• Sonuç bulunamadı

YENİDEN YAPILANDIRMA VE KÜMELENME UYGULAMALARI

2.2.1. Yerel Kümelenmeler

2.2.1.1.Yerel Kümelenmelerde İşbirliği ve İletişim

Ülkeler bazında meydana gelen değişim ve ekonomik istikrarsızlıklar doğal olarak bölgesel ve yerel kümelenmeleri de etkilemektedir. İşletmeler kendi kapasiteleriyle bu istikrarsızlıkla başa çıkmakta zorlanırlar. İşbirliğinin zayıf olduğu bölgelerde rekabet sorunları da yaşanır. Dolayısıyla kümelenmelerin yerel bağlamda teşvik edilmesi önemlidir.

2.2.1.2.Yerel Kümelenmelerde Ortaya Çıkabilecek Problemler

Az gelişmiş bölgelerin bir çoğu zayıf altyapıya sahiptir, sermayeye, teknolojiye, inovasyona ulaşmada eksiklik yaşamaktadır, bölgesel dar görüşlülük ve izolasyon söz konusudur, düşük eğitimli veya düşük yetenekli işgücü vardır, yetenek eksikliği vardır ve olgunluk aşamasını aşmış veya hiyerarjik endüstri yapısı vardır (Keskin, 2009: 175).

Sosyal dışlama, büyük ve izole edilmiş ayrıcalıksız ve eğitimsiz popülasyonların olduğu bölgelerde ortaya çıkmaktadır. Teknolojik eksiklik teknoloji kaynaklarına ve Şirketlerle kendini kıyaslamaya zayıf ulaşılabilen bölgelerde ortaya çıkmaktadır. Ekonomik dışlama bölgelerin ve piyasaların kıyaslanmasında zayıf bağlantılara sahip olmanın bir sonucudur. Ürünlerin ve insanların ulaşımının maliyetli olduğu bölgeler ve daha az gidilen bölgeler iyileşme yaşama konusunda birçok problemle karşılaşmaktadır. Müşteriler için varış yerinin (destinasyonun) ve lojistiğin zamanla öneminin artmasıyla ulaşım zayıflığı daha önemli bir engel haline gelmiştir.

Kümelenmeler, bölgesel kurumları teknolojideki gelişmeler konusunda, ekonomik inceleme (tarama), brokerlik (komisyonculuk) ve kendi endüstrilerindeki tüm aşamalardaki eğitim ve yetiştirme konusunda yardım ve bilgi almada kullanırlar. Genelde her bölgenin eğitim ve yetiştirme konusunda kurumsal bir altyapısı ve bazı

hizmetleri vardır fakat çok azının açık bir ekonomik gelişme odağı vardır. Bölgelerin çok azı diğer Şirketleri, kaynakları ve yetenekleri çekmek için üstünlük merkezi haline gelmeyi başarabilir. Teknoloji altyapısı, kümelenme temelli ekonomiler kurmak için bir harçtır(sıvadır) ve onun yokluğu büyüyen kümelenmeler için bir handikaptır (Keskin, 2009: 175).

Sosyal sermaye, bir kümelenmede bilgiyi ulaştıran ve aktaran araçtır. Rekabetçilik ise daha büyük mesafelerden fikirleri ve yeni bilgiyi ithal etme yeteneğine büyük ölçüde bağlıdır. En başarılı kümelenmeler küresel networklerin bir parçası olan ve küresel piyasa fırsatlarına açık olan lider firmaları içerir. Ayrıca başarılı kümelenmeler, uluslar arası profesyonel birlikler ve networkler içinde aktif olan kişileri (insanları) çalıştırır. Böyle firmalar düzenli olarak, her hangi bir yerdeki en iyi uygulamalarla kendilerini karşılaştırır. Fakir ve uzak bölgeler bu tür kıyaslama uygulamalarına, inovasyona ve piyasalara ulaşma konusunda sınırlıdır. Daha geniş, yaygın ulaşım olmadan Şirketler sadece kendi bölgesel sınırları içinde öğrenmeyle sınırlıdır ve her hangi bir rekabetçi avantaj çeşidi başarmaları zordur.

Ekipman- makine şubelerini çeken veya birkaç Şirketin baskın olduğu bölgelerde küçük Şirketlerin hepsi kümelenmenin tüm faydalarından yararlanamaz(bir kısmından yararlanır bir kısmından yararlanamaz). Birçok büyük giyim firmasının daha alt seviyedeki tedarikçileri küçüktür, sendikasızdır ve genelde düşük ücretlerle genç kadınları çalıştırırlar ve eğitime çok az yatırım yaparlar. Buna ek olarak birçok büyük üretici coğrafi yakınlığa daha az önem vermekte ve internet açık artırmalarını en düşük maliyetli arz edicileri tedarikçileri bulmak için kullanmaktadır (Keskin, 2009: 175).

2.2.2.Kümelenmelerde Teşvik Edici Politikalar

Dünya ve Türkiye ekonomisinde yaşanan hızlı gelişim ve değişim sanayi politikalarının geliştirilmesini, teşvik edilmesini sağlamıştır. Daha önce temel kavram ve amaç “sanayileşme” olgusu iken, artık günümüzde “rekabet gücünü” artırmak için uygulanan politikalar temel amaç haline gelmiştir (Çağlar, 2006: 307). Kümelenmeye

dayalı sanayi politikalarının geçmişte uygulanmış olan politikalara oranla birçok avantajı olacaktır.

Hem Türkiye’nin tecrübesi hem de uluslararası tecrübeler göstermiştir ki makro politikalar rekabet gücü için çok genel olurken, mikro seviyedeki müdahaleler ise çoğu zaman etkisiz olmakta ve kaynak israfına yol açmaktadır. Kümelenmeye dayalı politikalar makro ve mikronun ortasındadır ve bu politikalar, sanayi politikalarını ve bu alanda geliştirilecek faaliyetleri yeniden düzenler, sanayinin rekabet gücü konusunda, devletin, özel sektörün, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin rollerini yeninden biçimler, iş dünyası ve hükümet arasında yapıcı bir diyalog mekanizması yaratır, her büyüklükte firmayı bir araya getirir, genel sorunların ötesine giderek, rekabet gücünün önündeki dar boğazlara çözümler üretebilir ve kümelenme tartışmalarında sadece sorunlara değil, fırsatlara da odaklanılmasını gerektirir (Çağlar, 2006: 310).

Türkiye açısından bakıldığında, değişen bölgesel gelişmeler ışığında, Türkiye’de uygulanan politikalar değişime uğramış ve daha katılımcı bölgelerin içsel potansiyellerini ön plana çıkaran yaklaşımlar benimsenmiştir.

Kalkınma planlarında bu politikalara yer verilmiş her dönemde ulusal ve bölgesel alanlarda gelişime önem verilmiştir ve bu çerçevede politikalar geliştirilmiştir.

2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı,

“İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye”

vizyonu ve çerçevesinde hazırlanmıştır.

Dokuzuncu Kalkınma Planı döneminde ekonomik büyümenin ve sosyal kalkınmanın istikrarlı bir yapıda sürdürülmesi ve plan vizyonunun gerçekleşmesi yolunda aşağıda yer alan stratejik amaçlar, gelişme eksenleri olarak belirlenmiştir.

Bu stratejik amaçlar ise Rekabet Gücünün Artırılması, İstihdamın Artırılması, Beşeri Gelişme ve Sosyal Dayanışmanın Güçlendirilmesi, Bölgesel Gelişmenin

Sağlanması, Kamu Hizmetlerinde Kalitenin ve Etkinliğin Artırılması. Olarak belirtilmiştir.

Sektörel ve tematik politikalar ve öncelikler bu eksenlerin altında ele alınmış ve aynı stratejik amaca hizmet edecek şekilde ilişkilendirilmişlerdir.

DPT Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın 541. maddesinde

“İşletmelerin ortak Ar-Ge, ortak tedarik ve pazarlama faaliyetlerine önem verilecektir. İşletmelerin fiziki altyapı ihtiyaçları karşılanacak, ağ oluşturma ve kümelenme girişimleri desteklenecektir. İşletmelerin belirlenmiş sanayi bölgelerinde kurulması ve mevcutların bu alanlara taşınması özendirilecektir.” maddesi ve 575. maddesinde ise

“Ekonominin ara eleman ihtiyacını karşılamak için mesleki eğitim faaliyetlerinin kümeleşme ortamı oluşturan OSB’lerde ilgili hizmet kurumları ve özel sektörle etkili işbirliği içinde yaygınlaşmasını sağlayan mekanizmalar güçlendirilecektir.”

ibaresi ve 669. maddesinde ise

“Sürükleyici sektörler liderliğinde ve güçlendirilmiş sosyal ağ yapısı içinde kümelenmelerin desteklenmesi sağlanacaktır. Bu çerçevede; yerel kümelenme alanlarını destekleyici, kümedeki aktörler arasında işbirliğini artırıcı ve kümenin dünya piyasaları ile entegrasyonunu sağlamaya yönelik mekanizmaların oluşumu özendirilecektir.”

ibareleri yer almaktadır.

Kısacası, kümelenme yaklaşımı farklı politikalar kapsamında rol alan çok sayıda aktörü kapsamaktadır. Bu çerçevede, uygulanacak politikaların başarılı sonuçlar vermesi ancak bu aktörlerin ortak hedefler benimsemeleri ve bu hedefler için uyumlu faaliyetler gerçekleştirmeleri ile mümkün olacaktır.

2.2.3.Finansman Aktörlerini Kümelenmelere Dahil Etme

Kümelenmeler yerel Şirketlerin ve çalışanların girişimsel çabaları ve inovasyonları ile yaşayabilir veya sona erebilir. Yeni fikirlerin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi kaynak ve sermaye gerektirir. Fakat sermaye genelde olgunlaştırmak için Yeni Ekonomi Şirketlerini tercih etmektedir, çok uzak bölgelerdeki inovasyon merkezlerini ve teknoloji Şirketlerini gözlemek ve destek sağlamak zor olduğu için daha az tercih etmektedir. Birçok ülkedeki banka birleşmeleri, yerel topluluklardan sağlanan sermaye kaynakları konusunda yardımcı olmaktadır. Bazı kümelenmeler, özellikle daha küçük topluluklardakiler, onların işlerini anlayan ve ekonomiyi yapılandırmak için yatırım yapmaya istekli olan yerel sermaye kaynaklarını bulabilirler. Örneğin İtalya Castle Goffredo’daki kırsal işbirliği bankası, çorap teknoloji merkezinin masrafını ödemeyi taahhüt etmiş, kümelenme çalışmalarını finanse etmiş ve firmalara kredi vermiştir (Keskin, 2009: 176).

Hem Dünyada hem de Türkiye’de aynı olan bu durumda kümelerdeki mevcut oyuncular arasındaki zayıf ilişki finans alanında da kendini göstermekte firmaların ve özellikle genç girişimcilerin yatırım yapmak ve AR-GE için yeterli finansal araçlara ve sermaye kaynaklarına ulaşmakta zorluk çektikleri aşikârdır (Bulu vd., 2004: 152).