• Sonuç bulunamadı

BENCİLLİK, ADALET ve MÜLKİYET

Bu üç kavramın birbiriyle bağlantılı olduğu söylenebilir. Şöyle ki, bencillikle adaletin birbirinin zıddı olduğunu, mülkiyetin ise adalete göre bencilliğe daha yakın bir kavram olduğunu düşünmekteyiz. Bu bağlamda Russell’a göre bu kavramlar ne anlama gelmektedir? Kişilik eğitimi yönüyle ne ifade etmektedir? Russell, bu kavramları nasıl ilişkilendirmektedir?

483 Russell, Eğitim Üzerine, s.89. 484 Russell, Eğitim Üzerine, s.89.

Russell, bencillliği bir benzetmeyle açıklamaktadır. Ona göre insan benliği bir gaz gibidir. Dışarıdan müdahale edilmediği sürece yayılmaya devam eder. Bu yönüyle eğitimin amacı, dış basıncın vurma ve ceza gibi değil, alışkanlıklar, düşünceler ve duygudaşlıklar vasıtasıyla biçimler almasını sağlamaktır.486 Bu bağlamda ona göre, kıskançlık; güçlü, kısmen

içgüdüsel ve genellikle istenmeyen bir içtepidir.

Tanım bu olmakla beraber Russell’ın bencillikle mücadele metodunu şu şekilde özetleyebiliriz: Kendi döneminde bencillikle mücadelede hakim görüş; özveri yoluyla bencilliğin yenilmeye çalışılması yönündedir. Fakat Russell, bunun yanlış bir yöntem olduğu kanaatindedir. Herkesin hakkını aramasının yanlış olmayacağını ayrıca özverili davranılınca karşı taraftan şükran duyulmasının beklenmesi gibi sonuçlarıyla aslında bunun bencilliği beslediğini savunmaktadır.487 Ona göre çocuğun düşünce ve alışkanlıklarına adalet ya da

hakkaniyet duygusu aşılandığında çözüm daha kolay olacaktır. Russell’a göre çocukta adalet duygusu doğuştan getirilmemektedir. Fakat bu, kazandırılması zor olmayan bir kişilik özelliğidir. Russell, bunu bir örnekle açıklamaktadır; ortak kullanılması zorunlu olan, bir anda sadece bir çocuğun kullanabildiği bir oyuncakla, başlangıçta çocuğun sadece kendisinin oynaması gerektiğini düşünmesi doğaldır. Fakat büyüklerin sıraya koyup buna göre o oyuncağı kullanmayı öğretmelerinin, çocukta adalet duygusunu çabucak ortaya çıkaracağını düşünmektedir.488

Diğer yandan Russell, eğitimin genel bir kuralı olarak anne baba ya da çocuğa bakan kişilerin çocuklar arasında adaletli davranması, çocukta bu duygunun gelişmesinde etkili olacağı kanaatindedir.489 Anne baba veya bakıcı tarafından aksi bir tutum sergileniyor ve

yapılan adaletsiz tutumun o çocukta oluşturduğu duyguları, ahlak disipliniyle yenmesi tavsiye ediliyorsa, artık çocuğa adalet duygusunun kazandırılması çok zordur. O, aslında bunun sadece kısa vadeli bir çözüm olacağını ama alta itilen bu duyguların günü geldiğinde daha çözümlenemeyecek problemlere kapı aralayacağını düşünmektedir.490

Russell, bencillikle bağlantılı olması bakımından mülkiyet konusuna da değinmektedir. Bu konuda eğitimle bağlantılı olarak iki zıt görüş vardır. Bunlar;

 Mülkiyete karşı görüş,

486 Russell, Eğitim Üzerine, s.101. 487 Russell, Eğitim Üzerine, s.101. 488 Russell, Eğitim Üzerine, s.102. 489 Russell, Eğitim Üzerine, s.103. 490 Russell, Eğitim Üzerine, s.104.

 Mülkiyete izin veren görüştür.491

Russell’ın belirttiğine göre mülkiyete karşı çıkan görüş; mülkiyet sevgisinin birçok kötülüğe kaynaklık ettiğini, bununla da kalmayıp değer verilen malları yitirme korkusunun siyasal ve ekonomik gaddarlığın kaynaklarından biri olduğunu savunmaktadır. Bu sebeple insanların savunucu olmayan yani mülkiyeti gerektirmeyen yaratıcı etkinliklere yöneltilmesinin daha doğru olacağını düşünmektedir. Dolayısıyla çocuklarda mülkiyet duygusunun önlenmesinin yerinde bir hareket olacağını kabul etmektedir.492

Mülkiyete izin veren görüş ise bu duygunun çok güçlü olduğunu, çocukların gördükleri şeyleri elle tutmaya başlar başlamaz bu duygunun geliştiğini, ellerinden alındığında da öfkelendiklerini dolayısıyla böyle bir duygunun görmezlikten gelinemeyeceğini savunmaktadır.493

Russell’ın görüşü bu iki görüşün sentezi durumundadır. O, çocuğun doğasını ve koşulları göze alarak hareket edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu düşünceye göre -mülkiyet bağlamında- bazı oyuncakların ortak bazılarının ise özel olması gerekmektedir. Ortak olanlar pahalı, herkesin hoşuna giden, bir anda tek kişinin kullanabildiği gibi özellikler taşımalıyken; yaş farkı, çocuğa uygunluk gibi nedenlerle de oyuncağın çocuğa özel olmasının kazanımları gözönünde bulundurulmalıdır.494 Russell son kısmı bir örnekle açıklar; Ona göre çocuğun

kitaplar edinmesine izin verilmelidir. Çünkü bu çocukta kitap sevgisini artıracak ve okuma isteği uyandıracaktır. Özel mülkiyet bu bağlamda çocuğun başkalarının kitaplarına -genel olarak düşünüldüğünde eşyalarına- özen göstermesi yönüyle yapıcılığı da teşvik eden bir uygulama olacaktır. Diğer yandan o, özel oyuncakları olsa bile çocuğun bunları paylaşmak istememesine olanak verilmemeli düşüncesindedir. Bu bağlamda çocuk onları da diğer çocuklarla gerektiğinde paylaşabilmeyi öğrenmelidir.495

Mülkiyet ve bencillik konusunda Russell özet olarak şunlara dikkat edilmesini istemektedir;

 Cimri olmaması için çocukta yeterince şeye sahip olmasının engellendiği duygusunu yaratmayın.

 Eşyayı özenle kullanmayı öğrettiği durumlarda çocuğun özel şeylere sahip

491 Russell, Eğitim Üzerine, s.104-105. 492 Russell, Eğitim Üzerine, s.105. 493 Russell, Eğitim Üzerine, s.104. 494 Russell, Eğitim Üzerine, s.105. 495 Russell, Eğitim Üzerine, s.105.

olmasına izin verin.

 Mümkün olduğunca çocuğun zevklerini özel mülkiyeti gerektirmeyen alanlara kaydırmaya çalışın.

 Özel mülkiyetinde olsa bile diğer çocukların onun oyuncaklarını istedikleri durumlarda açgözlü ve cimri olmasına izin vermeyin.

 Yukarıda sayılan hususlar kazandırılmaya çalışılırken çocuğun bunları mutlu olduğunda daha kolay benimseyip uygulayacağını unutmayın.496

Kısaca Russell, adalet duygusuna çocukların yatkın dünyaya geldiklerini, bunun kullanımıyla bencilliğin yenilebileceğini, istenen şekliyle mülkiyet duygusunun da çocuğa kazandırılmasıyla bir bütün olarak sorunun çözüleceğini düşünmektedir. Böyle bir eğitim sonucunda çocuğun yapıcı özellikler kazanacağını dolayısıyla dengeli bir mülkiyet kavramı geliştireceğini belirtmektedir. Kanaatimiz o ki Russell’ın bu anlayışıyla yetiştirilecek bir bireyin etrafındaki insanlara yardım eden, hakkaniyete düşkün bir insan dolayısıyla topluma –bu alanda- örnek olabilecek bir kişiliğe sahip olacağını düşünmekteyiz.

Burada belirtmemiz gereken ikinci husus ise Russell’ın çok anlaşılır bir uslupla fazla detaya girmeden konunun özünü değinmesidir. Bu metodunun da kayda değer bir özellik taşıdığını, özellikle fikirlerinin uygulamaya geçirilmesinde çok zorlukla karşılaşılmayacağını tahmin etmekteyiz.