• Sonuç bulunamadı

Yayın Hayatı

Belgede Hisar şiirinde çocuk (sayfa 36-41)

2. Hisar Dergisi

2.2. Yayın Hayatı

Hisar dergisinin yayın hayatını iki dönemde incelemek gerekir. Zira Mart 1950’de çıkmaya başlayan dergi ileride bahsedilecek çeşitli sebeplerden dolayı Ocak 1957’den Ocak 1964’e kadar yayın hayatına ara verir. 1964 yılında başlayan ikinci dönem ise 1980 yılının sonunda nihayet bulur. Her iki yayın dönemi bu bilgiler ışığında değerlendirilirse dergi I. Dönemde 6 yıl 11 ay, II. dönemde 17 yıl olmak üzere toplamda 23 yıl 11 ay yayın hayatını sürdürebilmiştir. Hisar dergisinin yayın hayatını bu doğrultuda ayrı başlıklar hâlinde değerlendirmek uygun olacaktır.

2. 2. a. I. Yayın Dönemi

I. yayın dönemi 75 sayının çıkarıldığı Mart 1950-Ocak 1957 tarihleri arasındaki zamanı kapsar. Söz konusu dönemde 1950 Ağustos ve Eylül; 1955 Temmuz, Ağustos ve Eylül; 1956 Ağustos aylarında toplam 7 ay dergi çıkarılamaz. Ayrıca Ocak-Şubat 1951 ile Ağustos- Eylül 1953 sayıları birleştirilmiş olarak yayınlanır.

1950 yılında Hisar’ın yayınlanması fikrinin karara bağlanmasının ardından, İstanbul Pastahanesi’nde seçimler yapılır. Derginin düzenli olarak çıkarılabilmesi maksadıyla yapılan seçimler sonucu, derginin sahipliğini Mehmet Çınarlı, sorumlu müdürlüğünü İlhan Geçer üstlenir. 1955 yılına kadar derginin işlerini başarı ile yürüten Çınarlı hem görevinin ağırlığı hem de evlenmesi sebebiyle derginin yönetiminden ayrılmak ister. Bunun üzerine Ocak 1956’dan itibaren I. yayın döneminin sonuna kadar derginin sahipliğini Osman Fehmi Özçelik üstlenir. Ancak derginin kurucu grubu sadece yazı ve idare işleri ile uğraşmaz. Mehmet Çınarlı yaptıkları diğer işleri şöyle anlatır: “O tarihlerde (1950-1957) dergileri bayilere dağıttırabileceğimiz bir kuruluş olmadığı gibi, personel çalıştırmaya imkân verecek mâli gücümüz de yoktu. Hisar’ın tashihi, mizanpajı, ambalajlanması, postalanması yanında Ankara bayilerine dağıtımını da bizzat kendimiz yapardık. Dağıtım işi, İlhan’la benim üzerimdeydi. Derginin yeni sayısının teslim edileceği gün, matbaada buluşur, koltuklarımızın altına dergileri alıp bayi bayi dolaşırdık. Ben Ulus civarındaki satıcılara verirdim, o Yenişehir’dekilere..”33

I. yayın döneminde 75 sayı çıkan dergi 4 cilt olarak düzenlenir; 1957 yılının başında da dergi maddî sıkıntılar sebebiyle kapanır. Çınarlı, yayına ara verilişinin sebebini ve sıkıntısını şu şekilde ifade eder: “Özçelik, sorumlu müdürlüğü muhafaza eden İlhan

Geçer’in de yardımıyla Hisar’ı 1956 Ocak ayından başlayarak bir yıl daha yayımladı. Fakat, bir yıl sonra, öteden beri mevcut olan güçlüklere bir de kâğıt darlığı eklenip, Hükûmet yayınladığı bir kararname ile gazete ve dergilere kağıt tahsisini bir sanat dergisince yerine getirilmesi hemen hemen imkânsız olan, ağır şartlara bağlayınca O da benim bir yıl önce yaptığım teklifin ikinci alternatifiyle karşımıza geldi: Derginin yayınına son vermek. İçimiz sızlayarak teklifi kabul ettik.”34

2. 2. b. Yayına Ara Verilen Dönem

1957 ile 1964 yılları arasında geçen yedi yıllık dönemde topluluğu oluşturan isimler bir araya gelip edebî sohbetlere devam ederler. Ancak bu süreçte edebî anlayışlarına uygun bir dergi olmadığı için hiçbiri yazı ya da şiirlerini yayınlamaz. Hatta bir kısmı bu işlerle uğraşmayı bırakır ya da pek seyrek yazar.35 Yazılanlar da ya sanatçıların defterlerinde kalmış ya da sadece eş dost sohbetlerinde okunmuştur.

Bununla birlikte topluluktan kopan ya da uzaklaşan isimler de vardır. İlk çıkışları

Hisar’da olan bazı yazar ve şairler derginin kapanmasının ardından, hem sanat görüşü hem de ideoloji bakımından Hisar’a zıt anlayıştaki bazı dergilere dahil olup, bu anlayıştan uzaklaşırlar.

Bu arada 1959 yılında Türk Ocağındaki bir sohbete davet edilen Çınarlı, Türk

Yurdu dergisinin edebiyat ve sanat alanındaki zayıflığına dikkat çeker. Toplantıdan sonra derginin sorumlu müdürü Galip Erdem, Çınarlı’ya bir teklifte bulunur. Çınarlı ve arkadaşları dergiyi sanat açısından destekleme teklifini kabul ederler. İlhan Geçer, Gültekin Sâmanoğlu, Mustafa Necati Karaer ve ocaklılardan Ayhan İnal, Kerim Aydın Erdem, Osman Kirişçioğlu derginin sanatla ilgili bölümünü oluştururlar.

Bu derginin çerçevesinde çeşitli etkinlikler yapılır. Şiir günleri ve sanat toplantıları düzenlenir. Bu çalışmalar her türlü toplantının yasaklandığı 1960 ihtilaline kadar devam eder. İhtilal ile pek çok alanda olduğu gibi sanat ve edebiyat alanındaki çalışmalara da bir sınırlama ve denetim uygulanır. Siyasî ortamın getirdiği güçlüklerin yanında Ocaklılar ve Hisarcılar arasında da bazı huzursuzluklar yaşanır. Hisarcılar, Türk Yurdu’nun kendilerine ayrılan bölümünde sanat anlayışlarına uymayan yazı ve şiirleri yayınlamak istemezler. Ocaklılar ise politikaları gereği ve doğal olarak her türlü yazılarını kendi dergilerinde

34 a. g. e., s.88. 35 a. g. e., s.90.

yayınlamaya çalışırlar. Aradaki huzursuzluk Hisar’ın yayınlandığı günlere olan hasreti iyice artırır. Özellikle Çınarlı’nın ifadesiyle “Ankara’ya yeni dönen zinde kuvvetler(Gültekin Sâmanoğlu, Mustafa Necati Karaer), dergiyi yeniden çıkarmak gerektiğinden söz ederler”36

Hisar’ın yeniden çıkmasını teşvik eden olaylardan biri de Gavsi Ozansoy’un yaptığı bir ankete Çınarlı’nın verdiği cevaptır. Bu cevapta, Hisar dergisi ve Hisar’ın kapanışıyla edebiyat sahasında meydana gelen boşluklardan bahsedilir. Gazetenin birinci sayfasında yayınlanan bu yazı çok dikkat çeker. Artık herkes, Hisar’ın niçin kapandığını, yeniden çıkıp çıkmayacağını tartışmaya ve yeniden çıkmasını istemeye başlar. Hisar’a duyulan özlem ve yaşanan bu olaylar derginin yeniden çıkmasını adeta bir mecburiyet haline getirir.

Hisar’ın yayınına ara verdiği dönem bazı kayıplara sebep olduğu gibi tamamen olumsuz da olmamıştır. En büyük kayıp yedi yıllık süre zarfında bazı şair ve yazarların

Hisar’dan tamamen ya da kısmen kopmuş olmalarıdır. Bu süredeki kazanç ise Munis Faik

Ozansoy’a göre şöyledir: “Hisar 1950 yılında doğdu. Kendisini ancak aile ve dost çevrelerine tanıtmağa yetecek yedi yıllık bir çocukluk çağından sonra, bir süre kayboldu. Bu kaçış veya saklanış daha geniş bir okuyucu karşısına çıkabilmek için bir hazırlanış, bir çeşit okul ve yetişme dönemi sayabilirsiniz.37

Hisar’ın kapanmasının ardından topluluğun eserlerini yayınlayacak bir organ bulunmayışı, etraftan derginin yeniden çıkması için yapılan baskılar neticesinde, Çınarlı dergiyi yeniden çıkarmaya karar verir.

2. 2. c. II. Yayın Dönemi

II. yayın dönemi ise Ocak 1964-Aralık 1980 tarihleri arasındadır ve 202 sayıdan ibarettir. Derginin Ocak-Şubat 1979; Ağustos-Eylül 1979 sayıları birleştirilmiş olarak yayınlanır.

Mehmet Çınarlı, derginin yeniden yayınlanmasının bir gereklilik olduğunu kabul etmekle birlikte, bazı endişeleri vardır. Gültekin Sâmanoğlu ile bu endişelerini şöyle paylaşır: “Hisar’ı çıkarmaya hazırım. Ama, para-pul işi, bayi-abone problemi bizim üzerimize yüklenmesin. Biz sadece işin teknik ve estetik tarafıyla, dergide çıkacak yazı ve

36 a. g. e., s.92-93.

şiirlerle uğraşalım; ticarî tarafını başka birine (meselâ bir matbaa sahibine) bırakalım. Bana öyle birini bul ki, dürüst ve namuslu olsun, bir dergi çıkarmak istesin; fakat derginin muhtevasına karışmasın.”38

Çınarlı, bu düşüncelerinde haklıdır. Zira, derginin I. yayın döneminde hem derginin çıkması için gerekli maddî hazırlıklarında hem de dağıtımında çok sıkıntı yaşanmıştır.

Basın İlân Kurumu İç Basın Müdürü olan Gültekin Sâmanoğlu kısa bir zaman sonra Çınarlı’nın aradığı gibi birini bulur. Nezih Bayman isimli bu zatın bir matbaası vardır ve “Devrim” adlı bir dergi çıkarmak istemektedir. Bayman’a yeni bir dergi çıkarmak yerine

Hisar’ın yeniden çıkarılmasına destek sağlama talebinde bulunurlar. Nezih Bey, kendisine yapılan teklifi kabul eder ve Hisar Ocak 1964 yılında yeniden çıkmaya başlar.

Bayman, Hisar’ın düzenli olarak yayınlanması için elinden geleni yapar. Ancak matbaasının imkânları sınırlıdır, makineleri eskidir. Bu sebeple dergiyi basıma hazırlamak hayli zordur. Ayrıca Bayman sahibi olduğu iktisadî ve ticarî bir gazete olan İnkılâp ile beraber daha önceden sözü edilen “Devrim” dergisini çıkarmaya başlamıştır. Maddî imkânsızlıklar içinde üç yayın organını idare etmek pek kolay değildir. Üstelik aynı mekânda bu işleri yürütmek de çalışma disiplini açısından oldukça zordur.

Nezih Bayman, Hisar’ın da çıkmaya devam etmesini istediği için beşinci sayıdan itibaren Hisar’a kendi parasıyla ayrı bir idarehane kiralamayı ve başka bir matbaada bastırmayı teklif eder. Fakat Hisarcılar buna razı olmaz. Öte yandan derginin abone, dağıtım, reklam işleri de doğru dürüst yürümemektedir. Dolayısıyla dergiden elde edilen gelir, masraflarını çıkartamaz duruma düşer.

Bütün bu problemler, Hisarcıları derginin imtiyaz sahipliğini, malî ve idarî işlerinin yönetimini yapacak yeni birini bulmaya mecbur eder. Bu göreve, Gültekin Sâmanoğlu’nun kardeşi Metin Sâmancı talip olur. Sâmancı aslında bir ilkokul öğretmenidir. Kardeşinin teklifi ile istifa edip Ankara’ya gelir. Temmuz 1964 sayısı, Metin Sâmancı’nın yönetiminde çıkar. İlk birkaç ay yaşanan acemîliklerin ardından, dergi istenen performansa ulaşır. Hatta öyle ki dergiciliğin yanında kitap basma işine de başlanır. Fakat 1966 martında mizaç ve karakter itibariyle zaten Hisarcılardan farklı olan Metin Bey, bazı yazar ve şairlerle birlikte “Defne” adında bir dergi çıkarmaya başlar ve Hisar ile ilişiğini keser.

Nihayet on yıllık bir aradan sonra Çınarlı yeniden derginin malî ve idarî işlerini üstlenir. Fakat I. yayın döneminde yaşananlar adeta tekrar etmeye başlar. Gültekin

Sâmanoğlu ve Mustafa Necati Karaer daha önce olduğu gibi yine Ankara’dan ayrılır. Sorumluluk İlhan Geçer ve Mehmet Çınarlı’nın üzerine kalır. Ancak bu kez I. Yayın döneminin aksine maddî durumları daha iyidir.

Hisar 1967’den itibaren uzunca bir süre başarılı bir yayın hayatı geçirir. Geniş sanatçı kadrosu sayesinde edebiyat ortamına bir canlılık ve renk getirilir. Fakat 1978’den itibaren , I. yayın döneminin kapanmasındakine benzer problemler ortaya çıkar. Kültür ve Millî Eğitim Bakanlıkları dergiye destek vermezler. Bankalar dergiye ilân vermeye nazlanırlar. Ayrıca ülkedeki siyasî ve ekonomik gerginlik edebiyat ortamına da yansır. Dolayısıyla Hisar 1979 yılında yeniden kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Derginin içinde bulunduğu bu zor durumu okuyucuya aktarmak ilkinde olduğu gibi yine Çınarlı’ya düşer: “Ey Hisar’ı sevdiğini ileri sürenler, Hisar gibi bir derginin bu memleket için gerekli olduğunu söyleyenler, önümüze yığılan dağ gibi engeller karşısında bizim gücümüz tükenmek üzere. Vakit geçirmeden yardıma gelin. Yoksa, dergiyi kapatmak zorunda kalacağız.”39

Aralık 1979 sayısı derginin son sayısı olarak düşünülür. Bu sebeple Çınarlı bir veda yazısı, İlhan Geçer ile Gültekin Sâmanoğlu da Hisar’ın kapanmasından duydukları üzüntüyü dile getirmek için “Hisar’a Veda” ve “Ağıt” başlıklı birer şiir yazarlar.Ancak ne Hisarcıların ne de okuyucuların gönlü Hisar’ın kapanmasına razı değildir. Herkes, derginin yaşatılmasından yanadır. Dönemin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan, böyle mükemmel bir derginin kapanmasına izin vermeyeceğini ve kendilerini destekleyeceğine söz verir. Bu söz, bakanlıktan hiçbir yardım görülmemesine karşın derginin bir yıl daha yayınlanmasına vesile olur. Derginin kapanması için yazılan yazı ve şiirler hemen geri çekilir. Bir yıl pek çok zorluk içinde ve her an kapanma endişesi ile geçer. Nihayet Aralık 1980 derginin 277. ve son sayısı olur.

Veda yazısı yine Çınarlı tarafından yazılır: “Hoşça Kalın” başlıklı yazıda, zaten belli olan sonun maalesef gerçekleştiği, kapanmanın sebeplerinin neler olduğu, Hisar’ın yayın ilkelerinden hiç taviz vermeden bugünlere geldiği anlatılır. Ayrıca kapanışın ardından edebiyat sahasında oluşacak boşluktan da söz edilir. Bu kapanış daha çok ne kadar süreceği belli olmayan bir ayrılık olarak nitelendirilir. Zira hepsinin gönlünde daha önce olduğu gibi yeniden yayın hayatına başlama ümidi vardır. Bu sebeple Çınarlı, mensuplardan başka anlayışlara, dergi ve gazetelere kaymamalarını ister.

Hisar’ın II. yayın dönemi ilkine göre daha uzun sürer. Ocak 1964’te başlayan bu dönem Aralık 1980’de biter ve toplamda 202 sayı çıkar.

1979 yılında yaşanan ekonomik problemler sebebiyle Ocak-Şubat 1979 ve Ağustos-Eylül 1979 sayıları tek sayı olarak çıkarılmıştır. Ocak 1964’te başlayan dönemde derginin sayıları 1’den başlayarak verilir. Ancak Haziran 1978 sayısı, ilk dönemdeki sayılarında eklenmesi ile 174. sayı olarak yayınlanır.

Belgede Hisar şiirinde çocuk (sayfa 36-41)