• Sonuç bulunamadı

KAZAN-TATAR TÜRKÇESĠNDEKĠ DÜNYA, HAYAT VE TABĠAT KONULU ATASÖZLERĠNĠN METĠN VE ÇEVĠRĠSĠ

3.1. DÖNYA, ĠOMĚR KÖTÜ, YEġEV-ÜLĚM DÜNYA, ÖMÜR DĠLEMEK, YAġAM-ÖLÜM

3.1.3. YEġLĚḲ-ḲARTLIḲ, OLI-KĚÇĚ, EBĠY-BABAY

3.1.3. GENÇLĠK-ĠHTĠYARLIK, BÜYÜK-KÜÇÜK, NĠNE-DEDE 15003. Aġaç — oçınnan, edem — ěçěnnen ḳartaya, di.

56

15004. Aḳça birěp yeĢ goměrně kirě ḳaytırıp bulmıy. Para verip gençlik hayatına dönülmez.

15005. AltmıĢḳa citken kěĢěge ḫannar nefěsě kěre, di. AltmıĢ yaĢına yaklaĢan kiĢiye hanlar nefesi girer.

15006. AltmıĢta ḳartlıġıŋ ḳarĢı alır. AltmıĢ yaĢında ihtiyarlığın karĢılar.

15007. Altıda běr döŋgělděk, altmıĢta běr döŋgělděk. Altı yaĢında bir tangırdadık, altmıĢ yaĢında bir tangırdadık.

15008. Altıdaġı aḳıl altmıĢta. Altı yaĢındaki akıl altmıĢ yaĢında.

15009. Altıdaġı ḫolıḳ altmıĢḳa bara. Altı yaĢındaki huy altmıĢ yaĢına gelir.

15010. At azġını tayġa iyere, ḳart azġını malayġa iyere. Azgın at taya takılır, azgın ihtiyar gence takılır.

57

15011. Babay — tavıḳ turında, ebiy ürdek turında söyli. Dede — tavuğun yanında, nene ördeğin yanında söyler.

15012. Babay çumanı atayġa, atay çumanı malayġa. Dede sandığı atınca, attığı sandık gençleĢir.

15013. Babayġa tayaḳ kirek, bebeyge sirtme kirek. Dedeye sopa gerek, bebeğe salıncak (beĢik) gerek.

15014. Babaŋnıŋ saḳalın ebiyěŋněŋ iyegěne ḳuyar ḫel yuḳ. Dedenin sakalını nenenin yanağına koyacak hali yok.

15015. Bala baġuçı ḳarçıḳ — öyde altın ḳanat. Çocuk bakıcı yaĢlı kadın — evde altın kanat.

15016. Bala çaḳta olılardan ḳurıḳsaŋ, olayġaç balalardan ḳurḳasıŋ. Çocuk yaĢta ihtiyarlardan korkarsan, büyüyünce çocuklardan korkarsın.

15017. Bala yaḳlansa běr törlě, ḳartlar yaḳlansa bik kölkě. Çocuk Ģımarırsa yakıĢır, yaĢlılar Ģımarırsa çok komik olur.

58

15018. Běr ḳartlıḳta, běr yeĢlěkte. Bir ihtiyarlıkta, bir gençlikte.

15019. Běr ḳartnıŋ, běr yeĢněŋ süzěn tot. Bir yaĢlının, bir gencin sözünü yerine getir.

15020. Běr olınıḳın, běr kěçěněkěn tıŋla. Bir büyüğünü, bir küçüğünü dinle.

15021. Běr törlě torsaŋ, yöz yıl torırsıŋ. Aynı dursan, yüzyıl durursun.

15022. Běr ülüge ḳart üle, běr ülüge yeĢ üle.

Bir ölümlü yaĢlıyken ölür, bir ölümlü gençken ölür.

15023. Běrevge yeĢlěkte, běrevge ḳartlıḳta. Birisi gençlikte, birisi ihtiyarlıkta.

15024. Borınġınıŋ kěĢěsě — bu köngěněŋ kěçěsě. Evvel zamanın insanı — bu zamanın küçüğü.

59

15025. Bulmastaynıŋ altmıĢḳa citse de bulmas. Olmayacak iĢin altmıĢ yaĢına varsan da olmaz.

15026. Bulır edem un yeĢěnnen baĢ bulır, bulmas edem ḳırıḳḳa citse de yeĢ bulır. Adam olacak on yaĢında belli olur, adam olmayacak kırk yaĢına varsa da toy olur.

15027. Bulırday yeĢten ük ―min baĢ‖ diyer, bulmastay ülgençě ― min yeĢ‖ diyer. Becerikli gençten çok ―ben baĢkanım‖ der, beceriksiz ölünceye kadar ―ben henüz gencim‖ der.

15028. Devasız dert bulmas, hevessěz ḳart bulmas. Devasız dert olmaz, isteksiz ihtiyar olmaz.

15029. Dönyanı tanıġan — ḳart bulır, yulnı tanıġan — at bulır. Dünyayı tanıyan — ihtiyar olur, yolu tanıyan — at olur.

15030. Yěgěrměde tay měnmegen ḳırıḳta at měnmes. Yirmi yaĢında taya binmeyen kırk yaĢında ata binmez.

15031. Yěgět kilse — ěĢke, ḳart kilse — aĢḳa. Genç gelse — iĢe, ihtiyar gelse — aĢka.

60

15032. Yěgětlěk ḳaděrěn ḳartlar běle, selametlěk ḳaděrěn avıru běle. Gençliğin değerini ihtiyarlar bilir, sağlığın değerini hasta bilir.

15033. Yěgětlěk cilěp üte, ḳartlıḳ çabıp cite. Gençlik gelip geçer, ihtiyarlık hızlı geçer.

15034. Ġkě nerseněŋ ḳaděrě bětkeç bělěněr — yeĢlěk, selametlěk. Ġki Ģeyin kıymeti bitmiĢ bilinir — gençlik, sıhhatlik.

15035. Ġllědegě il aġası — altmıĢtaġı il atası.

Elli yaĢındaki köy ağası — altmıĢ yaĢındaki köy atası.

15036. Ġllědegěněŋ aḳılı üzěnde, tězgěně tělěnde. Elli yaĢındakinin aklı yerinde, dizgini dilinde.

15037. Yözge cittěm — yözěkten üttěm. Yüz yaĢına vardım — yüzükten geçtim.

15038. Ḳart bar öyde ḳot bar, ḳarçıḳ bar öyde orçıḳ bar. Ġhtiyar olan evde nur var, yaĢlı kadın olan evde iğvar.

61

15039. Ḳart-ḳarçıḳ sıylı bula. Ġhtiyar-yaĢlı kadın ikramlı olur.

15040. Ḳart kěĢě cilge süz söylemi. Ġhtiyar kiĢi rüzgâra söz söylemez.

15041. Ḳart ḳuyınında ḳalaç bar — ḳalaçınnan ḳan tatır, yeĢ ḳuyınında ḳamçı bar — ḳamçısınnan bal tatır; ḳalaçınnan bizerměn, ḳamçısına tüzerměn.

Ġhtiyarın koynunda simit var — simitten kan tadar, gencin koynunda kamçı var — kamçısından bal tadar; simitten bezerim, kamçısına katlanırım.

15042. Ḳart ḳuyınında ḳalaç bar — ḳalaçı da ḳan bělen; yeĢ ḳuyınında ḳamçı bar, ḳamçısı da bal bělen.

Ġhtiyarın koynunda simit var — simiti de kan ile; gencin koynunda kamçı var, kamçısı da bal ile.

15043. Ḳart küzě ḳarçıḳḳa töĢer. Ġhtiyar adamın gözü yaĢlı kadına bakar.

15044. Ḳartayırġa aḳça kirekmi. Ġhtiyarlayana para gerekmez.

62

15045. Ḳart ḫetěr — tiĢěk ilek. Eski hatır — delik elek.

15046. Ḳartayġaç barmaḳ bögělmi. ĠhtiyarlamıĢ parmak bükülmez.

15047. Ḳartlar — aḳılı bělen, yeĢler maturlıġı bělen uzar. Ġhtiyarlar — aklı ile, gençler güzelliği ile yener.

15048. Ḳartlar dönya artınnan yögěre, dönya yeĢler artınnan ḳuva. Ġhtiyarlar dünyanın ardından koĢar, dünya gençlerin ardından kovar.

15049. Ḳartlar ḳara aḳılġa bay, yeĢler yaŋa aḳılġa bay.

Ġhtiyarlar el yordamı bakımından zengin, gençler taze akıl bakımından zengin.

15050. Ḳartlar küŋělě pıyala — cirge töĢse uvala; yeĢler küŋělě ḳapron — çart ta çort.

Ġhtiyarların gönlü cam — yere düĢse kırılır; gençlerin gönlü sentetik kumaĢ — çatır çutur.

15051. Ḳartlar süzě kitapḳa kěrmegen, kitaptan çıḳmaġan. Ġhtiyarların sözü kitaba girmeyen, kitaptan çıkmayan.

63

15052. Ḳartlar süzěn ḳapḳa sal, yěgětler süzěn cilge ciber. Ġhtiyarların sözünü kutuya koy, gençlerin sözünü yele gönder.

15053. Ḳartlar süzěn ḳar basmas. Ġhtiyarların sözünü kar kaplamaz.

15054. Ḳartlar ěĢě tělde ḳaltırıy, yeĢler ěĢě ḳulda yaltırıy. Ġhtiyarların iĢi dilde titriyor, gençlerin iĢi kolda parlıyor.

15055. Ḳartlar ülěm köte, yeĢler ülěp kite. Ġhtiyarlar ölümü bekler, gençler ölüp gider.

15056. Ḳartlarġa yul ḳuy, üzěŋ de ḳartayırsıŋ. Ġhtiyarlara sabret, sen de yaĢlanırsın.

15057. Ḳartlıġıŋ beḫětlě bulsın diseŋ, yeĢlěgěnde yalḳav bulma. Ġhtiyarlığın bahtlı olmasını istiyorsan, gençliğinde hatalı olma.

15058. Ḳartlıḳ bělen ülmiler, yeĢlěk bělen tormıylar. Ġhtiyarlık ile ölmüyorlar, gençlik ile durmazlar.

64

15059. Ḳartlıḳ devěr ḳıĢḳa oḫĢar, yeĢlěk devěr yazġa oḫĢar. Ġhtiyarlık zamanı kıĢa benzer, gençlik zamanı ilkbahara benzer.

15060. Ḳartlıḳ — tügěl Ģatlıḳ. Ġhtiyarlık — sevinç değil.

15061. Ḳartlıḳ — çaḳlıḳ. Ġhtiyarlık — zorluk.

15062. Ḳartlıḳ çigě — Balalıḳ, aĢaġanı — bolamık. Ġhtiyarlık çağı — Çocukluk, yediği — Bulamaç.

15063. Ḳartlıḳ yaḫĢı ěĢ tügěl, Ģulay da dönyada ozaḳ yeĢev öçěn annan baĢḳa çara yuḳ.

Ġhtiyarlık iyi bir Ģey değil, dünyada uzun süre yaĢamaktan baĢka çare yok.

15064. Ḳartnıŋ — bělěgě, yeĢněŋ — bělegě. Ġhtiyarın — bilgisi, gencin — bileği.

15065. Ḳartnıŋ, ḳuvetě bulmasa, ḳaġıydesě bar. Ġhtiyarın, kuvveti olmasa da kaidesi var.

65

15066. Ḳartnıŋ küŋělě Ģart. Ġhtiyarın gönlü çok kırılgan.

15067. Ḳartı bar öyněŋ kitabı bar. Ġçinde ihtiyar olan evde kitap vardır.

15068. Ḳartı barnıŋ ḫatı bar, aġası barnıŋ ırısı bar, ěněsě barnıŋ tınısı bar.

Ġhtiyarı olanın mektubu var, ağası olanın bahtı var, erkek kardeĢi olanın huzuru var.

15069. Ḳarıy bělen sabıy běr ḫökěmde. Çok yaĢlı kimse ile çocuk aynı hükümde.

15070. Ḳarıy kilse, süz běter; yěgět kilse, ěĢ běter. Çok yaĢlı birisi gelse, söz biter; genç gelse, iĢ biter.

15071. Ḳarıylıḳtan yaman nerse yuḳ — altmıĢḳa kilse ġaḳıldan taldırġan; yarlılıḳtan yaman nerse yuḳ — ěçkě sěrěn doĢmanġa aldırġan.

YaĢlılıktan kötü bir Ģey yok — altmıĢ yaĢına gelse zihnen yorulmuĢ; yoksulluktan kötü bir Ģey yok — gizli sırrını düĢmana kaptırmıĢ.

15072. Ḳarçıḳ bulġançı balçıḳ bul. Ġhtiyar kadın olunca çamur ol.

66

15073. Ḳarçıḳlar — öy yozaġı. Ġhtiyar kadınlar — ev kilidi.

15074. Kěçkěne çaġında olılarnıŋ süzěn totmaġan — olayġaç igělěk kürmegen. Küçükken büyüklerin sözünü dinlemeyen — büyüyünce iyilik görmez.

15075. KěĢě altıġa ḳader tělěn aça, altmıĢḳa ḳader — aḳılın. Ġnsan altı yaĢına kadar dilini açar, altmıĢ yaĢına kadar — aklını.

15076. Ḳırıḳḳa ḳader dönyanı ḳırırmın, ḳırıḳtan soŋ barı bělen torırmın.

Kırk yaĢına kadar dünyayı temizlerim, kırk yaĢından sonra var olanı ile dururum.

15077. Ḳırıḳta ḳuyan atmaġan altmıĢta bolan atmas.

Kırk yaĢında tavĢan avlamayan altmıĢ yaĢında geyik avlamaz.

15078. Ḳırıḳtaġı ěĢěn ḳırıp yörtěr. Kırk yaĢındaki iĢini temizleyip yürüt.

15079. ḲıĢ köně ḳarçıḳ kirek, cey köně balçıḳ kirek. KıĢ günü ihtiyar kadın gerek, yaz günü balçık gerek.

67

15080. Küp ḳartnıŋ ěçěnde běr bala bulsa, dana bulır; küp balanıŋ ěçěnde běr ḳart bulsa, bala bulır.

Bir sürü ihtiyarın içinde bir çocuk olsa, âlim olur; bir sürü çocuğun içinde bir yaĢlı olsa, çocuk olur.

15081. Malay babay bulġançı babay malay bulır. Oğlan dede olunca dede oğlan olur.

15082. Olı bulsaŋ, kěçě bul. Büyük olsan, küçük ol.

15083. Olı kěĢěge yul birmeseŋ, üz yulın bikleněr. Büyük kiĢiye yol vermezsen, senin yolun kapanır.

15084. Olı kěĢěden — olı süz. Büyük kiĢiden — büyük söz.

15085. Olı eytkenně itmegen — moradına citmegen. Büyüğün söylediğini yapmayan — muradına eremez.

15086. Olılar süzěn totmaġan — orılġan da suġılġan. Büyüklerin sözünü dinlemeyen — vurulmuĢ da vurulmuĢ.

68

15087. Olılar süzěn totmasaŋ, olġayġançı igělěk kürmessěŋ. Büyüklerin sözünü dinlemeyen, büyüğünce iyilik görmezsin.

15088. Olılarġa ḫörmet ḳıl, kěçělerge Ģefḳat ḳıl. Büyüklere hürmet et, küçüklere Ģefkat göster.

15089. Olılasaŋ olını, olılarlar üzěŋně. Yüceltirsen büyüğünü, yüceltirler seni.

15090. Olılıġıŋ artḳan sayın kěçělěgěŋ artsın. Büyüklüğün arttıkça küçüklüğün de artsın.

15091. Sigěz yeĢtegě ḫolıḳ siksen yeĢke ḳader. Sekiz yaĢındaki huy seksen yaĢına kadar.

15092. Siksen, tuḳsan — aḫırı běr kön yuḳ san. Seksen, doksan — eninde sonunda bir gün yoksun.

15093. Siksendegě yěgětměn dise, sızġırıp kürsetsěn. Seksen yaĢındaki gencim derse, ıslık çalıp göstersin.

69

15094. Těgüçě — ḳarçıḳ buyın ḳarap ta çamalıy, e ḳız buyın cidě ḳarıĢlar, iměĢ. Terzi — ihtiyar kadının boyunu bakıp da tahmin eder, lakin genç kızın boyunu yedi kez karıĢlarmıĢ.

15095. Un yıl sayın süz büten, uŋ yeĢ sayın yöz büten. On yıl sonunda söz farklı, on yaĢ sonunda yüz farklı.

15096. Tuḳsanda těĢ töĢer, yözde yaŋadan těĢer. Doksan yaĢında diĢ düĢer, yüz yaĢında yeniden değiĢir.

15097. Utızda ir — arıslan. Otuz yaĢında erkek — aslan.

15098. Utızda ir — il kürkě.

Otuz yaĢında erkek — devlet kürkü.

15099. Utızında uḳ atmaġan ḳırıġında ḳılıç çapmas. Otuz yaĢında ok atmayan kırk yaĢında kılıç kullanamaz.

15100. Yurġa měngen yuldaĢınnan ayırılır, küp yeĢegen ḳordaĢınnan ayırılır. Rahvan atına binen yoldaĢından ayrılır, çok yaĢayan yaĢıtından ayrılır.

70

15101. YeĢěŋ altmıĢḳa citkende altı yeĢlěk onıġıŋ bulsın. YaĢın altmıĢa varınca altı yaĢında torunun olsun.

15102. YeĢěŋ altmıĢḳa citse, altmıĢ törlě bela artır, di, běrsě döya ḫetlě bulır, di. YaĢın altmıĢa varsa, altmıĢ çeĢit bela çoğalır, denir, birisi deve kadar olur, denir.

15103. YeĢěŋ citse ḳırıḳḳa, ěĢěŋ kiter Ģırıḳḳa. YaĢın gelse kırka, iĢin gider kötüye.

15104. YeĢ goměr ikě kilmi. Genç ömür iki kez gelmez.

15105. YeĢ ḳartaytmıy, vayım ḳartayta. Yıl yaĢlandırmaz, kaygı yaĢlandırır.

15106. YeĢ köçěne tayana, ḳart — aḳılına. Genç gücüne güvenir, yaĢlı — aklına.

15107. YeĢ ḫetěr taĢḳa yazġan, ḳart ḫetěr bozġa yazġan. Genç hatırı taĢa yazmıĢ, ihtiyar hatırı buza yazmıĢ.

71

15108. YeĢ çaḳ — běr çaḳ, arıslanday yörěr çaḳ. Gençlik çağı — bir çağ, aslan gibi yürüyen çağ.

15109. YeĢ çaḳ — yöreklě çaḳ. Gençlik çağı yürekli çağ.

15110. YeĢ çaḳta ḳayġı-ḫesret, bulsa da, ciŋěl üte. Gençlik çağında kaygı-hasret, olsa da tez geçer.

15111. YeĢ çaḳtaġı küměle, ḳart çaḳtaġı kürěne.

Gençlik çağındaki kaybolur, ihtiyar çağındaki göze çarpar.

15112. YeĢ çaḳtaġı nujalar uynap-kölěp uzalar, ḳart çaḳtaġı nujalar yılap-sıḳtap uzalar.

Genç yaĢtaki yoksullar oynayıp-gülüp geçerler, ihtiyar yaĢtaki yoksullar ağlayıp-sızlayıp geçerler.

15113. YeĢlěgěmně ḳızıḳ uzdıram, dip ḳartlıġıŋnı aldan tuzdırma.

Gençliğimi dikkat çekici geçiririm, diyerek ihtiyarlığını önceden yıpratma.

15114. YeĢlěgěnde yeĢnemegen ḳartlıġında ḳala alsa da tanılmas. Gençliğinde ĢimĢek gibi çakmayan ihtiyarlığında kale alsa da tanınmaz.

72

15115. YeĢlěgěnde tiptěrgen — ḳartlıġında ükěngen. Gençliğinde sarhoĢ olan — ihtiyarlığında piĢman olur.

15116. YeĢlěgěŋ tırıĢ bulsa, ḳartlıġıŋ tınıç bulır. Gençliğinde çalıĢkan olsa, ihtiyarlığında dinç olur.

15117. YeĢlěgěŋ yeĢěn yeĢnetse, ḳartlıġıŋ çeçek atar. Gençliğin ıĢık saçsa, ihtiyarlığın çiçek açar.

15118. YeĢlěgěŋ ütse tertipsěz, ḳartlıġıŋ üter keyěfsěz. Gençliğin düzensiz geçse, ihtiyarlığın keyifsiz geçer.

15119. YeĢlěgěnde mezekçě bulsaŋ, ḳartlıġında taḳmaḳçı bulırsıŋ. Gençliğinde mizahçı olsan, ihtiyarlığında Ģair olursun.

15120. YeĢlěk — yěfek: ḳuldan ciberseŋ, cil ala, di. Gençlik — ipek: elden göndersen, yel alır, denir.

15121. YeĢlěk — yögensěz baĢlıḳ. Gençlik — yularsız baĢlık.

73

15122. YeĢlěk, oçḳan ḳoĢ tügěl, eyleněp ḳaytmıy. Gençlik, uçan kuĢ değil, dönüp gelmez.

15123. YeĢlěk — yülerlěk, isepleseŋ, ülerlěk. Gençlik — ahmaklık, hesaplasan, ölümlük.

15124. YeĢlěkte tik yörseŋ, ḳartlıḳta aç bulırsıŋ. Gençliğinde boĢ gezersen, ihtiyarlıkta aç olursun.

15125. YeĢler měner türge, ḳartlar kiter gürge. Gençler baĢköĢeye oturur, ihtiyarlar mezara gider.

15126. YeĢler tipse, timěr özělěr. Gençler tepse, demir kırılır.

15127. YeĢler uyın yarata, ḳartlar yoḳı yarata. Gençler oyun bulur, ihtiyarlar olmayanı bulur.

15128. YeĢler yeĢělli uralar. Gençler yeĢilliği biçerler.

74

15129. YeĢně at bazarında sorıylar. Genci at pazarında sorarlar.

15130. YeĢně yeĢlěk yaḫĢırta, ḳartnı kiyěm yaḫĢırta. Genci gençlik güzelleĢtirir, ihtiyarı giyim güzelleĢtirir.

15131. YeĢněŋ olı bulmaġı — süzěnnen, olınıŋ kěçě bulmaġı — üzěnnen. Gencin büyük olması — sözünden, büyüğün küçük olması — kendiliğinden.

15132. YeĢněŋ yarlısı yuḳ. Gencin fakir olanı yok.

15133. YeĢten ěĢke öyrenseŋ, ḳartlıḳ köněnde açlıḳ kürmessěŋ. Gençten iĢi öğrensen, ihtiyarlık zamanında açlık görmezsin.

15134. Ebiy bělěn pěĢěre, babay ḳabıḳ töĢěre. Nene akıtma piĢirir, dede kabuk düĢürür.

15135. Ebiy uḳıy — bělgeněn, babay söyli — kürgeněn. Nene okur — bildiğini, dede söyler — gördüğünü.

75

15136. Edem ḳartaysa yeĢlěgěn söyler. Birisi yaĢlansa gençliğini anlatır.

15137. Ölkenně saḳla, kěçkěneně maḳta. Büyüğünü koru, küçüğünü öv.

15138. Üzěŋnen běr kön ělěk tuġannan aḳıl sora. Kendisinden bir gün önce doğandan akıl danıĢır.

15139. Üzěŋnen olıdan sabaḳ al. Kendinden büyüğünden ders al.

15140. CitměĢ yeĢěnde ḳuray uynarġa öyrengen ḳuraynı ḳaběrěnde uynar. YetmiĢ yaĢında kaval çalmayı öğrenen öğrendiği kavalı mezarında çalar.

15141. CitměĢke citkeç kitměĢ. YetmiĢ yaĢına varan gitmiĢ.

15142. Ciděsěnde ni bulsa, citměĢěnde Ģul bulır. Yedisinde ne ise, yetmiĢinde de odur.

76

15143. Arttan baḳsaŋ — malay, aldan baḳsaŋ — babay. Arkadan baksan — delikanlı, önden baksan — dede.

15144. AĢın aĢaġan, yeĢěn yeĢegen. Yemek yiyen, gençliğini yaĢayan.

15145. Ḳartayġan da ḳalcayġan. YaĢlanan da çarpılmıĢ.

15146. ḲoĢ tügělsěŋ oçarġa, yeĢ tügělsěŋ ḳoçarġa. KuĢ değilsin ki uçasın, genç değilsin ki kucaklayasın.

15147. Ḳırıḳḳa ḳader malay, ḳırıḳtan soŋ babay. Kırk yaĢına kadar delikanlı, kırk yaĢından sonra dede.

15148. Olı baĢıŋnı kěçě itěp yörme. Büyük baĢını küçük edip yürüme.

15149. Tumas borın ḳartayġan. Doğmadan ihtiyarlamıĢ.

77

15150. Teměn sizgen bu ḳortḳa, taġın kilgen bu yortḳa. Tadını alan bu yaĢlı kadın, yine gelir bu yurda.

15151. YeĢě küp te aḳılı yuḳ. YaĢı çok ama aklı yok.

15152. YeĢlěgěn anıŋ yeĢěn atsın, ḳartlıġım miněm çeçek atsın. Gençliği ĢimĢek çaksın, ihtiyarlığım çiçek açsın.

15153. Ebiyěŋe selam eyt, babaŋ utırmaġa kilsěn. Ninene selam söyle, deden oturmaya gelsin.

15154. Üzě — yeĢ, üzě — baĢ. Kendi — genç, kendi — baĢ.