• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM ÖRNEK UYGULAMA

4.2. Türkiye’de Elektrik Elektronik Sektörünün Gelişim Süreci

1950’li yıllarda başlayan sanayileşme süreci ve montaj sanayi politikaları ile olumsa eğilimine giren Türk elektronik sanayi, özellikle, son yıllarda atılım yaparak ülke ekonomisinde önemli bir yere ulaşmıştır (Bulu vd., 2006: 51). Türkiye'de elektrik-elektronik sanayinin oluşum başlangıcı, uzun ve büyük bir dış ödemeler dengesizliğinin arkasından kotalı ithalat sisteminin uygulandığı 1958 yılı olarak kabul edilmektedir. Bu tarihten önce ve daha sonra bazı kuruluşların sabit ve mobil çeşitli telsiz cihazlarını ürettikleri de bir görülmektedir. Kota rejiminin tatbiki ile radyo, pikap vb dayanıklı tüketim ürünlerinin ithalatı yasaklanmış ve bunun neticesi olarak da bu cihazların sadece yerli işçilik katkısı ile montaj faaliyetleri başlamıştır. Daha sonra yine kotalarla giderek azalan şekilde muayyen parçaların ithaline müsaade edilmek suretiyle yerli katkının artırılması sağlanmıştır. 14 Nisan 1964 tarihinde yürürlüğe giren "Montaj Sanayi Talimatı" bu alanda düzenleyici bir unsur olmuştur (www.istekobi.com.tr, 2010).

18 Mayıs 1964 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ülkede elektronik sanayi kurulması için çalışmalar yapılması kararı alınmış ve Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planının 1965 yılı programına elektronik sanayi kurulması ile ilgili fizibilite raporu hazırlanması kararı eklenmiştir. Bu görev önce MKE Kurumuna, daha sonra PTT Genel Müdürlüğüne verilmiş, bu teşkilat tarafından hazırlanan rapor Temmuz 1967'de ilgililere teslim edilmiştir (www.istekobi.com.tr, 2010).

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında (1963-1967) elektrik sanayi içinde bulunan elektronik sanayiine İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında (1968-1972) ilk

defa ayrı bir sanayi sektörü olarak yer verilmiştir. Altmışlı yıllarda İTÜ'nün

İstanbul'da FM ve deneysel TV yayınları bu alanda bir pazar açılmasına yardımcı olmuş, 1968'de siyah beyaz TV üretimi başlamıştır. Altmışlı yılların ikinci yarısında haberleşme cihazları sanayinin temelleri atılmıştır. Dolayısı ile Türk Elektrik- Elektronik Sanayinde 1960'lı yılların, özellikle 1965-1970 arasının çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Bundan sonra TRT'nin 1972'den itibaren sürekli TV yayınlarına başlaması, 1983'te renkli TV'ye geçiş bir taraftan radyo, diğer taraftan TV yayınlarının yurt sathına yayılmasını sağlamak üzere TRT ve PTT tarafından gösterilen çabalar elektronik tüketim cihazları pazarının yaratılması ve genişlemesini sağlamıştır. Aynı şekilde PTT yatırımları, haberleşme cihazları sanayinin gelişiminde çok büyük etken olmuştur (www.istekobi.com.tr, 2010).

Bu şekilde ilk çalışmaları yapılan Türk Elektronik Sanayi, dayanıklı tüketim ürünleri, haberleşme cihazları ve ürünleri, diğer profesyonel ve endüstriyel cihazlar, komponentler, savunma elektroniği ve bilgi işlem cihazları alanlarında gelişerek bugünlere gelmiş ve 1958'den bu yana geçen zaman içinde tablo büyük ölçüde değişmiştir. Bugün oldukça yüksek yerli katkılarla birçok elektronik ürün ülkemizde üretilmektedir. Sektörde faaliyet gösteren şirketler, birçok alanda, ülkenin tüm ihtiyacını karşılayacak imkân ve kapasitelere sahip oldukları gibi ihracat da yapmaktadırlar (www.istekobi.com.tr, 2010).

Ekonomik kalkınmada son yirmi yıldır yoğun bir biçimde ihracata dayalı büyüme modelini uygulayan ülkemizde, küresel düzeyde rekabet ve teknolojinin sağladığı fiyat avantajı ile kalite üstünlüğü, elektrik-elektronik sanayinin gerçekleştirdiği gelişme ile sağlanmaktadır. Bu bakımdan, ülkemizin uluslararası piyasalarda yer edinebilmesi için, elektrik-elektronik sanayimizin hem ihracata dönük ürünlerinde, hem de sanayinin tüm alanları için geliştirilen teknolojilerde öncü olması gerekmektedir (www.dtm.gov.tr, 2010).

Türk Elektrik-Elektronik Sanayinin sürekli gelişiyor ve kendini yeniliyor olması, dünya teknolojilerine uyum sağlamada ve yeni teknolojileri benimsemede

gösterdiği çabukluk, sektörün parlak geleceğine işaret etmektedir (www.dtm.gov.tr, 2010).

Sektörde üretim yoğun olarak televizyon alıcılarında gerçekleşmekte olup bu ürün grubunu diğer tüketim cihazları izlemektedir. Özellikle geçmiş yıllarda Televizyon sektöründe Avrupa’nın önemli bir üretim üssü haline gelen ülkemizde, bu rekabetçi güç lcd ve plazma tv teknolojisine geçilemediğinden ciddi Pazar kayıpları yaşanmıştır (www.dtm.gov.tr, 2010).

Sektör lideri firmaların ülkemizdeki yatırımlarına ek olarak, dünyanın çeşitli yerlerinde firmalar ve fabrikalar kurmaları veya satın almaları ile yatırımlar hızlanmaktadır. Söz konusu gelişmeler dolayısıyla, yerli yan sanayi de güçlenmekte ve kapasite artırımına gitmektedir (www.dtm.gov.tr, 2010).

Türkiye'nin 2023 projeksiyonunda öncelikli sektörler arasında yer alan elektrik-elektronik, krizin yaralarını hızla sarıyor. TİM'in 1 Temmuz 2010'da açıkladığı verilere göre; elektrik-elektronik ihracatı haziran ayında yüzde 16.3 artışla 796.6 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Türkiye'nin Ocak-Haziran dönemini kapsayan ilk 6 ayında elektrik-elektronik ihracatı ise yüzde 25.5 artışla 4 milyar 529.8 milyon dolara ulaştı (www.dtm.gov.tr, 2010).

Teknolojide yaşanan gelişmeler, küresel ekonomide dengeleri her geçen gün değiştirirken, bir başkalaşım sürecinin yaşandığı bu dönemde Türkiye'nin küresel rekabet gücü de giderek artıyor. Uluslararası ölçekte firmalar, yatırımlarını Asya'ya yönlendirirken, Türkiye'de Ar-Ge laboratuarları açmaya başladı. Ancak bunu yeterli bulmayan sektör aktörleri, Türkiye'nin söz konusu değişim rüzgârından daha çok yararlanması için, sektörün KOBİ'lerini sahiplenmesi ve Ar-Ge faaliyetlerini artırması gerektiğine dikkat çekiyor (www.dtm.gov.tr, 2010).

Sektör oyuncularınca, Türkiye'de dış pazarlarda rekabet üstünlüğü sağlayabileceği hedef sektörlerin başında gelen elektrik-elektronik sanayinin

ihracatının kalıcı adımlar ile artırılması gerektiği de vurgulanıyor (www.dtm.gov.tr, 2010).

Türkiye'de özellikle elektronik sektörü için büyük önem taşıyan Ar-Ge teşvik mekanizmalarının başarıyla oluşturulduğu belirtilirken, TÜBİTAK tarafından sağlanan TEYDEB teşvikleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından "Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında" çıkarılan 5746 Sayılı Kanun ve SANTEZ teşvik modelleri gibi atılan adımlar, rekabet açısından önemli gelişmeler olarak değerlendiriliyor. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı tarafından sağlanan destek mekanizmaları ve AB Çerçeve Programları fonları, hem büyük firmaların hem de KOBİ'lerin değerlendirebileceği teşvikler olarak öne çıktığı belirtiliyor (www.dtm.gov.tr, 2010).

Her sektörün olduğu gibi, elektrik elektronik sektörünün de güçlü ve zayıf yönleri vardır, bunlar (www.dtm.gov.tr, 2010);

Sektörün Güçlü Tarafları:

• Dünya pazarlarına coğrafi yakınlık,

• Uluslararası pazarlara ihracat yapan, profesyonelleşmiş organizasyonel kadrolar ve yapılar,

• Genç, yeniliklere açık ve kolay uyum gösteren nüfus yapısı, • Gelişmiş iletişim ağı,

• Kalite kavramının sektördeki firmalarca ön planda tutulması, kalite politikalarının geliştirilmiş olması,

• Gelişmiş üretim altyapısının varlığı, büyük ölçekli ve esnek üretim yöntemlerinin uygulanabilmesi.

Sektörün Zayıf Tarafları:

• Sektörde yaşanan hızlı teknolojik gelişmelerin izlenmesinde Ar-Ge çalışmalarının ve mali kaynakların yetersiz kalması,

• Eğitim altyapısının sektör nitelikli eleman ihtiyacına nitelik ve nicelik olarak cevap verememesi,

• Yüksek vergi oranları,

• Yerli malı alım ve kullanımının özendirilmeyişi, yeterince desteklenmeyişi, • Hedef pazarlar için geçerli sertifikasyon işlemlerinde yetersizlik, dışa

bağımlılığın yok edilemeyişi,

• Üniversite - sanayi işbirliğinin istenen seviyede olmayışı.