• Sonuç bulunamadı

1.1.3. Farklı Boyutları ile Sürdürülebilirlik Kavramı

1.1.3.3. Çevresel Sürdürülebilirlik

Doğal çevre insan yaşamının sürdürülebilmesi için gerekli ekosistem hizmetlerini ve uygun ortamı sağlamaktadır. Ekosistemin ortak parçası olan her unsurun birbirine bağımlı olduğu durumda bir unsura gelecek zarar diğerlerini de etkileyecektir. Bu bağlamda çevresel sürdürülebilirlik yeryüzünde yaşamın temelini oluşturan doğal çevrenin uzun vadede korunması ve sağlanan hizmetlerin devamlılığının sağlanması meselelerine odaklanmaktadır (Yeni, 2015: 192).

Çevresel sürdürülebilirlik doğanın işlevleri, sermaye türleri ve kaynak-çıktı işlevleri üzerinden (source-sink functions) üzerinden tanımlanmaktadır. Gezegende canlı hayatının devamlılığını sağlayan doğanın işlevleri şu şekilde sınıflandırılmaktadır (De Groot vd., 2003: 191):

-Düzenleme işlevi: yarı doğal ve doğal ekosistemlerin ekolojik süreçleri ve yaşam destek sistemlerini düzenlemesidir. Biojeokimyasal döngüler, ekstrem iklim olaylarını önleme, su ve toprağı düzenleme, atık arıtımı, canlı nüfusunu kontrol düzenleme işlevi kapsamındadır.

-Habitat işlevi: Biyolojik ve genetik çeşitliliği sürdürmek için doğanın bitki, hayvan ve insanların uygun ortamı (refugia) sağlamasıdır. Ekosistemlere dışarıdan gelen türlerin kontrolü ve mevcut türlerin korunması habitat işlevi kapsamındadır.

-Enformasyon işlevi: doğanın bireylerin bilişsel gelişmelerini sağlaması, maddi ihtiyaçların yanı sıra manevi ihtiyaçları da karşılamasıdır.

-Üretim işlevi: yarı doğal ve doğal ekosistemler tarafından kaynak sağlanmasıdır. Gıda, hammadde, enerji, ilaç gibi unsurların temini üretim işlevi içerisindedir

Düzenleme ve habitat işlevi açısından çevresel sürdürülebilirlik taşıma kapasitesinin aşılmaması, asli yaşam destek sistemlerinin (life support system) korunması; biyolojik çeşitliliğin korunması; minimum ekosistem büyüklüğünün sağlanmasıdır. Enformasyon işlevi açısından kültürel, tarihi değerlerin yanı sıra çevre değerlerinin koruma altına alınmasıdır. Doğanın üretim işlevi ile ilişki olarak ise çevresel sürdürülebilirlik kaynak tüketiminin doğadan elde edilebilecek azami sınırlar içerisinde olmasıdır (Ekins, 2011: 637-638).

Doğanın sağladığı hizmetler/işlevler kaynak, atık, yaşam-destek ve diğer insani işlevler olarak sınıflandırılmaktadır. Buna göre kaynak işlevi doğanın kaynak teminini, atık işlevi ekosistemlere zarar vermeden atıkların bertaraf edilmesini; yaşam-destek işlevi ekosistem sağlığının sürdürülmesini; diğer işlevler ise insan sağlığının korunmasının ve refahın üretiminin diğer yollarını ifade etmektedir. Belirtilen sınıflandırılmaya göre çevresel sürdürülebilirlik için temel öncelikler şunlardır (Ekins, 2002: 95-97; 2011: 639):

-Küresel düzeyde çevresel dengenin bozulması önlenmelidir. Tür çeşitliliğinin korunması, iklim değişikliğinin önlenmesi, sera gazı salınımlarının kontrolü çevresel dengeyi korumanın temel unsurlarıdır

-Biyolojik çeşitliliğin devamlılığı için önemli ekosistemler korunmalı; çeşitliliğin sadece tekil canlılar üzerinde değil ekosistemin direnci2 (resilience) üzerinde de etkin olduğu dikkate alınmalıdır

-Sürdürülebilir ekim, yeterli bitki örtüsü, toprak verimliliği aracılığı ile yenilenebilir kaynakların sürekliği sağlanmalıdır

-Yenilenemez kaynakların tüketiminde onarım (repair) yenileştirme (reconditioning), yeniden kullanım (reuse) ve geri dönüşüm (recycling) ilkeleri dikkate alınmalıdır

-Salınımlar su, hava ve toprağın kirliliği sönümleme, etkisiz hale getirme ve yeniden doğaya kazandırma kapasitelerini aşmamalıdır

-Doğaya zarar veren ekstrem olaylara sebep olacak insan eylemleri sınırlandırılmalıdır

Çevresel sürdürülebilirlik doğanın işlevleri üzerinden tanımlanmasının yanı sıra sermaye türleri ile de tanımlanmaktadır. Buna göre çevresel sürdürülebilirlik doğal sermayenin devamlılığının sağlanmasıdır. Sermaye türleri 4 farklı biçimde sınıflandırmaktadır. Bunlar beşeri sermaye, sosyal/kurumsal sermaye, üretilmiş sermaye ve doğal sermayedir. Beşeri sermaye bireylerin verimli iş üretebilmeleri ve bunu gerçekleştirebilmek için yeterli güce, bilgiye, motivasyona ve sağlık bir yapıya sahip olmalarını ifade etmektedir. Sosyal/kurumsal sermaye ise bireylerin beşeri sermayelerini geliştirmesi toplum içerisinde gerekli sosyal ağların, normların ve yapıların bulunmasıdır. Üretilmiş sermaye girdi süreçlerinde bulunmayan fakat üretim süreçlerinde yer alan materyalleri (makineler vb.) ifade etmektedir. Doğal sermaye ise dünya üzerindeki enerji ve materyal akışını; bu akışa konu olan su, ormanlar, hava, toprak gibi fiziki unsurların bütününü ifade etmektedir. Bu noktada çevresel sürdürülebilirlik beşeri, sosyal/kurumsal ve üretilmiş sermayenin var olmasının temel koşulu olan doğal sermayenin devamlılığının sağlanmasıdır (Goodland, 1995: 14-15; Goodland ve Daly, 1996: 1003; Costanza vd., 1997: 254; Ekins, 2002: 105).

Bir başka yaklaşımda çevresel sürdürülebilirlik 4 farklı noktaya odaklanmaktadır. Bunlar yenilenemez ve yenilenebilir kaynakların kullanımı; atık ve

2

Ekosistem direnci bir ekosistemin dış veya iç etkenlerden kaynaklı bir bozulma karşısında temel fonksiyon ve süreçlerini yerine getirebilme yeteneğidir (Nyström ve Folke, 2001: 407).

kirlilik üretimidir (Goodland, 1995: 10). Bu çerçevede çevresel olarak sürdürülebilir sistemin unsurlarını şu şekilde sıralamaktadır (OECD, 2001: 6-7):

-Yenilenme: yenilenebilir kaynaklar etkin bir biçimde kullanılmalı ve kaynakların kullanımı uzun vadede doğal yenilenme oranlarını aşmamalıdır

-İkame Edilebilirlik: yenilenemez kaynakların kullanımı minimum düzeyde olmalıdır. Bu kaynakların kullanım miktarları yenilenebilir kaynaklar ile ikame edilebilir düzeyde olmalıdır

-Özümseme: tehlikeli, kirletici maddelerin salınım oranları çevrenin özümseme kapasitesini aşmamalıdır. Maddelerin yoğunluğu insan sağlığı ve çevreyi korumak için belirlenen kritik eşikler ile sınırlı olmalıdır. Özümseme kapasitesinin sıfır olduğu durumda sıfır salınımın gerçekleştirilmesi zorunludur.

-Geri döndürülemezlikten kaçınma: insanlığın ekosistemler; biokimyasal ve hidrolojik döngüler üzerindeki geriye dönüşü imkânsız etkilerden kaçınması zorunludur. Ekosistem bütünlüğünü sağlayan doğal süreçler insanlığın zararlı etkilerinden uzak olmalıdır. Ekosistemlerin direnç (resilience) ve taşıma kapasiteleri çevresel meselelerde dikkate alınmalıdır.

Çevresel sürdürülebilirliğin bir diğer boyutu ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik ile olan ilişkisidir. Ekonomik açıdan kaynak kullanımı daha fazla kirliliğe sebep olurken; kirliliğin önlenmesi için daha fazla kaynak gerekmektedir (Finco ve Nijkamp, 2001: 293). Goodland ve Daly (1996: 1008-1009) bu ikilemi aşabilmek için doğal sermaye kullanımının bütün süreçlerinin ve atık oluşumunda ortaya çıkan zararın fiyatlandırılması gerektiğini ifade etmektedir. Ancak fiyatlandırmanın ne şekilde olacağına ilişkin üzerinde uzlaşılmış bir çözüm yoktur. Sosyal açıdan ise sürdürülebilir bir sosyal yapı farkındalığı arttırarak çevresel meselelere verilen önemi arttıracaktır (Ekins, 2002: 106).

Özetle çevresel sürdürülebilirlik doğanın temel işlevlerinin sürekliliğinin sağlandığı; yaşam destek sistemlerinin korunduğu, yenilenebilir kaynakların yenilenme oranlarını aşmadan tüketildiği; üretim ve tüketim sürecinde ekosistemlerin taşıma kapasitelerinin aşılmadığı; tür çeşitliliğinin korunduğu; salınımların çevrenin özümseme oranlarını aşmadığı bir sistemi ifade etmektedir. Ancak çevresel sürdürülebilirliği tek hedef ve her derde deva ilaç (panacea) olarak görmek doğru bir

yaklaşım değildir (Basiago, 1998: 157). Bu süreçte ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması da göz önüne alınmalıdır.