• Sonuç bulunamadı

2.2. Yeşil Kent Yönetimi

2.2.2. Katı Atık Yönetimi

2.2.2.2. Yeşil Kent Katı Atık Yönetimi

Katı atık yönetimi atık oluşumunun önlenmesi, atıkların kaynakta azaltılması, yeniden kullanımı, niteliklerine ve türüne göre atık ayrıştırılması, biriktirilmesi, toplanması, geçici süre ile depolanması, taşınması, geri dönüşüme tabi tutulması, enerji elde edilmesi dâhil geri kazanımı, bertaraf edilmesi ve bütün işlemlerin sonrası izleme, kontrol ve denetim faaliyetlerini ifade etmektedir (Katı Atık Kontrol Yönetmeliği, 2015: 4). Kentsel katı atık yönetimi ise meskenlerden, sanayii kuruluşlarından, ticari kurumlardan, beledi hizmetlerden, inşaat ve yıkımdan, kamu kuruluşlarından ve tarımdan kaynaklı katı atıklara ilişkin kent yönetimleri tarafından gerçekleştirilen faaliyetler bütününü ifade etmektedir (Palabıyık, 2001: 41).

Kentsel atıklar insan merkezli, lineer kentsel sistemin bir ürünüdür. Lineer kent sisteminde su, enerji ve materyaller girdi olarak kullanılmakta ve kent metabolizmasının çıktıları doğrudan atık olarak doğaya bırakılmaktadır. Kent sistemine giren ürünlerin sürekli artışı, atık çeşitlerinin karmaşıklaşması katı atık yönetiminin kapsamının genişlemesine neden olmaktadır. Kentsel katı atık yönetimi başlangıçta halk sağlının korumak için atıkların basit araçlar ile uzaklaştırılmasını amaçlarken günümüzde modern teknikler ile enerji ve madde kazanımı ve düzenli depolamaya yönelmiştir. Bu doğrultuda kentsel katı atık yönetiminin ilk amacı insan ve çevre sağlığının korunmasıdır. İkinci amacı atıkların geri dönüşümü, yeniden kullanımı ve geri kazanım aracılığı ile ekonomik verimliliğin sağlanmasıdır. Üçüncü amaç ise gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakabilmek için atıkların çevre üzerindeki yükünü azaltmaktır. Yönetim amaçlarından hareketle kentsel katı atık yönetiminin nihai hedeflerinden birinin çevresel sürdürülebilirlik olduğunu ifade etmek mümkündür (Yılmaz ve Bozkurt, 2010: 15; Shekdar, 2009: 1438; Brunner ve Rechberger, 2015: 5; Zaman ve Lehmann, 2013: 124).

Kentsel atık yönetimi sisteminin yapısı ve aktörleri içinde yer aldığı kent ve ülkenin siyasi, sosyo-kültürel, ekonomik, çevresel, teknik ve mali niteliklerinden etkilenebilmektedir. Yönetim sisteminin sürdürülebilir olması kentsel yönetimin ülke sistemi ile bütünleşmesine bağlıdır. Bu uyumun düzeyi kentsel katı atık yönetiminin başarısını doğrudan etkilemektedir. Başka bir ifade ile katı atık sorununa ilişkin getirilen kentsel çözümler ülkenin özellikleri ile ne kadar uyumlu olursa o kadar başarılı bir yönetim gerçekleştirilebilir. Başarılı bir katı atık yönetimi sadece yüksek

hizmet ve kalite standardı değildir. Ayrıca kent/ülke sistemi ile uyumlu, sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda başarılabilir hedefler ortaya konulmalıdır (Palabıyık, 2001: 43).

Yeşil kentlerde sürdürülebilirlik amacıyla uygulanan yaklaşımlardan biri entegre katı atık yönetimidir. Belirli bir atık yönetimi hedefin ilişkin gerekli uygun yöntem, teknoloji ve yönetim politikalarının seçilmesi ve ardından uygulanması entegre atık yönetimi olarak tanımlanmaktadır. Entegre bir katı sisteminin ilk niteliği bütüncül bir sistem olmasıdır. Bütüncül bir sistem katı atıkları oluşturan bütün maddeleri ve üretim kaynaklarını içeren sistemidir. İkinci niteliği atık sistemden sağlanabilecek ekonomik değerin varlığıdır. Üçüncü niteliği çevresel, mekân ve atıkların niteliğinde meydana gelebilecek değişimlere karşı uyum sağlayabilecek biçimde esnek olmasıdır. Entegre atık yönetim sisteminin bir diğer niteliği ise kentin nitelikleri göz önüne alınarak oluşturulacak planların uzun vadeli olmasıdır (Kemirtlek, 2014: 1-2; Hoornweg ve Bhada-Tata, 2012: 25). Son olarak entegre atık yönetim sisteminde atık sürecinin temel unsurlarının yanı sıra enerji, çevre koruma, kaynak koruma, verimliliğin arttırılması, istihdam meselelerin bütünlük içerisinde ele alınması gerekmektedir (Palabıyık ve Altunbaş, 2004: 103).

Entegre katı atık yönetiminin temel amacı rasyonel biçimde ve eşgüdüm içerisinde uygulanacak politikaların çevresel ve ekonomik olarak başarı sağlamasıdır (Palabıyık ve Altunbaş, 2004: 110). Katı atık yönetim hiyerarşisi bu amacı gerçekleştirmenin araçlarından biridir. Hiyerarşinin ilk aşaması mevcut üretim ve tüketim modellerinden kaynaklı atık üretiminden kaçınmadır. Savurgan üretim ve tüketim olarak nitelendirilen mevcut modelde kullanılmayacak mal ve hizmetlerin alımı veya mal ve hizmetlerin potansiyellerinin tamamının kullanılmaması söz konusudur. Bu durumu engellemenin yolu üretim açısından sürdürülebilir modellerin teşvik edilmesi; tüketim açısından ise bireysel farkındalığın arttırılmasıdır (Lehmann, 2012: 111). İkinci aşama üretim ve tüketim sonucu ortaya çıkacak olan atığın Şekil 9: Katı Atık Hiyerarşisi

azaltılmasıdır. Atık azaltma faaliyetlerinde temel amaç üretilen atığın hacminin ve atığın içerisinde bulundurduğu zehirli madde miktarının azaltılmasıdır. Cam ürünler ve plastik ambalajlar gibi tekrar kullanımı mümkün materyallerin kontrolünü sağlamak atık azaltmada olumlu sonuçlar vermektedir. Bireylerin satın aldıkları ürünleri verimli kullanması, daha az satın alma faaliyetinde bulunması atık azaltmanın bir diğer yoludur. Sadece bireylerin değil kent içerisinde bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının; özel sektörde faaliyet gösteren işletmelerin tüketim miktarlarını düşürmeleri bu sürece katkı sağlamaktadır (Sedef, 2016: 12). Atık azaltma aşamasında kullanılan araçlardan biri atıkların ücretlendirilmesidir. Gelişmiş ülke kentlerinde uygulanan bu yöntem cezalar ve ücretlendirme aracılığı ile atık üretimini azaltmaktadır (Ronald, 2012: 280). Atık hiyerarşisinin üçüncü basamağı yeniden kullanımdır. Bir materyalin alternatif veya aynı amaç doğrultusunda tekrar kullanımı yeniden işleme sürecini içeren geri dönüşümden daha az enerjiye gereksinim duymaktadır (Heimlich vd., 1992: 2). Bu durum yeniden kullanımı geri dönüşüme oranla daha verimli kılmaktadır. Yeniden kullanımı sağlamak için yapılması gerekenler üretim sürecinde yeniden kullanılabilir materyallerin teşviki, kentte yaşayanların yeniden kullanılabilir materyalleri satın almasının sağlanmasıdır. Dördüncü basamak olarak geri dönüşüm entegre atık yönetiminin verimliliğini sağlayan önemli göstergelerden biridir. Yeşil kent açısından ideal geri dönüşüm oranı % 60 olarak ifade edilmektedir (Lehmann, 2010a: 262). Temel amacı kaynak-enerji kazanımı, çevre koruma ve yer tasarrufu olan geri dönüşüm iki yöntem ile yapılmaktadır. Bu yöntemler tüketiciye getirtme ve tüketiciden almadır. Tüketiciye getirtme atık toplayıcıları açısından pasif bir yöntemdir. Bu yöntemde tüketiciler atıkları ayırma/işleme merkezlerine veya toplama bölgelerine gönüllü olarak getirmektedir. Bu aşamada tüketicilerin atıkları kaynağında belirli niteliklerine göre (Çözünebilen-Çözünemeyen / Organik-inorganik atıklar) ayrıştırarak getirmesi geri dönüşüm ve sonrası için kolaylık sağlamaktadır. Tüketiciye getirtme yöntemi kentte yaşayanların çevre bilinci ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle geri dönüşüm bilinci, eğitim programları ve etkinlikler ile kent halkına kazandırılmalıdır. Atıkta geri dönüşümü teşvik etmenin diğer araçları atıkların ücretlendirilmesi; geri dönüşüm için muafiyet veya kolaylıkların sağlanmasıdır. Geri dönüştürülebilen materyallere depozito sistemi bir tür getirtme yöntemidir. Bu sistemde ürünü götürmeyen

tüketiciye depozito miktarı kadar dolaylı ceza verilmiş olmaktadır. Tüketiciden alma yöntemi atıkların kent yönetimleri tarafından özel ekip ve araçlar ile toplanmasıdır. Bu aşamada finansman açısından verimliliğin sağlanması amacıyla yetkilendirilmiş kuruluşların da tüketiciden atık toplaması söz konusudur. Tüketiciden alma yönetim açısından atıkların düzenli, sürekli ve zamanında toplanmasını gerekmektedir. Her iki yöntem açısından kent yönetimlerinin yapması gereken uygun araçların (atık toplama merkezleri, kentin farklı noktalarına yerleştirilmiş geri dönüşüm kutuları) sağlanmasıdır (Ronald, 2012: 281; Kemirtlek, 2014: 9-10). Geri dönüşüm açısından bir diğer önemli husus kompostlamadır. Kent içerisinde organik atıkların ayrı toplanarak kompostlanması ve tarımsal amaçla kullanılması atık miktarını azaltmanın bir diğer yoludur (Pichtel, 2005: 213-214).

Geri dönüşümü mümkün olmayan materyallerin işlenmesi katı atık yönetim hiyerarşisinin beşinci basamağıdır. Bu aşamada yakma, biometanizasyon gibi enerji elde etmeye yönelik yöntemler nihai depolama öncesi geri kazanımın son araçlarıdır. Düzensiz işleme uygulamaları zararlı maddelerin (toz, hidroklorik asit, karbon monoksit vb.) ortaya çıkmasına neden olduğundan işleme aşamasında atıklar sınıflandırılarak uygun yakma tesislerine gönderilmelidir (Brunner ve Rechberger, 2015: 7). Son aşamada bütün basamaklardan geçen atıklardan kalanların düzenli depolanması söz konusudur.

Özet olarak yeşil kentte bir atığın ideal akış şemasını yukarıdaki biçimde ifade etmek mümkündür. Atıklar ilk aşamada kaynağında ayrıştırılmaktadır. Ardından ayrıştırılmış atıkların yeniden kullanımı söz konusudur. Yeniden kullanım sonrasında tüketiciye getirtme veya tüketiciden alma yöntemleriyle atıkları toplanmakta ve tekrar ayrıştırılmaktadır. Geri dönüştürülebilen atıklar ilgili tesislere, organik atıklar kompostlama tesislerine, yenilenebilecek atıklar materyal kurtarma tesislerine gönderilmektedir. Kalan atıklar ise transfer istasyonlarına aktarılmaktadır. Materyal kurtarma, kompostlama tesislerinden kalan ve transfer istasyonlarından gelen atıklar Şekil 10: Yeşil Kent Katı Atık Akış Şeması

enerjiye dönüştürülmek amacıyla yakma araçlarının kullanılarak enerji üretilen tesislere gönderilmektedir. Bütün sürecin sonunda kalanlar ise kentin belirli bölgelerinde depolanmaktadır (Ronald, 2012). Yeşil kentte entegre katı atık yönetimi ile birlikte ideal atık akış şemasının uygulamaya geçirilebilmesinin bir diğer boyutu atık yönetiminin aktörleri arasındaki ilişkidir. Bu aşamada atık yönetimi aktörlerinin tanımlanması ve entegrasyonu etkin bir yönetim için elzemdir (Seadon, 2006: 1331). Kentsel katı atık yönetiminin aktörleri şu şekilde sıralanmaktadır (Baud vd., 2001: 5):

-Kamu sektörü: Atık yönetimi alanında yerel ve ulusal otoriteler

-Özel sektör: Atık toplama, taşıma, bertaraf ve geri dönüşümünü yapan kayıtlı küçük ve büyük ölçekli işletmeler

-Kayıtlı olmayan özel sektör: kâğıt toplayıcılar, seyyar alıcılar, kayıtsız küçük ölçekli işletmeler, atık ticareti yapanlar

-Yerel toplum ve temsilcileri: Kentte yaşayanlar, Sivil toplum örgütleri, devlet- dışı diğer aktörler, toplum temelli inisiyatifler

Başarılı bir kentsel katı atık yönetimi aktörler arası uyum ile doğrudan bağlantılıdır. Katı atık yönetimi temelde ulusal düzeyde politika ve kanunlar aracılığı ile yürütülmektedir. Kent düzeyinde başarı için aktörler arası ilişkileri yeniden tanımlayacak kentsel katı atık yönetimi eylem plan ve politikaları hazırlanmalıdır. Bu süreçte kayıtlı olmayan özel sektörün sivil toplum ve kent yöneticileri ile işbirliği oluşturulmalı; bu sektörün atık yönetimine entegrasyonu yasal düzenlemeler aracılığı ile sağlanmalıdır. Yerel düzeyde sivil inisiyatiflerin, sivil toplum kuruluşlarının kent yönetimleri ile bir araya gelebilecekleri ortak çalışma alanları oluşturulmalıdır. Kent yönetimleri ayrıca ulusal düzeyde yönetim ile birlikte özel sektör ile işbirliği (public- private partnership) yapmalıdır. Kent yönetimleri aktörler arası bilgi alışverişini, uygun teknolojilerin kullanımını ve yeterli insan gücünün varlığını sağlamak durumundadır (Ronald, 2012: 279; McDougall vd., 2008: 39-40; Seadon, 2006: 1331).