• Sonuç bulunamadı

ĠKRARDAN DÖNME (RÜCU, CAYMA)

Ġkrar eden, kural olarak bu kararından dönemez (rücu edemez), ikrarı ile bağlıdır. Bunun nedeni, karĢı tarafın bir vakıayı ikrar etmesi ile ispat yükü kendisine düĢen tarafın lehine bir durum ortaya çıkması ve gerçekleĢmiĢ bir vakıayı, ikrarı geri alarak, gerçekleĢmemiĢ gibi göstermek yetkisinin taraflara tanınmamasıdır268

.

Ġkrarda bulunan kimse artık ikrarıyla bağlıdır; ondan tek taraflı iradesiyle dilediği zaman dönemez. Kanunkoyucu, ikrardan dönmeyi, ikrarı geri almayı HMK m. 188/II‟de belirtilen sıkı Ģartlara tâbi tutmuĢtur. Buna göre, ikrarı geri alabilmek için, ikrarın maddî bir hatadan kaynaklandığının ispat edilmesi gerekir269

.

HMK m. 188/II hükmüne göre, maddî bir hatadan doğmuĢ olmak kaydıyla ikrardan dönülebilir. Bu nedenle hukukî bir hata ikrardan dönülmesi için yeter bir sebep teĢkil etmez270; yani ikrar eden taraf, bu ikrarın hukukî neticesini yanlıĢ hesap etmiĢ olsa bile, ikrarından cayması uygun değildir271. Maddî hatadan maksat, yapılan ikrarın gerçek duruma uymamasıdır; ancak bu husustaki hatalar rücuya sebep olabilir272

.

Öte yandan, ikrardan önceki iĢlemin ıslah suretiyle ortadan kaldırılmıĢ bulunması, ikrarı ortadan kaldırmadığı gibi, ikrardan cayma için de bir sebep teĢkil etmez273.

268

TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 119; TUĞSAVUL, s. 1073.

269 KURU, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, s. 351; TUĞSAVUL, s. 1073; KURU, Hukuk

Muhakemeleri Usulü, C. II, s. 2048.

270 KURU, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, s. 351. 271

BĠLGE ve ÖNEN, s. 521.

272 Örneğin, “dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil

istemine iliĢkindir. Somut olayda, baĢka mahkemede açılan dava dosyasında, davacıların dilekçeyle, miras paylarını aldıkları ve dava konusu taĢınmaz yönünden herhangi bir hakları kalmadığı yönündeki beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu ancak, sonraki tarihli dilekçeyle de ikrardan döndüklerini bildirdiklerine göre, ikrarın maddi bir hataya dayalı olduğunu davacıların öncelikle ispatlamaları gerekeceği kuĢkusuzdur” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, E. 2013/3155, K. 2013/4340 ve T. 27.03.2013).

273

BĠLGE ve ÖNEN, s. 521. “Dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde ecrimsilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiĢtir. Davanın tamamen (kamilen) ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmıĢ olan bütün usul iĢlemleri yapılmamıĢ sayılır. Ancak, ıslahın ikrara, keĢfe, bilirkiĢi raporlarına, Ģahit sözlerine bir etkisi olmaz. Yani ıslahla bunlar geçersiz sayılamaz. Taraflar ancak kendi usul iĢlemlerini ıslahla düzeltebilirler. Mahkemenin ve karĢı tarafın iĢlemleri ıslahın

59 KarĢı tarafın, muvafakatiyle hukukî hatadan dolayı ikrardan cayma caizdir. Bu muvafakat olmadığı takdirde, ikrardan rücu edebilmek için, iki durumun ispatına gerek vardır: “Ġkrar edilen vakıanın gerçeğe uygun olmadığı” ve “ikrarın maddi bir hata sonucu olarak yapılmıĢ bulunduğu”dur274. Taraf, gerçeğe uygun olmayan bir vakıayı bilerek ikrar etmiĢ ise, bundan dönemez275

. Bu iki noktadan birisi sabit olmazsa, cayma geçerli sayılmaz. Maddi hata her türlü delil ile ispat edilebilir ve yemin teklif olunabilir.

Ġkrar edilen vakıanın gerçeğe uygun olmamasında, ikrar edilen vakıanın gerçek olmadığını ispat etmek için HMK m. 200/I hükümleri uygulama alanı bulmalıdır. Buna göre, ikrar edilen vakıanın gerçek olmadığını ispat etmek için bir hukukî iĢleme baĢvuruluyorsa ve bu iĢlemin değeri de kanunda belirtilen 2.500 TL‟yi geçiyorsa, bunun kesin delillerle (kesin hüküm, senet, yemin) ispat edilmesi gerekir; eğer hukukî iĢleme değil de, hukukî fiile baĢvuruluyorsa, bunun ispatı için de kesin delillerin yanında takdiri delillere ve bu arada tanığa da baĢvurulabilir276

.

Ġkrarın maddi bir hata sonucu yapılmasında, hatadan kasıt, ikrar edilen vakıanın gerçekliğine iliĢkin gayri-iradî bilgisizlik veya yanlıĢ kanaat ya da tahmindir277. Örneğin,

konusu dıĢındadır. Davacı taraf, bilirkiĢi raporundan sonra davalı tarafın yokluğunda, ıslah dilekçesi vererek davaya konu miktarı arttırmıĢtır. H.U.M.K.‟un 85. maddesi gereğince diğer tarafın yokluğunda yapılan ıslahın yazılı olarak karĢı tarafa tebliği gerekir. Mahkemece, yoklukta yapılan ıslah iĢleminin davalı tarafa tebliği iĢlemi yapılmadan karar verilmesi hatalı olup, kararın bozulması gerekmiĢtir” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2013/761, K. 2013/1521 ve T. 04.02.2013). Yine bkz. Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu, E. 2007/2-99, K. 2007/141 ve T. 14.03.2007; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E.

2013/761, K. 2013/1521 ve T. 04.02.2013.

274 BĠLGE ve ÖNEN, s. 521; YAVUZ, s. 682; TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri

Alınması”, s. 123.

275 KURU, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, s. 2049; KURU, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, s.

351.

276 TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 124. Örneğin, “yazılı delil veya

„delil baĢlangıcı‟ yoksa inanç sözleĢmesinin ikrar (HMK m. 188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2013/1928, K. 2013/3876 ve T. 15.03.2013). Yine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi‟nin bu konudaki benzer kararlar için bkz.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2013/1846, K. 2013/3790 ve T. 14.03.2013; Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2013/921, K. 2013/3381 ve T. 07.03.2013; Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2012/6870, K.

2012/7623 ve T. 29.05.2012; Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2012/233, K. 2012/867 ve T. 26.01.2012; Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2011/15421, K. 2012/512 ve T. 19.01.2012; Yargıtay

14. Hukuk Dairesi, E. 2011/15982, K. 2012/498 ve T. 19.01.2012; Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E.

2008/2414, K. 2008/3130 ve T. 13.03.2008.

277

60 bir kimse, hesap sonucu bir borç ikrar edip, sonra hesabın yanlıĢ olduğu anlaĢılırsa, bu ikrarın hata sonucu yapıldığı iddia edilebilir278

.

HMK m. 188/II, mahkeme içi ikrarın bağlayıcılığını açıkça ortaya koymaktadır. Ġkrarın, ikrar eden tarafından geri alınması ve böylece, ikrar edilen vakıanın tekrar ispata muhtaç hale gelmesi, söz konusu hükümde belirtilen sıkı Ģartların gerçekleĢmesine bağlıdır. Ġkrarın, aynı zamanda bir usul iĢlemi niteliği taĢıması nedeniyle, onun maddî hukuka göre iptali imkânının da mevcut olmadığı belirtilmektedir; ancak, ikrar ile karĢı taraf lehine bir durum ortaya çıktığından, eğer karĢı taraf rıza gösterirse, ikrarın belirtilen Ģartlarının gerçekleĢmesi aranmadan geri alınması mümkün olmalıdır279

. Ġkrarın maddî hatadan kaynaklanması halinde geri alınabileceğini belirten HMK m. 188/II, sadece mahkeme içi ikrara iliĢkindir ve tarafların bizzat kendilerinin ileri sürmüĢ oldukları tek taraflı iddialar, hukukî konuların ikrar edilmesi, serbestçe geri alınabilirken; mahkeme içi ikrar, ikrar eden için bağlayıcıdır; serbestçe geri alınamaz280

. Mahkeme dıĢı ikrar HMK m. 188‟e tabi değildir. Bu nedenle, mahkeme dıĢı ikrar, söz konusu hükümde belirtilen Ģartlara bağlı olmaksızın geri alınabilir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunamadıkları, res‟en araĢtırma ilkesinin uygulandığı davalarda, ikrar hâkimi bağlamadığından; böyle bir davada ikrar vuku bulsa dahi, bu ikrarı geri alabilmek için, m. 188/II hükmüne baĢvurmaya gerek yoktur ki burada, ikrar eden, ikrarın gerçeğe uygun olmadığını ve maddî hata nedeniyle yapıldığını ispat etmek zorunda olmaksızın, sadece ikrarın güvenilirliğini azaltan hususları ispat ederek ikrarını geri alabilir281.

278 BERKĠ, “Kanunlarımızda Ġkrar ve Hükmü”, s. 1470. 279

TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 120.

280 TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 120.

281 TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 121. “Dosya içeriğine göre;

maktül Abdulmanaf Akbel‟e 23.7.1987 günü Dicle Nehrinde ölü olarak bulunması üzerine, evleri olay yerine yakın olan Sanık Nezir Oğuz, gayri resmi eĢi Gülseren ve ġehmuz Ekinci adındaki kiĢinin gözaltına alınıp soruĢturma baĢlatıldığı, sanığın 23.7.1987 tarihli ilk ifadesinde suçu inkar edip, 28.7.1987 tarihli ikinci ifadesinde ikrar ettiği, savcılık dahil diğer aĢamalarda ilk ifadesine rücu ederek ikrara iliĢkin beyanının baskıya dayalı olduğunu söylediği, sanığın gayri resmi eĢi olan ve aynı zamanda olayın tek tanığı durumunda bulunan Gülseren Ekinci 28.7.1987 tarihli ifadesinde ikrara

61 HMK m. 188/2‟deki ikrardan dönme, tamamlanmıĢ (geçerli) olan ikrar içindir. Vekilin müvekkilinin hazır bulunduğu oturumdaki ikrarının müvekkil tarafından tekzip edilmesi halinin bununla ilgisi yoktur. Çünkü, orada ikrar (hiç) yapılmamıĢ sayılır282

. Yine, ıslah (HMK m. 176 vd.) yolu ile, ikrar da hükümden düĢürülemez. Çünkü, ıslah halinde, mahkeme içi ikrarın hükmü saklıdır283

.

Kanunî Ģartlar uyarınca, kanuni ve sözleĢmeyle belirlenen temsilciler, ikrarda bulunabilme ve rücu etme haklarına sahiptirler. Ancak, kanuni temsilcinin ikrardan rücusunda sadece temsilcinin hatasına bakılır. Bu noktada, sözleĢmeyle belirlenen temsilde temsilcinin ikrar beyanında bulunurken yaptığı hata ve temsil olunanın bilgi verirken yapmıĢ olduğu hatayı da göz önüne alınmak gerekir284.

Bilerek ve isteyerek gerçeğe aykırı olarak yapılan ikrar için de HMK m. 188/II hükmü uygulama alanı bulamaz; bu Ģekilde yapılan ikrar geri alınmaz ve bu Ģekilde yapılan ikrarda, söz konusu hükümde aranan maddî hataya dayanma Ģartı gerçekleĢmez285

. Ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi, HMK m. 188/II hükmü, bilerek gerçeğe aykırı yapılan ikrar için bir yaptırım oluĢturmaktadır ki tarafların gerçeği söyleme yükümlülüğüne aykırı davranmaları halinde, böyle bir ikrarın geri alınması engellenerek, söz konusu yükümlülüğe aykırı davranıĢ cezalandırılmıĢ olmaktadır286

.

yakın beyanda bulundurulmuĢsa da diğer ifadelerinde olay hakkında bilgi ve görgüsünün olmadığını belirtmiĢtir. Özel Daire ile yerel mahkeme arasında uyuĢmazlık bu delillerin yeterli olup olmadığına iliĢkindir” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 1989/1-90, K. 1989/144 ve T. 17.04.1989).

282 KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. II, s. 2049.

283 KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. II, s. 2049. “Davanın tamamen (kamilen) ıslah edilmesi

halinde dava dilekçesi dahil, yapılmıĢ olan bütün usul iĢlemleri yapılmamıĢ sayılır. (HUMK. m.87/1) Ancak, ıslahın ikrara, keĢfe, bilirkiĢi raporlarına, Ģahit sözlerine bir etkisi olmaz. Yani ıslah ile bunlar geçersiz sayılamaz. Taraflar ancak kendi usul iĢlemlerini ıslah ile düzeltebilirler. Mahkemenin ve karĢı tarafın iĢlemleri ıslahın konusu dıĢındadır. Somut olayda, dava tamamen ıslah edilip, tenkis davasına dönüĢtürüldüğüne göre tenkis davası iptal davasının açıldığı 12.8.1993 tarihinde açılmıĢ sayılır” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2007/2-99, K. 2007/141 ve T. 14.03.2007).

284 BĠLGE ve ÖNEN, s. 522; TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 121. 285 TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 121.

286 TERCAN, “Medeni Yargılama Hukukunda Ġkrarın Geri Alınması”, s. 121. Ġkrardan dönmenin,

62