• Sonuç bulunamadı

KAZAN-TATAR TÜRKÇESĠNDEKĠ DÜNYA, HAYAT VE TABĠAT KONULU ATASÖZLERĠNĠN METĠN VE ÇEVĠRĠSĠ

3.1. DÖNYA, ĠOMĚR KÖTÜ, YEġEV-ÜLĚM DÜNYA, ÖMÜR DĠLEMEK, YAġAM-ÖLÜM

3.1.1. DÖNYA, ĠOMĚR, TORMIġ DÜNYA, ÖMÜR, YAġAM

14703. Ana sötě bělen kěrmegenně tormıĢ kěrte. Ana sütü ile girmeyeni hayat girdirir.

14704. BaĢnı taraḳ Ģomartmıy, ġoměr Ģomarta. BaĢı tarak düzeltmez, ömür düzeltir.

14705. BaĢnı měnder astına tıġıp ḳına dönyadan ḳaçıp bulmıy. BaĢı yastık altına tıkıp dünyadan kaçamazsın.

14706. Bu dönyanıŋ köyě bar, ḳırıḳ törlě çöyě bar. Bu dünyanın Ģekli var, kırk türlü çivisi var.

13

14707. Ġoměr uza, külmek tuza. Ömür geçer, gömlek eskir.

14708. Ġoměr bit ul küz bělen ḳaĢ arasında. Ömür ki o göz ile kaĢ arasında.

14709. Ġoměr itü — ilge ḫězmet itü. YaĢamak — ülkeye hizmet etmektir.

14710. Ġoměr itü uram aĢa kiçü tügěl.

YaĢamak sokağı bir uçtan bir uca geçmek değil.

14711. Ġoměr ḳısḳa — ütkerme buĢḳa. Ömür kısa — geçirme boĢuna.

14712. Ġoměr ozaḳ, yul yıraḳ. Ömür uzun, yol uzun.

14713. Ġoměr oçı — küměr. Ömür baĢı — kömür.

14

14714. Ġoměr saplayaḳ tügěl, sabınnan tota almassıŋ. Ömür saplı değil, sapından tutamazsın.

14715. Ġoměrě barnıŋ kürěgě bar. Ömrü olanın güzelliği var.

14716. Ġoměrsězge ġoměr yalġan bulmıy. Cansıza ömür yalan gibi görünmez.

14717. Dönya — aḳıllıġa uy, cülerge tuy. Dünya — akıllıya endiĢe, deliye düğün.

14718. Dönya ayu bělen tutıynı běr çitlěkke tota da yaba. Dünya ayı ile papağanı aynı kafese tutup kapatıyor.

14719. Dönya basḳıç kěběk: běrev měner, běrev iŋer. Dünya merdiven gibi: biri biner, biri iner.

14720. Dönya běr aldın, běr artın kürsete. Dünya bir önünü, bir arkanı gösterir.

15

14721. Dönya, běr kölděrse, biĢ yılata. Dünya bir güldürse, beĢ ağlatır.

14722. Dönya bulġaç, ḳaĢıḳ-ayaḳ Ģaltıramıy tormıy. Dünya olunca, kaĢık ve testi çıngırdamadan durmaz.

14723. Dönya gěl al da göl gěne bulıp tormıy. Dünyada her zaman her Ģey güzel olmaz.

14724. Dönya ikě yaḳlı: ilek yaġı bar, kün yaġı da bar. Dünya iki taraflı: yazı tarafı da var, tura tarafı da var.

14725. Dönya — iskě morca: eylene de tötěn ḳaytara. Dünya — eski baca: çevresi de duman çıkarır.

14726. Dönya ḳama kigennen de üte, ḳarap ḳalġannan da üte. Dünya kürk giyenden de geçer, bakıp kalandan da geçer.

14727. Dönya — ḳulasa, eylene de běr basa. Dünya — tekerlek, çevresi de bir basar.

16

14728. Dönya, ḳıyın bulsa da, aḫiretten küp artıḳ. Dünya zor olsa da, ahiretten çok fazla.

14729. Dönya kürmi dönya kěĢesě bulmassıŋ. Dünya görmeyen dünya kiĢisi olmassın.

14730. Dönya — töpsěz derya. Dünya — dipsiz nehir.

14731. Dönya ul ata ḳazġa da selam birděre. Dünya oğul baba kaza da selam verdirir.

14732. Dönya faniy, ḳazan kük ḳaynıy. Dünya fani, kazan gibi kaynıyor.

14733. Dönya faniy, ḫaḳıyḳat baḳıy. Dünya fani, hakikat baki.

14734. Dönya ěĢěn aḫiretke ḳaldırma. Dünya iĢini ahirete bırakma.

17

14735. Dönyada ḳunaḳ bulu yaḫĢı, ḫuca bulu da taġı da yaḫĢı. Dünya da misafir olmak güzel, ev sahibi olmak da güzel.

14736. Dönyada torsaŋ, torġanıŋnıŋ ězě ḳalsın. Dünyada kalsan, kaldığının izi kalsın.

14737. Dönyada toru öçěn dönyanıŋ üzěnnen sabaḳ alu kirek. Dünyada durmak için dünyadan ders almak gerek.

14738. Dönyanı běryulı ḳoçaḳlap bulmıy. Dünyayı hemen kucaklamak olmaz.

14739. Dönyanı ḳusaŋ — ḳaçar, ḳaçsaŋ — ḳuvar. Dünyayı kovsan — kaçar, kaçsan — kovar.

14740. Dönyanıŋ un miḫnetěne běr Ģatlıḳ. Dünyanın on zahmeti bir güzellik.

14741. Dönyanıŋ cefası cöp, vafası taḳ. Dünyanın cefası çift, vefası tek.

18

14742. Dönya — cayı bělen, ḳoymaḳ — mayı bělen. Dünya — kendi zamanı ile, gözleme — yağı ile.

14743. Ġděl sudan tuymas, edem ġoměrden tuymas. Ġdil suya doymaz, insanoğlu ömre doymaz.

14744. KěĢěně kěĢě öyretse, běr kěĢěně öyretěrge ḳırıḳ yıl kirek bulır idě — dönya üzě öyrete.

Ġnsanı insan eğitse, bir insanı eğitmeye kırk gerekdi — dünya kendi eğitir.

14745. KěĢěně ḫelfe öyrete, ḫelfeden bigrek dönya öyrete. Ġnsanı öğretmen eğitir, öğretmenden önce dünya eğitir.

14746. Können kön üte, können ġoměr üte. Günden gün geçer, günden ömür geçer.

14747. Tarġa tar dönya, kiŋge kiŋ dönya. Dara dar dünya, geniĢe geniĢ dünya.

14748. Tora bělseŋ — tormıĢ, tora bělmeseŋ — dönyasın ormıĢ. Durabilen — durmuĢ, duramayan — dünyasını vurmuĢ.

19

14749. TormıĢ, bik tigězlense, běr cirěnnen kitěle. YaĢam, çok fazla düzelse, bir yerinden kırılır.

14750. TormıĢ tozlı su kěběk: ěçken sayın ěçesě kile. Hayat tuzlu su gibi: içtikçe içesi gelir.

14751. TormıĢ öyrete, öyrenmeseŋ köyrete. Hayat öğretir, öğrenmesen tutuĢturur.

14752. TormıĢnı niçěk baĢlasaŋ, Ģul yul bělen kiter. Hayata nasıl baĢlasan, öyle gider.

14753. Ěne tiĢěgěnnen ḳaravçıġa dönya belekey. Ġğne deliğinden bakana dünya küçücük.

14754. ĚĢsěz ġoměr — utsız küměr. ĠĢsiz dünya — ateĢsiz kömür.

14755. Ütken ġoměr — aḳḳan su. GeçmiĢ ömür — akmıĢ su.

20

14756. Ütken ġoměr, ḳalġan ḫetěr satıp alıym diseŋ tabılmıy. GeçmiĢ ömür, kalan hatırı satıp alayım desen bulunmaz.

14757. Ütken ġoměr — süngen küměr. GeçmiĢ ömür, sönmüĢ kömür.

14758. Üte ġoměr, ġamel yuḳ, tartıp alır emel yuk. Fazla ömür, amel yok, çekip alır çare yok.

14759. Herkěmněŋ tormıĢtan ölěĢě bar, alası köměĢě bar. Herkesin hayattan payı var, alacağı gümüĢü var.

14760. Aldı ḳoyma, artı dönya. Önü duvar, arkası dünya.

14761. Aç küzěŋně — dönya bu! Aç gözünü — dünya bu!

14762. Aŋa ikě dönya — běr kendi. Ona iki dünya — biri kendi.

21

14763. Ġoměrěŋ uzġan yuḳ, külmegěŋ tuzġan yuḳ. Ömrün geçmiĢ boĢ, gömleğin yıpranmıĢ boĢ.

14764. Dönya buĢ ḳalmasın dip tuġan. Dünya boĢ kalmasın diyip doğmuĢ.

14765. Dönya ḳırmazin, diŋgěz tubıḳtan. Dünya kırmızı çuha, bolluk topuktan.

14766. Dönyanıŋ açısın-töçěsěn tatıġan kěĢě. Dünyanın acısını-tatlısını tatmıĢ kiĢi.

14767. Ġkě dönya — běr aḳça. Ġki dünya — bir akçe.

14768. Ġkě dönya — běr ḳıyar. Ġki dünya — bir hıyar.

14769. Ġkě dönya — běr morca, tötěně ḳaytmasa yarıy. Ġki dünya — bir baca, dumanı çıkmasa olur.

22

14770. Ġkě dönya — běr morca, tötěně öyge kěrmi, küzlerěn eçěttěrmi. Ġki dünya — bir baca, dumanı eve girmiyor, gözlerini acıtır mı?

14771. Ġkě dönya — běr, urtası ḳamır. Ġki dünya — bir, ortası hamur.

14772. Ġkě dönyadan buĢ ḳalġan. Ġki dünyadan boĢ kalan.

14773. TormıĢ arbasına cigělü. Hayat arabasına koĢulur.

14774. Ey dönya, buyalġan yonga, buyalsa idě mamıḳḳa, reḫet bulır idě ḫalıḳḳa. Ah dünya, boyanmıĢ yonga, boyansaydı pamuğa, rahat olurdu halka.

14775. Ey dönya! Ḳaya soŋ cılı oya? Ah dünya! Nerde son sıcak yuva?

23

3.1.2. REḪET-MĠḪNET, ġATLIḲ-ḲAYĠI, BEḪĚT, YAZMIġ, BELA-ḲAZA, YILAV-KÖLÜ

3.1.2. RAHAT-ZAHMET, SEVĠNÇ-KAYGI, BAHT, KADER, BELA-KAZA, AĞLAMA-GÜLME

14776. Avır tormıĢ kěĢěně tilměrte, ciŋěl tormıĢ kěĢěně tilěrte. Ağır yaĢam insana acı çektirir, hafif yaĢam insanı delirtir.

14777. Avırlıḳ kürmi ciŋěllěk bulmıy. Zorluk görmeyen kolaylık bulmaz.

14778. Avırlıḳ kürmegen reḫetně bělmi. Zorluk görmeyen rahatı bilmez.

14779. Aġaçsız urman yuḳ, nujasız dönya yuḳ. Ağaçsız orman yok, sıkıntısız dünya yok.

14780. Az ḳayġını aĢ basar, küp ḳayġını dus basar. Az kaygıyı yemek bastırır, fazla kaygıyı dost bastırır.

14781. Azapnı tavġa birgenner — kütermegen, annarı kěĢěge birgenner — kütergen. Azabı dağa vermiĢler — kaldıramamıĢ, sonra insana vermiĢler — kaldırmıĢ.

24

14782. Azapsız kilgen reḫet tozsız aĢ kěběk. Eziyetsiz gelen rahat tuzsuz aĢ gibi.

14783. Altın — utta, kěĢě avırlıḳ kilgende sınala. Altın — ateĢte, insan zorluk gelince sınanır.

14784. Aptıraġan — atasınıŋ saḳalı bělen uynar. ġaĢkın — babasının sakalı ile oynar.

14785. Aptıraġan, yödegen, miçke artın těregen. ġaĢkın, yorulmuĢ, sobaya arkası dönük dururmuĢ.

14786. Aptıraġan kěĢě ḳolaġın kisken pěsi kěběk. ġaĢkın kiĢi kulağı kesilmiĢ kedi gibi.

14787. Aptıraġan yılar, üte aptıraġan köler. ġaĢkın ağlar, aĢırı ĢaĢkın güler.

14788. Aptırasaŋ aptıra, nuja yuḳnı taptıra. ġaĢırırsan acizleĢtirir, sıkıntı yoku buldurur.

25

14789. AptıraĢ bělen yödeĢ kěrgenner, di, öydeĢ. ġaĢkınlık ile yorgun düĢenler, derler, ev arkadaĢı.

14790. Artıḳ Ģatlıḳ saġıĢ kitěrěr. Gereğinden fazla sevinç keder getirir.

14791. Asılırġa yazġan suda batmas. Doğruyu yazan suda batmaz.

14792. AĢaġannan mal bětmes, ḳaza kilse, mal citmes. Yiyenden mal bitmez, kaza olsa, mal gitmez.

14793. Baram digen bara almaġan, ḳalam digen ḳala almaġan. Gideyim diyen gidememiĢ, kalayım diyen kalamamıĢ.

14794. Barġa bela kürěnmes. Var olana bela görünmez.

14795. Barmam digen cirge barırsın, uylamaġan cirde ḳalırsın. Gitmem dediğin yere gidersin, düĢünmediğin yerde kalırsın.

26

14796. BaĢḳa bela kildě dip, baĢnı taĢḳa orıp bulmıy, orsaŋ da taĢ yarılmıy, baĢ yarıla.

BaĢa bela geldi deyip, baĢı taĢa vurmak olmaz, vursan da taĢ kırılmaz, baĢ kırılır.

14797. Běr baĢḳa ikě yazmıĢ yuḳ. Bir baĢa iki kader yok.

14798. Běr beḫětěŋ bulmasa, Ḳıtayġa barsaŋ da, çey ěçe almassıŋ. Bahtın olmasa, Çine gitsen de, çay içemezsin.

14799. Běr kirek taġın kirek. Bir gerek yine gerek.

14800. Běrev yılıy ḳayġıdan, běrev yılıy Ģatlıḳtan. Biri ağlıyor üzüntüden, biri ağlıyor sevinçten.

14801. Běrevge yazġan ikěnçěge bulmıy. Birisine yazılan diğerine olmaz.

14802. Běrevge yazmıĢ — ana, běrevge běr ḳayġı. Birine kader — ana, birine bir kaygı.

27

14803. Běrevde běr ḳayġı, běrevde běr ḳayġı. Birinde bir kaygı, birinde bir kaygı.

14804. Běrevněŋ beḫětěne taĢ yomĢıy, běrevněŋ beḫětěne may ḳata. Birsinin bahtına taĢ yumuĢar, birisinin bahtına yağ katılaĢır.

14805. Běterge beḫět kirekmi. Bitene baht gerekmez.

14806. Borçulını borça aĢar. Sıkıntısı olanı pire yer.

14807. Bulaçaḳḳa kilgende Bolamıḳḳa těĢ sına. Olacak olduğunda Bulamaç’a diĢ kırılır.

14808. Bela aġaç baĢınnan yörmi, edem baĢınnan yöri. Bela ağaç tepesinden çıkmaz, insan baĢından çıkar.

14809. Bela aldan seġatěn eytěp kilmi. Bela önceden saatini söyleyip gelmez.

28

14810. Bela anası buvaz. Belanın anası gebe.

14811. Bela ayaḳ astında yöri. Bela ayak altında yürür.

14812. Bela baĢı běr aḳça, aḳtıġınnan měŋ aḳça. Bela baĢında bir akçe, en sonunda bin akçe.

14813. Bela beḫetten tizrek yöri. Bela bahttan daha hızlı yürür.

14814. Bela kilse Ģapırılıp kile. Bela gelse bağırıp gelir.

14815. Bela taĢtan yörmi, baĢtan yöri. Bela taĢtan yürümez, baĢtan yürür.

14816. Bela yalġız yörmi, beḫět iĢlě kilmi. Bela yalnız yürümez, baht kalabalık gelmez.

29

14817. Beladen ḳurıḳḳan kěĢěněŋ reḫetě bulmıy. Beladan korkan kiĢinin rahatı olmaz.

14818. Belalě cirge basma, basasıŋ iken ḳaçma. Belalı yere basma, bastıysan kaçma.

14819. Belaně ḳayġırıp ciŋmiler. Belayı endiĢelenip yenemezler.

14820. Belasě artınnan ḳazası iyere. Belası ardından kazası izler.

14821. Belekey meĢeḳatten ḳaçḳan — zurısına ḳapḳan. Küçücük zorluktan kaçan — büyüğüne yakalanmıĢ.

14822. Beḫět baĢı — tevfıyḳ. Bahtın baĢı — edep.

14823. Beḫět, běr kilse, aldı bělen de, artı bělen de kile. Baht bir gelse, önü ile arkası ile gelir.

30

14824. Beḫět bulsa, taliyġ kirekmi; meḫebbet bulsa, maturlıḳ kirekmi. Baht olsa, talih gerekmez; sevgi olsa güzellik gerekmez.

14825. Beḫět iĢěkten kěrse, yuḳlıḳ morcadan çıġar. Baht kapıdan girse, yokluk bacadan çıkar.

14826. Beḫět ḳazıḳ baĢında ělěněp tormıy. Baht kazık baĢında bağlı durmaz.

14827. Beḫět kilgende cěp bělen tartsaŋ da kile, kitkende arḳan bělen beyleseŋ de tormıy.

Baht gelince iple çeksen de gelir, gidince kement ile bağlasan da durmaz.

14828. Beḫět ḳoĢı ḳunġanda bělěnmi, oçḳanda bělěne. Talih kuĢu konunca bilinmez, uçup gidince bilinir.

14829. Beḫět maturlıḳḳa ḳaramıy. Baht güzelliğe bakmaz.

14830. Beḫět milěge de tiya, tilěge de tiya. Baht mala da değer, dile de değer.

31

14831. Beḫět pıyala kěběk: saḳlamasaŋ tiz vatıla. Baht cam gibi: korumazsan erken kırılır.

14832. Beḫět tělekte tügěl, bělekte hem yörekte. Baht istekte değil, bilekte ve yürekte.

14833. Beḫět terezeden ḳarıy, ḳayġı iĢěkten kěre. Baht pencereden bakar, kaygı kapıdan girer.

14834. Beḫět teḫětke měnděre, beḫět teḫětten töĢěre. Baht tahta çıkarır, baht tahttan indirir.

14835. Beḫět teḫětte tügěl. Baht tahtta değildir.

14836. Beḫět üzě kilmi, iyerěp te yörmi — anı ězlep tabalar.

Baht kendi gelmez, peĢine takılıp ta yürümez — onu arayıp bulurlar.

14837. Beḫět cirden çıḳmas, tirden çıġar. Baht yerden çıkmaz, terden çıkar.

32

14838. Beḫětě ḳaranıŋ Bolamıḳtan těĢě sınar, balasına ḳaramıḳ çıġar. Bahtı karanın Bulamaç’tan diĢi kırılır, çocuğunda karamık25

çıkar.

14839. Beḫětěn, běr alġa kitse, tavġa taba da tegeri. Bahtın bir öne gitse, dağa doğru da yuvarlanır.

14840. Beḫětěn bulmasa, tapḳan altınıŋ da baḳırġa eylene. Bahtın olmasa, bulduğun altının da bakıra döner.

14841. Beḫětěŋ bulsa, alaĢaŋ ḳolınlıy. Bahtın olsa, aygırın tay doğurur.

14842. Beḫětke ıĢanma, beḫětsězlěkten ḳurıḳma. Bahta güvenme, bahtsızlıktan korkma.

14843. Beḫětlě bulu öçěn selametlěk, aḳıl, saf küŋěl kirek. Bahtlı olmak için sağlık, akıl, saf gönül gerek.

14844. Beḫětlě çaġında belaŋně uyla, danlı çaġında ḫurlıġıŋnan ḳurıḳ. Bahtlı iken belanı düĢün, ünlü iken eksiklerinden kork.

25

33

14845. Beḫětlěge cil arḳan. Bahtlıya yel arkadan esen rüzgâr.

14846. Beḫětlěler iĢek měnse, at bulır. Bahtlılar eĢeğe binse, at olur.

14847. Beḫětlěler seġatke ḳaramıy. Bahtlılar saate bakmaz.

14848. Beḫětlěně söyliler, beḫětsězně jelliler. Bahtlıya söylerler, bahtsıza acırlar.

14849. Beḫětlěněŋ köymesě ḳorıdan yöri. Bahtlının kayığı kurak yerde de yürür.

14850. Beḫětlěněŋ eteçě de kükey sala. Bahtlının horozu da yumurtlar.

14851. Beḫětně aḳçaġa satıp alıp bulmıy. Bahtı paraya satıp almak olmaz.

34

14852. Beḫětsěz boday ikken — arpa çıḳḳan. Bahtsız buğday ekmiĢ — arpa çıkmıĢ.

14853. Beḫětsězge — vaḳıtsız. Bahtsıza — vakitsiz.

14854. Beḫětsězge, ěrěmçěk aĢasa da, ḳılçıḳ ělege. Bahtsıza, lor yese de, kılçık çıkar.

14855. Beḫětsězně at östěnde ět talar. Bahtsıza at üstünde köpek saldırır.

14856. Beḫětsězněŋ itegěne boday salsaŋ, ḳarġa çüpler. Bahtsızın botuna buğday koysan, karga yer.

14857. Bendeněŋ beḫětě alġa kitkende ḳulına tufraḳ alsa — altın bula. Kölenin bahtı öne gidince eline toprak alsa — altın olur.

14858. Bötěnley kölěp bětěrme, beyremde kölerge de ḳalsın. Sonuna kadar gülüp bitirme, bayramda gülmeye de kalsın.

35

14859. Bügěn kölersěŋ, irtege yılarsıŋ. Bugün gülersen, ertesi gün ağlarsın.

14860. Gěl kölgen kěĢěněŋ ěçěŋde ni barın bělü çitěn. Her zaman gülen kiĢinin içinde ne olduğunu bilmek zordur.

14861. Yılaġannan sorama, yılmayġannan sora. Ağlayandan isteme, ağlamayandan iste.

14862. Yılaġannıŋ běr ḳayġısı, kölgenněŋ — biĢ. Ağlayanın bir kaygısı, gülenin — beĢ.

14863. Yılay — köçsězlěk bilgěsě. Ağlamak — güçsüzlük belirtisi.

14864. Ġgěn _ igěn ikkenge, reḫet — miḫnet çikkenge. Ekin — ekin ekince, rahat — eziyet çekince.

14865. Ġkě ḳayġını běr sarayġa yapmıylar. Ġki kaygıyı bir saraya kapatmazlar.

36

14866. Ġkě reḫet běrge bulmıy. Ġki rahat birlikte olmaz.

14867. Ġmgek ayaḳ astınnan çıġar. Bela ayak altından çıkar.

14868. Ġrtege ḳayġı kitěreçek Ģatlıḳnıŋ meġnesě yuḳ. Gelecekte kaygı getirecek mutluluğun önemi yok.

14869. Ġrtege ḳalġan ḳazadan ḳurıḳma. Yarına kalan kazadan korkma.

14870. Ġrten kölseŋ kěĢěden, kiç kölerler üzěŋnen. Erken gülsen kiĢiden, akĢam gülerler kendiliğinden.

14871. Ġskě ḫesret öçěn yaŋadan küz yeĢě aġızu aḳıllılıḳ tügěl. Eski üzüntü için yeniden gözyaĢı akıtmak akıllılık değil.

14872. Ġsep isepně basa. Hesap hesabı basar.

37

14873. Yögěrgenněkě tügěl, boyıġannıḳı. KoĢanı değil, buyuranı.

14874. Ḳayınsar töběnde ḳar bulmas, ḳayġılı yörekte may bulmas. Kayınlık dibinde kar olmaz, kaygılı yürekte yağ olmaz.

14875. Ḳaza citse, ciŋ ěçěnde ḳul sınar. Kaza gitse, elbisenin içinde kol kırılır.

14876. Ḳazanıŋ artı ḫeyěrlě bulsın. Kazanın arkası hayırlı olsun.

14877. Ḳayġı bělen tanıĢmıy torıp Ģatlıḳnı tanıp bulmıy. Kaygı ile tanıĢmayan mutluluğu tanıyamaz.

14878. Ḳayġı bolıt tügěl: anı cil bělen ḳuyıp bulmıy. Kaygı bulut değil: onu yel ile yerleĢtiremezsin.

14879. Ḳayġı irně ḳartayta, saġıĢ irně sarġayta. Kaygı erkeği yaĢlandırır, özlem erkeği soldurur.

38

14880. Ḳayġı ḳayġıġa oḫĢamıy, ḳayġı urını buĢamıy. Kaygı kaygıya benzemez, kaygı meydanı boĢaltmaz.

14881. — Ḳayġı, ḳaya barasıŋ? — Ḳartaytırġa baramın. — SaġıĢ, ḳaya barasıŋ? — Sarġaytırġa baramın.

— Kaygı, nereye gidersin? — YaĢlandırmaya giderim. — Özlem, nereye gidersin? — Soldurmaya giderim.

14882. Ḳayġı küzge kürěnmi, lekin tınıç yoḳlatmıy. Kaygı göze görünmez, lakin rahatça uyutmaz.

14883. Ḳayġı — küzden, ḳaher — yözden bělěne. Kaygı — gözden, kahır — yüzden bilinir.

14884. Ḳayġı kürmi yěgět ir bulmıy. Kaygı görmeyen yiğit erkek olmaz.

14885. Ḳayġı çüpresěz ḳabara. Kaygı mayasız kabarır.

39

14886. Ḳayġı yuḳtan ḳayġıdır ḳayınana ḳayġısı. BoĢuna kaygıdır kaynana kaygısı.

14887. Ḳayġı ügěz tügěl, ükěrěp kilmi. Kaygı öküz değil, böğürerek gelmez.

14888. Ḳayġıdan soŋ ḳuvanıç yaḫĢı, ḳuvanıçtan soŋ ḳayġı yaman. Kaygıdan sonra sevinç iyi, sevinçten sonra kaygı kötüdür.

14889. Ḳayġını ġayretlě ciŋe. Kaygıyı güçlü yener.

14890. Ḳayġını ḳayġı kürgenge söyle. Kaygıyı kaygı görene söyle.

14891. Ḳayġını ḳoçaḳlap torıp bulmıy. Kaygıyı kucaklamak olmaz.

14892. Ḳayġırıp ḳala ḳoymassıŋ. Kaygılanıp kaleyi Ģekillendiremezsin.

40

14893. Ḳayġısız ḳara suġa siměrěr. Kaygısız kirli suya semirir.

14894. Ḳayġısız — ḳoyı suvı ěçěp te tazara. Kaygısız — kuyu suyu içip güçlenir.

14895. Ḳaya barsaŋ da, üzěŋe yazġan üzěŋe bulır. Nereye gitsen de, sana yazılan sana olur.

14896. KěĢě beḫětěne kěĢě kěrmi. Ġnsanın bahtına baĢkası girmez.

14897. KěĢě ḳazasına kölme, üzěŋněkě tütelde.

BaĢkasının kazasına gülme, kendisininki meyve sebze tarhında.

14898. KěĢě ḳayġısı yıraḳta, üz ḳayġıŋ yörekte. BaĢkasının kaygısı uzakta, kendi kaygın yürekte.

14899. KěĢě ḳayġısı kěĢěge irte kere, kiç çıġa. Ġnsan kaygısı kiĢiye erken girer, geç çıkar.

41

14900. KěĢě ḳayġısı — töĢten soŋ. Ġnsan kaygısı — öğleden sonra.

14901. KěĢě kölkěsě kěĢěden köler. Ġnsan maskarası baĢkasına güler.

14902. KěĢě yeĢě yıraḳ cibermes. KiĢi yaĢı uzak bırakmaz.

14903. KěĢěge açḳan ḳayġı — yartı ḳayġı. BaĢkasına çıkan kaygı — yarı kaygı.

14904. KěĢěden kěĢě kim bulmas, beḫětlerě tiŋ bulmas. Ġnsana insan kötü olmaz, bahtları eĢit olmaz.

14905. KěĢěden kölgençě, üzěŋně közgěden ḳara. BaĢkasına gülünce, kendine aynadan bak.

14906. KěĢěden kölme — üz baĢıŋa kilmese, balalarıŋa kilěr.

42

14907. KěĢěden kölmek — üzěŋe kilmek. BaĢkasına gülmek, kendine gelmek.

14908. KěĢěně ěĢ ḳartaytmıy, ġam ḳartayta. Ġnsanı iĢ yaĢlandırmaz, dert yaĢlandırır.

14909. Kilesě ḳaza bulsa, kürěr küzěŋ kürmes bulır, iĢětěr ḳolaġıŋ iĢětmes bulır. Olacak kaza olsa, gören gözün görmez, iĢiten kulağın iĢitmez.

14910. Kirek taptıra, ět urınına çaptıra.

Gerekli olanı çok isteyen, köpek dövüĢüne koĢturur.

14911. Kirek tirekně yıġa. Gerekli olan kavak ağacını yıkar.

14912. Ḳıyın bulġanda da ḳıyıḳ bulma. Zor olunca da eğri olma.

14913. Kölgen avız kürěklě, yılaġan avız yırıḳ. Gülen ağız zarif, ağlayan ağız yırtık.

43

14914. Kölḳe kěĢě kölden kümeç pěĢěrěr. Gülen kiĢi külden ekmek piĢirir.

14915. Kölkě kölkě tudırır, ḳayġı ḳayġı tudırır. Gülme gülüĢ doğurur, kaygı kaygı doğurur.

14916. Kölkě köle kilěr, artıŋnan ḳuva kilěr. GülüĢ güler gelir, ardından devam eder gelir.

14917. Kölkě küp bulsa, küŋěl siměre. GülüĢ çok olsa, gönül yağ bağlar.

14918. Kölme kěĢěden, kölseŋ köl üzěŋ iĢěden. Gülme baĢkasına, gülsen de kendini bilerek gül.

14919. Köye kiyěmně aĢıy, köyěněç kěĢěně aĢıy. Güve giyimi yer, dert kiĢiyi yer.

14920. Küz yeĢě cirge tamsa da kipmi. GözyaĢı yere damlasa da kurumaz.

44

14921. Küp kölgen běr yılar. Çok gülen bir ağlar.

14922. Küp kölüçě üzě kölkě. Çok gülene kendi gülünç.

14923. Küresě — küz yomdıra. Görecek — göz yumdurur.

14924. Küresěge üzěŋ barıp kěresěŋ. Olacağı varsa kendin gidip girersin.

14925. Küresěně kürmi, gürge kěrěp bulmıy. Olacağı yoksa, mezara girilmez.

14926. Küresěŋ bulsa, kürke talap ütěrěr. Olacağı varsa, hindi saldırıp öldürür.

14927. Küresěŋ bulsa, tigěz cirde abınırsıŋ. Olacağı varsa, düz yerde tökezlersin.

45

14928. Küreçegěŋ bulsa, pima kigende ayaġıŋ sınar. Olacağı varsa, ayakkabı giyerken ayağın kırılır.

14929. Küŋělsězden kölkě çıḳmas. Gönülsüzden gülüĢ çıkmaz.

14930. Maŋġayġa yazılġan yazmıĢıŋnı tir bělen sıpırıp töĢěrěp bulmıy. Alnına yazılan yazgını ter ile sıyırıp düĢüremezsin.

14931. Měŋ teŋkelěk malıŋ bulġançı běr teŋkelěk beḫětěŋ bulsın. Bin akçelik malın olacağına bir akçelik bahtın olsun.

14932. Min ḳılam utız, yazmıĢ ḳıla tuġız. Ben yaparım otuz, kader yapar dokuz.

14933. Miḫnet kürmegen reḫetně de tanımıy. Zahmet görmeyen rahatı da görmez.

14934. Miḫnet çigěp tapḳan běr teŋke tigěn kilgen ḳaznadan yaḫĢıraḳ. Zahmet çekip kazandığı bir akçe zahmetsiz gelen zenginlikten daha iyidir.

46

14935. Miḫnetsěz tapḳan aĢtan miḫnette tapḳan taĢ yaḫĢı. Zahmetsiz bulduğu aĢtan zahmetle bulduğu taĢ daha iyi.

14936. Miḫnetten ḳurḳıp torudan anı tatu artıġraḳ. Zahmetten korkup durmakdan onu tatmak daha gereksiz.

14937. Moŋlı kěĢě moŋın söylegende, moŋsıznıŋ baĢı avırta. Kaygılı kiĢi kaygısını söyleyince, kaygısızın baĢını ağrıtır.

14938. Nuja artınnan nuja, dönyalar Ģulay uza. Yoksulluk ardından yoksulluk, dünyalar böyle geçer.

14939. Nuja běr kěĢěde gěne tormıy. Yoksulluk bir kiĢide durmaz.

14940. Nuja pěçen aĢata. Yoksulluk ot yedirir.

14941. Nuja yuḳnı taptıra, barnı sattıra. Yoksulluk yoku buldurur, varı sattırır.

47

14942. Ozın isep gömerně ḳısḳarta. Uzun plan ömrü kısaltır.

14943. Reḫet yeĢer öçěn ěĢně söy gěne kirek. Rahat yaĢamak için çalıĢmayı sevmek gerek.

14944. Reḫetěn tělegeç, miḫnetěne de tüz. Rahatını dile, zahmete de dayan.

14945. Sabın ḳulnı aġarta, saġıĢ yözně sarġayta. Sabun elini temizler, özlem yüzünü soldurur.