• Sonuç bulunamadı

Yarı-Başkanlık Rejiminin Türleri ve Ülkelerin Sınıflandırılması

Uygulamada üç tür başkanlık rejimi vardır: Başkan sadece sözde mevki sahibi, fakat gerçek yetki sahibi olmayan biri, tümüyle güçlü birisi veya yetkilerini parlamentoyla paylaşan biri olabilir. Bu farklılık anayasanın içeriği, gelenek ve koşullar, parlamenter çoğunluğun oluşumu ve başkanın bu çoğunlukla ilişkisi nedeniyle ortaya çıkmaktadır.60

Duverger, Fransa ile birlikte Finlandiya, Avusturya, İzlanda, İrlanda, 1919-1933 yılları arasında yaşayan Almanya'daki Weimar Cumhuriyeti'ni ve 1975 Anayasasıyla Portekiz'i, yarı-başkanlık rejimi olarak kabul etmektedir.61 Duverger’ye göre, bu ülkelerin anayasaları nispeten aynı türdendir ve yapı olarak birbirlerine çok benzemektedir. Devlet başkanının yetkileri açısından ise aralarında oldukça büyük farklılıklar vardır. Ancak bu farklılıklar sistemin genel yapısının benzerliği karşısında ikinci planda kalmaktadır. Yukarda belirtilen ülkelerin ortak görünüşü kuralların benzerliği, oyunların çeşitliği olarak nitelendirilebilir. Söz konusu yedi ülkenin üçünde başkan sözde yetki sahibi fakat uygulamada yetkisi olmayan biri, diğerinde tümüyle yetkili, geri kalan üçünde ise, yetkilerini başbakanla paylaşan biri konumundadır.62

Avusturya, İrlanda ve İzlanda'nın anayasaları yarı başkanlık rejimini getirmektedir. Bu ülkelerde devlet başkanları genel oyla seçilmelerine ve anayasal kurallar tarafından önemli kişisel yetkilerle donatılmalarına rağmen modern İtalyan ve Alman başkanları veya İngiltere'deki kraliçe gibi davranmaktadırlar. Bu, söz konusu ülkelerde devlet başkanlarının hükümetlerin önlerine getirdiği bütün kararları ve kararnameleri imzalamaları demektir. Gerçek yetkileri ancak, eğer seçim sonuçları başkanının seçimini kendilerine dikte ettirmediyse, başbakanın atanması konusundadır. Ancak üç ülke arasında çeşitli farklar gözlemlenebilir. Uygulamada

60 DUVERGER, “Yeni Bir Siyasal Sistem Modeli: Yarı Başkanlık Hükümeti”, s.68

61 DUVERGER, a.g. m., s.68

62 DUVERDER, a.g. m., s.70-s.71

başkanlar kişisel yetkilerini İrlanda'da İzlanda'da olduğundan ve Avusturya'da İrlanda'dakinden daha fazla kullanmaktadır."63

Fransa'yı “tam yetkili başkanlığa” örnek gösteren Duverger, Weimar Cumhuriyeti, Finlandiya ve Portekiz’i "dengeli bir başkanlık ve hükümetin bulunduğu ülkeler” olarak tanımlanmaktadır.64 Yarı-başkanlık anayasaları iki hükümdarlı bir devlet yönetimi veya biçimi yaratmaktadırlar. Yürütme yetkisi ve görevi verilmiş parlamentoya dayanan hükümet ve başbakanlık ile halkın genel oyuyla seçilmiş ve önemli yetkilerle donatılmış başkana yer veren bu tür anayasalar, devletin kalbinin içine düalizmi sokmaktadırlar. Bununla birlikte, başkana sembolik görevlerin verildiği İzlanda, İrlanda ve Avusturya ile başbakanın genelkurmay başkanı gibi hareket edebildiği Fransa'da bu düalizm tam anlamıyla görünüşte kalmaktadır. Bunlara karşılık, Finlandiya, Portekiz ve Weimar Cumhuriyeti’nde gerçek anlamda işlemektedir ve günümüze dek de işlemiştir."65

Güney ve Doğu Avrupa’da demokratlaşmanın "üçüncü dalgası" sırasında kabul edilmiş olan anayasalardan Portekiz (1976) ve Romanya (1991) anayasalarının yarı-başkanlık rejimini benimsemiş oldukları ileri sürülebilir. Bazılarında ise rejimin iki temel unsurundan ya biri, ya da öteki mevcut değildir: Ya cumhurbaşkanı halkça seçilmekle birlikte önemli anayasal yetkilere sahip değildir (Polonya, Bulgaristan ve Slovenya) ya da önemli sayılabilecek yetkilere sahip olmakla birlikte halk tarafından seçilmemektedir. (Türkiye 1982, Yunanistan 1975-1986).66

Duverger, yarı-başkanlık rejimi olarak kabul ettiği Avusturya, İrlanda ve İzlanda'yı sözde yetki sahibi başkanın bulunduğu ülke saymaktadır.67 Sartori ise Beşinci Fransız Cumhuriyeti dışında Weimar Almanyası, Portekiz, Sri Lanka ve Finlandiya'yı yarı-başkanlık rejimi olarak kabul etmektedir.68 Yine Sartori, Duverger’in tersine, İrlanda, Avusturya ve İzlanda’yı yarı başkanlık rejimi olarak görmemektedir. Ona göre yarı-başkanlık rejimi için başkanın halk tarafından

63 DUVERGER, “Yeni Bir Siyasal Sistem Modeli: Yarı Başkanlık Hükümeti”, s.71

64 DUVERGER, a.g. m., s.74-78

65 DUVERGER, a.g. m., s.78

66 ÖZBUDUN, “Demokrasiye Geçiş Sürecinde Anayasa Yapımı”, s.146

67 DUVERGER, a.g. m., s.71

68 SARTORİ, “Anayasa Mühendisliği”.,s.167

seçilmesi yeterli değildir, bunun yanı sıra başkanın fiilen kullanılan önemli anayasal yetkileri de olmalıdır.69

Yarı-başkanlık rejimlerinin derecelendirilmesi anayasanın başkana verdiği yetkilere göre yapılabilir. Devlet başkanının yetkileri şekil l' in ilk sütununda, Finlandiya'dan başlayıp İrlanda'ya kadar, yetkilerin azalış sırasına göre, çizilmiştir.

Düzensiz aralıklar farkın önemi konusunda bir fikir vermektedir. Bitişikteki sıralama (Şekil l'in ikinci sütunu) anılan ülkelerde yetkilerin pratikte kullanılma oranını göstermektedir.70

Şekil I. Fransa ve İzlanda olmak üzere iki önemli istisnayı göstermektedir.

(a) Başkanın Yetkileri Anayasada Uygulamada 1.Finlandiya 1.Fransa 2.İzlanda 2.Finlandiya 3.Weimar 3.Weimar 4.Portekiz 4.Portekiz 5.Avusturya 5.Avusturya 6.Fransa 6.İrlanda

Yetkilerin azalış sırasına göre sınıflandırılması

7.İrlanda 7.İzlanda

Çoğunluk-benzeri durumun ya da çoğunluğun bulunduğu dört ülkede devlet başkanları anayasal kurallardan oldukça çok uzaklaşmıştır. Bu ülkelerin anayasadan uzaklaşmaları karşı istikametlerde olmuştur. Fransa da çok güçlü olan başkan rejimin işleyişinde anayasanın kendine sağladığından çok daha önemli bir konum elde etmiştir. Avusturya, İrlanda ve İzlanda'da ise başkanlar anayasal statülerinin çok gerisinde bir konumu kabul etmişlerdir. Bu nedenle anılan ülke başkanları sözde yetkili başkan olarak nitelendirilmektedir. Bu durum, devlet başkanının parlamenter çoğunlukla olan ilişkisine göre değişmektedir. Eğer başkan, bu çoğunluğun başı ise,

69 SARTORİ, “Anayasa Mühendisliği”,s.167

70 DUVERGER, “Yeni Bir Siyasal Sistem Modeli: Yarı Başkanlık Hükümeti”, s.86

siyasal rejimin en güçlü kişisidir ve rejimin merkezinde o vardır. Eğer bu çoğunluğunun başı değilse yalnız bir üyesidir. Günümüzde Avusturya'daki başkan veya çoğu İrlandalı başkanlar bu niteliktedir. Eğer başkan, yansız ve muhalif olarak, çoğunluğun dışında biri ise, düzenleyici bir işlevi vardır ve o zamanda gerçek yetkileri anayasal çerçevededir.”71

Parlamentoda tutarlı ve disiplinli bir çoğunluğun lideri yürütmeyi ve yasamayı birlikte yönetir. Bu lider devlet başkanıysa, başbakan genelkurmay başkanı statüsündedir. Parti liderlerinin başkan adayı olduğu ve rejimin işleyişinin devlet başkanı etrafında oluştuğu Fransa buna iyi örnektir. Eğer başkan çoğunluğu sağlayan partinin başı olmayıp, bu partiye bağlı biriyse, bunun anlamı, başbakanlık görevini partinin liderine verecektir. Bu durumda başbakan hükümette çoğunluk partisinin lideri olarak parlamentoyu denetler ve böylece de devlet başkanını kendine bağımlı kılar. Partilerin liderlerinin değil ancak ikinci plandaki kişilerinin devlet başkanlığına aday gösterildiği Avusturya'da 1971'den sonra ve İrlanda'da hemen hemen her zaman bu durum olmuştur.”72