• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.2. YaĢlılık Kavramı

2.2.5. YaĢlılıkla Ġlgili YaklaĢımlar

YaĢlılık, her koĢulda ve her bireyde aynı anda, aynı belirtilerle ortaya çıkan bir olgu değildir. Farklı bireyler arasında, değiĢik zaman dilimlerinde ve farklı belirtilerle ortaya çıkar. Fakat konu hakkında görüĢ birliği olması açısından genellikle 65 yaĢ ve üstü bireyler yaĢlı sayılmaktadır. YaĢlılık döneminde karĢılaĢılan güçlükler, bireysel gibi görünüyor olsa da aslında sosyal niteliklidir. YaĢlı bireyler, birçok konuda ayrımcılığa maruz kalabilmekte, statü kaybına uğramakta ve çoğu zaman sosyal yaĢamdan isteyerek ya da istemeyerek soyutlanmaktadırlar. YaĢlıların söz konusu sorunlarla mücadele etmesinde ve bu sorunlara çözüm yolları bulunmasında sosyolojiye ve sosyolojik araĢtırmalara önemli görevler düĢmektedir (Demirbilek, 2005: 227).

Sosyolojik perspektiften yaĢlılık kavramı incelendiğinde çeĢitli yaklaĢımların etkisi görülebilmektedir.

25 2.2.5.1. Fonksiyonalist Yaklaşım

Elaine Cumming ve William E. Henry'nin geliĢtirdiği bu kuramda, yaĢlılık, fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan derece derece geri çekilme süreci olarak görülmektedir. Fiziksel düzeyde, insanlar etkinliklerini yavaĢlatır ve enerjilerini elde tutarlar, psikolojik düzeyde, geniĢ dünyayla olan iliĢkilerini öncelikle kendilerini ilgilendiren yaĢam alanlarında odaklaĢtırmaya yönelirler. DıĢarıdaki dünyaya yönelttikleri dikkatlerini kendi duygu ve düĢüncelerinin iç dünyasına çevirirler. Toplumsal düzeyde karĢılıklı bir geri çekilme söz konusudur, böylece toplumun diğer üyeleriyle yaĢlı kiĢi arasındaki etkileĢim de azalır. Birey toplumdan geri çekilir, toplum da bireyden elini çeker, iliĢki kesme; toplumu ve bireyi tedavi edilemez hastalığın ve ölümün sonu, iliĢki kesmeye önceden hazırlayan ilerleyici ve karĢılıklı doyum verici bir süreç olarak ele alınmaktadır. YaĢlılar için iliĢki kesme, istenen ve oynanan rollerin, kurulan iliĢkilerin azaltılmasıyla gerçekleĢtirilen bir süreçtir. Bunun sonucu olarak, yaĢlılar ölümle rahatça karĢı karĢıya gelebilirler. Toplum da kendi yönünden iliĢki kesmeyi destekler, çünkü böylece yaĢlıların geliĢtirdiği birtakım iĢlevleri gençlere aktarabilir (Akt: Onur, 2006: 189).

Fonksiyonalist yaklaĢıma göre; bireylerin yaĢlanacakları gerçeğini göz önünde bulundurarak, kendilerinde meydana gelen özellikle fiziksel değiĢimleri kabullenmeleri, sonunda da ölümün gerçekleĢeceğini bilmeleri, toplumun ve dünyanın dengesi açısından fonksiyonel bir durumdur. Çünkü bireyler bu gerçekliği kabullenmiĢ bir biçimde yaĢlandıklarında sosyal uyumsuzluklar, etkisini en az derecede gösterecektir. YaĢlıların, ömürlerinin sonuna yaklaĢmaları ve en nihayetinde ölmeleri, yaklaĢıma göre, toplumsal yaĢamdan bir Ģey götürmemektedir. YaĢlının psikolojisini, bu duruma hazır hale getirmesi toplumun faydasınadır. Ġnsanların gerçekçi ve objektif bir biçimde yaĢamlarındaki misyonlarını yavaĢ yavaĢ tamamladıklarını bilerek yaĢlanmaları birçok problemi ortadan kaldırabilecek bir durumdur (Gönüllü TaĢkesen, 2012: 11).

YaĢamdan geri çekilme kuramı “özellikle emeklilikle birlikte rol kaybına uğrayan bireyler, bu kayıplarını yaĢama aktif olarak katılıp yeni statüsel kazanımlar elde etmek yerine, kendisini iĢe „yaramaz‟ ve „yaĢlı‟ hissederek yaĢamla olan bağını en aza indirebilip yaĢamdan geri çekilebilip sosyal çevreleriyle iliĢkilerine koparabilirler. Bu durum yaĢlı bireyin sosyal çevresiyle bütünleĢmesinde sorunlar yaĢamasına yol açabilir” (Baran, 2000: 69) diyerek, ortaya konan teorinin yaratacağı sosyal sorunlara dikkati çekmiĢtir

26 2.2.5.2. Çatışma Yaklaşımı

ÇatıĢma teorisyenlerine göre, sağlık sisteminde gelirin, gücün ve prestijin eĢit olmayan dağılımı bir sosyal sorun niteliğindedir. Sistemde bazı gruplar ek fayda elde ederken, diğer gruplar bazı imkânları kaybetmek durumundadır. YaĢlılık söz konusu olduğunda ise, kaybedilmiĢ bazı statü ve sosyal hakların varlığından söz etmek mümkündür. ÇatıĢma yaklaĢımının ortaya çıkmasının ana nedenlerinden biri bahsi geçen gücün ve prestijin toplumun çıkarlarıyla bir çatıĢma içinde olmasıdır. ÇatıĢma teorisyenlerinin bir baĢka çıkıĢ noktası, sağlık bakım sistemlerini kontrolü altında tutan gruptur. Onlara göre, sağlık bakım sistemleri, sağlık yöneticileri ile üst gelir grubundaki bazı insanlar tarafından yönetilip onların çıkarlarına uygun olarak Ģekillenmektedir. Yani kısaca, bu sistemlerin bazı kesimleri ihmal ettiği rahatlıkla görülebilmektedir (Demirbilek, 2005: 164-165).

2.2.5.3. Etkileşimci Yaklaşım

Aktivite kuramı, yaĢlıya aktif olarak yaĢama katılma seçeneğini öne çıkararak, yaĢlının, yaĢlılık alt kültürünün zorladığı yaĢamdan çekilme tuzağına düĢmemesi amacını gütmektedir. “Bu kurama göre, kaçınılmaz biyolojik ve sağlıksal değiĢmeler dıĢında, yaĢlı kiĢiler temelde aynı olan psikolojik ve toplumsal gereksinmeleriyle orta yaĢlı kiĢilerle aynıdırlar, bu açıdan bakıldığında, yaĢlılığı belirleyen toplumsal etkileĢim azlığı toplumun yaĢlı kiĢiden elini çekmesinden kaynaklanır. YaĢlı kiĢi orta yaĢ etkinliklerini olabildiğince uzun süre korumak ister ve terk etmeye zorlandığı etkinliklerin yerine yenilerini koyar” (Onur, 2006: 190).

Aynı Ģekilde yaĢlı bir birey de toplumun içine girdiğinde, genç ya da yaĢlı diğer insanlarla da etkileĢim içinde olmak zorundadır. Konuya bu çerçeveden bakıldığında yaĢlılığın psikolojik geri bildirimleri, etkileĢimci kuramla açıklanabilmektedir. Toplumsal etkileĢimle yaĢlı birey, yaĢının getirdiği fiziksel bazı kısıtlamaları görmezden gelebilir ya da toplumun yaĢlıyı konumlandırmasına göre psikolojik olarak kötü yönde etkilenebilir. EtkileĢim kuramcıları, bireyin sosyal bir varlık olduğu varsayımından yola çıkmıĢlardır (Gönüllü TaĢkesen, 2012: 13-14).

Ülkemizde, daha önce vurgulandığı gibi bugün yaĢlı sayısı ve oranı azdır. Her ne kadar bugün yaĢlılık problem olmamıĢ olsa dahi gelecekte toplumumuzda da yaĢlıların sayısı ve oranı artması ile yaĢlıların sosyal sorunları artacaktır. Yukarıda değindiğimiz tüm toplumsal kuramlar çeĢitli düzeylerde yaĢlıların sorunlarının çözümü noktasında katkıları

27

vardır. YaĢlıların yaĢamıĢ oldukları sorunları ve yaĢam memnuniyet düzeylerini inceldiğimiz bu çalıĢmanın kuramsal çerçevesini “aktivite(etkinlik) kuramı” oluĢturmaktadır.

YaĢlıların yaĢamdan memnuniyetinin göstergesi, toplumla sürekli etkileĢim içinde olup, sosyal iliĢki ağından kopmaması, toplumla rahat bir uyum sağlamalarıdır. Mikro düzeyde bir kuram olan yani birey ve bireyin iliĢkilerini merkeze alan aktivite kuramı yaĢlılığın pozitif yönlerini ve yaĢlıların aktifleĢtirilmesi gerektiğini savunur. Birey, yaĢlılığa olumlu bir Ģekilde uyum sağlayıp toplumsal yaĢamda yeni roller üstlenir ve yeni faaliyetlerde bulunur. Bu uyum özellikle emeklilik döneminden sonra önem kazanmaktadır (Kurt, 2008: 100-101).