• Sonuç bulunamadı

2.5. Mizah, Din ve Dindarlık

2.5.1. Dinlerde Mizah

2.5.1.2. Tek Tanrılı Dinlerde Mizah

2.5.1.2.1. Yahudilikte Mizah

Öncelikle söylemek gerekir ki Tevrat’ta gülme kavramına çok az rastlanır.

Bununla birlikte gülmeyle ilgili ifadeler, çoğunlukla kızgınlık, alay, dalga geçme ve iğrenmeyle ilişkiliyken sadece iki yerde neşe ve mutluluk anlamlarının ön plana çıktığı görülür (Koestler, 1997, s. 39). Neşeli gülüşün geçtiği yerler Tanrı’nın, İbrahim’e bir oğlu olacağını söylediğinde gülmesi ve eşi Sara’nın Tanrı yüzümü güldürdü, bunu duyan herkes benimle birlikte gülecektir” (Yaratılış 21/6) sözleridir. Aslında Yaratılış 17-22 arasında birkaç yerde daha gülme kavramı geçer. Ancak Sanders (2001, s. 62) burada geçen gülmeleri motive eden duyguların şaşkınlık ve alay içerikli olduğunu, dolayısıyla sevinç ve mutluluk duygusunun dışavurumu olan tek gülmenin Yaratılış 21/6’daki Sara’nın ifadelerinde geçtiğini söyler. Benzer bir yorum Cohen (1999, s. 53-55)

tarafından dile getirilmektedir. Ona göre Tanrı’nın, 100 yaşındaki İbrahim’e bir oğlu olacağını söylediğinde 90 yaşındaki karısı Sara’nın gülmesi, söz konusu sıra dışı ya da uyumsuz durumdan hareketle şaşkınlık belirten doğal bir tepkidir. Ancak Sara gülüşüyle Tanrı’yı incitmekten korktuğu için bunu inkâr eder. Bunun üzerine Tanrı Sara’nın güldüğünü kabul etmesi konusunda ısrar eder. Burada Sara’nın gülmesi Tanrı’nın yapabilecekleri konusunda inanç eksikliği olarak da değerlendirilebilir. Ancak Cohen’e (1999) göre bu inançsızlık değil daha ziyade insan olmakla ilgilidir. Nitekim aynı gülüş Tanrı beni güldürdü, bunu duyan herkes benimle beraber gülecektir (Yaratılış 21/6) sözlerinde mutluluk ifadesi halini alır.

Doğan çocuğa İshak adı verilir ve bu ismin anlamı “gülen”dir. Sanders’e (2001, s. 64-65) göre İshak’ın doğumu Yahudilerin gülmeyle ilgili temel tutumu hakkında fikir vericidir. Sevinçten kaynaklanan gülme anlamına gelen İbranice simcha, dünyada insanlar tarafından deneyimlenemez. Bunun tek istisnası Tanrı’nın neşeli gülmeyi mucizevi bir armağan olarak sunmasıdır. Tanrı’nın mucize yoluyla Sara’ya gösterdiği tam da budur. İshak, Tanrı’nın gülme lütfunun ete kemiğe bürünmüş halidir.

Friedman ve Friedman (2015, s. 20) Tevrat’ta espriler olmasa da alay, ironi ve kelime oyunu gibi çok sayıda mizahî tekniğin kullanıldığını öne sürer. Bu iki yazara göre, Tevrat putperestlerle alay etmek için mizahı kullanır. Örneğin Lavan, Yakup’u yakaladığı zaman Babanın evini çok özlediğin için bizden ayrıldın. Ama ilahlarımı niçin çaldın?

(Yaratılış 31/30) diye sorar. Burada, okuyucuya çalınabilen bir nesnenin Tanrı olamayacağı mesajı verilir. Bir başka örnekte putları küçümsemek için bu kez peygamberler alay etmektedir. İlyas, Baal’ın rahipleri tarafından tapılan sahte Tanrıya değinerek şöyle der: “Bağırın yüksek sesle bağırın! O tanrıymış. Belki dalgındır, ya da heladadır, belki de yolculuk yapıyor! Yahut uyuyordur da uyandırmak gerekir!” (I.

Krallar 18/27).

Morreall (1999, s. 100) Tevrat’ın çeşitli bölümlerinde okuyucuları güldürmeyi amaçlayabilecek bazı tekniklerin olduğunu kabul eder. Ancak bu tekniklerin insanları genel olarak gülmeye teşvik etmediğini belirtir. Çünkü Tevrat’ta yaşamın neşeli ve komik bir yönü yoktur. Tevrat’ın son bölümlerinde Yahudi yaşam vizyonu tamamen hüzünlüdür. Buradan hareketle Morreall (1999), Yahudiliğin hayata bakışının çoğunlukla trajik olduğu sonucuna varır. Öte yandan Yahudi kültüründeki zengin komedi geleneğini dinî perspektiften ayırır ve bunu etnik bir birikim olarak görür.

ii) Yahudi Geleneğinde Mizah

Tevrat mizah konusunda inananlarını cesaretlendirici içeriğe sahip olmasa da Yahudi geleneğinde mizah kültürü önemli bir yere sahiptir. Yahudi mizahı olarak bilinen mizah kültürü, Yahudilerin 19. yüzyıl Doğu Avrupa’da ve 20. yüzyıl Amerika’daki yaşam tecrübelerine atıf yapar. Geleneksel Yahudi mizahı olarak da ifade edilen 19.

yüzyıl Yahudi mizahı komik öyküler, fıkralar, anonim şakalar ve atasözleri gibi içeriğe sahiptir. Yıllarca diasporada çeşitli sıkıntılar yaşayan Yahudiler, mizahı zorluklarla başa çıkabilmek ve hayatta kalabilmek amacıyla kullanmışlardır (Geybels, 2011). Frankl’ın (2009) bireyin kendini koruma savaşında, ruhun önemli bir silahı olarak ifade ettiği mizah, Yahudilerin söz konusu yaşam tecrübelerini betimlemektedir. Doğu Avrupa Yahudi mizah geleneğinde, üst sınıfın yoksullar üzerindeki tahakkümü, eleştiri konusu olarak işlenir. Bu yüzden fıkraların ana karakterleri çoğunlukla yöneticiler, hahamlar ve zenginlerdir. Amerika’ya göçlerle birlikte Yahudilerin mizah biçiminde belirgin bir değişim ortaya çıkmıştır. Öncelikle yaşam koşullarındaki değişim fıkralara yansır (Besalel, 2001). Doğu Avrupa’da zor koşullar altında yaşayan fakir Yahudi karakterler, Amerika’da yerini zenginlik ve refah içinde yaşayan cimri Yahudi tiplemesine bırakır (Öğüt Eker, 2014, s. 185). Doğu Avrupa’da trajedileri yansıtan fıkraların yanı sıra antisemitizm teması, çöpçatanlık, iş adamları ve hahamlar ile ilgili mizahî içerikler Amerika’da yerini değişim temalı (isim değiştirme, kültürel değişim ve din değiştirme) fıkralara bırakmıştır. Fıkraların başrolleri de bu değişimden nasiplenmiş; dilencilerin yerini finansörler, kaynanaların yerini ise anneler almıştır (Besalel, 2001). Amerika kültüründen etkilenen Yahudi mizahı yalnızca Yahudilere değil tüm topluma hitap eder konuma gelmiştir (Abicht, 2011).

Yahudi mizahında fıkraların ana karakterlerinin en belirgin özellikleri Anadolu kültüründeki Kayserili tiplemesine çok yakındır: Eli sıkı ve kurnaz. Eli sıkılığını zekice yanıtlarıyla perdelemesini bilir; ama aynı zamanda son derece paraya düşkündür.

Zizek’in (2014) aktardığı Yahudi fıkrası bu duruma örnek olarak gösterilebilir: İki Yahudi arkadaş bir Katolik kilisesinin önünden geçiyormuş. Kilisenin duvarında, Katolik olmayanlara hitap eden büyük bir afiş asılıymış: “Bize gelip Katolikliği kabul ederseniz hemen 30.000 dolar nakit para alacaksınız!” Yürümeye devam eden iki arkadaş bu teklifin ciddi olup olmadığını tartışmaya başlamış. Bir hafta sonra, aynı kilisenin önünde yeniden buluşmuşlar ve biri diğerine sırrını açmış: “O teklifin ciddi olup olmadığını hâlâ merak ediyorum.” Bunun üzerine arkadaşından küçümser bir tavırla şu cevabı almış:

“Ah siz Yahudiler, aklınız fikriniz para!”.

Yahudi mizahının karakteristik özelliklerini sıralayan Besalel (2001, s. 426) ilk olarak bu mizah içeriklerinin somut konulardan beslendiğini söyler. Aile, iş, antisemitizm, yaşam mücadelesi, fakirlik ve zenginlik tercih edilen konular arasındadır.

Sıklıkla kinaye ve betimleme teknikleri kullanılır. İkinci karakteristik özellik ise otorite karşıtlığıdır. Zalim yöneticiler, fakiri/güçsüzü ezen zenginler, hahamlar vb. üst sınıf temsilcilerin tutarsızlıkları konu edilir. Bu anlamda Yahudi mizahı ezilen tarafın yanındadır ve demokrat bir tavır sergiler. Bir diğer karakteristik özellik ise Yahudi mizahının sadece gülmek için değil; düşünmek ve düşündürmek hatta iç çekmek için yapılmasıdır.

2.5.1.2.2. Hristiyanlıkta Mizah