• Sonuç bulunamadı

SİMGELER LİSTESİ

2.10. Sosyal Medya Üzerine Yapılmış Olan Bazı Araştırmalar

Sosyal medya, kullanıcıya sağladığı kullanım kolaylığı sayesinde oldukça etkin olarak kullanılmakta ve bu nedenle günümüzde önemli bir medya halini almaktadır. Geleneksel medyayla karşılaştırıldığında sosyal medya, birçok avantaja sahiptir. Sosyal medyanın önemli konumundan dolayı gün geçtikçe sosyal medya hakkında yapılan çalışmaların ve araştırmaların sayısı da artmaktadır. Sosyal medya kullanımı ile ilgili birçok araştırma bulunmaktadır. Burada bu araştırmalardan bir kısmına yer verilmiştir.

Köroğlu (2014), 401 öğrenci ile yaptığı üstün yetenekli çocukların sosyal medya kullanım motivasyonları çalışmasında öğrencilerin sosyal medyayı en fazla eğlenme motivasyonuyla kullandıkları sonucuna varmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, üstün yetenekli çocukların sosyal medyayı pragmatik şekilde kullanma eğiliminde oldukları ve

34

internet kullanım amaçlarının sosyal medya kullanım amaçları ile örtüştüğü ortaya çıkmıştır. Ayrıca YouTube, Facebook ve Twitter en sık kullanılan sosyal ağ siteleri olarak belirlenmiştir.

Sönmez (2013) de sosyal medya ve ortaöğretim öğretmenlerinin Facebook alışkanlıklarını incelemiştir. Bu araştırma çalışmakta olan ve Facebookta aktif olan 40 öğretmenle gerçeklemiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Facebook önemli bir iletişim aracı olarak görülmüştür. Öğretmenler Facebook üzerinden arkadaşlarıyla haberleştiklerini ve Facebook’u cep telefonları aracılığıyla mobil olarak kullandıklarını belirtmişlerdir. Facebook’a bağlantının cep telefonları üzerinden de gerçekleştirilebilmesi, onun kullanışlılığının artış nedeni olarak sayılmıştır. Bunun yanı sıra, bazı durumlarda Facebook’un cep telefonu ile konuşmaktan ve mesajlaşmaktan daha sık kullanıldığı sonucu ortaya çıkmıştır.

Bayraktar ve diğerleri (2013), öğretmen adayı öğrencilerin sosyal ağları benimseme ve yalnızlık durumları arasındaki ilişkiyi incelemiş; öğrencilerin yalnızlık ve sosyal ağları benimseme puanları arasında anlamlı bir ilişki olduğunu tespit etmişlerdir. Bu çalışmanın sonucuna göre, öğrencilerin sosyal ağları kullanma sıklıkları arttıkça yalnızlık puanları da artış göstermiştir. Ayrıca öğrencilerin yalnızlık durumları ve sosyal ağları benimseme durumları öğrenim gördükleri üniversiteye göre değişim göstermemiştir.

Bostancı (2010) sosyal medya gelişimi ve iletişim fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım alışkınlıkları üzerinde yaptığı çalışmasında, araştırmaya katılan öğrencilerin %22,2’sinin interneti sosyal medya, %20,5’inin araştırma ve %19,7 sinin ise iletişim amaçlı kullandıkları sonucuna varmıştır. Araştırmaya katılan iletişim fakültesi öğrencilerinden sosyal medyayı fotoğraf paylaşım amacıyla kullananlar 3,78 ortalama ile İstanbul Üniversitesi’nde, 3,48 ortalamayla Gazi Üniversitesi’nde, 3,40 ortalama ile Erciyes Üniversitesi’nde öğrenim görmektedir. Sosyal medya araçlarına ilişkin sonuçlarda; ilk tercih edilen sosyal medya aracı Facebook (272 öğrenci), daha sonra sırasıyla Youtube (34 öğrenci) ve Ekşi sözlük (20 öğrenci) olarak belirlenmiştir.

Gülnar, Balcı ve Çakır’ın, 2010 yılında 728 üniversite öğrencisi üzerinde kullanımlar yaklaşımını esas alarak yapmış olduğu “Motivations of Facebook, You Tube and Similar Web

35

Sites Users” adlı araştırmada, 7 faktör ortaya çıkmıştır. Bunlar önem sırasına göre; narsizm ve benlik sunumu, medya alışkanlığı ve performans, boş zamanları değerlendirme, bilgi arama, kişisel statü, ilişki sürdürme ve eğlence şeklinde sıralanmaktadır. Araştırmada dikkat çeken bir nokta da, erkek kullanıcıların kadın kullanıcılara göre narsisizm ve benlik sunumu motivasyonuna daha fazla önem verdiğidir. Ayrıca araştırma sonuçlarına göre, kadın kullanıcılar erkek kullanıcılara göre “bilgi arama” motivasyonuna daha fazla önem vermektedirler. Yine “ilişki sürdürme” motivasyonuna kadın kullanıcılar erkek kullanıcılara oranla daha fazla önem vermektedirler.

Yine üniversite öğrencileri üzerinde Hazar (2011)’ın yapmış olduğu bir araştırmada ise deneklere sosyal medyayı daha çok hangi amaçlarla kullandıkları sorulduğunda, %47.2 oranıyla önemli bir kısmı bilgi edinmek seçeneğini işaretlemişlerdir. Diğerleri ise, %23 haberleşmek, %10.1 eğlenmek, %10.1 fotoğraf, video ve müzik paylaşmak, %2.8 oyun oynamak, %2.4 para kazanmak, %0.8 bloglara katılmak şeklindedir.

Köseoğlu’nun, 2012 yılında Facebook kullanan üniversiteli öğrenciler üzerinde, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımını temel alarak yapmış olduğu araştırmada altı faktör bulunmuştur. Bunlar önem sırasına göre; fotoğraf ve video (paylaşım), kullanım kolaylığı (iletişimin hızlı olması), magazin konuları (ilişki durumu), topluluk gündemini yakalama (haber alma), kullanım tercihleri (zaman geçirme), sosyal bağlantılar (ilişki sürdürme) diye sıralanmaktadır. Ayrıca, Fotoğraf/Video faktörü incelendiğinde, cinsiyetin anlamlı bir farklılaşma meydana getirdiği görülmektedir. Buna göre, kadınların Facebook kullanmada Fotoğraf/Video faktörüne verilen önem bakımından erkeklerden daha yüksek değere sahip olduğu görülmüştür. Yine kadınların Facebook sosyal ağında olan bitenden geri kalmamak ve günceli takip etmek konusuna yani topluluk gündemini yakalama faktörüne erkeklerden daha çok önem verdiği bu araştırmanın ortaya koyduğu dikkat çekici sonuçlardandır.

Sheldon’un 2008 yılında 172 üniversite öğrencisi üzerinde, kullanımlar ve doyumlar perspektifini gözeterek Facebook kullanımıyla ilgili yapmış olduğu araştırmada ise 6 faktör ortaya çıkmıştır. Bunlar önem sırasına göre; ilişki-bakım, boş zamanları değerlendirme, sosyalleşme, eğlence, ilgisizlik ve arkadaşlık faktörleridir.

36

Park, Kee ve Valenzuela’nın Texas Üniversitesi’nde Facebook kullanıcıları üzerinde yapmış oldukları kullanımlar araştırmasında dört faktör bulunmuştur. Bu faktörler önem sırasına göre; sosyalleşme, eğlence, kişisel statü ve bilgi arama (bilgilenme) motivasyonlarıdır (Park ve arkadaşları, 2009).

Roblyer ve McDaniel (2010) çalışmalarında, ortaöğretim düzeyinde öğretmenlerin ve öğrencilerin eğitim alanında Facebook kullanımları hakkında 120 öğrenci ve 62 öğretmenden veri elde etmişlerdir. Elde edilen verilere göre, öğrencilerin %62,5’i Facebook’un eğitim alanında uygulanabilirliği görüşünü savunurken, öğretmenlerin %75‘ine göre Facebook bireyin özel alanıdır ve eğitim için kullanılması uygun bulunmamaktadır.

Ergenç (2011)’in “Web 2.0 ve Sanal Sosyalleşme: Facebook Örneği” adlı araştırmasında internet kullanımı içerisinde soysal paylaşım ağlarını kullanan katılımcıların oranı %78 ile üçüncü sırada gelmektedir. Araştırmada katılımcıların Facebook kullanma sıklığına bakıldığında her gün ez az bir kere Facebook profillerini ziyaret ettikleri görülmüştür. Ayrıca her gün birden fazla giren katılımcıların oranı ise %59 ile ilk sırada gelmektedir. Sonuç olarak, Facebook sitesinin kullanıcıların üzerinde büyük bir yer edindiği ve her gün mutlaka günlük rutin ihtiyaçlar gibi siteyi ziyaret etme ihtiyacını doğurduğu belirtilmektedir. Yine aynı araştırmada katılımcıların büyük çoğunluğu (%59) Facebook’ta gereğinden fazla zaman harcayıp günlük rutin işlerini aksattığını düşünmektedir. Ergenç, örneklem grubunun tamamının öğrenci olması ve çoğunun herhangi bir işte çalışmıyor olmalarının Facebook’ta istedikleri kadar vakit harcamalarına imkan tanıdığını ve kullanıcıların Facebook’u oldukça aktif bir şekilde kullanıyor dahi olsalar burada geçirdikleri zamanın gereğinden fazla olduğunu ve günlük yaşantılarında yapması gereken işlerden uzak tuttuğu görüşünde olduklarını dile getirmektedir.

Ulusu (2010) 18-58 yaş aralığındaki 406 Facebook kullanıcısı ile anket yoluyla gerçekleştirdiği araştırmasında, Facebook kullanımının ana nedenlerinin sosyalleşme, duvarına yazma, eğlence, arkadaş bulma ve boş zaman değerlendirme olduğunu tespit etmiştir.

37

Ellison ve Steinfield (2007) 286 üniversite öğrencisiyle yaptığı araştırmada ankete katılan öğrencilerin %94’ünün Facebook’a üye olduğunu tespit etmişlerdir. Araştırmaya katılan Facebook kullanıcılarının günde ortalama 10 ve 30 dakika arasında Facebook’ta zaman geçirdiği, ortalama arkadaş sayılarının 150 ve 200 arasında olduğu ortaya çıkmıştır.

Doğruer, Meneviş ve Eyyam’ın, 2011 yılında sadece Facebook kullanıcıları üzerinde yaptıkları “What is the motivation for using Facebook?” adlı çalışmaları da Gülnar, Balcı ve Çakır’ın 2010 yılında yaptıkları araştırma ile benzerlik göstermektedir. Bu araştırma Facebook kullanıcıların motivasyonlarını belirlemek amacıyla yapılmış ve 7 motivasyonun Facebook kullanmada etkili olduğu ya da bu yedi motivasyondan kullanıcıların doyum elde ettikleri saptanmıştır. Araştırmada ortaya çıkan motivasyonlar önem sırasına göre: benlik sunumu, medya alışkanlığı ve performans, zaman geçirme, bilgilenme, kişisel statü, ilişki sürdürme ve eğlence faktörleridir.

Argın (2013), lise öğrencileri ile yaptığı araştırmanın sonucunda öğrencilerin sosyal medyaya ilişkin tutumlarının; sosyal medya sitelerine üye olma, sosyal medyayı kullanma süresi, kullanma sıklığı, sosyal medyaya her girdiklerinde harcadıkları ortalama süre ve en fazla kullandıkları sosyal medya sitesi değişkenine göre anlamlı farklılık gösterdiğini tespit etmiştir. Bu sonuçlara göre, araştırmaya katılan öğrencilerin %94’ü herhangi bir sosyal medya sitesine üye olduklarını, %4’ü ise üye olmadıklarını ifade etmişlerdir. Öğrencilerin sosyal medyaya ilişkin tutumlarının herhangi bir sosyal medya sitesine üye olup olmama değişkenine göre farklılaşma durumunu belirlemek amacıyla yapılan analiz sonucunda ise aralarındaki farklılık anlamlı bulunmuştur. Söz konusu farklılık herhangi bir sosyal medya sitesine üye olan öğrencilerin lehine gerçekleşmiştir. Bu sonuca göre, sosyal medya ağlarına üye olan öğrencilerin tutumlarının üye olmayan öğrencilere göre daha olumlu olduğu söylenebilir. Bu durumun sosyal medya sitesine üye olan öğrencilerin aynı zamanda sosyal medya ağlarında daha aktif olmasından kaynaklandığı düşünülmüştür.

Atalay (2014) 970 lise öğrencisiyle yaptığı araştırmada öğrencilerin sosyal medyaya ilişkin tutumları ile algıladıkları sosyal destek düzeyleri arasında aile desteği alt boyutu paylaşım ihtiyacı alt boyutuyla pozitif yönlü, sosyal izolasyon alt boyutuyla negatif yönlü anlamlı; arkadaş desteği alt boyutu paylaşım ihtiyacı alt boyutuyla pozitif yönlü, sosyal izolasyon ve

38

öğretmenlerle ilişki alt boyutlarıyla negatif yönlü anlamlı; öğretmen desteği alt boyutu öğretmenlerle ilişki alt boyutuyla pozitif yönlü, sosyal izolasyon boyutuyla negatif yönlü anlamlı bir ilişkiye rastlamıştır.

Ökte (2014) çalışmasında ortaokul öğrencilerinin zorbalık davranış eğilimleri ile sosyal medya sitelerine ilişkin tutumları hakkında 91 kız ve 94 erkek, toplam 185 öğrenciden veri elde etmiştir. Elde edilen verilerin sonucunda; fiziksel zorbalık, sözel zorbalık, eğlence amaçlı zorbalık puanları ile sosyal medyaya yönelik tutum ölçeği alt boyut puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Öte yandan duygusal zorbalık alt boyutu ile sosyal medyaya yönelik tutum ölçeği paylaşım ihtiyacı alt boyutu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Sosyal medyayı gerek bir bütün olarak ele alan araştırmalar gerek ise sosyal medyanın farklı araçlarını konu eden araştırmalar sadece kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı gözetilerek yapılmayabilmektedir. Bazı araştırmacılar kullanıcıların sosyal medya kullanımını belirlemek yolunda farklı yollar izleyebilmektedir ve yapılan çoğu araştırmanın genç kullanıcılara yönelik olduğu görülmektedir. Bu araştırmada da sosyal medyaya tutum ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkiler incelenirken lise öğrencileri üzerinde çalışılması amaçlanmıştır.

39

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklem, veri toplama araçları ve verilerin analizinde kullanılan istatistiksel tekniklerle ilgili bilgilere yer verilmiştir.

3.1. Araştırma Modeli

Bu araştırma genel olarak tarama modelinde hazırlanmıştır. Tarama modelleri çok sayıda elemandan oluşan bir evrende ve evren hakkında genel bir yargıya varmak amacı ile evrenin tümü ya da ondan alınacak bir grup, örnek ya da örneklem üzerinde yapılan tarama düzenlemeleridir. Tarama modelleri ile tekil ya da ilişkisel taramalar yapılabilir. İki veya da daha çok değişken arasında birlikte değişimin varlığını belirlemeyi amaçlayan tarama yaklaşımına ilişkisel tarama yaklaşımı denir. Korelasyon ve karşılaştırma bu gruba girer. Karşılaştırma türü ilişkisel tarama modellerinde en az iki değişken bulunup bunlardan birine göre gruplar oluşturularak öteki değişkene göre aralarında farklılaşma olup olmadığı incelenir (Karasar; 2014).

Bu araştırmada devlet okullarında öğrenim gören 10. ve 11. sınıf lise öğrencilerinin sosyal medyaya ilişkin tutumları ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinden; korelasyon türü ilişkisel tarama modelinden yararlanılmıştır. Ayrıca, öğrencilerin demografik değişkenlerine (cinsiyet, sınıf düzeyi, okul türü, anne ve baba mesleği, anne ve baba eğitim durumu, ailenin ekonomik durumu, aile kişi sayısı, sosyal medya sitelerine üye olup olmama durumu, üyelik zamanı, kullanım sıklığı ve sosyal medyaya bağlanmak için kullanılan araçlara) bakılarak yalnızlık düzeyi ve sosyal medyaya ilişkin tutumlarının belirlenmesi amaçlandığından karşılaştırmalı tarama modeli kullanılmıştır.

3.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini İstanbul ili Kadıköy ilçesinde bulunan devlet okulları arasından basit seçkisiz küme örnekleme yoluyla belirlenen dört farklı okulun 10. ve 11. sınıflarında öğrenim görmekte olan lise öğrencileri oluşturmuştur. Örneklem ise bu öğrencilerin arasından tesadüfi küme örnekleme yoluyla seçilen 250 öğrenciden oluşmaktadır. Öğrencilerin 120’si (%48) kız, 130’u (%52) ise erkektir. Sınıf düzeyine göre dağılıma

40

bakıldığında; söz konusu öğrencilerin 126’sının (%50.4) 10. Sınıf ve 124’ünün (%49.6) 11. sınıfta öğrenim gördüğü tespit edilmiştir. Bu araştırmada 9. ve 12. sınıflarla çalışılmamasının nedeni, 9. sınıf öğrencilerinin liseye yeni başladıkları için uyum sağlama sürecinde olmaları, 12. sınıfların ise üniversiteye giriş sınavlarına yoğun bir şekilde hazırlanıyor olmaları nedeniyle yaşayabilecekleri düşünülen sınav kaygısının araştırma sonuçlarını etkileyebileceği olasılığıdır.