• Sonuç bulunamadı

İçinde bulunduğumuz çağ, değişimin hızlı, bilginin gittikçe önem kazandığı ve küreselleşme gibi eğilimlerin de etkisiyle rekabetin oldukça sert olduğu koşullara sahiptir. Sanayileşme sürecini tamamlamış ülkelerde artık üretim, emek yoğun dönemini kapatmış, yerini içine bilginin yoğun olarak dahil olduğu ve yaratıcılığın büyük önem kazandığı bir hal almıştır. Bilginin bu kadar önem kazanması, bilgiye erişimi ve bilginin işlenmesinin kolaylaşmasını sağlamış ve bilişim ve iletişim gibi teknoloji tabanlı sektörler ortaya çıkmıştır (Gökçek, 2007: 3).

Bu koşullar altında işletmeler için yenilik gibi faaliyetler değer kazanmaya başlamıştır. İş dünyasında yenilik kavramının adı daha sık anılmaya başlanmıştır (Gökçek, 2007: 3).

Son yıllarda yenilik konusu üzerinde çok sayıda çalışma yapılmakta ve bu da yeniliğin öneminin gittikçe arttığını göstermektedir. Giderek artan rekabetle baş edebilmek için ülkeler ve işletmeler yeniliği teşvik etmektedirler. Bununla beraber, yapılan çalışmalarda genellikle yenilik ya tanımlanamamakta ya da eksik şekilde tanımlanmaktadır (Tekin vd., 2007: 139).

2.1.1. Yenilik

Yenilik (inovasyon), Latince bir sözcük olan “innovatus”tan türemiştir. Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması anlamındadır. İngilizcede karşılığı “invention” olan buluşların icatların ticari kazanca

dönüşme potansiyeli taşıması durumunda; karşılığı “innovation” olan yenilik/yenilikçilik kavramları gündeme gelir (İslamoğlu, 2007: 24).

AB ve OECD literatürüne göre, yenilik bir süreç olarak bir fikri pazarlanabilir bir ürün ya da hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalat ya da dağıtım yöntemine, ya da yeni bir toplumsal hizmet yönetimine dönüştürmeyi ifade etmektedir (Savaşçı ve Kazançoğlu, 2009: 518).

Yenilik, iktisat işletme, mühendislik, fen ve sosyolojiyi içeren birçok farklı branşta önemli bir konu olarak çalışılmaktadır. Buna rağmen, yenilik kavramının tanımlanması çoğu zaman yetersiz kalmakta ve genellikle değişim, icat, tasarım ve yaratıcılık gibi kavramlarla karıştırılmaktadır. Yeniliğin The New Oxford Dictionary

Of English’teki sözlük anlamı; var olan bir şeyde değişiklik yaparak ortaya yeni bir

şey çıkarmaktır (O’Sullivan ve Dooley, 2009: 4).

Bilimsel anlamda yenilik kavramını inceleyen ilk çalışma, İktisat literatüründe Schumpeter tarafından 1912 yılında kaleme alınan İktisadi Gelişme Teorisi başlıklı kitapta yer almaktadır. İşletme disiplininde yenilik kavramını tanımlayan ilk çalışma ise yeni ürün geliştirme konusunda 1969 yılında yapılmıştır. Bu çalışmada, Ar-Ge çalışmalarının ve yeni ürünlerin işletmelerin pazarlama faaliyetlerinin başarısı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Muse ve Kegerreis tarafından gerçekleştirilen bu çalışmada, yenilik kavramı “yeni ürün geliştirme” olarak değerlendirilmektedir (Şahin, 2009: 260).

Yeniliğin çeşitli yazarlar tarafından yapılmış birçok tanımı vardır. Bunlardan bir kısmı benzer niteliktedir, bir kısmı da yenilik kavramıyla ilgili değişik noktalara ağırlık vermektedir. Yeniliğin birçok tanımı üzerinde yapılan bir incelemede;

• Çoğu araştırmacının terimin açık bir tanımını yapmayı başaramadığı, • Kullanılan tanımların birçok kategoriye ayrılabildiği ve

• Tanımlarda vurgulanan yönlerin uzun dönemde değişebildiği sonucu ortaya çıkmıştır.

Bu noktada genel olarak yenilik terimi ile (a) yeni bir parçanın geliştirilme süreci, (b) yeni parçanın kendisi ve (c) yeni parçanın kullanım sürecini içeren kavramlardan biri ifade edilmektedir (Bülbül, 2003: 73).

Drucker’a göre yenilik, dahilikten ziyade bir iştir ve en önemli meselesi de

disiplindir (New Bussines Ideas, 2009: 5). Drucker’a göre yenilik, bir örgütte birlikte çalışan farklı bilgi ve yetenekteki insanları verimli hale getirmek için onlara ilk defa olanak sağlayan yararlı bilgidir. O’na göre yenilik bir bilim veya teknoloji değil, bir değerdir (Durna, 2002: 5). Yenilik girişimcilerin özel aracıdır. Bunun anlamı, girişimciler farklı bir iş veya hizmet için değişimi bir fırsat olarak kullanırlar. Ayrıca yenilik; öğreti olarak sunulabilir, uygulanabilir (Lowe ve Marriott, 2006: 4).

Kuczmarski’ye göre yenilik (1996); işletmelere mevcut zamanın ötesini

görebilme ve bir gelecek vizyonu oluşturma olanağı sağlayan yararlı bilgidir. Yenilik rekabet avantajı elde etmeyi sağlayan bir faktördür. Yenilik sadece yeni bir fikir demek değildir, yeni bir fikri, ticarileşen bir ürüne dönüştürme şeklidir (Durna, 2002: 4).

Buckler’a göre yenilik, işletmenin çevrede meydana gelen değişimlere uyum

sağlayabilmesi için örgüt kültürüne değer yaratmasıdır. Yenilik bir anlamda, örgüt kültürünün öncüsü olarak algılanmalı, işletmenin iç ve dış çevresindeki sürekli değişimlere uyum sağlayabilmesi için bir avantaj olarak kullanılabilmelidir (Aygen, 2006: 4).

Yenilik, girişimciliğe yakından bağlı olan bir düşüncedir. Çoğu yazara göre de yenilik, girişimciliğin karakteristiğini tanımlayan bir anahtardır. Joseph Schumpeter bu bağlamda yeniliği şöyle tanımlamıştır: Girişimcinin ekonomideki rolü, ekonomik eşitliği bozmaktır. Yenilik pazarda değiştirilmiş arz-talep eşitliğini bozmaktadır.

Girişimci yeni bir şey yaratmak için üretimin faktörlerini yeniden birleştirerek yenilik için bir talep oluşturur ve böylece eskisinin yerine geçer (Chell, 2001: 232).

Schumpeter’e göre yenilik; kalkınmanın itici gücüdür (Elçi, 2008: 6).

Schumpeter’e göre yenilik (1939);

- Yeni bir ürün yaratmak ya da bir ürünün niteliklerinin bir kısmını değiştirilmesi.

- Üretimin yeni bir metodunu geliştirilmesi. - Yeni bir pazar açılması.

- Arzın yeni bir kaynağını yakalanması. - Sanayinin yeni bir organizasyonudur.

Kanter de büyük ölçüde Schumpeteryan düşünceyi takip etmiştir. O’na göre birçok insan yeniliği niteliklerdeki bilimsellik olarak düşünse de, yeniliğin girişim bölgesi, kalite çemberi ve problem çözme gücü gibi bir çok çeşidi vardır (Chell, 2001: 232).

Kanter’e göre yenilik (1983); yeni fikirlerin, süreçlerin, ürün ya da hizmetlerin

ortaya konulması, kabul edilmesi ve uygulanmasıdır (Çavuş, 2006: 103). Yenilik, yeni bir problem çözme fikrinin kullanıma kazandırılmasıdır. Yeniden örgütlenme, maliyetlerin azaltılması, yeni bütçeleme sistemlerinin oluşturulması, iletişimin geliştirilmesi, takımlar içinde ürünlerin bir araya getirilmesi gibi uygulamaların hepsi birer yeniliktir (Durna, 2002: 5).

Brooks’ a göre yenilik (1968); icat, araştırma, üretim, pazarlama, personel

eğitimi gibi farklı perspektifleri içeren kompleks bir yapıdır (Polat ve Öner, 2000: 3).

Thompson’a göre yenilik (1965) ise, yeni fikirler, usuller, ürünler veya

hizmetleri ekonomik bir biçimde üretme, kabullenme yürürlüğe koyma biçimidir (Eren, 2009: 18) .

Solo’ ya göre yenilik (1951); gerçek bilgiler uygulandığında teknoloji

planlarında meydana gelen değişikliktir (Polat ve Öner, 2000: 3).

Myers ve Marquis’a göre yenilik (1969); teknik değişimin bir parçasıdır.

Teknik yenilik bir problemin çözümüne dair yeni bir fikrin oluşması sürecidir ve bu yeni fikrin ekonomik ve sosyal değer olarak kullanılmasıdır. Teknik değişim, yeniliği günümüz toplumunun önemli bir parçası haline getirmiştir (Polat ve Öner, 2000: 3).

Enos’a göre yenilik (1962); seçmek, finansal pozisyonu korumak, bir

organizasyon kurmak, fabrika kurmak, işçi kiralamak, piyasada söz sahibi olmak gibi başarılı birkaç aktivite olarak tanımlanabilir. Eğer bu aktivitelerden birinde başarılı olunmazsa, yenilik oluşmayacaktır (Polat ve Öner, 2000: 3).

Yenilik; yaratıcı bir fikri fayda yaratacak ve piyasada satılabilecek bir ürüne dönüştürme sürecidir. Yenilik; yaratıcılık, değişim, deneme, dönüştürme ve köklü değişiklikler ortaya koyma sürecidir. Yenilik, etkinlik açısından bir örgütü diğerlerinden ayırt eden en temel faktör ve örgütsel etkinliğin en önde gelen belirleyicisidir (Tunç, 2007: 13). Yenilik, orijinal, yeni ve değerli bir ürün, bir üretim süreci ya da bir hizmet yaratmak için bilginin sentezi, kombinasyonu ya da somutlaşmasıdır(Luecke,2008:3). Yenilik, bilginin değiştirilmesi ve birleştirilmesiyle alakalıdır (Raghunath ve Joseph, 2009: 351). Yenilik hesaplanırken, yeniliğin büyük miktarda ve küçük miktarda olması veya öncü olup olmaması ve kademeli değişiklik olup olmaması arasında ayrım yapılmaz. Bu kavramlar yeniliği tam olarak ölçemezler (Polenske, 2007: 22).