• Sonuç bulunamadı

1.2. Kentte Sürdürülebilirliğe Doğru Yönelimler

1.2.4. Sürdürülebilir Kent: Ortak Nitelikler ve Değerlendirme

Sürdürülebilir kentin ekonomik, sosyal/toplumsal, yönetimsel, çevresel ve planlamaya ilişkin boyutlarından yola çıkarak temel niteliklerini şu şekilde ifade etmek mümkündür.

Kaynaklar: Wheeler, 2004; Holden; 2004; Dempsey ve Jenks, 2005; Nijkamp ve Opschoor, 1997, Stepputat, 2016; Quaid, 2002; Evans vd., 2013; Longhurst vd., 2017; Newman ve Jennings, 2012; Heaney vd., 2000; Zezza ve Tasciotti, 2010; Haughton ve Hunter, 2014; Satterthwaite, 1997; Sussman, 2012, McDougall vd., 2008

Tabloda yer alan kent formu/arazi kullanımı, ulaşım ve yapılı çevre meselelerinin sürdürülebilirlik odaklı olması kentsel planlamanın verimliliği ile doğrudan ilişkilidir. Kent doğası, enerji ve su kullanımı başlıklarında sürdürülebilirliği sağlamak ise etkin kentsel çevre politikaları ile mümkündür. Buna ek olarak güçlü bir yerel ekonominin varlığı ve kentsel politikaların dışa bağımlı olmaksızın finansmanın sağlanması sürdürülebilirlik hedefine ulaşmada temel araç olacaktır. Sürdürülebilir kente ilişkin vurgulanması gereken bir başka husus kentsel Tablo 2: Sürdürülebilir Kentin Ortak Nitelikleri

sürdürülebilirlik göstergeleridir. Kentsel politikaların belirlenmesinde nicel yaklaşım gerekliliğinden ortaya çıkan sürdürülebilirlik göstergelerini (Üçer, 2017: 103) diğer gösterge türlerinden farklı kılan özellikler şunlardır (Mclaren, 1996: 186-188; Kentleşme Tematik Grubu 2. Raporu, 2007: 14-15):

-Birleştirici göstergeler: Sürdürülebilirlik göstergelerinin birleştirici niteliği kentte sosyal, çevresel ve ekonomik meseleler arasındaki bağlantıları ortaya koyabilmesidir. Örneğin işsizlik oranı ekonomik ve sosyal baskının göstergesidir. Benzer biçimde ton başına geri dönüştürülen atık oranı çevresel ve ekonomik göstergedir.

-İleriye dönük göstergeler: Kuşaklararası eşitliğin ölçülebilmesi için göstergelerin ileriye dönük olması önemlidir. Bu tür göstergelerin ilk türü geçmişteki eğilimleri açıklayarak geleceğe yönelik bilgi sağlayan eğilim (trend indicator) göstergesidir. Bu tür göstergelere hava ve su kalitesi standartları örnektir. İkinci tür göstergeler geleceğe dönük matematiksel modellemelere dayanan kestirim yapan (predictive indicator) göstergedir. Nüfus düzeyi ve artışı bu tür göstergelere örnektir. Üçüncü gösterge türü ise belirli bir göstergeye bağlı olarak buna bağlı biçimde başka göstergenin ne düzeye geleceğini ifade eden koşullu göstergelerdir.

-Dağıtıcı göstergeler: Göstergeler sadece kuşaklararası değil kuşak-içi eşitliği de ölçebilmelidir. Bu göstergeler toplum içerisinde, belirli bir coğrafyada koşulların dağılımını incelemektedir.

-Çoklu paydaş girdileri: Kentsel sürdürülebilirlik göstergelerini diğer göstergelerden ayıran özellik göstergelerin geliştirilme sürecidir. Bu süreçte güvenilir ve geçerli göstergeler karar alma sürecinde yer alan çok sayıda aktörden alınan girdiler ile elde edilmektedir.

Temel nitelikleri belirtilen göstergeler kentte mevcut eğilimlere yönelik kullanışlı verileri elde etmeye; bu veriler ile kentsel altyapıyı güçlendirmeye; kent politikası ve programlarını bu verileri kullanarak oluşturmaya yaramaktadır (Newton, 2001: 15). Bu nedenle göstergelerin bilimsel açıdan anlamlı, basit, açık, doğrulanabilir ve tekrar edilebilir olması gerekmektedir (Mega ve Pedersen, 1998: 5). Sürdürülebilir kent için doğru verilerin elde edilmesinin yanı sıra halk desteği ve siyasi tutarlılık da önem arz etmektedir. Kentte ekonomik, sosyal ve çevresel meselelere ilişkin sadece veri toplamak yeterli olmayacaktır. Bu süreçte kentte

yaşayanların ve yöneticilerin sürdürülebilirlik hedeflerini benimseme ve uygulamaları gerekmektedir (Pincetl, 2012: 36).

2. İKİNCİ BÖLÜM

YEŞİL KENT VE YEŞİL KENT YÖNETİMİ

2.1. Yeşil Kent

Yeşil (green) kavramı insan ve malların hareketleri; atık yönetimi ve geri dönüşüm; kirliliği önleme; verimli olarak üretilen ve tüketilen temiz enerji; bina dizaynı; doğal kaynak yönetimi meseleleri; planlama, mühendislik, finans eğitim gibi farklı alanlarda kullanılmaktadır. Kavram daha geniş ölçekte kaynak verimliliği (doğanın kaynakları yenileme oranına göre tüketimi dengelemek) ve canlı türlerinin bağımlı olduğu ekosistemleri korumayı vurgulamaktadır. Bu açıdan yeşil ifadesi çok geniş bir yelpazede kullanılan (catchall) bir terimdir (Hammer vd., 2011: 14; Carley vd., 2011: 284). Yerel, ulusal ve küresel düzeyde meydana gelen çevresel tahribat kentlerin yeşil kentsel politikaları gündeme almasını zorunlu kılmaktadır (Kenworthy, 2011: 39).

Sürdürülebilir kentsel yerleşimlere ilişkin ilerleme aşamaları sağlıksız kent, yeşil kent, gaia düzeyinde kenttir. İlk aşama olan sağlıksız kent hava, su, toprağı kirleten; kaynak bakımından verimsiz; yenilenemez enerji kaynaklarına bağımlı; biyolojik çeşitliliğin yetersiz olduğu ve taşıma kapasitesinin aşıldığı kenttir. Sağlıksız kenti kısaca çevresel olarak sürdürülemez kent olarak nitelendirmek mümkündür (DeKay ve O’Brien, 2001:19).

Kaynak: Builders, 2011: 3 ve ecocitybuilders.org’dan uyarlanmıştır Şekil 6: Sürdürülebilir Kentin Aşamaları

Kendi kendini düzenleyen, canlı yaşamının devamlılığını sağlayan ve yerkürenin bir bütün olarak ele alındığı Gaia düşüncesinin (Lovelock, 2007: 19) kent düzeyinde gerçekleşmesi sürdürülebilirliğin son aşamasıdır. Bu aşamada Gaia, kentlerin ulaşması gereken bir ideali temsil etmektedir. Gaia düzeyinde kent temiz ve yenilenebilir enerji odaklı, üretim ve tüketim süreçlerinin biyosferik sınırlar dâhilinde gerçekleştiği, kaynakları kendi kendine yeterli sürdürülebilir yerleşimleri ifade etmektedir (ecocitybuilders.org).

Register’ın Eco City Berkeley: Building Cities for a Healthy Future adlı kitabında ilk kez ortaya attığı eko-kent kavramı kentsel sürdürülebilirliği sağlama hedeflerini belirten şemsiye bir kavramdır (Roseland, 1997: 26; Jabareen, 2006: 46). Eko kent kendini idame ettiren dirençli bir yapının ve doğal sistemlerin var olduğu yerleşimlerdir. Eko kent yaşayanlarına doğanın çizdiği sınırlar içerisinde kaynak sağlayarak; asimile edebileceğinden daha fazla atık üretmeyerek; kendisi ve çevresindeki ekosistemlere zarar vermeyerek refahı temin eden yerleşimlerdir (ecocitybuilders.org). Diğer bir ifade ile eko kent bağımlı olduğu ekosistemleri tüketmeksizin sakinlerine yeterli yaşam standardı sağlayan kenttir (White, 2002: 3). Literatürde eko kent ile ilişkili olarak kullanılan yeşil kent ise sağlıksız kentten Gaia kente geçişin bir aşamasıdır (White, 2001: 4).

Sürdürülebilir kentin bir formu olarak yeşil kent tanımı gereği yaşayan kenttir. Yaşayan kent ise doğanın karşılıklı bağımlılık içerisinde olan bütün unsurlarının (su, toprak, hava, ormanlar vb.) korunduğu kenttir. Bu süreçte korumanın nasıl olacağı ve kentin ne şekilde yeşil olarak nitelendirileceğine ilişkin farklı düşünceler öne sürülmektedir (Tang ve Wei, 2011:14). Bu düşüncelerden hareketle yeşil bir kentin ortak niteliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür (Mayur, 1990: 38-39; Kahn, 2007: 4; Lehmann, 2010a: 80-81; Beatley 2012: 5-8; Leff, 1990: 55 ; Tang ve Wei, 2011: 16; Mersal, 2017: 24-25; DeKay ve O’Brien, 2001: 21; Lewis, 2015: 4; Kirmanto vd., 2012: 5; Riffat vd., 2016: 2):

- Antroposenik baskıların en alt düzeyde olduğu kenttir. İnsanların doğaya hâkimiyeti değil bağlı olması söz konusudur.

- Kentin doğal kaynakları kendi kendine yeterli düzeydedir. Çevresel tahribatı azaltmak hedefiyle yerel tarım ve ürünler desteklenmektedir.

- Biotik ve abiotik (canlı ve cansız) unsurlar iyi dengelenmiştir. Kent ayrıca düzenli bir mikro klimaya sahiptir.

- Kent geniş açık alanlara, kent bahçeleri ve ormanlarına, suyollarına sahiptir. - Kent ekosistemi içerisinde biyolojik çeşitliliğin devamlılığı söz konusudur. - Kirliliğin en alt düzeyde olduğu sağlıklı ve temiz kenttir. Bulaşıcı hastalıkların yayılma riski düşük düzeydedir.

- Kent doğal afetlere ve beklenmedik değişimlere karşı dirençli (resilient) yapıdadır.

- Kentin bütün unsurlarının (evler, okullar, yollar, parklar, ağaçlar, alışveriş merkezleri) bir habitat olduğu kabul edilerek planlama yapılmaktadır.

- Kent rüzgâr türbinleri, güneş panelleri, organik atıklardan elde edilen biogaz gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaktadır. Enerji ihtiyacı yerel kaynaklardan karşılanmakta ve enerji yönetiminde merkeziyetçilik azaltılmaktadır.

- Kentte yaşam alanları yeşil alan ve bahçe kullanımını maksimize edecek biçimde esnek bir şekilde tasarlanmaktadır. Tür çeşitliliğini korumak ve kentsel ısı adası3 etkisini azaltmak amacıyla yeşil alan, çatı ve koridorlar güçlendirilmektedir.

- Kent tasarımı araç salınımlarını azaltarak yayalaşmayı arttıran ve toplu taşıma teşvik eden bir yapıdadır. Ulaşım açısından erişilebilirlik ve düşük çevresel etki söz konusudur. Karbondioksit salınımı yüksek fosil yakıt temelli araçların yerine sürdürülebilir ulaşım modelleri tercih edilmektedir. Çevreye duyarlı ulaşım modellerine yönelmek amacıyla hareketlilik (mobility) yönetim önlemleri alınmaktadır.

- Kentte enerji tasarrufunu ve verimliliği sağlayarak maliyetleri düşürmek amacıyla yeni teknolojiler kullanılmakta ve insan davranışları değiştirilmeye çalışılmaktadır.

- Kentin su tüketimi sürdürülebilir düzeyde ve güvenlidir. Yerinde ve binalarda yağmur suyu tutma sistemleri bulunmaktadır. Atık su (grey water) ıslah edilerek yeniden kullanılmaktadır.

- Kentin metabolizması lineer değil döngüseldir. Döngüsel metabolizma kentte üretim ve tüketim süreci sonrasında ortaya çıkan atıkların tekrar kullanılmasını ifade

3

Kentsel ısı adası (Urban Heat Island) etkisi, kentlerin insan faaliyetlerini nedeniyle çevresindeki yerleşim yerlerinden daha sıcak olması durumudur (Arnfield, 2003).

etmektedir. Bu süreçte sıfır atık (zero waste) programları ile atık üretimi azaltılmakta ve atık kaynağında geri dönüştürülmektedir.

Yukarıda belirtildiği üzere yeşil kent sadece kamusal ve özel alanları yeşillendirmeyi ifade etmemektedir. Kenti yeşil kılmak yenilenebilir enerji kullanımı, atıkların ıslahı, verimli toplu taşıma gibi politikalar aracılığı ile çevresel olarak sürdürülebilir kent idealine ulaşmaktır (Birch ve Wachter, 2008: 3; Karlenzig, 2008: 346). Yeşil kent fiziki bir gerçeklik olduğu kadar kentçilik (urbanism) düşüncesi ile doğayı bir araya getirmesi nedeniyle yeni bir düşünme biçimidir (Hough, 1990: 15). Kent ve doğa arasındaki ilişkiyi uyumlulaştırmaya çalışan bu düşünce biçimi uzun vadeli çevresel sürdürülebilirliği temel hedef olarak belirlemektedir. Bu doğrultuda yeşil kent doğa ile uyumlu, çevresel etkileri en alt düzeyde olan, doğal afet ve değişimlere karşı dirençli; Gaia düzeyinde kent idealine yönelik yeşil politikaları bütüncül bir biçimde uygulayan kenttir (Lehmann, 2010a; Lindfield ve Steinberg, 2012: 9).