• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.2. YaĢlılık Kavramı

2.2.4. YaĢlılık Döneminin Genel Özellikleri

YaĢlılık dönemine özgü genel özellikler olmasına karĢın, her birey bireysel özellikleri doğrultusunda farklılıklar gösterirler. YaĢlı bireylerin yaĢamlarındaki dinamizm gitmiĢ

20

yerini durağanlık almıĢtır. Bu nedenle, düĢüncelerinde, davranıĢlarında ve alıĢkanlıklarında değiĢim güçleĢir; yenilikler onlara zaman zaman kaygı verici hale gelir, bazen de ürkütür. YaĢlılıkta düĢünceler çoğu zaman “ben” merkezlidir ve bu zaman zaman bencillik olarak nitelenir (Öz, 2001: 21).

“YaĢlılık” diye bilinen dönem, insanlar için uğranılması kaçınılmaz bir sürece iĢaret etmektedir. Bu dönem ile birlikte, dönemin kendine has özellikleri ile karĢılaĢılması da muhakkak olmaktadır. Bu anlamda, yaĢlılık döneminde fiziki güçsüzlüklerden baĢlayan ve diğer çeĢitli zayıflıklara uzanan bir güçten düĢme ile karĢı karĢıya kalınmaktadır. Bu bakımdan yaĢlılar, yemek yeme, temel ihtiyaçlarını giderme, alıĢ-veriĢ yapma, insanlarla iliĢki kurma, sokağa çıkma, yürüme gibi en basit ihtiyaçlarını gideremeyecek duruma gelmektedir (TaĢcı, 2010: 175-176).

YaĢlanma ile bedende biyolojik, psikolojik ve sosyal bir takım değiĢiklikler görülür. Tüm bu değiĢikliklere uyum sağlanmadığında ve oluĢan güçlüklerle baĢ çıkılamadığında ise yaĢlılarda bir takım psikiyatrik bozukluklar geliĢir (Özen Çınar ve Kartal, 2008: 399). YaĢlılık döneminin genel özelliklerini; fiziksel, biliĢsel, psikolojik ve sosyal özellikler olarak sıralayabiliriz.

2.2.4.1. Yaşlılık Döneminin Fiziksel Özellikleri

YaĢlanma; kaza, hastalık ve diğer çevresel baskıların kaçınılmaz bir biçimde artmasına neden olan fizyolojik yetersizlikler, bunlara bağlı olarak da organizmanın çevreye uyumunda gitgide artan bir yetersizlikle ortaya çıkar. Hemen hemen bütün duyularda yaĢla birlikte bir düĢüĢ görülür. Koku ve tat duyularındaki azalma beslenmeyi bozar. Mekan algısındaki azalma, bireyin dengesini ve eĢgüdümünü etkiler. Uzağı görme yeteneği genellikle diğer duyulardan önce bozulur. Görmedeki bu değiĢimler etkinliği sınırlar ve uyum güçlükleri yaratır. ĠĢitme duyusu genellikle yaĢla azalır, bu da konuĢmayı etkiler, toplumsal iliĢkiyi sınırlar. Kemik yapısında da büyük bir düĢüĢ vardır ve bu da kırılmayı artırır. Kas boyu ve gücü azalır, sinir sistemi değiĢimleri, hareket becerisindeki azalmanın en önemli nedenlerindendir. Beyin hücrelerinin yenilenememesi sonucu, öğrenme ve akılda tutma yetenekleri azalır (Onur, 2006: 1-10).

YaĢlı bireyler her Ģeyden önce fiziksel olarak bir gerileme dönemi yaĢamaktadırlar. Fiziksel gerileme, vücutta hücre çoğalmasındaki değiĢime bağlı olarak organlarda yenilenmenin yavaĢlaması, durması ve yıpranması olayı ile ortaya çıkmaktadır. YaĢlı insan

21

eski güç ve kuvvetini kaybetmektedir. Bedeninde görülen güçsüzlüğün yanında yüzünde, derisinde kıvrımlar, saçında ağarma ve kemik yapısında zayıflama ortaya çıkmaktadır. YaĢlılarda belin kamburlaĢması da sık görülen durumlardandır. YaĢlılık döneminde görme ve iĢitme yetilerinde büyük ölçüde kayıplar ortaya çıkacaktır. Bütün bu özelliklerden dolayı yaĢlı bireyin hareketlerinde yavaĢlama görülür. yaĢlı insan daha önce tek baĢına yaptığı birçok hareketi artık bir baĢkasından yardım almadan yapamayacaktır. Bu ise onun hayatının zorlaĢması anlamına gelmektedir. YaĢlı birey fiziksel özelliklerinden dolayı baĢka bir bireyin yardımına muhtaç hale gelmiĢ bir insandır (Çiftçi, 2008: 223).

2.2.4.2. Yaşlılık Döneminin Bilişsel Özellikleri

YaĢlı bireylerin hayatını zorlaĢtırması bakımından fiziksel yeteneklerdeki kayıplar kadar biliĢsel yeteneklerdeki kayıplar da çok önemlidir. YaĢlanmıĢ kiĢini olayları algılaması değiĢmektedir. YaĢlıda unutkanlık, dalgınlık, bunama gibi zafiyetler ortaya çıkmaktadır. Bunun dıĢında alınganlık, Ģüphecilik, öfke, üzüntü, sevinç gibi tepkiler daha güçlü olarak görülebilir. Zihinsel zafiyetler, yaĢlı bireyin çevresiyle ve toplumla uyum içinde yaĢamasını engelleyici faktörlerdir (Çiftçi, 2008: 223-224).

Öğrenme ve bellek birbirleriyle çok yakından iliĢkilidir ve bu sistemlerde yaĢa bağlı değiĢimler söz konusudur. Sözel beceriler, önceki deneyimlerden kaynaklanan bilgi ve kiĢisel geçmiĢe iliĢkin bilgi yaĢ ilerledikçe artmaktadır. Fakat anlık bilgilerin kısa sürede hatırlanması ve kullanımı iĢlevlerinde yaĢlı bireyler gençlere nazaran daha az baĢarılıdırlar. YaĢa bağlı olarak bellek iĢlevlerinde görülen değiĢimlere sebep görme ve iĢitme duyularının iĢlevlerinde yaĢa bağlı azalma olabildiği gibi, nörolojik iĢleyiĢin yaĢlılarda daha yavaĢ olması olabilir (Onur, 2008: 314).

YaĢlılık döneminde tepki hızında bir düĢüĢ, kelime haznesi, kısa süreli hafıza ve yeni bilgiler öğrenme yetisi gibi bazı iĢlevlerde azalma görülebilir (Knopman, Boeve ve Peterson, 2003).

YaĢlanma sürecinde biliĢsel alanla ilgili fonksiyonların tümünde gerileme görülmez. BiliĢsel fonksiyonların bir kısmı, kendi özelliğine bağlı olarak veya bireysel olarak çok fazla değiĢime uğramayabilir. Bununla birlikte bireyin yaĢam kalitesini belirleyen sosyoekonomik Ģartlar, eğitim seviyesi, geçirilen hastalıklar ve psikolojik durumu, bireyin anatomik yapısı vb. gibi faktörler, bireyin yaĢlılıktaki biliĢsel becerilerini etkilemektedir. Dolayısıyla her yaĢlıbiliĢsel alandaki değiĢimlerle ilgili olarak aynı kaderi paylaĢmaz. Bazı

22

bireyler baĢarılı bir yaĢlanma gösterebilir ve biliĢsel yetenekleri gençlikleri ile aynı seviyede veya gençlik dönemine göre daha geliĢmiĢ olarak karĢımıza çıkabilir. Yada birçok yaĢlı daha tipik olarak okul döneminde öğrendiği bilgileri, araba sürmeyi becerebiliyor durumda iken yeni Ģeyler öğrenmede olan yetersizlikleri ile karĢımıza çıkabilir (Er, 2009: 136-137).

YaĢlılık döneminde biliĢsel iĢlevler konusundaki araĢtırmalar birçok değiĢim yönü olduğunu göstermektedir. Bu konuda Naugarten Ģu sonuçlara varmaktadır (Onur, 2008: 309-310);

 Kronolojik yaĢ baĢarıyı kestirmede iyi bir etken değildir.

 Eğitim düzeyi yaĢlılıktaki baĢarıyı kestirmede belirleyicidir. Eğitim düzeyi yükseldikçe baĢarı da yükselmektedir.

 Tepki hızı yaĢla azalmaktadır ve bu nedenle yaĢlı kiĢi hızlı koĢullarda verilen bir testte zayıf bir baĢarı gösterir.

 Fiziksel ve zihinsel olarak aktif olan bir yaĢlı, aktif olmayandan daha baĢarılıdır.

 Zihinsel gerileme uzun ömürlülükle ters orantılı görülmektir; daha az zeki olan daha erken ölür.

 Zihinsel gerileme yaĢlı erkeklerde yaĢlı kadınlardakinden daha fazladır

2.2.4.3. Yaşlılık Döneminin Psikolojik Özellikleri

YaĢlanma ve yaĢlanma ile bedenimizin görüntüsünün değiĢmesi, bedenin eskimesi, organların bazı iĢlevlerini bozulmasının sonucu olarak bir organın cerrahi olarak çıkarılması ve fiziksel görüntüsünün bozulması herkeste değiĢik psikolojik tepkilere neden olur. Bedensel kusurlar ve değiĢiklikler kiĢiden kiĢiye değiĢik anlamlar taĢıyabilir (Bahar, 2005: 6).

Ailenin anlamı bireylerin yaĢı ilerledikçe değiĢmektedir. BaĢlangıçta aileye tam bağımlı birey olarak dünyaya gelen insan, daha sonra ailesinden koparak kendisi aile kurmaktadır. Kurduğu ailede yeni roller ve sorumluluklar üstlenmektedir. Çocuklar büyüyüp kendileri aile kurmak üzere evden ayrılınca, yaĢlı insanların sosyal rollerinde ve görevlerinde değiĢimler meydana gelmektedir. “BoĢalan yuva”, özellikle kadınlar açısından çeĢitli sorunlarla bağlantılıdır. Kadının, ev dıĢındaki sosyal iliĢkilerinin kısıtlı oluĢu, çalıĢma

23

yaĢamına katılamaması, çocukların evden ayrılmasıyla kadının aile içindeki sosyal rollerinde “boĢluk” yaratmaktadır. YaĢlı erkek açısından da benzer problemler ortaya çıkmaktadır. Emekli olunca iĢ arkadaĢlarıyla iliĢkileri kısa sürede kopmakta, aile, en önemli sosyal iliĢki ortamı haline gelmektedir. Ancak “boĢalan yuva” efekti nedeniyle sosyal iliĢkileri eĢ iliĢkileri üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Yeni duruma uyum sağlayabilmede yaĢanan zorluklar yaĢam memnuniyetini azaltmaktadır. (Tufan, 2007: 2).

YaĢlanan insanda yetersizlik duygusu, baĢkalarına yük olma korkusu, iĢe yaramama tedirginliği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, yaĢlı birey devamlı kendini düĢünme ve gelecek endiĢesi içindedir. Yiyeceğine, giyeceğine aĢırı dikkat eder. Sağlığının bozulacağı endiĢesi ile kalbini, tansiyonunu bahane ederek, üzücü olaylardan kaçınma davranıĢı içindedir. Gelecek endiĢesi ile aĢırı tutumlu hale gelmiĢtir (Arpacı, 2005: 18-19).

Bu etkenlere bağlı olarak yaĢlılıkta ortaya çıkan depresyon belirtileri, genç ve orta yaĢlılarda görülen depresyon belirtilerinden farklılaĢmaktadır. Depresyon yaĢayan yaĢlılarda fiziksel, görsel, duyusal ve biliĢsel bozukluklar görülmektedir. Bu süreçte çevreye karĢı ilgisizlik, anksiyete, kendini yargılama, suçluluk ve değersizlik duyguları, fiziksel aktivitesizlik ve sağlıksız yemek yeme davranıĢları yaĢlıların sıklıkla uğraĢmak zorunda kaldıkları psikolojik sıkıntılardır.

Cinsel özellikler açısından da yaĢlı insanlarda birtakım değiĢiklikler görülmektedir. Erkeklerde bu dönemde belirgin olarak hormonal bir değiĢim olmasa da, kadınlar bu dönemde “adetten kesilme” olarak bilinen menopoz devresine girmektedirler. Bu süreci yaĢayan kadınların bir kısmında duygu bozuklukları, stres ve depresyon gibi psikolojik problemlerin geliĢtiği bilinmektedir. Söz konusu süreci karakterize eden fizyolojik nedenlere bağlı olarak, kadınların cinsel istek ve aktivitelerinde yavaĢlama olacağı ya da cinselliği ”duygusal paylaĢım” noktası olarak değerlendireceği kanısını da oluĢturmaktadır. Bunun yanı sıra gerek yaĢlılık öncesi ve gerekse yaĢlılık döneminde kadın veya erkek her iki cinsiyetin cinsel yaĢam ile ilgili tutum ve davranıĢlarında, yaĢadıkları toplumdaki cinselliğe verilen kültürel anlamdan da bağımsız olmadığı bilinen bir gerçektir (Er, 2009: 140).

2.2.4.4. Yaşlılık Döneminin Sosyal Özellikleri

YaĢlılık, bireyin toplumsal rollerinde bir değiĢikliğe ve çoğu zamanda bir kayba yol açar. ÇalıĢan insanlar için emeklilik, yaĢlılıkla gelen en önemli değiĢikliklerden biridir.

24

Emeklilik, beklenen bir biçimde ve bireyin kendi isteği ile gerçekleĢmiĢse bir ruhsal sıkıntı kaynağı olmamaktadır. Fakat emekliliğin toplumsal normlarla belirlenmiĢ emeklilik yaĢından çok daha önce ya da sonra olması ruhsal sıkıntıya ait belirtilerin ortaya çıkması riskini artırmaktadır. Evlilik durumu ileri yaĢlardaki kadın ve erkek gruplarında birbirinden çok farklılaĢmaktadır (Arpacı, 2005: 21).

YaĢlılığın en önemli sorunu baĢkalarıyla, çevreyle, yakınlarla, toplumla kurulup sürdürülen iletiĢimin kaybolmasıdır. Bu kayıp yaĢlının çevresinde bulunan eĢinin, çocuklarının desteğinin, ilgisinin azalması ya da kiĢi tarafından bu Ģekilde soyut düzeyde olabileceği gibi, eĢin ölümü, çocukların evden ayrılması biçiminde somut düzeyde de olabilir (ÇoĢkun, 1998; Akt: Bahar, 2005: 8).

YaĢlılık döneminin en belirgin sosyal özelliği, gençlik ve yetiĢkinlik dönemindeki otorite, statü ve rollerin kaybı, toplumsal ayrımcılık, fiziksel rahatsızlıklar, emeklilik, çevre değiĢikliği vb. nedenlerle yaĢlı bireyin, toplumu oluĢturan diğer bireyler tarafından sosyal yaĢamın dıĢında görülmesini sayabiliriz. Ayrıca bunun yanında aile ile iliĢkilerde sorun, baĢkalarının yardımına gereksinim duyma, iĢ bulamama, tüketici olma, yararlı olmama, arkadaĢ ve dost bulmamayı da sayabiliriz (Kurt, 2008: 24).