• Sonuç bulunamadı

Beyanın Açık Olup Olmamasına Göre Ġkrar Türleri

1.6. ĠKRARIN TÜRLERĠ

1.6.5. Beyanın Açık Olup Olmamasına Göre Ġkrar Türleri

Ġkrar, son olarak, beyanın açık olup olmamasına göre değerlendirilir. Beyanın açık olup olmamasına göre ikrar; “açık ikrar”, “örtülü ikrar” ve “susma ile ikrar” olmak üzere üçe ayrılır. Bir beyanın ikrar olarak nitelendirmeye müsait olduğu sürece, açık veya örtülü olması arasında bir fark yoktur ve her iki ikrar türü de kanunun ikrara bağladığı hüküm ve sonuçları doğurur256

.

1.6.5.1. Açık Ġkrar

Açık (sarih) ikrar, ikrar eden tarafın, karĢı tarafın ileri sürdüğü aleyhindeki bir veya birkaç maddi vakıayı doğrudan kapsayan ve açık, anlaĢılır, belirli, kesin ifadeler kullanılarak yaptığı kabul beyanıdır257

ki, yazılı veya sözlü Ģekilde yapılabilir258. Örneğin, bir ödünç sözleĢmesinin gereği yerine getirilmediğinde açılan davanın yargılanması sırasında taraflardan birinin “ben sana ödünç olarak bilgisayarımı

vermedim mi?” sorusuna, diğer tarafın “bana bilgisayarını ödünç verdin” Ģeklinde cevap

vermesi veya sadece “evet” demesi, soruda ileri sürülen vakıayı doğrulaması açık ikrardır259

.

254

KĠRAZ, s. 157.

255 KĠRAZ, s. 157. “Dava, inanç sözleĢmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine iliĢkindir. Hukuk Usulü

Muhakemeleri Kanunu‟nun 236/1. maddesi hükmü uyarınca dava evrakında yapılan ikrar geçerlidir ve ikrar eden aleyhine, baĢka bir davada da kesin delil teĢkil eder. Davalının boĢanma davasında ibraz ettiği imzalı cevap dilekçesindeki beyanının, HUMK‟nun 236/1. maddesinde öngörülen mahkeme iç ikrar niteliğinde olup, görülmekte olan davada davalı aleyhine kesin delil teĢkil ettiği ve yazılı belge mahiyetinde bulunduğu, her türlü kuĢku ve duraksamadan uzaktır” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2007/14-289, K. 2007/291 ve T. 23.05.2007).

256

KĠRAZ, s. 158.

257 Yapılan ikrarın, açık bir ikrar olduğu, hâkim tarafından da belirlenebilir. Örneğin, “davacı tarafından

ibraz olunup müddeaaleyh tarafından kendisine aidiyeti ikrar olunan 1934 tarihli senette müddeabih gayrimenkulün on yedi hissede altı hissesinin davacıya aidiyeti sarih bir surette ikrar edilmiĢ olup…” (Yargıtay Ġçtihadı BirleĢtirme Genel Kurulu, E. 1945/20, K. 1947/6 ve T. 05.02.1947).

258 KĠRAZ, s. 158.

259 Nitekim, açık olmayan beyanın, ikrar olarak değerlendirilip, bunun üzerine kesin bir hüküm tesis etmek

mümkün değildir. “Somut olaya baktığımız da; davacı kadastro tespiti sırasında yerel bilirkiĢi olarak bulunmuĢ ve tutanakları toplu olarak ve kendisine okunmadan imza ettirildiğini beyan etmiĢ, gerek

56 Ġkrar beyanına eklenen ek beyanlar (ama, fakat, ancak, yalnız vs.), ikrar edilen vakıanın çekiĢmesiz olmasını engellemeyecek, beyanın içeriğine göre, açık ikrarın nitelikli ya da bileĢik ikrar olmasını sağlayacaktır260

.

1.6.5.2. Örtülü Ġkrar

Örtülü (zımni, delaleten, dolaylı) ikrar, ikrar eden tarafın, karĢı tarafın ileri sürdüğü aleyhindeki vakıa ya da vakıaları dolaylı olarak, o vakıa ya da vakıaların ger- çekleĢmiĢ olduğu sonucunu doğurmaya elveriĢli kabul beyanıdır261. Örneğin, 100 bin liralık bir alacak iddiasına karĢı, “şimdi param yok, üç ay süre ver” veya “bu parayı

bana hibe et” ya da “benim de senden 50 bin lira alacağım var” Ģeklinde cevap vermesi,

beyan sahibinin 100 bin lira borçlu olduğunu örtülü olarak ikrar ettiği anlamına gelir262 . Ayrıca beyan sahibinin “sana 100 bin lira borcum kalmadı” Ģeklinde cevap vermesi, doğrudan alacak iddiasını inkâr ve fakat önceden böyle bir borcun var olduğunu örtülü olarak ikrar ettiği anlamına gelir263

.

Açık ikrar halinde, uyuĢmazlık konusu vakıa ya da vakıalar ikrar edilirken açık, anlaĢılır, belirli ve kesin ifadeler kullanıldığı için, beyan sahibi tarafından birtakım hususlara açıklık getirmesi gerekmeyecektir; fakat örtülü ikrarda beyan edilen bazı

kadastro tutanağı içeriğinden gerekse dosya kapsamından, bunun aksi, yani, davacının bu yerin mer‟a olduğuna dair beyanının, kendisine alenen ve teker teker okunup sonuçlarının açıklanması yönünden de bir iĢlemin yapılmadığı, anlaĢılmaktadır. Hal böyle olunca, ikrarın geçerlilik koĢulu olan ikrar beyanının ilgilisine açıkça okunup-okunmadığı ve onun iradesini tam olarak aksettirip aksettiremediği açık olmayan bir beyanın, ikrar olarak değerlendirilip buna kesin sonuç bağlanması uygun görülmemiĢtir” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2003/7-438, K. 2003/463 ve T. 02.07.2003).

260 KĠRAZ, s. 158-159. 261 KĠRAZ, s. 159. 262

Bununla birlikte, dolaylı ikrar ile suçun belirlenmesi de mümkün olmaktadır. Örneğin, “yakınanın aĢamalardaki anlatımına ve sanığın dolaylı (tevilli) ikrarına göre; babaannesi olan yakınana bıçak çekip „bana para vermezsen seni öldürürüm, bana mecbur para vereceksin, arabanı yakarım‟ diye tehdit edip parayı zorla alan sanığın eyleminin, yağma suçunu oluĢturduğu gözetilmelidir” (Yargıtay 6. Ceza

Dairesi, E. 2007/2316, K. 2011/2436 ve T. 14.3.2011).

263 KĠRAZ, s. 159. Örneğin, “mal beyanının borca yetecek mal, alacak ve haklarını göstermekten ibaret

olduğu ve davalının bununla yetinmeyip kanuni bir zorunluluk yokken açıkça „..bu borcumu ileride ödeyeceğim..‟ demek suretiyle dava konusu icra takibinde talep edilen borcu açıkça kabul ve ikrar ettiği bir gerçektir” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2012/19-114, K. 2012/341 ve T. 06.06.2012).

57 hususların açıklanması kapsamında ve hâkimin davayı aydınlatma ödevinin bir gereği olarak, eksik, belirsiz ve Ģüpheli hususlar ikrar edene sorularak açıklattırılabilir264

.

1.6.5.3. Susma ile Ġkrar

Medeni Yargılama Hukukunda bazı istisnalar dıĢında “susma ikrar sayılmaz” bir ilke olarak kabul edilmiĢtir265. BaĢka bir deyiĢle, tarafın sessiz kalması, karĢı tarafça ileri sürülen vakıaların ikrar edilmesi sonucunu –genel itibariyle- doğurmaz.

Ceza yargılamasında ise susmaya farklı bir sonuç bağlanmıĢtır. Ceza Muhakemesi Kanunu‟na göre sanığa kendisine isnat edilen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni bir hak olarak tanındığı söylenir. Ayrıca ceza hukukunda sanığa susma hakkı hatırlatılmadan elde edilen bilgiler, hukuka aykırı delil olarak nitelendirilir266. Sanığa susma hakkı hatırlatılmıĢ olsa bile sanık bunu tam olarak kavrayamamıĢ ve suçunu ikrar etmiĢse, sanığın bu beyanının delil olarak kullanılmasına tereddütle yaklaĢılmaktadır267

.

Susma ile ikrar konusuyla ilgili detaylı bilgi çalıĢmamızın ikinci bölümünde verilecektir.

264 KĠRAZ, s. 159-160. 265

BERKĠ, “Kanunlarımızda Ġkrar ve Hükmü”, s. 1466; BĠLGE ve ÖNEN, s. 511; KURU, ARSLAN ve YILMAZ, s. 372; TANRIVER, “Türk Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Bölünüp, Bölünmeyeceği Sorunu”, s. 214; TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması” , s. 116; SEVĠLEN, s. 86. Örnek için bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2003/7-438, K. 2003/463 ve T. 02.07.2003;

266

Mahmut KOCA, “Ceza Muhakemesinde Hukuka Aykırı Delilleri Değerlendirme Yasağı”, Ankara

Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C. IV, S. 1-2, Ankara, 2000, s. 107 vd.; Nur

CENTEL ve Hamide ZAFER, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınları, Ankara, Eylül 2014, s. 224; KĠRAZ, s. 162.

267

CENTEL ve ZAFER, s. 224; KĠRAZ, s. 163. Örneğin, “görüldüğü gibi, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen kanıtların değerlendirme dıĢı tutulması halinde, sanığın cezalandırılmasına olanak bulunmamaktadır. Her ne kadar C.BaĢsavcılığı‟nca, ihbar tutanağı ve sanığın ikrarı ile suçun sabit olduğu ileri sürülmüĢ ise de, ihbar sonucu elde edilen kanıtlara itibar edilemeyeceğinden, ihbarın da bu anlamda bir kanıt değeri bulunmayacaktır. Diğer yönden, dosyada sanığa ait bir ikrar bulunmadığı gibi, bir an için sanığın ikrarının olduğu kabul edilse dahi, maddi kanıtlarla desteklenmeyen ve özgür irade ürünü olmayan bu ikrara da dayanılması mümkün değildir” (Yargıtay

Ceza Genel Kurulu, E. 2009/7-160, K. 2009/264 ve T. 17.11.2009). Yine bkz. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2011/18831, K. 2012/3280 ve T. 05.03.2012.

58