• Sonuç bulunamadı

1.6. Tanımlar

2.1.1. Gülmenin Tanımı, Çeşitleri ve Özellikleri

Gülme, en bilinen anlamıyla neşeliliği ifade eden bir tepkidir. Zira insan genellikle kendisini neşeli ve mutlu hissettiği anlarda güler. Ayrıca bu kavram; eğlenme, hoş sürprizler, onaylama gibi olumlu duygu ve tutumlarla da yakından ilişkilidir. Sözlükteki (TDK, 2009) karşılığı, insanın hoşuna veya tuhafına giden olay ve durumlar karşısında genellikle sesli biçimde duygusunu açığa vurması şeklindedir. Larousse Sözlüğünde ise gülme; mutluluk hissini ifade eden az çok sarsıntılı ve gürültülü bitişlerin eşlik ettiği yüz kasılmaları olarak açıklanmaktadır (Smadja, 2013, s. 13). Dikkat edilecek olursa söz konusu tanımlarda mutluluk duygusu, şaşırma ya da hoş bir sürpriz karşısında bireyin olumlu tepkileri gülme kapsamında değerlendirilmektedir. Sözlük anlamından hareket eden bu yaklaşımlar gülme olgusunu izahta yeterli değildir. Zira gülen insan bu tepkisini yalnızca mutlu olduğunda ya da eğlendiğinde vermez. Gülme zaman zaman haset ve alay etme duyguları eşliğinde de ortaya çıkabilir. Örneğin alay içeren gülme, sevilmeyen kişileri küçük düşürmek için sıkça başvurulan bir yoldur. Bir taraftan sevdiklerimizle paylaşım aracı olan gülme, diğer taraftan düşmanlarımıza doğrulttuğumuz yaralayıcı ve onur kırıcı bir silaha dönüşebilmektedir. Öte yandan gülme savunmasız kalınan bir anda, sert bir tepki verilemediği zamanlarda bireyin yumuşak bir şekilde kendisini ifade etme biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır (Morreall, 1997, s. 59). Bu yönüyle gülme bir savunma mekanizması olarak değerlendirilebilir. Bir başka gülme nedeni de aslında doğrudan gülme ile ilişkilendirilemeyen ama sıkça gülme tepkisi doğuran utanma ve hoşlanma gibi duygulardan ya da tanıdık biriyle karşılaşmadan kaynaklı olabilir.

Gülmeye neden olan durumların örnekleri daha da artırılabilir. Nitekim Koestler (1997, s. 11) gülmeyi yaratan durumların bedensel gıdıklanmadan zihinsel gıdıklanmalara kadar sonsuz sayıda olabileceğini vurgular. Gülme eylemi, şiddet bakımından da çeşitlilik göstermektedir. Bu anlamda onun tebessümden kahkahaya kadar çok farklı ton ve şekillerde ortaya çıktığını ifade edebiliriz.

Anlaşılacağı üzere gülmenin içeriği, ortaya çıkma nedeni ve biçimleri çok çeşitlidir. Bir taraftan tebessüm formu ile en duru huzuru ve neşeyi ifade eden gülme,

diğer taraftan düşmanca üstünlük kahkahalarına dönüşebilir. Bu bağlamda gülme birçok duygunun iletildiği, çok farklı sesler çıkarabilen bir enstrümana benzetilebilir.

Yapılan araştırmalara dayanarak gülme tepkisinin dört temel özelliğinden bahsetmek mümkündür:

i) Gülme İnsana Özgüdür

Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı üzere mutluluk, hoş sürpriz, alay ya da karmaşık duyguları iletmede kullanılan gülme tepkisi, bu özellikleriyle insana özgüdür.

İlkçağdan bu yana birçok düşünür ve araştırmacı gülmenin insana özel bir davranış olduğu konusunda fikir birliği içindedir. Söz gelimi Aristoteles, insanı animal ridens yani

“gülen hayvan” olarak tanımlar (Huizinga, 2009). Bu yaklaşımıyla o, gülmenin insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerden biri olduğuna vurgu yapmaktadır. Sanders (2001, s. 22) Antikçağ inanışlarına göre bebeğin doğumdan sonra yaklaşık kırk gün sonra insanî ruhla dolduğu için gülmeye başladığını nakleder. Dikkat edilecek olursa burada gülme ile insanlaşma arasında yakın bir ilişki kurulmaktadır. Bergson (1996, s. 11) gülmenin insana özgü olmasını bir adım daha ileriye taşıyarak gülünenin de insanla ilgili olması gerektiğini iddia etmiştir. Herhangi bir cisim, bitki ya da hayvan insanı güldürüyorsa bunun nedeni insanoğlunun bunlara verdiği anlam veya diğer insanlarla kurduğu benzerliktir. Bunun dışında hiçbirşey gülme nedeni olan komiği üretemez. Morreall (1997, s. 6) ise gülmenin insan hayatında bile tam anlamıyla anlaşılabilir olmadığını, dolayısıyla onu hayvan davranışlarıyla ilişkilendirmenin anlamsız bir çaba olacağını belirtmiştir. Zira ona göre çok az sayıda hayvanda insan gülmesine benzeyebilecek kıymetsiz belirtiler vardır. Ayrıca hayvanlarda görülen bu tür gülme benzeri davranışlar ancak gıdıklama gibi bir etkiyle ortaya çıkmaktadır.

Diğer taraftan gülmeye fizyolojik ve evrimsel açıdan yaklaşan araştırmacılar, bazı hayvan davranışları ile insan gülmesi arasındaki benzerlikler üzerine deneysel çalışmalar yapmışlardır1. Özellikle fare ve şempanze üzerinde yapılan araştırmalarda hayvanların yüz hareketleri ve ses özellikleri ile insan gülmesi arasında bazı benzerlikler olduğu iddia edilmiştir. Evrimsel bakış açısından hareket eden araştırmacılar, gülme hususundaki söz

1 Provine’nin insanî gülme ses özellikleri ile şempanzelerin ses özelliklerini analiz ettiği çalışmasında üst primatların oyun oynarken bebek şempanzelerle insan gülmesine benzer ses çıkardıklarını tespit etmiştir.

Detaylı bilgi için bkz. (Provine, 1996). Bir başka çalışmada Bryant ve Aktipis insanların gülerken farklı sesleri kullandıklarını tespit etmişlerdir. Buna göre insanlar bilinçli olarak güldüklerinde farklı, istemsiz güldüklerinde ise farklı ses tonunu kullanmaktadır. Buradan hareketle araştırmacılar istemsiz gülme sesi ile hayvanların çıkardıkları sesler arasında önemli benzerliklerin olduğunu ileri sürmüşlerdir. Detaylı bilgi için bkz. (Bryant & Aktipis, 2014) Benzer çalışmlar için ayrıca bakınız: (Panksepp & Burgdorf, 2003;

Vettin & Todt, 2005).

konusu benzerlikleri, insanın geçmişte hayvanlarla ortak bir mirası paylaşma ihtimaliyle izaha çalışmaktadır. Ancak Nesin’den (1973, s.18) hareketle hayvanlardaki gülme eyleminin psikolojik değil bütünüyle fizyolojik olduğunu, bu nedenle bahsi geçen tepkilerin gülme kategorisinde değerlendirilemeyeceğini söylemek mümkündür.

Aslına bakılırsa gülmeye neden olan neşeliliği ifade etme, aksaklıklar, tutarsızlıklar, şaşırmalar, yanlış anlamalar vb. durumlar da insana aittir, bunu fark edip bu durumla eğlenen ve nihayetinde gülen de insandır. Bu bakımdan gülmenin insana özgü olduğunu söylemek kendi içinde tutarlı görünmektedir.

ii) Gülme Evrensel Bir Tepkidir

Gülme, bir gruba ya da bir kültüre ait değildir. Her kültürde insanlar bir şeylere güler. Diğer bir ifadeyle insanın olduğu her yerde gülünecek bir neden ve dolayısıyla gülme vardır. Gülme, ağlama gibi insanın en doğal duygusal dışavurumlarından biridir.

Bu bakımdan gülme tepkisi yerel değil evrenseldir. Ancak insanların güldüğü şeyler ya da neye gülünüp neye gülünmeyeceği, kültürel özellik içerir.

iii) Gülme Otokontrolü Zorlaştırır

Gülme, genellikle istemsiz bir şekilde ortaya çıkar ve zaman zaman kişiyi savunmasız anlarında yakalayabilir. Dolayısıyla kontrolü zordur. Koestler (1997) gülmenin bir tepke2 olduğundan bahseder. Yani o istenmeden, otomatik olarak ortaya çıkar. Bu yüzden kibarca atılan kahkahaların pek azı doğal ve kendiliğindendir. Gülmeye başlandığında kontrol hissinin zayıfladığı hatta kahkaha ile gülündüğünde onun tamamen yitirildiği deneyimlenir. Gülme, bireyi içinde bulunduğu andan, bağlamdan ve toplumsal şartlardan koparabilecek kuvvete sahiptir. Gülmenin şiddetine bağlı olarak kişi, toplumsal nezaket kurallarını fark etmeden çiğneyebilir ve sonrasında suçluluk hissine kapılabilir.

Gülerken sakin zamanlardaki kadar vücuda hâkim olmak mümkün olmayabilir. Çıkarılan sesler, yüzün girdiği şekiller, başın ve bedenin sallanması, el-kol koordinasyonunun kaybolması fiziksel olarak kontrol dışı kalındığını ilan eder niteliktedir (Smadja, 2013).

Görüleceği üzere gülme, insanı bir anda medeni ve kibar olma gayretinin dışına itiverebilir. Zira gülmenin doğasında kontrolsüzlük, bozulma ve serbest kalma vardır.

iv) Gülme Toplumsal ve Bulaşıcıdır

Gülme eğlenme ve mutluluk gibi bir duyguyu iletme ya da komik olarak algılanan bir olaya neşeyle tepki verme şeklinde ortaya çıkabilir. Bu ise gülme eyleminin diğer

2 Tepke: Dıştan veya içten gelen bir uyarım sonucunda organizmada tepkilere yol açan istemsiz sinir etkinliği, refleks demektir (TDK, 2009).

insanlarla anlam kazandığını göstermektedir. Yani gülmenin ortaya çıktığı bağlam insanlar arası etkileşimdir. Normal koşullarda, akıl sağlığı yerinde ise, bireyin yalnızken durduk yere gülmesi pek olası değildir. Şayet yalnız başına gülüyorsa yine burada da diğer insanlarla ya da nesnelerle ilişkili bir hatıranın canlanması söz konusudur. Hatta gülünen şeyin güldürücü özelliği çoğu kez kültürel kodlarda hazır olarak bulunur.

Provine (1996) gülmenin doğasını daha iyi anlayabilmek için gözlemlerde bulunmuş ve 1200 gülme olayını belgeleyip analiz etmiştir. Bu verilerden hareketle gülmenin ortaya çıkabilmesi için asgari olarak bir anlatıcı ve bir dinleyici olmasının zorunluluk olduğunu ileri sürmüştür. Nitekim Freud (2003) ve Bergson (1996) gülünenin yani komiğin nesnesinin ya doğrudan insan ya da insanla ilgili bir benzerlik olması gerektiğini vurgulamaktadır. İletişim biçimi olarak gülme diğer insanlarla etkileşimimizin ürünüdür. Sohbet ederken, konuşma yaparken vb. durumlardaki gülme ihtimalimiz yalnız olduğumuz durumlardan çok daha yüksektir. Yapılan araştırmalara göre bireyin diğer insanlarla birlikteyken gülme ihtimali, yalnız olduğu zamanlara nispetle 30 kat daha fazladır (Provine & Fisher, 1989).

Özellikle grup içerisinde gözlenen gülme davranışını besleyen faktörlerin başında gülmenin bulaşıcı bir özellik arz etmesi gelmektedir (Brain, 2000). Çünkü normalde gülmeyeceğimiz bir konu veya espri, başkalarının gülmesiyle birlikte komik bir karakter kazanabilir. Mizah ve gülme üzerine yapılan araştırmalarda sosyal ortamda bir şeylere gülen kişilerin yalnız kaldıklarında genelde aynı şeylere gülmedikleri gözlemlenmiştir.

Tersine, bir kişi sık gülmeyen bir gruba dahil olduğunda gruba uyarak olaylara mizahî açıdan bakmayı bırakmaktadır. Zira son derece ciddi bir grup içinde birinin tek başına gülmesi utanç verici bir durum olarak değerlendirilebilir (Jensen, 2009). Birçok konuda olduğu gibi gülme eylemi de toplum içinde yayılma ve artma eğilimi göstermektedir. Bu noktada tepki kolaylaştırıcı etki ile ketleyici etki denilen psikolojik süreçler devreye girebilir. Tepki kolaylaştırıcı etki kavramı bireyin çevresinde gördüğü davranışı daha kolay yaptığına işaret ederken, ketleyicilikte ise grup normunun bireyi sınırlandırıcı etkisi ön plandadır. Öte yandan gülme eylemi zaman zaman bir grup aidiyetini ya da bir gruba bağlılığı bildirmenin yolu da olabilir. Bir insan, espri yapan bir kişi ya da gruba sadakatini gülerek gösterebilir. Birisi bir ortamda bir espriye ya da şakaya gülmüyorsa bu, o kişinin yalnızca espriyi anlamadığını göstermez. Söz konusu birey bu tavrıyla ilgili kişi ya da gruba mesafeli davrandığını belli etmek istiyor olabilir (Jensen, 2009). Bu açıklamalar gülmenin sosyal şart ve bağlamdan bağımsız olmadığını gösterir mahiyettedir.