• Sonuç bulunamadı

1.1. DÜNYADA KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA GÖRÜLEN

1.1.2. KAMU YÖNETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

1.1.2.3. Yeni Kamu İşletmeciliği Anlayışı

YKİ anlayışı, Kİ anlayışının kendini yeniden tanımlaması sürecinde 1980’li yılların sonlarında doğmuştur. “YKİ” deyiminin ilk kez kullanıldığı metin, İngiltere’de bulunan Londra Üniversitesi’nde kamu yönetimi profesörü olan Christopher Hood tarafından 1991 yılında kaleme alınan “A Public Management for All Seasons” isimli makaledir (Üstüner, 2000: 20). Hood, YKİ’nin ortaya çıkışını kamu yönetimi disiplininde ve bürokrasi kuramında görülen iki tarihsel gelişmeye bağlamaktadır. Bunlar:

i. Kamu yönetimi disiplininde uluslararası düzeyde giderek yaygınlaşan profesyonel işletmecilik (managerialism) anlayışı,

ii. Bürokrasi kuramında ortaya çıkan ve, kamu tercihi (public choice theory) ve işlem maliyeti (transaction cost theory) kuramlarını içinde barındıran yeni kurumcu iktisat (the new institutional economics) hareketi.

Profesyonel işletmecilik anlayışı, YKİ anlayışında 1980’lerin sonuna kadar hakim olmuştur. Ancak bu tarihten sonra yeni kurumcu iktisat hareketi önem kazanmıştır (Rhodes, 1997: 47).

Barındırdığı “kamu tercihi” ve “işlem maliyeti” kuramlarıyla “yeni kurumcu iktisat” hareketi, daha önce detaylı olarak değinilen Yeni Sağ anlayışını besleyen en önemli kaynaklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır (Üstüner, 2000: 21).

1950’lerin sonu ve 1960’ların başında ABD’deki siyasal süreçlere eleştirel bir bakış açısıyla ortaya atılan ve kökenleri, James Duchnam ve Gordon Tullock tarafından temsil edilen Virginia Okulu ile Anthony Downs ve George Stigler’in öncülüğündeki Chicago Okulu’nda yatan kamu tercihi kuramına göre; toplumsal tercihler siyasal karar alma mekanizmalarına yeteri kadar yansıtılamamaktadır. Kamu hizmetlerinin talep edicileri olarak görülen bireylerin, kamusal alanda karar verirken de kamu yararından çok bireysel çıkarlarını ön plana aldıkları varsayılmaktadır. Devletin ekonomiye aktif müdahalesini öngören Keynesyen politikaları da eleştiren “kamu tercihi” kuramı; devlet müdahalesini girişimci davranışı bastıran, seçim alanını

daraltan, gereksiz hizmet sunarak israfın ve verimsizliğin artmasına yol açan bir müdahale olarak görmektedir. Diğer yandan serbest piyasa, rekabeti teşvik eden, seçme özgürlüğü sağlayan ve verimliliği arttıran yapısıyla girişimcilik için uygun koşulları yaratan bir alan olarak değerlendirilmektedir (Güzelsarı, 2004: 8-10). İşlem maliyeti, yeni kurumcu iktisat hareketi çerçevesinde ele alındığında, piyasa kurumları ile devlet kurumlarının birbirlerine karşıt değil içiçe işlediğini varsayan ve bu işleyişin iktisadi mantığını ortaya koymaya çalışan bir kuram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kurama göre, iktisadi değişimin gerçekleşmesi için yapılan bilgi edinme, sözleşme yapma, ölçme, denetleme ve danışmanlık harcamaları, işlem maliyeti olarak tanımlanmaktadır. Gerçek maliyet, üretim sırasında yapılan harcamalar ile üretilen şeyin ticaret alanına sunulması sırasında yapılan harcamaların toplamıdır. Devlet kurumlarında işlem maliyetlerinin hesaplanabilmesi için kamu sektörünün piyasa içine çekilmesi gerekmektedir. Böylece piyasa mekanizmasına konu olan meta ve etkinlik çeşitliliği artacak ve kamu hizmetleri gelişecektir (Ayman Güler, 2005b: 135-136).

Kısaca açıklanmaya çalışılan “kamu tercihi” ve “işlem maliyeti” kuramlarını içeren “yeni kurumcu iktisat” hareketi, toplumsal işlemlerin yürütülmesinde hukukun egemenliğini esas almaktadır. Buna göre, tarafların sözleşmelerin yükümlülüklerini yerine getirmeleri için hukuksal kurallar konulup bunlara uyulması sağlandığında, işlem maliyetleri düşecek ve ekonomik etkinlikler hızlanacaktır. Diğer bir ifadeyle, etkili bir devlet yaptırımı ekonomik gelişme için vazgeçilmez görülmektedir. Yeni kuramcı iktisat hareketi ile devlet-piyasa karşıtlığı böylece aşılmaya çalışılmış; devlete ait yapı ve süreçlerin piyasalaştırılmasına ve toplumsal yaşamın piyasa adına yeniden örgütlenmesine kavramsal destek sağlanmıştır (Ayman Güler, 2005b: 137).

Bu kuramsal dayanaklarıyla YKİ, piyasayı esas alan, esnek, adem-i merkeziyetçi bir örgütlenmeye dayalı yeni bir yönetim anlayışına işaret etmektedir. YKİ ile kamu yönetimi disiplinindeki vurgu, bürokrasi temelli bir rasyonellik yerine piyasa merkezli bir rasyonelliğe evrilmiştir (Eryılmaz, 2002: 235).

“Küçülmek, girişimci yönetimler mantığını kamu yönetimine aktarmak, yerelleşmek, bürokrasiyi azaltmak, özelleştirmek” gibi önerilerle ortaya çıkan YKİ anlayışının

(Tortop, vd., 2010: 324-325) geleneksel kamu yönetimi anlayışından oldukça farklı bu yönlerini detaylı olarak açıklamak gerekirse:

• Küçülmek, yönetimin faaliyet alanının daraltılmasına işaret etmektedir ve YKİ anlayışı bu yaklaşımı, yönetimi verimli kılarak, masraf kalemlerini olabildiğince azaltarak ve yönetimin yükümlülüklerinde genelleştirmelere giderek ortaya koymaktadır.

• Girişimci yönetimler mantığını yönetime aktarmak noktasında ise; üretime, hizmet sağlayıcılar arasında rekabete ve katılımcılığa vurgu söz konusudur. • Yerelleşmek, karar alma süreçlerinin hizmetten faydalananlara

yakınlaştırılmasını ifade etmektedir. Bu amaçla yereldeki yöneticilerin yetkileri çeşitli uygulamalarla arttırılmaktadır.

• YKİ anlayışının bürokrasiyi azaltmak için önerdiği uygulamalar, kamu örgütlerinde süreçlerden çok sonuçlara önem verilmesi ve müşteri odaklılığın ön plana çıkarılarak küçülme ve özerkleştirmenin sağlanması olarak karşımıza çıkmaktadır.

• Özelleştirmek ise, kamu örgütlerinin mal ve hizmet sunumunu gerektiği durumlarda dışarıdan özel sektör firmalarına yaptırabilmelerini ifade etmektedir. YKİ anlayışının öngörüsü; özelleştirmenin bir uzantısı olarak ortaya çıkan rekabet sonucunda piyasa mekanizmalarının daha iyi uyarlanabileceği ve maliyetlerde etkinliğe ulaşılabileceği yönündedir (Tortop, vd., 2010: 325).

YKİ anlayışının temel varsayımlarına yönelik farklı değerlendirmeler bulunsa da, genel olarak üç temel varsayımdan söz etmek mümkün görünmektedir. Bunlar; minimal devlet anlayışı, rekabetçi piyasa ortamı ve yerelleşmedir. Bu varsayımları yaşama geçirmek için YKİ anlayışının öngördüğü uygulamalar ise;

• Kamusal hizmetlerin bürokrasinin tekelinden çıkarılıp piyasada sunulabildiği ve tasarruf, verimlilik, kalite ve performans noktalarında eksikliklerini gidermek amacıyla özel sektör kavram ve tekniklerini uyarlayan girişimci bir yönetim,

• Kamu sektörünün faaliyet alanı ve sunduğu hizmetlerin yeniden tanımlanması ve,

• Kamu örgütleri ve çalışanları arasında rekabet sağlanması gibi uygulamalardır.

YKİ anlayışına bir başka önemli katkı da, ABD’den David Osborne ve Ted Gaebler’den gelmiştir. Osborne ve Gaebler, 1993 yılında yayımladıkları “Reinventing Government: How the Entrepreneurial Spirit is Transforming Public Sector” (Yönetimin Yeniden İcadı: Girişimci Ruh Kamu Sektörünü Nasıl Dönüştürüyor) isimli kitapta kamu örgütlerini YKİ anlayışına uygun olarak yapılandırırken dikkat edilmesi gereken bazı yönetimsel ilkeler sıralamıştır. Buna göre yönetim; kürek çekmeyen, dümeni tutan (katalizör), vatandaşlarca sahip olunan, rekabetçi, amaçlara dönük, girdilerden çok çıktılara önem veren, müşteri-vatandaş odaklı, girişimci, sorunları tedavi etmekten çok ortaya çıkmalarını önlemeye çalışan, katılımcı ve piyasaya dönük nitelikte olmalıdır (1993: 19-20). Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton tarafından seçimle göreve gelmiş tüm kamu yöneticilerinin okuması gereken bir kitap olarak değerlendirilen bu çalışma (aktaran Üstüner, 2000: 23), dönemin hakim anlayışı olan Yeni Sağ’ın ve bu çerçevede geliştirilen yeni liberal politikaların kamu yönetimi disiplinindeki en önemli yansımalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.