• Sonuç bulunamadı

1.5. Parlamenter Rejim

1.5.3. Parlamenter Rejimin Zayıf Yanları

1.5.3.1 Parlamenter rejim istikrarsız hükümetlere yol açar:

Parlamenter rejime yöneltilen en önemli eleştiri, hükümet istikrarsızlığına yol açmasıdır.34 Çünkü bu rejimde hükümet, parlamentonun güvenine dayanır;

dolayısıyla parlamento tarafından her zaman görevden alınabilir. Bu nedenle parlamenter rejimin kendisinde potansiyel bir hükümet istikrarsızlığı saklıdır.35

Parlamenter rejim yanlıları bu olumsuzluğa karşı iki tip savunma geliştirmiştir. Birincisi İngiltere gibi disiplinli iki-partili parlamenter rejimlerde istikrarsızlığın görülmemesidir. Çünkü bunlara göre, hükümet istikrarsızlığının

30 ULUŞAHİN, “Anayasal Bir Tercih Olarak Başkanlık Sistemi”, s.92-98

31 ULUŞAHİN, a.g.e., s.110.

32ULUŞAHİN, a.g.e., s.126

33 GÖZLER, “Türkiye’de Hükümetlere Nasıl İstikrar ve Etkinlik Kazandırılabilir?”, s.27

34Arend LİJPHART, “Çağdaş Demokrasiler”, (Çev.Ergun Özbudun ve Ersin Onulduran), Ankara:Yetkin Yayınları, Tarihsiz, s.67

35 ULUŞAHİN, a.g.e., s.79

gerçek nedeni, parlamenter rejim değil, çok-partili sistem ve partilerin disiplinsizliğidir.36

İkinci savunma ise parlamenter rejimdeki hükümet istikrarsızlığının görünüşte olduğudur. Bu rejimde, başkanlık rejiminde görülmeyen tarzda bir

"personel istikrarı" vardır. Ayrıca aynı kişilerin birçok defa başbakanlık ve bakanlık yaptıkları görülmektedir. Bu savunmaya karşı Sartori’nin eleştirisi vardır. Sartori'ye göre, "personel istikrarı" kavramı, hükümet istikran sorununa getirilmiş "yanılgı dolu bir çaredir"37, bu şekilde hükümetteki istikrar problemi daha da kötüleştirilmiş olur.

Çünkü aynı kişinin yedi defa başbakan, birçok defa bakan olması, "onun için harika bir şey"dir; ancak ülke için olumlu bir şey olduğu söylenemez.

Bu tartışmalar, parlamenter rejimin doğrudan istikrarsızlığa yol açmadığını, ancak başkanlık rejiminde olduğu gibi kendi başına hükümetin istikrarını sağlayıcı bir mekanizmadan yoksun olduğunu göstermektedir. Çok partili sistemin ve dolayısıyla koalisyon hükümetlerinin görüldüğü bir parlamenter rejimde hükümet istikrarsızlığı olasılığı her zaman vardır. Bu çerçevede Türkiye'de de çok partili sistem vardır ve yakın gelecekte de bu sistemin iki parti sistemine dönüşmesi olasılığı yoktur. Buna göre, varolan parti sistemi doğrultusunda Türkiye'de parlamenterizm sürekli olarak hükümet istikrarsızlığına neden olabilir. 38

1.5.3.2 Parlamenter rejim zayıf hükümetlere yol açar

Parlamenter rejime getirilen ikinci eleştiri, zayıf, etkinliği düşük hükümetlere yol açmasıdır. Bunun başlıca dört nedeni vardır: a) Parlamenter rejimde hükümet, hiçbir zaman başkanlık rejimindeki başkan kadar güvende değildir. Her zaman parlamentodaki çoğunluğu dikkate almak zorundadır. b) Parlamenter rejimde yürütme organının iki başlı olması da sorunlara yol açabilir, devlet başkanı ile hükümet arasında çatışma çıkabilir. Devlet başkanının sembolik rolüyle yetinmek istememesi durumunda, parlamenter rejimde yetki ve sorumluluk karmaşası ortaya çıkar; hükümet etkinliğini yitirebilir, c) Parlamenter rejimde hükümet kolektif bir organdır. Bu nedenle tek partiden oluşan hükümetlerde de sorunlar ortaya çıkabilir.

Bu rejimde bakanlar kurulunun karar alabilmesi için oy birliği gerekir. Kurulun

36 TURHAN, “Hükümet Sistemleri”, s.61

37 SARTORİ, “Karşılaştırmalı Anayasa Mühendisliği”, s.152

38 GÖZLER, “Türkiye’de Hükümetlere Nasıl İstikrar ve Etkinlik Kazandırılabilir”, s.29

içinde bir bakan muhalif kaldığı zaman, bu bakanın istifa etmesi veya azledilmesi gerekir. Her iki durumda kamuoyunda tartışmalar yaratır. d) Parlamenter rejimde çoğunlukla koalisyon hükümetleri gündeme gelir. Koalisyon partileri birbiriyle rakip ve farklı olduklarından karar alma yeteneği zayıftır, güçsüz hükümetlere yol açarlar.

Bu hükümetlerde uzun pazarlıklar ve siyasi dengeler içinde kararlar alınır, icraat kolay olmaz.39

Yukarda sayılan olumsuzluklar parlamenter rejimler için kaçınılmaz değildir.

Seçim sistemi, parlamenter rejimi rasyonelleştirici önlemler ile siyasal kültür ve tarihsel miras bu tür olumsuzlukların önüne geçebilir.

1.5.3.3 Parlamenter rejim düşük nitelikli bir demokrasiye yol açar

Güçlü yürütme arayışı sonucu ortaya çıkan başkanın doğrudan halk tarafından seçilmesi ilkesi, başkanlık sisteminin demokratik değer açısından parlamenter rejime üstün olduğu yorumuna yol açmaktadır. Parlamenter rejim karşıtları bu görüşlerini dört gerekçeye dayandırmaktadır: a) Parlamenter rejimde, halk, hükümeti doğrudan doğruya belirleyememektedir. Halk parlamento üyelerini seçmekte, parlamento üyeleri de, hükümeti seçmektedir, b) Hesap sorulabilirlik bakımından parlamenter rejim, özellikle koalisyon hükümetlerinde sorumluluğun saptanması oldukça güçtür.

Bu durumda, başbakanın sorumluluktan kurtulması, suçu ortaklarının üstüne yıkması olanaklıdır, c) Hükümet istikrarsızlığı sorumluluğun belirsizleşmesine yol açmakta, kısa süre iktidarda kalmış partilerden hesap sorulmasında zorluk çıkmaktadır. Çünkü onlar aldığı kararlan da uygulayabilme şansına sahip olamamaktadır, d) Seçmenin oy pusulasını atarken oy verdiği adayın kazanması halinde kimin hükümet olacağını bilmesi anlamına gelen “önceden bilinebilirlik” açısından parlamenter rejim düşük değerdedir. Parlamenter rejimde, bir partinin temsilcileri için oy kullanan seçmen, oy verdiği milletvekilinin başbakan olarak kimi destekleyeceğini bilemez.40

Yukarda görüleceği üzere, parlamenter rejimin güçlü ve zayıf yanları vardır. Bir ülkede, bu özelliklerden hangisinin baskın çıktığı belirlenebilirse de bunu genelleyip tüm ülkeler için geçerli sayamayız. Aynı şekilde parlamenter rejimin zayıf yanlarının kendisinden kaynaklandığını ve mutlak nitelikte olduklarını da iddia edemeyiz. Çünkü parlamenter rejimin istikrarsız hükümetlere yol açmasının nedeni,

39 GÖZLER, “Türkiye’de Hükümetlere Nasıl İstikrar ve Etkinlik Kazandırılabilir”, s.29-30

40 ULUŞAHİN, “Başkanlık Sistemi”, s.142-160

koalisyon hükümetleri ve koalisyon hükümetlerinin nedeni de çok-parti sistemidir.

Çoğunluk seçim sisteminin uygulandığı ve disiplinli iki-parti sisteminin var olduğu İngiltere'de istikrarlı ve güçlü hükümetlere rastlanabilmektedir. Bu nedenle, zayıf yanların, parlamenter rejime bağlı olduğu kadar, her ülkenin kendi siyasal ve sosyal koşullarına (parti sistemi, siyasal kültür, sosyal bölünmüşlük) da bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla parlamenter rejimin performansı, ülkeden ülkeye değişebilmektedir. 41

41 GÖZLER, “Türkiye’de Hükümetlere Nasıl İstikrar ve Etkinlik Kazandırılabilir”, s.30-31

İKİNCİ BÖLÜM

YARI-BAŞKANLIK REJİMİ

2.1. Yarı-Başkanlık Rejiminin Doğuşu ve Temel Felsefesi;

Politizasyon yönetimde liyakati, tarafsızlığı, çoğulculuğu, bütünleştiriciliği, katılımı, yönetim kültürünün gelişmesini ve düşük maliyetli yönetimi engellemektedir. Bunun önüne geçebilmek için yöneticileri seçim yetkisi, gittikçe üst yönetim kademelerine tanınmaya başlanmıştır.42 Bu eğilim, kamu yönetimine de yansımıştır. Devletin üstlendiği görevlerin güçlük ve genişliği, sorunların daha karmaşık ve teknik bir hale gelmesi de yönetimin daha fazla yetki ve güç talep etmesine neden olmuştur. Bu süreçte katılımcı demokrasi anlayışı da gelişme göstermiş, yurttaşların örgütlü ya da örgütsüz kendini ifade kanalları artmış, kamu otoritesini etkilemeye dönük irili-ufaklı baskı grupları ve sivil insiyatifsizlikler ortaya çıkmıştır. Bunlar yönetim felsefesini, yönetim organizasyonunu ve rejimlerin gelişim seyrini yakından etkileyen gelişmelerdir.

Yürütmenin güç talebi ve toplumun çeşitlenen ve artan ihtiyaçları karşısında başkanlık rejiminin ve parlamenter rejimin olumsuz deneyimlerinin görülmesi üzerine iki rejimin olumlu yanlarını birleştiren "karma bir rejim" arayışı gündeme gelmiştir. Bu doğrultuda Fransa, Avusturya, İrlanda, İzlanda, Finlandiya ve Portekiz gibi ülkelerde iki rejimin kimi unsurlarını bir araya getiren rejimler ortaya çıkmıştır.

Yönetimdeki gelişmeler yarı-başkanlık rejiminde karşılığını bulmuş, bu rejimde devlet başkanının halkoyuyla seçilmesi ve bakanlar kurulunun parlamentonun güvenine dayandırılması esaslarına yer verilmişti. Yarı-başkanlık özellikle istikrarsız parlamenter rejim biçimlerine alternatif olarak görülmüş, işlerliğiyle ve çözüm olma yeteneğiyle dikkat çekmiştir. Yarı-başkanlık rejiminden önceki Fransa ile yarı-başkanlık sonrası Fransa arasındaki siyasal ve sosyo-ekonomik

42 Krister STAHLBERG, “Kamu Yönetiminin Politizasyonu: Politizasyonun Sonuçları Sebepleri ve Kavramları Üzerine Düşünceler”, (Çev.: Dündar GÜLTEKİN), TİD, S.384, Yıl 61, Eylül 1989, s.199-216

fark bu rejime ilgiyi artırmış, yeni anayasalı demokrasilerin bu rejimi tercih etmelerine yol açmıştır. 43

Yarı-başkanlık rejimi; parlamenterizmden vazgeçmeden hükümet istikrarsızlıklarını önlemek için halk tarafından doğrudan seçilme meşruiyetine dayanan devletin başı sayesinde yürütmenin parlamenter rejim içinde yasama karşısında etkili olmasıdır. Bu, cumhurbaşkanının parlamento çoğunluğu ile aynı siyasal görüşe sahip olduğunda gerçekleşebilir, tersi durumda sonuç olumsuz olabilecektir. Bu durumda devreye cohabitation (birlikte yaşama) kuralları girmektedir. Halkoyuyla seçilen cumhurbaşkanı siyasi partiler üstünde ulusun temsilcisi olarak tüm yetkileri elinde toplamakta, iktidar kişiselleşmekte, organlar arasındaki güçler ayrımı da nitelik değiştirerek işbölümüne dönüşmektedir. Böylece yarı başkanlık rejiminin Amerikan (halka dayalı meşruiyete sahip olmak ve güçlü bir yürütme başı sağlamak) ve İngiliz parlamenter rejiminin (sağlam ve sadık parlamento çoğunluğuna dayalı hükümet ve lider sağlamak) olumluluklarını birleştirdiği ileri sürülmüştür.44

2.2. Yarı Başkanlığın Tanımlayıcı Özellikleri: Karma çözüm olarak