• Sonuç bulunamadı

Yenidünya Düzeninin Tarihî Kökleri

6. TEMEL BAZI KAYNAKLAR

1.1. YENIDÜNYA DÜZENI (NEW WORLD ORDER)

1.1.1. Yenidünya Düzeni Kavramının Ortaya Çıkışı ve Tarihi Kökleri

1.1.1.3. Yenidünya Düzeninin Tarihî Kökleri

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra dünya düzeninde yeni bir merhalenin başladığından, bu dönemin Amerika çağı olarak isimlendirildiğinden, 1990 yılında Amerika başkanı baba Bush tarafından çift kutupluluğun sona erdirildiğinden ve yeni bir merhale başlatılarak bunun da yenidünya düzeni olarak isimlendirildiğinden daha önce söz etmiştik. Böylece Amerika hem yenidünya düzenini yönetmede hem de kendi kapitalist mantığına ve inancına göre bu düzeni yönlendirmede nüfuz ve etkisini artırdı.

Ancak bu düzenin kökleri, ortaya çıkışı ve tarihi, düzenin ilan edildiği bu tarihle irtibatlı değildir. Bu düzenin kökü, iki büyük dünya savaşı dönemlerine, Amerika’nın ilk olarak devletler sahnesine çıktığı tarihe kadar uzanmaktadır. Bu da Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünün başlangıç zamanına, Ortadoğu ve Orta Asya’da Osmanlı Türkiye’sini bölüştürmek için Avrupa Devletlerinin saldırıya geçtikleri zamana denk gelmektedir. Daha sonra yaşanan bazı iç gelişmeler, Amerika’nın dışa açılmasına uygun bir zemin hazırlamıştır.

Bazı uzmanlara göre yenidünya düzeninin kökleri, dünya ekonomisine hükmetmek için ülkelerin birbirleriyle mücadelelerinin başladığı tarihe kadar uzanmaktadır. Her devlet kendi düşüncelerini dünyaya hâkim kılmaya, emellerini meşrulaştırmaya ve karşısındakinin düşünce ve emellerini ise dışlamaya, meşru olmadığını göstermeye çalışmıştır. Dünya çapında kapitalist sistemin evrenselliğini

savunmak ve sosyalist sitemin evrenselliğini başarısız kılmak için yetkisini Batılı devletlerden aldığı bu mücadelede, Amerika büyük bir güce sahip olmuştur. Bu da Avrupa reformundan, sanayi devriminden, sanayi kuruluşlarının ve devletlerinin doğmasından sonra olmuştur. Avrupa Devletlerinden her biri, diğer devletler üzerinde avantajlı konuma gelme çabası içerisinde olmuştur. Bu da kendi aralarında bir takım savaşların çıkmasına sebep olmuştur. Birinci Dünya Savaşı da bu durumun bir sonucudur. Bu savaş 1919’da imzalanan Versay antlaşmasıyla son bulmuş, fakat Amerika’nın çekilmesiyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu da Amerika’nın ilk defa fiili olarak dünya sahnesine çıkışıdır. Bu antlaşmanın başarısızlıkla sonuçlanması İkinci Dünya Savaşına yol açmıştır.

İkinci Dünya Savaşından sonra Batı kapitalizmi modelini yöneten Amerika olmuştur. 1947’de Havana konferansında WTO olarak bilinen genel ticaret ve gümrük vergileri hususunda malî, ticarî ve iktisadî bir takım düzenlemeleri şekillendirmiştir31. Bu, ticaret görüşmeleri ve kanunları için çıkarılan ilk kanun sayılır. Kapitalizm ile sosyalizm arasındaki mücadeleden dolayı bütün dünyayı bu kanuna uymakla yükümlü tutmaya çalışmıştır. Bu da Amerika liderliğindeki Batı bloğuyla, Sovyetler liderliğindeki Doğu bloğunu soğuk savaş dönemine sokmuştur.

Kapitalist model, rekabet içinde kapitalin diktatörlüğünü gerçekleştirmek, ticareti gümrük bağlarından ve devletin müdahalelerinden kurtarmak, pazarları açmak, uluslararası kapitalist şirketlerin önünde devletleri sınırlamak isteyen bir sistemdir. Buna karşılık komünist model, rekabeti kabul etmez, proleterya diktatörlüğüne çağırır ve işin sonunda devleti ilga etmek ister32.

Ancak Amerika başlangıçtan itibaren, ister Avrupalı dostlarıyla olsun ister Sovyetlerle mücadelesinde olsun, Avrupa’nın zayıflığından ve onların birbirleriyle mücadelelerinden faydalanarak liderliği kapmaya çalışmıştır. Batı bloğu küresel kapitalizmi yönetmede, Amerika’nın maslahatına, onun liberalizm anlayışına ve metoduna uygun olarak hareket etmiştir. Diğer taraftan Amerika, soğuk savaş olarak isimlendirilen sosyalist blokla çekişmesinde, ona ve dünya çapındaki nüfuzuna karşı

31 Bkz. Seyf Hişâm Sabâh el-Fahrî, eş-Şirkâtun Muteʽadditu’l-Cinsiyyât ve Ebʽâduhe’s-Siyâsiyye ve’l-İktisâdiyye, https://ar.wikipedia.org/wiki (02.01.2016).

32 Hüseyin Abdulhâdî, el-ʽAvlemetu’n-Neyuliberâliyye ve Hiyârâtu’l-Mustakbel, I. Baskı, Merkezu’r-Râye li Tenmîyyeti’l-Fikriyye, Cidde, 2004, s. 18-19.

direnmek için, Avrupalıların ortaklığından yararlanmıştır. Bu da öncelikle sosyalizmin hezimetine, ikinci olarak da Avrupalıların zayıflamasına yol açmıştır.

Amerika liderliğindeki yenidünya düzeninin kabulü doksanlı yılların başıdır. Bundan sonra Amerika tarzı kapitalizme işaret etmek üzere globalleşme veya küreselleşme kavramı Amerikalılar tarafından çokça kullanılmaya başlanmıştır. Webster’de küreselleşme şöyle tanımlanmaktadır: “Bir şeyin evrensellik mührünü kazanmasıdır. Özellikle bir şeyin sınırlarının evrenselleşmesidir. Yani küreselleşme, global veya küresel bir araç, yol ve tarzı ifade etmektedir. Yenidünya düzeni tabirini Amerika kapitalist iktisat modeline ve onun genelleştirilmesine tahsis etmektedir”.33

Yenidünya düzeni (iki kutuplu dünya düzeni) tabiriyle ifade edilen şeyi, “evrendeki ikili çelişkinin tabiî bir genişlemesi” olarak nitelemek mümkündür. Tek kutuplu dünya, Amerika’yı, nüfuz alanlarının ve dünyanın anahtarlarının kendisine teslim edilmesinden sonra tamamen tek kutup olarak görmektir. Bu durum ihtiyaçlarının, kâr şekillerinin, hâkimiyet ve otorite araçlarının değişmesine göre değişiklik arzetmektedir. Birkaç antlaşmadan itibaren bu düzenin boruları döşendi. Belli bir süreçten ve sınırlı bir gizlilik merhalesinden sonra doğum sancılı bir şekilde doğdu. Sonra doğumu için ona uygun bir ikametgâh bulundu. Daha sonra İkinci Dünya savaşı üç küresel gücü ortaya çıkardı. Bunlar Sovyetler liderliğinde sosyalist güç, Amerika liderliğinde kapitalist güç ile ideolojik, idarî ve ekonomik açılardan bu iki güç arasında duran üçüncü dünyadır. Bu güçler dünyayı bölgesel, ideolojik, iktisadî, askerî ve kültürel açılardan bir çatışma alanı haline getirmişlerdir. Bu üçlü yapı, Sosyalist Devletler organizasyonun hezimetiyle birlikte Amerika’nın kapitalist organizasyonun dünyada hâkimiyet anahtarlarını teslim alması, küreselleşmesini ve yenidünya düzenini terennüm etmesiyle ezici bir güç kazanan emperyalizminin galibiyetiyle sona erdi34.

33 Bkz. Hâmid Şâkir el-ʽÂnî, en-Nizâmu’l-ʽÂlemiyyu’l-Cedîd,

http://www.alukah.net/culture/0/83008. (10.01.2016).

34 Ebû Râşid Abdullah Ahmed, el-ʽAvleme fi’n-Nizâmi’l-ʽÂlemî ve’ş-Şarki Avsatiyye, Cuzûru Halfiyyât, Tahaddiyât, I. Baskı, Dâru’l-Hivâr li’N-Neşr ve’t-Tevzîʽ, Lazkiye, 1999, s. 11-12.