• Sonuç bulunamadı

KAZAN-TATAR TÜRKÇESĠNDEKĠ DÜNYA, HAYAT VE TABĠAT KONULU ATASÖZLERĠNĠN METĠN VE ÇEVĠRĠSĠ

3.1. DÖNYA, ĠOMĚR KÖTÜ, YEġEV-ÜLĚM DÜNYA, ÖMÜR DĠLEMEK, YAġAM-ÖLÜM

3.1.4. SAĞLIK, HASTALIK, SAKATLIK, TEDAVĠ OLMAK

15155. Avırmaġan kěĢě ıŋġıraĢmas. Hasta olmayan kiĢi feryat etmez.

78

15156. Avırmaġan — savlıḳ ḳaděrěn bělmi. Hasta olmayan — sağlığın kadrini bilmez.

15157. Avırmas söyek bulmas. Ağrımayan kemik olmaz.

15158. Avırsaŋ, imçě kübeyěr. Hasta olsan, hekimi çoğalır.

15159. Avırtḳan těĢke těl tiye. Ağrıyan diĢe dil değer.

15160. Avırtḳan cir aldan yöri. Ağrıyan yer önden yürür.

15161. Avırtmaġan baĢıŋa yavlıḳ beyleme. Ağrımayan baĢına eĢarp bağlama.

15162. Avıru — atnı da yıġa. Hastalık — atı da yıkar.

79

15163. Avıru aĢ bělen kěre, aĢ bělen çıġa. Hastalık yemek ile girer, yemek ile çıkar.

15164. Avıru — aĢtan, dav — ḳardeĢten. Hastalık — yemekten, dargınlık — kardeĢten.

15165. Avır — baĢtan, tarı — ḳolaḳtan. Hastalık — baĢtan, darı — kulaktan.

15166. Avıru běr üler, irěnçek kön de üler. Hastalık bir ölür, üĢengeç her gün ölür.

15167. Avıru iĢěkten kěre, ěne tiĢěgěnnen çıġa. Hastalık kapıdan girer, iğne deliğinden çıkar.

15168. Avıru ġarip ite, ülěm yuḳ ite. Hastalık zavallı eder, ölüm yok eder.

15169. Avıru ḳaravdan avırıysı ciŋěl. Hasta bakıcısından hastalığı hafif.

80

15170. Avıru kürmegen kěĢě selametlěk ḳaděrěn bělmi. Hastalık görmeyen kiĢi sağlığın kadrini bilmez.

15171. Avıru malına talav tiye. Hasta malı yağmalanır.

15172. Avıru — patĢanı da baĢ iděrgen. Hastalık — padiĢaha da baĢ eğdirmiĢ.

15173. Avıru potlap26 kěre, mısḳallap27 çıġa. Hastalık ağır ağır çokça girer, azar azar çıkar.

15174. Avıru sav bulırġa tırıĢır, yarlı bay bulırġa tırıĢır. Hastalıklı sağ kalmaya çabalar, fakir zengin olmaya çabalar.

15175. Avıru ya açtan, ya aĢtan. Hastalık ya açlıktan, ya yemekten.

15176. Avıru yeĢěrělse, ülěm faĢ iter. Hastalık gizlense, ölüm ortaya çıkarır.

26 Pot: YaklaĢık 16 kiloluk Rus ağırlık ölçüsü.

27

81

15177. Avıru ülgençě cannan ömět, yarlı ülgençě maldan ömět. Hasta ölmeden candan ümit, fakir ölmeden maldan ümit kesilmez.

15178. Avıru, can almasa da, mal alır. Hastalık, can almasa da, mal alır.

15179. Avıruġa altın ḳaravat ta fayda birmi. Hastaya altın yatak da fayda etmez.

15180. Avıruġa yılan itě de ḫelel. Hastaya yılan eti de helal.

15181. Avıruġa çıdamasaŋ, savlıḳnıŋ ḳaděrěn běl. Hastaya tahammül edemiyorsan, sağlığının kadrini bil.

15182. Avıruġa yatu kilěĢe, yatuġa ḳatu kilěĢe.

Hastaya yatmak yakıĢır, yatana hareketsiz kalmak yakıĢır.

15183. Avırunıŋ iyesě bula, darunıŋ kiyesě bula, di. Hastanın sahibi olur, ilacın güvesi olur, der.

82

15184. Avırunıŋ ḳolaġı saḳ. Hastanın kulağı hassastır.

15185. Aġusız daru yuḳ, darusız Ģifa yuḳ. Zehirsiz ilaç yok, ilaçsız Ģifa yok.

15186. Aḳsaḳ bělen yörgen aḳsarġa öyreněr. Aksak ile yürüyen aksamayı öğrenir.

15187. Aḳsaḳ — küteremnen yaḫĢıraḳ. Aksak — kötürümden daha iyi.

15188. Aḳsaḳ utırmas, saḳav tik tormas. Aksak oturmaz, kekeme sözsüz durmaz.

15189. Aḳsaḳnı çatanlarġa öyretmiler. Aksağı topallara öğretmezler.

15190. Aḳsaḳnıŋ Ģevlesě de aḳsaḳ. Aksağın gölgesi de aksak.

83

15191. Alma vaḳıtında ölgěrse de, çir aĢıġıp kile. Elma vaktinde olgunlaĢsa da, hastalık çabuk gelir.

15192. Atsız avırunıŋ atı ḳorsın. Ġsimsiz hastalığının adı kurusun.

15193. Ayaḳsıznıŋ citmegen cirě yuḳ, ḳolaḳaynıŋ iĢětmegen süzě yuḳ. Ayaksızın gitmeyeceği yeri yok, sağırcanın iĢitmeyeceği sözü yok.

15194. Ayaḳtan kěrgen avıru bötěn tenge taralır. Ayaktan giren hastalık bütün gövdeye yayılır.

15195. Baylıḳ — běr aylıḳ, savlıḳ — goměrlěk. Zenginlik — bir aylık, sağlık — ömürlük.

15196. Baylıḳnıŋ baĢı — tazalıḳ. Zenginliğin baĢı — sağlıklı olmak.

15197. Balıḳ tozlı ikenně suḳır da běle. Balık tuzlu ise kör de bilir.

84

15198. Bar da sav bulsa, tabib avıru bulır. Var olan da sağ olsa, tabip hasta olur.

15199. Bar da üz ḳutırın ḳaĢıy.

Var olan da kendi çıban baĢını kaĢıyor.

15200. Batmanlap28 kěrgen avıru mısḳallap çıġar. Ağır ağır giren hastalık yavaĢ yavaĢ çıkar.

15201. BaĢ isende mal tatlı, baĢ avırsa can tatlı. BaĢ sağlığında mal tatlı, baĢ ağrısa can tatlı.

15202. BaĢ sav bulsa, baĢḳa bürěk tabılır. BaĢ sağ olsa, baĢa Ģapka bulunur.

15203. BaĢıŋ sav bulmasa, mal küzge kürěnmi. BaĢın sağ olmasa, mal göze görünmez.

15204. BaĢıŋa avıru tise, malıŋa talav tiyer. BaĢın hastalansa, malın yağma edilir.

28

85

15205. BaĢıŋa çir tise, yançıġıŋa ḳırav tiyer. BaĢın hastalansa, kesene kırağı düĢer.

15206. Běrěnçě baylıḳ — ten savlıḳ, ikěnçě baylıḳ — aḳ yavlıḳ. Ġlk zenginlik — vücut sağlığı, ikinci zenginlik — hayat arkadaĢın.

15207. Bizgekten ḳotılġan — zıyandaĢḳa totılġan. Sıtmadan kurtulan — sara hastalığına yakalanmıĢ.

15208. Burıçlı ülmes, çirlě üler. Borçlu ölmez, hastalıklı ölür.

15209. Burıçın yeĢěrgen bölgen, avıruyın yeĢěrgen ülgen. Borcunu saklayan fakirleĢmiĢ, hastalığını saklayan ölmüĢ.

15210. Bökěrěně ḳaběr gěne tözete. Büküleni kabir düzeltir.

15211. Bötěnley suḳır buludan ḳılıy bulu yaḫĢıraḳ. Tamamen kör olmaktansa ĢaĢı olmak daha iyidir.

86

15212. Ġıylěmnen yaḫĢı dus yuḳ, çirden yaman doĢman yuḳ. Âlimden iyi dost yok, hastalıktan kötü düĢman yok.

15213. Ġıyraḳtan tiryaḳ kilgençě, yılan çaḳḳan ir üler. Irak’tan panzehir gelinceye kadar, yılan sokan erkek ölür.

15214. Ġoměr birse, savlıḳ birsěn. Ömür verse, sağlık versin.

15215. Duŋġız saznı yaratır, ḳırçın taznı yaratır.

Domuz bataklığı meydana çıkarır, saç kıran kelliği meydana çıkarır.

15216. Devasız avıru bulmas, Ģifasız daru bulmas. Dermansız hastalık olmaz, Ģifasız tedavi olmaz.

15217. Dönyada iŋ kěçkěne beḫět — baylıḳ, iŋ zur beḫět — savlıḳ. Dünyada en küçük baht — zenginlik, en büyük baht — sağlık.

15218. Ġkě taz běr taraḳ öçěn talaĢḳan. Ġki kel bir tarak için dalaĢmıĢ.

87

15219. Ġmge ḳalġan — imgeklěk. Sakat kalan — zahmetli.

15220. Ġmge ěsteseŋ, daruġa yuḳ. Sakat kalmak istesen, ilacı yok.

15221. Ġmgekněŋ iměn ězlemi bulmıy. Sakatın ilacını aramadan olmaz.

15222. Ġsep bělen kěĢě ülmi, çir bělen üle. Kaygı ve hasret ile insan ölmez, hastalık ile ölür.

15223. Ġser bulsa da isen bulsın. Deli olsa da sağ olsun.

15224. YoġıĢlı avıru pıçraḳ cir ězli. BulaĢıcı hastalık yumuĢak yer arar.

15225. Ḳaraŋġıda suḳır Ģep küre. Karanlıkta kör güzel görür.

88

15226. Kěm ḳayġısı nersede, ḳorçaŋġınıŋ — munçada. Birinin kaygısı nesnede, uyuz olan kiĢinin — hamamda.

15227. Kěmněŋ ḳay cirě avırtsa, Ģunı söyler. Birisinin her hangi bir yeri ağrısa, bunu söyler.

15228. Ḳorçaŋġını ḳırçın küralmıy?. Uyuzu saç kıran göstermez.

15229. Ḳulıŋdaġı tiryaḳḳa ıĢanıp aġu ěçme. Elindeki panzehire güvenip zehir içme.

15230. Ḳızamıḳḳa ḳızıl ḳor. Kızamık kızıl yapar.

15231. Ḳıçu azsa — ḳorçaŋġı. KaĢıntı azsa — uyuz.

15232. Ḳıçıtmaġan cirně ḳaĢımıylar. KaĢınmayan yerini kaĢımazlar.

89

15233. Küzěŋ avırsa — ḳulıŋ tıy, ěçěŋ avırsa — tamaġıŋnı tıy. Gözün ağrısa — elini tut, için ağrısa — boğazını tut.

15234. Küzlě könděz tapmaġannı suḳır tönle tabar. Gözü görenin gündüz bulamadığını kör gece bulur.

15235. Küp avırġan kěĢě üzě de tabibḳa eylene. Çok hastalanan kiĢinin kendisi de tabip olur.

15236. Küpmě gěne kötseŋ de, taznıŋ çeçě bödre bulmıy. Ne kadar beklesen de, kelin saçı kıvırcık olmaz.

15237. MıĢnaġan — niçe ḳıĢnı ḳıĢlaġan. Nefesini zor alan kiĢi — kaç kıĢı geçirmiĢ.

15238. Naçar çir yoġıĢlı bula. Kötü hastalık bulaĢıcı olur.

15239. Paklěk söygen sav bulır. Temizlik seven sağlıklı olur.

90

15240. PěleĢ yanında taraḳ turında söyleĢmiler. Kelin yanında tarak hakkında konuĢmazlar.

15241. Sav kěĢě yarlı tügěl. Sağlıklı kiĢi fakir değildir.

15242. Saylaġan — sazġa, tarangan — tazġa.

SeçmiĢ — sazı, taranmıĢ — saç kıran hastalığı olana.

15243. Saḳav küp söyleĢe. Kekeme çok konuĢur.

15244. Saḳlanġan — savlıḳḳa tuyġan. Korunan — sağlığına doymuĢ.

15245. Sarı bělen avırġanġa bar da sarı kürěněr. Sarılık hastası olana her Ģey sarı görünür.

15246. Sav kěĢěge kön de beyrem. Sağlıklı kiĢiye her gün bayram.

91

15247. Savlıġım — baylıġım, ḫestelěgěm — feḳiyrlěgěm. Sağlığım — zenginliğim, hastalığım — fakirliğim.

15248. Savlıḳ — zur baylıḳ, ten savlıḳ — tiren baylıḳ.

Sağlık — büyük zenginlik, beden sağlığı — en büyük zenginlik.

15249. Savlıḳnıŋ ḳaděrěn bělmeseŋ, avıruġa açulanma. Sağlığının kadrini bilmesen, hastalığa kızma.

15250. Saf hava — tenge deva. Temiz hava — vücuda deva.

15251. Saŋġırav ḳıŋġırav ězler, suḳır küzlěk saylar. Sağır çıngırak arar, kör gözlük seçer.

15252. Saŋġırav küp iĢěte, suḳır küp küre. Sağır çok duyar, kör çok görür.

15253. Saŋġıravġa ikě azan eytmiler. Sağıra iki laf etmezler.

92

15254. Saŋġıravġa ikě tapḳır çaŋ ḳaḳmıylar. Sağıra iki kez çan vurmazlar.

15255. Saŋġıravġa kük kükremi, suḳırġa yeĢěn yeĢnemi. Sağıra gök gürlemez, köre ĢimĢek çakmaz.

15256. Saŋġıravġa selam birseŋ, ―köyme yamıym‖, dip eytěr, di. Sağıra selam versen, ―araba tentesi yamıyorum‖, diye söyler, denir.

15257. Saŋġıravġa — töĢten soŋ. Sağıra — öğleden sonra.

15258. Saŋġıravġa eytme sěr — bötěn dönya iĢětěr. Sağıra söyleme sır — bütün dünya iĢitir.

15259. Suḳır aḳsaḳtan kölmes, aḳsaḳ suḳırdan kölmes. Kör aksağa gülmez, aksak da köre gülmez.

15260. Suḳır aldında biyěme, saŋġırav aldında cırlama. Kör önünde oynama, sağır önünde Ģarkı söyleme.

93

15261. Suḳır yıġılsa, tayaġın ġayěpler. Kör yere düĢse, sopasını suçlar.

15262. Suḳır ḳuyġannı küzlě tabalmas.

Kör insanın koyduğunu gözü olan kiĢi bulamaz.

15263. Suḳır küp kürěr, aḳsaḳ küp yörěr. Kör çok görür, aksak çok yürür.

15264. Suḳır matur ḫatın ězli. Kör güzel kadın arar.

15265. Suḳır totsa nıḳ totar, çulaḳ suḳsa nıḳ suġar. Kör tutsa sağlam tutar, çolak vursa sert vurur.

15266. Suḳır üz avızın tabar, ḳaĢıġın dörěs ḳabar.

Kör kendi ağzını bulur, kaĢığı doğru Ģekilde ağzına getirir.

15267. Suḳır üzěněkěn tuḳır. Kör kendini vurur.

94

15268. Suḳırġa basḳan sayın çoḳır. Köre adım attıkça çukur.

15269. Suḳırġa sud yuḳ. Köre yargı yok.

15270. Suḳırnı ḳaravılġa ḳuysaŋ, östěŋe yav kitěrěr. Körü nöbete koysan, üstüne düĢman getirir.

15271. Suḳırnı suġa salsaŋ da, üzěněkěn uḳır. Körü suya yollasan da, kendi bildiğini okur.

15272. Suḳırnıŋ ḳolaġı aldan iĢětěr. Körün kulağı daha iyi duyar.

15273. Suḳırnıŋ ḳulına töĢme, saŋġıravnıŋ astına töĢme. Körün eline düĢme, sağırın altına düĢme.

15274. Suḳırnıŋ küzě barmaḳ oçında. Körün gözü parmağının ucunda.

95

15275. Suḳırnıŋ küzě kürmese de, canı size. Körün gözü görmese de, gönlü sezer.

15276. Suḳırnıŋ küzě yabıḳ, küŋělě açıḳ. Körün gözü kapalı, gönlü açık.

15277. Suḳırnıŋ bar těleġě — ikě küz. Körün tek dileği — iki göz.

15278. Sırḫavına küre devası. Hastalığına göre devası.

15279. Sırḫavnıŋ bar tazası, tazanıŋ bar ülěmě. Hastanın var kuvveti, kuvvetin var ölümü.

15280. Selamet tende selamet aḳıl. Sağlıklı vücutta sağlıklı akıl.

15281. Selametlěk — kürkemlěk. Sağlık — görkemli.

96

15282. Selametlěk — üzě běr beḫět. Sağlığın — kendisi bir baht.

15283. Selametlěk — cevher, lekin tiz yuġala. Sağlık — cevher, ama erken yok olur.

15284. Selametlěk her nersege baĢ. Sağlık her Ģeyin baĢı.

15285. Selametlěkten de matur kiyěm yuḳ. Sağlıktan güzel elbise yok.

15286. Söyelěŋe bassalar, söyelěp tora almassıŋ. Nasırına bassalar, dayanamazsın.

15287. Taz baĢḳa — timěr taraḳ. Kel baĢa — demir tarak.

15288. Taz kěĢě taza bula. Kel insan güçlü olur.

97

15289. Taz měŋ süzně kütere, ―taz‖ digenně kütermi. Kel bin sözü kaldırır, ―kel‖ demeyi kaldıramaz.

15290. Taz taraḳ satuvlaĢır. Kel ile tarak tartıĢır.

15291. Taz taranġançı tuy taralġan. Kel taranınca düğün dağılır.

15292. Taz ḫeyleker bulır. Kel kurnaz olur.

15293. Taz öylengen de — tön ḳısḳa bulġan. Kel evlenmiĢ de — gece kısalmıĢ.

15294. Taza bulsaŋ taĢ ta yarıp bula. Kel olsan, taĢ da keskin olur.

15295. Tazalıḳ — savlıḳ nigězě, savlıḳ — baylıḳ nigězě. Temizlik — sağlığın temeli, sağlık — zenginliğin temeli.

98

15296. Tazġa, Boḫaraġa barsa da, çeç çıḳmıy. Kel, Buhara’ya varsa da, saç çıkmaz.

15297. Tazġa taraḳ kirekmi. Kele tarak gerekmez.

15298. Taznıŋ ġayěběn bürěk ḳaplıy. Kelin ayıbını Ģapka örter.

15299. — Taznıŋ niyě bar? — Timěr taraġı — Kelin neyi var? — Demir tarağı.

15300. Taznıŋ tazı bětse de, tabı bětmi. Kelin kelliği gitse, lekesi gitmez.

15301. Tělsězněŋ tělě yalġançı tělěnnen yaḫĢıraḳ. Dilsizin dili yalancının dilinden daha iyi.

15302. Těrě baĢ těrěklěk ite. Zinde baĢ canlılık verir.

99

15303. Těrě kěĢě těrt itmi bulmas. Dinç insan dert etmezse olmaz.

15304. Tozsıznı küzsěz de běle. Tuzsuzu gözsüz de bilir.

15305. Tuzġa yazmaġannı taz uḳır. Yazılmayanı kel okur.

15306. Teně ġaripten kölgenněŋ canı ġarip.

Vücutta herhangi bir yeri sakat olan kiĢiye gülenin kalbi sakat.

15307. Tınıŋ běttě — köněŋ běttě. Nefesin bitti — günün bitti.

15308. Teněŋ sav bulsa — ―yarlımın‖ dime, canıŋ sav bulsa — ―avırumın‖ dime. Vücudun sağlıklı olsa — ―fakirim‖ deme, canın sağ olsa — ―hastayım‖ deme.

15309. Fikěr selametlěgě ten selametlěgěnnen kile. Akıl sağlığı vücut sağlığından gelir.

100

15310. Ḫasta ḳala, sav üle. Hasta kalır, sağ ölür.

15311. Ḫasta ülmi, ḳaraḳ bayımıy. Hasta ölmez, hırsız zengin olmaz.

15312. Ḫasta ―ülem‖ dip yılata, ḳunaḳ ―kitem‖ dip sıylata.

Hasta ―ölüyorum‖ diyerek ağlatır, misafir ― gideyim‖ diyerek ikram ettirir.

15313. Ḫastanıŋ kiyěmě tuzmıy. Hastanın elbisesi eskimez.

15314. Ḫastanıŋ ḫelěne kěrü — yartı savlıġın ḳaytaru. Hastanın haline girmek — yarı sağlığını geri verir.

15315. Çěběn taznı tındırmıy, taz çěběnně ḳundırmıy. Sinek keli sakin bırakmaz, kel sineği kondurmaz.

15316. Çir: ―Kěrem!‖ — dip, öy artında ḳıçḳıra, di.

101

15317. Çir kiyěmge timi. Hastalık elbiseye dokunmaz.

15318. Çirě barnıŋ çigesěne tiye. Hastalığı olanın çenesine değer.

15319. Çirlě bulıp atḳa utırıp yörgençě, taza bulıp ceyev yörgeněŋ artıḳ. Hastalıklı olup ata binip gidince, sağlıklı olup yaya gidenden daha iyi.

15320. Çirlě bulsaŋ — irěŋ söymes, yarlı bulsaŋ — tuġanıŋ söymes. Hasta olsan — kocan sevmez, beceriksiz olsan — kardeĢin sevmez.

15321. Çirlě kěĢěge çüp tiye. Hastalıklı kiĢiye çöp değer.

15322. Çirlěge time — çěr ite. Hastalıklı olana dokunma — çürütür.

15323. Çirlěge çěběn iyeleněr. Hastalıklıya sinek takılır.

102

15324. Çirlěge ceygě çěllede de suvıḳ. Hastalıklıya yaz sıcakları da soğuk.

15325. Çirněŋ tiyuyě tiz, kitüvě ozaḳ. Hastalığın gelmesi tez, gitmesi uzun sürer.

15326. Çuvan — usalnıŋ bitěne, yaḫĢınıŋ botına çıġa, iměĢ. Çıban — kötünün yanağında, iyinin butunda çıkarmıĢ.

15327. Çuḳraḳ iĢětmes, iĢětkenge salınır. Sağır iĢitmez, iĢitene dayanır.

15328. Çuḳraḳḳa çuḳ, eyleněp ḳarasa — běrni yuḳ. Sağıra püskül, dönüp baksa — hiçbir Ģey yok.

15329. Çınlap-çınlap yılasaŋ, suḳır küzden yeĢ çıġar. Ciddi ciddi ağlasan, kör gözden yaĢ çıkar.

15330. ġěĢ tulġaç tiĢěle. Ödem dolunca delinir.

103

15331. ġemner ḳıybat buluda suḳırnıŋ ni ěĢě bar. Mumlar pahalı olunca körün ne iĢi var.

15332. Ět yögěrěgěn tölkě söymes, avıru kěĢě kölkě söymes. Köpek koĢan tilkiyi sevmez, hasta kiĢi gülmeyi sevmez.

15333. Ěçte bulġan avırunı ḳuptarıp alıp bulmıy. Ġçerde olan hastalığı koparıp almak olmaz.

15334. Yuldaġı taĢ aḳsaḳnıŋ ayaġın andıy, iměĢ. Yoldaki taĢ aksağın ayağını beklermiĢ.

15335. Yütel yötkěrěkně basa. Öksürük öksürüğü basar.

15336. Yaman avıruġa yaḫĢı aĢ. Kötü hastalığa iyi yemek.

15337. Yaman çir kěçkěne töyěrçěkten baĢlana. Kötü hastalık küçük kabarcıktan baĢlar.

104

15338. Yatḳan — avıru tügěl, baḳḳan — avıru. Yatmak — hastalık değil, bakmak — hastalık.

15339. Edemně avıru ciŋe, avırunı aĢ ciŋe. Ġnsanı hastalık yener, hastalığı yemek yener.

15340. Üz ḳutırıŋnı üzěŋ ḳaĢıma. Kendi çıbanını kendin kaĢıma.

15341. Üzěŋněkě üz — suḳır bulsa da küz. KiĢinin kendisine göre — kör olsa da göz.

15342. Üler avırunıŋ ülgeně yaḫĢı, ḳalġan küŋelněŋ tınġanı yaḫĢı. Öldüren hastalığın öldüreni güzel, kalan gönlün sessizliği güzeldir.

15343. Cereḫet urını cöysěz bulmıy. Yara yeri dikiĢsiz olmaz.

15344. Herběr saŋġırav öçěn çaŋ ḳaḳmıylar. Her bir sağır için çan çalmazlar.

105

15345. Herkěm üz avırtḳan cirěn běle. Herkes acıyan yerini bilir.

15346. Avırtmaġan yaġıŋa yat. Ağrımayan tarafına yat.

15347. Avırıp yattıŋmı, avıru baḳtıŋmı? Hastalanıp yattın mı, hasta baktın mı?

15348. Arḳasın kěĢě ḳaĢır, ḳutırın üzě ḳaĢır. Sırtını biri kaĢır, çıbanını kendi kaĢır.

15349. Arulıġım — baylıġım, tazalıġım — savlıġım. Temizliğim — zenginliğim, güçlü oluĢum — sağlığım.

15350. Arıḳ baĢıŋ sav bulsın. Zayıf baĢın sağ olsun.

15351. BaĢı — taz, küŋělě — naz. BaĢı — kel, gönlü — naz.

106

15352. Ġrěksězden — tabib. Mecburiyetten — tabip.

15353. Ḳutır östěne çuvan. Çıban üstüne çıban.

15354. Ḳıçıtmaġan cirně ḳaĢıy. KaĢınmayan yerini kaĢıyor.

15355. Kekrěge bökrě kilu. Eğri büğrü gelir.

15356. Salḳın bizgek buldıŋ. Soğuk sıtma oldun.

15357. Satıp alġan sırḫav. Satıp alan hasta.

15358. Savnı ḫasta kütergen. Sağlığı hasta kaldırmıĢ.

107

15359. Suḳırġa tayaḳ tottırġan. Köre dayak attırmıĢ.

15360. Tazı tabıldı, taġın ḳırçını ġına kirek. Keli bulundu, ama saç kıran gerek.

15361. Tuġız murdan ütken.

Dokuz salgın hastalıktan kurtulmuĢ.

15362. Ḫasta bul miněm öçěn, üliyěm siněŋ öçěn. Hasta ol benim için, öleyim senin için.

15363. ġěĢ östěne ĢěĢ. ġiĢ üstüne ĢiĢ.

15364. Yazġı bizgek bulsaŋ, canın almıy kitmes iděŋ. Ġlkbaharda sıtma olsan, canını almadan gitmezdin.

15365. Yazġı bizgek sıman yabıĢıp tora. Ġlkbahar sıtma gibi yapıĢıp durur.

108

15366. Yatır sırḫav tügěl, yörěr sav tügěl. Yatar hasta değil, yürür sağlıklı değil.

15367. Cereḫetke toz sibü. Yaraya tuz basar.

3.1.5. ECEL-ÜLĚM, CĚNAZA, GÜR