• Sonuç bulunamadı

Yapıcılık’ı zıddı olan yıkıcılık kavramıyla ele almamız, kavramın anlaşılması bakımından yararlı olacaktır. Yıkıcılık içinde olumsuzluğu barındıran, mümkün olanın, en iyisi olsa bile sadece ortadan kaldırılmasını öngören bir tutum ya da davranıştır. Yapıcılıkta ise var olandan faydalanarak hali hazırdakinden daha iyiye daha güzele yönelme vardır. Diğer yandan yapıcılık gerektiğinde içinde yıkmayı da barındıran ama olumlu bir sonuca götürme niyeti taşıyan bir tutum ya da davranıştır.

Russell’a göre önceden tasarımlanmış bir yapıyı ürettiğimizde yapıcı oluruz. Oluşacak yeni yapıyla ilgilenmeden var olan bir yapıyı değiştirmek için doğa güçlerini özgür kıldığımızda ise yıkıcı oluruz.415 Biz bunu kısaca ortaya yeni birşeyler koyma, olanı düzeltme

anlamıyla yapıcılık; var olanı gözönünde bulundurmadan değiştirmeye çalışma biçimiyle de yıkıcılık olarak alabiliriz. Bu yönüyle yapıcılık tutum ve davranışların şekillenmesinde önemli bir faktördür diyebiliriz.

Yapıcılığın eğitimle bağlantısı Russell’ın özellikle üzerinde durduğu bir husustur.416

Bu anlamda Russell’ın öngördüğü eğitimde yapıcılıkla kastedilen nedir? Yapıcılık özelliğine sahip olarak yetiştirilen bir çocuğun kazanımları nelerdir? Şimdi de bu sorulara cevaplar bulmaya çalışalım.

Russell, yapıcılığın temelinde içgüdülerin eğitilmesini görmektedir. Ona göre içgüdünün hammaddesi ahlak açısından nötrdür ve çevrenin etkisi ile iyi ya da kötü yönde biçimlenebilir. Diğer yandan hastalıklı durumlar dışında, başlangıçta çoğu kişinin içgüdülerinin iyi biçimler alabilecek nitelikte olmasını, ölçülü bir iyimserlik için geçerli bir neden olarak görmektedir. Bununla birlikte hayatın ilk yıllarında ruh ve beden sağlığına dikkat edilmesiyle patolojik durumların da çok azalacağını düşünmektedir.417

Russell içgüdülerin eğitilmesinin diğer bir deyişle işlenmesinin nasıl yapılması

414 Russell, Eğitim Üzerine, s.114-115. 415 Russell, Eğitim Üzerine, s.94.

416 Russell, Bertrand, Mutluluk Yolu, Çev. Nurettin Özyürek, Varlık Yayınları, İstanbul, 1992, s.116. 417 Russell, Eğitim Üzerine, s.93-94.

gerektiğine de değinir. Ona göre içgüdünün işlenmesinde en etkin öge beceridir.418 Bir diğer

ifadeyle insanlarda potansiyel olarak bulunanlar, beceriler vasıtasıyla dış dünyaya yansır ya da ortaya konur. Bu yönüyle içgüdüler işlenmemiş madene, beceri de bu madenin işletilmesi olarak düşünülebilir. Farklı alanlarla ilgili madenin -içgüdünün- az veya çok bir biçimde herkeste bulunduğu gözönüne alındığında, insanlara kazandırılan her beceri potansiyelde bulunanların işletilmesi anlamına gelecektir. Russell bu noktada yeni kazanılan veya kazandırılan her becerinin içgüdülerin kullanılmasını gerektireceğini bunun da doğru becerilerin çokluğu oranında erdemli bir insan olma yolunda mesafeler aldıracağını düşünmektedir.419

Pekala içgüdüler eğitilmezse -gerektiği kadar doğru beceri kazandırılmazsa- o zaman durum ne olacaktır? Russell’a göre kötü beceriler kazandırılması ya da hiç beceri kazandırılmaması yetiştirilen çocuğun kötü bir insan olmasıyla sonuçlanacaktır.420 Kısacası

buraya kadar anlatılmak istenenleri, çocuğa kazandırılan her doğru beceri içgüdülerin eğitilmesine, işlenen her içgüdü de çocukta yapıcılık özelliğinin gelişmesini sağlayacaktır biçiminde özetleyebiliriz. Yapıcılık konusunda metot belirlendiğine göre uygulama ne şekilde olmalıdır? Çocuklara becerilerin kazandırılması ne ölçüde mümkündür? Teşvikler yer alsa bile çocuk kendiliğinden bunları edinmek isteyecek midir?

Russell’a göre insanlar tabiatları itibariyle birşeyler ortaya koymak, birşeyler gerçekleştirmek istemekte fakat güçlülük tutkusu421 da devreye girince yapılanın ne olduğu

önemsizleşebilmektedir. Bu da yapıcılık kadar yıkıcı bir tutum veya davranışın sergilenmesine zemin hazırlamaktadır. Ona göre doğru becerilerin kazandırılması hem güçlülük tutkusunun olumlu yönde kullanılmasını hem de içgüdülerin tatmin edilmesini sağlayacağı için yıkıcılık özelliğinden ziyade yapıcılık daha tercih edilir duruma gelecektir.422 Diğer bir ifadeyle güçlülük

tutkusunu hem yıkıcılık hem de yapıcılık özellikleri doyurabilecek özelliklere sahiptir. Doğru beceriler kazandırılarak bu eğilim yapıcılık tarafına kaydırılabilir. Diğer yandan Russell’a göre yıkmak yapmaya göre daha kolay bir tutumdur fakat yapıcılığın zor olması, sağlanan doyumu artıracağı için daha fazla tercih sebebi olacaktır.423

Genel hatlarıyla içgüdü, beceri ve yapıcılık kavramlarından bahsettikten sonra

418 Russell, Eğitim Üzerine, s.93. 419 Russell, Eğitim Üzerine, s.93. 420 Russell, Eğitim Üzerine, s.93.

421 Bu kavrama güçlü olma isteği diyebiliriz. Russell çocukların büyüklerle kıyaslandığında güçsüzlüklerini anladıklarını bu yüzden de oyunlarda, hikayelerdeki kahramanlarla özdeşleşmede bunun sürekli önplanda olduğunu belirtir.

çocuğun eğitiminde yapıcılık ve yapıcılığın nasıl kullanılması gerektiği konusuna geçebiliriz. Russell yıkmanın -yıkıcılığın- daha kolay olduğu için çocukların oyunlarının ağırlığını oluşturduğunu, kazanılan doğru becerilerle beraber zamanla hayatın tüm alanlarında yapıcılığın da yer etmeye başlayacağını belirtmektedir.424 Örnekleyecek olursak: Çocuğun

kumsalda başkası tarafından yapılan kumdan bir şekli bozması ya da bozmak istemesi çocukta yanlış bir eğilim olduğunu göstermez. Bunun ne zahmetle yapıldığını bilmemesi, birşeyler yapmak istemesi diğer yandan bu alanla ilgili beceriye sahip olmaması onu böyle bir tutum ya da davranışa götürmüştür. Kumdan yapılan bu şekle zarar vermesi istenmiyorsa birinci yol nasihat ederek ya da yasaklayarak çözüm üretmeye çalışmaktır. Bu noktada başarılı da olunabilir. Fakat bu Russell’a göre yanlış bir metottur, çünkü yasaklamayla çözüm üretilmeye çalışılmaktadır. Ona göre doğru olan olgunlaşması elveriyorsa çocuğa da kumdan şekiller yapmanın öğretilmesidir. Bu sağlanabilirse, çocuk kendi yaptığının da yıkılmasını istemeyeceği için yapılan birşeyi gereği yokken yıkmanın doğru olmayacağını anlayacak ve buna uygun davranacaktır.425 Russell bu yönüyle özel mülkiyetin yapıcılık bağlamında faydalı olarak

kullanılabileceğini belirtmektedir. Diğer bir ifadeyle çocuğun kendi yetiştirdiği çiçeklerinin olması, kuş veya kedinin bakımını üstlenmesi gibi davranışların onda yapıcılık özelliğini geliştireceğini savunmaktadır.426

Russell’a göre yapıcılık özelliği yukarıda belirtilenlerle de sınırlı değildir. Bu anlamda Russell gaddarlığa karşı mücadelede de yapıcılığı önplana çıkarır. Ona göre çocuklarda sinek, kedi vb. hayvanlara karşı sert davranışlarda bulunma, bunun ötesinde onları öldürme isteği vardır. Şayet bu yıkıcılık, yapıcılığa yönlendirilemezse çocukların zaman içinde diğer insanların öldürülmesinde bile duyarsızlaşacaklarını belirtir. Bu yönüyle ona göre ileriki yaşlarda en büyük eğitici -eğer içgüdü yeterince uyarılmış ise- anne baba olmaktır. Russell, bunun yapıcılık yönünde kesin bir çözüm olduğunu düşünmektedir.427 Çünkü bir canlının doğumundan

bebekliğine, çocukluğuna nihayetinde ölümüne kadar olan süreçte anne babanın emekleri yadsınamaz. Bir cana kıymanın sonucunu bütün boyutlarıyla yaşayacak olan haliyle anne babadır. Yapıcılık da zaten bu temel düşünceden pay alan bir duygudur.

Diğer yandan Russell yapıcılıktan kastının sadece maddi şeyler olmadığını, oyunda rol alma veya koro halinde şarkı söyleme gibi etkinliklerle de yapıcılığın geliştirilebileceğini

423 Russell, Eğitim Üzerine, s.94. 424 Russell, Eğitim Üzerine, s.94. 425 Russell, Eğitim Üzerine, s.95. 426 Russell, Eğitim Üzerine, s.95. 427 Russell, Eğitim Üzerine, s.96.

belirtmektedir. Bu yönüyle yapıcılığın bir bütün olarak düşünülmesini ve gelişmesi için çaba harcanmasını ister. Çocukta yapıcılığın taşlarla, tuğlalarla ve benzeriyle geliştirilebileceği gibi çiçek yetiştirme, ağaç dikme, hayvan yetiştirme ve grup içinde görev alma biçiminde de sergilenebileceğini düşünür.428

Kanaatimizce böyle bir eğitim kısıtlayıcı bir kurallar bütünü olmayacağı gibi içgüdülerin doğru beceriler vasıtasıyla işlenmesi sonucunda; sorumluluk, merhamet vb. birçok istenen özelliği çocuğa kazandırabilecektir.