• Sonuç bulunamadı

2.4. Psikolojik Boyutlarıyla Mizah

2.4.2. Gelişim Açısından Mizah

Mizah gelişimi üzerine yapılan çalışmalar, bireyin mizahı algılayabilmesi, kavrayabilmesi ve üretebilmesi için birçok gelişimsel aşamadan geçtiğini söylemektedir.

Zira birey sosyal, duygusal, özellikle de zihinsel gelişimle birlikte mizah deneyimine hazır hale gelir. Bebeklik döneminde gülümseme ve gülme tepkisi belirir, çocukluk döneminde ilksel mizahî deneyimler yaşanır, ergenlik ve yetişkinlik döneminde ise bu yaşantılar daha soyut ve karmaşık bir yapı ve şekil kazanır (Semrud-Clikeman, 2014).

2.4.2.1. Bebeklik Dönemi

Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde yetişkinlerin sahip olduğu türden bir mizah anlayışının olduğunu söylemek zordur. Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebeklerde gülme davranışı görülmez. Bebeğin refleksif bir tepki olarak gülümseyebilmesi genellikle birinci aydan sonra başlar (Rothbart, 1973). Araştırmacılar, dördüncü ay ile birlikte bebeklerin tanıdıkları bir yüzü görünce gülümsediklerini ve “ce eee” oyununa gülme tepkisi verdiklerini belirlemişlerdir (Martin, 2000; Lefcourt, 2001; Smadja, 2013). İlk aylarda görülen gülümseme ve gülme tepkisi mizahî bir nedenle değil daha ziyade bebeğin kendisini güvende hissetme duygusu ve sosyal etkileşimle açıklanmaktadır.

2.4.2.2. Çocukluk Dönemi

İlk çocukluk döneminde mizahla ilgili deneyimlerin, nesne korunumu kazanmaya başlanmasıyla birlikte ortaya çıktığı söylenebilir. Yaklaşık iki yaşındaki çocuklar sahip oldukları bilişsel düzen sayesinde mizahî yollarla nesnelerle oynayabilme imkânı bulur (Zimmermann, 2014). Çocuklar “gerçek dünya” algısını istikrarlı bir şekilde oluşturmaya başladıklarında hayal ile gerçeklik arasındaki farkı kavrayabilirler (McGhee, 1974). İşte bu yetkinlik onların beklenti ihlalini yaşamalarına olanak verir ki bu da mizah deneyimi için son derece önemli bir zemin teşkil eder.

Çocukların mizah tepkileri öncelikle görsel veya motor uyaranlardan oluşur. Bu nedenle, küçük çocuklar daha ziyade çizgi filmlerde ve sessiz sinemalarda kullanılan

“fiziksel şakaları” komik bulurlar (Semrud-Clikeman, 2014). Zamanla çocuklar başkalarını güldürmek için kasıtlı olarak gerçekleri çarpıtmayı ve sıra dışı veya abartılı davranışlarda bulunmayı öğrenirler. Ayrıca onlar gıdıklama gibi vücut temasıyla ortaya çıkan oyunlardan ziyadesiyle keyif alır. Zenginleşen bilgi ve gelişen bilişsel mekanizmaları bütünleştikçe, çocuklar mizaha daha açık hale gelir ve mizahı üretme kapasiteleri giderek artar.

Uyuşmazlık, çocuk mizahının temelini oluşturur. Çocuklar iki-üç yaş aralığında mizahî bir uyuşmazlığın kasten ve eğlendirmek üzere yapıldığını fark etmeye başlar

(Semrud-Clikeman & Glass, 2010). Üçüncü yaş ile birlikte gelişen dil yetenekleri onların dil kurallarıyla oynamalarına imkân tanır. İçinde bulunduğu kültürün dil kuralları ve düzenini kavrayan çocuklar, dilde uyumsuzluk yaratmak için kelimelerle oynamaya başlar. Komik etki ortaya koymak için nesneleri ve olayları bilerek yanlış kavramlarla ifade edip, gülme eğilimi gösterirler. Söz gelimi, bir ineğe “bu bir fare” deyip bu uyumsuzlukla eğlenirler. Çocuklar ayrıca, konuşma kurallarını ihlal etmekten de keyif alırlar. Söz gelimi, eve geldiklerinde “güle güle” diyebilirler. Ya da tamamen anlamsız kelimeler kullanarak ortaya çıkan uyumsuzlukla eğlenirler. Okul öncesi yıllarda mizah anlayışı genellikle, eylemlerin veya resimlerin uyumsuzluğuna, nadiren de dile dayalı uyumsuzluğa bağlı şekillenir. Bu dönemdeki çocuklar basit espri ve bilmecelere ilgi duysalar bile bu, ezbere yapıldığından tam olarak mizah kapsamında değerlendirilmez (Zimmermann, 2014). Zira yetişkinlik öncesi süreçte görülen gülme biçimleri mizahî gülmeden çok oyundan kaynaklanan saf hazzın ifadesi olarak ortaya çıkar (Freud, 2003).

Bununla birlikte Morreall (1997), çocukların mizah anlayışlarının şaşırma eylemine bağlı olarak şekillendiğinden bahseder. O’na göre çocuklar bilişsel gelişim açısından henüz soyut konuları kavrama hususunda yetersizlik yaşadıkları ve yetişkinler kadar tecrübe sahibi olmadıkları için çoğunlukla şaşırdıkları şeyleri komik bulurlar. Onlar için daha önce karşılaşmadıkları tuhaf şeyler çoğunlukla komiktir ve bu doğrudan gülme nedenidir.

Okul yıllarında ise gerek gelişen bilişsel ve dilsel kabiliyetleri gerekse artan sosyal çevrenin de etkisiyle dilsel oyunlar tercih edilir. Yedi yaş civarında çocuklar, kelimelerin tek bir anlamı olmadığını kavramaya başlar. Bu aşamada çocuklar mizahın dilbilgisi temelleri üzerinde düşünebilme, cümle yapısından kaynaklanan çoklu anlamları fark etme gibi niteliklere sahip olduğundan daha kaliteli mizahî içerikler üretmeye başlarlar (Zimmermann, 2014, s.125).

Çocukluk dönemi mizah gelişimini McGhee (2010) dört aşamadan oluşan basamaklar halinde açıklamıştır.

Piaget’in bilişsel gelişim teorisinin çerçevesini kullanan McGhee (1972), bir çocuğun kendisini çevreleyen nesneleri tanıdıktan sonra mizah gelişiminin başladığını söyler. McGhee (1972), çocukların bir yaşından itibaren uyumsuzlukları algılama yeteneğinin geliştiğini belirterek dört aşamalı mizah gelişimini açıklamaktadır.

McGhee’ye (2010) göre, aşamalardan ilki (1-1,5 yaş) bağlanılan figüre gülmedir.

Bu dönemde bebekler mizahın en erken biçimini, uyumsuzluğu fark edip ilk kez gülerek tecrübe eder. Genellikle bebeğin bağlandığı figürlerle yani ebeveynleriyle olan ilişkilerinde bu etkileşim söz konusu olur. Ebeveynin yaptığı her sıra dışı hareket bebek

için komik ve eğlenceli olarak algılanabilir. Söz gelimi abartılı hayvan sesleri çıkarmak ya da bebek bezini burun altında tutup bebeğe yaklaşma gibi eylemler komik etki için yeterli olabilmektedir.

Mizah gelişiminin ikinci aşaması (2 yaş) nesneler üzerinde uyumsuz davranışlar dönemidir. Bu aşamada çocuklar, eğlenmek için nesnelerin olağan kullanımları dışında davranış gösterirler (McGhee, 2010). Örneğin bir terliği kulağına götürerek “aloo” der ve bunu bir yetişkinin fark etmesini sağlayıp muzip bir sırıtma ile yaptığı işten aldığı keyfi ifade eder.

Üçüncü aşama (3-4 yaş) nesne, olay ve insanların yanlış adlandırılması olarak ifade edilen dönemdir. Üç-dört yaş aralığındaki çocuklar dil kabiliyetinin de artmasıyla birlikte nesnelerin, eylemlerin ve olayların isimleriyle rahatça oynayabilmeye başlamaktadır (Morreall, 2009). Bilerek ve kasten nesnelere uygunsuz ad vermek çocuklar için eğlence kaynağı olur. Nesnelerin veya kişilerin adlarıyla oynamak bu aşamanın karakteristik bir özelliğidir (Lefcourt, 2001). Söz gelimi, kulağı gösterip ayak denmesi ya da koltuğu gösterip inek denmesi çocuk için son derece eğlencelidir.

Kavramsal uyuşmazlık (4- 5 yaş) olarak da isimlendirilen dördüncü aşamada McGhee (2011), “kelimelerin sesleri ile oynama”, “ilgisiz kelimelerle mantıksız kavram kombinasyonları üretme” ve “nesne, insan ve hayvan özelliklerini çarpıtma” olmak üzere üç tür eğilimden bahseder. Bunlardan ilkinde çocuklar kelimenin sesleriyle oynayarak uyaklı kelimeler bulur ve bundan keyif alır (McGhee, 1971). Çocuk anlamsız olsa da bu uyaklı kelimelerle oynamayı çok sever. Örneğin, “mart, kart, zart, cart”, “ellah, bellah, küllah” ya da “hababiya, hobabiya, hubabiya” gibi kelimeleri tekrar edip yetişkinlerin bunu anlayamamasından doğan keyif ile eğlenirler. İkinci tür eğilimde çocuklar, birbiriyle bağlantılı olmayan kelimelerden, mantıksız tamlamalar oluşturur. Söz gelimi,

“patates suyu, kitap böreği, ayıcık çorbası vb.” gibi kombinasyonlar üretmek eğlenceli bir oyun olarak algılanır. Üçüncü eğilimde ise çocuklar, kavramların bilinen özelliklerini ihlal eden uyumsuzluklar üretirler. Örneğin, “kediler havlar, köpekler miyavlar” ifadesi gerçekte olanın tam tersini söylediği için normal durumu ihlal eder ve çocukları eğlendirir (Morreall, 2009). Başka bir uyumsuzluk kişiye, karşı cins adıyla hitap edilerek üretilir.

Örneğin Ahmet’i gösterip Nuriye denmesi, bu dönem çocukları için eğlenceli bir oyundur. Bu aşamada kelimelerin gerçek anlamının dışındaki her tür uyumsuzluk çocuk için mizah kaynağı olabilir.

McGhee (2011), söz konusu bu dört aşamanın sonuna yetişkin mizahına dönüşme sürecini betimleyen geçiş dönemi ve çoklu anlamlar olmak üzere iki dönem daha ekler.

Bilmece öncesi aşama olarak da tanımlanan geçiş döneminde (5-6 yaş) çocuklar sözel mizaha ilgi duymaya başlar. Büyüklerinden duydukları şaşırtmalı sorular ve verilen cevap sonrası atılan kahkahalar dikkatlerini çeker. Bu yüzden soruları ve cevapları ezberleyip aynısını ebeveynlerine söyleyerek eğlenmek isterler. Aslında süreç ezber ve taklittir; ama bunu son derece iyi yaptıklarından yetişkinler çocuğun mizah bağlamını anladığını düşünebilir. Örnek olarak; “-Eve gelen hırsız neyi çalmaz? -Zili, -Hostesler neden havada dedikodu yaparlar? -Yerin kulağı olduğu için, -Düşünen file ne denir? – Filozof” gibi soru-cevaplar bu dönem çocuklarını en çok heyecanlandıran mizahî ilgilerdendir.

Son olarak, çoklu anlamlar (7-8 yaş) olarak adlandırılan dönemde çocuklar kelimelerin birden çok anlama geldiğini fark etmeye başlar (McGhee, 2011). Bu vesileyle çoklu anlamlar, artık insanları yanıltmak ve şaşırtmak için kullanılan bir araç halini alır.

Ayrıca bir önceki dönemde ezberden söylenen bilmece ve soru cevap esprileri artık çocuk tarafından anlaşılır hale gelir. Çocuklar bu dönemde kavramları pratik kaygılardan kurtulmuş bir şekilde eğlenmek için kullanır. Zihinsel imgeler, sözler ve kavramlarla giderek daha karmaşık yollarla oynama kabiliyetleri gelişen çocuklar bu dönemde yetişkinlerin yaptığı mizaha yaklaşırlar (Morreall, 2009).

2.4.2.3. Ergenlik Dönemi

Ergenlik dönemiyle birlikte olgunlaşan soyut düşünme kabiliyeti, mizah gelişimi adına önemli bir ilerlemedir. Bilişsel kabiliyetin gelişmesiyle birlikte ergenlerin mizah anlayışı yetişkin mizah özelliklerine ulaşır. Genişleyen bilgi birikimi ve kelime haznesi, daha karmaşık esprileri kavrama ve üretmeye olanak sağlar. Bu dönemde ergenler bilmecelere ve kalıplaşmış esprilere yönelik ilgilerini kaybederek, daha karmaşık mizah biçimlerini tercih etmeye başlar. Yapılan espriler çocukluk döneminden farklı olarak ezber ve taklide dayalı değil daha özgün ve yaratıcı bir mahiyet kazanır (Hill, 1988).

Ergenin yaptığı espriler ve kullandığı mizah unsurları arkadaşlarıyla olan etkileşimin önemli bir kısmını oluşturur. Öyle ki, kişilerarası iletişimde mizahın en yoğun kullanıldığı yaş gruplarından biri ergenlik dönemidir. Ergen, mizahı çok farklı amaçlar için kullanabilir. Söz gelimi, ergen için mizah bazen otorite figürleriyle çatışmaya yol açabilecek davranışları ifade etmenin bir yolu olabilir. Ergen; kelime oyunları, hafife alma ya da alay etme gibi saldırgan mizah öğelerini kullanarak fiziksel saldırıya alternatif oluşturabilir. Bu dönemdeki espri ve şakaların içeriği daha ziyade gelişimsel özelliklere

bağlı olarak ergenin vücudundaki değişimlerle ilgili hale gelir. Ergen esprileri, insanların boyunun uzunluk-kısalıkları, zayıflık-şişmanlıkları ya da engellilik durumları ile alay etme ve bununla eğlenme gibi hasta mizah (sick humor) olarak da ifade edilen bir karaktere bürünebilir. Arkadaşlarına ve öğretmenlerine küçümseyici lakaplar takma yine benzer eğilimin örneklerindendir. Bu açıdan bakıldığında ergenlerin acımasız bir mizah anlayışına sahip olduğu söylenebilir. Özellikle son dönemlerde sosyal medyada en vahim durumların bile ergenler tarafından eğlence malzemesi yapılmaya çalışılması, buradan mizah üretme çabası ergenlik dönemi mizah karakteri ile ilişkilendirilebilir. Bunun da ötesinde Hill (1988) ve Zimmermann’a (2014) göre ergen esprileri sıklıkla ırkçılık ve cinsellik gibi sosyal çatışma ve tabular içermesiyle karakterize edilir. Ayrıca ergenlik döneminde grup aidiyetinin önem kazanması, “öteki”yle ilgili olan hususların mizah nesnesine dönüşmesini tetikleyebilir. Ergenler arasında dış gruplara yönelik saldırgan mizah öğeleri daha sık kullanılırken, grup içinde olumlu mizah tercih edilir. Diğer yandan gelişimsel açıdan cinselliğe ilginin artması ile cinselliğin toplumsal baskılanmasının arasında sıkışan ergenlerin cinsel içerikli espri ve mizahla yaşadıkları gerilimi gidermeye çalıştıkları söylenebilir.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere ergenlerin mizahı kavrama ve üretme biçimleri bilişsel gelişim düzeyleri başta olmak üzere kişilik yapısı, arkadaş çevresinin önem kazanması ve cinsiyet özelliklerinin belirginleşmesiyle şekillenmektedir. Ayrıca ergenlik dönemi mizah anlayışı birçok yönden yetişkin mizahına benzese de yetişkinlere nispetle mizahın daha canlı bir iletişim aracı olması bakımından farklılık gösterdiği söylenebilir.