• Sonuç bulunamadı

2.2. Mizah

2.2.3. Mizah Kavramının Açıklanması

Alan yazına bakıldığında disiplinler arası kabul edilen tek bir mizah tanımının olmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, mizahın insan doğasının temel bir parçası

olduğu düşünülür. Zira mizah, günlük yaşamda neredeyse her tür kişilerarası ilişkide tecrübe edilebilir bir doğaya sahiptir (Lefcourt, 2001; Martin, 2007). İnsanlar mizah hakkında konuştuklarında, genellikle espri yapma, insanları eğlendirme ve hayatın uyumsuzluklarıyla eğlenme becerisiyle temsil edilen olumlu bir dizi niteliğe atıfta bulunurlar (Dionigi & Gremigni, 2012). Ancak mizah tanımlarında daha ziyade çok boyutlu bir kavramsallaştırmanın söz konusu olduğu söylenebilir.

Mizah tanımlarına yakından bakılacak olursa görülecektir ki, araştırmalar farklı bakış açılarından hareket etmektedir. Bazı tanımlar mizahı gülme bağlamında ele almaktadır. Sözgelimi Nesin’e (1973) göre mizah, seslendiği insanı, hangi oranda olursa olsun, sağlıklı olarak güldürebilen her şeydir. Zira Nesin, mizahın temel fonksiyonunun insanları güldürmek olduğunu düşünür. Ona göre mizahta güldürebilme o kadar önemli bir yere sahiptir ki, mizahın diğer tüm özellikleri, amaçları ve faydaları güldürme fonksiyonundan sonra gelmektedir. Kısaca, bir yerde mizahtan bahsediliyorsa orada gülme olmalıdır. Az da olsa güldürmeyen bir şeyi mizah olarak kabul etmek söz konusu değildir (Nesin, 1973). Benzer şekilde Roeckelein (2002) de mizahı gülmeye yönelten tüm davranış ve söylemler olarak tanımlamıştır. Bu tanım da gülmeyi mizahın en önemli göstergesi olarak değerlendirmiştir. Köknel (2010) ise mizahın amacının insanı anlamlı, düşündürücü ve ince esprilerle güldürmek olduğunu ifade etmektedir. Diğer taraftan Uğur (2008), mizah konusunda çalışma yapan araştırmacıların mizahı tüm dillerde farklı şekillerde tanımlasalar da, mizahta gülmenin önemli olduğu hususunda birleştiklerini belirtmiştir.

Mizah tanımlarından bazılarında ise komik ve eğlence kavramları ön plana çıkarılmaktadır. Örneğin, Özünlü (1999) mizahı, bir şeyi komik ya da eğlenceli gösteren bir sözcük olarak tanımlar. Aynı zamanda ona göre mizah kavramı komik olan bir şeyi görebilme, algılayabilme ya da anlatabilme yeteneğini ifade eder. Öngören (1998), mizahın ortaya çıkmasındaki en önemli güdünün eğlence olduğu kanaatindedir.

Eğlenceyi bir güdü olarak niteleyen Öngören’e (1998, s. 15) göre mizah ile eğlence arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. İnsanın doğal isteklerinden olan eğlence, mizaha cezbedici bir yapı kazandırmıştır.

Mizah konusuna psikoloji açısından önemli katkılar sunan Martin (2007, s. 5) gülme, komik ve eğlence kavramlarını merkeze alan psikolojik bir tanım önermektedir.

Ona göre mizah, insanların komik olarak değerlendirilebilecek söz ve davranışları, başkalarına gülme eğilimi, gülünç durumları algılama yeteneği ve eğlenceli durumlara verilen duygusal tepkiyi kapsayan bir kavramdır. Eğlenceli, komik ya da saçma fikirlerin,

durumların ya da olayların algılanması ve ifadesi, psikoloji açısından mizahı ortaya koyan unsurlardır. Martin (2000) bu açıklamaları yaparken, mizahta gülmenin önemini göz ardı etmemiştir. Ona göre mizah her zaman gülme tepkisiyle birlikte ortaya çıkmasa da gülme en yaygın mizah tepkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Mizahın çok boyutlu ve karmaşık bir fenomen olduğunu söyleyen Martin (2000) onun daha iyi anlaşılabilmesi için bilişsel, duygusal, davranışsal, sosyal ve kişiliğe yansıyan yönlerini bir bütün olarak ele almak gerektiği kanaatindedir. Buna göre, mizahî uyumsuzluğun algılanması, yaratılması ve anlaşılmasına dâhil olan zihinsel süreçleri içerir. Duygusal bileşenler, tipik olarak deneyimlenen zevk, neşe ve keyif gibi hisleri içerir. Mizahla ilgili davranışlar arasında yüzdeki buruşmalar, dişlerin görünmesi, gırtlak sesleri, duruş değişiklikleri, gülme ve kahkaha içeren vücut hareketleri sayılabilir. Sosyal yönler, mizahî iletişimin yer aldığı kişilerarası bağlamların aralığını ve mizahın çeşitli sosyal ilişkilerde oynadığı işlevleri içerir. Kişilikle ilgili yönü ise bireyler arasındaki mizahî yetenekler konusunda oldukça istikrarlı farklılıklardır (Martin, 2000).

Morreall (1997), mizahı kavrayış değişimine yaptığı vurgu ile açıklamaya çalışır.

Ona göre mizah, farklı bir bakış açısından kaynaklanan psikolojik bir değişimden ibarettir. Bu değişimin komik etki uyandırabilmesi ve gülmeye yol açması için temel ihtiyaçların giderilmiş olması merkezi bir öneme sahiptir. Yani herhangi bir güvenlik eksikliği, tehdit ya da yoksunluk durumu olmamalıdır. Aksi halde hissedilen şey mutluluk ve neşe değil korku ve öfkedir. Bu yüzden genellikle şaka mağduru bir kişinin gülmesi zordur. Ancak onu izleyenler daha kolay gülerler. Ayrıca geçmişte zorlanarak tecrübe edilen sıra dışı olaylar daha sonra bir başkasına keyifle ve gülerek anlatılabilir. Çünkü yaşanan şey hem sıra dışı ve tuhaftır hem de artık bireyi tehdit etmemektedir. Morreall’e (1997) göre kişinin beklentileri, normal kabulleri, beğenileri, yaşamı anlamlandırma ölçütleri gibi standartlardaki bozulma, kavrayış değişimini tetikleyebilir. Bu nedenle bir düzen içinde görmeye alışılan bir şeyin bozuma uğraması genellikle komik bulunur. Söz gelimi ikizlerin komik bulunması, insanların özellikle yetişkinlerin tek, biricik olması beklentisiyle ilgilidir. İkizlerle karşılaşmak bu beklentiyi bozduğu için kavrayış değişimi yaşanır ve bu durum hoşa giden bir etki bıraktığı zaman komik olarak algılanır. Zira insanların zihnindeki kalıp düşünce ya da düzenlemelerin bozulması halinde komik olana yer açılır. Komik, çoğunlukla böyle bir koşulda ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden komedilerin büyük kısmı, sıradan olayları farklı bakış açısıyla sunarak insanları eğlendirmeyi amaç edinir. Benzer bir görüş Willmann’ın (1940, s. 75) tanıdık bir şeyde ortaya çıkan radikal bir değişimin mizahın önemli kaynaklarından biri olduğu ifadesinde

de mevcuttur. Ona göre elbisede marjinal bir tasarım başlangıçta komik görünür.

Görmeye alışık olunmayan yeni şeyler genellikle gülme ile karşılanır, çünkü karşılaşılan şeylerin yeni olan kısımları, mevcut şemalarla ve hazır algı kalıplarıyla uyumsuzluk içindedir.

Feinberg (2004), mizahı saldırı kavramını ön plana taşıyarak tanımlamaktadır.

Ona göre mizah saldırının medeni formudur. Bu ifadeyi temellendirirken Feinberg (2004), kaba insanların doğrudan yaptığı saldırıdan aldığı zevki, medeni insanın dolaylı saldırıdan, yani mizahtan aldığına dikkat çeker. Diğer bir ifadeyle kaba saba birinin yaptığı hakaret, ettiği küfür ya da küçük düşürücü sözlerle yaşadığı üstünlük duygusunu medeni birey, mizah aracılığıyla tecrübe eder. Mizah, dilin şeklini bozmaktan doğan keyiften, eşek şakasını seyretmekten doğan sinsi zevke kadar geniş bir perspektifte saldırı öğesi barındırabilmektedir. Çocuklar ile “kaba” bir mizah anlayışına sahip olan yetişkinler arasında benzerlik kuran Feinberg (2004), iki kesimin de basit küfür, cinselliğe veya müstehcen yazılara dolaysız referans gibi şeyleri komik bulduğuna dikkat çeker.

Zira o, hakaret, cinsellik veya müstehcen yazılar aracılığıyla mizah yaratma girişimini ilkel ve amatörce bulur. Feinberg (2004) toplumun daha gelişmiş seviyedeki ve olgun bireylerin mizahî bağlamı dolaylı anlatım yoluyla oluşturduğunu ileri sürer. Mizah, saldırı amacıyla kullanılacak olsa da hakaret zekice sunulur, cinsellik ima edilir ve müstehcen yazılarda daha zarif bir anlatım kullanılır. Edindikleri alışkanlık bakımından ilkel insanlar dolaysız saldırıyı, medenî insanlar ise dolaylı saldırıyı tercih eder ama onların ortak noktaları oyunsu saldırıdan hoşlanıyor olmalarıdır (Feinberg, 2004, s. 108). Mizahta saldırı motifi çok sık kullanılsa da bu konuya bilimsel çalışmalarda çok az değinilmesi dikkat çekici bir durumdur. Mizahın insan potansiyeline olumlu etkisine olan inanç, araştırmacıları ziyadesiyle bu yönde çalışmaya yönlendirmiş gibi görünmektedir.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan hareketle şunu söyleyebiliriz: Mizah tanımlarında ortak bir kanaat oluşmamış olsa da araştırmacıların çoğu mizahın zorunlu öğelerinden bazılarının bir arada bulunması gerektiği konusunda hemfikirdirler. Buna göre bir şeyin mizahî olabilmesi için öncelikle onun alışılmadık, uyumsuz veya tuhaf yönlerinin bir arada algılanıp karşılaştırılması gerekir (Paulos, 2003). Ayrıca mizahî içeriğin eğlenme amacı taşıması ve nihayetinde gülme ile sonuçlanması mizahî süreci tanımlama açısından önemlidir. Buradan hareketle bireyin tuhaf olarak algıladığı şeyleri eğlenme amacı ile komik bir bağlamda yorumladığı ve buna gülmenin eşlik ettiği süreci mizah olarak tanımlamak mümkündür.