• Sonuç bulunamadı

SİMGELER LİSTESİ

2.3. Yalnızlıkla İlgili Değişkenler

Güngör (1996) gelişmiş ülkelerde sosyal değişimin hızı ve bu değişimin bireyin sosyal ilişkilerini etkilediğinin önemini vurgulamıştır.

Yapılan araştırmalarda yalnızlığı hızlandıran ve yaygınlaştıran etmenler arasında yaş, cinsiyet, aile ve arkadaşlık ilişkilerinin rol oynadığı ortaya koyulmuştur. Bekar olmak, romantik bir ilişkinin olmaması gibi etmenler de yalnızlıkla bağlantı göstermişlerdir. Tüm bu etmenler yalnızlık yaşantısı için bir risk faktörü olarak kabul edilmiş ve yalnızlığa karşı yatkınlık oluşturmuştur (Jones ve Hebb, 2003). Aşağıda araştırmalarda yalnızlık yaşantısıyla bağlantılı olan bazı değişkenlerin bulgularına yer verilmiştir.

2.3.1.Yalnızlık ve Cinsiyet

Yalnızlık yaşantısı ile ilgili çalışmalarda dikkate alınan değişkenlerden birisi cinsiyettir. Bu konuda farklı çalışmalarda farklı sonuçlara varılmıştır. Cramer ve Neyedley (1998), yalnızlık ve cinsiyet farklılıkları üzerine yaptıkları çalışmada sosyal roller ve toplumsal baskının önemli olduğunu açıklamışlardır.

Roscoe ve Skomski (1989) üniversite öğrencileri ile yaptıkları araştırmada, erkeklerin kızlara göre yalnızlık puanlarının yüksek olduğu sonuca varmış, fakat bu farkın kız ve erkek öğrencileri arasında anlamlı olmadığını belirtmiştir. Demir (1990) de, üniversite öğrencilerinin yalnızlık yaşantısını etkileyen faktörler konusunda yaptığı çalışmada, erkeklerin yalnızlık

14

düzeylerinin anlamlı ölçüde kızlardan yüksek olduğunu belirtmiştir ve bu sonucu cinsiyetin rolünden ve duygusal tepkileri sergileme davranışlarının farklı öğrenilmesinden kaynaklandığına bağlamıştır.

Kim (2001) ise yalnızlık, depresyon düzeyi ve sosyal ağla cinsiyet arasındaki ilişkiyi bulmak için 452 üniversite öğrencisiyle yaptığı araştırma sonucunda kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre, daha geniş sosyal ağa sahip oldukları halde memnuniyet değerlerinin düşük olduğunu ve yalnızlık ve depresyon düzeylerinin yüksek olduğunu belirtmiştir. Kızların geniş sosyal ağa sahip olma nedenlerinden birisi kendilerini açma davranışlarının yoğun olmasından kaynaklandığı şeklinde ifade edilmiştir.

2.3.2.Yalnızlık ve Yaş

Araştırmacılar yalnızlık ve yaş değişkeni arasındaki ilişkiyi incelediğinde farklı sonuçlara rastlamışlardır. Orzeck ve Rokach (2004)’a göre, bireyin kişilik özellikleri ve yaşam deneyimleri farklı yaş dönemlerinde farklı yaşam türlerinden kaynaklanmaktadır.

Frank ve Woodward (1988), yalnızlığın her aşamada ortaya çıkabileceğini belirtmişlerdir. Onlara göre, ergenler yalnızlık duygusu yaşamada risk altındadırlar ve yalnızlık bu dönemde daha yoğun yaşanabilir. Orzeck ve Rokach (2004), yalnızlığın ergenler ve genç-yetişkinler arasında bilinen, yaygın bir deneyim olduğunu, Roscoe ve Skomski (1989) ise yalnızlığın genç ergenler arasında temel bir sorun olduğunu açıklamışlardır.

Quay (2002) okul öncesi döneminde olan öğrencilerle yaptığı çalışmasında, yaşın yalnızlıkla bağlantılı olduğunu belirtmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, yaşı büyük olan çocukların yalnızlık düzeyi yaşı küçük olanlara göre daha fazladır. Yeh (2004) de, tek başına yaşayan yaşlı-yetişkinler içinde özellikle erkeklerin yalnızlık düzeyinin yüksek olduğunu belirtmiştir.

Kafetsios (2002), 20-66 yaşları arasındaki yetişkinlerle yaptığı çalışmada, yaşlı bireylerin yaşları ve psikolojilerinin iyi olması arasında pozitif bağlantı olduğunu belirtmiştir ve yaşlıların sosyal yalnızlık düzeylerinin daha düşük düzeyde olduğunu ifade etmiştir.

15 2.3.3.Yalnızlık ve Kişisel Özellikler

Flett, Hewitt ve Rosa (1996), mükemmeliyetçilik ve çeşitli psiko-sosyal problemlerin arasındaki ilişkiyi 105 öğrenci üzerinde incelemişler ve bireyin psiko-sosyal uyum problemleri içinde yüksek yalnızlık düzeyinin de yer aldığını, sosyal beceri düzeyi yüksek olan bireylerin uyum problemlerini daha az yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Demir (1990) bireyin sosyal beceri eksikliği ile yalnızlık arasında yoğun bir ilişki olduğunu vurgulamıştır. Araştırma sonuçlarına göre, sosyal beceri eksikliği olan bireylerin psikososyal problemleri (depresyon, yalnızlık, anksiyete) artmıştır.

2.3.4.Yalnızlık ve Aile İlişkileri

Yalnızlık araştırmalarında, eğer araştırılan grup ergenler ve genç yetişkinlerse; aile ve arkadaşlık ilişkileri de öne çıkar. Wiseman, Mayseless ve Sharabany (2005) öğrencilerin aileleri ile bağlılıklarını ve ilişkilerinin niteliğini ve yalnızlık düzeylerini araştırmışlardır. Yaptıkları çalışma sonunda öğrencilerin aileleri ile güvenli ve ilgili bağlılık belirtmeleri ile yalnızlık arasında negatif korelasyon bulmuşlardır.

Olson (1993)’de çocuklukta ailesi ile sıcak ilişki kurmayan bireylerin yetişkinlikte yalnız olacaklarını öne sürmüştür. Bu konu üzerinden yola çıkarak yalnızlığı besleyen iki aile modeli belirtmiştir.

1. Sıkı sarılmayan aileler: duygusallıkla çocuklarına sarılmayan aileler, narsistik müdahalelere sahiptirler. Bu tip aileler, çocuklarını aşırı derecede koruyan, onların sosyal keşiflerine ve becerilerini geliştirmesine ve sosyal çevre ile etkileşimlerine izin vermeyen ailelerdir.

2. Karmakarışık düzensiz aile tipi: çeşitli sosyal yönlendirme ve örneklerle ergene sosyal becerisini geliştirmek için yardımcı olmayan aile tipidir.

Olson’a (1993) göre, her iki aile tipi de, ergenlerin sosyalleşme deneyimlerinde, sosyal beceri kazanmalarında çok az destek olmakta veya hiç destek olmamakta ve böylelikle yalnızlıklarına uygun ortam hazırlamaktadırlar.

16 2.3.5.Yalnızlık ve Sosyal İlişkiler

Sosyal dünyada insanlar yaşamlarını oluşturdukları ilişkiler içinde yer alan kişilerle birlikte sürdürürler. Akraba, arkadaş ve aile gibi farklı konum ve statüdeki bireylerle kurulan ilişkilerin olumlu ve olumsuz etkileri bulunmaktadır. Cohen (2004)’e göre, sosyal ilişkiler bireyin sağlığını olumlu yönde etkilemektedir; bundan dolayı sosyal alana ait ilişki yapılarının fiziksel sağlıkta önemini vurgulamaktadır.

Kafetsios (2002), Yunanistanlı öğrencilerle yaptığı çalışmasında sosyal ilişkilerden alınan sosyal desteği, fiziksel ve psikolojik sağlık için olduğu kadar sosyal ve duygusal yalnızlık için de etkileyici bir değişken olarak belirtmiştir.

Son yıllarda yalnızlık üzerinde yoğunlaşan literatürde sosyal ilişkiler ve sosyal ağın etkisi vurgulanmaktadır. Jones ve Hebb (2003)’ e göre, duygusal partner veya arkadaşlık gibi bazı ilişki tiplerinin olmadığı zaman veya bu tür ilişkiler azaldığında yalnızlık artmaktadır. Diğer taraftan yalnızlığın, arkadaş sayısı ve sosyal ağın büyüklüğüyle sosyal ilişkiler ve statülerin öznel koşulları ile bağlantılı olduğu belirlenmiştir.

2.3.6.Yalnızlık ve Kültür

Araştırma sonuçlarından ortaya çıkan bulgular karışık gözükse bile kültür bir başka değişken olarak yalnızlık deneyimini etkilemekte ve bireylerin farklı kültürlerde yaşadıkları yalnızlık durumundan etkilendiklerini açıklamaktadır. Rokach ve arkadaşları (2004) yalnızlığın bireylerin toplumdaki veya çevresindeki insanlarla ilişkilerindeki eksikliklerden yansıyan sübjektif deneyimler olduğunu, aynı zamanda kültürlerin de insanların ilişkilerinin içinden biçimlendiği ve yapılandığını belirtmektedir. Bu sebeple de yalnızlık algılamalarının ve deneyimlerinin kültürel çeşitliliğin etkisiyle farklılaşmasının doğal olduğunu vurgulamaktadır. Kültürün yalnızlık üzerinde etkisi olduğuna dair Rokach ve arkadaşları (2004) Kuzey Amerika ve Spanyol’da yalnızlığın nedenleri ile kültürün ilişkisi üzerine kültürler arası araştırma gerçekleştirmişler ve yalnızlık nedenleri için kültürün etkili olduğunu vurgulamışlardır.

17

Yum ise (2003)’te yalnızlıkla farklı değerlerin baskın olduğu kültür tiplerini incelemiştir. Bireysel veya kolektivist kültür üyesi olmanın, bireyin yalnızlık düzeyi üzerinde farklı etkileri olabileceğini belirtmiştir. Yum (2003)’un Amerikalı ve Koreli bireylerle yaptığı bu araştırmada, kolektivist kültüre üye olanların, bireysel kültüre üye olanlara göre kendilerini daha yalnız hissettikleri belirlenmiştir.

Rokach ve arkadaşlarına (2004) göre, bireysel kültürlerin gruplarında ve yaşam stillerinde bireysel değerler hakimdir ve kolektivist kültürlerde genellikle bireyler geniş aile içinde büyüdükleri için duygusal veya finansal destek için diğerine güvenmektedirler. Bunun için Batı ülkelerindeki genç ergenlerin yalnızlık yaşantılarında, aile ile ilişki önemli bir faktör olarak sayılmamaktadır.

2.4.Yalnızlığı Açıklayan Kuramlar