• Sonuç bulunamadı

Yapıldığı Yere Göre Ġkrar Türleri

1.6. ĠKRARIN TÜRLERĠ

1.6.1. Yapıldığı Yere Göre Ġkrar Türleri

Yapıldığı yere göre ikrar, mahkeme içi ikrar ve mahkeme dıĢı ikrar olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ayrım, ikrarın bölünüp bölünemeyeceği sorunu açısından özel bir öneme sahiptir; çünkü bu durum yalnızca mahkeme içi ikrar bakımından söz konusu olacaktır198

.

1.6.1.1. Mahkeme Ġçi (Adli) Ġkrar

Mahkeme içi ikrar (hâkim huzurunda ikrar199, mahkemeye karĢı ikrar200 , muhakeme içi ikrar201, yargılama içi ikrar202, dava içi ikrar203

, mahkemede ikrar204, adlî

196

PEKCANITEZ, ATALAY VE ÖZEKES, s. 652.

197 KĠRAZ, s. 121.

198 TANRIVER, “Türk Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu”, s. 220. 199 KARAFAKĠH, s. 177.

200

Sabri ġakir ANSAY, Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 7. Baskı, Ankara, 1960, s. 262.

201 Mustafa ReĢit BELGESAY, Hukuk ve Ceza Usulü Muhakemesinde Deliller, Güven Basımevi,

Ġstanbul, 1940, s. 129; BELGESAY, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ġerhi I, Teoriler, Ġspat

43 ikrar205, adli merciler önünde yapılan ikrar206, kazaî ikrar207)208; mahkemeye karĢı, görülmekte olan dava ile ilgili olarak yapılan ikrardır. Mahkeme içi ikrar kavramıyla ilgili detaylı bilgi, ikinci bölümde verilecektir.

1.6.1.2. Mahkeme DıĢı (Yargılama DıĢı, Harici) Ġkrar

Mahkeme dıĢı ikrar, yargılama sırasında yapılmayan yani görülmekte olan davanın yargılaması dıĢında yapılan ikrarı ifade eder209

. Mahkeme dıĢı ikrardan bahsedebilmek için, iki Ģartın bir arada bulunması gerekir. Ġlk olarak, ikrar beyanının görülmekte olan davanın bizzat taraflarından sadır olması; ikinci olarak, bu beyanın mahkemeye yönelik değil, karĢı taraf ya da baĢka kimseler veya merciiler önünde yapılması gerekir210

.

Bununla birlikte mahkeme dıĢı ikrar; yazılı olarak yapılabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir. Tarafların özel mektuplarında veya idari makamlara verdikleri dilekçelerde yer alan ikrarlar, mahkeme dıĢı ikrarın yazılı olarak gerçekleĢtirilmiĢ Ģekline; buna karĢılık, taraflardan birinin baĢkaları (tanıklar) önünde yazılı bir belge kullanmaksızın yaptıkları ikrarlar ise, bu anlamdaki ikrarın sözlü olarak gerçekleĢtirilmiĢ Ģekline örnek oluĢturur211. Diğer bir ifadeyle davanın taraflarından birinin aleyhindeki bir vakıayı örneğin, karĢı taraf ile yaptığı telefon görüĢmesinde, avukatın yazıhanesinde,

202 Necip BĠLGE ve Ergun ÖNEN, Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, Ankara Üniversitesi Hukuk

Fakültesi Yayınları, No:422, 3. Baskı, Ankara, 1978, s. 512.

203 OLGAÇ ve ÇENBERCĠ, s. 15; BĠLGE ve ÖNEN, s. 512. 204 BERKĠ, “Kanunlarımızda Ġkrar ve Hükmü”, s. 1468.

205 OLGAÇ ve ÇENBERCĠ, s. 15; ÖNEN, s.234; ÜSTÜNDAĞ, 639; KURU, ARSLAN ve YILMAZ, s.

373; BELGESAY, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ġerhi I, Teoriler, Ġspat Teorisi, s. 32; BERKĠ, “Kanunlarımızda Ġkrar ve Hükmü”, s. 1468; Necmettin M. BERKĠN, Tatbikatçılara Medeni

Usul Hukuku Rehberi, Filiz Kitabevi, Ġstanbul, 1980, s. 819.

206 Muhsin TUĞSAVUL, “Ġspat Külfeti-Kanuni Deliller ve Ġkamesi”, Adalet Dergisi, Sayı: VII, Ankara,

1951, s. 1069.

207 BERKĠ, “Kanunlarımızda Ġkrar ve Hükmü”, s. 1468. 208 KĠRAZ, s. 122.

209 BĠLGE ve ÖNEN, s. 513; ÖNEN, s. 235; TANRIVER, “Türk Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın

Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu”, s. 222; TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 132; KĠRAZ, s. 124.

210 KĠRAZ, s. 124.

211 TANRIVER, “Türk Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu”, s. 222;

44 hâkimin makam odasında, savcı veya baĢka kimseler (tanıklar) önünde sözlü; karĢı tarafa yazığı mektupta, bir hesap veya not defterinde, idari makamlara verdiği dilekçelerde yazılı Ģekilde ikrar edebilir212

.

Mahkeme dıĢı ikrar; mahkeme içi ikrardan farklı olarak, ancak takdiri bir delil teĢkil edebilir213. Ancak mahkeme dıĢı ikrarın takdiri bir delil sayılabilmesi için de, onu doğrulayacak baĢka delil ve emarelerin bulunması Ģarttır214

.

Mahkeme dıĢı ikrar, senede veya belgeye bağlanmıĢsa, artık ikrardan değil senetten söz etmek daha doğru olur215. Örneğin, bir kimse diğerinden bisikletini ödünç aldığını beyan ettikten sonra, bunu yazıya döküp imzalamıĢsa, daha sonra açılacak olan davada, mahkemenin bu belgeyi mahkeme dıĢı ikrar olarak değil, ikrarı içeren bir senet

212 KĠRAZ, s. 124.

213 KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. II, s. 2040; BĠLGE ve ÖNEN, s. 513; TANRIVER, “Türk

Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu”, s. 223.

214 TANRIVER, “Türk Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu”, s. 223.

“Davacı, kocası hakkındaki ceza davasına konu olan soruĢturma sırasında 30.08.2007 tarihinde polise verdiği ifadesinde, „18 adet bileziği kuyumcuya bozdurup, parasını aldığını, evden de kolunda takılı üç bilezikle ayrıldığını‟ ifade etmiĢ, bu beyanını kuyumcu da doğrulamıĢtır. Davacının bu beyanı harici ikrar (HUMK md. 236/4) niteliğinde olup, dosyadaki diğer delillerle teyit edildiğine göre, aleyhine kesin kanıt oluĢturur. Öyleyse davacı tarafından ikrar edilen yirmi bir adet bilezikle ilgili talebin reddi gerekirken, yazılı Ģekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıĢtır” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2010/12252, K. 2011/14484 ve T. 29.09.2011). “Somut olayda takibe konu çekten dolayı borçlu Esenler Polis Merkezi Amirliği‟nde vermiĢ olduğu 26.4.2009 tarihli ifadesinde, takibe dayanak çek yaprağını imzaladığını beyan etmiĢse de, Ġcra Mahkemesi‟ndeki beyanlarında polis merkezi amirliğinde kendisinin yanlıĢ anlaĢıldığını, kastının çek yaprağındaki imza olmayıp, bunun dıĢındaki diğer kısımlara iliĢkin olduğunu belirterek bu ikrarını kabul etmemiĢtir. Borçlunun emniyet amirliğindeki ikrarı mahkeme içi ikrar niteliğinde olmadığından yukarda açıklanan madde uyarınca borçlu aleyhine kesin delil teĢkil etmez” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2011/205, K. 2011/15733 ve T. 12.07.2011). “Davalı, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağını, orantısız mal taksimi olduğu belirtilmekte ise de kendi ekonomik durumunun davacıya göre daha iyi olduğunu, mektubun yapılan iĢlemi ikrar etmediğini, kabul edilse dahi mektubun davacıya hitaben yazılmadığını belirterek davanın reddini savunmuĢtur” (Yargıtay14. Hukuk Dairesi, E. 2013/7212, K. 2013/8906 ve T. 12.06.2013). “Dinlenen tanıklar Mevlüt Özbayrak ve Abdullah Aga ziynet eĢyalarını alıp bozdurduğunu davalının huzurlarında ikrar ettiğini bildirmiĢlerdir. Özel Dairenin çoğunluk görüĢü, bu olguyu mahkeme dıĢı ikrar olarak kabul ederek sonuca kavuĢmuĢtur. Gerçektende, somut olayda görüldüğü Ģekilde mahkeme dıĢı ikrarın varlığı tanık sözleriyle varlık kazanmıĢtır. Bu durumda ortada mücerret bir mahkeme dıĢı ikrarın bulunduğunda kuĢku ve duraksamaya yer olmamalıdır… Dosyadaki bilgi ve belgelerden az yukarda açıklanan mahkeme dıĢı ikrarla diğer delillerle veya emarelerle kanıtlanmadığı çok açıktır. Hal böyle olunca yerel mahkemenin Özel Dairenin bozmasına karĢı direnmesi yerindedir. Direnme kararı bu nedenle onanmalıdır” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 1997/2-416, K. 1997/593 ve T. 25.6.1997).

215

45 olarak değerlendirmesi gerekir. Bu belgelendirme baĢka bir mahkeme veya resmi makam önünde gerçekleĢebilir216

.