır. Küreselleşme ile paralel bir gelişme gösteren yerelleşme olgusu, yerel yönetimlerin yapılarında, işlevlerinde ve statülerinde farklılaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır2. Küreselleşme ve yerelleşme şeklindeki gelişme süreci bağlamında küreselleşme eğilimi, geleneksel ulus-devlet kavramını ve ulus-devletler arasındaki uluslararası ilişkilerin yapısını dönüştürmekte; buna karşılık yerelleşme süreci ise küreselleşme eğiliminin kendi bünyesinde taşıdığı tekdüze ve merkeziyetçi yapılanmaya karşı, tarihsel, kültürel ve fiziksel yerel kimlikleri yeniden üreterek ve birbirine eklemleyerek daha insani ve yaşanabilir bir dünyanın oluşturulmasına katkıda bulunmaktadır. Bu gelişmelerin önemli bir sonucu olarak, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde, merkezi ağırlıklı yönetim sistemlerinden güçlü yerel yönetime, temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye doğru gelişmeler eşlik etmektedir3.Oluşturulan kurumlarla hem yerel yönetimin gücü hem de katılımcılık arttırılmaktadır.

Klasik anlamda yerelleşme (desantralizasyon), ulus-devlet bütünü içinde merkezi yönetimden yerel yönetimlere doğru yetki, görev ve kaynak aktarımını ifade eder; bu anlamda yerelleştirme, yerel yönetimlerin, ulus-devlet bütünü içinde merkezi yönetime oranla güçlendirilmesidir. Günümüzde ise yerelleştirme, merkezi yönetimin elindeki planlama, karar verme, kaynak oluşturma ve bunları yürütme gibi

1 Hüsnü Erkan, Ekonomi Politikasının Temelleri, a.g.e., s. 78.

2 H. Ömer Köse, a.g.e., s. 31.

yönetsel yetkilerin taşra kuruluşlarına, yerel yönetimlere, yarı özerk kurumlara, meslek kuruluşlarına, gönüllü örgütlere (vakıflar, dernekler gibi) ve şirketlere aktarılması olarak kabul edilmektedir1. Bu şekilde katılımcılığın artırılması da sağlanmaktadır.

Küreselleşme sürecinde yaşanan bu değişimler yereli ve dolayısıyla bölgeyi ekonominin ve ekonomik kalkınmanın odak noktası olarak kabul eden yaklaşımları ön plana çıkarmıştır. Bölgesel düzeyde ekonominin gelişmesini, canlanmasını ve kalkınmanın sağlanmasını gerçekleştirmek için “bölgesel kalkınma ajansları” kurulmuştur. Bölgesel kalkınma ajansları merkezi hükümetten bağımsız bilimsel idari yapıda, sınırları çizilmiş olan bir bölgenin sosyo-ekonomik koşullarını geliştirme amacıyla kurulmuş ajanslardır. En belirgin amaçları, bölgelerin potansiyellerini ve sorunlarını dikkate alarak geliştirdikleri politikalarla, bölge ekonomisini canlandırmak ve bölge halkının gelişmeye katılımını ve gelişmeden yararlanmasını sağlamaktır2. Bölgesel Kalkınma ajanslarının bölgelerine ilişkin olarak stratejik girişimleri beş ana grupta toplanabilir3:

1. Finansal yardım veya destek sağlama, 2. Yeni yatırım alanlarının ortaya çıkarılması, 3. KOBİ’lere danışmanlık yapılması,

4. Bölgenin uzun vadeli hedeflerinin belirlenmesi ve 5. Sosyal alandaki gelişmelere katkı sağlanmasıdır

Bölgesel kalkınma ajansları bölgedeki eğitim kurumlarıyla, girişimcilerle ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte faaliyetlerini sürdürmekte ve bu şekilde etkinliklerini de artırmaktadırlar. Uyguladıkları strateji ve politikalar ile bölgelerinin ekonomisinde ve ekonomi politikalarında söz sahibi olmaktadırlar.

1 H. Ömer Köse, a.g.m., s. 34.

2 Metin Berber, Ebru Çelepçi, Türk Bölgesel Kalkınma Politikalarında Yeni Arayışlar: Kalkınma

Ajansları ve Türkiye’de Uygulanabilirliği, s. 148.

http://www.metinberber.ktu.edu.tr/linkler/kajans.pdf, (25.04.2006).

3 J. T. Hughes, “The Role of Development Agencies in Regional Policy: An Academic and

1.2.1.2.6. Uluslararası ve Uluslarüstü Karar Birimleri ve Davranış