• Sonuç bulunamadı

Günümüzde işletmeler arasında yaşanan yoğun rekabet, teknolojik değişim, sosyo-kültürel gelişmeler, sosyal güdüler, çağdaş uluslararası ekonomik yönelimler ve çokuluslu şirketlerin rolü işletmeleri yenileşmeye zorlayan etmenler haline getirmiştir. Bu açıdan günümüzde yenilik, ekonomilerde rekabet ortamının oluşumunu, yeni pazarların yaratılmasını, hızlı teknolojik ilerlemeyi, tüketim düzeyi- hayat standardının iyileştirilmesinde önemli etkiye sahip bir konuma gelmiştir (Savaşçı ve Kazançoğlu, 2009 :518).

Yeniliklerin ortaya çıkmasını sağlayan fırsatlar olarak da ifade edebileceğimiz yenilik kaynakları, Peter F. Drucker tarafından iki grup halinde toplanmaktadır. Birinci gruptakiler, işletme veya sektör içerisinde yer alır. İkinci gruptakiler ise, işletmenin dışındaki sosyal ve entelektüel ortamlarda yer alır (Vıcır, 2007: 4).

Yenilik kaynakları, Peter F. Drucker tarafından yapılan ayrım da dikkate alınarak, işletme içi yenilik kaynakları ve işletme dışı yenilik kaynakları olarak ikiye ayrılabilir.

İç yenilik kaynakları şu şekilde sıralanabilir (Gökçek, 2007: 27): 1. Beklenmeyen oluşumlar

2. Uyumsuzluklar 3. Süreç gereği

4. Endüstri ve pazar yapısındaki değişmeler.

Dış yenilik kaynakları ise şunlardır: 1. Demografik yapı

2. Algılamadaki değişiklikler 3. Yeni bilgi

Tony Mordern bu kaynaklara “pazarlar ve tüketicileri” de eklemiştir. Bu eğilimlerin hepsi işletmeleri yakından etkiler ve onlar için yenilik fırsatları oluşturur (Durna, 2002: 41).

2.3.1. Beklenmeyen Oluşumların Kaynağı

Beklenmeyen oluşumları, beklenmeyen bir başarı, başarısızlık veya beklenmeyen bir dış olay oluşturabilmektedir. Çevrede meydana gelen değişimler bu sürecin girdileridir ve bu girdilerin işlenme sürecini bazı durumlarda ciddi şekilde etkilemektedir. Sonucunda da çıktılar buna uygun hale gelmektedir (Gökçek, 2007: 22).

Bu değişimler öngörülebilir olduğu kadar bazı durumlarda önceden fark edilebilmesi oldukça güçtür. Bu gibi beklenmeyen oluşumların iyi takip edilmesi ve gerekli önlemler alınarak fırsata çevrilebilmesi oldukça önemli bir konudur (Gökçek, 2007: 22).

En basit ve en kolay yenilik kaynağı fırsatı beklenmeyen durumlardır. Beklenmeyen başarılar ve başarısızlıklar, yenilik fırsatlarının en verimli kaynağını oluşturur. Beklenmeyen bir başarısızlık aksine yenilik için önemli bir fırsat yaratabilir. Bu tür başarı ya da başarısızlıklar, planlanmamış beklenmeyen durumlar olduğu için genellikle sürpriz yeni fikirlerin ortaya çıkmasıyla son bulur (Arslantaş, 2009: 22).

Beklenmeyen başarı, anlaşılabilirse yeni iş fırsatları oluşturmak için izlenebilir. Yönetici için kritik problem, başarının anlaşılması, onaylanması ve ona örgütün verdiği karşılıktır (Durna, 2002: 42). Bu tarz oluşumların tespiti genel olarak güçtür. Çünkü bunların ileride neler getireceğinin kestirilmesi insan zihninin her zaman öngöremeyeceği kadar karmaşık bir konudur. Çoğunlukla basit şeyler olmaları sebebiyle de fark edilse bile önemsenmeleri çok sık olmamaktadır. Ancak bu gibi fırsatlar iyi değerlendirildiğinde çok önemli yenilik çalışmaları da ortaya çıkabilmektedir. Yani beklenmeyen başarılar yenilik için önemli bir kaynak olabilmektedir (Gökçek, 2007: 23).

Beklenmeyen başarısızlık ise başarılarla kıyaslandığında daha kolay fark edilebilmekte ve göz ardı edilememektedir. Ancak bunun kaynak olarak kullanılabilmesi durumu her zaman mümkün olamamaktadır. Başarısızlıklar sonucunda hatanın nereden kaynaklandığının bulunması ve bunun düzeltilmesine yönelik çalışma yapılması gerekmektedir. Bu ise bir değişimi ifade etmektedir (Gökçek, 2007: 23).

İş çevresinde fırsatlar her zaman vardır. Fakat bu fırsatlar sadece şans ve sezgiden çok daha fazla şeyler gerektirmektedir. Bu fırsatların değerlendirilebilmesi işletmenin yenilik araştırmaları yapması, organize etmesi ve yönetilmesine bağlıdır. Dış çevrede sürekli olarak yeni oluşumlar meydana gelmektedir. Bu oluşumları dikkatle izleyip doğru adımlar atan işletmeler yarının önde gelen işletmeleri olacaklardır (Durna, 2002: 46).

2.3.2. Pazarların ve Tüketicilerin Kaynağı

M. E. Porter pazar rekabetinin, yenilik sürecini ana güdüleyici olarak etkilediğini belirtmektedir. Porter’a göre yenilik aşaması iki durumda güdülenir:

• Pazarda hâkim olan yerel rekabet düzeyi. Pazar pozisyonunu koruma ve geliştirme aracı olarak yoğun rekabet etkinliğini arttırabilir (Gökçek, 2007: 23).

Geçmişte birçok yenilik fikrinin tüketicilerden geldiği unutulmamalıdır. Tüketicileriyle sürekli iletişim halinde olan işletmeler onların gerçek istek ve ihtiyaçlarını anlayabilirler (Durna, 2002: 47). İşletmelerin geleneksel tüketici anlayışını değiştirerek ürün ve hizmet üretirken gelecek beklentileri ve istekleri tahmin edebilmesi rekabet avantajı ve aynı zamanda işletmenin yenilik stratejilerini belirlemede de önemli rol oynamaktadır. Özellikle hizmet sektöründeki işletmelerin daha soyut ürün ürettikleri ve üretirken tüketimin olduğu gerçeğinden yola çıkılacak olunursa tüketiciler bu tür işletmeler için daha önemli hale gelmektedirler (Aygen, 2006: 20).

Tüketici istekleri yenilik süreci ve stratejilerine ayrı bir değer katmaktadır. Tüketicinin bilgi düzeyi, materyaller, yer, zaman ilişkileri, hizmet yeniliğinde önemlidir. Tüketici istekleri yeniliğin oluşmasına önemli bir kaynak oluşturmaktadır (Aygen, 2006: 20).

2.3.3. Uyumsuzluk Kaynağı

Uyumsuzluk durumu olması beklenen ile olan durum arasındaki fark anlamına gelmektedir. Yani karşılaşılan durum ile bireylerin olmasını beklediği durum arasındaki farkı ifade etmektedir. Söz konusu bu fark bir hatayı temsil edebilir ve bu hata da yenilik yapmak için bir fırsat olabilir. Bu nedenle uyumsuzluk durumları da önemli yenilik kaynaklarıdır (Gökçek, 2007: 25).

Uyumsuzluklar genellikle yöneticilerin dikkat ettikleri şekil ve raporlarda açıkça görünmezler. Uyumsuzluklar daha çok niceliksel değil, nitelikseldir. Uyumsuzluk bir değişim belirtisidir ve onun temelini oluşturan değişiklikler endüstride, pazarda ve süreçte yapılan değişimlerdir. Uyumsuzluk, endüstri içinde

çalışan veya sürece yakın olan insanlara açıkça görünse de, çoğu zaman gözden kaçırılır (Durna, 2002: 48).

Pazarın, süreçlerin ve endüstrinin sürekli sorgulanması uyumsuzlukların farkındalığını arttırmakta ve yenilik noktalarının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Kısacası hipotezlerle yani beklentilerle, gerçekleşenler ya da sonuçlar arasındaki uyumsuzluklar yenilik kaynaklarını oluşturmaktadır. Doğru ya da iyi gibi görünse de gözlem ve analizle birlikte ciddi bir sorgulama, uyumsuzlukların kendini göstermesini sağlayacaktır. Bu noktada yapılan yeniliklerden, beklenmedik sonuçlar elde edilebilecektir (www.notuku.com, 2009).

2.3.4. Süreçlerin Gerekliliği Kaynağı

Süreç içerisinde oluşan bir ihtiyaç, hem yeniliği güdüler, hem kaynaklık eder, hem de yenilik için büyük bir fırsat oluşturur. Süreç gereği belirsiz değil, somuttur. Bir endüstri veya hizmetin iş süreçleri içerisinde bulunur. Süreç gereğini esas alan bazı yenilikler uyumsuzlukların bazıları da demografinin oluşturduğu sonuçlardan yararlanmaktadır (Durna, 2002: 50).

Diğer yenilik kaynaklarından farklı olarak süreç gereklilikleri, iç ya da dış çevredeki bir olay ile değil, süreç gereği yapılmış bir işle başlar ve duruma odaklanmaktan çok göreve odaklanır. Süreç gereklilikleri ile önceden var olan bir süreç, daha iyi bir hale getirilebilir, süreçte zayıf olan bağlantılar güçlendirilebilir ve yeni bilgiler çerçevesinde eski süreç yeniden tasarlanabilir. Süreç gerekliliklerine temel olan yeniliklerde, örgüt içerisindeki herkes daima ihtiyacın varlığından haberdar olmalıdır.

Süreçler, önceden tanımlı olması ve çıktılarının önceden bilinebilir veya yakın tahminde bulunulabilir olması nedeniyle belirsiz değildir. Somut bir yapıya sahip olan süreçler işletme içindeki iş faaliyetlerini oluşturmaktadır. Süreç gereğine

dayanılarak yapılan yenilik çalışmaları iç ve dış çevredeki olaylardan çıkış noktası teşkil etmez. Başlangıç noktası süreç gereği yapılmış bir iştir ve durumdan ziyade göreve odaklanmıştır. Bu durumda süreçte meydana gelen aksaklıklar tespit edilir, düzeltilmesine yönelik yenilik faaliyeti başlatılır ve yenilenen süreç kısımları eski kısmın yerini alır. Bu çalışma kısmi olabileceği gibi tüm süreci de kapsayabilir. Burada esas olan örgütte çalışan herkesin bu ihtiyacın varlığından haberdar olmasıdır (Gökçek, 2007: 26).

Toplumların sosyo-kültürel yapısında yeni teknolojilerin ve küreselleşmenin sonucunda ortaya çıkardığı düşünce ve tutum farklılıkları, işletmeleri de süreç içerisinde oluşan değişimlere uyuma zorlamakta, kendilerini yenilemelerini zorunlu hale getirmektedir. Süreç içerisindeki bu değişimler, işletmelerin yenilik stratejisine de kaynaklık edebilmeli ve sosyo- kültürel yapıdaki değişimlere uygun tüketim kalıplarının farklılaşmasına paralel olarak üretim ve hizmet geliştirilebilmelidir (Aygen, 2006: 23).

2.3.5. Endüstri ve Pazar Yapısındaki Değişmelerin Kaynağı

Micheal Porter’a göre pazar yapısındaki değişimlere göre işletmenin davranış ve kararlarını belirleyen beş güç bulunmaktadır. İşletmelerin rekabetini belirleyen bu beş gücü şu şekilde sıralayabiliriz:

- İş çevresine girebilecek rakiplerin yarattığı tehditler,

- İşletmenin ürününe alternatif olabilecek ürünlerin yarattığı tehditler, - Tedarikçilerin pazarlık gücü,

- Müşterilerin pazarlık gücü, - Sektördeki rekabetin şiddeti.

İşletmelerin özellikle sosyo-kültürel yapıyı etkileyen yaşam biçimleri, tutumları, değer yargıları, kültürel alışkanlıklardaki değişimler yenilik fırsatlarını oluşturmaktadır (Aygen, 2006: 24).

Endüstri yapısındaki bir değişim, sektör dışındakilere oldukça açık ve tahmin edilebilir eşsiz fırsatlar sunar. Fakat sektör içindekiler bu fırsatları tehdit olarak algılayabilirler. Yenilik fırsatlarını teşvik eden dinamik güçler sürekli olarak durağan pazarlara ve işletmelere baskı yapmaktadır. Hızlı değişme veya büyüme periyotları, bir pazarın büyük oyuncularındaki değişmeler yenilik için büyük fırsatları ortaya çıkarabilir (Durna, 2002: 52).

Yoğun rekabetin yaşandığı pazarlarda lider firmalar pozisyonlarını korumak, diğer firmalar ise konumlarını daha iyi duruma getirebilmek için sektöre yenilik getirmeye çalışabilirler. Bunun yanında sektöre yeni giren firmalar olması durumunda ise sektör hızla büyümekte ve ilerlemektedir. Bu gibi durumlarda sektöre yeni giren işletmelerin daha atak davranıp yenilik arayışı içinde olması ve sektördeki firmaların buna yanıt vermek konusundaki isteksizlikleri, yeni giren işletmelere pazar paylarını arttırma fırsatı yaratmaktadır (Gökçek, 2007: 27).

2.3.6. Demografik Yapının Kaynağı

Demografi, toplumlardaki nüfus yapısı ile ilgilenir. Nüfusun yapısını etkileyen üç faktör vardır. Bu faktörler; nüfusun büyüklüğü, yapısı (yaş, cinsiyet, doğum ve ölüm oranları) ve nüfus değişimleri ile göçlerdir (www.notoku.com, 2009). Yenilik fırsatları açısından demografik veriler, belirsizliği ve bilinmezliği azalttığı için işletmelerin önüne eşsiz olanaklar sunarlar. Bu demografik belirlilik finansal hizmetler sektörü için büyük bir fırsat sağlar (Durna, 2002: 53).

Küreselleşmenin ve bilgi yoğun rekabet ortamının bir gereği olarak demografik yapıyı etkileyen faktörlerde hızla değişim göstermektedir (Aygen, 2006: 23). Demografik yapıdaki değişmeler sosyal ve ekonomik yaşam üzerinde önemli etkilere sahiptir.

Demografik eğilimleri kavrayan işletmeler yarının önde gelen işletmeleri olacaktır. Bu işletmeler aynı zamanda nüfusun artan hacminin yapısına göre istek ve

ihtiyaçları fırsat olarak görürler. Bu şekilde yarının pazarlarının temel istek ve ihtiyaçlarının nitelik ve miktarı nüfusun eğilimlerinden çıkarılabilir. Demografi neyin kim tarafından ve hangi niteliklerde satın alınacağı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir (Durna, 2002: 54).

2.3.7. Algılamadaki Değişikliklerin Kaynağı

Algı, beyne ulaşmış duyuların kişiye özgü seçilmişliği ile ve örgütlenmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir sürecin ürünüdür. İnsanlar, dış dünyadan duyularla beyne ulaşan bilgilerin bazılarını atlarlar, geriye iterler; bazılarını kuvvetlendirirler ve varsa, boşlukları kendi ihtiyaçları doğrultusunda anlamlı olarak doldururlar (Gökçek, 2007: 28).

İnsanların davranışları ve inançları algılama olgusundan etkilenmektedir. Genellikle birey içinde bulunduğu toplumun değer yargıları, inançları ve tutumlarından etkilenerek algı geliştirir (Gökçek, 2007: 28). Bir toplumun genel kabulleri, tutumları ve inançları değişmeye başladığında yenilik fırsatları ortaya çıkabilir. Günümüzde müzik, spor ve televizyonun insanların algılamaları üzerinde önemli etkileri vardır. Bunlar insanların yaşam tarzını köklü bir şekilde değiştirmektedir (Durna, 2002: 58). Toplumların sürekli değiştiği gerçeğinden hareketle bu yenilik kaynağının hiçbir şekilde bitmeyeceğini söylemek pek yanlış olmayacaktır. Burada önemli olan tüketicinin sürekli değişen algısını fark edip, buna uygun yenilik yapmaktır. Girişimciler ve yenilikçiler de bunu yaparlar. Algı değişikliklerini yenilik fırsatı ve kaynağı olarak görürler. Aynı şekilde değişimlerin fırsat mı yoksa tehdit mi yarattığının algılanması yenilikçiler ve girişimciler için kaynak oluşturmaktadır. Değişimler doğru algılamalarla fark edilebildiği, insanların algı değişiklikleri anlaşıldığı sürece; girişimciler de yenilik yapabilecek, yeni bir iş fikri yaratabilecek alan bulmakta güçlük çekmeyeceklerdir (www.notoku.com, 2009).

2.3.8. Yeni Bilgi Kaynağı

Bilgi çağı organizasyonlarının aynı sektördeki rakiplerinin önünde olabilmeleri sahip oldukları bilgi be bilgiyi kullanabilme becerileri ile bağlantılıdır. Bilgi teknolojileri aracılığıyla bilgi yaygın hale gelmiştir (Aygen, 2006: 20).

Bilgiye dayalı yenilikler, harcanan zaman, kazalar, öngörülebilirlikleri ve girişimcilik için yarattıkları meydan okuma kapasiteleri bakımından diğer yeniliklerden farklıdırlar. Bilgiye dayalı yenilik, birçok alandaki bilgilerin toplanmasından, birbirleriyle ilişkilendirilmesinden doğmaktadır. Bu nedenle doğuş süreleri uzundur. Doğduktan sonra ticari hale getirilebilmesi de çok uzun zaman almaktadır (www.notoku.com, 2009).

Araştırma-geliştirme konusunda işlendiği üzere temel ve uygulamalı araştırmalar neticesinde ortaya bazı bilgiler ortaya çıkmaktadır. Özellikle temel araştırmalar neticesinde ortaya konan bilgiler daha sonrasında sentez hale gelerek uygulamalı araştırmalara ışık tutmakta ve neticesinde ticari anlam taşıyan yenilikler ortaya çıkabilmektedir (Gökçek, 2007: 29). Ortaya çıkan yeni bilgi bir aşamanın başlangıcı veya bir sürecin devamı niteliğinde olabilir. Nerede bulunursa bulunsun yenilik için bir potansiyel oluşturacağı kesindir. Ya direkt olarak yeniliğe neden olacak, ya da yenilikler için uygun bir ortam meydana gelmesine katkıda bulunacaktır (Durna, 2002: 60).